Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/195 E. 2018/877 K. 11.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/195 Esas
KARAR NO : 2018/877

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 01/03/2018
KARAR TARİHİ : 11/09/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı tarafın iddiasının ve dayanaklarının özetle;08/02/2010 tarihinde yaya konumunda olan müvekkil …’a … caddesini yanmaz gıda ve tekel büfesi no:6 istikametine doğru, araçların kırmızı ışıkta beklediği esnada, karşıdan karşıya geçmeye çalışırken yolu ortaladığında, … beldesinden … ilçe merkezi istikametine seyir eden sürücü… sevk ve idaresindeki … plakalı motorsikletin çarpması sonucunda yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazasında yaya konumunda bulunan müvekkil ağır derecede yaralandığını, yasaca yapılacak tüm indirimlerden sonra Arz ve izah edilen nedenler ve Mahkemece resen nazara alınacak hususlarla, 100,00-TL kalıcı iş göremezlik tazminatı 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden kusuru oranında tahsili ile müvekkiline ödenmesi gerektiğine, … Cumhuriyet Başsavcılığı …sayılı soruşturma numaralı ….karar numaralı dosyanın bir örneğinin incelenmek üzere istendiğine, dava masrafları ve vekalet ücretlerinin davalı üzerinde bırakıldığına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafın savunmasının ve dayanaklarının özetle; zaman aşımı defi olduğunu,6704 sayılı kanunun 5. Maddesi ile 2918 sayılı kanunun 97. Maddesinde yapılan değişiklik gereği dava açmadan önce gerekli belgelerle müvekkil kuruma başvuru koşulu arandığını ve huzurdaki dava gerekli şart yerine getirilmeden açıldığından davanın usulden reddi gerektiğini, davacı yanın tahsilini talep ettiği miktarın dürüstlük kuralları çerçevesi içinde açıklattırılması ve eksik harcın tamamlattırılması gerektiğini dilekçede davacı vekilinin imzası noksan olduğunu, davanın kazaya karıştığı belirtilen… Plaka sayılı Araç Sürücüsü ve işletenine ihbar edildiğini, davacı yan trafik kazası ile ilgili olarak kazaya karıştığı iddia edilen Aracın Sürücüsü hakkında şikeyetçi olmadığından davanın reddi gerektiğini, geçici iş göremezlik talebinin muhatabı … Hesabı olmadığından talebin reddi gerektiğini, vekil eden kurumun sorumluluğu kazanın somut deliller ile ispat edildiği halinde araca atfedilen kusur oranı ve kaza tarihindeki teminat limiti ile sınırlı olduğunu, kaza sebebiyle ödenmesi gereken miktar varsa kusur ve maluliyet oranı gözetilerek Uzman Bilirkişiler tarafından hesaplanması gerektiği, faize ilişkin talepler de reddedilmesi gerektiğini, öncelikle usule ilişkin itirazlarımız değerlendirildiği zaman aşımı sebebiyle davanın reddi 6704 sayılı kanunun 5. Maddesi ile 2918 sayılı KTK 97. Maddesinde yapılan değişiklik gereği dava açmadan önce müvekkil kuruma gerekli belgelerle beraber yazılı başvuru koşulu arandığında ve işbu davada söz konusu şart yerine getirilmediğinden davanın reddine talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, yaralamalı trafik kazası sonucu davacının uğramış oludğu bedensel zararlar nedeniyle 2918 sayılı KTK kapsamında karayolları ZMMS poliçesi bulunmayan aracın vermiş olduğu zararlardan sorumlu tutulan … Hesabından maddi zararların (geçici/sürekli iş göremezlik) tazminine ilişkindir.
Uyuşmazlığa ilişkin emsal nitelikteki Yargıtay HGK’nun kararı şu şekildedir:
“…..trafik kazası sonucunda bir kimsenin yaralanmasına veya ölümüne neden olunması, ona karşı işlenmiş bir haksız fiil niteliğindedir.
818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’nun 41.maddesine göre haksız fiil, gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız surette bir başkasına zarar verilmesi halidir. Aynı Kanunun 60.maddesi ise bu hallerde uygulanacak zamanaşımını düzenlemiştir. Buna göre, haksız fiilden zarar gören kişinin, haksız fiil nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararının tazmini istemiyle açacağı dava, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren bir ve her halde haksız fiil tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise bu davanın, ceza kanunlarına göre müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olması halinde tazminat davasına da o müruru zamanın tatbik olunacağı belirtilerek, zamanaşımı süresinin bu gerekçeyle uzayacağı kabul edilmiştir.
Buna karşılık, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’nun 109.maddesinin ilk fıkrasında, yine bir haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin tabi bulunacağı zamanaşımı süresi yönünden 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60. maddesindeki düzenlemeden farklı, özel bir hüküm getirilmiş; “motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar” şeklindeki bu hükümle, Borçlar Kanunu’nun 60. maddesindeki bir yıllık zamanaşımı süresi, bu tür tazminat davaları yönünden iki yıl olarak düzenlenmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise; “davanın cezayı gerektiren bir eylemden doğması ve ceza kanununun bu eylem için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmesi halinde, bu sürenin, maddi tazminat talebiyle açılacak davalar için de geçerli olacağı “ hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/II.maddesi, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbiriyle uyumlu olmakla birlikte, zamanaşımı süresi yönünden birbirlerinden ayrılmaktadır. Trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından zamanaşımı süresi Borçlar Kanunu’nun 60.maddesine göre bir yıl; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/II.maddesine göre ise iki yıl olarak düzenlenmiştir.
Vurgulamakta yarar vardır ki, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/II.maddesine göre, ceza kanununda öngörülen daha uzun (uzamış) zamanaşımı süresinin tazminat talebiyle açılacak davalarda uygulanabilmesi için, eylemin ceza kanununa göre suç sayılması gerekli ve yeterlidir; fail hakkında mahkumiyet kararı verilmesi veya bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması şartı aranmamaktadır.
Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun (uzamış) zamanaşımı süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar; sürenin işlemeye başlaması için, zarar görenin, zararı ve onun failini öğrenmesi koşulu aranmaz. Ancak, zarar veya onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise, davanın, öğrenme tarihinden itibaren, 2918 sayılı Kanunun 109.maddesindeki iki yıllık süre içerisinde açılması gerekir.
Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun 16.04.2008 tarih ve 2008/4-326 E.-325 K.; 06.02.2008 tarih ve 2008/4-69 E-101 K.; 12.03.2008 tarih ve 2008/4-248 E.-240 K.; 20.12.2006 tarih; 2006/4-801 E.-813 K. ve 2011/17-427 E.-519 K. sayılı ilamlarında da aynı hususlar vurgulanmıştır.” (Yargıtay HGK’nun 30/11/2011 T., 2011/17-569 E., 2011/710 K. Sayılı kararı)
Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile ilgili olarak hak sahiplerinin sigorta kuruluşlarına yapacağı başvurularda ve açılacak davalarda zamanaşımı süreleri, 2918 sayılı TTK’nın 109. Maddesinde düzenlenmiştir. Benzer bir düzenleme Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartlarının C.8. Maddesinde yer almaktadır. TTK’nın 109/1 hükmüne göre, motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünün öğrendiği tarihten itibaren başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Ancak bu hüküm, zamanaşımı süresinin başlangıcı açısından, sigortacıya karşı açılacak davalarda uygulanamaz. Zira KTK’nın 98/1 ve 99/1 maddelerinde, ZMMS kapsamına giren zararların ve bu konudaki gerekli belgelerin sigortacıya bildirilmesinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödeme zorunluluğu getirilmiştir. Bilindiği üzere 6098 sayılı TBK’nın 149/1 hükmü uyarınca, zamanaşımı süresi ancak alacağın muaccel olması ile işlemeye başlar. Yine TBK’nın 149/2 hükmü uyarınca, alacağın muaccel olmasının bir bildirme bağlı olduğu hallerde, zamanaşımı bu bildirimi yapılabileceği günden itibaren işlemeye başlar.
KTK’nın 149. Maddesinin 2. Fıkrası ve genel şartların C.8. Maddesi hükmüne göre dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi ön görmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.
Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Aynı şekilde sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, temin edilen ceza soruşturma dosyası ve tüm dosya kapsamından; davacının maddi tazminat talepli olarak açtığı davanın 2918 sayılı KTK’nın 109/1.maddesi çerçevesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, haksız fiilin gerçekleştiği 08/02/2010 tarihinden itibaren 2 yıllık sürenin sona erdiği, haksız fiilin aynı zamanda TCK 89/4.maddesi çerçevesinde taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçunu oluşturacağı ve bu nedenle aynı yasanın 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıllık ceza zamanaşımına tabi olduğu, hem haksız fiile ilişkin 2 yıllık sürenin hem de ceza zamanaşımı süresinin 08/02/2018 tarihinde dolduğu, davacının ise maddi tazminat talepli olarak sigorta şirketi yerine davalı Güvence hesabı aleyhine bu davayı 01/03/2018 tarihinde açtığı, ceza hukuku bakımından öngörülen zamanaşımı süresini kesen veya durduran bir sebep bulunmadığı, bu hale göre davanın bu sürelerin dolmasına müteakip açıldığı, davalının ileri sürdüğü zamanaşımı definin süresinde ve yerinde olduğu alaşılmakla, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının zaman aşımı nedeni ile reddine,
2-Peşin harcın mahsubu ile başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalının yüzüne karşı, davacının yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 11/09/2018

Katip
¸E-İmza

Hakim
¸E-İmza