Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1166 E. 2019/293 K. 26.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1166 Esas
KARAR NO : 2019/293

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 05/12/2018
KARAR TARİHİ : 26/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … adresinde yer alan … Mağazaları A.Ş ait iş yeri müvekkil şirket nezdinde Ticari Paket Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalandığını, sigortalı iş yerine ait sarmal otomatik kepenkli mal kabul kapısı 20/11/2017 tarihinde davalı şirket nezdinde … poliçe numaralı karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olan … plakalı aracın çarpması neticesinde hasara uğradığını, olay ile ilgili ekspertiz raporunda yapılan incelemede … firmasına ait ürünlerin sevkiyatı için sigortalı tesisin mal kabul kapısına yaklaşan …’ a ait olan … plakalı sürücü …’ın kullanımındaki aracın geri manevra esnasında çarpması neticesinde sarmal otomatik kepenkli mal kabul kapısının hasara uğradığını, hasara … plakalı aracın sebep olduğunu, bu nedenle davalı şirket nezdinde sigortalı … plakalı aracın %100 kusurlu olduğunu, müvekkil şirket tarafından ödenmiş olan hasar tazminatının davalıdan rücuen tahsili amacıyla … 31. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, söz konusu icra takibi borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalı tarafından yapılmış haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Zorunlu Trafik sigortası sorumluluk sigortası olduğunu, bu nedenle bu sigorta ile sigorta ettiren kişinin işleteni olduğu motorlu araçların üçüncü kişilere verdikleri zararların karşılanması amaçlı olduğunu, dava konusu tazminat tutarı araçta meydana gelen hasar tazmini olması sebebiyle ve bu durum araç sürücülerinin kusur durumuna göre belirli olacağından teknik bir konu olup, ancak alınacak olan bilirkişi raporu ile belirleneceğini, bu sebeplerle dava konusu alacağın likit olduğundan söz edilemediğini, bu durumda İKK’nın 67/1 maddesindeki koşullar oluşmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesini, iş bu davada davacı vekilinin kötü niyetli olduğunu, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE;
Dava, sigorta ödemesine dayalı olarak davalı tarafından karayolları ZMMS poliçesi kapsamında teminat altına alınan aracın kusuru ile meydana getirdiği maddi hasarın ticari paket sigorta poliçesi kapsamında davacı sigortacı tarafından dava dışı sigortalısına ödeme yapılması nedeni ile sigorta bedelinin davalı sigortacıdan rücuen tazmini istemi ile başlatılmış icra takibinde itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın “dava dilekçesinin içeriği” başlıklı 119/1 fıkrasının e bendinde “davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri “, f bendinde ise “iddia edilen her bir vakıanın hangi deliller ile ispat edileceği” hükümlerine yer verilmiştir. Yine “somutlaştırma yükü ve delillerin gösterilmesi” başlıklı HMK’nın 194/1 fıkrasında “taraflar, dayandıkları vakıaları, (HMK m.119/1-e; m.129/1-d) ispatı elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar.” aynı maddenin ikinci bendinde ise “tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğinin açıkça belirtmeleri zorunludur.” denilmiştir. Sözü edilen maddelerin açıklanan fıkra bentlerin kapsamından da anlaşıldığı üzere davacı vekili tarafından bu maddelerin gereklerinin yerine getirilip getirilmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir. (Yargıtay HGK, 22/03/2017 gün 2015/8-881 Esas 2017/518 Karar sayılı kararı )
Basit yargılama usulüne ilişkin delillerin ikamesi başlıklı HMK’nın 318.maddesinde “taraflar dilekçeleri ile birlikte tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın hangi delili olduğunu da belirterek bildirmek ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar içinde bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır. ” denilmiş uygulanacak hükümler başlıklı aynı kanunun 322/1 fıkrasında da “bu kanun ve diğer kanunlarda basit yargılama usulü hakkında hüküm bulunmayan hallerde yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır denilmektedir. Görüldüğü gibi basit yargılama usulune ilişkin söz konusu kanunun 318.maddesinde deliller için özel hüküm bulunduğuna göre yazılı yargılama usulüne gitme olanağı mümkün gözükmemektedir.
6102 sayılı TTK’nın 28/02/2018 tarih ve 7101 sayılı kanunun 61.maddesi ile değişik 4/2 maddesi uyarınca davanın 6100 sayılı HMK m.316-322. Maddeleri arasında düzenlenen basit yargılama usulüne tabi olduğu, bu nedenle aynı kanunun 140/5 maddesi çerçevesinde taraflara dilekçelerinde gösterdikleri ancak henüz sunmadıkları delil ve belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla açıklamada bulunmak üzere süre verilmesinin usule uygun olmadığı, diğer bir deyimli basit yargılama usulüne tabi davalarda tarafların HMK m.318 hükmü uyarınca tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da bildirmek ve ellerinde delillerin dilekçelerine eklemek ve başka yerden getirtilecek belge ve dosyalar içinde bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadırlar.
Tarafların bildirdiği ve dosyaya sunduğu delil ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının dava konusu vakıalara ilişkin delil ve belge sunmadığı gibi davacıda ve davalı tarafa bu yönde delillerini sunması yahut başka yerden getirtilmesi gereken delil ve belgelere ilişkin yerlerini bildirmesi ve açıklamada bulunması için süre verilmesi uygun olmayıp somut ve delil ve belge bulunmaması, davacının dava dilekçesinde dayandığı poliçe ve hasar dosyası, makbuz ve ödeme dekontları ile rücu mektubunun dava dilekçesi ekinde bulunmadığı gibi ön inceleme aşamasına kadar sunulmadığı, davalı tarafından düzenlenen karayolları ZMMS poliçesi sunulmakla birlikte bu poliçenin davacının iddialarının ispatı yeterli olmadığı, bu sebeple davacının dava ve takip konusu alacağının bulunduğunun kanıtlanamadığı anlaşılmakla davacının halefiyet hükümleri çerçevesinde hak ve alacağını kanıtlayamaması nedeniyle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının reddine,
2-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 792,77-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, istek halinde ilgili tarafa iadesine,
5-Alınması gerekli 44,40-TL karar harcının peşin alınan 35,90-TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,50- TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı miktar itibariyle yasa yolları kapalı ve kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 26/03/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır