Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/153 E. 2023/116 K. 13.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2018/153
KARAR NO : 2023/116

DAVA : TAZMİNAT (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/02/2018
KARAR TARİHİ : 13/02/2023

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen TAZMİNAT davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden …’ nın eşi, diğer davacıların babası olan …’in, 02.07.2017 tarihinde (bayram günü) köy meydanında … tüpünün patlaması neticesinde yanarak vefat ettiğini, davalı … Sigorta şirketi tarafından davacı eş …’e yapılan başvuru ile 15.01.2018 tarihinde 126.843,12.-TL ödeme yapıldığını, ancak yapılan hesaplamada müteveffanın gelirlerinin asgari ücret düzeyinde olduğunun kabul edildiğini, yapılan işbu ödeme ile müvekkilinin destekten yoksun kalma zararının karşılanmadığını, yaşanan elim olay nedeni ile müvekkillerinin manevi olarak zarar gördüklerini belirterek, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00.-TL … için destekten yoksun kalma zararının ve eş Fatma için 50.000,00.-TL, davacılar müteveffanın çocukları için ayrı ayrı 20.000,00.-TL olmak üzere toplam 130.000,00.-TL manevi tazminatın 02.07.2017 olay tarihinden itibaren davalılardan (sigorta şirketi yönünden manevi tazminat talepleri için poliçe geldikten sonra değerlendirilmek üzere) müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … A.Ş. vekili cevabında özetle; meydana gelen olayda müvekkil herhangi bir kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkil şirketin sorumlu tutulabilmesi için öncelikle olayın LPG tüpünden kaynaklandığının tespit edilmesi ve olaya karışan tüplerde imalat hatası ve tüplerin ayıplı olduklarının ispat edilmesi gerektiğini, … Sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin “Tüp Gaz Zorunlu Sorumluluk Sigortası” kapsamında Jikit petrol gazı firmalarının kendi markaları altında doldurdukları veya doldurttukları ve yetkili bayileri aracılığıyla ya da doğrudan pazarladıkları tüplerin kullanıldıkları üzere bulunduruldukları yerde infilak etmesi veya gaz kaçırması sonucu kusurlu olsun veya olmasın başkalarına vereceği bedeni ve maddi zararlara karşı firmanın sorumluluğunu teminat altına almış olması nedeni ile ödendiğini, sunulan ekspertiz raporunda da hiçbir şekilde müvekkilinin tam kusurlu ile olayın meydana geldiğine dair bir ibarenin bulunmadığını, olay sonrasında tüpler müvekkil şirket tesisine getirildiğini ve tüpler üzerinde gerekli incelemeler yapılarak rapor iğini, dilekçe ekinde sunulan raporda “tüp ve valflerde herhangi bir kaçak bulunmadığı, tüp ve valflerde ateşe veya ısıya maruz kalmış herhangi bir iz tespit edilmediği”nin tespit edildiğini, müvekkil şirkete ait tüplerde herhangi bir kusur ve imalat hatası bulunmadığını, yangının başkaca bir sebepten meydana geldiği, tesisattan veya kullanıcı hatasından veya ihmalinden veya almadığı bir önlemden kaynaklandığını ispat eder nitelikte olduğunu, iddia edilenin aksine olaydaki kusurlu kişinin müteveffa … olduğunu, Hukuk Genel Kurul Kararı ve birçok Yargıtay kararına göre müvekkil şirketin huzurdaki davada tek sorumlu olabilmesi için iş mahsulünün ayıplı veya hatalı imal edilmiş olması kısaca tüpte kusur arandığını, buna göre yapımcının ancak imal ettiği maldan imalat ve montaj hatası bulunması halinde herkese karşı sorumlu olacağı kabul edildiğini (Emsal; Yargıtay HGK.nun 13.02.2002 tarih ve 2002/4-114 E. 2002/84 K.), imalatçının sorumluluğuna ilişkin BK.nun 41. maddesinin uygulanacağı, yapımcıhıh imal ettiği maldaki ayıplardan ve bu nedenle verdiği zararlardan herkese karşı sorumlu olduğuna işaret edildiğini, buna göre müvekkili şirketin sorumlu olabilmesi için tüpün kusurlu olması gerektiğini, 5307 Sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu’nun 4.Bölüm 8. maddesinde Tüplü LPG kullanıcılarının uymaları gereken yükümlülüklerin belirlendiğini, kullanıcıların şirket ve bayisi tarafından kendisine bildirilen usul ve esaslara uygun şekilde davranmakla yükümlü olduklarını, gerek dosyadaki ifadelerden gerekse düzenlenen yangın raporundan gerek savcılık dosyası ekinde bulunan ifade tutanaklarından da anlaşılacağı üzere vefat eden …’in köy ocağına girdiğinde odada yoğun bir gaz kokusu olduğu ve yoğun gaz kokusuna rağmen …’in kendi ihmalkar davranışı ile ocağı yakmak için çakmağı çaktığını ve tamamen kendi ihmalkar davranışı ve kusuru ile hayatını kaybettiğini, … Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Kullanma Kuralları ve Standardın 2.1.10 maddesine göre “Herhangi bir gaz kaçağı tespit edildiğinde veya ortamda LPG kokusu hissedildiğinde; kapı ve pencereler açılarak havalandırma yapılmalı, elektrik anahtarı bulunduğu vaziyette bırakılmalı, açılmamalı veya kapatılmamalı, kıvilcım. Çıkartabilecek hareketlerden kaçınılmalı, tüpün üzerinde varsa musluk veya valf kapatılmalı, basınç düşürücü derhal tüpten ayrılmalı ve tüp açık havaya çıkartılmalı, zemin, çukur ve kuytu yerler süpürge ile süpürür gibi süpürülerek yere çöken LPG’nin açık havaya atılması temin edilmeli, abonesi olunan dağıtım şirketi veya yetkili baş bayi, bayi veya tali bayi haberdar edilir.” Yine Standardın 2.1.11 maddesine göre “LPG tüpleri tabü hava akımı sağlanamadığından her yönü zemin seviyesinin altında kalan tam bodrum, oda veya konut gibi yerlere konulmamalıdır” dendiğini, müteveffanın kendi kusuru ile patlamaya ve ölümüne sebep olduğunu, 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunun 16. maddesinde: “Ancak tüpün sisteme bağlantısının kullanıcı tarafından yapıldığının kanıtlanması durumunda tüp bayii ve dağıtıcı şirkete hukuki ve cezai sorumluluk yüklenmez.” denmek suretiyle tüp kullanıcısının standart ve tebliğlere riayet etmemesi halinde tüp üreticisi müvekkil şirketin sorumluluğunun ortadan kaldırıldığını, bir başka deyişle; 5307 sayılı Kanunun 16. Maddesinde vazedildiği şekilde tüpün detantöre/sisteme bağlantısının kullanıcı tarafından gerçekleştirildiğinin kanıtlanması halinde, hem bayinin hem de dağıtıcı şirket hüviyetindeki müvekkil şirket sorumluluğu çok açık bir biçimde kalktığını, getirilen tüpün bayi tarafından sisteme takılmasının beklenmesinin kanunen zorunlu iken Köy Konağında yedek tüp bulundurulduğunu ve zaman zaman tüplerin mevzuata aykırı bir biçimde tüpü cihaza kullanıcılarının kendileri tarafından bağlandığının bilindiğini, bu husus dosya kapsamında dinletmek istedikleri tanıkları tarafından da teyit edileceğini, Tüpleri kullanıcıların kendilerinin bağlaması veya daha sonra kullanmak amacıyla birden fazla tüpü muhafaza etmeleri diğer davalı bayi olan …’in bu işi engellediğinden kullanıcıların kendi kusurunu açık şekilde ortaya koyduğunu, ayrıca, yine 5307 Sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu’nun 4. Bölüm 8.maddesinde Tüplü LPG kullanıcılarının uymaları gereken yükümlülükler belirlendiğini ve “Tüplü LPG kullanıcıları, Türk Standartları Enstitüsü tarafından yayınlanan kullanma kurallarına ilişkin standart ile dağıtım şirketi ve bayisi tarafından kendisine bildirilen usul ve esaslara uygun şekilde davranmakla yükümlüdür.” demekte ve Türk Standartları Sıvılaştırılmış Petrol Gazları kullanım Kuralları …’a ve tüple beraber verilen bilgi kartındaki “Takma Ve Kontrol İşleminizi Bayinize Yaptırın” ihtarına uyulmak zorunda olduğunun açıkça belirtildiğini, davacılar vekili tarafından dava öncesi sigorta şirketine yapılan başvuru sonrası alınan aktüerya raporunda müteveffanın tüm gelirleri incelenmek sureti ile hesaplama yapıldığını ve imzalanan ibraname ile tazminatın ödendiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla talep edilen manevi tazminat tutarlarının fahiş olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; 25.06.2017 tarihinde gerçekleşen dava konusu kaza sebebiyle …’in mirasçılarının destekten yoksun kalma tazminat talepleri ile dava öncesinde başvuruda bulunduklarını, 01.01.2017-01.01.2018 vadeli … poliçe numaralı …. Zorunlu Sorumluluk Sigorta Poliçesi’nden dolayı hasar dosyası açılarak, mirasçılara 15.01.2018 tarihinde 126.843.13-TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, maddi zarar sorumluluğunu bu ödeme ile yerine getirdiğini, … Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın 3. Maddesi uyarınca manevi tazminat taleplerinin sigorta teminatı dışında olduğunu, müvekkil şirketin sorumluluğunun azami 326.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, ödemenin kusur durumu belirlenmeden yapıldığını, öncelikle olayın LPG tüpünden kaynaklanmadığı, tüplerde imalat hatası ve ayıplı olduğunun ispat edilmesi, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevabında özetle; müvekkil … bayii …’u hangi gerekçelerle davalı gösterdiklerine dair hiçbir maddi veya hukuki gerekçe ileri sürülemediğini, öncelikle patlamanın LPG tüpünden kaynaklanıp kaynaklanmadığının belli olmadığını, görgü tanıklarının gaz sıkışmasından bahsettiklerini, gaz sıkışması söz konusu olunca bir çok etken devreye gireceğini, tüpte bir imalat hatası, hortum, kelepçe, dedantör ayıbı veya servis hatası olduğuna dair dosyada hiçbir bilgi ve bulgu bulunmadığını, talimat yolu ile yangının vuku bulduğu köy konağında keşif icrası talep ettiklerini, davalı müvekkili bayiinin kusurunu ve illiyet bağını gösterir ne bir tespit ne de bir rapor bulunmadığını, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin, kusur sorumluluğu dikkate alınmaksızın poliçe genel şartları gereği yapıldığını, ayrıca alınan eksper raporunda da herhangi bir görüş belirtilmediğini, davaya konu olan yangın çıkış sebebinin ne olduğunun tam olarak tespit edilemediğini ve yangına sebep olduğu iddia edilen tüpler üzerinde herhangi bir inceleme yapılmaksızın yangının çıkış nedenine dayalı LPG konusunda uzman bir bilirkişi tarafından dahi henüz hiçbir inceleme yapılamadığını, yangının başkaca bir sebepten meydana geldiğini (tesisattan, kullanıcı hatasından, ihmalinden veya almadığı bir önlemden vb) kaynaklandığını düşündüklerini, bu hususta olay mahallinin incelenmesinin gaz sıkışmasının nedenini anlamada yarar sağlayacağından keşif talep ettiklerini, Keşifte LPG tüpünün bulunduğu oda, tüpün kullanma sıklığı, havalandırma şartları, ocak, hortum incelenmesi gerektiğini, savcılığın takipsizlik kararı verdiğini, 5307 Sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu’nun 4. Bölüm 8. maddesinde Tüplü LPG kullanıcılarının uymaları gereken yükümlülükler belirlendiğini ve “Tüplü LPG kullanıcıları, Türk Standartları Enstitüsü tarafından yayınlanan kullanma kurallarına ilişkin standart ile dağıtım şirketi ve bayisi tarafından kendisine bildirilen usul ve esaslara uygun şekilde davranmakla yükümlüdür.” demek suretiyle tüketicinin Türk Standartları Sıvılaştırılmış Petrol Gazları kullanım Kuralları …’a uymak zorunda olduğunu açıkça bildirildiğini, gerek dosyadaki ifadelerden gerekse düzenlenen yangın raporundan gerek savcılık dosyası ekinde bulunan ifade tutanaklarından da anlaşılacağı üzere vefat eden …’in köy konağına girdiğinde odada yoğun bir gaz kokusu olduğu ve yoğun gaz kokusuna rağmen müteveffa … kendi ihmalkar davranışı ile ocağı yakmak için çakmağı çaktığı ve maalesef neticesinde vefat ettiği yönünde tanık beyanlarının bulunduğunu, … Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Kullanma Kurallarında tüketicilerin uymakla yükümlü oldukları kuralların açıkça belirtildiğini, Standardın 2.1.10 maddesine göre “Herhangi bir gaz kaçağı tespit edildiğinde veya ortamda LPG kokusu hissedildiğinde; kapı ve pencereler açılarak havalandırma yapılmalı, elektrik anahtarı bulunduğu vaziyette bırakılmalı, açılmamalı veya kapatılmamalı, kıvılcım çıkartabilecek hareketlerden kaçınılmalı, tüpün üzerinde varsa musluk veya valf kapatılmalı, basınç düşürücü derhal tüpten ayrılmalı ve tüp açık havaya çıkartılmalı, zemin, çukur ve kuytu yerler süpürge ile su süpürür gibi süpürülerek yere çöken LPG’nin açık havaya atılması temin edilmeli, abonesi olunan dağıtım şirketi veya yetkili baş bayi, bayi veya tali bayi haberdar edilmelidir.” denildiğini, standardın 2.1.11 maddesine göre “LPG tüpleri tabii hava akımı sağlanamadığından her yönü zemin seviyesinin altında kalan tam bodrum, oda veya konut gibi yerlere konulmamalıdır.” İfadesinin yer aldığını, standartta açıkça gaz kaçağı tespit edildiği hallerde tüketicilerin uyması gereken kuralların detaylı bir şekilde belirtildiğini, ancak müteveffa …’in yoğun bir gaz kokusu nedeniyle gaz kaçağını hissetmesine rağmen tüketici olarak uymakla yükümlü olduğu bu kurallardan hiçbirine uymayarak, ihmalkar davranıp alabileceği bir çok önlem varken maalesef hiç bir önlem almadan, yapmaması gereken standarda aykırı en büyük hatayı yaparak “yoğun gaz kokusu olmasına rağmen çakmağı çakarak” patlamaya ve kendi kusuru ile ölümüne sebep olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; haksız fiilden (tüp patlamasından) kaynaklanan maddi zararların giderilmesi talebine ilişkin tazminat davasıdır.
Taraflar arasında kazanın varlığı, davacıların murisinin olay nedeniyle hayatını kaybettiği, olay nedeniyle 01.01.2017 – 01.01.2018 vadeli … poliçe numaralı … Zorunlu Sorumluluk Sigorta Poliçesi’nden dolayı davalı sigorta şirketince hasar dosyası açılarak, mirasçılara 15.01.2018 tarihinde 126.843.13.-TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiği hususlarında tartışma bulunmamaktadır.
Çözümlenmesi gereken sorun, söz konusu patlama olayının tüpün bizzatihi kendisinin ayıplı, hasarlı imal edilmiş olmasından mı, gaz sıkışmasından mı yoksa gaz kaçağı nedeniyle mi meydana geldiği ve olayın taraflarının kusur durumu ile varsa tazminat miktarının ne olabileceği noktasında toplanmaktadır.
Olaya ilişkin hasar dosyası, tüp gaz patlaması kazasının oluşumuna ilişkin soruşturma evrakları, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına ilişkin kolluk araştırma sonuçları ve alınan bilirkişi raporları, toplanan sair deliller, yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre;
25.06.2017 tarihinde düzenlenen “Yangın Raporu”nda; … köyü Köy konağının Mutfak Bölümünde yangın hadisesinin 09:01 de başladığı, 09:11 de müdahaleye başlandığı ve 1araç 2 personelle intikal edildiği, 10:00 sıralarında olay yerinden itfaiye ekibinin ayrıldığı, olay yerinde yapılan incelemeler neticesinde patlamanın etkisiyle binan giriş ve arka mutfak duvarının, içeride bulunan masa ve sandalye, mutfak eşyalarının zarar görüp kullanılmaz hale geldiği, patlama anında oluşan alevlerin içerideki eşyaları yaktığının görüldüğü, Mutfakta bulunan 2 adet sanayi tüpünün gaz sızdırmasıyla içeride gaz birikmesi, mutfakta herhangi bir gaz algılama alarmının olmadığı, bu sebeple oluşan alevle patlama olduğu belirtilmiştir.
Soruşturma tanıkları ise; tanık … olaya bizzat şahit olmamış, patlama sesi üzerine çıkan bağrışmalar duymuş, olay yerine gittiğinde durumu öğrenmiştir. Tanık …’te olaya tanık olmamıştır. Müteveffanın köy meydanında kahve işlettiğini, ocak kullanımı konusunda tecrübeli olduğunu söylemiştir. Diğer bir tanık …’te olayı görmemiştir. Tüplerin sağlam vaziyette olduğunu, ana hortumlarının ve dedantörlerin yanmış durumda olduğunu, köy konağındaki iki tüpün ayrı ocağa bağlı bulunduğunu, ocaklardan birisinin su ısıtmak için, diğerinin de yemek yapmak için kullanıldığını, büyük tüp olduğu için 2-3 yılda bir bittiğini, tüp bittiğinde gelen tüp servisinin değiştirdiğini, tüp biterse kazanı diğer ocağa taşıdıklarını, gaz sızıntısı alarm tesisatının olmadığını söylemiştir.
… Cumhuriyet Başsavcılığının … numaralı Soruşturma Dosyasında “… Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Laboratuvar Amirliğinin 13.07.2017 tarihli raporuna göre; olay yerinden alınan numuneler üzerinde yapılan inceleme sonucunda, numuneler üzerinde herhangi bir patlayıcı madde atığına rastlanılmadığı, petrol türevi herhangi bir yangın başlatıcı ve hızlandırıcı madde profilinin bulunmadığının anlaşıldığı, olayın, müteveffanın köy konağında geleneksel Ramazan Bayramı pilavı yaptığı sırada içeriye tüpten sızan gazın sıkışması sonucu aniden patlama meydana geldiği, olayda kusur veya kastı bulunan herhangi bir kimsenin bulunmadığı anlaşılmakla…” gerekçesi ile Kavuşturmaya Yer Olmadığına kararı verilmiştir.
27.07.2017 tarihli Yarımca Tesislerinde düzenlenen rapor, iki adet sanayi tüpüne ait kontrol ve incelemeleri içermektedir. Kontrol Sonuçlarına göre; 1992 imal yılı olan tüp içinde 12750 gr, 2012 imal yılı olan tüp içinde 2450 gr gaz olduğu, tüp ve valflerde herhangi bir kaçak tespit edilmediği, tüp ve valflerde ateşe veya ısınmaya maruz kalmış herhangi bir iz tespit edilmediği, tüplerle beraber herhangi bir dedantör ve hortum gelmediğinin kayıt altına alınarak rapor verilmiştir.
17.09.2019 tarihli, Makine Yüksek Mühendi iş Güvenliği Uzmanı … tarafından, davalılardan … Vekilinin bildirdiği Yarımca Tesislerindeki iki tüp üzerinde Seri Numaraları da dikkate alınarak tüplerin ve valflerin incelenerek, tüplerin gaz sızıntısına neden olabilecek imalat hatası vb. durumu bulunup, bulunmadığı, yangına maruz kaldığına dair bir iz bulunup bulunmadığı, tüplerde anlatılan şekilde bir olaya neden olabilecek bir ayıp veya kusur bulunup bulunmadığı, bunlar yoksa olayın ne şekilde gerçekleşmiş olabileceği konusunda, yerinde yapılan inceleme ile düzenlenen Bilirkişi Raporunda; Her ne kadar davalı … A.Ş. vekilinin 07.06.2019 kayıt tarihli dilekçesinde yangının yaşandığı yerlerdeki tüplerin yarımca tesislerinde bulunduğu belirtilmiş olsa da, incelemeye gidildiğinde tüplerin tesiste olmadığı, herhangi bir yediemin kararı olmaması nedeni ile kısa bir süre sonra kullanıma sokulduğu, şu anda piyasada kullanımda olduklarının öğrenildiği, dedantör ve hortumların savcılık tarafından emanete alındığı ve 06.02.2018 tarihli Kavuşturmaya Yer Olmadığına dair kararda imha edilmesine karar verilmiş olması nedeni ile inceleme imkanının bulunmadığı, her ne kadar İtfaiye Raporunda “sanayi tüpünden sızıntı yapan gaz…” olarak ifade edilmiş olsa da LPG tüplerinin gövdesinden gaz sızıntısı meydana gelmeyeceği, eğer tüp bir sebepten hasarlanır yada delinirse deliğin olduğu yerden yırtılma gerçekleşeceği ve ufak bir delik değil tüpte yırtılma şeklinde hasar oluşacağı, mevcut kazada öğle bir durumun olmadığı, tüplerin gövdesinden sızdırma yapamayacağından bu durumda akla vanasından sızdırma yapıp yapmadığı şüphesi geldiğini, ancak tanık Şükrü Çolak’ın ifadesinde tüplerden birisinin vanasını kapattığını ve diğerinin de zaten kapalı olduğunu ifade ettiği, daha sonrası incelemelerde vanadan sızıntı olduğuna dair bir bilginin bulunmadığını, ayrıca kazadan yaklaşık 1ay sonra yapılan inceleme de tüplerden birinde 12,75 kg, diğerinde 2,45 kg gaz olduğunun görüldüğü, tüplerin vanalarında kaçak olması durumunda kaçağın hem tespitinin yapılmasının mümkün olduğunu hem de tüplerin içinde sıvı fazda LPG (Bütan- propan karışımı) kalmayacağı tamamının bir ay sürede buharlaşacağı, davalı … A.Ş.’nin sahibi olduğu tüplerde herhangi bir yangın izi veya kaçak bulunmadığı, bu sebeple davalı … A.Ş.’nin yangının oluşumunda kusurunun bulunmadığı, tüp dağıtıcısı olan …’ün tüp takılması, dedantör ve hortum kontrollerinden sorumlu olduğunu, ancak kazanın yaşandığı tüplerin bayiden satın alınırken 45 Kg LPG dolu olarak satıldığını, kazadan sonra tüplerin birisinin içindeki LPG miktarı 12,75 kg a – diğerinde ise 2,45 kg’a düşerek neredeyse bitme durumuna geldikleri, tanık …” in beyanında 2-3 yılda bir tüplerin bittiğini söylediği dikkate alındığında kazanın yaşandığı tüplerinde uzun süredir köy konağında olduğunun anlaşıldığı, davalı tüp bayisinin tüpleri sattıktan sonra üzerinden geçen uzun zaman sebebiyle tüpler, dedantör, hortum ve bağlantıları konusunda yıllar boyu sorumlu olmasının hakkaniyetli olmayacağı, tüplerin montajını yapmış olsa da uzun yıllar sonra yaşanan kazada davalı …’ün kusurlu olmadığı, olayın oluş sebebinin, tanık beyanlarına göre ocağa bağlı duran tüplerin kendi üzerlerinde duran vanadan kapatılmaması sonucu ocağa giden hortumda basınçlı gaz kalması ve bu gazında ya ocağının vanasının sızdırması ya da hortum veya kelepçelerdeki kaçaklar sebebiyle ortama gaz dolmasını takiben olduğu, yangının hortumları gazla dolu bırakacak şekilde, sanayi tipi tüplerin vanasından kapatılmadan, muhtemelen sadece ocak vanası kapatılarak kullanılması sebebiyle çıktığı, köy konağına kimlerin girip çıktığı ve konağın sorumlusu bilinmeden kusurlu kişi tanımlaması yapılamayacağı, ancak müteveffanın hayatını kaybettiği yangının çıkma sebebinin dikkatsizlik yada ihmalkarlık sonucu ocak vanasının açık bırakılması, ocak vanasının tam kapatılmaması ya da hortumlardaki eskime ve sertleşme sonucu delinmeler sonucu sızma olabileceği… ” yönünde görüş bildirilmiştir. Davacılar vekilinin itirazı bu raporda değerlendirilmiş ve bilirkişiler bu itirazlara rağmen, kusur konusunda yukarıdaki görüşlerini yinelemişlerdir. Yaptıkları hesaplama sonunda da; Davacı eş …’in destekten yoksun kalma zararının 140.311,23 TL olduğu, 58 yaşında eşini kaybeden davacının yeniden evlenme olasılığının bulunmadığı, davacı eş …’e 15.01.2018 tarihinde davalı … Sigorta Şirketi tarafından 126.843,12 TL ödeme yapıldığı, yapılan işbu ödeme ile davacı …” in % 90,40 oranında maddi zararının karşılandığı, ancak bu miktarın yeterli olmadığı düşünülür ise 15.01.2018 tarihinde ödenen 126.843,12 TL’nin rapor tarihi olan 26.02.2021 itibariyle güncel değerinin 162.466.92 TL olduğu, bu miktarın tenzili ile güncel zarar miktarı olan 228.616,20.-TL’den düşüldüğünde bakiye zarar olan 66.149,28 TL sadece Davalı … Sigorta Şirketinden bakiye maddi zarar alacağının bulunduğundan söz edilebileceği, tazminat miktarının sigorta poliçesi limiti olan 326.000,00 TL’nin içinde kaldığı bildirilmiştir.
Son alınan 15/05/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda da davalı şirket ve bayilerin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, davacı …’in zararının 189.856,05.-TL olduğu, 15/01/2018 tarihinde yapılan 126.843,12 TL ödeme ile davacı …” in % 66,81 oranında maddi zararının karşılandığı,15.01.2018 tarihinde ödenen 126.843,12 TL’nin rapor tarihi olan 13.05.2022 itibariyle güncel değerinin 176.259,81 TL olduğu, bu miktarın tenzili ile güncel zarar miktarı olan 425.553,59.-TL’den düşüldüğünde bakiye zarar olan 249.293,68.-TL olduğu, davalı … Sigorta Şirketinden talep edilebilecek bakiye maddi zarar tazminat miktarının sigorta poliçesi limiti olan 326.000,00 TL dikkate alındığında 199.156,88.-TL oluğu, kalan 50.136,80.-TL’nin kusursuz sorumlu olan diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen talep edilebileceği bildirilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda;
Yukarıda açıklanan bilirkişi raporunda da doğru olarak işaret edildiği üzere LPG tüplerinin gövdesinden gaz sızıntısı meydana gelmeyeceği, eğer tüp bir sebepten hasarlanır yada delinirse deliğin olduğu yerden yırtılma gerçekleşeceği ve ufak bir delik değil tüpte yırtılma şeklinde hasar oluşacağı şüphesizdir. Mevcut kazada böyle bir durumun olmadığı, tüplerin gövdesinden sızdırma yapamayacağından bu durumda vanasından sızdırma yapıp yapmadığı şüphesinin değerlendirilmesi gerekir. Tanık …’ın ifadesinde tüplerden birisinin vanasını kapattığını ve diğerinin de zaten kapalı olduğunu ifade ettiği, daha sonrası incelemelerde vanadan sızıntı olduğuna dair bir bilginin bulunmadığı gibi kazadan yaklaşık 1 ay sonra yapılan inceleme de tüplerden birinde 12,75 kg, diğerinde 2,45 kg gaz olduğu düşünüldüğünde tüplerin içinde gazın tamamının bir ay sürede buharlaşması gerekeceği açıktır. Bu sebeple davalı … A.Ş. Kazada kusurlu bulunmamıştır. Tüp dağıtıcısı olan diğer davalı …’ün tüp takılması, dedantör ve hortum kontrollerinden sorumluluğu olsa da tanık ….’in beyanında 2-3 yılda bir tüplerin bittiğini söylemesi karşısında kazanın yaşandığı tüplerinde uzun süredir köy konağında olması nedeniyle, tüplerin satışından sonra üzerinden geçen uzun zaman sebebiyle tüplerin dedantör, hortum ve bağlantıları konusunda yıllar boyu sorumlu tutulması hakkaniyete uygun bulunmamıştır. Tüplerin montajını yapmış olsa da uzun yıllar sonra yaşanan kazada davalı …’da kusurlu bulunmamıştır. Kazanın oluş sebebinin, tanık beyanlarına göre ocağa bağlı duran tüplerin kendi üzerlerinde duran vanadan kapatılmaması sonucu ocağa giden hortumda basınçlı gaz kalması ve bu gazında ya ocağının vanasının sızdırması ya da hortum veya kelepçelerdeki kaçaklar sebebiyle ortama gaz dolmasını takiben olduğu, yangının hortumları gazla dolu bırakacak şekilde, sanayi tipi tüplerin vanasından kapatılmadan, muhtemelen sadece ocak vanası kapatılarak kullanılması sebebiyle çıktığı yöndeki bilirkişi görüşü akla en yakın seçenek olarak kabul edilmiştir. Böylece müteveffanın hayatını kaybettiği yangının çıkma sebebinin dikkatsizlik yada ihmalkarlık sonucu ocak vanasının açık bırakılması, ocak vanasının tam kapatılmaması ya da hortumlardaki eskime ve sertleşme sonucu delinmeler sonucu sızma sonucu oluştuğu kabul edilmiştir.
Burada her ne kadar son bilirkişi raporunda kusursuz sorumluluk durumunun olayda uygulanması gerektiği yönünde görüş bildirilmiş ise de bu görüşe itibar edilmemiştir. Nitekim benzer bir olayda Yargıtay 11. HD.nin 11.02.2010 tarih ve 2008/10597 E. 2010/1578 K.sayılı kararında, meydana gelen bir yangın olayında, yangının sanayi tüpüne bağlı şofbenin yakılarak banyo yapılmak istenmesi sırasında şofbenin hortum girişinin kaçırdığı gaz fark edilmeden çakmakla yakma nedeniyle oluştuğu, sanayi tüpünün şofbene takılamayacağı, yangının tüpün gaz kaçırmasından değil hortumun usulünce takılmamasından kaynaklandığı, zira, tüpün gaz kaçırmış olması halinde alev alma şeklinde değil de patlama şeklinde yangının çıkacağı, bu davalının davacı sigortacısına sattığı tüplerin doğrudan takılmadığı, stoklanmak suretiyle ihtiyaç duyuldukça kullanıldığı, tüm bu nedenlerle davalılardan …’e kusur izafe edilemeyeceği, diğer davlının ise, yanıcı, patlayıcı, parlayıcı maddeleri üreten, depolayan şirket olması nedeniyle bu maddelerin doğrudan sebep olduğu zararlardan kusursuz sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle davalılardan … aleyhine açılan davanın reddine, … A.Ş. aleyhine açılan davanın ise kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay 11.HD. ise “…kusursuz sorumluluk için; eylem, zarar, uygun illiyet bağı ve hukuka aykırılığın bulunması gereklidir. Kusursuz sorumlu olanın, olayla zarar arasında uygun illiyet bağı olmasa da mutlaka sorumlu olacağı sonucu çıkarılmamalıdır. Kusursuz sorumlu olduğu iddia edilen kimse, olayla zarar arasındaki illiyet bağının mücbir sebep, zarar gören veya üçüncü kişinin tam kusuru ile kesildiğini kanıtlamak suretiyle sorumluluktan kurtulabilir. Somut olayda, davalılardan … A.Ş. … üreticisi olarak kusursuz sorumlu konumunda olup, bu davalının üretip piyasaya sürdüğü tüpün davacıya sigortalı inşaat şantiyesinde kullanıldığı çekişmesizdir. Ancak, ısınma amacıyla şofbene takılan bu tüp sanayi tüpü olduğu gibi, tüpün gaz kaçırması nedeniyle değil, hortum girişinde meydana gelen gaz kaçağı sonrasında şofbenin sigortalı çalışanınca çakmakla yakılmak istenmesi sırasında yangın ortaya çıkmıştır.
Bu durumda, mahkemece, … üreticisi olan davalılardan … A.Ş.’nin kusursuz sorumluluğunun kalkıp kalkmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir..” gerekçesi ile hükmü bozmuş, sırf tüpün üretici olmasını kusursuz sorumluluk için yeterli olacağını kabul etmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; 199.156,88.-TL bakiye tazminatın 15/01/2018 tarihinden geçerli yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacı …’e verilmesine, sair taleplerin reddine karar vermek gerekmiştir. Diğer davalılar yönünden ise yukarıda açıklandığı üzere maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Sigorta şirketi yönünden ise; davacı vekili dava dilekçesinde, sigorta şirketine yönelik manevi tazminat talebinde bulunmamış, poliçe dosyaya geldikten sonra talebi olması halinde beyanda bulunacağını belirtmiştir. Karar aşamasına kadar sigorta şirketinden manevi tazminat talebi olduğuna dair bir beyanda bulunmadığı gibi ıslah dilekçesinde de böyle bir talebi yoktur. O halde davacının sigorta şirketine yönelik olarak manevi tazminat istemlerinin davanın başından beri olmadığı kabul edilmiştir.
Davacı vekili de 23.11.2022 tarihinde ıslah dilekçesi vererek harcını yatırmış, talep sonucunu 249.293,68.-TL’ye çıkartmıştır.
Her ne kadar davacı vekili ıslah dilekçesi vermiş ise de bu dilekçe özü itibariyle ıslah dilekçesi olarak değerlendirilemez. Zira alacak (tazminat) miktarı davanın başında belirlenebilir olmadığından dava belirsiz alacak (tazminat) davası olarak açılmıştır. Yapılan yargılama sonunda tazminat miktarı belirlenebilir hale geldiğinden ıslah dilekçesi ile somutlaştırılmıştır. Aslında teknik manada bir ıslah bulunmayıp, belirsiz alacak (tazminat) talebi, belirli hale getirilmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Davalı … A.Ş. İle davalı …-… hakkında açılan davanın REDDİNE,
2-Dava tarihi olan 15/01/2018 tarihinden geçerli yasal faiziyle birlikte 199.156,88-TL maddi (destekten yoksun kalma) tazminatın davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak, davacı …’e VERİLMESİNE,
Sair taleplerin REDDİNE,
3-Alınması gereken karar ve ilam harcı 13.604,41-TL olup, peşin alınan 2.237,16-TL ile 850,00-TL tamamlama harcı toplamı 3.087,16-TL harcın mahsubu ile bakiye 10.517,25-TL harcın DAVALILARDAN … SİGORTA ŞİRKETİ’NDEN TAHSİLİYLE HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden; davacı vekille temsil olunduğundan yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 30.873,53-TL vekalet ücretinin davalılardan … Sigorta Şirketi’nden alınıp DAVACI … VEKİLİNE VERİLMESİNE,
5-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden; davalılar … Anonim Şirketi, …-…, … Sigorta Şirketi vekille temsil olunduğundan yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi m.3/2 hükmü uyarınca ret sebebi ortak olduğundan, hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacı …’ten alınarak DAVALILAR … ANONİM ŞİRKETİ, …-…, … SİGORTA ŞİRKETİ’NE VERİLMESİNE,
6-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden; davalılar … Anonim Şirketi, …-… vekille temsil olunduğundan yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi m.10/3 hükmü uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak DAVALILARDAN … ANONİM ŞİRKETİ VE …-…’A VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafça yapılan posta ve tebligat masrafı 734,55-TL, bilirkişi ücreti 11.200,00-TL toplamı 11.934,55-TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre hesaplanan 9.534,33-TL yargılama gideri ile ilk dava açma gideri (başvuru harcı, peşin harç ve tamamlama harcı toplamı) 3.123,06-TL’nin toplamı 12.657,39-TL yargılama giderinin DAVALILARDAN … SİGORTA ŞİRKETİ’NDEN ALINARAK DAVACI TARAFA VERİLMESİNE, BAKİYESİNİN DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
8-Davalılardan … Sigorta Şirketi tarafından yapılan posta ve tebligat masrafı 47,55-TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre hesaplanan 9,51-TL yargılama giderinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALILARDAN … SİGORTA ŞİRKETİ’NE VERİLMESİNE, BAKİYESİNİN DAVALI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa İADESİNE,
Dair, davacılar vekili ve davalılardan … vekillerinin yüzüne karşı, davalılardan … Sigorta A.Ş. Ve … A.Ş.’nin yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.13/02/2023

KATİP

HAKİM