Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1149 E. 2021/652 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1149 Esas
KARAR NO : 2021/652

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2018
KARAR TARİHİ : 13/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ve hukuki ilişkinin mevcut olduğunu, borçlu şirketin cari hesap ekstresinde de açıkça belirtildiği gibi borç bakiyesinin 14.049,36 TL olduğunu, şirketin 01.01.2017 tarihinde devir sebebiyle borç bakiyesinin 42.639,50 TL olduğunu, 25.01.2017 tarihinde davalı şirketten çek ile 42.790,52 TL tahsil edildiğini, 25.01.2017 tarihinde müvekkili tarafından davalı şirkete kur farklarına istinaden 14.200,38 TL bedelli … seri numaralı faturanın kesildiğini, davalı tarafın cari hesap ekstre bakiyesi olan bedele ilişkin icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, belirterek davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, davalının % 20 icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı herhangi bir cevap dilekçesi sunmamış ve duruşmalara iştirak etmemiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 11. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası, cari hesap ekstresi, tahsilat makbuzu, … seri numaralı, 25/01/2017 tarihli kur farkı faturası, ticaret sicil kayıtları, celp edilmiş, incelenmiştir.
Dosya, SMMM Bekir SEVİMLİ’ye tevdi edilmiş, mali bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 16/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak;”.. Davacı tarafından sunulan ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu ve sunulan ticari defterlere göre davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan 14.049,36 TL alacaklı durumda olduğu, Sayın Mahkemece HMK 220 maddesi çerçevesinde ihtaratta bulunulmasına rağmen, davalı yan inceleme katılmamış ve defter ibrazında bulunmamış olup, bu nedenle davalı defterleri üzerinde taraflar arasındaki borç/alacak ilişkisini tespit etmenin mümkün olmadığı, davacının takibe konu etmiş olduğu bakiye davacı tarafından davalıya düzenlenen 25.01.2017 tarihli, … numaralı ve 14.200,38 TL tutarlı “Cari Hesap Kur Farkları” açıklamalı faturadan kaynaklandığı, dosya kapsamında yapılan incelemede kur farkına ilişkin açık hükmün yer aldığı bir sözleşmeye, kur farkı hesabının ne şekilde yapıldığına ilişkin bir hesaplama tablosuna ve de davalıya düzenlenen faturalarda açıkça döviz karşılığının yazıldığını ispata yarayan herhangi bir belgeye rastlanılmadığı, bununla birlikte taraflar arasındaki ticari ilişkide davacı tarafından faturalar düzenlenmiş ve akabinde söz konusu bedellerin çekler ile tahsil edilmiş olduğu görülmüş olup, Yerleşik Yargıtay kararları ışığında çek keşide edilmek suretiyle yapılan ödemelerde kur farkı talep edemeyeceği yönünde kararlar mevcut olup, Sayın Mahkemece bu karar/lara itibar edilmesi dahilinde davacının bu aşamada talebinin mümkün olmadığı…’ mütalaa edilmiştir.
Dava, kur farkı alacağının alacağının tahsiline yönelik olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere, kur farkı alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunması veya akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olmasına bağlıdır (Y. 19.H.D. 2016/17240 E., 2018/1950 K). Taraflar arasında kur farkı alacaklarının talep edilebileceğine yönelik olarak herhangi bir sözleşme sunulmamış, davacı bu hususta davalı ile aralarında bir sözleşme bulunduğunu ispat edememiştir. Hatta, dava dilekçesinde kur farkına yönelik aralarında sözleşme bulunduğu davacı tarafından vakıa olarak dahi ileri sürülmemiştir. Diğer taraftan; cari hesaptan kaynaklanan kur farkı alacağı istenilmesine rağmen; hangi tarihteki ve hangi miktarlı faturalar yönünden kur farkı istendiği dava dilekçesinde gösterilmediğinden davacının kur farkını isteyemeyeceği açıktır (Y. 11.H.D. 2020/4918 E., 2021/1703 K). Nitekim, SMMM bilirkişi 16/04/2021 tarihli raporunda cari hesaptaki davalı adına düzenlenen faturalarda açıkça döviz karşılığının yazılı olduğuna dair hiçbir kayıt, belge ve ibareye rastlanılmadığını ifade etmiştir. Başka bir anlatımla, taraflar arasında kur farkına yönelik yazılı sözleşme bulunmamasının yanı sıra, yabancı para cinsinden gerçekleşen ticari satım / akdi ilişki bulunmamaktadır. Bu halde, davacının kur farkı alacağı talebinin yerinde olmadığı açıktır.
Öte yandan; davacı dava dilekçesindeki beyanlarında; davalı şirketin cari hesabının 01/01/2017 tarihi itibariyle 42.639,50 TL borç bakiyesi verdiği, ancak davalının takip tarihinden önce 25/01/2017 tarihinde 42.790,52 TL çek ödemesinde bulunduğu, yine bizzat davacı tarafından dosyaya sunulan cari hesap dökümleri ile muavin defter kayıtlarında davalının cari hesaptan kaynaklanan tüm borcunu Türk Lirası üzerinden çek ile ödeyerek kapattığı belirlenmiş, hatta davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu tahsilat makbuzunda davalının çek ile ödeme yaparak alacağın ödendiğine yönelik makbuz örneğini dahi dosyaya delil olarak ibraz etmiştir. Davalının takip öncesinde cari hesap bakiyesini Türk Lirası üzerinden çek ile ödediği sabit olduğundan davacının kur farkını isteyemeyeceği açıktır.
Konuya ilişkin Yargısal uygulamalara bakıldığında;
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/1227 Esas, 2019/1611 Karar sayılı ilamında:
“…taraflar arasındaki uyuşmazlık kur farkı alacağından kaynaklanmaktadır. Davacı tarafından düzenlenen faturaların Amerikan Doları cinsinden olduğu görülmekle kural olarak kur farkı istenebilmesi mümkün ise de; dava konusu uyuşmazlıkta davalının çekle ödemede bulunduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen, ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerekirken…”
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/16900 Esas, 2016/6896 Karar sayılı ilamında:
“…bilirkişi raporunda bir kısım ödemelerin çeklerle yapıldığı görülmektedir. Ödemenin çekle yapılması halinde kur farkının fiyatlandırılarak çekin miktar hanesine yazıldığı kabul edilmelidir. Mahkemece dairemizin istikrar kazanmış bu uygulaması çerçevesinde.. çekle yapılan ödemelerin ayrıştırılması…”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/4821 Esas, 2021/65 Karar sayılı ilamında:
“…Dava, kur farkı alacağından kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bedel yabancı para cinsinden olup, davacı alacağının tahsili için davalı tarafından verilen çekleri teslim almıştır. Çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen, ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerekirken…”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/4949 Esas, 2021/2315 Karar sayılı ilamında:
“…Dava, cari hesap ve kur farkı alacağından kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya içerisinde bulunan 25.01.2018 tarihli bilirkişi ek raporu incelendiğinde cari hesaba yönelik yapılan ve hesaplamaya esas alınan 342.430,00 TL davalı ödemelerinin çeklerle yapıldığı görülmektedir. Çeklerle yapılan ödemelerde kur farkı istenemeyeceği Dairemizce istikrar kazanmış uygulamalardandır….” şeklindeki karaları da dikkate alındığında; esasen davacının davalı tarafından Türk Lirası üzerinden keşide edilen çeki ödeme olarak kabul ettikten sonra, artık kur farkı alacağı isteyemeyeceği açık olup, açıklanan nedenlerle haksız davanın reddine ve icra inkar tazminatı talebinin dahi karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal koşulları oluşmadığından REDDİNE,
3-Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 70,25 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 10,95 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-HMK’ nın 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 13/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır