Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1238 E. 2020/366 K. 25.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1238 Esas
KARAR NO : 2020/366

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 25/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında … tarihli … sözleşme no.lu toplam 8.640,00 TL bedelli eğitim hizmeti sözleşmesi imzalandığını, toplam sözleşme bedelinin sözleşmenin 2.5 maddesinde ve ödeme protokolünde açıkça belirtildiğini, ancak davalının söz konusu sözleşmeye dayalı toplam 12 adet fatura bedelini ödemediğinden hakkında … 20. İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve … 37. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, davalının her iki takibe itiraz ederek takibin durdurulmasına sebebiyet verdiğini belirterek, davalının icra dairelerine yapmış olduğu itirazların reddine, takiplerin devamına, toplam 8.640,00 TL alacağın takip tarihinden itibaren yıllık ticari reeskont faizi uygulanarak, davalıdan tahsiline, davalının % 20′ sinden az olmamak üzere icra tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı tarafa yapılan dava dilekçesi tebliğinin usulsüz olduğunun tespiti nedeniyle, bilirkişi raporu alındıktan sonra davalıya (ön inceleme aşaması da tekrarlanmıştır) tanınan süre içinde davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin şahıs firması olduğu ve davacı şirket tarafından müvekkili namına herhangi bir dil eğitim hizmeti verilmediği halde … 20. İcra müdürlüğünün … E sayılı ve … 37. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyaları ile bir kısım faturalara istinaden icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davacı yana her hangi bir borcu bulunmaması nedeni ile aleyhine başlatılan takiplere itirazda bulunduğunu, davacının icra takibine itiraz edildikten yaklaşık üç buçuk yıl sonra 31.12.2018 tarihinde itirazın iptali davası açtığını, davacı taraf taraflar arasında 21.10.2013 tarihli İngilizce dil eğitim sözleşmesi imzalandığını ve söz konusu faturaların bu sözleşmeye dayanak olarak hizmet karşılığı düzenlendiğini iddia etmekte ise de; müvekkilinin bu sözleşmeyi imzalamadığı gibi davacı yan tarafından bu sözleşme içeriğine konu eğitim hizmetinin de kesinlikle verilmemiş olduğunu, dava dosyasına sunulan sözleşme incelendiğinde sözleşmede davacı şirketin imzasının dahi bulunmadığını, bu sözleşmeye Ek-1 olarak sunulan katılımcı listesinde … ve …’un isminin bulunduğu, başlangıç tarihinin 30.10.2013 bitiş tarihinin 30.04.2015 tarihi olduğu, her bir kişi için 4.320,00- TL firma payı belirlendiğinin görüldüğünü, müvekkilinin Harun Kuruoğlu isimli birini tanımadığını, sözleşme tarihi olan 2013 yılına ilişkin SGK kayıtları istendiğinde müvekkilinin böyle bir çalışanı olmadığının da görülebileceğini, …’un müvekkilinin oğlu olduğunu, müvekkilinin oğlunun şehir dışındaki ihalelere iştirak ettiğini, kendisine tanınan müvekkilini borçlandırıcı mahiyette herhangi bir temsil ve ilzam yetkisinin söz konusu olmadığını, sadece mal alma yetmisi tanındığını, dolayısıyla davacı yanca mahkeme dosyasına ibraz edilen böyle bir sözleşmenin müvekkili açısından hukuken hiç bir geçerliliğinin bulunmadığını, davacı tarafın faturaya konu hizmeti vermediği halde tek taraflı olarak düzenleyip kendi defterlerinde faturaları kayıt altına almış olmasının faturaya konu hizmetin verildiğinin ispatı olarak kabul edilemeyeceğini, ayrıca dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarına göre de söz konusu faturalarda teslim eden ve teslim alan kayıtlarının bulunmadığı, faturaların müvekkiline teslim edildiği yönünde her hangi bir kayıt yer almadığının belirtildiği, bu durum ile birlikte sözleşmeye ve bu sözleşmeye dayanak yapılan tek taraflı düzenlenen faturaya konu edilen eğitim hizmetinin verildiğine dair dosya kapsamında hiç bir kayıt belge bulunmadığı da dikkate alındığında müvekkilinin söz konusu hizmeti almadığı da gayet açık olup davacının davasını ispat edemediği, bu halde de müvekkilinin fatura bedellerinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını belirterek tüm bu nedenlerle davacının haksız davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, eğitim hizmeti verilmesine ilişkin sözleşmeden kaynaklı alacağın davalıdan tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
… 20. İM’nün … Esas takip dosyası ve … 37.İM’nün … Esas takip dosyası getirtilerek incelendiğinde, toplam 12 adet fatura alacağına dayalı başlatılan iki ayrı ilamsız takip olduğu, davalının süresinde itirazı üzerine takiplerin durdurulmuş olduğu, takip dosyalarından 37 İM … E dosyada itiraz dilekçesinin alacaklıya 10.07.2018’de tebliğ edildiği, 20 İM … E dosyada itiraz edenin tebliğ için gider avansı verdiği ve itirazın alacaklıya tebliğ edildiğine dair bilgi-belge bulunmadığı, netice itibariyle her iki takip dosyası yönünden davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Davalı gerçek kişinin dosyaya celbedilen vergi dairesi mükellefiyet kayıtlarına göre bilanço usulünde defter tutan birinci sınıf tacir olduğu, vergi mükellefiyetinin 31/12/2017’de işi terk suretiyle kapatılmış olduğu görülmüştür.
Tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmış, takip dosyaları, … tarihli… no.lu Sözleşme, eki ödeme planı, katılımcı listesi, vekaletname, takip dayanağı faturalar, davalı vergi dairesi ve ticaret sicil kayıtları incelenmiş, taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde (davalı defterleri talimat yoluyla incelenerek) mali bilirkişi vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi raporları alınmıştır.
Davacı ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan mali bilirkişi raporunda özetle, davacının ticari defter ve kayıtlarının usule uygun tutulmuş, noter tasdikleri süresinde yaptırılmış, sahibi lehine delil teşkil eder mahiyette olduğu, davacının davalı adına ticari ilişki kapsamında KDV dahil 8.640,00-TL toplam tutarında 12 adet fatura düzenlediği ve defterlerinde kayıtlı olduğu, faturalarda davalı tarafa teslim edildiğine dair bir kayıt bulunmadığı, fatura borçlarına karşılık davalı yanca herhangi bir ödeme yapılmadığı ve takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 8.640,00-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
… 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazılan talimatla davalı ticari defterleri incelenmesine karar verilmişse de, talimat sonucu alınan bilirkişi raporunda davalıyla irtibat kurulmasına rağmen ticari defterlerin ibraz edilmediği, davalının iş yerine gidilmişse de iş yeri kapandığından davalı yana ait ticari defterler üzerinde inceleme yapılamadığı bildirilmiştir.
Davacı tarafça sunulan sözleşmede davalı tacirin isim ve işletme kaşesi üzerine atılan imzanın davalı tarafça cevap dilekçesinde inkar edilmesi üzerine imza bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek davalıya ait ıslak imzalı belgelerin toplanmasına karar verilmiştir. Ancak (davalıya dava dilekçesi tebliğinin usulsüz olması nedeniyle davadan haberdar olduğunu bildirdikten sonra) davalının talebiyle tekrarlanmasına karar verilen ve 06/03/2020 tarihinde icra edilen ön inceleme duruşmasında, HMK md 140/5 (7251 s.K.değişikliği öncesi hali) uyarınca taraflara verilen 2 haftalık yasal süre içinde (17/03/2020 tarihinde) davacı tarafça sözleşme aslıyla birlikte sözleşmenin davalı adına vekili Yalçın Yenginol tarafından imzalandığına dair vekaletname örneği mahkemeye sunulmuş olup, bu durumda davacı tarafın yasal delil sunma süresi içinde vekaletname delilini sunduğunun kabulü zorunludur.
Davacı tarafça sözleşme imzasına ilişkin vekaletname delilinin yasal süreden sonra sunulduğu kabul edilse bile, vekalet sunumuna dair 13/03/2020 tarihli dilekçeye karşı davalı vekilince sunulan 18/03/2020 tarihli beyan dilekçesinde ve takip eden 11/09/2020 tarihli celsede bu delilin sunulmasına muvafakat edilmediğine dair bir beyan bulunmadığı gibi aksine (cevap dilekçesinde de bahsedilen) “Sözleşmenin bu konuda yetki ve icazet verilmemiş… tarafından imzalandığı,…’a verilen vekaletin sınırlı yetki içerdiği” savunması ileri sürülmüş yani bu delille ilgili cevap dilekçesinden itibaren savunma yapılmıştır, dolayısıyla bu delilin sunulmasına zımnen muvafakat verilmiş sayılmalıdır. Dosyada tahkikatın bittiği bildirilip sözlü yargılama aşamasının gerçekleştirileceği ihtar edildikten sonra davalı vekilince sunulan 23/09/2020 tarihli beyan dilekçesinde vekaletname delilinin sunulmasına muvafakat edilmediği belirtilse de, bu hususun delil sunulduktan sonra verilen dilekçede belirtilmeyip sözlü yargılama aşamasında belirtilmesi, tahkikat bitirildiği için kabul edilmemiş, ayrıca yukarıda belirtildiği üzere HMK md 140/5 ve 145 kapsamında süresinde sunulmuş delil kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Vekaletname delili HMK md 145 kapsamında davacı bakımından sonradan sunulan delil sayılsa bile, sunulduğu aşamada davayı uzatmaya yönelik olmayıp aksine imza bilirkişi incelemesine gerek olmadığı, sözleşmenin bizzat davalı tarafından değil vekili tarafından imzalandığına dair ikrarın delili olan, yani tahkikatı kısaltmaya yönelik olan, ayrıca uyuşmazlık konusu ve dava açılırken dosyaya sunulduğu tartışmasız olan yazılı sözleşmenin eki mahiyetinde olan bir delil olmakla, mahkemece davacı delili olarak kabul edilmiştir.
İncelenen vekaletnameye göre davalı tacirin Yalçın Yenginol’a kambiyo evrakı düzenleme yetkisi dahil olmak üzere tüm resmi kurumlarda davalıyı temsil, işyeri açma-kapatma, açılacak işyerleriyle ilgili her türlü ticari işlemi yürütme, fatura düzenleme, bedelini tahsil etme, siparişler verme, mal satın alma, satma, işyerinde işçi çalıştırma, yazılı ve sözlü anlaşmalar yapma, sözleşmeleri feshetme, ihalelere iştirak etme ve tüm işlemleri yapma, araç alma-satma, tüm banka işlemlerini yapma, beyanname yetkileri vb bir tacirin yapabileceği veya yapması gereken her türlü işlemle ilgili çok geniş yetkiler tanıyan bir vekaletname olduğu, dolayısıyla uyuşmazlık konusu yazılı sözleşmeyi davalı adına imzalayan …’un davalı tacirin sadece ticari vekili değil, ticari temsilcisi (mümessili) olduğu, dolayısıyla kendisine tanınan yetkiye göre imzalanan sözleşmenin davalı tacir açısından da bağlayıcı olduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında akdedildiği kanaatine varılan 21/10/2013 tarihli yazılı sözleşme incelendiğinde, verilecek eğitimin türü, süresi, tarihleri, eğitim alması talep edilen kişiler, hizmet bedeli, ödeme yeri-hesabı, ödeme koşulları, iki nüsha düzenlendiği vb tüm sözleşme unsurlarının düzenlenmiş olduğu, davacı şirketin sözleşmede imzası bulunmamakta ise de ünvanının-adresinin açıkça yazılı olduğu ve davacı tarafın bu sözleşmeyi inkar değil ikrar ettiği dikkate alındığında bu durumun sözleşmenin sıhhatine halel getirmeyeceği, sözleşmeyi imzalayan davalı tacirin ise sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini veya kendisinin almayı taahhüt ettiği hizmeti almamasının davacıdan kaynaklanan bir sebeple gerçekleştiğini yani davacının hizmeti ifada temerrüdü olduğunu ispatlayamadığı, bu durumda sözleşmede belirtilen tarihlerde davacıdan eğitim hizmetini kendi inisiyatifiyle almamış olmasının sözleşmenin sonuçlarından ve sözleşmede ödeme tarihleri ve tutarları kararlaştırılmış olan (almayı taahhüt ettiği hizmetin bedeli olan) kendi edimini ifa yükümlülüğünden davalıyı kurtarmayacağı, faturaların davalıya takip öncesi tebliğ edildiği davacı tarafça ispatlanamamışsa da bu durumun sadece takip öncesi işlemiş faiz istenmesine engel olacağı, incelenen takip dosyalarında işlemiş faiz istemi bulunmadığı anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde davanın kabulüne, alacak likit ve itiraz haksız olduğundan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı hükmedilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
Davalının … 20.İcra Müdürlüğü … Esas takip dosyasına itirazının iptali ile, takibin 5.040,00-TL alacak yönünden takip sonrası avans faizi işletilerek aynı koşullarda devamına,
Davalının … 37.İcra Müdürlüğü … Esas takip dosyasına itirazının iptali ile, takibin 3.600,00-TL alacak yönünden takip sonrası yasal faiz işletilerek aynı koşullarda devamına,
Alacağın %20’si oranında (… Esas takip nedeniyle 1.008,00-TL, … Esas takip nedeniyle 720,00-TL olmak üzere toplam) 1.728,00-TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken harç 590,19-TL olup, peşin alınan 147,55-TL’nin mahsubu ile bakiye 442,64-TL karar ve ilâm harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan ilk dava açma gideri 188,65-TL, posta ve talimat masrafı 242,85-TL, bilirkişi ücreti 1.000,00 TL olmak üzere toplam 1.431,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince taktir olunan 3.400,00 -TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı tarafından yatırılan gider ve delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.25/09/2020

Katip …

Hakim …