Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1059 E. 2023/392 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1059 Esas
KARAR NO : 2023/392

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/11/2018
KARAR TARİHİ : 02/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri … ve …’nun oğlu maktul … karşıdan karşıya geçmek üzereyken 15/09/2018 tarihinde saat: 22:30 sıralarında … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması sonucu ağır yaralandığını ve tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybettiğini, meydana gelen trafik kazasına karışan araç davalı … Sigorta A.Ş’ nin ZMMS güvencesi altında olduğunu, müteveffanın kaza tarihinde 12 yaşında olduğunu, davacılar için ayrı ayrı 50.000,00-TL olmak üzere toplam 100.000,00-TL manevi tazminat talep edildi; yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı … Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; manevi tazminatın ise teminat kapsamı dışında olduğunu, kazaya davalı sürücünün neden olup olmadığı ile kusur durumuna dair soruşturma sonucunun beklenmesini, sorumluluklarının sigortalı araç dürücüsünün kusuru oranında ve azami teminat limiti ile sınırlı olduğunu, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile maktulün kusur durumları yapılacak olan bilirkişi incelemesinde açıkça görüleceği, ancak söz konusu trafik kazasının meydana gelmesinde müvekkilinin kusuru bulunmadığını, 15/09/2018 tarihinde müvekkilim …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile yapmış olduğu kaza neticesinde …’nun vefâtı nedeni ile davacı anne ve baba için destekten yoksun kalma ve manevi tazminat ile birlikte defin masraflarının kaza tarihinden itibaren uygulanacak ticari faizi talebi ile dava ikame edilmiş ise de maktulün kazaya sebebiyet vermesindeki kusuru dikkate alınarak, davanın reddini savunmuştur.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup ilişkindir.
Bir insanın ölümü hukuki anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK’nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nın 45/2. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir ( Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/4075 Esas ve 2018/12151 Karar sayılı kararı).
15/09/2018 günü saat 22:30 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile … istikametine doğru … Caddesi üzerinde seyir halinde iken kaza mahalline geldiği sırada idaresindeki aracın sol ön kısımları ile, istikametine göre solundaki orta refüj aralığından kaplamaya giren ve karşıdan karşıya geçmek isteyen çocuk yaya …’ya çarpması neticesinde ölümlü trafik kazası meydana geldiği anlaşılmıştır. Dava konusu olayla ilgili … 21. Asliye Ceza Mahkemesi …E sayılı dosyasında yargılama yapılmış; Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanmış olan raporda, Keşif esnasında …’ın ve …’nun çarpmanın olduğu noktayı farklı gösterdiği, …’ın gösterdiği çarpma noktasını butonlu yaya geçidinin 54 metre ilerisinde işaretlendiğini, … çarpma noktasının butonlu yaya geçidinin 34 metre ilerisinde işaretlendiğinin gösterildiği belirtilerek adli tıp raporunda alternatifli sonuç verildiği; çarpma noktası kavşağın ilerisinde 54 metre ileride ise … tali, yaya … asli kusurlu; çarpma noktası kavşağın ilerisinde 34 metre ileride ise … asli ve yaya … tali kusurlu olduğunu belirtmiştir.
… 21. Asliye Ceza Mahkemesi … Esas sayılı dosyasında olay tarihinde sanığın sevk ve idaresindeki … plakalı aracıyla … ilçesi … mahallesi … üzerinde kavşak noktasına geldiği sırada yola çıkan maktule dikkat ve özen yükümlülüğüne (yol üstünlüğü olan yayaya ilk geçiş hakkını vermemek şeklinde) aykırı davranışı neticesinde çarptığı, meydana gelen kaza neticesinde maktulün kaldırıldığı hastanede vefat ettiği, kazanın meydana gelmesinde mahkememizce denetime elverişli olması nedeniyle hükme esas alınan ATK raporunda belirtildiği üzere sanığın asli, maktulün tali kusurlu olduğu, bu suretle sanığın atılı suçu işlediği tanık beyanından, sanığın savunmasından, dosyada yer alan ATK raporundan anlaşılmıştır. Her ne kadar sanık kaza noktasını mahkememizce yapılan keşifte tanıktan farklı göstermişse ve bu durum kusur halini etkilemişse de; sanığın bu noktadaki savunmalarına; sanığın kardeşi olan tanık …’un ”Abim durduğunda ne olduğunu sordum. O da ilk önce anlamadı. Aşağıya indiğimizde yerde bir şahsın yaralı vaziyette yattığını gördük.” şeklindeki beyanı dikkate alındığında sanığın ilk etapta çarptığını anlayamaması ve sonradan durması nedeniyle çarpma yerini tam anlayamayabileceği değerlendirilerek itibar edilmemiş, buna karşın tanık …’nın kazayı baştan sona görmesi nedeniyle beyanlarının daha doğruyu yansıtacağı kanaatine varılmış, tanık …’nın beyanı doğrultusunda olay değerlendirilerek sanığın asli kusurlu olduğu kanaatine varılmış, 2 seçenekli hazırlanan ATK raporu bu yönüyle hükme esas alınarak, “ Taksirle Bir Kişinin Ölümüne Neden Olma” suçunu işlediği sabit görülerek hüküm tesis edilmiştir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir. Ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
6098 sayılı Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı BK 53) maddesi gereğince hukuk hakimi kusurun mevcudiyetine ilişkin Ceza Mahkemesi kararı ile bağlı değil ise de, Ceza Mahkemesinde kusurlu olduğu kabul edilerek hakkında mahkumiyet kararı verilen kimse Hukuk Mahkemesinde tamamen kusursuz kabul edilemez. Ceza mahkemesinde verilen mahkumiyet kararları hukuk hakimini bağlar ise de, cezada saptanan kusur oranı ise hukuk hakimini bağlamaz (mülga 818 sayılı BK. md. 53. 6098 sayılı TBK. 74.).
Dosya kapsamındaki ATK kusur raporunda alternatifli hesaplama yapıldığı görülmüş, bunun üzerine mahkememizde aktüer rapor içeriğinde yeniden kusur raporu alınmış; alınan bu kusur raporuna taraf vekillerinin itirazları uyarınca ceza mahkemesi dava dosyası da incelenmek suretiyle ek rapor alınmış; bu kez alınan ek rapor içeriğine davacı vekilince itiraz edilemeyerek belirsiz alacak davası şeklinde ikame edilen davada bedel arttırım dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dosyanın bilirkişiler …ve …’e tevdi edildiği, bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan 30/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda kusur yönünden Müteveffa Yaya … yukarıda belirtilen 2918 sayılı Trafik kanunun Madde 68-b ve c maddeleri ve aynı kanuna ait yönetmeliğin 138. Maddesinde yer alan yollarda güvenli geçiş hususlarına uymadığı, görüşe engel hali bulunmayan yol üzerinde geçiş yaptığı noktanın görüş mesafesi içerisinde bulunan ve trafik işaret levhaları ile tespit edilmiş ve çarpma noktasına 34-54 metre uzaklıkta görüş mesafesi içerisinde bulunan ve basit bir dikkat ile görülmesi mümkün olan konumda bulunan butonlu trafik ışıklarını kullanarak emniyetle geçmeleri mümkünken, aksine davranışla bölünmüş yolda sağ şeridi park halindeki araçlar nedeniyle sol şeritte seyir halinde olan, far ışıkları nedeniyle yayalar tarfamdan kolaylıkla farkedilen aracın yoldaki varlığına ve duramayacak kadar yaklaşmış olan kamyonetin seyir şeridi olan kaplamaya, önlemsizce girmesi, dikkatsiz, tedbirsiz ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketiyle olayın meydan agelmesinde asli ve %75 oranında kusurludur.
Davalı sürücü … kamyoneti ile gece far ışığı altında meskun mahalde kamyoneti ile seyri esnasında istikameti açısından düz ve virajı bulunmayan yolda mahal ve görüş açısına göre oluşabilecek tehlikelere ve diğer yol kullanıcılarına karşı müteyakkız ve dikkatli seyretmesi, yolda karşı bölünmüş yol bölümünden geçiş yapan ve refüje çıkan çocuk yayaları zamanında farkedecek dikkati ve öÖzeni göstermesi gerekirken aksine davranışla dikkatsiz ve tedbirsiz ve özen yükümlülüğüne aykırı sevk ve idaresiyle kazanın meydan agelmesinde tali ve %25 oranında kusurlu olduğu görüşüne varılmıştır. … 21.Asliye Ceza mahkemesince ATK rapor içeriğindeki alternatifli hesaplamadan davacılar desteğinin %25 kusurlu sayıldığı alternatife göre ceza davası neticelendirilmiş, mahkememizce alınan ek rapor içeriğindeki kusur oranına davacılar vekilinin itirazı bulunmadığı da gözetilerek dosyamızda kapsamındaki mahkememizce alınan İTÜ Makina Fakültesi Öğretim Üyesi tarafından düzenlenen rapor içeriği denetime elverişli olduğu anlaşılmakla ve taraf itirazlarının dahi bulunmaması gözetilerek hükme esas alınması gerekmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, sözkonusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten veya … Hesabı) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK’nın 16.04.2008 gün 2008/4-326-325 ve HGK’nın 05.06.2015 gün 2014/17-2198 E. 2015-1495 K. sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir). (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2019/1650 Esas, 2021/1182 Karar sayılı ilamı)
Davalı sigorta şirketi vekili bedel artırım dilekçesine karşı artırılan tutarın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek zamanaşımı defisinde bulunmuş ise de; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 85.maddesinin 1.fıkrası uyarınca taksirle bir kişinin ölümüne neden olmasına suçundan yürütüldüğü bu halde TCK’ nın 66/1-d maddesi gereğince somut olayda uygulanması gereken zaman aşımı süresinin 15 yıl olduğu, eldeki davanın dava dilekçesinde açıkça HMK 107. maddesi kapsamında “belirsiz alacak davası” olarak ikame edildiğinin ifade edildiği, belirsiz alacak davasında alacağın tamamı için dava tarihi itibariyle zaman aşımının kesildiği, ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı dolmadığından reddine karar verilmiştir.
Dava konusu 15.09.2018 tarihli trafik kazasına karıştığı belirtilen … plakalı aracın … No.lu 04.01.2018/2019 dönemi Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin davalı sigorta şirket nezdinde tanzim edildiği, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve azami 360.000,00 TL ile sınırlı sorumluluğunun bulunduğu, dava öncesi davacılara herhangi bir tazminat ödemesi yapılmadığı görülmüştür.
2918 sayılı KTK’nın 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 97. maddesine göre; “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Söz konusu madde ile dava açmadan önce zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketine başvuru yapılması dava şartı haline getirilmiştir.
14/05/2015 tarihli 29355 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafı ile aynı genel şartların C.7.maddesi başlığı ile birlikte 02/08/2016 gün 29789 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğü giren düzenlemeyle değiştirilmiş ve genel şartların Ek 6.maddesinde de tazminat ödemesinde istenilecek belgelerin neler olduğu açıklanmıştır. Genel şartların B.2.maddesinin 3.paragrafındaki değişiklik “Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre, yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı, hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir. ” şeklindedir. Dava öncesinde davacı vekili tarafından yazılı talep dilekçesinin 25.10.2018 tarihli olduğu, davacının dava açılmadan evvel KTK 97. madde hükmü uyarınca yazılı başvuru şartını usulünce yerine getirdiği anlaşılmıştır.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafında yapılan ve 02/08/2016 tarihinden itibaren geçerli olan değişiklik ise, yani tazminat ödemelerinde istenilecek belgelerin hangi belgeler olduğuna ilişkin değişiklik ise; esasen KTK’nın 99.maddesi hükmüne bağlı olarak getirilmiş bir düzenleme niteliğinde olup, dava şartı koşulu bakımından getirilmiş bir düzenleme niteliğinde bulunmamaktadır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2018/2552 Esas, 2020/3772 Karar sayılı ilamı) Buna karşın 2918 sayılı KTK’nın 99. maddesi gereği genel şartlarda belirlenen belgeler sigortacıya sunulmadığı takdirde Yargıtay uygulamaları gereğince KTK’nın 97. maddesi ve Genel şartlar Ek 6. maddesi gözetilerek sigorta dava dilekçesiyle birlikte ihbar olunmuş sayılacağından, somut olayda da kaza tespit tutanağı bulunmadığından dava tarihinden itibaren temerrüte uğramış sayılmıştır.(Yargıtay 17.HD’nin 2018/3847 Esas 2020/823 Karar 06/02/2020 tarihli ilamı)
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3089 E, 2021/3411 Karar sayılı ilamı ve uygulaması gereğince aktüer hesabında TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması gerekliliği belirtilmiştir.
Dosyanın bilirkişiler …ve …’e tevdi edildiği, bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan 30/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda destek hesabı yönünden, 27.09.2018 tarihinde …’nun vefatı nedeniyle desteğinden yoksun kalan;
-Davacı müteveffanın annesi …’nun toplam destekten yoksun kalma zararı 238.577,77 TL olduğu, müteveffanın %75 kusurunun kabulü ile, davalı sigorta şirketinin poliçe limitleri dahilinde talep edebileceği maddi zararının 59.644,44 TL olabileceği,
– Davacı müteveffanın babası …’nun toplam destekten yoksun kalma zararının yetiştirme gideri tenzili sonrası 171.585,91 TL olduğu, müteveffanın %75 kusurunun kabulü ile, davalı sigorta şirketinin poliçe limitleri dahilinde talep edebileceği maddi zararının 42.896,48 TL olabileceği, şeklinde denetime açık rapor tanzim edilmiştir.
İşbu aktüer hesap raporu kapsamında HMK 107. maddesi kapsamında “belirsiz alacak davası” olarak ikame edildiği 21.11.2021 tarihli bedel arttırım dilekçesi sunulduğu, cenaze ve defi giderleri yönünden ise 21/02/2023 tarihli duruşmada davacı vekilince feragat beyanında bulunulduğu gözetilerek, aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
Maddi tazminat talepleri bakımından, davalı sigorta şirketinin dava öncesinde temerrüte düşürülmediğinden bu davalı yönünden dava tarihinden itibaren; diğer davalı yönünden ise haksız fiilin faili niteliği ile kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir. Hükmedilen tazminat miktarlarına ise sigortalı aracın kamyonet niteliği gereği ticari iş kapsamında kullanıldığı, temerrüt faizi olarak ticari faiz niteliğindeki avans faizine hükmedilmesi gerektiği gözetilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 56. (818 sayılı BK’nun 47.) maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Manevi tazminat yönünden, davacıların murisinin geçirmiş olduğu trafik kazası sonucunda vefatından dolayı manevi olarak elem ve ızdırap duyacakları, zarar uğrayacağı muhakkaktır. Ancak, manevi tazminatın amacı, istemde bulunanın manevi zararlarını uygun bir miktarda karşılamak olduğu kadar, sebepsiz zenginleşmesine de yer vermemektir. Somut davada, Müteveffa 01.12.2005 doğumlu …; vefat ettiği 27.09.2018 tarihinde (12 yıl 9 ay 27 gün) 13 yaşında olduğu, davacıların vefat edenin anne ve babası olduğu, kazadaki kusur oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kaza tarihi itibariyle paranın alım gücü ile hakkaniyet ilkesi hep birlikte değerlendirilerek, manevi tazminat miktarı belirlenmiş; bu suretle mahkememizdeki vicdani kanıya göre hükmedilen tutarın adalet duygusunu pekiştirecek, davaya konu trafik kazası sebebiyle duyulan elem ve üzüntüyü dindirecek ve tatmin edecek düzeyde olduğu ve ayrıca tarafların zenginleşmesine – fakirleşmesine mahal vermeyeceği değerlendirilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacıların müteveffa …’nun ölümü nedeniyle cenaze ve defin masraflarına ilişkin talebinin feragat nedeniyle reddine,
2-Davacı …’nun müteveffa …’nun ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin talebinin değer artırım dilekçesi doğrultusunda KABULÜ ile 42.896,48-TL’nin davalı … A.Ş yönünden dava tarihi olan 09/11/2018 tarihinden itibaren; davalı … yönünden kaza tarihi olan 15/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara VERİLMESİNE,
3-Davacı …’nun müteveffa …’nun ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin talebinin değer artırım dilekçesi doğrultusunda KABULÜ ile 59.644,44-TL’nin davalı … A.Ş yönünden dava tarihi olan 09/11/2018 tarihinden itibaren; davalı … yönünden kaza tarihi olan 15/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara VERİLMESİNE,
4-Davacı …’nun müteveffa …’nun ölümü nedeniyle manevi tazminat talebinin KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 25.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 15/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı …’nun müteveffa …’nun ölümü nedeniyle manevi tazminat talebinin KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 25.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 15/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
HARÇ
Davanın başında maddi ve manevi tazminat isteminin toplamı olan 203.540,92 TL üzerinden 341,66 TL peşin harç ve 355,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 696,66 TL harç yatırıldığı, maddi tazminat istemi olan 103.540,92 TL’ye isabet eden peşin harç tutarının 355,11 TL; manevi tazminat istemi olan 100.000,00 TL’ ye isabet eden peşin harç tutarının 341,55 TL olduğu anlaşılmakla; ( 355,11 TL + 341,55 TL = 696,66 TL ) ayrı ayrı hesaplama yapılması gerekmiştir.
6-a)Maddi tazminat yönünden kabul edilen dava değeri (102.540,92 TL) üzerinden alınması alınması gereken 7.004,57 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 355,11 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 6.649,46 TL harcın davalılar …Şirketi ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınara hazineye gelir kaydına,
b)Manevi tazminat yönünden kabul edilen dava değeri (50.000,00 TL) üzerinden alınması gereken 3.415,50 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 341,55 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 3.073,95 TL harcın davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
YARGILAMA GİDERİ
7-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 341,66 TL peşin harç, 35,90 TL başvurma harcı, 355,00 TL ıslah harcı, 320,00 TL posta, tebligat, 2.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.652,56 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.737,36 TL yargılama giderinin davalılardan (sigorta şirketinden manevi tazminat istemi bulunmadığından davalı Türkiye Sigorta Anonim Şirketi’nin bu yargılama giderinin 1.858,05 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalan bakiye yargılama giderinin davacı üzerine bırakılmasına,
8-Davalı … Şirketi tarafından yargılama nedeniyle yapılan 0,75 TL posta tebligat, 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 600,75 TL yargılama giderinin maddi tazminatın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 5,82 TL’sinin davacılardan müşterek müteselsilen alınarak davalı … Şirketi’ne verilmesine, bakiye kalan yargılama giderinin davalı … Şirketi üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı … tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
VEKALET ÜCRETİ
10-Kabul edilen manevi tazminat yönünden davacı … yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1 ve 10/4 maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin davalı …’dan alınarak davacı …’ya verilmesine,
11-Kabul edilen manevi tazminat yönünden davacı … yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1 ve 10/4 maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin davalı …’dan alınarak davacı …’ya verilmesine,
12-Reddedilen manevi tazminat yönünden davalı … yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/2 ve 10/4 maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen manevi tazminat dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı …’a verilmesine,
13-Reddedilen manevi tazminat yönünden davalı … yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/2 ve 10/4 maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen manevi tazminat dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı …’a verilmesine,
14-Kabul edilen maddi tazminat yönünden davacı … yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … Şirketi ve …’dan müşterek müteselsilen alınarak davacı …’ya verilmesine,
15-Kabul edilen maddi tazminat yönünden davacı … yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 9.543,11 TL vekalet ücretinin davalılar … Şirketi ve …’dan müşterek müteselsilen alınarak davacı …’ya verilmesine,
16-Reddedilen maddi tazminat yönünden davalılar … Şirketi ve … yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 3/2 ve 13/2 maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen maddi tazminat dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 1.000,00 TL vekâlet ücretinin davacılar … ve …’dan müşterek müteselsilen alınarak … Şirketi ve …’a verilmesine,
17-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.02/05/2023

Katip Hakim

.