Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/988 E. 2018/652 K. 07.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/988
KARAR NO : 2018/652

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :13/11/2017
KARAR TARİHİ:07/06/2018

DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacılardan …’nin dava dışı borçlu … şirketi tarafından kullanılan kredinin teminatı olmak üzere adına kayıtlı taşınmaza ipotek konduğunu, ipoteğin hatır ipoteği niteliğinde olduğunu, kredilere kefil olmadığını, davacılardan …’nin ise …’nin eşi olduğunu ve ipoteğe rızasının olmadığını ileri sürerek … 10.İcra Müdürlüğünün … sayılı takibine konu borç nedeni ile müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, ipoteklerin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı cevap dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbirin kaldırılması gerektiğini, …’nin ipotek veren sıfatı ile sorumlu olduğunu, kefaletinin bulunmadığını, Halime’nin dava ehliyeti olmadığını, ipotek konan fabrikanın aile konutu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, menfi tespit talebine ilişkindir.
Uyuşmazlık, ipotek sebebi ile davacıların dava dışı … şirketinin borcundan dolayı sorumlu olup olmadıkları konusundadır.
İpotek, bir kişisel alacağın teminat altına alınmasını amaçlayan ve bir taşınmazın değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir aynî haktır. Diğer mutlak haklar gibi ipotek de herkese karşı ileri sürülebilir ve rehinli alacaklıya öncelikle alacağını alma hakkı verir.
4721 Sayılı Türk Medenî Kanunu m. 881 hükmüne göre: “Hâlen mevcut olan veya henüz doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacak, ipotekle güvence altına alınabilir.”
Somut uyuşmazlıkta gerekli şekil şartları yerine getirilerek tesis edilmiş bir ipotek hakkı söz konusudur. Dolayısıyla davalının borç nedeniyle bu ayni hakkı ipotek verene ileri sürmesi mümkündür.
Davacılar vekilince, TBK 603. madde gereğince değerlendirme yapılması talep edilmiş ise de anılan düzenlemede “…kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler, gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanır…” hükmü yer almaktadır. Kefalet, şahsi bir güvence niteliğinde olup ipotekte ise taşınmaz mal ile güvence verilmesi söz konusudur. Dolayısıyla kefalet hükümlerinin anılan madde gereğince ipoteğe uygulanması mümkün değildir. Zaten ipotek hükümleri TMK’da ayrıca düzenlenmiş olup ipotekle ilgili uyuşmazlıklarda bu hükümler uygulanacaktır. Nitekim TBK.nun 603. Maddesinin gerekçesinde “…madde, kefili koruyucu hükümlerden kurtulmak amacıyla, başka adlar altında yaptıkları sözleşmelere de kefalet hükümlerinin uygulanacağını belirtmektedir. Böylece, meselâ kefalet sözleşmesi yerine, üçüncü kişinin fiilini üstlenme sözleşmesi yapılmasında olduğu gibi, alacaklıların kefili koruyucu hükümlerden kurtulmalarının ye bunları dolanmalarının önlenmesi amaçlanmıştır….” ifadeleri yer almakta olup maddenin nitelik olarak şahsi teminatları kapsadığı anlaşılmaktadır.
İpoteğin hatır için verildiği iddiası, ipotek hakkı sahibine karşı ileri sürülemeyeceğinden bu konudaki tanık dinletme talepleri reddedilmiştir.
TMK.nın 194. maddesine göre; “…Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.
Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hakimin müdahalesini isteyebilir….” Somut olayda ipotekli taşınmaz aile konutu olmadığından belirtilen düzenlemenin uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Sonuç Olarak; Yukarıda yapılan açıklamalar gereğince ipotek veren davalı … yönünden, ipoteğin geçerli olduğu, kaldırılmasını gerektiren bir halin bulunmadığı anlaşıldığından talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
İpotek veren … olup, … takipte de borçlu olarak gösterilmemiştir. Bu nedenle dava açmakta hukuki yararı yoktur. Bu davalı yönünden dava şartı bulunmadığından dava usulden reddedilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davacı … yönünden davanın aktif husumet yönünden usulden reddine,
2-Davacı … yönünden davanın reddine,
3-131.460,61.-TL tazminatın davacılardan …’tan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT gereğince takdir olunan 40.242,12.-TL avukatlık ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine,(Davacı …’un sorumluluğu 2.180,00.-TL ile sınırlı olmak üzere)
5-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üstlerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan 30,50.-TL yargılama giderinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine,
7-Alınması gereken 35,90.-TL karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 11.225,10.-TL’den mahsubu ile kalan 11.189,20.-TL’nin davacılara iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.07/06/2018

Başkan … Üye … Üye … Katip …
E-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır