Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/228 E. 2020/245 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/267
KARAR NO : 2020/217

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 10/06/2020
KARAR TARİHİ : 30/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan şirketin ihyası davasının yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle,… Şirketi’nin … 27. Noterliğinden … tarih ve … sayılı sayı ile onaylı genel kurul kararının 13.04.2015 tarihli tasfiye sonu beyanının tescil ve ilanı istendiğini,6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak 21.04.2015 tarihinde tescil edildiğini,anılan şirketin 17.12.2013 tarihinde tasfiyeye girdiğini, tasfiye kararının 19.12.2013 tarihinde tescil edildiğini,alacaklılara çağrı ilanlarının usulüne uygun olarak yapıldığını, üçüncü ilanın yapılmasının üzerinden bir yıl süre geçtiğini, tasfiyenin sonuçlandırıldığını,tasfiye bilançosunun kabulü ile tasfiye memurluğunun ibra edilmesine oybirliği ile karar verildiğini, 15 Temmuz 2016 tarihinde kalkışılan hain darbe planını yürürlüğe koyan FETÖ-PDY adlı yasa dışı örgütle mücadelenin ülkemiz ve yurttaşlarımızın can ve mal güvenliği bakımından yaşamsal önem arz ettiğini,bu örgüte aidiyet ve iltisakı bulunan malvarlığı ve şirketlere Ceza Muhakemesi Kanunun 133 üncü maddesi ve 7083 sayılı Kanun’un 7. maddesi uyarınca,daha önce pek çok krizli durumda yasal işlemlere tabi tutulan şirketlerin idare, tasfiye ve denetim işini başarıyla yerine getiren müvekkilinin …’nun kayyım olarak atandığını, … Şirketinin tasfiye işlemlerinin 21.04.2015 tarihinde tamamlandığını,… 4. Sulh Ceza Hâkimliği’nin … tarihli ve … sayılı kararıyla Ceza Muhakemesi Kanun’un 133 maddesi uyarınca … Şirketi’ne kayyım atandığını,… 34.Ağır Ceza Mahkemesinin anılan dosyası kapsamında verilen 04.06.2020 tarihli ara karar ile davada ihyası talep edilen … Limited Şirketine ait her türlü hak ve varlıkların yönetiminin kayyıma devredilmesine ve kayyım olarak müvekkil …’nun atanmasına karar verildiğini belirterek şirketin ihyası ile şirketin yeniden ticaret sicil müdürlüğüne kaydının yapılmasını, tasfiye kararının kaldırılmasını, tasfiye kararının sicilden terkinini ve şirkete tasfiye memuru olarak …’nin atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar inkar eden konumundadır.
Dava, sicilden genel kurulu kararı ile terkin edilen şirketin ihyasına ilişkindir.
5411 sayılı Kanun’un m.142/f.2 hükmü gereği davacı Fon’un; açtığı davalar açısından mahkememizin Kanun gereği yetkili ve görevli olduğu kabul edilebilir ise de mahkememizin …’nin açtığı davalara zorunlu olarak bakabilmesi için Yargıtay HGK 13/10/2004 tarih ve 15-481/525E.K.,Yargıtay 21.HD 29/11/2004T.ve 10857/12340E.K.,Yargıtay 15. HD 2004/7634-2015/1705E.K.sayılı vb. ilamları gereği ancak “Bankacılık Kanun’undan kaynaklanan davalarda ve davacı Fon, Fon Bankaları, faaliyet izinleri kaldırılan bankaların tasfiye ve iflas idarelerinin davacı” olması gerekmektedir.
Oysa somut olayda 5411 sayılı Bankacılık Kanunundan kaynaklanan dayanak vakıanın açıklanmadığı anlaşılmaktadır.Nitekim bu yöne ilişkin davacı vekilinin sunmuş olduğu 17/06/2020 tarihli açıklayıcı beyan dilekçesinde de ihyası talep olunan şirket ile davacı arasında 5411 sayılı Bankacılık Kanunundan kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunamadığı,ihyanın gerçekleşmesi durumunda da 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun uygulanmasını gerektiren bir durum olmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan davacı vekilinin belirtmiş olduğu üzere,”Resmi Gazete’nin 01.09.2016 tarih ve 2918 sayılı mükerrer nüshasında yayımlanan 674 sayılı KHK’nın (10.11.2016 tarihli 6758 sayılı Kanun ile kanunlaşmıştır) 19 ve 20. maddeleri kapsamında; FETÖ/PDY terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 133’üncü maddesi uyarınca kayyım atanan/atanacak olan şirketlerdeki kayyımlık görev ve yetkilerinin …’ye devredilmesine karar verilmiş ve aynı KHK ile söz konusu şirket ve varlıkların satış ve tasfiyesine ilişkin hükümler de düzenlenmiştir.
