Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1148 E. 2020/546 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1148 Esas
KARAR NO : 2020/546

DAVA : İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/07/2015
KARAR TARİHİ : 18/11/2020

Mahkememizin 2015/777 E. sayılı dosyasından verilen 19/04/2017 tarihli kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/4386 E-2018/2512 tarihli kararı ile kaldırılmasına karar verilmekle Mahkememizin yukarıda kayıtlı numarasıyla yargılamaya devam edilen İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili lehine düzenlenen her biri 70.000,00 TL bedelli 2 çekin kasada unutulması sebebiyle yasal sürede bankaya ibraz edilemediğini, çek bedellerinin ödenmemesi üzerine davalı hakkında ilamsız icraya başvurulduğunu, borçlu şirketin itirazları neticesinde takibin durduğunu, çeklerin protokol karşılığında alındığını, davalının … 23. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosayasına itirazda bulunduğunu, itirazın iptali ile inkar tazminatına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı firmaya borcunun bulunmadığını, anılan çeklerin kefil sıfatıyla verildiğini, taraflar arasında temel ilişki ya da ticari ilişki bulunmadığını, çeklerin protokol sebebiyle kefil olarak verildiğinin anlaşıldığını, ayrıca çeklerden dolayı protokolde bahsedilen ve asıl borçluya karşı girişilen icra takiplerinin durmadığını, takiplere devam edileceğini, davacıya borçlu olan asıl borçluya karşı girişilen takiplere itiraz bulunmadığı halde kefil hakkında takip yapılmasının kötü niyeti gösterdiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, yetkili mahkemelerin Bursa mahkemeleri olduğunu ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 23. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası, protokol, çek suretleri, protokolde belirtilen … 8. İcra Müdürlüğünün … E, … E., … E., … E., sayılı takip dosyaları celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, kanuni ibraz süresi içinde muhatap bankaya ibraz edilmeyen çeklerden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; taraf şirketler arasında düzenlenen protokol hükümleri uyarınca dava dışı asıl borçlular ile davacı arasında derdest ve protokolde belirtilen icra dosyalarına karşılık olarak alacağın tahsiline yönelik davalı şirket tarafından davaya ve takibe konu çeklerin davacı şirkete verildiği, çeklerin keşide tarihleri nazara alındığında kanuni ibraz süreleri içinde muhatap bankaya ibraz edilmediklerinin görüldüğü, davacının alacağın tahsiline yönelik olarak çekleri icra takibine konu ettiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Davalı, her ne kadar, dava dışı borçluların borcuna karşılık olarak ve kefil sıfatıyla bu çeklerin verildiğini, protokolde kefalete ilişkin kaydın bulunduğunu, çekler üzerinde “avalimdir” ibaresinden bu hususu ispatlandığını ifade etmiş ise de; ne takibe konu çekler üzerinde “avalimdir” ibaresi bulunmaktadır, ne de taraflar arasındaki protokolde ve dahi hiçbir satırında kefalet için verildiği yazmaktadır. Aksine, protokolde çeklerin borca mahsuben verildiği, icra dosyalarında tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla borcun ifasına karşılık olarak keşide edildiği, hatta icra dosyalarında takip işlemlerine devam edileceği açıkça yazılmıştır. Bu halde, takip dosyalarındaki icra işlemlerine devam edileceğinden çeklerin alacağın tahsilinde kullanılacağı ve “tahsilde tekerrür olmamak kaydı” ile borcun ifasına yönelik, kefaleten değil tahsilen verildiği konusunda duraksama yoktur, açıklanan nedenlerle davalı savunmalarına protokol hükümleri karşısında itibar edilmemiştir.
Bilindiği üzere, çek bir kambiyo senedidir ve ödeme aracıdır. Ödenmek üzere ibrazının usulü ve ibraz için tayin edilen süreler kanun tarafından emredici şekilde düzenlenmiştir. Çek, kanuni ibraz süreleri içinde ödenmek üzere muhatap bankaya ibraz edilmezse, çekin kambiyo vasfı sona erer ve hamil açısından kambiyo hukukundan doğan haklar yitirilir. Ancak, çek altındaki imzanın keşideci tarafından inkar edilmediği hallerde, lehtarın davacı keşidecinin davalı olduğu durumlarda karine olarak taraflar arasında temel bir ilişki olduğu kabul edilir ve çek kambiyo vasfını kaybetse de, yazılı delil başlangıcı hüviyetini kazanır. Bu durumda, davacı alacağını her türlü delille ispat edebilir (Y. 11. HD. 2020/2400 E., 20204047 K.). Yukarıda zikredilen temel ilişki durum karine olarak kabul edilmekle birlikte, aksinin ispatı, yani arada temel bir ilişki olmadığının ispatı mümkündür. (Kambiyo senetleri temel ilişkiden bağımsız / mücerret olarak düzenlenir ve hatta arada temel ilişki bulunmasa dahi soyut borç ikrarı içeren senet tanzimi mümkündür) Somut olaya dönüldüğünde, davaya ve takibe konu çeklerin keşidecisi davalı, lehtarı ise davacıdır. Karine olarak aralarında temel bir ilişki bulunduğu varsayılabilirse de; böyle bir ilişkinin olmadığı hem tarafların açık beyan ve ikrarlarından hem de protokoldeki anlaşma hükümlerinden görülmektedir. Zira, çeklerin, dava dışı borçluların borcuna mahsuben verildiği, (taraf şirketler arasında alacak – borç ilişkisi yaratacak herhangi bir sözleşme, haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşme halinin olmadığı) her iki tarafın da kabulünde olup uyuşmazlık konusu değildir.
Taraflar arasında alacak – borç ilişkisi yaratan temel bir ilişki, söz gelimi bir sözleşme bulunmadığına göre davacının hukuk aleminde olmayan bir temel ilişkiye dayanarak alacağının varlığını ispat etmesi mümkün değildir. Ancak, dava dilekçesinde dayanılan hukuksal sebep açıkça gösterilmese de, davacının, TTK’ daki sebepsiz zenginleşme kuralları uyarınca çeklerden doğan alacağını talep ve dava hakkı mevcuttur. Keza, davaya konu çeklerin “tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla” verildiği … 8. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası feragat ile; … 8. İcra Müdürlüğünün … Esas ve … Esas sayılı icra dosyaları takipsizlik ile herhangi bir ödeme yapılmadan kapatılmıştır. Ne var ki, sebepsiz zenginleşme kuralları uyarınca inceleme yapılmadan evvel, davalının cevap dilekçesinden itibaren yargılamanın her aşamasında ileri sürdüğü, müracaat hakkının süresinin dolduğu itirazlarının öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
Taraflar arasındaki 04/07/2011 tarihli protokolde belirtildiği ve çek suretlerinden de açıkça görüleceği üzere, çeklerin keşide tarihleri 30/06/2012 ve 30/04/2012 tarihleridir. Çeklerin keşide tarihleri itibariyle 6762 sayılı TTK’ nın yürürlükte olduğu konusunda duraksama yoktur. 6762 sayılı TTK hükümleri uyarınca çeklerin keşide tarihinden itibaren 6 ay sonra zamanaşıma uğrayacağı ve bu tarihten itibaren 1 yıl içinde keşideciye yönelik müracaat haklarının kullanılmadığı takdirde keşideciye karşı müracaat etme imkanın süre aşımı nedeniyle kalmayacağı açıktır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/14812 Esas, 2016/2348 Karar sayılı ilamında “…Mahkemece toplanan delillere göre, takip dayanağı 15.03.2010 tarihli çekin 6762 sayılı TTK hükümlerine tabi olmakla ibraz tarihinden itibaren 6 ay geçtiğinde zamanaşımına uğrayacağı, çek keşidecisi yönünden davada 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, ciranta Yaşar Bektaş yönünden ise temel ilişkiye dayalı talepte bulunma imkanı mevcut ise de davacının bizzat kendi iddiasına göre hukuki ilişkinin ciranta ile değil temsilcisi bulunduğu Kel Yaşar Ltd. Şti. ile olduğu bu durumda temel ilişkiden dolayı davalı ciranta …’tan da talepte bulunamayacağı gerekçesiyle her iki davalı yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. ..hükmün ONANMASINA,..” şeklinde vurgulamıştır. Somut olaya bakıldığında, çeklerin 30/06/2012 ve 30/04/2012 keşide tarihlerine göre, 6762 sayılı TTK hükümleri uyarınca 30/12/2012 ve 30/10/2012 (2012 yılı aralık ve Ekim ayları) tarihleri itibariyle zaman aşımına uğrayacağı ve bu tarihlere 1 yıl eklendiğinde 30/12/2013 ve 30/10/2013 tarihlerinde keşideciye müracaat hakkının sona ereceği, halbuki eldeki dava dosyasında takip tarihinin bu tarihlerden daha sonra 19/07/2014 tarihinde olduğu anlaşılmakla, davalı keşideciye müracaat hakkının artık sona erdiği, davalı keşideciye karşı müracaat haklarını süre aşımı nedeniyle kullanamayacağı değerlendirilerek davanın süre aşımı nedeniyle reddine, ayrıca davalı kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de; davacının takipte haksız olmakla birlikte kötü niyetli takip yapıldığının davalı tarafından ispatlanamaması karşısında yasal koşulları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere );
1-Davanın süre aşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin yasal koşulları oluşmadığından REDDİNE,
3-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 1.690,85 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 1.636,45 TL harcın talep ve istek halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA, davalı tarafından yapılan 28,00 TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 17.250,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/11/2020

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)