Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1099 E. 2018/1470 K. 31.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/158 Esas
KARAR NO : 2019/20

DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/02/2018
KARAR TARİHİ : 16/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; … Gazetesinin … tarihli nüshasında ve internet sitesinde davalı … imzasıyla yayınlanan ” …’ın …” başlıklı yazı ile müvekillerinin kişilik hakları ağır bir şekilde ihlal edildiğinden her bir müvekkili için 50.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL manevi tazminatın açıklama tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; davacı …’nın haberde tek bir cümlede adının geçtiğini, ”…” dendiğini, görüleceği üzere haberde herhangi bir isnadın söz konusu olmadığını, kendisinin gizli terör örgütü ile buluştuğuna dair hiçbir iddida bulunulmadığını, dava konusu haberle ilgili müvekkillerinden daha önce bir çok mecrada yayınlanmış başkaca aynı konulu haber mevcut olduğunu, gündemde büyük yer kaplayan 15 Temmuz ve devamına ilişkin tüm olaylar gibi dava konusu haberinde toplumda geniş yankı uyandırdığını ve devamında söz konusu haber hakkında savcılık soruşturması açıldığını, gündemdeki böylesine büyük ve bir çok mecrada yayınlanmış bir olayı müvekkilinin haber yapmadan es geçmesinin beklenemeyeceğini, dava konusu haberin davacılara yönelik herhangi bir kasıt olmaksızın gelişmeleri aktarmak amacıyla yayınlandığını, toplumu bilgilendirme görevinin ifa edildiğini, haberde kullanılan ifadelerin gazetecilik mesleğinin sahip olduğu özellik gereği gazetecilik sanatından sayılacağını, bu nedenle makul karşılanması gerektiğini, haber içeriğinde yer alan ifadelerin bu sebeple hukuka aykırı sayılamayacağını, manevi tazminatın şartlarının oluşmadığını belirterek, müvekkilleri aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, davalı gerçek kişi imzasıyla diğer davalıya ait gazetede yayımlanan haber nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın; olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi birçok kararında; “…Sözleşme’nin 10/1. fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun ana temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini geliştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatarak ifade özgürlüğünün, Sözleşme’nin 10/2. fıkrasının sınırları içinde, sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen “haber” veya “fikirler” için değil, ama aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler için de uygulandığını, bunun, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olduğunu, bunlar olmaksızın “demokratik toplum” olamayacağını …” belirtmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında; dava konusu yazı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, yayının güncel olduğu, davacıların kişilik haklarına saldırı niteliğindeki ifadelere yer verilmediği, haberin veriliş biçimi ve bütünlüğü çerçevesinde, kamuoyu gündemini ilgilendiren bir olayın değerlendirilerek basının haber verme hakkı ve eleştiri sınırları içerisinde haber yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacıların davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Peşin yatırılan 1.707,75 TL harçtan tahsil edilmesi gereken 88,40 TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 1.619,35 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 2.750,00 TL vekalet ücretinin ,…’dan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 2.750,00 TL vekalet ücretinin … Gazetecilik Matbaa A.Ş.’den alınarak davalılara verilmesine,
6-Gider avansının kalan kısımlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstinaf yolu açıkolmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 16/01/2019

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)