Bu kapsamda 10/11/2016 tarihli 6758 sayılı “Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun”un … satış ve tasfiyeye ilişkin yetkileri başlıklı 20. maddesi;
“19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi … tarafından devralınan şirketler ve bunların varlıkları ile ilgili olarak Fona verilen yetkiler, bu Kanun ile … verilen kayyımlık görevi ile satış veya tasfiye işlemlerinde, bu şirketlerin yahut bunların sahiplerinin Fona borçlu olup olmadığına ve varlıkları üzerinde Fon haczi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kıyasen uygulanır.
Bu madde kapsamında Fon tarafından atanan veya görevlendirilenler hakkında ve bu kapsamda icra edilen iş ve işlemler hakkında 25/7/2016 tarihli ve 6755 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 37 nci ve 38 inci maddeleri uygulanır. Şirketlerin tasfiye işlemlerini yürütmek üzere Fon Kurulu tarafından görevlendirilen tasfiye komisyonu, adli işlemler veya davalar bakımından taraf ehliyetine sahiptir. … kayyım olarak atandığı şirketlerin ya da bunların varlıklarının bu madde kapsamında satışından elde edilecek tutarlar yargılamanın kesin hükümle sonuçlandırılmasına kadar bir hesapta nemalandırılır.” düzenlemesi mevcuttur.
Ne var ki anılan düzenlemelerde kayyım atanan şirketlerdeki kayyımlık görev ve yetkilerinin …’ye devredilmesi,şirket ve varlıklarının “satış ve tasfiyesine” ilişkin olarak “fona verilen yetkilerin uygulanacağı”, bu çerçevede fon kurulunun görevlendirdiği tasfiye komisyonunun taraf ehliyeti konumu ile ilgili açık düzenlemeler mevcut ise de ihya ile ilgili doğan uyuşmazlıkla ilgili 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun m.142/f.2 hükmüne atıf yapan bir görev düzenlemesi mevcut değildir.Düzenleme,fona verilen yetkiler ile ilgili kanun kıyasına dairdir.O halde mahkememiz Bankacılık Kanunu m.142/f.2 hükmü gereği görevli ve yetkili değildir.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK m.1 hükmüne göre “Mahkemelerin görevi,ancak kanunla düzenlenir.” Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.Anayasa’nın m.142 hükmü de dikkate alındığında hangi mahkemenin görevli olacağı noktasında açık bir düzenleme olmadığı sürece genel hükümler dikkate alınmalıdır.
Terkin şekli karşısında ve 6100 sayılı HMK m.114 hükmü çerçevesinde ve öncelikle dava şartlarının re’sen dikkate alınması gerekmekte olup adı geçen maddenin (ç) bendine göre ise kesin yetki ayrıca dava şartıdır.
6102 sayılı TTK m.547/f.1 hükmü ve Yargıtay 11.H.D. 2016/13132E. 2016/9049K.sayılı ilamı uyarınca ihya davasında yetkili mahkeme şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesidir ve bu yetki kesin yetki niteliğindedir.
Gelen sicil kaydına göre ihyası talep olunan şirketin en son sicil adresi … olup,bu yer İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresinde kalmaktadır. O halde mahkememiz yetkili değildir.
Yapılan açıklamalar karşısında, davanın kesin yetki nedeniyle usulden ve dava şartı yokluğundan reddine,karar kesinleştiğinde dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davanın,kesin yetki nedeniyle usulden ve dava şartı yokluğundan HMK m.114/f.1- (ç) bendi gereği reddine,
2-Karar kesinleştiğinde dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3-Harç ve tüm yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansının iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden ve oybirliği ile karar verildi. 30/06/2020

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır