Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1229 E. 2022/510 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1229 Esas
KARAR NO : 2022/510

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2018
KARAR TARİHİ : 28/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 02.08.2013 tarihli asansör temin ve tesis sözleşmesi bulunduğunu, söz konusu sözleşme ile… ‘da 1541 ada 10 parsel ‘deki işyerine 4 adet 19 duraklı 1000 kg’lık asansörün 195.000-USD + KDV üzerinden temini ve tesisi için anlaşma yapıldığını, bu anlaşma ile müvekkili asansörleri temin ederek tesis ettiğini, anlaşma hükümlerine göre 195.000-USD + KDV nin belirli bir kısmı, banka havalesi ile nakit olarak, bir kısmı ise farklı oran ve farklı vade çeklerle ödeneceğini, %18 KDV’nin ise fatura kesim tarihinden itibaren takip eden ayın 25. gününde ödeneceğini kararlaştırdıklarını, hiçbir itiraz olmadan asansörlerin teslimin gerçekleştiğini ve buna ilişkin 15.08.2016 tarihli 230.100,00-USD tutarında fatura kesildiğini, bu fatura üzerinden 35.100,00-USD alacağının kaldığını, bu sebeple icra takibine geçildiğini, bu takibe itiraz edildiğini, ayrıca müvekkili ile davalı arasında var olan bir bakım sözleşmesi bulunduğunu, bu bakım sözleşmesinden doğan alacakların ise davaya ve icra takibine konu edilmediğini, davalı tarafın yapılan icra takibinde borca itiraz ettiğini, fakat 03.12.2018 tarihli kapak hesabına göre 210.439,81 TL ödemeyi 12.12.2018 tarihinde yaptığını, bunun üzerine icra müdürlüğüne de yatırılan paranın ihtirazı kayıt ile yaptırılmasını, dosyada olan itiraz nedeni ile itirazın iptal edilmeden paranın ödenmeyeceğinden talebin reddedildiğini, davanın kabulünü, itirazın iptalini, takibin devamını, alacak likit olduğundan davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti veköletin davalı taraftan tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı … Ltd. Şti. ile …Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; Husumet yönünden itirazlarının mevcut olduğu görülmüş olup, Esas yönünden ise, müvekkillerinden … Ltd. Şti. ile müvekkili sıfatı bulunmayan diğer davalı …Ltd. Şti. arasında kurulan …- … adi ortaklığı ile davacı şirket arasında, …’da 1541 ada 10 parsel’deki işyerinde 4 adet 19 duraklı asansör temini ve tesisi hususunda 12.07.2013 tarihinde bir sözleşme ve aynı asansörlerin servis ve bakım hizmetlerinin verilmesi için de 17.03.2016 tarihinde ikinci bir sözleşme akdedildiğini, takılan asansörle ilgili 13.02.2017 tarihinde muayene kuruluşu tarafından yapılan değerlendirmede asansörlerin güvensiz olduğu tespit edilerek kırmızı renkli bilgi etiketi verildiğini, ilgili mevzuat gereğince asansörlerin tescil işleminin yapılabilmesi için yeşil bilgi etiketi verilerek kusursuz olarak tanımlanmasının gerektiğini ve asansörlerin tescilinin mümkün olmadığını, muayene edildiğini, güvensiz olarak belirlendiğini, 13.02.2017 tarihinden itibaren asansörlerin güvenli hale getirilmesi konusunda davacı asansör firmasıyla defalarca görüşüldüğünü, ancak davacının garantisi altında olmasına rağmen düzeltilmesi için, çok uzun bir süre hiçbir gelişme sağlanamadığını, …adına asansörlerin kontrolünü yapan … Ltd. Şti. “nin asansörler için tanzim ettiği 12.02.2017 tarihli raporlar ile ortaya kanulan uygunsuzlukların mevcut olduğunu, davacı tarafın ağır kusurlu olduğunu, bu eksiklikleri gidermediğini, davanın kötü niyetli olarak açıldığını, davacının haksız ve koşulları oluşmayan ihtiyati haciz isteminin reddini, müvekkili davalı … Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri kanunun 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddini, takibin bu sebeple iptalini, diğer müvekkili …Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan haksız, dayanıksız, davanın esastan reddini, takibin iptalini, davacının icra inkar tazminatı talebinin alacağın varlığının ve miktarının yargılamayı gerektirmesi ve likit olmaması nedeniyle kaşuları oluşmadığından reddini, davacının kötü niyetle açtığı takip nedeniyle %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalı …Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; Husumet, yetki ve zaman aşımı yönünden itirazlarının mevcut olduğunu, esas yönünden ise, davacının müvekkili şirkete karşı yöneltmiş olduğu huzurdaki davanın huküki yararının bulunmadığını, dosya borcunun diğer davalılar tarafından ödendiğini, açıklanan nedenlerle haksız ve hukuksal dayanaktan yoksun davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Bilirkişisi …, …ve …’e tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 26.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “Davacının, 1 ve 3 nolu davalılardan, dava tarihi itibariyle, 35.100 USD alacağı bulunduğu; Davacı alacağının zaman aşımına uğramamış olduğu; Davacı alacağının, takip tarihinden itibaren işletilecek yasal döviz faizi (3095 sayılı Faiz Kanunu md. 4/a) ile birlikte tahsili gerektiği; Davacı alacağından davalıların (ortakların) müteselsilen sorumlu oldukları (TBK.md.638/f.3); 2 nolu davalının bu davada taraf sıfatının bulunmadığı; kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dosya Bilirkişisi …, …ve …’e tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 02.12.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak; Kök ve ek raporda da belirtilen Asansör yönetmelik ve standartların karşılıklı imza altına alınan sözleşme tarihinde yürürlükte olan standart ve Yönetmelikler dikkate alınarak incelenmiştir. Asansör kuyu boşluklarının sıva eksikliği de yeşil etiket takılmaması sebebidir. Yapılan periyodik kontrollerde de kuyu boşluklarında sıva eksiklikleri açık olarak kök raporda tablo şeklinde belirtilmişti. Bundan dolayı da asansör ruhsatların ve veya yeşil etiket yapıştırma gecikmesi yönetim ve montaj firmasının müşterek sorumluluğunda olduğu da açık olarak kok ve ek raporda anlatılmıştır. Asansör tesislerin montajı yapılıp idareye teslim edildikten sonra yürürlüğe giren Yönetmelik ve Standartlar montaj firmasının sorumluluğunda olmayacağı kanaati hasıl olmuştur. Bu bağlamda Davalı vekillin dosya içeriğine ek bilgi ve belge sunmadığından dolayı ek ve kök rapordaki sonuçların değişmeyeceği, kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespit edilmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık;- Taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklı eser (iş) bedelinin tahsili istemiyle davacı yüklenici davalılar iş sahipleri aleyhine faturaya dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılmış icra takibinde itirazın iptali ile takibin devamına ilişkin olarak … 28.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
… 28.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacı şirket tarafından 35.100-USD için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, icra dosyası içeriğine göre borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılıp itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
İcra dosyasının incelenmesinde; davalılar vekili tarafından 12/12/2018 tarihli itiraz dilekçesi ile “Alacaklı tarafından yapılan icra takibine konu borç müvekkiller tarafından kabul edilmeyip, alacaklının kendi edimini ifa etmemesine rağmen yapılmış olan kötü niyetli bir takiptir. Bu itibarla, borcu kabul etmemekle birlikte, hak kaybı olmaması adına, gelinen aşamada usul ve yasaya aykırı iddia edilen fatura ve cari hesap borcuna ilişkin ve sair her türlü edimin ifa edilmemesinden doğan her türlü itiraz, alacak ve dava haklarımızı saklı tuttuğumuzu ve kullanacağımızı beyan ediyor, bahse konu dosya borcu bedelini ihtirazi kayıtla ödediğimizi bilgilerinize arz ediyoruz.
…Ltd. Şti.’nin alacaklı ile fiili çalışması olmayıp, ticari ilişkisi de bulunmadığından işbu borçlu bakımından borca, ferilerine, faize ve sair hususlara itiraz ediyoruz.” şeklindeki beyanlar ile itiraz edildiği, aynı anda dosya kapsamında kapak hesabı yaptırılarak takip çıkış bedeline ilaveten tüm icra giderleri, hesaplanan icra vekalet ücreti dahil ferileri ile birlikte 210.439,81-TL’nin icra dosyasına ödendiği, alacaklı vekili tarafından dosyaya ödenen bedelin taraflarına verilmesinin talep edildiği; icra müdürlüğünce takibin itiraz nedeniyle durmuş olmasından bahisle bu talebin reddi üzerine huzurdaki davanın ikame edildiği anlaşılmaktadır.
Somut ihtilaf eser sözleşmesinden kaynaklı olup; dosya kapsamındaki sözleşme ilişkisine göre iş sahibi davalılar adi ortaklık olarak sözleşmeye taraf olmuşlardır. Ancak bu adi ortaklığın tarafları arasında takipte borçlu, davada davalı olarak gösterilen …Şti bulunmamaktadır. Ne var ki bu davalı yargılama devam ederken 13/09/2019 tarihli TTSG ilanına göre diğer davalı … Ltd Şti’ ye devredilerek birleşme işleminin yapıldığı, birleşmenin devir yoluyla birleşme şekli olduğu, devredilen şirketin … Ltd Şti olduğu, bu haliyle ticaret sicilde kaydının kapanmış olduğu görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nın “İlke” başlıklı 136/(1) ve (2).maddesinde, şirketlerin; bir şirketin diğerini devralması, teknik terimle “devralma şeklinde birleşme” veya yeni bir şirket içinde bir araya gelmeleri, teknik terimle “yeni kuruluş şeklinde birleşme”, yoluyla birleşebilecekleri, aynı yasanın 4.fıkrasında ise, birleşmeyle, devralan şirketin devrolunan şirketin malvarlığını bir bütün hâlinde devralacağı, birleşmeyle devrolunan şirketin sona ereceği ve ticaret sicilinden silineceği, düzenlemesi yer almaktadır. Bu haliyle davalı olarak dava dilekçesinde gösterilen, yargılama sırasında diğer davalıya devrolarak birleşen … Ltd Şti yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Davalılardan …Ltd. Şti. Ve … Ticaret Ltd. Şti. Yönünden ise icra dosyasındaki tahsilat makbuzundan anlaşılacağı üzere, takip konusu yapılan miktarın tamamı dahil olacak şekilde yapılan ödeme değerlendirilmesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/19-822 Esas, 2018/1754 Karar sayılı ilamında; itirazın iptali davasının mahiyeti ile takipten sonra davadan önce icra dosyasına takip borcunun kısmen ve tamamen ödenmesine ilişkin içtihata göre; “…Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m. 67/1). Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri dışında, itirazın iptali davasında başka itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi hâlinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidirki alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkâr tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamışken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur. (Hukuk Genel Kurulunun 09.02.2011 tarih ve 2011/13-29 E., 2011/56 K., 23.05.2018 tarih ve 2017/19-910 E., 2018/1111 K. sayılı kararları).
Sonuç itibariyle; icra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması hâlinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Dolayısıyla takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödemeler yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır. Takipten sonra, ancak davadan önce yapılan kısmi ödeme miktarı bakımından dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığından dava reddedilse veya kısmi ödeme miktarınca dava açılmasa bile, kısmi ödemenin yapıldığı icra takibi kendi yasal prosedürü içerisinde devam edecek, hatta asıl borç kalksa bile faiz ve ferileri yönünden takip sürebilecek, salt bu nedenle icra dosyasının kapanmasından söz edilemeyecektir…” şeklinde tespit ve değerlendirmelerin de dikkate alınması gereklidir.
Somut davada, dava tarihinden önce icra dosyasındaki tahsilat makbuzundan anlaşılacağı üzere, takip konusu yapılan miktarın tamamı dahil olacak şekilde yapılan ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Borçlular vekilince yapılan ödemenin kısmen değil, tamamen olduğu açıktır. Bu haliyle takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiştir. Alacaklı vekilinin icra veznesindeki paranın kendilerine ödenmesine yönelik icra talebinin reddedilmesi; bir icra işlemi niteliğinde olup, bu husus şikayet vs. şekliyle icra prosedürleri içerisinde çözülmesi gereken bir sorundur.
Alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu itirazından sonra fakat aleyhine henüz itirazın iptali davasının açılmadığı dönemde (bir ihtirazî kayıt, çekince ileri sürmeksizin) takip konusu borcu tamamen öderse alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı da bulunmayacaktır
Davalı-borçlular vekilinin ödemesinin çekinceli olduğu aynı zamanda itirazda da bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinde ise, icra dosya içeriğine göre borçlular vekilince itiraz dilekçesi içeriğinde ödeme olgusu belirtilmiş; aynı zamanda dosya kapsamındaki tahsilat makbuzuna göre bir kısım borçlular yönünde ödeme de bulunmuştur. Aynı dilekçe içeriğinde de davalılardan -adi ortaklığın tarafı olmayan ve birleşme yoluyla devrolunan- … Ltd Şti yönünden açıkça borca itiraz etmiştir. Bu haliyle davalılardan …Ticaret Ltd. Şti. Ve … Ltd. Şti. Yönünden de takibin itiraz nedeniyle durduğu tespit edilmiş, akabinden ise dosya borcu ferileri ile birlikte ödenmiştir. İtiraz üzerine, takip durduktan sonra ödeme yapıldığında, dava açılmadan önce ödeme miktarının tespiti ile bakiye kısım yönünden dava açılması gerekmektedir. Ödenen kısım yönünden dava açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.
Ödeme kapak hesabı yaptırılarak takip çıkış bedeline ilaveten tüm icra giderleri, hesaplanan icra vekalet ücreti dahil ferileri ile birlikte olduğundan, takiple temerrütün oluştuğu dikkate alındığında TBK’nın 100.maddesi gereğince, “borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. ” düzenlemesi gereğince temerrütten sonra yapılan ödemenin öncelikle işlemiş faiz ve takip masraflarına mahsup edilmesi dahi gerek yoktur.
Borçlular vekilince açıkça icra dosyasına ödenen bedelin alacaklı verilmemesi yönünde bir ihtirazi kaydın ödeme baynında bulunmadığı, ayrıca örneğin İİK m.72/3 hükmü gibi icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmesinin engelleyen bir tedbir kararı ya da yasa hükmü de bulunmadığı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 vd. maddelerinde düzenlenen itirazın iptali davalarının müddeabihi, takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacaktır. Bir eda davası mahiyeti taşıyan bu davalar “itirazın hükümden düşürülmesi” ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olduğu, davalı borçlular vekilinin itirazı ile aynı anda icra dosya borcunu ödemesi halinde artık itirazın hükmünden bahsedilemeyeceği, itiraz ile ayrıca bir icra müdürlüğü kararına gerek olmaksızın duran takip nedeniyle herhangi bir başkaca icra işlemi yapılamayacak olmasına rağmen aynı anda takip konusu borcun tamamının ödenmesi halinde artık itirazın iptali davası açılmasında hukuki bir menfaatin bulunmadığı, bu halde icra tehdidi altında ödeme yapan borçlunun istirdat davası açma imkanı bulunduğu, dava dilekçesinde ayrıca inkar tazminatı da talep edildiği, icra inkar tazminatının belirlenmesinde ödenen kısım üzerinden hüküm kurulmasının dahi mümkün olmaması, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkâr tazminatının miktarının somut davada ödeme yapan davalılar aleyhine hükmedilmesinin söz konusu olmadığı, bu nedenle dava dosyasının incelenmesinde davalılar vekilinin icra takip dosyasına itiraz içeriğinde yalnızca davalılardan …Ltd Şti yönünden borca itiraz ettiği, diğer davalılar yönünden dosya kapak hesabı yaptırılarak 12/12/2018 tarihi itibariyle icra dosyasındaki tahsilat makbuzundan anlaşıldığı üzere kapak hesabındaki miktarın icra dosyasına yatırıldığı görülmekle, davacının takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle davalılardan … Ltd. Şti. Ve…Şti yönünden zaten gerçekleşmiş olduğu kanaatiyle, , gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacağından davanın davalılardan …Şti. Ve … Ltd. Şti. Yönünden icra takibinden sonra, davadan önce ödeme nedeniyle hukuki yarar yokluğundan reddine, dair karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. (HGK’nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2021/3214 Esas, 2021/7424 Karar sayılı ilamı) Dosya kapsamı itibariyle davalılar yönünden usulden red kararı verildiği de dikkate alınarak, davacının icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine, karar vermek gerekmiştir.
Kötü niyet tazminatı, itirazın iptali davasına konu edilmiş bir alacağın mevcut olmadığının tespit edilmesi ve alacaklının da kötüniyetli olarak icra takibi başlatmış olmasının anlaşılması halinde borçlu lehine hükmedilebilecek bir tazminat olup, alacaklının icra takibinde kötü niyetli olduğunun iddia eden borçlu tarafça kanıtlanması gerekir. Somut olayda, davacının kötü niyetli olduğu davalılarca ispat edilemediğinden ayrıca red gerekçesi de dikkate alınarak davalılardan … Şti’nin kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından ayrıca reddine, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın davalılardan … Ltd. Şti. Ve … Ltd. Şti. Yönünden icra takibinden sonra, davadan önce ödeme nedeniyle hukuki yarar yokluğundan reddine,
2-Davanın davalılardan … Ltd. Şti. Yönünden şirketin Birleşme Nedeniyle Devrolan Şirket sıfatı nedeniyle taraf ehliyeti kalmadığından hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacının icra inkar tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
4-Davalılardan … Ltd Şti’nin kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından ayrıca reddine,
5-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 2.255,87 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan bakiye 2.175,17 TL harcın davacıya İADESİNE
6-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davalılar tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davalı … ve … yargılama sırasında kendilerinin birer vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin AAÜT’nin 3/2 ve 7/2 maddeleri uyarınca red sebebinin ortak olması da nazara alınarak belirlenen 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … ve …’ne VERİLMESİNE,
9-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır