Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1034 E. 2020/554 K. 20.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1034
KARAR NO : 2020/554

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 05/11/2018
KARAR TARİHİ : 20/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İİK m.287 gereği geçici mühlet verilmesini, İİK m.287/3 gereği komiser tayinini, geçici mühlet içinde yapılacak inceleme neticesinde bir yıllık kesin mehlin verilmesini, kesin mehil içinde yapılacak konkordato anlaşmalarının akdedilmesi halinde konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK m.286 ve devamı hükümlerinden kaynaklanmakta olan konkordato talebine ilişkindir.
Mahkememizce davacılar lehine geçici mühlet, akabinde ise kesin mühlet kararı verilmiştir.
Kesin mühletin devam ettiği aşamada davacı vekili 16/11/2020 tarihli dilekçe ile konkordato taleplerinin feragat nedeniyle reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.
Öncelikle davacı vekilinin talebi İİK m.292/f.2- bend (d) hükmüne dayanmaktadır. Aynı hükmün 2. fıkrasına göre ise “Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder. ”
Kaldı ki davacılar vekilinin talebi” borçlunun mali durumunun düzelmesi nedeni ile kesin mühletin kaldırılması ” olarak nitelendirilse dahi bu durumu düzenleyen İİK m.291/f.2 hükmüne göre dahi “Mahkeme bu madde kapsamında kesin mühletin kaldırılmasına karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.”
Her iki hükmün konkordato kurumunu düzenleyen İİK m.285 ve devamından sonra yer alan 12. BAP’ da yer aldığı, bu itibarla adı geçen hükümlerin özel hüküm niteliğinde olduğu, buna mukabil 6100 sayılı HMK ‘nın ikinci bölümünde yer alan ve yargılamaya hakim olan ilkelerden m.30 hükmünün ise genel nitelikte bir usul hükmü olduğu dikkate alındığında öncelikle özel hükmün uygulanması gerektiği yorum bilimi (hermenötik) açısından zorunludur. O halde HMK m.30 hükmünde yer alan düzenlemenin bu açıdan dikkate alınabilmesi mümkün değildir. Bir başka deyişle uyuşmazlık ile ilgili pozitif hukukta özel düzenleme olduğu sürece genel düzenlemelerin uygulanması düşünülemez. Gerek yargısal uygulama gerek doktrin bu konuda uyum içindedir.
Yukarıda açıklanan İİK m.291/f.2 ve İİK m.292/f.2 hükmünün emredici nitelikte olduğu, nitekim kanun koyucunun somut olayda olduğu üzere sebebi ne olursa olsun konkordato talebinden feragat edilmesi durumunda mahkemenin duruşma günü açması gerektiğini açıkça düzenlediği sabittir. Bu noktada mahkemeye herhangi bir nedenle takdir alanı ise kesin olarak bırakılmamıştır.
Mahkeme hükmünün yorum gerektirmeyecek derecede açık ve kesin olması halinde yapılacak şey kanunun emredici hükmünün yerine getirilmesidir. Mecelle’deki ifade ile ” Mevrid-i nasta içtihata mesağ yoktur.” Elbette açık hükmün içeriği sert görülse de yine Roma Hukukunda kabul edilen ifade ile ” Kanun serttir, fakat kanundur” ( Dura lex sed lex ).
Nitekim mehaz niteliğindeki İsviçre İcra İflas Kanunun m.296 b nin bu yönde bir hüküm içermemekle birlikte, 2013 değişikliğinden önceki düzenlemede olduğu gibi mahkemenin yer, gün ve saati belirleyerek duruşma açması ve borçlu ile alacakları dinlemesi, hatta İsviçre İİK ( eski) m. 295 f.5, ( eski) m.308′ e de yollama yaptığından, duruşmanın gün, yer ve saatini ilan etmesi gerektiği kabul edilmektedir. (Prof. Dr. Alican Budak, Doç. Dr. Müjgan Tunç Yücel, Yeni Konkordato Hukuku, Ankara-2019 İkinci baskı, Sayfa 315 te atıf yapılan kaynak KUKO SchKG- Hunkeler, m. 296b, no. 13, Gilleron, Commentaire, m. 295, no. 24, s.373,)
Hemen belirtmek gerekir ki 6100 sayılı HMK m. 307 hükmünde düzenlenen davadan feragat beyanı, batıklık sebebine dayanan iflasa göre karar verilmesi halini de içinde barındıran konkordato talepleri açısından sıradan bir feragat beyanı olarak nitelendirilemez. Zira talep ile ilgili olan alacaklıların hüküm verilmeden önce feragat talebinde bulunan şirketin batık olup olmadığı noktasında beyanda bulunma haklarının kısıtlanmaması gerekir. Esasen duruşma açılmasının asıl amaçlarından biri de bu nedendir. Zaten kanun koyucu da en azından bu nedenle konkordato talebinden feragat olsa dahi duruşma açılması noktasında emredici düzenleme getirmiştir.
Duruşma gün ve saatinin takdir edilmesi sonrası ve duruşma günü icra edilmeden önce konkordato komiser heyetinin İİK gereği her türlü resmi ve özel kurum ile muhabere etme, tebligat yapma ve bu çerçevede görevini yerine getirmek adına, gerekli belgeleri temin etme hak ve yükümlülüğünün bulunduğunun dahi dikkate alınmak suretiyle, konkordato talebinden feragat eden davacı şirketin halihazırda güncel ve fiili rayiç değerler gözetildiğinde borca batık olup olmadığının araştırılmasına, bu konuda gerekçeli ve denetime elverişli şekilde ve güncel raporun sunulması hususunda komiser heyetinin görevlendirilmesine dair karar verilmiştir.
Komiser heyeti ise 20/11/2020 tarihli raporlarında davacı şirketin rayiç değerlere göre borca batık olmadığını, davacı şirketin ticari faaliyetlerinin hali hazırda devam ettiğini, kar dahi elde ettiğini, davacı gerçek kişinin 1.sınıf tacir olmadığını açık, gerekçeli ve denetime elverişli şekilde açıklamışlardır.
Konkordato komiser heyetinden rapor alınmış, ayrıca İİK m.291 hükmünde belirtilen şartların oluşup oluşmadığı dahi araştırılmıştır.
Alınan konkordato komiser heyeti rapor içeriğine mevcut dosya kapsamına göre iflasa tabi davacı şirket konkordato talebinden feragat etmiş ise de davacı şirketin borca batık olmadığı, bu nedenle davacı hakkında İİK m.292 hükmü çerçevesinde iflas kararı verilmesi şartının oluşmadığı ortaya çıkmıştır. Esasen gerçek kişi de iflasa tabi değildir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki davacılar vekili konkordato talebinden feragat etmiş olup, vekilin ise feragat yetkisi bulunmaktadır. Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun feragate ilişkin 307 ve devamındaki maddelerine göre; feragat, davacının, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmaksızın talep sonucundan kayıtsız-şartsız vazgeçmesidir. Hükmün kesinleşmesine kadar yapılabilen feragat, kesin hüküm gibi sonuç doğurur.Bu durumda mevcut feragat beyanı çerçevesinde ve yukarıda yapılan araştırmalar sonucunda iflasa tabi olan davacı şirket hakkındaki konkordato talebinin sadece feragat nedeniyle reddi gerekir.
Yapılan açıklamalar karşısında, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı davacı … Tic. Ltd. Şti. ile … T.C. kimlik numaralı davacı …’nın davadan feragat beyanı karşısında davacıların konkordato taleplerinin feragat nedeniyle ayrı ayrı reddine, davacılar vekilinin feragat beyanı karşısında, davacılar lehine verilen tüm geçici mühlet ve kesin mühlet kararlarının, hükmün verildiği 20/11/2020 günü saat: 16:01’den geçerli olmak üzere tümden kaldırılmasına ve mahkememizce atanan konkordato komiserlerinin görevine son verilmiş olduğunun bildirilmesine, konkordato komiserinin görevine son verildiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine, davacılar hakkındaki konkordato talebinin feragat nedeniyle ret olduğunun, geçici ve kesin mühlet kararlarının kaldırıldığının, ve konkordato komiserinin görevine son verildiğinin daha önce ilan yapılan Ticaret Sicil Gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan ilgili yerlere derhal bildirilmesine, davacılar hakkında iflas şartları oluşmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına,dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı davacı … Tic. Ltd. Şti. ile … T.C. kimlik numaralı davacı …’nın davadan feragat beyanı karşısında davacıların konkordato taleplerinin feragat nedeniyle ayrı ayrı reddine,
2-Davacılar vekilinin feragat beyanı karşısında, davacılar lehine verilen tüm geçici mühlet ve kesin mühlet kararlarının, hükmün verildiği 20/11/2020 günü saat: 16:01’den geçerli olmak üzere tümden kaldırılmasına ve mahkememizce atanan konkordato komiserlerinin görevine son verilmiş olduğunun bildirilmesine,
3-Konkordato komiserinin görevine son verildiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine,
4-Davacılar hakkındaki konkordato talebinin feragat nedeniyle ret olduğunun, geçici ve kesin mühlet kararlarının kaldırıldığının, ve konkordato komiserinin görevine son verildiğinin daha önce ilan yapılan Ticaret Sicil Gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan ilgili yerlere derhal bildirilmesine,
5-Davacılar hakkında iflas şartları oluşmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına,
6-Bu dava nedeniyle alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının davacı peşin olarak yatırdığı 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 18,5 TL’nin davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından harcanan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan tüm avansların iadesine,
Dair; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren on günlük yasal süre içinde ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve bir kısım alacaklılar vekilinin yüzüne karşı oybirliğiyle karar verildi.20/11/2020

Başkan

Üye

Üye

Katip