Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/983 E. 2020/566 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/983
KARAR NO : 2020/566

DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/11/2017
KARAR TARİHİ : 26/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın müvekkiller hakkında 17.01.2014 tarihinde … 12. İcra Md. … E. sayılı dosyası ile kambiyo senedine dayalı icra takibi başlattığını, söz konusu takibin dayanağının 23.06.2008 keşide, 04.04.2013 vade tarihli 5.000.000.- USD bedelli bono olduğunu, söz konusu bononun lehdarının davalı banka, borçlularının; … Ltd. Şti., …, müvekkil … Tic. Ltd. Şti. ve avalistlerin ise; müvekkili …,…, …, …, …, … ve… olduğunu, müvekkillerinin bonoyu bankaya vermelerinin sebebinin, davalı bankaya asıl borçlu olan… Ltd. Şti. ile müvekkil … Ltd. Şti. olarak davalı banka nezdinde ortak teminat mektubu havuzu oluşturulması ve ortak teminat mektubu limitinin açılması olduğunu, davalı bankanın, bono bedelinin tamamı hakkında icra takibine girişmemiş olup, 292.500,00 USD’nin tahsili için icra takibi başlatmış olup, bu alacağın takip tarihindeki TL karşılığının ise 647.390.25 TL olduğunu, müvekkillerin davalı banka ile akdettikleri herhangi bir kredi veya hesap sözleşmesi doğmuş bir borç mevcut olmadığını, takibe konu bononun verilmesi sebebi ile davalı bankaya borçlu hale geldiklerini, icra takibine konu bononun sebebinin ise ,dava dışı … Ltd. Şti.’nin davalı bankaya olan gayri nakdi kredi borçları ile bunlara ilişkin gecikme cezası, kur farkı, fon, comisyon ve masraflardan kaynaklandığını, müvekkili …’ün davalı bankadan kullandığı teminat mektuplarını iade ettiğini, nüvekkilinin davalı bankaya teminat mektubu ve/veya kredi borcu sebebi ile herhangi bir borcunun bulunmadığını, icra takibinin sebebi ise dava dışı …Tic. Ltd. Şti’nin davalı bankadan lehdar sıfatıyla aldığı teminat mektuplarını davalı bankaya iade etmemesi ve bir adet teminat mektubunun nakde çevrilmesi olduğunu, icra takibindeki borcun sebebi olan teminat mektuplarının hiçbirinde müvekkillerinin lehdar olmadığını, davalı bankanın … Şb. tarafından düzenlenen 10 adet teminat mektubunun, dava dışı …Tic. Ltd.Şti. tarafından muhataplarına verildiğini, söz konusu teminat mektuplarından 63.500.-TL bedelleri mektubun icra takibinden sonra nakde çevrildiğini, diğerlerinin ise nakde hiçbir zaman çevrilmediğini, müvekkillerle davalı banka arasında 16.05.2014 tarihinde ekte sureti sunulan protokolün akdedildiğini, protokolde müvekkilleri hakkında …. 12. İcra Md. … E. sayılı dasyası ile icra takibi yapıldığının belirtildiğini, protokol tarihinde davalı bankanın …Ltd.Şti’den alacağının 660.553.- TL olduğunu, iş bu borcun 551.953.- TL’sinin gayri nakdi kredilerden kaynaklandığının hüküm altına alındığını, ayrıca biriken teminat mektubu dönem komisyonu bedelinin 10 taksit halinde toplamda 108.600.- TL olarak, … Ltd. Şti’nin davalı banka nezdindeki rehinli hesabına yatırılmasının kararlaştırıldığını, söz konusu taksitlerin müvekkilce rehinli hesaba yatırıldığını, söz konusu protokol uyarınca, 2014 Mayıs-2015 Mart tarihleri arasında …’ın rehinli hesabına ve davalı vekili hesabına toplamda 138.000.- TL yatırıldığını, davalı bankanın, aynı alacak sebebiyle … 10. İcra Md. … E. sayılı dosyas:yla dava dışı …Tic. Ltd.Şti. ve diğer borçlular aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlattığını, 21.04.2015’de 40.000.- TL tahsilat sağladığını, davalı banka alacağını tahsil etmiş olmasına rağmen müvekkiller hakkındaki icra takibine devam ettiğini, müvekkillerin araçları ve hesapları üzerindeki hacizleri fek etmediğini, hacizlerin devam etmesinin müvekkillerin itibarını zedelemekle kalmamakla zarara da uğrattığını, borcun sebebi olan teminat mektuplarının 9 adedinin davalı bankaya iade edilmesi ile davalı bankanın alacağının da son bulduğunu, davalı bankanın, takip dosyası borçlularından olan … ve 3. şahıs olan şirket hakkında …. 16. Asliye Hukuk Mahkemesi … E. sayılı dosyası ile tasarrufun iptali davası ikame ettiğini, tasarrufun iptaline konu taşınmazların ihtiyaten haczedildiğini, daha sonra davalı bankanın sulh protokolü uyarınca tasarrufun iptali davasından 02.02.2016 tarihinde feragat ettiğini, feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, bu durumun davalının takip alacağını tahsil ettiğini gösterdiğini, zira davalı bankanın alacağını garanti altına almadan davadan feragat etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağını, açıklanan nedenler uyarınca işbu davaya konu icra dosyasındaki alacağının sebebi olan yukarıda belirtilen teminat mektupları davalı bankaya iade edilmiş olduğundan, müvekkillerinin davalı bankaya 138.000.- TL ödeme yapılmış olduğundan, ayrıca diğer borçlularca da davalı bankaya ödeme yapılmış olduğundan, davalı bankanın müvekkil banka hakkında icra takibine devam etmekte haksız olduğunu, davalı bankanın söz konusu alacak sebebi ile riski ve alacağı kalmadığından işbu davayı açmak zaruri olduğunu, iddia ederek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkillerin davalıya … 12. İcra Md. … E. sayılı dosyasının takip miktarı olan 647.390.25 TL ve bu takip sebebiyle kur farkı, vade farkı, faiz, vekalet ücreti tutarında (takibin ferileri tutarında) borçlu olmadığının tespit edilmesi, söz konusu icra dosyası bedelinin ödenmesi halinde, davalarının istirdat davası olarak kabul edilmesi, ileride telafisi mümkün olmayan zararlara uğranmasına mani olmak için, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, özellikle müvekkillerin banka hesaplan ve araçları üzerindeki hacizlerin kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir karan verilmesini, müvekkilce davalı bankaya fazla ödeme yapılmışsa, fazla yapılan ödemenin istirdadına karar verilmesini, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların gerek müvekkil banka ile kredi sözleşmesi akdetmediklerine, icra takibine borcun tamamen ödendiğine dair beyanları, gerekse teminat mektuplarından sadece bir tanesinin tazmin edildiğine dair beyanlarının asla doğru olmadığını, gerek görülmesi halinde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda sabit olacağını, yine davacılar tarafından yapılan ödemelerin 138.000.- TL olduğu yönündeki iddia da doğru olmayıp, davacılarca yapılan ödeme toplamının 119.668.- TL olduğunu, (bu tutarın 11.088.- TL’sı vekalet ücreti olarak ödendiğini), müvekkil bankanın takibe konu alacakları da tamamen tahsil edilmemiş olmadığından davacı tarafın hacizlerin kaldırılması yönündeki talebinin tümüyle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, zira davacıların yaptıkları ödemelerin, takibe konu takibe konu alacaklarının sadece bir kısmına ilişkin olup, bakiye alacakları bakımından davacılara ibrazı gibi bir durumun söz konusu olmadığını, davacıların protokole göre yapmaları gereken ödemeleri dahi zamanında ve tam olarak yapmadığı halde, davacıların protokol uyarınca borcun bir kısmını ödemiş olmaları nazara alınarak, 21.05.2014 tarihinde … ve muhtelif bankalar nezdinde uygulanan hacizlerin fek edildiğini, davacıların en son ödemelerini vekalet ücreti alacağına mahsuben ödeme yaptıklarını, protokole riayet etmemiş olmalarına rağmen, davacıların huzurdaki davayı açmada hukuki yararları bulunmadığını, gerek davacılar ve gerekse aleyhine tasarrufun iptali davası açtıkları “Desentaş firmasının” yaptığı ödemelerin borca mahsup edildiğini, bu hususun protokol hükümleri uyarınca kesin delil niteliğinde kabul edilen banka kayıtları ile sabit olduğunu, bankanın protokolün akdedildiği 16.05.2014 tarihi itibariyle avukatlık ücreti ve icra takibinden doğacak harç ve masraflar hariç davacılardan 660.553.- TL alacağı olduğu hususunda dönülmez biçimde mutabık olduklarını, dolayısıyla huzurdaki davanın sırf bu nedenle dahi reddi gerektiğini, ancak mahkemece devam eden borç miktarının tespitine gerek görülmesi halinde, davacılar dışındaki borçlular tarafından yapılan ödemeleri de beyan etmeye hazır olduklarını, davacıların gayri kabili rücu kesin borç ikrarı mahiyetindeki kabullerinin esas alınarak, icra takibine konu bakiye alacaklarının kapak hesabının çıkarılması hususunda bilirkişi incelemesi yapılmasını, davanın tümüyle reddine karar verilmesi gerektiğini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın; esasa girilmeksizin hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine, esasa girilmesi halinde, esasa ilişkin cevaplan uyarınca davanın esastan reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini savunmuştur.
Davacıların bonoyu davalı bankaya verme sebeplerinin, davalı bankaya asıl borçlu olan …Şti ile davacı …Tic. Ltd. Şti’nin davalı banka nezdinde ortak teminat mektubu havuzu oluşturulması, ortak teminat mektubu limiti açılması olduğu, davacıların davalı bankayla doğrudan kredi veya hesap sözleşmelerinin mevcut olmadığı, dava dışı … Tic. Ltd. Şti’nin teminat mektuplarını iade etmediği ve bir adet teminat mektubunun ise nakde çevrildiği, 63.500,00 TL bedelli teminat mektubunun nakde çevrilmiş olduğu, diğer kısımların ise iade olmadığı, tartışmasızdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu ise borcun sebebi olan teminat mektuplarının davalı bankaya iade edilmesi ve esasen yapılan diğer ödemeler ile davalı bankanın risk alacağının son bulup bulmadığı, buna göre takip miktarının fazla olup olmadığı, bu takip sebebiyle diğer ferilerden dolayı davacıların borçlu olup olmadığı, başka dava dosyalarına itiraz istinaden takip konusu borç için ödeme olup olmadığı, başka hesaplara yapılan ödeme olup olmadığı, dava tarihinde dahi davacıların borçlu olup olmadıkları, taraflar lehine tazminatına hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
Uyuşmazlık konuları karşısında uyuşmazlığın kapak hesabı yapılarak icra müdürlüğü ve dar yetkili icra mahkemesi nezdinde çözümü mümkün değildir. Bu itibarla davacıların dava açmakta hukuki yararı vardır.
Dayanak icra takibi TL miktarlı olup davacılar TL olarak talep olunan tutarlarına ilişkin İİK m.72 hükmü içerisinde menfi tespit davası açmışlardır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın araştırılması için atanan emekli banka müdürü/SMMM 25/02/2019 tarihli raporunda davacılar tarafından protokol kapsamında ödeme planına bağlanan 108.600,00 TL ile takip vekalet ücretine ilişkin 2.000,00 TL’nin ödenmiş olduğu, dava tarihi itibariyle 72.918,58 TL tutarında ve açıklanan gayri nakdi kredi risklerinden dolayı sorumlu bulunduğu, davacıların dava tarihi itibariyle sorumlu oldukları başkaca bir komisyon borcu olmadığı, takip nedeniyle davacıların dava tarihi itibariyle sadece 72.918,58 TL tutarında borçlu oldukları ancak 574.471,67 TL tutarındaki borçtan dolayı sorumlu olmadığını açıklamıştır.
Mahkememizce icra edilen 20/06/2020 tarihli duruşma ara kararı ile bilirkişi denetimine elverişli olarak dava dilekçesinde belirtilen ödeme tarihlerinin, ödeme miktarlarının ve ödeme yapılan yerlerin ve ayrıca her bir ödemenin … 12 İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasına herhangi bir şekilde bildirilip bildirilmediğinin davacı vekilince bir hafta içinde açıklanması, bu davaya konu olan ve davacı vekilince bildirilen ödeme tarihlerinin, ödeme miktarlarının ve ödeme yapılan yerlerin ve ayrıca ödemenin icra müdürlüğünün dosyasına her hangi bir şekilde bildirilip bildirilmediği noktasında davacı vekilinin beyanını incelemek, beyanların uyuşan ve uyuşmayan yönlerini bu yönde açıklamak üzere davalı vekiline iki hafta süre ve imkan verilmesi, bu suretle bilirkişi denetimine elverişli olarak ödemeler konusunun özet olarak belirli hale getirilmesine; dayanak bononun, dayanak sözleşmeler ve takibe esas kredi ilişkisi içinde verildiği tartışmasız olmakla takibe konu olan kredi ilişkisi çerçevesinde dava dışı borçlunun takip tarihi itibariyle davalıya kaç USD borçlu olduğu, bu borç nedeni ile ödeme yapılıp yapılmadığı, bu borç nedeniyle sona eren kısmın olup olmadığı, sona eren kısımın ne kadar olduğu, sonuç olarak takip tarihi itibariyle davacının kredi borcunun teminat olarak verilen bononun ne kadarlık kısmından dolayı borçlu olmadığının bilirkişi tarafından tespiti ile bu hususun bilirkişi tarafından dikkate alınması, yine Yargıtay uygulaması ve dava niteliği gereği bilirkişinin takip ve dava tarihi itibariyle davacıların borçlu olduğu miktarı değil borçlu olmadığı miktarı bu çerçevede tespit etmesi gerektiğinin dikkate alınması, buna göre gerekirse banka nezdindeki tüm kredi ilişkisine dair kayıt ve belgelerin yerinde incelenmesi, yapılan her türlü tahsilatın tür ve miktarının denetime elverişli olarak açıklanması ve dikkate alınması, özellikle davacı vekilinin 12/03/2019 tarihli dilekçesindeki itirazların tek tek gözetilmesi, buna göre genel kural gereği dava tarihi ve ayrıca takip tarihi itibariyle davacının ne kadar borçlu olmadığı noktalarında ara karar oluşturulmuştur.
Bu defa ilk raporu sunan bilirkişi 20/11/2019 tarihli ek raporunda ara karar içeriklerine uygun olarak yaptığı inceleme sonucunda dava tarihi itibariyle davalı bankanın muaccel teminat mektubu, komisyon ve masraf alacağının mevcut olmadığı, davacıların dava tarihi itibariyle sorumlu oldukları borç miktarının 25.185,04 USD olup, … 12. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasından takibe konu edilen 5.000,00 USD miktarlı senetten dolayı 4.974.814,96 USD borçlu olunmadığını hesaplamıştır.
Anılan raporun tebliğ olunması sonrası mahkememizce oluşturulan 24/01/2020 tarihli ara kararda “açıklanan şekilde belirsizliklerin giderilmesi, somutlaştırmanın tamamlanması, İcra Müdürlüğünden ise cevap gelmesi sonrası, bilirkişinin hazırlamış olduğu 25/04/2019 tarihli kök rapor ve 20/11/2019 tarihli ek rapor içeriğinin öncelikle irdelenmesi, buna göre; dayanak bononun, dayanak sözleşmeler ve takibe esas kredi ilişkisi içinde verildiği tartışmasız olmakla takibe konu olan kredi ilişkisi çerçevesinde dava dışı borçlunun takip tarihi itibariyle davalıya ne kadar borçlu olduğu, bu borç nedeni ile ödeme yapılıp yapılmadığı, bu borç nedeniyle sona eren kısmın olup olmadığı, sona eren kısmın ne kadar olduğu, takip tarihi itibariyle davacının kredi borcunun teminatı olarak verilen bononun ne kadarlık kısmından dolayı borçlu olmadığı, gözetilerek bilirkişi tarafından tespiti ile bu hususun bilirkişi tarafından dikkate alınması, yine Yargıtay uygulaması ve dava niteliği gereği bilirkişinin takip ve dava tarihi itibariyle davacıların borçlu olduğu miktarı değil borçlu olmadığı miktarı bu çerçevede tespit etmesi gerektiğinin dikkate alınması, buna göre gerekirse banka nezdindeki tüm kredi ilişkisine dair kayıt ve belgelerin yerinde incelenmesi, yapılan her türlü tahsilatın tür ve miktarının denetime elverişli olarak açıklanması, … 16.Asliye Hukuk Mahkemesinin … E.sayılı dosyasının bilirkişi tarafından yapılacak hesaplamada davacı lehine veri içerip içermediğinin dikkate alınması, özellikle davacı vekilinin 12/03/2019 tarihli dilekçesindeki itirazların tek tek gözetilmesi, yine en son sunulan ek rapora karşı davacı vekilinin ve davalı vekilinin itirazlarının dikkate alınması, bilirkişinin 20/11/2019 tarihli ek raporundan farklı sonuca varılması halinde gerekçesinin açıklanması, sonuç olarak genel kural gereği dava tarihi ve ayrıca takip tarihi itibariyle her bir davacının ne kadardan dolayı borçlu olmadığı” noktasında davacı vekilinin talebine uygun olarak yeni bilirkişiden yeni bir rapor alınması, amacıyla yeni bilirkişi marifeti ile inceleme yapılmasına dair ara karar oluşturulmuştur.
Bu defa yeni atanan emekli banka müdürü hazırlamış olduğu 05/07/2020 tarihli kök raporunda davalı bankanın genel merkezinde bizzat ve yerinde incelemelerin yapıldığı, davalı kefillerin 5.000.000.000,00 USD kefalet limiti tahtında kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladıkları, taraflar arasında protokol düzenlendiği, dava tarihi itibariyle iade edilmeyen teminat mektupları miktarının tespiti sonrası davacıların sorumlu oldukların davacıların teminat mektubu miktarının 299.995,00 TL olarak tespit olunduğu, davacı tarafından yapılan 108.600,00 TL tutarlı ödemelerin davalı banka kayıtlarında yer aldığı, yine protokole göre ödenmesi kararlaştırılan 11.880,00 TL ücretin ödendiği, 632.080,62 TL alacak üzerinden hesap kat ihbarnamesiyle hesabın kesilerek kat olduğu, … 12. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına istinaden davacıların müşterek borçlu ve müteselsil kefillikleri nedeniyle 5.000.000.000,00 TL USD miktarlı bonoya dayalı olarak 287.500,00 USD miktarlı takibin başlatıldığı, takip tarihindeki taraflar arasında 16/05/2018 tarihli protokol imzalandığı, takiplerin kesinleşmiş olduğu, takip tarihi itibariyle davalı borcunun 292.500,00 USDkarşılığı 6447.390,25 TL olduğu, takibe dayanak bononun 5.000.000.000,00 USD olup takip tarihi itibariyle 4.707.500,00 USD tutarında borçlu bulunmadıkları, takip tarihi itibariyle USD cinsinden borçlu olunmayan miktarın 7.745,81 TL olduğu, dava tarihi itibariyle 5 adet toplam 67.918,58 TL’lik teminat mektuplarının meri olduğu, 10 adet çekten dolayı karşılıksız riskinin mevcut olduğu, bu miktarın 5.045,00 TL olduğu, buna göre davalının borcunun dava tarihi itibariyle 72.963,58 TL olduğu, dava tarihi itibariyle borçlu olunmayan miktarın 267.314,96 USD olduğu, ayrıca dava tarihinden sonra tazmin edilen 06/08/2009 tanzim tarihli teminat mektubu nedeniyle 12.041,32 TL’lik kısmi tazmin durumunun söz konusu olduğu, davacı vekilinin 12/02/2019 tarihli itiraza konu hususlar çerçevesinde vekalet ücreti yönünden, davacı tarafça ödenen 108.600,00 TL yönünden ve yine davacı dışında yapılan ödemeler yönünden gerekli mahsup işlemlerinin gerçekleştiği, buna göre 247.773,05 TL miktarlı tahsilatın davalı bankaca dava dışı firmanın borçlarına mahsup işlemlerinin tek tek tespit edildiği, davacıların hem genel kredi sözleşmesindeki 5.000.000.000,00 USD bedelli kefaletleri hem 5.000.000.000,00 USD’li bonodaki aval durumları, hem 16/05/2014 tarihli protokol de peşinen kabul ettikleri nakdi ve gayri nakdi kredi borçları nazara alındığında, takip masraflarının hangi icra dosyasına ait olmak üzere mahsup edildiğinin önemli olmadığı, bir başka deyişle davacıların sadece kambiyo senedinden değil ayrıca GKS’deki kefalet ile birlikte protokol kapsamında borçlu olduklarının açıkça kabul ve ikrar ettikleri, davalı bankanın dava dışı şirketten olan alacaklarını tahsili nedeniyle girişilen tüm takip masraflarından da müteselsilen sorumlu oldukları, ipotek bedellerinin mahsubu açısından ise hesaplamalarda bir isabetsizlik olmadığı, yine daha önce hazırlanan raporda belirtilen 72.918,58 TL borca yapılan itiraz yönünden ise davacıların borcunun dava tarihi itibariyle 72.918,58 TL olarak tespit olunduğu, taraflar arasında akdedilen 16/05/2014 tarihli protokolde meri teminat mektuplarının ve çek yapraklarının 30/06/2015 tarihine kadar bankaya iade edilmesi, aksi halde bedellerinin nakden bankaya depo olunmasının davacılar tarafından taahhüt olunduğu, davacılar tarafından protokole aykırı olarak iade edilmeyen teminat mektupları ve çek riskleri için nakden depo edilen bir miktara davalı kayıtlarında rastlanılmadığı, davacının kendisinin yaptığı 108.600,00 TL’lik ödeme dışında başkaca ödeme yapmadığı, ayrıntılı olarak açıklanan teminat mektubu bedeliyle karşılıksız çıkan çeklerin taahhüt bedellerinin sözleşmesel olarak davalı banka nezdinde depo edilmesinin zorunlu bulunduğu, davacılar tarafından alınan bedellerin depo edilmesi durumunda olası tazmin bedellerinin depo bedelinden karşılanmak suretiyle mahsup edilerek tasfiye edileceği, temerrüt olgusu gerçekleşmiş ve alacak muaccel hale gelmiş olduğundan davalı bankanın ödemeleri öncelikle TBK m.100 hükmü uyarınca öncelikle masraf ve gecikme cezalarına mahsubunun mevzuata uygun olduğu, davalı bankanın gerek sözleşmesel gerekse TBK m.100 hükmü uyarınca yapılan kısmi ödemeleri öncelikle faiz, masraf ve diğer ferilerine mahsup etmekte yetkili olduğu, bu durumda ödemelerin asıl borç ve diğer masraflar bağlamında ayrıştırılmasının gerekmediği, … 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E.sayılı dava dosyasının incelenmesi sonucunda ise toplam 119.900,00 TL tahsilat sağlanmış ise de mevcut borç bakiyesine olumlu bir etkisinin mevcut olmadığı, esasen önceki bilirkişinin 20/11/2019 tarihinde hazırlamış olduğu tespit ve değerlendirmelere aynen iştirak olunduğu, sonuç itibariyle ve dava tarihleri itibariyle yapılan hesaplamada davacıların 267.314,96 USD tutarında borçlu olmadığı yönünde açıklama yapmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki mahkememiz ara kararları çerçevesinde davacıların açmış olduğu menfi tespit davasında gerekli hesaplamaların dava tarihi itibariyle yapılması Yargıtay uygulamasına uygundur. Gerek birinci bilirkişinin hazırlamış olduğu 20/11/2019 tarihli ek rapor gerek ikinci bilirkişinin hazırlamış olduğu 05/07/2020 tarihli kök rapor içeriğine göre, taraflar arasında düzenlenen protokol hükümleri incelenmiş, dava tarihi itibariyle teminat mektubu kaynaklı riskler tek tek ve denetime elverişli şekilde tespit olunmuş, akabinde dava tarihi itibariyle meri olup, iade edilmeyen teminat mektubu miktarları tek tek ve denetime elverişli şekilde tespit edilmiş, yine dava tarihi itibariyle yapılan ve açıklanan ve mahsubu olunması gereken tüm miktarlar incelenmiştir.
Öte yandan yargılama aşamasında sonuca etkisi olmasına binaen … 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin …E.sayılı dava dosyası celb edilmiş ve bu dosyada yapılan tahsilatların sonuca etkili olmadığı, alınan bilirkişi raporuyla tam ve eksiksiz olarak tespit edilmiştir.
Yapılan ödemeler ve iade sonrası bakiye borç tespit edilmiş olup, tespit edilen teminat mektubu bedeli ile karşılıksız çıkan çeklerin bedellerinin davalı banka nezdinde depo edilmesi zorunluluğu mevcut olduğundan bu bedellerin depo edilmesi ihtimaline karşı bu depo bedelinden gerekli mahsup yapılmak suretiyle gerekli tasfiye gerçekleşecektir. Elbette takip alacaklısının vekilinin, takip talebinde 6098 sayılı TBK m.100 çerçevesinde ödemelerin öncelikle faiz ve ferilerinden düşülmesi talebi dikkate alınarak ödemelerin mahsubunda bu durumun dikkate alınması işlemi kanuna uygundur.
Gerek birinci bilirkişinin hazırlamış olduğu 20/11/2019 tarihli ek rapor gerekse bankacı olan ikinci bilirkişinin 07/01/2020 tarihli rapor mahkememizce oluşturulan ara karar içeriklerine uygun, gerekçeli, denetime elverişli ve birbirleriyle sonuç itibariyle uyum içerisindedir. Mahkememizce oluşturulan ara karar içeriklerine uygun bu raporların içerik ve sonuç kısmına itibar olunmasına engel gerekçeli bir itiraz mevcut değildir. Bu itibarla birinci bilirkişinin 20/11/2019 tarihli ek raporu ile ikinci bilirkişinin 05/07/2020 tarihli kök raporu hükme esas alınmıştır.
Bu noktada hemen belirtmek gerekir ki gerek talep talebindeki miktar gerek bilirkişinin hesaplamış olduğu miktarların USD cinsinden hesaplanan miktarlarının takip tarihindeki efektif kur karşılığı 647.390,25 TL ve borçlu olunmayan kısım ise 591.648,20 TL’dir.
Dava tarihi itibariyle davacıların borçlu olmadığı miktar tespit edilmiş ise de halihazırda davacıların borçlu oldukları ve bu borç miktarının dava tarihinden sonra ödenen 12.041,32 TL’den de fazla olduğu aşikardır. Bir başka deyişle davacıların fazla ödemesi mevcut değildir. Ne var ki infaz işleminin denetlenebilir olması ve konuyla ilgili yargısal uygulama dikkate alınarak 27/05/2019 tarihinde ve dava tarihi sonrası ödendiği tartışmasız olan meri teminat mektuplarından 12.041,32 TL kısmın tazmin olunduğu hususunun icra müdürlüğünce dikkate alınması için bu durum hüküm fıkrasında belirtilmiştir.
Belirtmek gerekir ki somut olayda davacıların dava tarihi itibariyle 591.648,20 TL bedelli kısmından dolayı borçlu olmadıkları anlaşılmakta ise de davacı borçlular tarafından açılan menfi tesbit davasında, icra takibinde bulunan davalı alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için alacaklının takibinde haksız olmasının yanı sıra kötüniyetli bulunması da şarttır. Diğer bir deyişle davalı alacaklının icra takibinde haksız olması, tazminata hükmedilebilmesi için yeterli olmayıp ayrıca kötüniyetli bulunması gerekir. Davacılar bu davada davalının kötüniyetli olduğunu iddia ve ispat edememiştir. Somut olayın özelliği gözetildiğinde, davalının gönderilen ve savunulan ödemelere dayanarak icra takibi yapması davalının kötüniyetini ispata yeterli değildir. Zira farklı kalem, farklı miktar ve farklı nedenlerle çerçevesinde yapılan ödemeler mutlak suretle inceleme yapılmasını da gerektirmektedir. (Yargıtay 13.HD’nin 2013/32710 E. 2014/14243 K.sayılı ilamı)Bu nedenle davacıların tazminat talebi ret olunmuştur.
Yine davalı aleyhine açılan davanın bir kısmı ret olmuş ise de davalı alacaklının alacağını tedbir nedeniyle geç almasını gerektirecek ve infaz olunmuş bir tedbir mevcut değildir. Nitekim 24/09/2020 tarihli duruşmada dahi vekiller infaz edilen bir tedbir olmadığını açıkça belirttikleri gibi gerek mahkememiz kaleminde yapılan tespit gerek icra müdürlüğünden gelen 07/10/2020 tarihli yazı ile bu durum sabittir. Bu nedenle İİK m.72/f.4 hükmü uyarınca davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi yasal olarak mümkün bulunmamaktadır.
Yapılan açıklamalar karşısında; davacıların davasının kısmen kabulüne, … 12. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına konu olan 647.390,25-TL bedelli miktarın, 591.648,20-TL bedelli kısmı yönünden davacıların davalıya borçlu olmadığının ayrı ayrı tespitine, davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin ayrı ayrı reddine, davacılar lehine 591.648,20-TL bedelli miktar yönünden hüküm verildiğinden, bu miktar yönünden davacılar hakkındaki takibin İİK m. 72/f.2 gereği ayrı ayrı durmasına; ilamın kesinleşmesi üzerine hükme hacet kalmaksızın bu kişiler yönünden icranın eski hale iadesine, davalı alacaklının 55.742,04-TL tutarı ile ilgili dava red olmakla, bu kısım yönünden tedbir kararının kaldırılmasına, davacılar lehine tazminat hükmedilmesinin yasal koşulları oluşmadığından davacıların tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, davalı aleyhine infaz edilen bir tedbir kararı bulunmadığından davalı lehine tazminat hükmedilmesine yer olmadığına, dava tarihinden sonra ve 27/05/2019 tarihinde meri teminat mektuplarından 12.041,32-TL kısım tazmin edilmiş olmakla, tazmin edilen bu kısım ve miktarın infaz aşamasında icra müdürlüğünce dikkate alınmasına dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacıların davasının kısmen kabulüne,
… 12. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına konu olan 647.390,25-TL bedelli miktarın, 591.648,20-TL bedelli kısmı yönünden davacıların davalıya borçlu olmadığının ayrı ayrı tespitine,
Davacıların fazlaya ilişkin taleplerinin ayrı ayrı reddine,
2-Davacılar lehine 591.648,20-TL bedelli miktar yönünden hüküm verildiğinden , bu miktar yönünden davacılar hakkındaki takibin İİK m. 72/f.2 gereği ayrı ayrı durmasına; ilamın kesinleşmesi üzerine hükme hacet kalmaksızın bu kişiler yönünden icranın eski hale iadesine,
3-Davalı alacaklının 55.742,04-TL tutarı ile ilgili dava red olmakla, bu kısım yönünden tedbir kararının kaldırılmasına,
4-Davacılar lehine tazminat hükmedilmesinin yasal koşulları oluşmadığından davacıların tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine,
5-Davalı aleyhine infaz edilen bir tedbir kararı bulunmadığından davalı lehine tazminat hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Dava tarihinden sonra ve 27/05/2019 tarihinde meri teminat mektuplarından 12.041,32-TL kısım tazmin edilmiş olmakla, tazmin edilen bu kısım ve miktarın infaz aşamasında icra müdürlüğünce dikkate alınmasına,
7-492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre alınması gereken 40.415,48 TL harçtan peşin alınan 11.055,81 TL harç ile 8.256,52 TL tamamlama harcı toplamı olan ‭19.312,33‬ TL harçtan mahsup edilerek bakiye ‭21.103,15‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Davacılar tarafından yatırılan 11.055,81TL peşin harç, 8.256,52 TL tamamlama harcı, 31,40 TL başvuru harcı toplamı olan ‭19.343,73‬ TL harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
9-Davacılar tarafından yapılan 188,50 TL tebligat, vekalet harcı ve posta gideri ile 2.600,00 TL bilirkişi ücreti ile birlikte toplamı ‭2.788,5‬ TL yargılama giderinden davanın kabul nispetine göre (%91,38) 2.548,13 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, kalan miktarın davacılar üzerinde bırakılmasına,
10-Davacılar vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 46.632,41 TL nispi ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
11-Davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 8.046,47 TL nispi ücreti vekaletin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
12-Artan avansın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere vekillerin huzurunda ve oy birliği ile karar verildi.26/11/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …