Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1235 E. 2021/166 K. 08.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1235
KARAR NO : 2021/166

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 08/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; son yıllarda ekonomik daralma ve kriz sonucunda müvekkil şirketin nakit akışının olumsuz yönde etkilendiğini, özellikle ekonomik durgunluk, döviz mal ve hizmet piyasalarındaki dalgalanmaların fiyat istikrarını bozduğu gibi nakit alışverişi yönlendirerek adeta günlük fiyatın başladığını, arz talep istikrarının bir anda bozulduğunu, ödemelerde finans sıkıntısı oluştuğunu, ödenmeyen çek ve senetlerin miktarlarında çok ciddi bir artış olduğunu, güçlü çalışma sermayesine sahip şirketlerin bu ekonomik daralmadan etkilenmesinin söz konusu olamayacağı bilimsel olarak ifade edilse de alacaklarını tahsil edemeyen alacaklılar yönünden aynı sıkıntılı dönemin başlayacağını, bu nedenle davacıların konkordato süresince icra takibine maruz kalmaksızın faaliyetine devam etmesinin öngörülen kar hedeflerine ulaşmasını sağlayacağını, bu nedenle tüm tedbirlerin mahkemece alınmasını, sonuç itibariyle öncelikle geçici mühletin verilmesini, gerekmesi halinde iki ay uzatılmasını, akabinde bir yıl kesin mühlet verilmesini, ihtiyaç halinde ise altı ay kesin mühletin uzatılmasını talep etmiştir.
Dava İİK m.286 vd.hükümlerinden kaynaklanan konkordato talebine ilişkindir.
İİK m.286 vd.hükümleri çerçevesinde konkordato müessesesinin dürüst borçlular tarafından talep olunabileceğine dair normatif bir düzenleme mevcut olmasa dahi doktrinde de kabul olunduğu üzere konkordato esasen elinde olmayan nedenlerle, işleri iyi gitmeyen ve mali durumu bozulmuş olan, dürüst borçluları korumak için kabul edilmiş bir müessesedir.
Nitekim 15/03/2018 değişikliği öncesinde hukukumuzda mevcut olan konkordato kurumuna ilişkin yapılan çalışmalarda da “mehil kararından itibaren borçlu,komiserin nezareti altındadır.Bu süre içinde borçlunun davranışları mühim olduğu gibi tahkik edilen mali durumu,bilanço ve hesapları itibariyle birçok kusurların meydana çıkması da mümkündür.Bazen,alacaklıların müracaat veya itirazda bulunmaları sayesinde borçlunun (bilinmeyen taraflarının) açığa çıkması ve komiserin aydınlatılması da ihtimali dahilindedir.İşte borçlu,bu süzgeçten geçip alacaklıların zararına olarak doğruluk haricinde,pek büyük hiffetle hiçbir iş yapmadığı takdirde hüsniyet bakımından konkordatoya ehil ve layık sayılır.(Enver Buruloğlu-Yuda Reyna,Konkordato Hukuku ve Tatbikat, İstanbul,1968,Sayfa 58)”
Mahkememizce davacılar lehine geçici mühlet kararının verildiği, akabinde kesin mühlet aşamasına geçildiği, buna göre 22/03/2019 tarih itibariyle başlayan geçici mühlette kesin mühlet aşamasına geçildikten sonra 17/07/2019 tarihi itibariyle 6 aylık ek süre verildiği, 6 aylık sürenin 1701/2021 tarihi itibariyle dolduğu, tasdik yargılamasının süresinin 19/03/2021 tarihine kadar uzatıldığı, 08/03/2021 tarihinde ise hüküm oluşturulduğu tartışmasızdır.
Duruşma aşamasında davacılar vekili ve davacı şirket temsilcisinin huzuruyla duruşmalar icra edilmiştir.
Uyuşmazlık davacılar yönünden konkordato projesinin tasdiki koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Somut uyuşmazlık açısından uygunlanması gereken 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 302. Maddesinde, konkordato tasdiki şartları açıkça belirtilmiştir.
Buna göre;
“Komiser alacaklılar toplantısına başkanlık eder ve borçlunun durumu hakkında bir rapor verir.
Borçlu gerekli açıklamaları yapmak üzere toplantıda hazır bulunmaya mecburdur.
Konkordato projesi;
a)Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya
b)Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini, aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır.
Oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklılar oy kullanabilir. 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacakların alacaklıları ve borçlunun eşi ve çocuğu ile kendisinin ve evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi eşinin anası, babası ve kardeşi alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmaz.
Rehinle temin edilmiş olan alacaklar, 298 inci madde uyarınca takdir edilen kıymet sonucunda teminatsız kaldıkları kısım için hesaba katılırlar.
Çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır.
Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhâl imza olunur. Toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihaklarda kabul olunur.
Komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç yedi gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder.”
305. maddesinde; “302 nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır:
a)Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması.
b)Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder).
c)Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması.
d)206 nci maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır).
e)Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması,
Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen şartlar çerçevesinde mevcut koşullar varsa konkordato tasdik edilecektir; koşullardan birinin dahi bulunmaması halinde konkordato tasdiki mümkün olmayacaktır…(Selçuk Öztek/Alican Budak/Müjgan Tunç Yücel/Serdar Kale/Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku, Ankara, 2019,Budak/Kale, Sayfa 527) O halde bu şartların gerçekleşip gerçekleşmediği incelenmelidir.
Bu çerçevede “İİK m.305 hükmünün her bir davacı yönünden borçlular lehine gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda;konkordatoya tabi olmayan imtiyazlı alacakların, rehinli alacakların,kamu alacaklarının ve gerekir ise düşümü gereken başkaca alacakların borçlunun aktifinden düşülmesi,bu suret ile davacının net aktifinin tespiti ile borçlunun konkordatoya tabi borçlarının yani pasifinin tespiti,akabinde en son teklif edilen oranın mevcut mal varlığı, haklar da gözetildiğinde finansal,muhasebesel, işletmesel ve mali durum ile orantılı olup olmadığını incelemeleri, bu inceleme sonucunda alacaklarını bildirmeyen veya konkordatoya olumlu oy vermemiş alacaklar yönünden daha elverişli bir teklifin söz konusu olup olamayacağı, halihazırdaki mevcut teklifin yukarıda açıklanan ölçüler gözetildiğinde makul ve kabul edilebilir olup olmadığı özellikle ele alınmalıdır.
Bu çerçevede mahkememizce atanan komiser heyeti, kesin mühlet aşamasında da görevlendirilmiştir. Komiser heyeti “kesin mühletin devam ettiği aşamada ve tasdik yargılamasında dahi sürenin uzatılması sonrası girilen en son dönem içinde ve 30/12/2020 tarihli raporuyla adi alacaklılar toplantısı neticesinde borçlu şirketin konkordato teklifinin İİK m.302 hükmünde öngörülen nisapla kabul edilmediği, zararın artık kapatılmasının mümkün bulunmadığı, 2020 yılı tarihinden sonraki mali verilerle şirketin zora girdiği, son 2020 yılı itibariyle 11 aylık dönem zararının 1.472.674,48 TL’ye ulaştığı, faaliyet zararının 1.309.248,00 TL olarak gerçekleştiği, finansman giderleri ve borç stoku dikkate alındığından olumsuz yönde bir artış olduğu, borçlu şirketin konkordato kaynaklarının konkordatoya tabi borçlar ve cari borçları dahi karşılamaya yetmediği, yatay ve trend analiz yöntemlerine göre yapılan analizler neticesinde ise bu durum ortaya çıktığı 30/11/2020 tarihi itibariyle davacı şirketin – 6.863.517,91 TL tutarında batık olduğu, davacı gerçek kişiler yönünden ise gerekli nisap oranlarının halihazırda sağlanamadığı, gerçek kişilerin VUK çerçevesinde birinci sınıf tacir olmadığı, bu açıdan konkordato taleplerinin ret olunması gerektiği yönünde görüşlerini bildirilmiştir.
Konkordato komiser heyetinin raporuna yönelik itiraz karşısında bu defa komiser heyetinin sunmuş olduğu 22/01/2021 tarihli raporunda ise usulüne uygun olarak ve gerekli ilanların yeniden yapıldığı, gerekli toplantıların yapıldığı, bu toplantılar sonucunda davacı şirket yönünden konkordato projesinin 3.kişinin rehni ile güvence altına alınan alacakların adi alacak olması sayılması durumunda kaydedilmiş alacaklılar ve alacakların yarısını geçen oran sağlandığından davacı şirket yönünden konkordato projesinin kabul olunduğu, 3.şahsın malı ile alacağı temin edilen rehinli alacaklılar nisaba dahil olunduğunda ise davacı şirket yönünden konkordato nisabının sağlandığı, davacı gerçek kişiler yönünden 3.kişi rehni ile güvence altına alınan alacaklar adi alacak olarak kabul olunduğu takdirde ise nisap oranlarının gerçek kişiler yönünden sağlanamadığı, buna mukabil gerçek kişiler yönünden 3.kişinin rehni ile güvence altına alınan alacaklar rehinli alacak olarak değerlendirildiğinde ise nisap oranının sağlanmış olduğu açıklanmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki son gelişen yargısal uygulamaları çerçevesinde nisap oranları hesaplanırken 3.şahsın malı ile rehnedilmiş ve alacağı teminat altına alınmış alacaklıların nisaba dahil edilip edilmeyecekleri, adı geçen alacağın alacaklılarının adi alacaklı mı yoksa rehinli alacaklı mı statüsünde oldukları hususu önem arz edecektir.
Bu noktada 3.kişi tarafından, borçlu lehine rehin verilmiş olması halinde 3.kişilerin adi alacaklı olarak nisaba girip giremeyecekleri konusunda son yıllarda yaşanan tartışmalar Yargıtay’ın ilgili kararıyla bir anlamda açıklığa kavuşturmuştur.
İlgili Yargıtay ilamında da belirtildiği üzere “İİK 295.maddesi “Mühlet sırasında rehin ile temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatabilir veya başlamış olan takiplere devam edebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez” şeklindedir.
17/07/2003 tarih ve 4949 sayılı Kanunla değişik İİK 289.maddesi de aynı ifadeleri taşımaktadır. 28/02/2018 tarih ve 7101 sayılı Kanun yürürlüğünden önce doktrin madde de belirlenen rehinli malın borçluya ait olması konusunda fikir birliği içindedir. (Gündoğan, Postacıoğlu, Üstündağ, Kuru) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20/10/1993 tarih 6282/6805 karar sayılı ilamında da 3.kişi rehninin konkordato nisabında adi alacak olarak gözönünde bulundurulmasına karar verilmiştir.
Meseleyi konkordatonun amacı çerçevesinde değerlendirme gerekir. Konkordato dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi alacaklarını yetkili makamın onayı ve alacaklı çoğunluğunun kabulü ile tasfiyesinin sağlandığı bir icra biçimidir.
Bu amacın gerçekleştirilmesi yani konkordatonun başarıya ulaşması için borçlunun malvarlığının korunması gerekir. İİK.nın 295.maddesi de bu amaca hizmet eden bir hüküm içerir. Rehni 3.kişinin vermesi halinde bu rehnin paraya çevrilmesi konkordato talep eden borçlunun pasifine etki etmeyecektir. Bu haliyle 3.kişi tarafından da verilen rehnin paraya çevrilmesini konkordato kapsamında engellenmesi kanun koyucunun amaçladığı bir sonuç olarak düşünülemez.
İİK 45.maddesi uyarınca alacaklı önce rehne müracaat etmelidir. Maddede rehnin 3.kişi tarafından verilmiş olması durumu ayrık tutulmamıştır. Bu nedenle alacaklının 3.kişi tarafından verilen rehne öncelikle müracaat etmesi, konkordato talep eden borçlunun malını koruma altında tutacak olup bu husus konkordato kurumunun amacına uygun olacaktır.
Bu gerekçeler ışığında alacağı 3.kişi rehniyle temin edilen alacaklının alacağının adi alacak olarak nisaba dahil edilmesi, borçlu ve rehin veren 3.kişinin Kanununun 303.maddesi çerçevesinde hareket etmesi gerekecektir… Dava dışı kişilerin taşınmazların üzerine talep eden şirket lehine ipotek tesis edildiğinden bu ipoteklerle teminat altına alınan alacaklının nisapta adi alacak olarak gözönünde bulundurulması gerekir. (Yargıtay 15.HD 2021/1389E. 2021/275K.sayılı ilamı)
Konkordato komiser heyetinin en son hazırlamış olduğu 22/02/2021 tarihli rapor içeriği de dikkate alındığında davacı borçlu gerçek kişiler Birol Kahramantürk, Ali Serdar Göker, Oğuz Göker yönünden 3.kişinin rehni ile güvence altına alınan alacağın adi alacak olarak değerlendirilmesi ihtimalinde nisabın buna göre hesaplanması, bu çerçevede ise adi alacaklılar toplantısında borçlunun konkordato teklifinin İİK m.302 hükmünde ön görülen nisap ile kabul olunmadığı açık ve gerekçeli olarak belirtilmiştir. Bu itibarla davacı gerçek kişiler yönünden yukarıda atıf yapılan ve en son olarak hüküm öncesi dahi belirli hale gelen Yargıtay uygulaması dikkate alındığında davacı gerçek kişiler yönünden konkordato projesinin kabulü için gerekli nisap çoğunluğu sağlanamamıştır. Yukarıda açıklandığı üzere konkordato projesinin tasdiki açısından bütün şartların oluşması zorunlu olup bu durumda kanun koyucunun ön gördüğü nisap çoğunluğuna davacı gerçek kişiler yönünden ulaşılamadığı açıktır. Bu itibarla davacı gerçek kişiler yönünden konkordato talebinin ret olunması zorunludur.
Diğer davacı şirket yönünden 3.kişinin rehni ile güvence altına alınan alacakların adi alacak olarak değerlendirilmesi durumunda konkordato teklifinin İİK m.302 hükmünde belirtilen nisap çoğunluğu ile kabul olunduğu, ancak 3.kişinin rehni ile güvence altına alınan alacağın konkordato kurumu anlamında rehinli alacak olarak değerlendirilmesi ihtimalinde de yine çoğunluğun sağlandığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan konkordato komiser heyeti raporları dikkate alındığında İİK m.305 hükmünde ön görülen diğer şart “yani konkordato sonunda onaylanacak projede teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması şartının” gerçekleşmesi dahi büyük önem arz etmektedir. Elbette beklenen haklar da bu kapsamda dikkate alınmalıdır.
Tasdik için aranan bu koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği, konkordato komiser heyeti raporuyla belirlenir. Komiser raporunda, konkordato sonunda onaylanan projede ön görülen tutarı, tasdik aşamasında borçlunun malvarlığının durumu, aktif ve pasiflerinde meydana gelen değişiklikleri esas alarak karşılaştıracak ve borçlunun ödemeyi taahhüt ettiği tutarın mevcudu ile orantılı olup olmadığını belirleyecektir. Konkordato mühletinin verilmesinden tasdik aşamasına gelinceye kadar borçlunun aktif ve pasiflerinde değişiklik olabilecektir. Bu değişikliklere paralel olarak, konkordatoda teklif edilen tutarın adil bir teklif olup olmadığı belirlenecektir. Elbette komiserin raporu mahkeme için bağlayıcı değildir.(Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Prof. Dr. Güray Erdönmez, 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato, İstanbul, 2018, Sayfa 130) Mahkeme bu bilgileri eksik ya da yetersiz bulursa, komiserden ek rapor alabilir veya gerekli ise bilirkişi incelemesi yaptırabilir.(Prof. Dr. Süha Tanrıver, İflas Dışı Konkordatoya ilişkin Güncel Sorunlar veya Bazı Değrelendirmeler, Medeni Usül ve İcra İflas Hukukçuları Toplantısı, 9-2009 Abant, Ankara,2010, Sayfa 166)
Buna göre konkordato komiser heyetinin 30/12/2020 tarihli raporu, ayrıca 22/01/2021 tarihli ek raporu ve özellikle konkordato komiser heyetinin 03/01/2021 tarihli ve 110 sayfadan ibaret raporun 105, 106.sayfaları dikkate alındığında davacı borçlu şirketin her ne kadar %100 ödemeyi kabul etse de şirketin revize projede 1,44; 2010 yılında binde bir kâr marjına sahip olduğu, davacı şirketin konkordato talep ettiği 2018 yılında zarar ve mühlet içerisinde olduğu gibi 2019 yılında yine zarar elde ettiği, hatta 2020 yılı yılında hedeflediği 2.367.040,00TL net kâr tutarının şirketin borç ödeme kaynakları arasında yer almakla birlikte 2020 yılı için hedeflediği %4,40 kâr marjını dahi gerçekleştiremediği, yine zarar ettiği, davacı şirketin 2020 yılı ve sonrası hedeflediği %11,71 ile %14,21 aralığında kâr marjına ulaşmasının ihtimal dahilinde değerlendirilmediği, dolayısıyla davacı şirketin teklif ettiği tutarın davacı borçlu şirketin kaynaklarıyla orantılı olmadığı, ayrıca süreç içinde davacı şirketin borçlarını arttırdığı, 2.000.000.000,00 TL gayrimenkul satışının ise bu kaynaklara ilişkin tapu kayıtları projede yer almadığından gerçekte var olan bir kaynak olarak kabul olunmasının mümkün bulunmadığı gerekçeli ve denetime elverişli şekilde açıklanmıştır. Bu suretle konkordato komiser heyeti bu yöne ilişkin koşulun gerçekleşmeyeceğini bildirmiştir. Esasen davacı borçlu şirketin mevcut malvarlığı durumu, özellikle pasiflerinde meydana gelen büyük değişiklik ve tasdik aşamasına gelen davacı borçlu şirketin pasiflerinde oluşan olumsuz yöndeki büyük değişiklik gözetildiğinde, davacı şirket tarafından teklif olunan paranın davacı borçlu şirketin kaynaklarıyla orantılı olması hali, şirketin muhasebesel ve finansal durumunu inceleyen konkordato komiser heyeti rapor içeriğine göre artık ihtimal dışı kalmıştır. Bu noktada “beklenen haklar” ile ilgili davacı lehine oluşan bir hal ise yoktur.
Esasen mahkememizce konkordato komiser heyetinin, davacı borçlu şirket tarafından teklif olunan para ile borçlunun kaynakları arasında orantılı olup olmadığı noktasında gıda mühendisi, makine mühendisi-işletme yönetimi uzmanı ve SMMM ünvanlı bilirkişi kurulu marifetiyle dahi inceleme yaptırılmıştır. Buna göre bilirkişi kurulu dahi hazırlamış olduğu raporda şirketin revize projesinde belirtmiş olduğu üzere konkordato talep ettiği 2018 yılı itibariyle zarar ve ayrıca mühlet içinde olduğu, 2019 yılında yine zarar elde eden zarar şirketin 2020 yılı için hedeflemiş olduğu, 2.367.047,00 TL net kar tutarının borç ödeme kaynakları arasında göstermekle birlikte 2020 yılı için hedeflenen %4,40 kar marjını gerçekleştiremediği, hatta davacı şirketin zarar dahi ettiği, bu itibarla davacı şirketin konkordato projesinde teklif ettiği tutarın şirket kaynaklarıyla orantılı olmadığı hususlarını gerekçeli ve denetime elverişli rapor ile yeniden tespit etmiştir.
Borçlunun tasdik anında gelirinin, borçlunun ödeyebileceği kanısını mahkemede uyandırsa da tasdikten sonra bu geliri elde edememe yahut devam eden sözleşmelerin feshi gibi durumlarla da karşılaşması ihtimaldir. Bu nedenle, değerlendirme yapan komiserin ve mahkemenin borçlunun muhtemel gelirlerinin hem de bu gelirlerin alternatifi ödeme planının geçerli olması açısından borçlunun malvarlığını da dikkate alması gerekir. (Dr. Orhan Eroğlu, Uygulamada Konkordato, Ankara, 2020, Sayfa 213) Nitekim gerek konkordato komiser heyetinin raporları ve gerek konusunda ehil bilirkişi kurulunun rapor içerikleri karşısında, davacı borçlu şirketin konkordato talep ettiği an itibariyle borçlarını ödeyebileceği ihtimali mevcut ise de özellikle 2019-2020-2021 yılı süreci içinde davacı borçlu şirketin borç ödeme kaynakları arasında yer alan net kar tutarını elde etmek bir tarafa, sürekli zarar etmeye devam ettiği, böylelikle tasdikten sonra kaynak niteliğindeki gelirin önemli ölçüde azalmaya devam ettiği, davacı borçlu şirketin revize projesinde belirttiği borç üretme kaynaklarının ise bu haliyle finansal, muhasebesel, işletmesel açıdan kaynak olma ihtimalinin kalmadığının açıkça anlaşıldığı mahkememizce kabul edilmiştir. Bir başka deyişle konkordato talep eden şirketin projesine dayanak olan mali kaynaklar ile şirketin nakit akışına etki eden ve en önemlisi projede gösterilen kaynaklar, hükmün verildiği tarih itibariyle borçlunun önceden doğmuş ve ayrıca gelecekte doğacağı açık olan diğer borçlarını ödemekten uzak hale gelmiştir. Nitekim gerek konkordato komiser heyeti gerek bilirkişi kurulu raporu içeriği ile artık davacı şirketin mevcut kaynakları ile teklif ettiği tutarları ödeyebilmesinin ihtimal dahilinde olamayacağı gerekçeli, kesin ve açık şekilde ifade olunmuştur.
Hal böyle olunca davacı borçlu şirket yönünden konkordato projesi İİK m.302 hükmünde öngörülen çoğunluk ile kabul olunsa dahi davacı borçlu şirket yönünden İİK m.305/f.1 bent (b) hükmü uyarınca teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olma şartının gerçekleşmediği, bu noktada beklenen hakların dahi dikkate alınmasını gerektiren bir durumun olmadığı, esasen kanun koyucunun gerekçesinde belirtmiş olduğu üzere İİK m.305 hükmünde belirtilen tüm şartların “kümülatif” olup tüm şartlar gerçekleşmediği sürece konkordato tasdik talebinin ret olunması gerektiği açıktır. Bu şartlarda güncel ve fiilen borca batık olduğu komiser raporlarıyla tartışmasız şekilde ve atanan bilirkişiler yardımıyla tespit olunan, son iki yıldır sürekli olarak zarar eden davacı borçlu şirket yönünden konkordato talebinin reddi ve batık olan şirket hakkında iflas kararının verilmesi yasal olarak zorunludur.
Yapılan açıklamalar karşısında davacılardan … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı … ŞİRKETİ ile … T.C. kimlik numaralı …, … T.C. kimlik numaralı …, … kimlik numaralı … tarafından ileri sürülen konkordato taleplerinin ayrı ayrı reddine, adı geçen davacı şirket ve gerçek kişiler hakkında mahkememizce verilmiş olan mühlet kararlarının tümünün 08/03/2021 saat: 15:23 dan geçerli olmak tümden kaldırılmasına, adı geçen davacı şirket ve gerçek kişiler hakkında verilen tüm tedbir kararlarının 08/03/2021 günü saat 15:23 itibariyle tümden kaldırılmasına, 08/03/2021 günü saat: 15:23 konkordato komiserlerinin görevlerine son verilmesine; hak edilen ücretin komiserlere görev süresi ile orantılı olarak ödenmesine, konkordato komiserlerinin görevine son verildiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine, davacılardan … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı … LİMİTED ŞİRKETİ’nin iflasına, 08/03/2021 günü saat 15:23 itibariyle … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı … LİMİTED ŞİRKETİ 08/03/2021 günü saat 15:23 itibariyle iflasının açılmasına, adı geçen şirket hakkında verilen kararın derhal …bul Nöbetçi İflas Müdürlüğüne ve … Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine, adı geçen şirket hakkında verilen iflas kararının, iflas müdürlüğü tarafından İİK m.166 hükmü çerçevesinde ilan olunmasına, davacı şirket tarafından ve davacı şirket adına depo edilen iflas avansının … İflas Müdürlüğüne gönderilmesine, davacı gerçek kişilerin birinci sınıf tacir olmaması nedeniyle davacı gerçek kişiler hakkında iflas kararı verilmesine yer olmadığına, davacılardan … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı … LİMİTED ŞİRKETİ, … T.C. kimlik numaralı …, … T.C. kimlik numaralı …, … kimlik numaralı … hakkındaki konkordato talebinin ayrı ayrı red olunduğunun, geçici ve kesin mühletlerin tümünün ayrı ayrı kaldırıldığının, konkordato komiserlerinin görevlerine son verildiğinin daha önce ilan yapılan ticaret sicil gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan ilgili yerlere derhal bildirimde bulunulmasına dair karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle
A)Davacılardan … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı … LİMİTED ŞİRKETİ ile … T.C. kimlik numaralı …, … T.C. kimlik numaralı …, … kimlik numaralı … tarafından ileri sürülen konkordato taleplerinin ayrı ayrı reddine,
Adı geçen davacı şirket ve gerçek kişiler hakkında mahkememizce verilmiş olan mühlet kararlarının tümünün 08/03/2021 saat: 15:23 dan geçerli olmak tümden kaldırılmasına,
Adı geçen davacı şirket ve gerçek kişiler hakkında verilen tüm tedbir kararlarının 08/03/2021 günü saat 15:23 itibariyle tümden kaldırılmasına,
08/03/2021 günü saat: 15:23 konkordato komiserlerinin görevlerine son verilmesine; hak edilen ücretin komiserlere görev süresi ile orantılı olarak ödenmesine,
Konkordato komiserlerinin görevine son verildiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine,
B)Davacılardan … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı … LİMİTED ŞİRKETİ’nin iflasına,
08/03/2021 günü saat 15:23 itibariyle … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı … ŞİRKETİ 08/03/2021 günü saat 15:23 itibariyle iflasının açılmasına,
Adı geçen şirket hakkında verilen kararın derhal İstanbul Nöbetçi İflas Müdürlüğüne ve … Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine,
Adı geçen şirket hakkında verilen iflas kararının, iflas müdürlüğü tarafından İİK m.166 hükmü çerçevesinde ilan olunmasına,
Davacı şirket tarafından ve davacı şirket adına depo edilen iflas avansının … İflas Müdürlüğüne gönderilmesine,
Davacı gerçek kişilerin birinci sınıf tacir olmaması nedeniyle davacı gerçek kişiler hakkında iflas kararı verilmesine yer olmadığına,
C)Davacılardan … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı … LİMİTED ŞİRKETİ, … T.C. kimlik numaralı …, … T.C. kimlik numaralı …, … kimlik numaralı … hakkındaki konkordato talebinin ayrı ayrı red olunduğunun, geçici ve kesin mühletlerin tümünün ayrı ayrı kaldırıldığının, konkordato komiserlerinin görevlerine son verildiğinin daha önce ilan yapılan ticaret sicil gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan ilgili yerlere derhal bildirimde bulunulmasına,
D-Bu dava nedeniyle alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının, davacıların peşin olarak yatırdığı 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
E-Davacılar tarafından harcanan giderlerin davacılar üzerinde bırakılmasına,
F-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan tüm avansların iadesine,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren on gün içinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.08/03/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip