Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1175 E. 2020/279 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1175
KARAR NO : 2020/279

DAVA : İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
DAVA TARİHİ : 09/12/2018
KARAR TARİHİ : 16/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan iflas davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; … 4.Asliye Ticaret Mahkemesi … E. sayılı iflas talepli dava açıldığını, dava ilgili dayanağın … 6. İcra Dairesi’nin … icra dosyası olduğunu, iflas talepli olarak takibe geçilen bu takip itiraz üzerine … 4 .Asliye Ticaret Mahkemesine … E.sayılı doğrudan iflas davası açılmışsa da mevcut şartlarda Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 2017/2375E.2018/4424 K.sayılı kararı lehe bozulunca beklemeye koyulduğunu, karar gelince davacının adres değiştirdiğini,mevcut şartlarda İİK 154 maddesi gereği davanın İstanbul’da açılması gerektiğini,borçlunun edimin ifasını kusuruyla imkansız hale getirmesi TBK m.112 anlamında borca aykırı bir davrandığını,borçlu bu durumda alacaklının uğradığı tüm zararlarını tazmin etmekle yükümlü olduğnu,davalı şirket tarafından taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin haksız olarak imkansız hale getirilerek verilen işletme hakkının zapt edildiğini,bu konuda kanunun ihlal edildiğine ilişkin Yargıtay içtihatları mevcut olduğunu,Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından da istikrarlı olarak kabul edilen ilke doğrultusunda müvekkilinin uğramış olduğu gerçek müspet zararının … 10. İcra Dairesi … icra dosyası ile – … 6. İcra Dairesi – … İcra Dosyası esas dosya ferileri ile dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini talep edildiğini,davalının, davaya konu hileli işlemleri sebebiyle; İcra İflas Kanunu madde 37 ile İcra İflas Kanunu madde 177 ve devamı uyarınca davalıların iflasının istenebileceği amir yasa hükümleri gereği olduğunu,davalının … Cumhuriyet Başsavcılığı … Soruşturma dosyası , … 6. İcra Dairesi – … İcra Dosyasıyla,… 10. İcra Dairesi … icra dosyası ile sabit olan ve temlik alınan borcu hukuka aykırı işlemler gerçekleştirerek davaya konu 2012 yılında sözde imzalanan sahte geçersiz sözleşmeyi bahane ederek iradeye fesat karıştırmış olduğunu,2004 sayılı İİK’nın 177/son maddesi yollaması ile aynı yasanın 2004 sayılı İİK’nun 177/son maddesi yollaması ile aynı yasanın 178/2 maddesi uyarınca iflas talebinin ilanına, davalı şirketin iflasına karar verilmesini,m.159 muhafaza tedbirlerinin bu fasılda düzenlenen İİK m. 177 maddeye göre uyarlanmasını ile İİK. madde 166/2 hükmü uyarınca davalı şirket hakkındaki BDDK, T.C. Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı diğer birimlere müzekkere yazılarak bildirilmesine ve iflas talebinin ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle;davacı …Ltd.Şti tarafından … Şirketi’nin … 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasındaki alacaklarının temlik aldığına dair temliknameye dayalı olarak,müvekkili şirket aleyhine … 6.İcra Müdürlüğünün …E.sayılı dosyası ile iflas yolu ile adi takip başlattığını,müvekkili şirketi tarafından herhangi bir borç bulunmaması ve temlik edilen alacakla ilgili … 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E.sayılı dosyası ile halen derdest olan dava bulunması nedeni ile … 6.İcra Müdürlüğünün …E.sayılı dosyasına itiraz ettiğini,bunun üzerine … 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin …E.sayılı dosyası ile itirazın iptali ve iflasa karar verilmesi talepli bir dava açıldığını,mahkemenin haklı olarak,ortada borçlu olup olmadığını saptamak amacıyla … 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin … E.sayılı dosyasının neticesini beklediğini,huzurda açılan davada davacının hem doğrudan iflas istediğini,hem de bu takipten bahsettiğini hem de yersiz birçok isnatlarda bulunduğunu, müvekkili şirketle ilgili davacının talebinin İİK m.177 ve devamı gereği doğrudan iflas ise,bu talebin usul ve yasaya aykırı olduğunu,bu fasılda yazılı koşulların hiçbirinin ortada olmadığını, öncelikle iflasa konu olacak hiç bir borç olmadığı gibi bu maddede belirlenen durumlarında mevcut olmadığını, bu nedenle yasal koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Dava,davacılar tarafından davalı şirket aleyhine açılmış iflas davası niteliği taşımaktadır.
Gerek dava dilekçesi içeriği gerek cevap dilekçesi içeriği dikkate alındığında davacılar vekilinin … 6.İcra Müdürlüğünün …E.sayılı iflas yoluna mahsus adi takibe dayalı şekilde takip yaptığı,mahkememizdeki dosyanın derdest olması nedeni ile ise … 4.ATM …E.sayılı ve sadece alacak konulu olan davadan feragat edildiği, bu suretle mahkememizdeki derdest dosyanın mevcut olmasının sağlandığı,buna göre adı geçen icra dosyasındaki alacaklarının tüm fer’ileri ile birlikte davalı şirketten tahsilinin talep olunduğu, ayrıca yine aynı davacıların davalı olan şirketin edimin ifasını kendi kusurunu imkansız hale getirdiği,bu şekilde yasa hükümlerini ihlal eden davalıların hileli iş ve eylemler içine girmiş olduğu,İİK m.177 ve m.37 hükmünün şartlarının oluştuğunun ileri sürüldüğü tartışmasızdır.
“Hukuki uyuşmazlığın çözümü için mahkemece, öncelikle tarafların ileri sürdüğü ve savunduğu hususlar çerçevesinde maddi olayın denetime de elverişli olacak şekilde aydınlatılması ve bundan sonra hukukun somut olaya uygulanması gerekmektedir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın “Hâkimin Davayı Aydınlatma Ödevi” başlıklı 31/1. maddesi “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiş ve bunun hakimin görevi olduğu açıkça vurgulanmıştır. Maddede, hakimin maddi anlamda davayı sevk yetkisi düzenlenmektedir. Bu yetkisiyle hakim, olayın ve hukuki uyuşmazlığın olgusal ve hukuki boyutlarını gerekli olduğu ölçüde taraflara birlikte ele alabilecek, tarafların zamanında uyuşmazlığın çözümü için önemli vakıaların tamamı hakkında açıklama yapmalarını,özellikle ileri sürülen vakıalardaki eksiklikleri tamamlamalarını, delilleri ikame etmelerini ve gerekli talepleri ileri sürmelerini sağlayabilecektir. HMK’nın 194. maddesinde de somutlaştırma yüküne yer verilmiştir. Bir davada, ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılma yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulması gerekir. Genel geçer ifadelerle, somut bir şekilde ortaya koymadan iddia veya savunma amacıyla vakıaların ileri sürülmesi durumunda, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayacağı gibi, vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ve zaman kaybedilmesi söz konusu olacaktır. Taraflar, haklarını dayandırdıkları hukuk kuralının aradığı koşul vakıalara uygun, somut vakıaları açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi, ilgili taraf için bir yüktür; bu yükü yerine getirmeyen sonuçlarına katlanacaktır.
Somut uyuşmazlıkta,yukarıda tespit edilen şekilde hem derdest icra dosyasına konu alacak nedeni ile bu alacağın davalıdan tahsilinin talep olunduğu,iflas yolu ile başlatılan bu takibe göre bu dosyaya konu alacak miktarı ile ilgili kapak hesabının yaptırılarak miktarının icra dosyasına yatırılmasının talep olunduğu,diğer yandan ise davalı şirketin hileli iş ve eylemler içine girmiş olması nedeni ile İİK m.177 hükmüne dayalı şekilde ve bu nedenlere dayalı doğrudan iflas kararı verilmesinin talep olunduğu açıktır.Davacılar vekilinin iflas talebinde bulunduğu açık olmakla beraber iflas talebini, hem adi takibe dayalı iflasa ve aynı zamanda doğrudan iflasa dayalı olmak sureti ile ileri sürdüğü açıktır.
Davacının dayandığı maddi vakıalar hem doğrudan iflas, hem de iflas yoluyla adi takibe itiraz edilmesi üzerine iflas istemine uymakta olup, uyuşmazlığın aydınlatılması için zorunlu olarak davacıdan açıklama istenmelidir. 04.06.1958 Gün ve 15/6 sayılı İBK’da da belirlendiği gibi, HUMK’nın 74,75 ve 76. maddeleri gereğince hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlı ve fakat hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re’sen uygulamakla ve neticeye vardırmakla yükümlüdür. Her iki iflas talebinin koşulları ve sonuçları farklı olduğundan, mahkemece, davacı vekilinden İİK’nın 156. maddesindeki iflas yoluyla adi takibe dayalı iflas mı, yoksa İİK’nın 177/4. maddesi anlamında doğrudan iflas mı “istendiği” konusunda açıklama alınıp, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir.”(Yargıtay 23 HD: 2013/857 E.2013/1445K.sayılı ilamı)
Davacı vekiline mevcut çelişki ve belirsizliğin giderilmesi ve buna göre “talep sonucunun” belirli hale getirilmesi için süre ve imkan verilmesi noktasında ara karar oluşturulmuştur. Bu nedenle 20/02/2020 tarihli duruşmanın altı numaralı gereği davacının dava dilekçesinin içeriği ve sonuç kısmı içeriği karşısında davacının hangi nedene dayalı iflas talep ettiği açık olmadığından, davacının davasını “İİK.m.177 hükmüne dayalı doğrudan iflas davası mı, yoksa iflas yolu ile adi takibe dayalı iflas davası olarak mı” açtığını açtığını açıklaması,bu suretle “talep sonucunu açıkça belirtmesi için” davacılar vekiline HMK.m.119/f.1 bend (ğ) hükmüne atfen ve HMK.m.119/f.2 hükmü çerçevesinde bir haftalık kesin süre verilmesine; verilen kesin süre içinde davacı vekilinin bu eksikliği usulüne uygun olarak tamamlamaması, eksikliği gidermemesi halinde bu davanın açılmamış sayılmasına dair karar verileceğinin davacı vekiline bildirilmesine ” dair karar verilmiştir.
Davacılar vekiline yapılan usulüne uygun tebligata rağmen davacılar şirket yetkilisi bu konudaki belirsizliği gidermediği gibi HMK m.33 hükmünün re’sen uygulanmasını talep etmiştir.Oysaki HMK m.33 hükmüne göre hukukun re’sen uygulanabilmesi için öncelikle davacının dava dilekçesinin “talep sonuç kısmındaki” talebin ne olduğunu,tereddüte yer bırakmayacak biçimde açıklaması HMK m.119/f.1 bend(ğ) gereği zorunludur. Zira davacının mahkemeden neyin hüküm altına alınmasını istediğini açıklamaması halinde HMK m.33 hükmü gereği uygulanacak hukukun ne olduğu da mahkemece tespit edilemeyecektir.
Esasen hukukun uygulanması (Iura Novit Curaa)ilkesi “hakimi mahkemeye getirilen ihtilafın çözümüne ilişkin hüküm verebilmek için getirilen vakıalara,bunlara uyan hukuk normunu uygulayacağını ifade eder.”(Yavuz Alanboya,M.Kamil Yıldırım-Deren Yıldırım Nevhis,Hukuk Muhakemeleri Tasarısı Değerlendirme ve Önerileri,İstanbul 2006,safya 186) Hal böyle olunca mahkemenin ihtilafın çözümüne ilişkin hüküm verebilmek için öncelikle vakıaları ve bu vakılara ilişkin “talep sonucun” belirli hale getirmesi zaruridir.Bu “talep sonucu “açık ve belirli hale gelmeden hangi hükümlerin uygulanacağı ve tahkikatın hangi şekilde sonuçlandırılacağı müphem ve zor bir hale gelecektir.Nitekim kanun koyucu bu nedenle “talep sonucunun” açıklatılmasını zorunlu tutmuştur.
Doktrinde de aydınlatma ödevi sayesinde iddia ve savunmanın doğru ve tam anlaşılması sağlanacağı ve bu şekilde doğru olmayan bir kararın verilmesinin önleneceği yönünde görüşler mevcuttur.(Hakan Pekcanıtez,Oğuz Atalay,Muhammet Öz Ekes,Medeni usul Hukuku, 201 ,sayfa 248)
Bu itibarla mahkememizce ve taleple bağlı kalınarak hukuka uygun bir karar verilmesini temin açısından talep sonucunun açık,belirli,çelişkiden uzak şekilde açıklanmasını temin etmek için yapılan tüm uyarılara rağmen davacılar şirket temsilcisi bu konuya ilişkin açıklama yapmaktan kaçınmıştır.6100 sayılı HMK m.119/f.1 gereği dava dilekçesinde zorunlu olarak belirtilmesi gereken bir husus ile eksikliğin tamamlanmaması durumunda bu eksikliğin yaptırımı ile davacıların karşılaşacağı açıktır.Bu yaptırımın sonucu ise açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesidir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının 6100 sayılı HMK.m.119/f.1-bend (ğ) hükmü uyarınca açılmamış sayılmasına dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının 6100 sayılı HMK.m.119/f.1-bend (ğ) hükmü uyarınca açılmamış sayılmasına,
2-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı vekille temsil edildiğinden davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği tek olarak takdir edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine,
4-Bu dava nedeniyle alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL’den mahsubu ile bakiye 18,50TL’nin davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansının iadesine,
Dair; kararın taraflara tebliğinden itibaren on gün süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı şirketler temsilcisinin yüzüne karşı davalılın yokluğunda ve oy birliği ile karar verildi. 16/07/2020

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye 1
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır