Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/94 E. 2020/494 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/94
KARAR NO : 2020/494

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/01/2017
KARAR TARİHİ : 05/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin trafik kazasında eş ve annelerini kaybeden müvekkillerinin 6100 sayılı yasanın 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre destekten yoksun kalma tazminat tutarları belirlenerek işleten ve sürücü yönünden olay tarihi olan 03/02/2015’ten, sigortacı yönünden temerrüt tarihinden itibaren işletilecek faiz, yargılama gideri, faiz ve avukatlık ücretleriyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme sorumlu bulunan davalılardan alınarak müvekkillerine ödenmesine, tüm davacılar için toplam 250.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte ortaklaşa ve zincirleme sorumlu sürücü ve işletenden alınarak davacı müvekkillerine verilmesine, sürücü … ve işletenin araçları ile taşınır ve taşınmaz mallarına ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ticaret Aş vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin aracın maliki olup araçla ilgili tüm sorumluluklarına yerine getirdiğini, aracın tüm bakımlarının muntazam yapıldığını ,aracın güvenliği tehlikeye düşürmeyecek şekilde seyri için her türlü önlemin alındığını iş bu nedenle müvekkili bakımından husumet itirazında bulunarak haksız davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … AŞ vekili tarafın savunmasının ve dayanaklarının özetle; 2918 sayılı KTK nın 97. Maddesinin 6704 sayılı kanunun 5. Maddesi ile değiştirildiğini belirtmiş davanın usulden reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … davayı inkar eden konumdadır.
Davanın uzamış ceza zamanaşımına tabi olması karşısında davalıların zamanaşımı def ‘ileri yargılama aşamasında 27/06/2020 tarihli ara karar ile ret olunmuştur.
Dava, davacıların desteklerinin ölümü nedeni ile 6098 sayılı TBK.nın 53. maddesi gereğince destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davaya esas olan haksız fiil ile ilgili … 8. Asliye Ceza Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasına istinaden yapılan yargılamada düzenlenen 20/05/2015 tarihli bilirkişi raporuna göre davacıların murisinin tali derecede kusurlu olduğu, sürücü …’ın asli kusurlu olduğu, nitekim mahkemece verilen hükümde keşfe dayalı olarak hazırlanan bu rapor içeriği gözetilmek suretiyle sürücü hakkında karar verilmiş olduğu, mahkemece verilmiş olan bu karara ilişkin Yargıtay bozması olsa dahi ve usuli yönden bozmanın olduğu, kusur durumuna ilişkin herhangi bir bozmanın mevcut olmadığı sabittir.
Davacıların zarar kalemleri yönünden ve ilk önce manevi tazminat talebi üzerinde durulacaktır.
Davacılar yönünden dayanılan nedenler dolayısıyla eş …. için 100.000,00 TL ve her bir çocuk için 50.000,00 TL olmak üzere toplam 250.000,00 TL tutarında toplam manevi tazminat talep edilmiştir. Bu durumda 6098 sayılı TBK.m.51 hükmü uyarınca davacıların talebinin değerlendirilmesi gerekir. Zira adı geçen hükümde de belirtildiği üzere “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini,durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirler.” Bir başka deyişle davacılar vekilinin talebi çerçevesinde adı geçen kanun hükmünde de belirtildiği üzere kusurun ağırlığı dikkate alınarak ve mevcut dosya kapsamı çerçevesinde manevi tazminat talebinin değerlendirilmesi hukuka uygun olacaktır.
Yargıtay 17.HD’sinin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere “H.G.K’nun 2010/4-77 E, 2010/82 K sayılı kararında da belirtildiği üzere, “Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir. Maddede belirtilen kişilik haklarına, kişinin yaşamı, sağlığı, beden ve ruhsal bütünlüğü gibi varlıkların tümü girmektedir. Kişinin duygu yaşantısı ve düşünce dünyası da kişisel varlıklar olup, yasa tarafından korunmuştur. Duygu yaşantısı da ruhsal uyum ve denge, ruhsal sükun, yakınlarla olan gönül bağlılığı, aile birliği kişisel varlıklardır. Manevi acılar verdirilmek yolu ile de ruhsal varlıklara saldırılmış olur. Kişisel değerlere saldırı yolu ile kişiye manevi acılar verdirmek kişinin ruhi varlığına ve sonuçta kişilik hakkına saldırıyı ortaya koyar.
BK 47.madde de düzenlenen “Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir.” hükmünden de anlaşılacağı üzere cismani zarara uğrayan kimseye manevi tazminat verilebilecektir. Doktrinde ve yerleşik içtihatlarda da belirtildiği gibi cismani zarar kavramına ruhi bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin de girdiği, bir kimsenin cismani zarara maruz kalması sonucunda onun ana babası gibi çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhi ve asabi sağlık bütünlüğü ağır bir şekilde haleldar olmuşsa bu durumda yansıma yolu ile değil doğrudan doğruya zarara maruz kalmasının söz konusu olduğu kabul edilmiştir. Bu husus Hukuk Genel Kurulu’nun 26.4.1995 Tarih, 1995/11-122 esas, 430 Karar sayılı ilamında da belirtilmiştir. “
Bu durumda öncelikle davacı eş … ve çocuklar yönünden değerlendirme yapılmalıdır. Meydana gelen trafik kazası sonucunda davacı eş …’in hayat arkadaşı durumundaki eşinin vefat ettiği, yine diğer davacı çocukların ise günümüz şartlarında çok yaşlı sayılmayacak annelerini kaybetmiş oldukları, bu durumun gerek davacı eş ve gerekse davacı çocukların manevi hayatlarında doğal olarak üzüntü oluşturacağı her türlü izahtan varestedir. Bu vefat durumunun, vefat eden kişinin eş ve anne olması nedeniyle davacıların onun şefkatinden ve manevi olarak varlıklarından yoksun kalmalarına yol açtığı öncelikle kabul edilmelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK.’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Meydana gelen kaza sonucunda davacıların murisinin mahkememizce atanan kusur bilirkişisinin raporuna göre %25 oranında kusurlu olsa dahi, davalı davalı sürücünün yüzde %75 kusurlu olduğu, bu kusur dağılımının esasen keşfe dayalı olarak ceza mahkemesinde rapor hazırlayan ve raporu hükme esas kılınan kusur bilirkişisinin raporuyla dahi uyumlu olduğu sabittir. Kusur raporları birbiriyle uyumlu olduğu gibi dosya kapsamına dahi aykırı değildir. Zaten bu kusur raporuna itibar etmeye engel gerekçeli bir itiraz olmadığı gibi olayın meydana geliş şekli karşısında mevcut kusur dağılımı Trafik Kanununun ve bu çerçevede de yürürlükte olan Yönetmeliğin raporda açıklanan ilgili hükümlerine de uygundur.
Davacıların murisinin kusuru %25 olması mahkememizce hükmedilmesi gereken manevi tazminat tutarında dikkate alınmıştır. Bu noktada davalı sürücünün %75 kusurlu olduğunun, bir başka deyişle asli kusurlu olduğunun açık olması, davacıların açıklanan acılara maruz kalması, davacıların murisinin vefat şekli, vefat eden kişinin eş ve anne olması nedeniyle davacıların bu olayı uzun süre hatırlarından çıkarmalarının hayatın olağan akışı içinde mümkün bulunmaması karşısında bu vefat olayının gerek davacı baba ve gerekse davacı çocuklar yönünden doğrudan manevi zarar oluşturacağı açıktır. Buna göre davacı olan ve müteveffanın eşi …’in meydana gelen kaza sonucunda eşi ve hayat arkadaşı durumundaki …’in varlığından yoksun kaldığı, aynı şekilde diğer tüm çocukların annelerinin manevi yakınlık ve desteğine ihtiyaç duydukları halde bu destekten yoksun kaldıkları, bu kişilerin fiilen en yakınlarındaki kişiyi kaybetmiş olmaları, öte yandan tüm davacıların vefat nedeniyle meydana gelen kaybı hayat boyu tam ve eksiksiz olarak doldurmasının imkansız olması, bu durumun davacı eş ile davacı çocuklar açısından manevi elem ve acıyı arttıracağı, davacıların yaşadıkları sürece olayı unutmalarının zaman alacak olması, bu kaybın oluşturacağı elem ve üzüntünün etkileri, kazanın meydana geldiği tarih ve bu tarih itibariyle tarafların mali ve sosyal durumları, davacı sayısı ve dosya kapsamı dikkate alındığında, davacıların manevi tazminat talebine yönelik davalarının ise ayrı ayrı kısmen kabulüne, davacılar … için 30.000,00-TL, davacı … için 15.000,00-TL, … için 15.000,00-TL … için 15.000,00-TL olarak ayrı ayrı takdir olunan manevi tazminatın davalılar … Anonim Şirketi ile … yönünden temerrüt tarihi olan olay tarihi 03/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin tüm taleplerinin ayrı ayrı reddine, davacının davalı sigorta şirketine yönelik manevi tazminat talebi ile ilgili bedel arttırım dilekçesine konu olan talebin dava dilekçesinde daha önce belirtilmemiş olması nedeni ile bu talebin yapılmamış sayılmasına dair karar vermek gerekmiştir.
Bu arada davacı vekili mahkememizce bilirkişi raporlarının sunulmasından sonra manevi tazminat talebinin sadece sürücü ve işletenden değil, davalı sigortacı yönünden dahi bu kalemin dahi poliçe ile teminat altına alındığı gerekçesiyle bu kişilerden dahi manevi tazminat talep ettiğini belirtmek suretiyle dava dilekçesini ıslah etmiştir. Bu konunun ayrıca hukuki olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bilindiği üzere davalılar somut olayda ihtiyari dava arkadaşıdır. Buna göre her bir davalı yönünden usuli işlemlerin ve taleplerin ayrı ayrı değerlendirilmesi zorunludur. Dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesi dikkate alındığı, davacı vekili davalı sigorta şirketine yönelik olarak sadece maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Bir başka deyişle duruşmalı ön incelemeli tarihi itibariyle davalı sigorta şirketi yönünden sadece maddi tazminat davası açılmıştır.
Bu noktada öncelikle belirtmek gerekir ki davacı vekilinin dava dilekçesinde davalı sigorta şirketi yönünden manevi tazminat talebinde bulunmadığı tartışmasız hale gelmiştir. O halde “kural olarak; dava açıldıktan sonra dava sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlardaki usule ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi davanın konusunda da ıslah mümkündür….Ne var ki… ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesidir. Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, haksız fiil nedenine dayalı tazminat istemli davada, davanın konusunu sadece açıklanan maddi tazminat kalemleri oluşturmaktadır. Dava konusu edilmeyen manevi tazminat kalemi ise ayrı bir müddeabihtir. Bu nedenle manevi tazminat kalemini, dava dilekçesinde davalı sigorta şirketinden talep etmeyen davacının bu talebi ıslah yoluyla dava konusu yapamayacağı; eş söyleyişle eldeki davada başlangıçta dava edilmeyip, ıslahla davaya katılmak istenen manevi tazminat kaleminin ayrı bir müddeabih olmakla, ancak ayrı bir davanın konusunu teşkil edeceği kanaatına ulaşılmıştır.(Yargıtay HGK 2014/4-1193E.2016/800K.sayılı ve Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/1-364-453 E. sayılı kararından hareket edilmiştir. ) O halde davacının, davalı sigorta şirketine yönelik manevi tazminat talebiyle ilgili bedel arttırım dilekçesine konu olan talebinin dava dilekçesinde daha önce belirtilmemiş olması nedeniyle Yargıtay uygulaması dahi gözetilerek bu talebin usulen yapılmamış sayılmasına dair karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan davacılar vekili, eş ve anne durumundaki … vefat etmesi sonucunda destekten yoksun kalma tazminatı talep etmişlerdir.
Hemen belirtmek gerekir ki destekten yoksun kalındığı söylenen muris, kaza tarihinde herhangi bir işte çalışmayan ve ev hanımı olan kişi konumundadır.Mahkememizce hükme esas alınan aktüer raporunda desteğin ev hanımı olduğu ve asgari ücret düzeyinde gelir elde edeceği kabul edilerek hesaplama yapılmış olup söz konusu zararın hesaplanması sırasında esas alınan asgari ücret, bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışması olmayan ev hanımı olan destekten dolayı uğranılan zararın hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağı açıktır. (Yargıtay 17.HD 2016/12450E.2019/5855K.sayılı ilamı)
Davacıların destekten yoksun kalma tazminat miktarlarının mevcut kusur durumu ve kazanın 03/02/2015 tarihinde gerçekleşmiş olması karşısında maddi zarar hesabının, bir başka deyişle destekten yoksun kalma tazminat talebinin hesaplanması için kusur ve hesap uzmanı bilirkişisi atanmıştır.
Bilirkişi kurulu hazırlamış olduğu raporunda; meydana gelen kazada davalı sürücünün %75, davacıların murisinin ise %25 oranında kusurlu olduğu, bu arada maddi zarar hesabının PMF-1931 yaşam tablosuna göre yapılması gerektiği, müteveffanın bakiye ömrünün ve muhtemelen yaşayacağı sürenin hesaplandığı, bu hesaplamada müteveffanın kaza tarihi itibariyle davacılara destek olup olamayacağı hususunu incelediği, yine geriye kalan eşin yeniden evlenme şansına dair gerekli hesabın yapıldığı, bu çerçevede annenin bakiye ömrü ile sınırlı destek süresinin tespit olunması gerektiği, zira bu çerçevede gerekli tablonun hazırlandığı, buna göre davacı eş …’in talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminat tutarının 64.764,98 TL olduğu, azami poliçe limitinin 290.000,00 TL olduğu, diğer davacıların ise müteveffanın destek olmasının davacıların mevcut yaş durumları karşısında mümkün olamayacağı yönünde görüş açıklamıştır.
Belirtilen raporun sunulmasını müteakiben davacı vekili … yönünden maddi tazminat talebini 64.764,98 TL’ye yükseltmiş, böylelikle maddi tazminat talebini 62.264,98 TL olarak arttırmış, bu dilekçe dahi davalılara tebliğ olunmuştur.
Bilirkişi kurulunun sunmuş olduğu raporla ilgili davalı … Tic. A.Ş vekilinin itirazları karşısında bilirkişi kurulundan yeniden ek rapor alınmış, bilirkişi kurulu 24/10/2018 tarihli ek raporlarında kök raporlarındaki görüşünde değişiklik olmadığı yönünde açıklama yapmışlardır.
Akabinde mahkememizin bu defa 21/03/2019 tarihli ara kararında “davalı sigorta şirketinin talebe konu manevi tazminat bedelinden dayanak poliçe nedeniyle sorumlu olup olmadığı, hangi tutarda sorumlu olduğu, yine davaya konu olan alacak kalemlerinden dolayı davalı sigorta şirketinin hem zorunlu sigorta hem ihtiyari sigorta teminatının bulunup bulunmadığı, bulunmakta ise davalı sigorta şirketinin hangi alacak kaleminden dolayı ve hangi poliçeye göre hangi tutarda sorumlu olduğunun sonuç olarak açıklanması, bu suretle her bir davalının sorumlu olduğu miktarın irdelenmesi, amacı ile dosyanın bilirkişi kuruluna yeniden teslimine, bilirkişinin talebi halinde sigortacı bilirkişisinin derhal heyete dahil edilmesine” karar verilmiştir.
Bunun üzerine bilirkişi kurulu 19/09/2020 tarihli raporlarında, kaza tarihi itibariyle zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin kişi başına teminatın 290.000,00 TL olduğu, … için ödenebilir tazminat tutarının 64.764,98 TL olduğu, davalı sigortacı yönünden ayrıca 150.000,00 TL’ye kadar motorlu kara taşıtları ihtiyari mali sorumluluk sigortası ile manevi tazminat yönünden sigorta teminatı verildiği açıklanmıştır.
Aktüer raporunda davacı eş dışında diğer çocuklar yönünden talebe konu destekten yoksun kalma tazminat miktarı hesaplanmamış ve eş dışında davacı çocuklara müteveffanın devamlı ve düzenli destek olduğu hususunun ispat olunamadığı, bu nedenle destekten yoksun kalma tazminatının hesaplamadığı açıklanmıştır. Esasen Yargıtay 17. HD’nin yerleşik kararlarında da belirtilmiş üzere “destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunması temel amaçtır. Yargıtay uygulamalarına göre anne veya babanın ölümü halinde çocuklarına destek olacakları, ancak kız çocuklarının 22 ve erkek çocuklarının 18 yaşa kadar destek alacağı, yüksek öğrenim gören ya da görme ihtimali bulunan çocukların ise 25 yaşına kadar destek alacağı kabul edilmektedir.” Bu çerçevede davacı eş dışındaki diğer davacı çocukların müteveffanın devamlı ve düzenli desteğini aldıkları ispatlanamadığından destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminat talepleri sübut bulunmadığından ret olunmuştur.
Mahkememizce atanan bilirkişinin müteveffanın yaşı, bakiye ömrü, sosyal ve ekonomik durumu, hesap sahiplerinin destek süreleri, müteveffanın gelir durumu, bilinen ve bilinmeyen dönem kazançlarının içeriği, davacılar ile murisin yaşı, olayın, hesaplama yöntemi dikkate alındığında destekten yoksun kalma tazminat miktarının hesaplanmasına dair ve davacı eş … yönünden hazırlamış olduğu rapora ise itibar edilmiştir.
Bu noktadaki hesaplama içerik olarak olay tarihi itibariyle ve Yargıtay uygulamalarıyla benimsenen yönteme dahi uygun nitelik taşımakta olup raporda itibar olunan bu miktarlardan başkaca bir nedenle indirim yapılmasını gerektirir durum ise bulunmamaktadır.
Öte yandan dava haksız fiile dayanmakla davalı işleten … A.Ş ile sürücü … açısından temerrüd tarihi olay tarihi itibariyle gerçekleşmiştir. Buna mukabil davalı sigorta şirketi açısından ise KTK m.99 hükmüne göre şirkete dava öncesi başvuru olmadığından, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi itibariyle temerrüt oluşmuştur.
Yapılan açıklamalar karşısında; maddi tazminat talebi yönünden davacı … lehine hükmedilen 64.764,98-TL destekten yoksun kalma tazminat miktarının davalı … ve davalı … Ticaret Anonim Şirketinden temerrüt tarihi olan olay tarihi 03/02/2015 itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden (ZMSS poliçesi dahilinde belirtilen teminat limiti dahilinde kalmakla) dava tarihi olan 30/01/2017 tarihinden başlamak üzere işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil olunarak adı geçen davacıya verilmesine, diğer davacılar …, …, …’ ın maddi tazminat talepleri sübut bulmadığından ayrı ayrı reddine, manevi tazminat talebi yönünden ise davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, davacılar … için 30.000,00-TL, davacı … için 15.000,00-TL, … için 15.000,00-TL … için 15.000,00-TL olarak ayrı ayrı takdir olunan manevi tazminatın davalılar … Anonim Şirketi ile … yönünden temerrüt tarihi olan olay tarihi 03/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine, davacıların fazlaya ilişkin tüm taleplerinin ayrı ayrı reddine, davacının davalı sigorta şirketine yönelik manevi tazminat talebi ile ilgili bedel arttırım dilekçesine konu olan talebin dava dilekçesinde daha önce belirtilmemiş olması nedeni ile bu talebin yapılmamış sayılmasına dair karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1)I.MADDİ TAZMİNAT
Davacı … lehine hükmedilen 64.764,98-TL destekten yoksun kalma tazminat miktarının davalı … ve davalı …Ticaret Anonim Şirketinden temerrüt tarihi olan olay tarihi 03/02/2015 itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden (ZMSS Poliçesi dahilinde belirtilen teminat limiti dahilinde kalmakla) dava tarihi olan 30/01/2017 tarihinden başlamak üzere işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil olunarak adı geçen davacıya verilmesine,
Diğer davacılar …, …, …’ ın maddi tazminat talepleri sübut bulmadığından ayrı ayrı reddine,
II.MANEVİ TAZMİNAT
Davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne,
Davacılar … için 30.000,00-TL, davacı … için 15.000,00-TL, davacı … için 15.000,00-TL, davacı … için 15.000,00-TL olarak ayrı ayrı takdir olunan manevi tazminatın davalılar … Ticaret Anonim Şirketi ile … yönünden temerrüt tarihi olan olay tarihi 03/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine,
Davacıların fazlaya ilişkin tüm taleplerinin ayrı ayrı reddine,
Davacının davalı sigorta şirketine yönelik manevi tazminat talebi ile ilgili bedel arttırım dilekçesine konu olan talebin “dava dilekçesinde daha önce belirtilmemiş olması” nedeni ile bu talebin yapılmamış sayılmasına,
2-A-Maddi tazminat talebine ilişkin olarak;
492 sayılı Harçlar Kanuna göre alınması gereken 4.424,09 TL ilam harcından maddi tazminat talebine ilişkin olarak davanın başında alınan 862,42 TL harçtan maddi tazminat talebine karşılık 8,53 TL peşin harç ve ıslah ile tamamlatılan 212,66 TL harcın mahsup edilerek 4.202,90 TL harcın tüm davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
B-Manevi tazminata ilişkin olarak;
492 sayılı Harçlar Kanuna göre alınması gereken 5.123,25 TL ilam harcından manevi tazminat talebine ilişkin olarak davanın başında alınan 862,42 TL harçtan manevi tazminat talebine karşılık 853,89 TL harcın mahsup edilerek 4.269,36 TL harcın davalılar … ve …Ticaret A.Ş’den müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
3-A)Maddi tazminat talebine ilişkin olarak;
Davacı … tarafından yapılan ve davanın başında alınan 862,42 TL harçtan maddi tazminat talebine karşılık 8,53 TL peşin harç ve ıslah ile tamamlatılan 212,66 TL, 4,60 TL vekalet ücreti, 31,40 TL başvuru toplamı 257,19 TL’nin tüm davalılardan müteselsilen alınıp davacı …’e verilmesine,
Maddi tazminat talebine ilişkin olarak;
Davacılar tarafından yapılan 1.700,00 TL bilirkişi ücreti, 756,04 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 2.556,40 TL yargılama giderinin davacı …’in payına düşen 614,10 TL’nin tüm davalılardan müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, kalan kısmın diğer davacılar üzerinde bırakılmasına,
Diğer davacılar tarafından yapılan masrafların üzerinde kalmasına,
Davalı …Ticaret A.Ş tarafından harcanan 400,00 TL bilirkişi ücreti, 50,00 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 450,00 TL’nin davalılar …, … ve …’den alınarak müteselsilen davalı … Ticaret A.Ş’ne verilmesine,
B-Manevi tazminat talebine ilişkin olarak;
Davanın başında alınan 862,42 TL harçtan manevi tazminat talebine karşılık 853,89 TL harcın davalılar … ve … A.Ş’den müteselsilen alınarak; 341,55 TL’sini davacı …’e, 170,78 TL’sinin …’a, 170,78 TL’sinin …’e, 170,78 TL’sinin …’e verilmesine,
4-A)Maddi tazminat talebine ilişkin olarak;
Davacı … vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 9.219,45 TL vekalet ücretinin tüm davalılardan müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine,
Diğer davacılar hakkında açılan maddi tazminat talebinin ayrı ayrı reddine karar verildiğinden takdiren 1,00 TL vekalet ücretinin … dışındaki davacılardan …, … ve …’den ayrı ayrı alınarak davalılar …. Ticaret A.Ş, …, … A.Ş’ye verilmesine,
B-Manevi tazminat talebine ilişkin olarak;
Davacı … vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 4.500,00 TL vekalet ücretinin davalılar … A.Ş ve …’tan müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine,
Davacı … vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılar … A.Ş ve …’tan müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
Davacı … vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılar … A.Ş ve …’tan müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine,
Davacı … vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalılar … A.Ş ve …’tan müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine,
Davalılar … ve … A.Ş vekille temsil edildiğinden ve ret nedeni aynı olduğundan yürürlükte olan AAÜT gereğince 4.500,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
Davalılar … ve … A.Ş vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
Davalılar … ve … A.Ş vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
Davalılar … ve … A.Ş vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
5-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere vekillerin huzurunda ve oy birliği ile karar verildi.05/11/2020

Başkan Üye Üye Katip