Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1123 E. 2020/545 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1123 Esas
KARAR NO : 2020/545

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 27/11/2018
KARAR TARİHİ : 18/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, yurtiçi ve yurtdışı taşımalara aracılık eden, taşıma işleri komisyonculuğu hizmeti sağlayan bir firma olduğunu, bu kapsamda davalıya, yurtdışına ihraç edeceği ticari malların nakliye ve gümrük işlerini organize etmek için görevlendirildiğini ve 19 adet hava taşıması gerçekleştirildiğini, müvekkili tarafından davalıya ait malların taşınmasına ilişkin olarak taşıyanlara ödeme yaptığını, yapılan bu ödemeler ve verilen hizmetler için davalı adına e-faturalar tanzim edildiğini, e- faturaların davalıya elektronik ortamda tebliğ edildiğini, davalının, fatura içeriklerine süresinde itirazda bulunmadığını, davalının, fatura bedellerini ödemediğini, fatura bedellerinin ödenmesi için davalıya … 32. Noterliğinin … tarih … yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, ihtarnamenin 12.10.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı tarafından ödeme yapılmayınca alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, yapılan takibe davalı tarafından itiraz edildiğini ve takibin durduğunu belirterek davalının … 30.İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız itirazın iptaline ve takibin devamına ve davalı borçlunun, davaya konu alacaklarının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Dava dilekçesi ve ekleri davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından davaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı ve duruşmalara iştirak edilmediği anlaşılmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 30. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası, hava taşımalarına ait kayıt ve belgeler, cari hesap ekstresi, … 32. Noterliğinin … tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi, gümrük evrakları, mail yazışmaları, ticari defter ve belgeler celp edilmiş, incelenmiştir.
Mahkememizce dava dosyası, Lojistik ve Taşımacılık Uzmanı, Uluslararası Konvansiyon Nakliyat Uzmanı ve Mali bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti 06/08/2019 tarihli kök raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Davacının, davalıdan, 01.11.2018 takip tarihi itibariyle 27.224,95 USD alacağının bulunduğu, bu alacağa, takip tarihinden tahsil tarihine kadar 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi hükmünce USD’na uygulanan en yüksek döviz faizi uygulanabileceği, 16 adet ….Yük Senedi ile bu … bağlantılı E-Faturalar tutarının 21.775,35 USD olduğu, … Senetleri bulunmamasına karşın, dosyada sunulu 3 adet E-Faturanın, sektörel (teknik) yünde değerlendirilemeyeceği, sayın Mahkemenin 21.775,35 USD + 5.429,60 USD = 27.204,95 USD toplam tutarı benimsemesi halinde, davacı yanın davalı yandan 27.204,95 USD bedeli talep edebileceği, davacı yanın, … Senedi satışları ile ilgili havayollarına … Sistemi üzerinden yaptığı taşıma-navlun ödemelerinin davalı yan gönderilerini kapsayıp kapsamadığı hususunun, uzmanlık alanlarının dışında olması nedeniyle tespit edilmediği bildirilmiştir” şeklinde düzenlenmiştir. Bilirkişi kök raporunda, uzmanlık alanı dışında bulunan hususa ilişkin davacının beyanı ve talebi doğrultusunda aynı heyete Öğretim Görevlisi Lojistik Taşıma ve Sigorta Uzmanı bilirkişi eklenmiş ve itirazlar doğrultusunda ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyetinin 30/12/2019 tarihli ek raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Davacının tüm alacak miktarının faturalara dayandığı ve fahiş olmadığı, tüm faturaların dayanak hava yük senetleri ile tevsik edildiği, davacının organize ettiği uluslararası taşımalar nedeni ile USD para biriminde fatura düzenlenmesinin ticari teamüllere uygun olduğu, … 30. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından girişilen takibin dosya kapsamı ve davacı ticari kayıtlarına uygun olduğu, takip tarihine kadar faiz hesabına yer olmadığı, talep edilen faiz oranının dosya kapsamına uygun olduğu, inkar tazminatı talebinin ise mahkemenin değerlendirilmesini bırakıldığı tespit edilmiştir.” şeklinde ek rapor sunulmuş, ek rapor taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca itirazda bulunulmamıştır.
Dava, taşıma hizmeti sözleşmesinden kaynaklanan ve cari hesaba dayalı alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı …Ş.’nin yurtiçi ve yurtdışı taşımalara aracılık eden, taşıma işleri komisyonculuğu hizmeti sağlayan bir şirket olduğu, bu kapsamda davalı … A.Ş.’ nin yurtdışına ihraç edeceği ticari malların nakliye ve gümrük işlerini organize etmek için tarafların anlaşma sağladığı, davalının ticari mallarının ihracının 19 adet hava taşıması yoluyla yut dışında bulunun farklı ülkelere taşımasının davacı şirket organizasyonunda gerçekleştirildiği, davalının hava taşıma işlerine ait cari hesaptan kaynaklanan fatura borçlarını ise ödemediği, davacının ödemenin yapılması için takip öncesinde davalı şirkete … 32. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdiği, usulüne uygun ihtarname tebliğine rağmen rağmen borç ödenmeyince davacının davalı hakkında … 30. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine giriştiği, ancak davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu, davacının duran takibe devam edilmesi ve alacağın tahsil edilmesi için işbu itirazın iptali davasını açtığı, davalı şirketin davaya herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı, bu nedenle davacı tarafından ileri sürülen vakıaları yasal olarak inkar eden konumunda bulunduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın temeli, davalı şirketin yurt dışına ihracını gerçekleştireceği mallara yönelik davacı şirket tarafından hava taşıma işlerinde organizasyon hizmeti verilip vermediği, mallarının ihracının davacı şirket organizasyonu tarafından yapılıp yapılmadığı, bu hizmeti verildiği kabul edildiği takdirde cari hesap ve faturalardan dolayı davacının talep edebileceği alacağın miktarının ne kadar olduğu konusunda toplanmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, taraflar arasındaki mail yazışmalarından 30/07/2018 – 27/08/2018 tarihleri arasında yurt dışına ihracı hava yolu kargo taşımacılığı ile gerçekleştirilecek mallara yönelik hizmet sözleşmesi yapıldığı ve taraflar arasında ticari ilişki kurulduğu, hava taşıma işlerinde düzenlenen ve delil olarak sunulan hava yük senetlerinden taşımanın icra edildiği, yani davalı şirket mallarının hava yoluyla taşımasının gerçekleştirildiği ve taşıyıcıların organizasyonu davacı şirket yaptığı için davacı şirkete navlun faturası keserek ödemeyi aldığı konusunda duraksama yoktur. Ne var ki, davalı şirket mallarının yurt dışına ihracına yönelik hava yoluyla taşınmasına rağmen, sözleşmeden kaynaklanan fatura borçlarını ödememiştir. Bu halde, davalı şirket tarafından yurt dışına ihraç edilecek malların hava taşıma organizasyonun davacı şirket tarafından yapıldığı ve yine taşmanın davacı organizesinde gerçekleştirildiği konusunda duraksama yoktur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 219. maddesine göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6100 sayılı HMK’nın 222/5. maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nın m. 220. maddesindeki genel düzenlemelere tabidir. HMK’nın 220. maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki; HMK’nın 220. maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HMK m. 220. madde anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen HMK’nın 222. maddesindeki hüküm, “I Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 64. maddesi uyarınca da defterlerini yöntemince tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. (HMK. m. 222/4).
Öte yandan, YİBBGK’nın 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK md. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge, belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz.
Diğer yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan yasanın 21/2. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK. m.230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı taktirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 21/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, davalı tarafa aittir. TTK’nın 21/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK m. 222 uyarınca ispatlamış olur.
Bu itibarla, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi, ticari ilişki, taşıma işinin ifa edilmesine yönelik vakıalar davacı tarafından ispat edildiğine göre, davalı şirket adına tanzim edilen faturalardan kaynaklı alacağın tespit edilmesi ve alacak tutarının belirlenmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlığın halli için dosya, alanında uzman bilirkişilerden oluşan kurula tevdi edilmiş, bilirkişi kurulu kök ve itirazlar doğrultusunda düzenlenen ek raporunu dosyaya ibraz etmiştir. Heyette görev yapan SMMM bilirkişi Davacı şirketin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin kanunun aradığı şartları taşıdığı, sahibi olan davacı lehine delil vasfına haiz olduğu, cari hesaplar üzerinde davalı şirketin takip tarihi itibariyle davacı şirkete 27.224,95 USD borçlu göründüğü, davalı şirket adına cari hesapta borç kaydı oluşturan 19 adet e-faturanın davalı şirkete tebliğ edildiği, fatura içerikleri ile dosyaya davacı tarafından sunulan hava taşıma senetlerinin içeriklerinin aynı olup birbirlerini teyit ettikleri, elektronik ortamda faturaların davalı şirkete tebliğ ediliği ve davalı tarafından süresi içinde faturalara yönelik herhangi bir itiraz durumunun söz konusu olmadığı belirleniştir. Başka bir anlatımla, yukarıda değinilen kanun hükümleri ve içtihatlar uyarınca davacı alacağını ispatlamıştır.
Açıklanan nedenlerle, hava taşıma işlerine ait organizasyon ve taşıma ücretlerine yönelik tüm faturaların e-fatura olarak davalı şirkete tebliğ edildiği, söz konusu faturalara karşı davalı şirket tarafından yasal süresi içinde itirazda bulunulmadığı, bu sebeple fatura içeriklerinin kesinleştiği, dosyaya celp edilen ve davacı tarafından sunulan kayıtlardan hava taşıma işinin davacı tarafından yerine getirildiği, farklı ülkelere çeşitli şirketlerin hava yolu firmaları üzerinden bu hizmetlerin yerine getirildiğinin sabit olduğu, dolayısıyla fatura bedellerinin davacı şirkete ödenmesi gerektiği konusunda duraksama bulunmadığı, cari hesap ve fatutalardan kaynaklanan borcun tespitine yönelik olarak tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesine karar verdiliği, davacı şirketin ticari defter ve belgelerini süresi içinde Mahkemeye ibraz ettiği, ancak davalı şirketin yeterli süre ve imkan tanınmasına ticari defter ve belgelerini Mahkemeye sunmadığı, mazeret de bildirmediği, bu hususta HMK 222. maddesi hükmü uyarınca davalı tarafa gerekli ihtaratların yapıldığı ve meşruhatlı davetiyenin tebliğ edildiği, ihtarlı davetiyede ticari defter ve belgelerin süresinde sunulmadığı takdirde bu delile dayanılmaktan vazgeçilmiş sayılacağı ve davaacı defterlerine göre karar verileceğinin açıkça ihtar olarak yazıldığı, bilirkişi heyetinde bulunan SMMM bilirkişinin ticari defter ve belgeler üzerinde yaptığı inceleme sonucunda; cari hesapta takip tarihi itibariyle davacının 27,224,95 USD alacaklı olduğunun tespit edildiği, bu halde davacının davasını dosyaya sunulan ticari defter ve belgeler ile bilirkişi raporlarıyla ispatlamış olduğundan davanın kabulüne karar verilmiş, ayrıca alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğince takip tarihindeki fiili kur üzerinden davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair hukuki ve vicdani kanaate varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın KABULÜ ile, davalının … 30. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile takibin kaldığı yerden aynı koşullarla DEVAMINA,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla, takip tarihi itibariyle 27.224,95 USD asıl alacağın efektif satış kuru üzerinden karşılığı olan 150.785,39 TL’nin %20’si olan 30.157,07 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri (27.224,95 USD * 5,2617 TL dava tarihindeki 1 USD kur karşılığı = 143.249,51 TL) üzerinden alınması gereken 9.785,37 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 1.695,45 TL harcın ve 128,70 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 7.961,22 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan harçlar toplamı 1.860,05 TL, posta ve tebligat masrafı 157,10 TL, bilirkişi ücreti 3.350,00 TL olmak üzere toplam 5.367,15 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (143.249,51 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 17.558,70 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.18/11/2020

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)