Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1088 E. 2020/487 K. 04.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1088 Esas
KARAR NO : 2020/487

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 18/11/2018
KARAR TARİHİ : 04/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili şirket nezdinde sigortalı olan … adresinde bulunan dairenin 13/08/2016 tarihinde apartmanın su oluklarının tıkanması nedeniyle hasara uğradığını, yöneticinin koruma ve onarım görevinin Kat Mülkiyeti Kanununun 35.maddesi uyarınca müvekkili sigorta şirketinin bina yönetimine rücu hakkının doğduğunu, zarardan sorumlu olan …Yönetiminin diğer davalı …Ş. nezdinde … poliçe numarası ile ”Ortak Alanlar Sigortası” kapsamında sigortalandığını, tutulan ekspertiz raporu doğrultusunda hasarın ortak alanlardan kaynaklandığının ve apartman yönetiminin sorumlu olduğunun tespit edilmesi sonucunda sigorta şirketine 23/05/2017 tarihinde bir rücu yazısı gönderildiğini ancak müvekkili davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığını, söz konusu hasar neticesinde müvekkili şirket tarafından sigortalısına söz konusu hasar sebebiyle 550,00 TL hasar tazminatının ödendiğini, ödenmiş olan hasar tazminatının sorumlu davalılardan rücuen tahsili amacıyla … 24. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, bu nedenlerle …. 24. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılmış haksız ve hukuka aykırı yetkiye ve borca itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dava dilekçesi ile özetle; Görev ve yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemenin … Mahkemeleri olduğunu ayrıca uyuşmazlığın çözüm yerinin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacı … şirketinin, sigortalısının zarara uğradığı bağımsız bölümün bulunduğu apartmanın müvekkili sigorta şirketi nezdindeki … nolu ”Ortak alan Paket Sigorta Poliçesi” ile bazı rizikolara karşı sigortalandığını, dava konusu hasarın, apartmanın ortak alan atık su ya da yağmur suyu tahliye borularından kaynaklı olmadığını, sorunun ortak alan yağmur suyu giderinden değil, kat malikinin mutfak lavabosunun giderinden kaynaklı olduğunu ve bu durumun anılan poliçe teminatı kapsamında olmadığını, her riziko ve oluşan tüm hasarların teminat kapsamında olmadığını, hasarın gerçek ve kanıtlanabilir olmasının gerektiğini, davacının dava konusu ettiği ve iddiadan öteye geçmeyen ve hatta poliçe teminatı kapsamına girmeyen zararın tazmininin mümkün olmadığını, bu nedenlerle yetkisizlik ve görevsizlik kararı verilmesini, aksi takdirde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Davacı şirket ile dava dışı sigortalı arasında düzenlenen konut sigorta sözleşmesi, hasar dosyası, makbuz ve ödeme dekontları, davalı … ile dava dışı site yönetimi arasında akdedilen sigorta sözleşmesi celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, konut sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı …Ş. ile dava dışı sigortalı … arasında sigortalıya ait … ili, … İlçesi, … Köyü, 4958 parselde kayıtlı taşınmazın, 1/50 Arsa Paylı, A Blok, 4. Kat, 17 numaralı bağımsız bölüm için 25/11/2015 – 2016 tarihlerini kapsayan “…” nin düzenlendiği, poliçe süresi içinde sigortalı konutta apartmana ait su oluklarının tıkanması nedeniyle su baskının ve hasarın oluştuğu, davacı … şirketinin dava dışı sigortalısının zararını karşıladığı ve 20/10/2016 tarihinde banka havalesi yoluyla 550,00 TL hasar tazminatı ödemesinde bulunduğu, bu durum üzerine dava dilekçesinde ikrar edildiği üzere TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortalısının haklarına halef olarak Kat Mülkiyeti Kanunun 35. maddesi gereğince zarardan sorumlu olan … Site Yönetiminin “Ortak Alanlar Sigortası” poliçesi kapsamında davalı … şirketinden halefiyet kuralı gereği ödenen tazminatının rücusunun istendiği, davalının ödeme yapmaması üzerine takip başlatıldığı ve takibe itiraz üzerine işbu itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, davacı … kendi sigortalısının haklarına halef olarak bu davayı açtığından halefiyet davası ticari dava olmadığından görevli mahkemenin tespit edilmesi gerekmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde ifade edilmiştir.
Dava dışı sigortalı …’ın sahibi bulunduğu konutta apartmana ait ortak gider tesisatının ve su olukları giderlerinin tıkanması sonucunda evini su basması ile hasarın oluştuğu, dava dışı sigortalının ortak olanlardan zararın tazmini için Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca site yönetimine başvurma hakkı bulunmaktadır. Zira, yukarıda detayları verilen evin tapu kaydında açıkça BAĞIMSIZ BÖLÜM olduğu ve ana taşınmazda KAT MÜLKİYETİ kurulduğu, bu nedenle uyuşmazlığın çözümü bakımında 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunun uygulanması gerektiği açıktır.
Görevli Mahkemenin tespitine yönelik davaya ışık tutabilecek, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/9131 Esas, 2019/6529 Karar sayılı ilamında:
“…Davacı …, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Davacı taraf, ortak alan olan yağmur suyu tahliye tesisatının tıkalı olması sebebi ile sigortalı işyerinde hasara neden olduğu iddiasına dayanmaktadır. Mahkeme tarafından, sigortalı iş yerinin bulunduğu binaya ilişkin tapu kayıtları getirtilmiş ve ana taşınmazda kat mülkiyeti kurulduğu anlaşılmıştır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19. maddesinde, her kat malikinin anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun’un Ek 1. maddesinde, “kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde çözümleneceği” düzenlemesine yer verilmiştir. Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; uyuşmazlığın 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklandığı dikkate alınarak, davada Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan HMK’nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” olarak ifade edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, eldeki dava dosyası bakımından 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunun uygulanması gerektiği, anılan Kanunun Ek 1. maddesinde Kat Mülkiyeti Kanunundan doğan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmasızın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceğinin düzenlendiği, Mahkemelerin görevinin kamu düzenine ilişkin olup taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında Mahkemece resen nazara alınması gerektiği, Mahkememizin işbu dava dosyası bakımından görevli olmadığı, Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olması karşısında görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-HMK.’nın 114/1-c, 115/2. Maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan mahkememizin görevsizliği ile davanın USULDEN REDDİNE, Görevli mahkemenin SULH HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
2-HMK.nın 20. Maddesi uyarınca taraflardan birinin , bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten , süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL (NÖBETÇİ) SULH HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 20 maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği,
4-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, HMK 341/2 maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere dosya üzerinde karar verildi. 04/11/2020

Katip … Hakim …
(e-imzalıdır) (e-imzalıdır)