Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1227 E. 2021/370 K. 02.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1227 Esas
KARAR NO : 2021/370

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 29/12/2018
KARAR TARİHİ : 02/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirket ile davalı şirketin ticari faaliyette bulunduğunu ancak müvekkilinin hak ettiği navlun ücretini alamadığını, yapılan tüm ihtaratlara ve uyarılara rağmen davacı müvekkilinin faaliyet gösterdiği ticari alandaki asıl hak ettiği alacağı olan navlun alacağının ödenmediğini, bu nedenle … 21. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, icra takibine karşın davalı tarafından haksız ve mesnetsiz şekilde itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, icra takibine konu edilmiş faturaların yapılan taşımalara yönelik navlun ücretleri olup davaya konu faturalara herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeden davalı tarafça kabul edildiğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile … 21. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takibe geçilen 7.192,01 Euronun tespiti ile borçlunun borca itirazının iptaline ve takibin devamına, haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, İcra Müdürlüğünün yetkisine de itiraz edildiğini, davacının talep ettiği navlun alacağının TTK’ nun 855.maddesince bir yıllık zamanaşımı süresine tabi olup davacının iddia etmiş olduğu alacakların zamanaşımına uğradığını, bu nedenle zamanaaşımı itirazında bulunduklarını, davacının takibe konu etmiş olduğu faturaların dayanağı hukuki ilişkiyi, bu ilişkiden kaynaklanan alacağının olduğunu, faturaları davalıya tebliğ etmiş olduğunu, kısaca alacağını ve bu alacağın muaccel olduğunu kanıtlamakla yükümlü olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 21. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası, taraflar arasındaki yazışmalar, icra takibine konu faturalar, yüklemeye ilişkin faturalar, taşıma belgeleri, Cumhuriyet Başsavcılığı Bakanlık Muhabere Bürosu yazı cevabı celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan navlun ücreti alacaklarının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davanın esasına geçilmeden evvel, davalı taraf süresinde ve usulüne uygun şekilde sunduğu cevap dilekçesi ile birlikte zamanaşımı definde bulunmuştur. Davalı, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan navlun ücretlerinin zaman aşımına uğradığını savunmaktadır. Bilindiği üzere, ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra, hâkim tahkikata başlamadan önce, hak düşürücü süreler ile zamanaşımı hakkındaki itiraz ve def’ileri inceleyerek karara bağlamak zorundadır (HMK 142).
Dava dilekçesi içeriğinde taşıma hizmetine yönelik olarak bu taşımanın nasıl gerçekleştirildiği, eşya taşıması olup olmadığı, taşımanın hangi taşıtlarla yapıldığı, taşınan eşyaların teslim alındığı ve teslim edilen yerlerin neresi oldukları, bu yerlerin iki farklı ülke sınırları içinde olup olmadıkları gibi husularda hiçbir vakıaya yer verilmemiştir. HMK 31.madde hükmü uyarınca bu konudaki belirsizliğin giderilmesi ve uygulanacak Kanun veya uluslararası sözleşmenin (CMR) tespiti amacıyla davacı tarafa 04/11/2020 tarihli 4. celsenin 4.nolu ara kararı uyarınca yeterli süre ve imkan tanınmıştır. Davacı tarafından sunulan beyan dilekçesi doğrultusunda; davacı taşıyıcı ile davalı şirket arasında uluslararası kara taşımacılığına yönelik akdi ilişkinin bulunduğu belirlenmiş, somut uyuşmazlık bakımından CMR Konvansiyonun uygulanması gerektiği ve dahi navlun ücretinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığının CMR hükümleri kapsamında tartışılması gerektiği anlaşılmıştır.
CMR Konvansiyonunun 32. maddesinde Zaman Aşımı:
“1. Bu Sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıl içinde açılması gerekir. Ancak, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda, bu süre üç yıldır ve şu tarihlerde başlar:
a)Teslimde kısmi kayıp, hasar veya gecikmelerde, teslim tarihinden itibaren,
b)Tam kayıplarda, kararlaştırılan zaman limiti bitiminden 30 gün sonra kararlaştırılmış zaman limiti yoksa, yükün taşıyıcı tarafından teslim alınmasından sonraki 60 ıncı günde,
c)Bütün diğer durumlarda, taşıma mukavelesinin akdedildiği tarihten sonraki üç aylık dönemin sonunda. Limit döneminin işlemeye başladığı gün bu döneme dahil edilmeyecektir.” şeklinde düzenlenmiştir. Anılan madde hükmü uyarınca, somut olay bakımından teslim konusunda kısmi kayıp, hasar veya tam kayıp iddiaları ile bilerek kötü hareket savunmaları bulunmadığına göre diğer bütün durumlar için navlun ücretinin CMR 32/1-c hükmü uyarınca taşıma özleşmesinin akdedildiği tarihten sonraki üç aylık dönemin sonundan başlamak üzere 1 yıllık süre içinde davaların açılması gerektiği aşikardır. Eldeki dava dosyası bakımından, navlun ücretinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı CMR 32/1-c madde hükmüne göre belirlenmelidir.
Anılan hükümden yola çıkıldığında öncelikle taşıma sözleşmesinin akdedildiği tarihin tespit edilmesi zorunludur. Ancak, dava dosyası içeriğinde taraflar arasında akdedilmiş yazılı veya resmi bir taşıma sözleşmesi bulunmamaktadır. Bu konuda davacı tarafa süre ve imkan verildiğinde; yazılı veya resmi şekilde imzalanmış bir taşıma sözleşmesi delil olarak dosyaya ibraz edilememiş, taraflar arasındaki mail yazışmalarından bu sözleşmenin kurulduğunun tespit edilebileceği ifade edilmiştir. Ne var ki, davacı tarafından dayanılan ve delil olarak sunulan mail yazışmalarında, taraflar arasında akdi bir ilişkinin kurulduğuna yönelik mesajlar olmayıp, tam aksine eldeki dava dosyasına ait uyuşmazlığa ilişkin olduğu tespit edilmiştir. Yine de, Mahkememizce davacı tarafın iddia ve hukuki dinlenilme hakkı kısıtlanmamış, 30/12/2020 tarihli 5.celsede taşıma sözleşmesinin akdedildiğine yönelik elindeki tüm kayıt ve delilleri dosyaya ibraz etmesi, aksi halde navlun ücretine yönelik fatura tarihlerine göre davalının zamanaşımı savunmasının kabulüne karar verileceği ihtar edilmesine rağmen, taşıma sözleşmesinin kurulduğuna yönelik hiçbir kayıt ve dahi beyan dilekçesi bile sunulmamıştır.
Açıklanan nedenler karşısında, Mahkeme ara karaları uyarınca davalının zamanaşımı savunmalarına itibar edilmesi gerektiği açıktır. Kaldı ki, taşıma sözleşmesinin varlığına yönelik davacı tarafından hiçbir delil sunulmadığı için bu sözleşmenin hangi tarihte akdedildiğinin tespiti de mümkün değildir.
Öte yandan, uluslararası taşıma hizmetine yönelik davacı tarafından davalı aleyhine keslen faturaların 31/05/2015, 08/06/2015, 31/12/2016, 31/12/2016 tarihli olup, faturanın kesildiği tarih itibariyle en geç akdi ilişkinin kurulduğu kabul edilse dahi CMR 32/1-c maddesi hükmü uyarınca bu alacakların … 21. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının takip tarihi olan 28/04/2017 tarihinden önce 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu açıktır. Esasen, navlun ücretine yönelik kesilen faturaların akdin ifası amacıyla tanzim edildiği, dolayısıyla ifaya yönelik kesilen faturadan çok daha öncesinde akdi ilişkinin kurulmuş olması gerektiği nazara alındığında, yine bu navlun alacakların çok daha öncesinde zamanaşımına uğradığı tartışmasızdır. Bu bağlamda, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davacının davasının zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 601,91 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 542,61 TL harcın talep ve istek halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığı anlaşıldığından bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
5-Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 6.447,17 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-HMK 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde kullanılmayan ve artan bakiye gider avansının resen davacıya veya vekiline İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 02/06/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)