Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1097 E. 2022/651 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1097 Esas
KARAR NO : 2022/651

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 20/11/2018
KARAR TARİHİ : 18/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10.04.2016 tarihinde plakası belirlenemeyen bir araç sürücüsü … hizasında müvekkili davacı küçük …’e çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin ağır yaralanarak malul kaldığını, kazada plakası alınamayan sürücünün kusurlu olduğunu, meydana gelen kaza nedeniyle yaralanan ve sakat kalan davacı müvekkilin yargılama esnasında ortaya çıkacak maddi zarardan (Daimi Maluliyet, Geçici İş göremezlik Tazminatı ve Bakıcı Giderleri) faizi ve karşı taraf vekalet ücreti ile birlikte davalı … hesabının sorumlu tutulmasını talep ettiklerini, dava öncesi davalı sigorta şirketine 16.07.2018 tarihinde resmin başvurunun yapıldığını, davalı kurum tarafından kaza ile ilgili oluş şekli hakkında kanaat edilemediğini, bir değerlendirme yapılmadığını, talebinin karşılanmayacağını, 30.07.2018 tarihinde cevap olarak verildiğini, davalı tarafın müvekkilinin maddi zararından sorumlu olduğunu belirterek, 10.04.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle, davacı için fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile geçici iş göremezlik zararı olarak 1.000,00 TL ve sürekli iş göremezlik tazminatı olarak şimdilik 3.800,00 TL ve bakıcı giderleri zararı olarak 200,00 TL olmak üzere toplam 5.000,00 TL maddi kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça, işbu davanın açılmasından önce müvekkilini koruma başvurusu yapıldığını, açılan … sayılı hasar dosyası kapsamında soruşturma dosyası incelendiğini, ilgili belgelerin incelenmesi sonucu 10.04.2016 tarihinde meydana geldiği iddia olunan kaza ile ilgili olarak kaza gününde herhangi bir tutanak düzenlenmediği, hiçbir mercie müracaatta bulunulmadığının anlaşıldığını, kazadan 2.5 ay sonra … Polis Merkezi Amirliğine müracaat edildiğini, bunun dışında, kazaya plakası tespit edilemeyen bir aracın sebep olduğu hususunda herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığını, davaya konu iddia tamamen davacının çelişkili soyut beyanlarına dayanılarak müvekkili kurumun sorumluluğuna sebep olacak başkaca delil bulunmadığını, bu nedenle, davacının soyut iddialarına dayanarak müvekkil, kurumdan tazminat talep etme hakkı bulunmadığından, davanın reddini karar verilmesini talep ettiklerini, davaya konu olayla ilgili plakası belli olmadığını, davacının maluliyetine neden olduğu iddia edilen kazaya ilişkin aracın işleten ve sürücünün tespitinin gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla sorumluluklarının kaza tarihindeki zmms poliçe limitleri dahilinde ve araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, kazanın 01.06.2015 tarihinden sonra meydana gelmiş olması nedeni ile hesaplamaların yeni genel şartlarda belirtilen şekilde yapılmasını, kusur durumunun tespitinin, müterafik kusurlu olup olmadığının belirlenmesini, maluliyetinin 10.04.2016 tarihli kaza ile illiyedi de irdelenerek ATK tarafından düzenlenecek maluliyet raporu ile tespitinin gerektiğini, davayı kabul manasına gelmemek kaydı ile davacı adına talep edilen geçici iş göremezlik tazminatını, bakıcı giderlerinin tedavi giderleri olarak değerlendirilmesi ile kendilerinden talep edilemeyeceğini, 6111 sayılı kanun gereği SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, bu hususun 01.06.2015 tarihinden itibaren geçerli olan yeni genel şartlarda da vurgulandığını, hesaplama yapılırken davacının işi, meleği, gelir durumunun tevsike yarar belge ve bilgi ile ispatlanmasının gerektiğini, aksi durumda gelirlerinin asgari ücret düzeyinde olduğunun kabulünün gerektiğini, Trafik Sigortası Genel şartlarında belirtilen hususlar göz önüne alınarak hesaplama yapılmasını, SGK tarafından davacıya ödenen rücuya tabi bir ödemenin bulunup bulunmadığının tespitini talep ettiklerini, dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceklerini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, 10/04/2016 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası nedeniyle davacının yaralanması sonucu 2918 sayılı KTK kapsamında plakası ve karayolları ZMMS poliçesi tespit edilemeyen aracın vermiş olduğu zararlardan sorumlu tutulan … Hesabından 1.000,00-TL geçici, 3.800,00-TL sürekli maluliyet ve 200,00-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 5.000,00-TL maddi zararların belirsiz alacak davası şekliyle kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile tazmini talebine ilişkindir.
2918 sayılı KTK’nın 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 97. maddesine göre; “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Söz konusu madde ile dava açmadan önce zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketine başvuru yapılması dava şartı haline getirilmiştir. Davacı tarafça dosyaya sunulan belgelere göre dava öncesi 17/07/2018 tarihinde davalı kuruma başvuru yapılarak dava şartı yerine getirilmiştir.
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre; çalışmakta iken sakat kalan mağdurun uğradığı maddi zararın hesaplanmasında, uğradığı sakatlık oranı değil, bu sakatlık nedeniyle ortaya çıkan iş göremezlik, diğer anlatımla çalışma ve kazanma gücündeki kayıp oranı esas alınmalıdır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2021/2388 E, 2021/3038 Karar sayılı ilamı) Yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3089 E, 2021/3411 Karar sayılı ilamı uyarınca “kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.” şeklindeki tespitler dikkate alındığında dosya kapsamında bulunan ve somut uyuşmazlıktaki kaza tarihi de dikkate alınarak maluliyet tespiti yapılmalıdır.
Dosya kapsamında 3 adet ATK raporu bulunmaktadır.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulunun 23/12/2019 tarihli adli tıp raporu ile özetle:
“… kızı, 01.08.2008 doğumlu …’in 10.04.2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmelik dikkate alındığında;
Kas iskelet Sistem, Alt esktremiteye ait sorunlar, hareket kısıtlılığı değerlendirmesi,
Tablo 3.8a ‘ya göre Fleksiyon kısıtlılığı orta %10, Ekstansiyon kontraktürü hafif %5, balthazard formülüne göre %14.5 olduğu,
Tablo 3.9 a göre10 derece fleksiyon kontraktürü orta %20 ,
Balthazard formülüne göre %31.6 olup Tablo 3.2’ye göre %16,
1) Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %16(yüzdeonaltı) olduğu,
2) İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunur.”
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulunun 01/04/2021 tarihli adli tıp raporu ile özetle:
“1)03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin sadece Ek-1 bölümünde yapılan değişiklikler içerdiği, Ek-3 ve diğer cetvelleri, meslek grupları bölümünü içermediği, dolayısıyla 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile sadece beden çalışma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğine (hangi hastalık ve arızaların malulen emeklilik kriterlerine uyduğu) ilişkin değerlendirme yapılabileceği, bu nedenle söz konusu yönetmeliğe göre meslekte kazanma gücü kaybı belirlenemeyeceği,
2)… kızı, 01.08.2008 doğumlu …’in 10.04.2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve ileride ihraz edeceği meslek ve mevki bilinmemekle meslek grup numarası Grup 1 kabul olunarak:
Gr1 XII (22İa……….10)A %14,
E cetveline göre %10.3 (yüzdeonnoktaüç) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,
2)İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9(dokuz) aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunur.”
Şeklinde tanzim edilen 2 rapordan sonra, dosyanın incelenmesinde davacının davasını sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri talebi ile açtığı buna karşın 22/09/2020 tarihli ıslah dilekçesi olarak isimlendirdiği dilekçesinde sürekli iş göremezlik tazminatı ve geçici bakıcı gideri yönünden davasını ıslah ettiği görülmekle ıslah dilekçesi ile dava dilekçesi arasında talep farklılığı ve hüküm vermeye elverişlilik noktasında tereddüt oluşması üzerine, HMK m.31 uyarınca süre verilmiş; davacı vekilinin 21/12/2021 tarihli celsede verilen 1 numaralı ara karara ilişkin 23/12/2021 tarihli dilekçe ile beyanlarında geçici iş göremezlik talepleri yönünden ıslah yapılmadığı açıklanmıştır.
Dava dilekçesinde davanın HMK.107.maddesi kapsamında açılmış belirsiz alacak davası olduğu yolunda açıkça belirtilmesi ve dava dilekçesindeki anlatım şekli ve davanın niteliği gözetildiğinde, davanın HMK 107.maddesi gereğince açılmış belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu belirgindir. Hal böyle olunca, mahkemece 22/09/2020 günlü dilekçenin HMK’nun 107/2.maddesi kapsamında bedel arttırım dilekçesi olarak değerlendirilmesi gerekmiştir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2018/2932 Esas, 2020/3888 Karar sayılı ilamı)
Davacı vekilince dosya kapsamında sunulan 28/06/2021 Yargıtayın son içtihatları nazara alınarak TRH 2010 yaşam tablosuna göre teknik faiz uygulanmadan ve devre başı ödemeli tam hayat annüitesi formülü ve yeni asgari ücret doğrultusunda sürekli iş göremezlik tazminatının belirlenmesini, 23/12/2021 dilekçe ile 9 aylık iyileşme süresini bakıma muhtaç kalınan süre olarak kabul etmiyor ise bakıma muhtaç kalınan süre (günlük kaç saat ise) ve geçici bakıcı giderinin de yeniden hesaplanması talep edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde kaza tarihinin 10/04/2016 olduğu, davacının davasını sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri talebi ile açtığı, dosya kapsamındaki ilk ATK raporunun Özürlülük Ölçütü Yönetmeliğine göre alındığı, dosya kapsamında bulunan hesap raporunun 1/8 teknik faiz uygulanmak suretiyle hazırlandığı, dosya kapsamındaki 2. ATK raporunun Çalışma Gücü Kaybı Yönetmeliğine göre hazırlandığı görülmekle, ATK raporlarında davacının bakıcı giderinin talebine yönelik bakıma muhtaçlık şartlarının oluşup oluşmadığına yönelik herhangi bir tespit ve değerlendirmede bulunulmadığı anlaşılmakla, dosyasının Adli Tıp Kurumu Ana Bilim Dalı Başkanlığına tevdi ile meydana gelen yaralamalı trafik kazasının 10/04/2016 tarihi olması da göz önünde bulundurularak çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden meydana gelen trafik kazası ile arasındaki illiyet bağının belirlenmesi davacının bakıcı gideri talebinin olduğu da gözetilerek başkasının bakımına muhtaç hale gelip gelmediği varsa muhtaçlık süresi yönündeki hususlarında adli tıp raporu tanzim edilmesinin istenilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulunun 03/06/2022 tarihli adli tıp raporu ile özetle;
” … kızı, 01.08.2008 doğumlu …’in 10.04.2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmelik dikkate alındığında; Kas iskelet Sistem, Alt esktremiteye ait sorunlar, hareket kısıtlılığı değerlendirmesi, Tablo 3.8a ‘ya göre Fleksiyon kısıtlılığı orta %10, Ekstansiyon kontraktürü hafif %5, Balthazard formülüne göre %14.5 olduğu,Tablo 3.9 a göre10 derece fleksiyon kontraktürü orta %20 ,Balthazard formülüne göre %31.6 olup Tablo 3.2’ye göre %16,
1) Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %16(yüzdeonaltı) olduğu,
2) İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği,
3) Sürekli veya geçici olarak bir başkasını bakımına muhtaç durumda olmadığı oy birliği ile mütalaa olunur.”
Şeklinde tanzim edilen rapor içeriği denetime ve güncel yargıtay içtihatlarına uygun olduğundan hükme esas alınması gerekmiştir.
Dosya kapsamına göre, trafik bilirkişi ve aktüerya bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi heyetine tevdi ile; meydana gelen yaralamalı trafik kazasındaki tarafların kusur durumu ve (% olarak) kusur oranı, davacının müterafik (birlikte) kusuru bulunup bulunmadığı, davacının bu kaza nedeniyle uğramış olduğu bedensel zararların ve bu kapsamda talep konusu ettiği sürekli/geçici iş göremezlik zararının hesaplanması ve tespiti bakımından bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilmiş; bilirkişi heyeti tarafından kusura yönelik davacı yaya ‘davacının %70 (yüzde elli) oranında kusurlu olduğu, Plakası belirlenemeyen kimliği meçhul sürücüsünün %30 (yüzde elli) oranında kusurlu olduğuna yönelik raporun kapsamlı, gerekçeli ve denetime açık olması karşısında itibar edilmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3089 E, 2021/3411 Karar sayılı ilamı ve uygulaması gereğince aktüer hesabında TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması gerekliliği belirtilmiştir. Bu kapsamda yapılan aktüer hesabı ile dosyaya rapor sunan bilirkişiden dosya kapsamında bulunan ATK Başkanlığının maluliyet raporuna ilişkin Özürlülük Ölçütü Sınıflandırma Yönetmeliği uyarınca alternatifli olarak hesaplama yapılmasının istenilmiş, Yargıtay 4. HD’ nin 08/06/2021 tarih 2021/3068 E, 2021/2526 K.sayılı güncel içtihat doğrultusunda TRH 2010 ve Progresit rant yöntemi kullanılarak yeniden hesaplama yapılarak rapor alınması sağlanmıştır.
Dosya Bilirkişisi …ve …’e tevdi edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 06.09.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak; kaza tarihinde 8 yaşında olması nedeni ile kazanç kaybından başka geçici iş göremezlik zararından söz edilemeyeceği, sürekli iş göremezlik- efor kaybının % 16 (yüzde onaltı) maluliyet oranı sonrası zararının 713.377,49 TL olduğu, davacı küçük … in kendi yaralanması ile sonuçlanan kazada %70 kusurunun bulunduğunun kabulü ile talep edebileceği sürekli maluliyet zararının 211.380,75 TL olabileceği, kaza tarihi dikkate alındığında 310.000,00 TL limit içinde bulunduğu, ATK raporunda; Sürekli veya geçici olarak bir başkasınına muhtaç durumda olmadığı oy birliği ile mütalaa olunduğu mütalaa olunduğu dikkate alındığında geçici ve sürekli bakıcı giderinden söz edilemeyeceğine dair denetime açık ve güncel yargı içtihatlarına uygun aktüer raporuna itibar edilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18/10/2018 tarih, 2015/ 16222 E. ve 2018/9271 K.sayılı kararında açıklandığı üzere “Güvence Hesabı yönünden faizin başlangıç (temerrüt) tarihi belirlenirken, ilgililerce gerekli belgeler de ibraz edilerek … Hesabı Yönetmeliği’nin 9, 14 ve 15. maddelerinde yazılı biçimde fona başvurulduğu halde ödeme yapılmamışsa başvuru tarihinden itibaren … Hesabının temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvuruda bulunulmuş ya da hiç müracaat edilmemiş ise … Hesabının temerrüdünden bahsedilemeyeceğinden faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerekir.” şeklindeki içtihat ve 2918 sayılı KTK’nın 99. maddesi uyarınca “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar” hükmü gözetilerek; somut davada dava öncesi 17/07/2018 tarihinde davalı kuruma başvuru yapıldığı görülmekle sekiz iş günlük sürenin sonunda davalı yönünden temerrüt olgusunun gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı nazara alınarak, mahkememizce bedel artırım dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne; davacı için 52.276,53-TL sürekli iş göremezlik maddi tazminatının davalıya başvurusu üzerine KTK m.99 uyarınca 8 iş günü sonrası yani temerrüt tarihi olan 27.07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ayrıca da kaza tarihinde 9 yaşında olan davacının herhangi bir kazancının bulunmadığı, bu bağlamda geçici iş göremezlik zararından söz edilmeyeceği, bu nedenle davacının geçici iş göremezlik ve dosya kapsamındaki ATK raporlarına göre sürekli veya geçici olarak bir başkasını bakımına muhtaç durumda olmadığı kanaati ile bakıcı gideri tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Dava ve 22/09/2020 tarihli bedel artırım dilekçesinin kısmen kabulü ile,
-52.276,53-TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalı … Hesabının temerrüt tarihi olan 27.07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Davacının geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri taleplerinin şartları oluşmadığından reddine,
3-Kabul edilen dava değeri (52.276,53 TL) üzerinden alınması gereken 3.571,00 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 35,90 TL ve sonradan yatırılan 194,00 TL ıslah harcının mahsubu ile eksik kalan bakiye 3.341,10 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4- Davacı tarafından yatırılan bakiye 35,90 TL peşin harç, 35,90 TL başvurma harcı ve 194,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 265,80 harca ilişkin yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 384,75 TL posta, tebligat, 3.400,00 TL bilirkişi ücreti, 1.597,00 TL ATK ücreti olmak üzere toplam 5.381,75 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 4.557,19 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1,2 maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 5.458,65-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
9-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.18/10/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır