Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/137 E. 2019/415 K. 09.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/137
KARAR NO : 2019/415

DAVA : İflas (İflasın Açılması)
DAVA TARİHİ : 12/02/2018
KARAR TARİHİ : 09/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan iflas (İflasın Açılması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; meydana gelen maden kazası tarihinden itibaren davalı şirketin verdiği çekleri ödemediğini, davalı borçlu hakkında … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 500.000,00-TL karşılıksız çek nedeniyle icra takibi yapıldığını, … İcra Müdürlüğününü … Esas sayılı dosyada hacizli icra takibinden vazgeçildiğini, borçluya İİK 171. gereği iflas yolu ile takiplerde gönderilmesi gereken ödeme emri gönderildiğini, icra müdürlüğünün borçlunun tüm itirazlarını 02/10/2017 tarihinde ret ettiğini, arz olunan nedenlerle borçlu şirketin iflasını, mahkeme giderleri ve vekalet ücretinin borçluya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili süresi içinde cevap dilekçesi sunmadığından davayı inkar eden konumdadır.
Davacı tarafından örnek 1 numaralı ödeme emrine istinaden dosyamız davalısı hakkında takip yapıldığı, akabinde adı geçen icra takibinden vazgeçilerek; İİK m.171 hükmü gereği çeke dayalı olarak örnek 12 ödeme emrinin düzenlenmesi için talepte bulunulduğu, bu çerçevede davalı aleyhine kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takibe ilişkin ödeme emrinin davalıya tebliğ olunduğu, davalının ise mevcut ödeme emrine yönelik olarak yetkili icra dairesinin İstanbul Çağlayan İcra Dairesinin yetkili olduğu gerekçesi ile ve aynı zamanda ana para, faiz, faiz oranı ve borcun tüm ferilerine yönelik olmak üzere süresi içerisinde itirazda bulunulduğu, akabinde ise davacının iflas davasını mahkememize açtığı tartışmasızdır.
Taraflar arasında tartışmalı olan husus ise açılan iflas davasına esas olan takibin yapıldığı icra müdürlüğünün yetkili olmadığı, ayrıca esas yönünden iflas kararının kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Dava, kambiyo senedine dayalı olarak alacaklının iflasa tabi borçlu hakkında iflas yolu ile takip başlatmasına ilişkindir.
Davalı hakkında başlatılan takibin dayanağı kambiyo senedi olmakla ve icra müdürlüğünün yetkisine itiraz olunmakla öncelikle usule ilişkin bu hususun ele alınması gerekmektedir.
2004 sayılı İİK m.154 hükmü uyarınca iflas yolu ile takip borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer icra dairesinde başlatılmalıdır. Elbette icra dairesinin yetkisi kamu düzenine ait olmadığından taraflar yetki sözleşmesi ile başka bir icra dairesine yetkili kılabilirler.
Somut olayda taraflar arasında uyuşmazlığa esas yetki şartını da içerir sözleşme mevcut olduğu, sözleşmenin ”yükleme ve nakliye sözleşmesidir.” başlığını taşıdığı, sözleşmede fiyatlara, sözleşmenin bedeline, yine ödemenin ne şekilde yapılacağına dair açık düzenlemelerin mevcut olduğu, ancak takibe esas olan çekin bu sözleşme kapsamında verildiği noktasında açık ve kesin bir düzenlemenin bulunmadığı, esasen gerek icra dosyasına itiraz dilekçesinde gerek yargılama aşamasında bu yöne ilişkin davalı tarafın herhangi bir kabul veya ikrarının kayden bulunmadığı, bilakis davalı tarafın dayanak çek esas alınmak suretiyle düzenlenen ödeme emrine yönelik açık ve kesin olarak yetki itirazında bulunulduğu, anlaşılmaktadır.
Genel hükümler gereği kambiyo senedine dayalı takip, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde (HMK. 6. md.), kambiyo senedinde öngörülen ödeme yerinde (6102 Sayılı TTK’nun 777/3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen kambiyo senedinde, ödeme yeri olarak düzenlenme yeri kabul edilir) (HMK. 10. md.) ve ayrıca İİK’nun 50/1. maddesi uyarınca kambiyo senedinin düzenlendiği yerdeki icra dairesinde yapılabilir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde ise; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, dava, sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda; taraflar arasında HMK’nın 17. maddesi gereği yetki sözleşmesi yapılmış olduğu açık ise de; sözleşmede ”sözleşmenin yürütülmesi sırasında taraflar arasında doğabilecek anlaşmazlıklarda Soma Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir.” ibareleri ile yetki şartının düzenlendiği, takip konusu çekin sözleşme kapsamında verildiğine dair herhangi bir yazılı belge bulunmadığı gibi bu durumun sözleşme metninde de anlaşılamadığı, takip konusu çek yönünden yetkili icra dairesinin neresi olacağına, dair bir düzenlemenin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan icra takibine konu edilen çekin keşide yerinin İstanbul, muhatap bankanın … Şubesi olduğu, davalı borçlu adresinin … olduğu, davacının adı geçen yerlerin bağlı olduğu icra müdürlüğü nezdinde takip yapmadığı gibi yetki şartının da dayanak çekin kapsamına almadığı yapılan açıklamalardan anlaşılmaktadır. Yetki sözleşmesinde dayanak senetle ilgili açık bir düzenleme olmadığı sürece dayanak çek ile ilgili bir yetki sözleşmesinin yapıldığı ise kabul edilemez. (Yargıtay 19. HD 2008/3494 Esas 2008/4443 sayılı kararı) Esasen takibe esas olan çeke bakıldığında alt ilişkinin anlaşılamadığı, bu nedenle dayanak çekin soyut nitelikteki bir kıymetli evrak olduğu, açık olmakla kıymetli evrak hukukuna hakim olan ”soyutluk ilkesi” karşısında başka bir sonuca varılabilmesi ile bu noktada mümkün bulunmamaktadır.
Bu şartlarda yetkili icra dairesinde iflas yoluyla takibe başlanılmamış olması ve icra dairesinin yetkisine süresi içinde itiraz olunması karşısında Soma İcra Müdürlüğü nezdinde yapılan takibin, iflas davasına esas ve yetkili yerden başlatılmış bir icra takibi olarak kabulü mümkün bulunmamaktadır.
Yapılan açıklamalar karşısında takip dayanağı çekin yetki sözleşmesi kapsamında kaldığı anlaşılamadığından davanın icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle İİK.m.154/f.3 hükmü gereği ve özel dava şartı oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan nedenlerle;
1-Takip dayanağı çekin yetki sözleşmesi kapsamında kaldığı anlaşılamadığından davanın icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle İİK.m.154/f.3 hükmü gereği ve özel dava şartı oluşmadığından reddine,
2-Alınması gerekli 44,40-TL karar harcının peşin alınan 35,90-TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,50-TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan 438,55-TL posta masrafı olmak üzere toplam 438,55-TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren on gün içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK.341.maddesi uyarınca İstanbul BAM nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 09/05/2019

Başkan …
¸E-İmza
Üye …
¸E-İmza
Üye …
¸E-İmza
Katip …
¸E-İmza