Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1024 E. 2020/384 K. 02.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1024
KARAR NO : 2020/384

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 01/11/2018
KARAR TARİHİ : 02/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan konkordato davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketlerin inşaat ve dekorasyon sektörünün öncü firmalarından olduğununu, müvekkili şirketlerin geçici olarak mali sıkıntıya girdiklerini, müvekkili şirketlerin esasen faaliyetlerine devam etmekle birlikte potansiyel ve iş gücü yüksek firmalar konumunda olduklarını, bu çerçevede vade ve tenzilat konkordatosu talep etme zarureti doğduğunu, aksi halde icra takiplerinin başlamasıyla dengelerin bozulması, yüzlerce kişinin işsiz kalmasının söz konusu olabileceğini, bu nedenle konkordato ön teklif ve ön projelerinin ayrıntılı olarak açıklandığını, halihazırda bu projenin hayata geçirilmesi için çalışıldığını, esasen davacı gerçek kişilerin borçlarının ön projelerde açıklandığı üzere esaslı borçlu olan şirket kredilerine olan kefaletlerden kaynaklandığını, şirketlerin konkordatoya başvurmuş olmasının ise alacaklıların kefil olarak sorumluluklarına gitmesini engellemediğini, bu nedenle kefil gerçek kişilerin dahi konkordatoya başvurduğunu, bu çerçevede tüm davacılar hakkında geçici mühlet kararı verilmesini akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordato tasdikine dair taleplerinin kabul edilmesini talep etmişlerdir.
Dava İİK m.286 ve devamı hükümlerinden kaynaklanan konkordato talebine ilişkindir.
İİK m.286 ve devamı hükümleri çerçevesinde konkordato müessesesinin dürüst borçlular tarafından talep olunabileceğine dair normatif bir düzenleme mevcut olmasa dahi doktrinde de kabul olunduğu üzere konkordato esasen elinde olmayan nedenlerle, işleri iyi gitmeyen ve mali durumu bozulmuş olan, dürüst borçluları korumak için kabul edilmiş bir müessesedir.
Nitekim 15/03/2018 değişikliği öncesinde hukukumuzda mevcut olan konkordato kurumuna ilişkin yapılan çalışmalarda da “mehil kararından itibaren borçlu,komiserin nezareti altındadır.Bu süre içinde borçlunun davranışları mühim olduğu gibi tahkik edilen mali durumu,bilanço ve hesapları itibariyle birçok kusurların meydana çıkması da mümkündür.Bazen,alacaklıların müracaat veya itirazda bulunmaları sayesinde borçlunun (bilinmeyen taraflarının) açığa çıkması ve komiserin aydınlatılması da ihtimali dahilindedir.İşte borçlu,bu süzgeçten geçip alacaklıların zararına olarak doğruluk haricinde,pek büyük hiffetle hiçbir iş yapmadığı takdirde hüsniyet bakımından konkordatoya ehil ve layık sayılır.(Enver Buruloğlu-Yuda Reyna,Konkordato Hukuku ve Tatbikat, İstanbul,1968,Sayfa 58)”
Mahkememizce davacılar lehine geçici mühlet kararının verildiği, akabinde davacılar lehine yasal şartların oluştuğu takdiri ile bir yıllık kesin mühlet kararı verildiği,akabinde komiserlerin görevlerine devam ettiği sabittir.
Kesin mühletin devam ettiği aşamada, konkordato talep eden davacı sayısının dört olması karşısında herbir davacı yönünden sunulan revize proje dahi dikkate alındığında İİK m.292’de belirtilen şartların oluşup oluşmadığının tek tek irdelenmesi, öncelikle davacı şirketler açısından mevcut mali tablolar, davacı şirketlerin mevcut dönen ve duran varlıkları,stoklar,fiilen davacı şirketlerin borca batık olup olmadığını tespit etmeye yarayacak tüm aktif ve pasiflerin rayiç değerleri üzerinde komiser heyeti tarafından gerekir ise bizzat inceleme yapılması,ancak güncel fiili batıklığın tespiti amacıyla gerektiği takdirde bu konuda gerekli bilirkişi atamaların yapılması,bu şekilde fiili ve güncel rayiç durumun tespiti ile davacı şirketlerin borca batık olup olmadığı,batık ise hangi tutarda batık olduğu hususlarının fiili ve güncel olarak tespitinin araştırılması,bu tespite esas tüm dayanak rapor ve benzeri kayıtların raporda açıkça belirtilmesi,bu defa borca batıklığa ilişkin gerekirse tüm resmi ve özel kurumlardan her türlü bilgi ve belgenin temin edilerek bu araştırmanın konkordato komiser heyeti tarafından tam ve eksiksiz sağlanması, akabinde konkordato talep eden davacı borçlu şirketlerin tespit olunan mali ve finansal durumları, tüm varlığı ile gelir kalemleri dikkate alındığında davacı şirketlerin borca batık olmasa dahi mali ve teknik olarak faaliyetinin “durma noktasında” olup olmadığı,bu suretle “zararının devam edip etmediği”, özellikle ön projede ön görülen zamanlarda ve öngörülen satış ve kar amaçlarına ve rasyolarına ulaşıp ulaşmamasının güncel olarak mümkün olup olmadığı, bu çerçevede finansman giderleri ve borç stoku kalemlerinde dava açıldığından itibaren sürekli olarak olumsuz yönde bir artış olup olmadığı,olumsuz yönde bir artış var ise bu artışın finansal ve muhasebesel oranları dikkate alındığında “davacı borçlu şirketlerin konkordato talebinin başarıya ulaşamayacağının ” açıkça anlaşılır olup olmadığının güncel olarak müteakip raporda yeniden açıkça irdelenmesi, davacı gerçek kişi için de uygun düştüğü ölçüde yukarıdaki incelemelerin kıyasen tek tek yapılması,davacı gerçek kişinin konkordato projesinin davacı şirketlerden bağımsız nitelik taşıyıp taşımadığı,buna göre davacı gerçek kişinin konkordato projesinin başarıya ulaşmasının doğrudan davacı şirketlerin kaderine bağlı olup olmadığı yeniden ve teyiden denetime elverişli şekilde açıklanması, özellikle davacı gerçek kişinin TTK ve VUK 176 vd. gereği 1.sınıf tacir olup olmadığının vergisel ve sicil kayıtları üzerinden güncel olarak araştırılması, tüm davacılar yönünden talimata aykırılık olup olmadığının yeniden ve güncel olarak açıklanması, amacıyla konkordato komiser heyetinin,mahkememizce verilen kesin sürenin 07/07/2020 tarihi itibariyle dolacak olmasını ve ek altı aylık uzatımı da gözeterek müteakip raporlarında bu hususları incelemeleri, bu çerçevede en son sundukları 22/06/2020 tarihli rapor içeriğinin sonuç kısmında belirtilen hususlardan farklı bir durum var ise güncel açıklanması, yukarıda açıklanan hususlar ile ilgili dosyamız davacısı olan iki şirket,bir gerçek kişi hakkında tek tek açıklama yapılması,bu suretle herbir davacı yönünden güncel olarak tek tek ve ayrı ayrı gerekli değerlendirmelerin yapılması amacıyla konkordato komiser heyeti görevlendirilmiştir.
Akabinde mahkememizce icra edilen 19/09/2020 tarihli duruşmada; öncelikle davacılar vekilinin 16/09/2020 tarihli ve on sayfalık dilekçe içeriğinin mahkememizce incelenmesine ve gerekli müzakerenin yapılmasına, akabinde 16/09/2020 tarihli davacılar vekilinin beyanı doğrultusunda taleplerle ilgili ara karar oluşturulması veya hüküm aşamasına geçilmesi hususunun takdirine, davacılar vekilinin 16/09/2020 tarihli beyan dilekçesinde yer alan hususlar ile ilgili konkordato komiser heyetinin gerekli incelemeleri yapmalarına dair yeniden ara karar oluşturulmuş, bunun üzerine ise konkordato komiser heyeti 21/09/2020 tarihli ek raporlarını hazırlamışlardır.
Konkordato komiser heyetinin hazırlamış olduğu 31/08/2020 tarihli rapor içeriğine göre; davacı DSG İnş. Ltd. Şirketi’nin 2020 yılı için bütçelenen gelir hedeflerine ulaşamadığı, rapor tarihi itibariyle herhangi bir nakit girişinin olmadığı, yine rapor tarihi itibariyle sermaye artışının yapılmadığı, kesin mühlet içinde herhangi bir vefa hakkı süresi verilmesi ya da satış işleminin gerçekleşmediği, ayrıca konkordato projesinin içeriği dikkate alındığında ise borçlu şirketin faaliyetlerinin durma noktasına geldiği, sürekli zarar ettiği, ön projede ön görülen satış programlarının gerçekleştirmede uzak olduğu, karlık rasyolarına ulaşmalarının rapor tarihi itibariyle mümkün bulunmadığı, faaliyet giderlerinin tamamını komiser heyetinin talimatlarına rağmen ödeyemediği, davacı şirketin güncel ve fiilen ise borca batık konumda bulunduğu; yine davacı Kartela Dekorasyon Tekstil San ve Ltd. Şti’nin komiser heyetince verilen tüm talimatlara rağmen kira, aidat, elektrik, vergi ile SGK borçları, işçi maaşları, işçi alacakları ödemelerinin yapılamadığı, şirketin güncel ve rayiç değerlere göre borca batık olduğu, borçlunun mal satış gelirleri ve karlılık oranlarına ulaşmış olsa da yaratılan nakit girişlerinin cari giderleri karşılamadığı dolayısıyla borçların artmaya devam ettiği, rapor tarihi itibariyle sermaye girişinin halen bulunmadığı, yalnız satış geliri ile nakit akışının işletme giderlerinin tamamının karşılamaya yetmediği, cari borçlarının devam ettiği, cari hesap tahsilatının yapılamadığı, gayrimenkul satışı ve vefa hakkı ile ilgili hiçbir gelişme olmadığı, mevcut dönem itibariyle konkordato raporunun başarıya ulaşamayacağı, geçici mühlet sonrası doğan ve işletmenin cari nitelikteki birçok zorunlu giderlerinin komiser heyetinin talimatlarına rağmen ödenmediği, bu talimatlara uyulmadığı; bu çerçevede borçlu Kamil Ali Tusavul yönünden ise konkordato projesinin başarısının doğrudan adı geçen diğer şirketlerin kaleme bağlı olduğu, borçlunun diğer şirketlere verdiği aval ve kefalet sebebiyle borçlarını tasfiye etmesi ve konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı, yine Aslı Tusavul açısından da aynı durumun birebir söz konusu bulunduğu, bu çerçevede Aslı Tusavul yönünden de konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı, böylelikle revize konkordato projelerinin dahi başarıya ulaşamayacağının ifade olunduğu anlaşılmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki davacı gerçek kişilerin birinci sınıf tacir olup olmadığının “vergisel ve sicil kayıtları üzerinden TTK ve VUK m.176 ve devamı hükümleri gözetilerek” denetime elverişli şekilde açıklanması noktasında komiser heyeti gerekli incelemeyi eksiksiz olarak yapmış ve davacı gerçek kişilerin birinci sınıf tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı şirketler yönünden en son sunulan raporlar itibariyle zararın artmaya devam ettiği, borçların artmaya devam ettiği, bu noktada gerekli hedeflere ulaşılamadığı, projede yer alan sermaye artırımı ve satışların gerçekleştirilemediği, mevcut durum itibariyle davacı şirketlerin başarıya ulaşamayacağı, en önemlisi mevcut işletmesel rasyoların artarak olumsuzlaştığı, hatta davacı …Ltd. Şti. yönünden faaliyetin neredeyse durma noktasında olduğu açıklanmıştır.
Yine konkordato komiser heyetinin hazırlamış olduğu raporun, mahkememizce yapılan görevlendirme ara kararı içeriğine uygun olarak yeterli araştırmaları içerdiği, özellikle davacı gerçek kişilerin konkordato proje içeriğinin davacı gerçek kişilere özgü olmadığı tümüyle sabittir.
Özellikle 21/09/2020 tarihli rapor ile ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere tüm borçlular yönünden yapılan adi alacaklılar toplantısı neticesinde borçluların konkordato teklifinin ret olunduğu da açıkça belirtilmiştir.
Bilindiği üzere konkordato tasdikinin kabulü açısından kanun koyucunun adı geçen maddede belirtmiş olduğu gerekli olan kabul oylarının varlığı zorunludur. Belirtilen şekilde nisabın sağlanamamış olması durumunda konkordato tasdiki yasal olarak mümkün olmayacaktır. Esasen konkordatonun tasdikine dair yasal şartların oluşmadığının anlaşılması durumunda İİK m.308 hükmü uyarınca konkordato talebinin ret olunmasında yasal zorunluluk dahi mevcuttur.
Elbette iflasa tabi kişilerle ilgili konkordato tasdikine dair talebin ret olunması ve somut olayda olduğu üzere iflasa tabi borçlu şirket hakkında doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin mevcut olması durumunda borçlunun iflasına karar verilmesi de yasal zorunluluk arz eder. Bu noktada mahkemenin kendiliğinden bu durumu gözetmesi gerekmektedir. Bir başka deyişle konkordato talebinin ret olunması sonrası doğrudan doğruya iflas sebeplerinden bir veya birkaçının mevcut olması, bu nedenle İİK m.292 hükmünde belirtilen hallerden bir veya birkaçının oluşması durumunda iflasa tabi borçlunun ayrıca iflası gündeme gelecektir.
İcra ve İflas Kanunu’nun m.292/f.1 hükmü iflasa tâbi borçlu hakkında verilen geçici veya kesin mühletin hangi şartlarda kaldırılarak iflasının açılacağını dört bent halinde düzenlemektedir. Buna göre:
“a) Borçlunun malvarlığının korunması için iflâsın açılması gerekiyorsa.
b) Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa.
c) Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa ya da borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiği anlaşılıyorsa.
d) Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse” borçlunun iflasına re’sen karar verilebilecektir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 292’nci maddesinin birinci fıkrası, madde gerekçesinde de belirtildiği gibi borçlunun mali durumunun düzeltilmesinin mümkün olup olmadığı veya tasdikin sağlanıp sağlanamayacağı noktaları dikkate alınarak yorumlanmalıdır. Öğretide de benimsendiği gibi işletmenin devamına izin verilmesi önemli ve hissedilir ölçüde aktifleri azaltıyor ve/veya pasifleri arttırıyorsa ve bu durum konkordato süreci içinde geri dönüşü mümkün olmayan bir varlık-borç dengesizliğine yol açma ihtimalini gösteriyorsa iflas açılmalıdır. (Budak/Tunç Yücel, Öztek-Yeni Konkordato Hukuku,2018,Ankara,m.292, no.8)
Ne var ki iflasın derhal açılması “son çare” olmalıdır. Eğer daha uygun tedbirlerle maddede gösterilen riskler aşılabiliyorsa o tedbirlerin uygulanması tercih edilmelidir (Budak/Tunç Yücel, Öztek-Yeni Konkordato Hukuku,2018,Ankara, m.292, no.8)
Hal böyle olunca konkordatonun ana amaçlarından birisi alacaklıları iflasa göre alacaklarını daha uygun şartlarla tahsil edebilmeleri noktasında gerekli şartların oluşturulması,ayrıca işletmenin faaliyetlerine mümkün olduğu takdirde devam etmesi,bu çerçevede konkordato projesinin başarıya ulaştırılması olduğu göz ardı edilemez.
Yine konkordato talep eden davacı borçluların konkordato talep ederken alacaklıları zarara uğratma amacı ile hareket etmelerinin engellenmesi amacıyla 2004 sayılı İİK m.292/f.1-bend(c) hükmü ile kanun koyucu açıkça düzenleme yapmış,borçlunun alacaklıların zarara uğratma amacı ile hareket ettiğinin anlaşılması durumunda bu durumu kesin mühletin kaldırılması, konkordato talebinin reddi ve hatta davacı borçlu tacir ise iflas nedeni dahi saymıştır.Bu noktada kanun koyucunun,konkordato talep eden davacı borçlu lehine İİK m.294 hükmünde belirtmiş olduğu takip yasağı başta olmak üzere birçok lehe düzenlemeler getirmiş olması karşısında bu hükümlerin uygulanmasının davacı borçlular tarafından talep olunması imkanının kötüye kullanılmaması da esastır.
Özellikle konkordato ile alacaklılar,iflâsın gerektirdiği masrafları yapmadan ve dolayısı ile daha fazla ölçüde alacaklarını elde ederler. 4949 sayılı Kanun ile 2003 yılında yapılan değişiklik sonucunda «alacaklılara da konkordato işlemlerine başlatılmasını isteme hakkı» tanınarak «borçlu ile alacaklılar» arasında eşitlik sağlanmış, başka bir deyişle bu suretle konkordatoda «borçlu ile alacaklıların menfaatleri eşit olarak» gözetilmiştir. Bu eşitliği bozmaya yönelik her türlü çabanın,hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup olmadığı irdelenmelidir.
Bu durumda kanunun konkordato talep eden davacı borçluya,konkordato talep etme ve kanunun kendisine tanıdığı imkanlardan yararlanma imkanını kayıtsız,şartsız ve sınırsız olarak verdiği kabul olunamaz.Zira yukarıda açıklandığı,üzere hakkın kötüye kullanılması hukuk düzeni tarafından korunamaz.Hakim,yukarıda belirtilen yasa maddeleri gereğince yasadaki boşluğu,objektif iyi niyet kuralları çerçevesinde doldurmak zorundadır.Konkordato kurumu açısından kanun boşluğu olmak bir tarafa,kanun koyucu açıkça alacaklıları zarara uğratma amacına dönük konkordato taleplerinin engellenmesi yönünde de açık düzenleme getirerek konuya dikkat çekmiştir.
Davacı şirketlerin sermaye artışı ve kaynak noktasındaki enstrümanlar konkordato projesinde öngörmesine rağmen sermaye artışı ile ilgili davacı şirketleri bağlayacak somut bir önerinin kesin mühletin kaldırıldığı güne kadar dahi ortaya koymadığı gibi sermaye artışına ait kaynağın davacı borçlu şirket yönünden nereden ve nasıl bulunacağı noktasında somut bir gerekçenin dahi belirtilmediği açıktır.
Konkordato komiser heyetinin hazırlamış oldukları son kök ve ek raporlardan davacıların dayanmış oldukları projenin gerçekleşemeyeceği ve daha önemlisi konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşıldığı kabul edilmelidir.Kaldı ki mevcut taahhütlere ve aradan geçen süreye rağmen sermaye taahhütleri yerine getirilmemiş,somut ve ciddi bir adım atılmamıştır. Zaten bu nedenle de konkordato komiserleri ısrarlı şekilde konkordato projesinin başarıya ulaşmayacağını belirtmişlerdir. Bu haliyle kesin mühletin davacılar yönünden devamı kanun koyucunun öngördüğü düzenlemelere ve kanun koyucunun amacına aykırıdır.
Nitekim mahkememizin 2018/820E.2018/1354K.sayılı ilamı ve bu ilamı istinaf yolu ile denetleyen İstanbul BAM 17.HD.2019/520 E.2019/1562K.sayılı ilamında da “kesin mühlet aşamasına geçilmeden önce hazırlanmış olan nihai raporda da konkordato ön projesinin beyan edildiği şekli ile gerçekleşmesinin mümkün görülmediği görüşüne yer verildiği,diğer yandan, daha yüksek tutarlı bir sermaye artışı ve revize edilmiş bir proje ile mümkün olabileceği belirtilmişken, davacı tarafça bu konuda somut bir adım atılmamış olduğu,bu durumda sermaye artışının yerine getirildiğine dair bir delil veya iddianın da mevcut olmadığı”şartları karşısında davacı şirket lehine mühlet verilmemesi,verilen mühletin kaldırılması yönünde uygulama yapılmış olup mevcut uygulama da somut olay açısından emsal niteliktedir.Gerek mahkememizin ve gerek mahkememiz kararı ile uyumlu BAM’ın uygulamasından, somut olay açısından vazgeçilmesini gerektirir hukuki ve fiili bir durum ise bulunmamaktadır.
Bu haliyle davacı şirketler yönünden konkordatonun başarı şansının bulunmadığı, esasen hükmün verildiği tarih itibariyle geçen uzun süreye rağmen konkordato sürecinin devam etmesinde yarar bulunmadığı, komiser heyetinin raporlarından anlaşılmaktadır.Konkordato komiser heyetinin mevcut verilerine itibar etmeye engel herhangi bir olumlu durumun varlığı hüküm tarihi itibariyle tespit edilememiştir.
Davacı gerçek kişilerin konkordatoya ilişkin tüm projeleri, komiser raporlarında da açıkça belirtilmiş olduğu üzere kefil oldukları borçlu şirketin başarıya ulaşmasına bağlı tutulmuştur. Bu haliyle yargısal uygulamada da kabul olunduğu üzere davacı gerçek kişilerin kendilerine münhasır ve farklı bir konkordato projeleri mevcut değildir.Bir başka deyişle davacı gerçek kişiler konkordato taleplerinin başarıya ulaşmasını kefili oldukları,davacı borçlu şirkete bağlı tutmuşlardır.Davacı borçlu gerçek kişilerin konkordato taleplerini, davacı şirketin konkordato taleplerine bağlı bulunması,davacı şirketin konkordato taleplerinin başarılı olamayacağının özellikle 21/09/2020 tarihli kök raporda ve devamında açıkça ortaya konulmuş olması karşısında davacı gerçek kişilerin dahi konkordato taleplerinin başarıya ulaşamayacağı benimsenmiştir.Bu haliyle bu kişilerin yönünden talebin reddi gerekir.Zaten komiser heyeti raporları ile davacı gerçek kişilerin dahi mühletten yararlandırılmamasını açıklamışlardır.
Hal böyle olunca gerek davacı şirketler ve gerek davacı gerçek kişiler yönünden konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğu ihtimali gözetilerek davacılara bir yıllık kesin mühlet verildiği, konkordato projelerinin tüm davacı borçlu şirketlerin ve davacı gerçek kişilerin konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı yönünde konkordato komiser heyetinin ısrarlı,açık,gerekçeli ve denetime elverişli rapor sundukları,hatta davacıların komiser heyetinin talimatlarına uymadığı,daha önemlisi mevcut süreç sonrasında yapılan adi alacakların dahi konkordatonun kabulü noktasında kanunun aramış olduğu gerekli nisap oranını sağlayamadığı, esasen konkordatonun kabulü açısından alacak miktarı ve alacak sayısı bakımından gerekli çoğunluğun sağlanamaması durumunun başlı başına konkordato talebinin reddini gerektirdiği, bu durumun tüm davacı borçlular yönünden aynen geçerli bulunduğu, bir bütün olarak dikkate alındığında davacı borçlu şirketle ve davacı gerçek kişilerin yönünden kesin mühletin uzatılmaması, kesin mühletin kaldırılması bu yöne ilişkin konkordato taleplerinin ret olunması zorunludur.
Bilindiği üzere İİK m.297 hükmüne göre kesin mühletin kaldırılmasının sonuçlarının takdiri açısından davacı gerçek kişilerin birinci sınıf tacir olup olmadıklarının tespiti yönünden komiser heyeti görevlendirilmiş,komiser heyeti raporlarında gerçek kişilerin birinci sınıf tacir olmadıklarını belirtmiş,buna mukabil davacı şirketin ise güncel ve fiili olarak borca batık olduğunu tespit etmişlerdir.
İİK m.292. hükmüne göre iflasa tabi olan borçlu şirketler yönünden kesin mühletin verilmesinden sonrası maddede belirtilen hallerin gerçekleştiği kabul olunmakla gerek davacı şirketler ve gerekse gerçek kişiler yönünden kesin mühletin kaldırılması, öte yandan davacı şirketler hakkında ise şirketlerin güncel ve fiilen batık olmaları, konkordato projesinin dahi başarıya ulaşamayacak konumda olduğunun gerekçeli olarak açıklanmış olması, komiser heyetinin cari giderlerin ödenmesine yönelik konkordato kurumunun amacına uygun ve yerinde olan talimatlarına dahi uyulmamış olması karşısında ise ayrıca davacı borçlu şirketlerin re’sen iflasına karar verilmesi yasal zorunluluktur.
Yapılan açıklamalar karşısında davacılardan … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı davacı ….ŞTİ, … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı davacı … SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, … T.C. kimlik numaralı …, … T.C. kimlik numaralı … tarafından ileri sürülen konkordato taleplerinin ayrı ayrı reddine, adı geçen davacı tüm şirketler ve tüm gerçek kişiler yönünden konkordato taleplerinin taleplerin ayrı ayrı reddine, adı geçen davacı tüm şirketler ve tüm gerçek kişiler hakkında mahkememizce verilmiş olan mühlet kararlarının tümünün 02/10/2020 saat: 17:09 dan geçerli olmak tümden kaldırılmasına, adı geçen davacı şirketler ve gerçek kişiler hakkında geçici mühlet ve kesin mühlet kararları ile verilen tüm tedbir kararlarının 02/10/2020 günü saat 17:09 itibariyle tümden kaldırılmasına, 02/10/2020 günü saat: 17:09 konkordato komiserlerinin görevlerine son verilmesine; hak edilen ücretin komiserlere görev süresi ile orantılı olarak ödenmesine, konkordato komiserlerinin görevine son verildiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine, davacılardan … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı …ŞTİ, … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı davacı …TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin ayrı ayrı iflasına, 02/10/2020 günü saat 17:09 itibariyle … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı …LTD.ŞTİ ile … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı davacı …LİMİTED ŞİRKETİ’nin 02/10/2020 günü saat 17:09 İtibariyle …ŞTİ, … TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin ayrı ayrı iflasının açılmasına, adı geçen şirketler hakkında verilen kararın derhal … Nöbetçi İflas Müdürlüğüne ve … Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine, adı geçen şirketler hakkında verilen iflas kararının, iflas müdürlüğü tarafından İİK m.166 hükmü çerçevesinde ilan olunmasına, davacı şirketler tarafından ve davacı şirketler adına depo edilen iflas avansının … İflas Müdürlüğüne gönderilmesine, davacılardan … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı ..ŞTİ, … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı davacı …TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, … T.C. Kimlik numaralı …, … T.C. Kimlik numaralı … hakkındaki konkordato talebinin ayrı ayrı red olunduğunun, geçici ve kesin mühletlerin tümünün ayrı ayrı kaldırıldığının, konkordato komiserlerinin görevlerine son verildiğinin daha önce ilan yapılan ticaret sicil gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan ilgili yerlere derhal bildirimde bulunulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-a)Davacılardan … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı davacı …ŞTİ, … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı davacı …TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, … T.C. kimlik numaralı …, … T.C. kimlik numaralı … tarafından ileri sürülen konkordato taleplerinin ayrı ayrı reddine,
Adı geçen davacı tüm şirketler ve tüm gerçek kişiler yönünden konkordato taleplerinin taleplerin ayrı ayrı reddine,
Adı geçen davacı tüm şirketler ve tüm gerçek kişiler hakkında mahkememizce verilmiş olan mühlet kararlarının tümünün 02/10/2020 saat: 17:09 dan geçerli olmak tümden kaldırılmasına,
Adı geçen davacı şirketler ve gerçek kişiler hakkında geçici mühlet ve kesin mühlet kararları ile verilen tüm tedbir kararlarının 02/10/2020 günü saat 17:09 itibariyle tümden kaldırılmasına,
02/10/2020 günü saat: 17:09 konkordato komiserlerinin görevlerine son verilmesine; hak edilen ücretin komiserlere görev süresi ile orantılı olarak ödenmesine,
Konkordato komiserlerinin görevine son verildiğinin … Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine,
b)Davacılardan … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı…ŞTİ, … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı davacı …TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin ayrı ayrı iflasına,
02/10/2020 günü saat 17:09 itibariyle … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı …ŞTİ ile … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı davacı … SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin 02/10/2020 günü saat 17:09 İtibariyle …ŞTİ, …TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’nin ayrı ayrı iflasının açılmasına,
Adı geçen şirketler hakkında verilen kararın derhal … Nöbetçi İflas Müdürlüğüne ve … Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine,
Adı geçen şirketler hakkında verilen iflas kararının, iflas müdürlüğü tarafından İİK m.166 hükmü çerçevesinde ilan olunmasına,
Davacı şirketler tarafından ve davacı şirketler adına depo edilen iflas avansının İstanbul İflas Müdürlüğüne gönderilmesine,
c)Davacılardan … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğünde kayıtlı davacı …ŞTİ, … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı davacı …TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, … T.C. Kimlik numaralı …, … T.C. Kimlik numaralı … hakkındaki konkordato talebinin ayrı ayrı red olunduğunun, geçici ve kesin mühletlerin tümünün ayrı ayrı kaldırıldığının, konkordato komiserlerinin görevlerine son verildiğinin daha önce ilan yapılan ticaret sicil gazetesi ile Basın İlan Kurumu resmi ilan portalında ilan olunmasına ve daha önce bildirimde bulunulan ilgili yerlere derhal bildirimde bulunulmasına,
2-Dava açılırken davacıların yatırmış olduğu 54,40 TL peşin harcın davacının yatırmış olduğu 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından harcanan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının taraflara iadesine,
Dair, davacı vekili ile huzurda bulunan alacaklılar vekillerinin yüzlerine karşı,kararın tebliğinden itibaren on gün içinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 02/10/2020

Başkan

Üye

Üye

Katip