Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1155 E. 2021/954 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1155 Esas
KARAR NO : 2021/954

DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 15/10/2012
KARAR TARİHİ : 28/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili şirket ile davalı … A.Ş.’nin 1999’dan beri servis taşıma işini yaptıklarını, davalı şirketin servis taşıma sözleşmeleri gereğince kestiği faturalar karşılığı haftalar itibariyle müvekkili şirkete ödemeler yaptığını, davalı şirketin 2007 yılı sonuna doğru ödemeleri aksatmaya başlattığını, müvekkili şirketin 31/01/2008 tarihli cari hesap ve faturalar nedeni ile davalı şirketten icra takibi nedeniyle 276.162,79 TL alacağı bulunduğunu, … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, borçlunun banka hesaplarına, taşınmazlarına haciz istendiğini, taşınmaz ve mevduat hesabına rastlanmadığını, … Şirketinin bir takım menkul mallarını…A.Ş.’nin …da bulunan adresine kaçırdığını, bu adreste yapılan hacizde … şirketinin sahibi Mehmet Ayan’ın babası …’ın istihkak iddiasında bulunduğunu, istihkak iddiasının reddedildiğini, mahcuzların satışa çıkarılarak müvekkili şirket tarafından alacağına karşılık alındığını, paraya çevrilen malların kıymetinin 29.500 TL olduğunu, alacağı karşılamadığını, borçlunun merkez adresini değiştirerek şirkete ait menkul ve gayri menkul mallarını 3. kişilere devir ve temlik ederek kaçırdığını, … İli, … İlçesi, … Köyü, …Mevkii, 256 ada, 14 parselde bulunan fabrika ve taşınmazın 01/02/2008 tarihinde diğer davalı …A.Ş.’ye satılarak devredildiğini, davalı … A.Ş.’de çalışan birçok işçinin giriş-çıkış yaptırılarak … Boya da çalışmaya başladıklarını, şirketler arasında hileli devrin söz konusu olduğunu, iş bu nedenlerle davalıların alacaklılardan mal kaçırmak ve alacaklılara zarar kastıyla hareket olması nazara alınarak ileride müvekkilin hacze iştirak konusunda hak kaybı yaşamaması için İİK 281-II gereğince; taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 276.162,79 TL alacağı kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesine, … İli, … İlçesi, … Köyü, … Sanayi Mevkii, 256 ada, 14 parselde bulunan ve davalılar arasında 01/02/2008 tarihinde yapılan satış işleminin/tasarrufun iptaline, 01/02/2008 tarihinden itibaren taşınmazda alacaklı olduklarının tespitine, icra dosyasından doğan alacaklarının ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsil olarak tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … A.ş. Cevap dilekçesi sunmadığının tespitine,
Davalılardan … A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile özetle; Müvekkilinin ve diğer davalının adresinin Şişli olması nedeni ile yetki itirazlarının bulunduğunu, davanın İstanbul Mahkemelerinde açılması gerektiğini, yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin çalışma şartlarında sıkıntıya düşünce kendisine ait olan fabrika binasını satarak Organize Sanayi Bölgesinde … İli, … İlçesi, … Köyü, Mevkii, 256 ada, 14 parselde bulunan fabrika binasını 1.600.000.-USD bedelle satın aldığını, ayrıca … A.Ş. ile protokol ve taahhütname de imzalandığını, … A.Ş.’nin işçilerinin tamamına kıdem tazminatları ödettirilerek iş akitleri yasaya uygun şekilde sonlandırılıp … ile çalışmak isteyenlerle yeniden sözleşmeler yapıldığını, ancak bu zamana kadar … A.Ş.’den kaynaklanan hiçbir alacak iddiası, hiçbir işçi veya 3. şahıslardan taraflarına yöneltilmediğini, haciz, 89/1 ihbarnamesi gönderilmediğini, davacının iddialarının yersiz olduğunu, müvekkili şirketin gerek mevzuattan kaynaklanan gerekse büyüme nedeni ile fabrika ihtiyacı oluştuğunu, müvekkili şirket ile … A.Ş.’nin faaliyet konularının benzer olması nedeni ile yaptığı işe uygun olarak dizayn edilen fabrikanın uzun pazarlıklar sonucu gayrimenkul ipotek karşılığı kredi kullanılarak satın alındığını, müvekkili şirketin başka bir şirketi devir almadığını, bir fabrika ve bir kısım makineleri davalıdan satın aldığını, yapılan işlemlerde ne bir ızrar kastı ne de bir muvazaa söz konusu olmadığını, satın alma işleminden önce … A.Ş. adına vergi dairesi, bankalar, icra müdürlükleri nezdinde araştırma yapıldığını ve aleyhine bir borçla veya bundan sonraki bir tarihte herhangi bir alacak talebi ile karşılaşılmadığını, davacı şirket ve diğer davalı arasında bir alacak-borç ilişkisinin olup olmadığının taraflarınca bilinmediğini, iş bu nedenlerle müvekkilin mamelekinde hasıl olacak eksikliğin … A.Ş.’den tahsili talepleri saklı kalmak kaydıyla öncelikle İİK 105 ve 143 maddelerine uygun bir aciz vesikası bulunmadığından davanın şartı yokluğundan davanın reddine, davacı ile … A.Ş. arasında bir muvazaalı işlem olup olmadığının tespiti için alacağın varlığına dair de inceleme yapılarak müvekkili açısından İİK 277 ve devamında sayılan tasarrufun iptali şartlarından hiçbiri gerçekleşmediğinden davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalılardan … Bankası A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile özetle; Tapu siciline güvenerek iyi niyetle mülkiyet hakkından sonra en çok korunmaya değer ayni bir hak iktisap eden müvekkil banka’nın bu hakkı muteber olup; yasanın koruduğu rüçhan hakkının yok sayılması hukuken mümkün olmadığını, dava konusu edilen ipotek, Müvekkili Banka’nın kredi müşterisi olan … Şirketi Ve …Tic. Ltd. Şti.’ye kullandırılan kredi/fınansman nedeni ile doğan kredi borçlarının teminatlarından birini teşkil etmek üzere tesis ve tescil edildiğini, …Şirketi Ve … Ltd. Şti.’nin kredi ilişkisi nedeni ile Müvekkil Banka’ya borçlu olduğu, ipoteğin kredi borçlarının teminatını teşkil etmek üzere tesis edildiği gerek ipotek resmi senedi olmak ve gerekse Müvekkili Banka kayıtları ile sabit olduğunu, İpotek işlemi itibari ile; Müvekkili Banka, tapu kaydına göre, taşınmazın maliki olan kişi ile yaptığı ipotek akdi gereğince ve ipotek tesis edilmesinde hukuken hiçbir sakınca/engel bulunmayan taşınmazı, tapu kayıtlarına/siciline dayanarak/güvenerek iyi niyetle, kredi alacaklarının teminatlarından birini teşkil etmek üzere ipotek altına aldığını, Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesinde “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” şeklinde ifadesini bulan ve doktrinde “tapu siciline güven” olarak da bilinen ilkenin dayanağı olan özel, amir ve açık bu hüküm gereğince Müvekkil Banka’nın tapu siciline güvenerek -iyi niyetle hak kazandığı ipotek hakkının geçerli olduğunda hiçbir tereddüt bulunmadığını, tapu siciline güven” ilkesi çerçevesinde tapu sicilinin incelenmesi dışında, müvekkil banka’ya bir yükümlülük yüklenmesi hukuken mümkün olmayacağını, Müvekkili Banka, imzalanan kredi sözleşmeleri gereğince kullandırdığı/kullandıracağı kredilerin teminatını teşkil etmek üzere hergün onlarca ipotek tesis ve işlemi yaptığını, ipotek tesis işlemi yapılan taşınmazların maliki bizatihi kredi borçlusu olabildiği gibi 3. kişiler de olabilmektedir. Tapu sicilinin incelenmesi dışında ayrıca bir yükümlülüğün Müvekkili Banka’ya yüklenmesi de hukuken mümkün olmayacağını, Davalılar’dan … Anonim Şirketi, maliki bulunduğu bir kısım taşınmazları Müvekkili Banka’nın kredi müşterisi olan … Şirketi ve … Ltd. Şti’nin borçlarının teminatını teşkil etmek üzere Müvekkili Banka’ya ipotek verdiğini, ipotek tesis işlemi tamamen tapu kayıtlarına uygun olarak yapıldığını, tapu kayıtlarına güvenerek ipotek tesis işlemi yapan Müvekkili Banka’nın ipotekten kaynaklanan haklarının korunması gerektiğini, Müvekkili Banka, tapu siciline güvenerek kredi alacaklarının teminatlarından birini teşkil etmek üzere lehine tesis edilen ipoteklerin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine başlamış ve satış aşamasına gelindiğini açıklanan nedenlerle Hukuka ve hakkaniyete açıkça aykırı ve haksız davanın reddini, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin Davacı’ya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
… 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas, … Karar sayılı dosyası ile yapılan yargılamada Yapılan yargılama sonucu, iddia ve savunmaya, davalı şirketlerin getirtilen sicil kayıtlarına ve tüm dosya kapsamına göre tasarrufun iptaline konu taşınmazın …’de bulunduğu, davanın niteliği gereği taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı, bu tür davaların davalıların ikametgahı mahkemesinde açılabileceği , davalıların ikametgahının mahkememiz yargı alanı içinde bulunmadığı, yetki ilk itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla, Dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, mahkememizin yetkisizliğine, HMK 20.madde gereği kararın kesinleştiği tarihten 2 hafta içinde mahkememize başvuru yapıldığında dava dosyasının yetkisi İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememiz ile birleşen 45. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası ile yapılan yargılamada; Dava ve cevap dilekçeleri doğrultusunda taraf delilleri dosyaya ibraz ettirilmiş olup,dava acma koşulları davacı acısından tamam olmakla yargılama aşamasında gecilmiştir.
Davacı taraf borçlunun ızrar kastından bahsetmekle alacağın kaçırıldığı iddiasında bulunmuştur.
İzrar kastında ise .
a) belirtilen tasarrufu, alacaklılara zarar vermek kastı ile yapmış olması.
Borçlunun, bir üçüncü kişiye böyle bir tasarruf yaparak, bütün alacaklılarına zarar vermesi hali buraya girdiği gibi, borçlunun alacaklılarından bazıları ile anlaşarak diğer alacaklılara zarar vermek kastı ile yaptığı tasarruflar da buraya girer. Fakat, borçlunun bu kastı, davacı alacaklı (veya iflas idaresi) tarafından ispat edilmiş olması gerekir (m.280/3 ve 4’ deki karineler istisnadır).
Borçlu, bu tasarrufları, alacaklılarına zarar vermek kastı ile, yapmış ve lehine tasarruf yapılan üçüncü kişi de bu kastı biliyorsa, tasarruf tarihi ne olursa olsun batıl sayılır (m.280/2). Borçlunun bu tasarruflarının iptal davasına konu teşkil edebilmesi için, şu koşulların gerçekleşmesi gerekir.
aa) İİK m. 280/1’ deki koşullar çerçevesinde (yani ödeme gücünü kısmen ya da tamamen kaybeden yahut durumu İİK m. 278/2’ ye giren) borçlu, mevcudunu azaltan bir tasarrufta bulunmuş olmalıdır
bb) Borçlu ile işlemde bulunan üçüncü kişinin, borçludaki “alacaklılarına zarar verme kastını” bilmesi gerekir
İptal davasını açan alacaklı; üçüncü kişinin, borçlunun bu zarar verme kastını bildiğini ispat etmesi lazımdır. Bunun ispatı alacaklı için çok zor olduğundan, Kanun, davacı alacaklı lehine, -aşağıda sayılacağı üzere- oldukça geniş bir karine koymaktadır (m.280/4).
dd)Yukarıdaki koşulların varlığı halinde, tasarruf tarihi ne olursa olsun iptal davası açılabilir (m.280/2)68. Ancak, bunun için m.284’ deki beş yıllık hak düşürücü süreye burada da uyulması gerekmektedir
Kanunkoyucu, ayrıca, m.280/4’ de “tacir olan borçlular için” özel bir durum öngörerek, bu halde, gerek borçlunun “alacaklılarına zarar verme kastını” gerek üçüncü kişinin “bu kastı bildiklerini” varsaymıştır. Bu hükme göre, borçlu – tacir, “ticari işletmesinin önemli bir kısmını devretmiş veya satmışsa yahut, işyerindeki ticari mallarının tamamını veya önemli bir kısmını devretmiş veya satmışsa” alacaklılarına zarar verme kastı ile hareket etmiş sayılır. Aynı şekilde, “borçlunun ticari işletmesinin veya işyerindeki mevcut ticari mallarının tamamını veya önemli bir kısmını borçludan devr veya satın alan ve böylece ticari işletmesini veya işyerini sonrada işgal eden üçüncü kişinin, borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastını bildiği varsayılır.
Davacı iş bu iddiaları delillendirmek için ticari işletmenin tamamının davalı … asan ‘ne devredildiğini davalı bu şirketin iş bu devri sağlamakla kötüniyetli olduğunu davalı …’un acz halde olduğunu bile bile işçileri ile birlikte taşınması muvazaa ile devraladığını söylemiş olup davalı beyanında ise aynı işkolunda çalışma yapıldığı için işçilerin devamının sağlanması açısından hem işçi hem de işveren yönünden bu işçi alımları mahkememizce doğal olarak betimlenmiştir.
2 nolu davalı bu alışverişin uzun pazarlıklar sonucu gayrimenkulun ipotek karşılığı kredi kullanılarak satın alındığını belirttiğinden kredinin kullanıldığı …Bankası A.Ş ye yazılan yazıda verilen cevapta kredi bedeli olarak 1.882.482 tl karşılığı olan 1.596.000 USD nin 25.1.2008 tarihinde gayrimenkul satış işlemi gereği … konfeksiyon paz ve san aş ye ödendiği anlaşılmıştır.
… 1.asliye hukuk mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesinde
Taşınmazın satış tarihi olan 1.2.2008 tarihindeki kapalı alan ,idari bina ve arsa değeri olarak 1.361.430 tl olduğu anlaşılmış ve kadri maruf bulunmuştur.
Davacı tarafın davalı 1 nolu … uhdesine giren 1.882.482 tl fabrika degerinin davalı bunyesinde olmadığı iddiası . ilgili banka cevabı karşısında çürütülmüştür.Ayrıca aynı işkolunda faaliyet gösteren 2 nolu davalının işini büyütme isteği bu hususta gerçek bir alış olarak fabrikasında işçilerin istihdam edilmesi de doğal görülmekle hayatın olagan akışına da uygun bulunmuştur.Kaldı ki, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda fabrikanın satış tarihindeki gerçek değeri emsal değeri kadar satışın yapıldığı gabinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tarafların birbirlerini tanıyor olması işyerinin olduğu gibi diğer bir işyerine devredilmesi iddiası bu nedenle dinlenilir bulunmamıştır.Şirketin uygun şartlarda büyümek istemesi ticaret hayatının vazgeçilmezlerinden olup( ikinci davalının yaptığı kendi iş sahasındaki bir fabrika binası alışverişinin ) gerçek alış-şatış işleminin korunması gerektiğinden davacı tarafın muvazaa ve ızrar kastını eldeki somut delillerle ispatlayamadığından davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememiz ile birleşen 45. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas… Kararı ile verilen hükmün Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ nin 24/01/2017 tarih, 2014/22302 Esas 2017/4 Karar sayılı ilamı ile ”Davacı vekili, davalı borçlu …. A.Ş, hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı fabrikayı 01.02.2008 tarihinde davalı … A.Ş’ye sattığını, belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalı… A.Ş. vekili, taşınmazı 1.600.000,00 USD karşılığında raiç bedelden satın alındığını, yapılan protokol ile borçlunun işçilerinin çalışmaya devam etmek isteyenlerin yeniden sözleşme ile çalışmaya devam ettiklerini, fabrikanın alımı için kredi kullandıklarını, davanın görülebilmesi için gerekli koşullarını bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı borçlu şirket,duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen değeri arasında fahiş fark bulunmadığı, davalı üçüncü kişi şirketin uygun şartlarda büyümek istemesinin ticari hayatın vazgeçilmezlerinden olduğu ve işlemin koruması gerektiği, davacı tarafın muvazaa ve ızrar kastını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Aynı Yasanın 280/1. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği, aynı maddenin son fıkrasında ise ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiğinin kabul edildiği, bu karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğinin veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesi’yle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunun ispatla çürütülebileceği hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen bedeli arasında fahiş fark bulunmamakla birlikte dava konusu taşınmazın fabrika işyeri olduğu sabit olup maddede belirtilen devir koşullarının gerçekleştiği iddia ve ispat edilmemiştir. Bu durumda davalılar arasındaki satış işleminin işyeri devri mahiyetinde olduğu anlaşıldığından davanın İİK 280.madde gereğince kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.
Ancak dosya içerisindeki belgelerden, dava konusu taşınmazın … 10. İcra Müdürlüğü’nün …sayılı takip dosyasından dava dışı … Bankası tarafından davalı üçüncü kişi … Tic. A.Ş. borcundan dolayı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, anılan takip dosyasınında incelenerek İİK’nun 283.maddesi gereğince davanın bedele dönüşüp dönüşmediğininde değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilerek dosya mahkemezin yukarıda belirtilen sırasına kaydedilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Huzurdaki dava 27/06/2011 tarihinde ikame edilmiş olup; … 6.Asliye Ticaret Mahkemesince dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, mahkememizin yetkisizliğine karar verilerek, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş ve mahkememizce bozma öncesi esas numarasını almıştır.
Eski TTK da ayrı ticaret mahkemesi bulunan yerlerdeki Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişki görev değil işbölümüne ilişkindir. İş bölümü itirazı yalnız ilk itiraz olarak ileri sürülebilir. (TTK. 5. md., HUMK. 187), İlk itiraz olarak ileri sürülmeyen işbölümü itirazının mahkemece kabul edilmemesi gerekir. İşbölümü itirazının uygun bulunması halinde mahkemece dava dosyasının ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilir.6102 sayılı yasa ile bu mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi olmuştur. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2014/21930 Esas, 2014/16047 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda dava 27/06/2011 tarihinde eski TTK yürürlük tarihinde açılmış ve süresinde iş bölümü itirazında bulunulmamış,dava tarihi itibari ile 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girmediğinden mahkememizin davaya bakmaya görevli olduğu açıktır.
Mahkememizin eski sıfatı olan …(Kapatılan) 45. Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla … Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde 2014/110 Karar sayılı ilamı ile verilen kararın Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2014/22302 Esas, 2017/495 Karar sayılı ilamı bozulması üzerine yukarıdaki esas numarasını aldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce verilen davanın reddine yönelik karar Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2014/22302 Esas, 2017/495 Karar sayılı ilamı ile “…Aynı Yasanın 280/1. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği, aynı maddenin son fıkrasında ise ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiğinin kabul edildiği, bu karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğinin veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesi’yle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunun ispatla çürütülebileceği hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen bedeli arasında fahiş fark bulunmamakla birlikte dava konusu taşınmazın fabrika işyeri olduğu sabit olup maddede belirtilen devir koşullarının gerçekleştiği iddia ve ispat edilmemiştir. Bu durumda davalılar arasındaki satış işleminin işyeri devri mahiyetinde olduğu anlaşıldığından davanın İİK 280.madde gereğince kabulüne karar verilmesi gerekmektedir…” şeklindeki gerekçesi ile bozulmuştur.
Tasarrufun iptali davasına dayanak … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı icra takibine konu alacağın 31/01/2008 tarihinde doğduğu, iptali istenen tasarrufun 01/02/2008 tarihinde yapıldığı, bu haliyle iptal davasına konu hukuki işlemin söz konusu borcun doğduğu tarihten sonra yapıldığı, bu haliyle huzurdaki davanın 27/06/2011 tarihinde açıldığı ve 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde olduğu anlaşılmaktadır.
Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için, borçlu hakkında alınmış geçici (İİK m. 105) veya kesin (İİK m. 143) aciz belgesinin bulunmasına gerek vardır.
“Borç Ödemeden Aciz Vesikası başlıklı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 105. maddesine göre, borçlunun adresinde haczi kabil mal bulunamaması halinde, haciz tutanağı aynı Kanunun 143. maddesindeki aciz vesikası hükmünde sayılır. Ayrıca, İcra Müdürlüğünce takdir edilen kıymete göre haczi kabil malların kifayetsizliğinin anlaşıldığı hallerde de tutanak muvakkat aciz vesikası yerine geçerek alacaklıya 277 maddede yazılı hakları verir.
Haczedilen malların paraya çevrilmesi ile paylaştırma sonucunda alacağını tamamen alamamış olan alacaklıya ödenmeyen alacak bölümü için İcra Müdürlüğünce kendiliğinden verilen belge borç ödemeden aciz belgesidir.
Aciz belgesi borçlunun mal varlığının, alacaklının alacağını karşılamaya yetmediğini gösteren tek ispat aracıdır. Aciz belgeleri; haciz tutanakları, rehin açığı belgesi, iflasla ilgili aciz belgesi, kesin aciz belgesi ve geçici aciz belgesi olarak sıralanabilir.
Haczedilen menkul ve gayrimenkuller hakkında, haczin yapıldığı mahalde haczi yapan memur tarafından bir tutanak düzenlenir. Haciz tutanağına alacaklı ve borçlunun ad ve soyadları, alacağın miktarı, haczin yapıldığı gün ve saat, haczedilen malların cins ve miktarı ile kıymetleri ve varsa üçüncü kişilerin iddiaları yazılarak haczi yapan memur tarafından imza edilir (İİK. m.102). Ayrıca hazır bulunan alacaklı, varsa vekili, borçlu, yediemin ve bilirkişiler de tutanağı imza ederler. Borçlunun haczedilen malları alacağı karşılamaya yeterli olmazsa veya haczi kabil mal bulunmazsa bunlar da tutanağa yazılır (İİK.m.102/son). Alacaklı veya borçlu haciz sırasında hazır değilse, kendilerine tebligat yapılarak üç gün içinde tutanağı inceleyip diyecekleri varsa bildirmeleri için davet olunurlar (İİK.m.103). Bu üç günlük süre, yapılan haciz işlemine karşı şikayet süresinin başlamasını sağlamak amacına yöneliktir.
Haczedilebilir hiçbir mal bulunmadığını saptayan haciz tutanağı borç ödemeden kesin aciz belgesi hükmündedir (İİK. m. 143).
İcraca takdir edilen kıymete göre haczedilen malların alacağı karşılamadığı anlaşılırsa buna ilişkin haciz tutanağı da geçici aciz belgesi sayılır (m.105/2).
İcra memurunun borçlunun haczi kabil malının bulunup bulunmadığını araştırması ve haciz tutanağında açıkça göstermesi gerekir. Şayet borçlunun haczedilebilir malının bulunduğu anlaşılmışsa kesin aciz belgesi verilemez.
Geçici ve kesin aciz belgelerinin varlığı, dava koşulu olduğundan mahkemece re’sen araştırılması gerekir.
Aciz belgesi niteliğindeki haciz tutanağı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 8. maddesi gereğince aksi sabit oluncaya kadar geçerli belge niteliğindedir.
Kesin veya geçici aciz belgesinin varlığı davanın ön koşulu ise de, bunun davanın açılmasından önce alınması zorunlu değildir. Davanın açılmasından sonra alınabileceği gibi, temyiz aşamasında ve hatta bozmadan sonra bile alınıp ibraz edilmesi yeterli olur. Önemli olan husus bu belgenin davanın açılmasından önceki bir takibe dayalı olmasıdır. Karar kesinleşinceye kadar alınıp ibraz edilmesi mümkündür. Mahkemece dava açıldığı sırada aciz belgesinin yokluğundan dolayı davanın reddi mümkün değildir. Dava sürerken ikmali olanaklı dava şartlarındandır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2012/17-49 Esas, 2012/114 Kararı; ayrıca aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/5240 Esas, 2018/8614 Karar; 2017/1555 Esas, 2018/6942 Karar; 2016/2600 Esas, 2018/6944 Karar; 2017/1228 Esas, 2018/6695 Karar; 2017/624 Esas, 2018/5618 Karar; 2012/15561 Esas, 2014/3450 Karar)
Davaya konu tasarrufun iptaline dayanak yapılan icra takibi … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı icra takibi olup takibin 31/03/2008 tarihinde başlatıldığı, takibe dayanak belge olarak 31/01/2008 tarihli cari hesap ekstrelerinin ve faturaların gösterildiği, takip alacaklısı olarak davacı … Ltd Şti’nin gösterildiği, borçlu konumunda davalılardan … A.Ş’ nin olduğu, takip çıkışının 145.847,36-TL olduğu, icra dosyasının içeriğinde davacı alacaklı tarafından borçlu hakkında … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasından yazılan talimatın icrası kapsamında … 20. İcra Müdürlüğünün… Talimat dosyasından yapılan haciz işleminde hacze kabil mal bulunamadığını, haciz tutanağına işlendiği ve aciz vesikası niteliğinde bulunduğu görülmektedir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama içeriğinde; yine bozma ilamında zikredilen ve bozma gerekçelerinden biri olan dava konusu taşınmazın … 10. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasından dava dışı … Bankası tarafından davalı üçüncü kişi … Tic. A.Ş. borcundan dolayı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip ve anılan takip dosyasınında incelenerek İİK’nun 283.maddesi gereğince davanın bedele dönüşüp dönüşmediğininde değerlendirilmesi ayrıca gerekmektedir.
İİK’nın 283/II maddesine göre ise iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir.
Yani dava konusunun borçludan satın alan şahıs tarafından elden çıkarılması (devredilmesi )halinde davacı alacaklı davayı üçüncü kişi yönünden bedele dönüştürmek veya dördüncü kişiyide davaya dahil ederek her iki tasarrufun da iptalini istemek gibi ihtiyari bir hakka sahiptir. Bir tür dava konusunun devrini düzenleyen İİK’nun 283/2.maddesi HMK’nun 125.maddesine göre daha özel bir hüküm niteliğinde olduğundan, HMK’na göre öncelikli olarak uygulanaması gerekir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2015/16705 Esas, 2018/12359 Karar sayılı ilamı)
Yargıtay bozma ilamından sonra davacı vekili tarafından 13/03/2019 tarihli dilekçe ile davaya dahil edilmesini istediği, … Bankası A.Ş ipotek alacaklısı 4. Kişi sıfatıyla davaya dahil ettiğine yönelik beyan dilekçesi sunmuştur.
Davacının dahili dava dilekçesi tebliğ edilen …Bankası A.Ş tarafından sunulan cevap dilekçesi ile somut olayda 3.kişi … A.Ş’nin kendilerinin müşterisi olduğu, kredi borcunun teminatı olarak tasarrufun iptaline konu taşınmaz üzerinde kendileri lehine ipotek tesis edildiği, ipotek işleminin HMK m.1023 uyarınca tapu siciline güvenilerek yapıldığını, bu haliyle kendilerine yöneltilen davanın reddini talep etmişlerdir.
Bu kapsamda İİK’nın 283/II maddesine göre iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerektiği kuralı, dava konusu taşınmazın yargılama sırasında icra yolu ile satılması halinde de geçerlidir. Taşınmaz şayet üçüncü kişinin borcundan dolayı icra yolu ile satılmış ise bu durumda davalı üçüncü kişi taşınmazın satış bedeli kadar bir oranında tazminata mahkum edilmelidir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2017/4869 Esas, 2019/11077 Karar sayılı ilamı)
Yargıtay bozma ilamına konu edilen 4.kişi konumundaki dahil davalı … Bankası Tarafından yargılama devam ederken başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip dosyası olan … 10. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı takip dosyasının incelenmesinde takibin 10/02/2010 tarihinde başlatıldığı, takip alacaklısı olarak … Bankası A.Ş’ nin görüldüğü, takip borçlusu olarak .. A.Ş, …Ltd Şti, … … A.Ş şirketlerinin göründüğü, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip konusu taşınmazın … İli, … İlçesi, … Köyü 256 Ada, 14 Parsel sayılı taşınmaz olduğu ve tasarrufun iptaline konu taşınmaz ile aynı olduğu görülmektedir.
Somut olayda dahili davalı bankanın kendi müşterisi olan davalı 4.kişi konumundaki …A.Ş’ ye kullandırılan kredilerin teminatlarından birisi olarak düzenlenen ipotek senedine binaen mevcut tasarrufun iptali davası devam ederken icra takibinin başlatıldığı anlaşılmıştır.
İlgili takip dosyasının incelenmesinde takibin davalılardan 3.Kişi konumunda olan …A.Ş’ nin borcundan dolayı … Tapu Müdürlüğünün … tarihli … Yevmiye numaralı alacaklı banka lehine 1.derece 3.000.000,00-TL bedelli ve …tarih … yevmiye sayılı ve yine banka lehine 2. Derece 5.000.000,00-TL miktarlı ipotek senedi ve ipotek işleminden takibin başlandığı anlaşılmıştır.
Dava devam ederken … 10. İcra Müdürlüğünün… E.sayılı takip dosyasında satış işlemlerinin yürütüldüğü, nihayetinde bu icra dosyasında yazılan talimat uyarınca … İcra Müdürlüğünün … Talimat sayılı dosyasından … İli, … İlçesi, … Köyü 256 Ada, 14 Parsel sayılı taşınmaz 1.500.000,00-TL’ ye alacağa mahsuben ihale olunmuştur. Bu ihale kesinleşmiştir.
Dava konusu … İlçesi, … Köyü 256 Ada, 14 Parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında, davalı üçüncü kişi … A.Ş,’nin borcundan dolayı 1.500.000,00-TL’ ye alacağa mahsuben icra yolu ile satılması davalı üçüncü kişi taşınmazın satış bedeli kadar bir oranında tazminata mahkum edilmesi gerekliliği de dikkate alınarak; davaya konu … İli, … İlçesi, … Beldesi, …Mevkii, 256 ada 14 parsel nolu fabrika binası yönüyle davalı … San. A.Ş ile diğer davalı …Tic. A.Ş. arasındaki tasarrufun iptali ile; anılan taşınmaz dava tarihinden sonra … 10. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasından dahili davalı …Bankası tarafından davalı üçüncü kişi …Tic. A.Ş. borcundan dolayı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip neticesinde alacağa mahsuben 1.500.000,00-TL bedelle alınmış olduğundan İİK’nun 283/2. maddesi gereği taşınmazın ihale bedeli olan 1.500.000,00-TL’nin davalı … A.Ş.’den … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki alacak ve fer’ileri ile sınırlı (davacının alacağından fazla olmamak üzere) şekilde davacı tarafından tahsiline, karar vermek gerekmiştir.
Dahili davalı …Bankası yönünden yapılan değerlendirmede; davacı dahili dava dilekçesi ile bankayı yani dördüncü kişiyide davaya dahil ederek her iki tasarrufun da iptalini istemek yönünde hakkını kullanmış ise de; davalı banka yönünden tesis edilen ipotek işleminin kredi alacağının teminatı olarak tesis edildiği, ilgili bankanın işletme ve iştigal konusu da dikkate alınarak kredi borçlandırmaya yetkili olması, kredi borçlarının teminatının ipotek yoluyla tesisinde bir engel bulunmaması, ipotek tasarrufunun iptaline yönelik İİK m.278-279 ve 280’deki iptal sebeplerinin somut uyuşmazlıkta olduğunun davacı tarafından ispat edilememiş olması, nedeniyle … İli, … İlçesi, … Beldesi, …Mevkii, 256 ada 14 parsel nolu taşınmaz üzerinde dahili davalı 4.kişi banka lehine tesis edilen ipoteğin iptaline yönelik davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca, tasarrufun iptali davalarında, tasarruf konusunun tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile takip çıkışı alacak miktarından hangisi düşük ise, dava müddeabihi odur ve harçların, yargılama giderlerinin, vekalet ücretinin onun üzerinden alınması gerekir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesi, 02/05/2017 gün ,E.2015/4434 K.2017/4924). Somut ihtilafta, takip çıkışı miktar 145.847,36-TL’dir. Taşınmazların üçüncü kişiye satıldığı 01/02/2008 tarihinde satışa konu edilen değeri ise1.600.000.-USD’dir. Bu miktarın gerçek değere yakın olduğu bozma ilam içeriğinde de “dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen bedeli arasında fahiş fark bulunmamakla birlikte” şeklinde tespit edilmiş olmakla, bu miktar takip çıkışı miktardan açıkça fazladır. Dolayısıyla müddeabih 145.847,36-TL”dir. Harç ve vekalet ücretinin bu miktar üzerinden alınması gerektiği de ayrıca dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dahili davalı … Bankası yönünden açılan davanın reddine,
2-Diğer davalılar yönünden davanın kabulü ile,
Davaya konu … İli, … İlçesi, … Beldesi, … Mevkii, 256 ada 14 parsel nolu fabrika binası yönüyle davalı …A.Ş ile diğer davalı …Tic. A.Ş. arasındaki TASARRUFUN İPTALİ İLE; anılan taşınmaz dava tarihinden sonra … 10. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasından dahili davalı … Bankası tarafından davalı üçüncü kişi … A.Ş. borcundan dolayı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip neticesinde alacağa mahsuben 1.500.000,00-TL bedelle alınmış olduğundan İİK’nun 283/2. maddesi gereği taşınmazın ihale bedeli olan 1.500.000,00-TL’nin davalı …Tic. A.Ş.’den … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki alacak ve fer’ileri ile sınırlı (davacının alacağından fazla olmamak üzere) şekilde davacı tarafından tahsiline,
3-Alınması gereken harç 9.962,84-TL olup, peşin alınan 4.101,05-TL’nin mahsubu ile bakiye 5.861,78-TL harcın davalılar …Tic A.Ş. ile … A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu 4.101,05-TL harcın davalılar …Tic A.Ş. ile …San. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 170,80-TL keşif harcı, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 801,00-TL posta ve tebligat masrafı toplamından oluşan 2.171,80-TL yargılama giderinin davalılar …Tic A.Ş. ile … A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince taktir olunan 17.806,45.-TL vekalet ücretinin davalılar …A.Ş. ile …San. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı …Bankası Anonim Şirketi kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince taktir olunan 17.806,45.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
8-Davalılardan … A.Ş. ile … A.Ş. tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, davalı …Bankası tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Fazla yatan avans var ise Adalet Bakanlığı HMK gider avansı tarifesinin 5. maddesine göre karar kesinleştikten sonra talep halinde elektronik ortamda hesap numarası var ise bu numara üzerinden yok ise PTT aracılığı ile adreste ödemeli gönderilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı … Şti vekilinin dahili davalı … A.Ş vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/12/2021

Katip

Hakim