Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/895 E. 2021/720 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/895 Esas
KARAR NO : 2021/720

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/04/2017
KARAR TARİHİ : 03/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline … 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası kanalıyla 10 örnek icra takibi başlatıldığını, takibinn konusunun değişik vade ve her biri 15.000 TL ‘lik üç adet senet olduğunu, takip sonrası müvekkilinin maaşından bir kısım kesintiler yapılarak icra dosyasına tahsilatlar yapıldığını, senetteki imzaların müvekkili …’ya ait olmadığını, müvekkilinin imzaları başkası tarafından atıldığını senetlerin bu nedenle sahte olduğunu, müvekkili aleyhine açılan … 3. İcra Müdürlüğnün … E. sayılı dosyasıyla kanalıyla açılmış olan takibin öncelikle olarak tedbiren durdurulmasını, davalı alacaklıya takip tarihi itibariyle borçlu olmadığının tespitine, yargılama sürecinde cebri icra nedeniyle ödenmek zorunda kalınacak tutarın istirdadını, davalı alacaklı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yasal süresi içerisinde icra mahkemesi nezdinde dile getirmediği imzaya itirazının huzurdaki davaya konu edilmesi hukuka aykırı olup, davacının işbu davada hukuki yararı bulunmadığını, Yargıtay kararları gereğince davacı imzaya itiraz edebilecek durumda ise menfi tespit davası açmasında hukuki yararının olmadığının kabulü ile hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesini, davacının menfi tespit ve istirdat davasını beraber açmasında hukuki yarar olmadığını, mahkeme aksi kanaatte ise davacının istirdata ilişkin talep sonucunun HMK’nın 119. maddesi uyarınca açıklattırılması ve taleplerinin ayrıştırılması gerektiğini, davacı borçlu aval veren sıfatı ile borçtan sorumluluğu esas olup davacının imzasının sahte olup olmadığına ilişkin araştırma yükümlülüğünün bulunmadığını, müvekkili şirketin ağır kusuru ve kötüniyeti olmadığından, davacı tarafça aksi yönde hiçbir ispata yarar delil sunulmadığından, müvekkili aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine ilişkin haksız talebinin reddi gerektiğini, kambiyo senedine özgü icra takibine karşı süresinde imza itirazında bulunmayan, maaş hacizleri ile yapılan tahsilatlara karşı süresinde istirdat talep etmeyen, tamamen art niyet ile hareket edip müvekkili şirketin haklı alacağını sürüncemede bırakan davacının haksız davasının reddi ile alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, süresinde imzaya itiraz etmeyen davacının menfi tespit davası açmasında davacının hukuki yararının olmadığının kabulü ile hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun taleplerin reddi ile davanın esastan reddini, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, Yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 3. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası, icra takibine konu senet asılları, karşılaştırmaya elverişli ıslak imzalı belge asılları celp edilmiş, incelenmiştir.
Dosya Adli Tıp Uzmanı Grafolog Bilirkişisi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 22.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “Laboratuar ortamında, büyüteç stereomikroskop,UV ışık kaynağı beyaz ışık değişik açılardan verilen ışik işinları altında ve yüksek çözünürlü scanner tarayıcı,HS 525, ,Forentek E 10 Forentek M 900 cihazları ve bilgisayar programları ile taranarak analitik incelemeye ve objektif denetime uygun hale getirildikten sonra grafolojik ve kaligrafik esaslar dahilinde tarafımdan yapıları incelemede; Tetkik konusu senet asıllarındaki kefil ve ciro olarak görünen … ismine atfen atılı imzaların …’ya ait mukayese imzalar arasında; Tersim tarzı bakımından mukayese imzaların (T) harfi ile başladığı, harfin inen kolu sağa eğimli yapılarak dairesel bir hareket oluşturulup sağa doğru gramalar yapıldığı son gramanın alt ucundan sağa-sola-sağa çizgi çekilerek imzaların bitirildiği bu şablon içerisinde kısmi farklılıklar gösterebildiği, tetkik konsu imzaların da (T) harfi ile başladığı, inen kolundan (u) harfine benzer gramalar yapıldığı son gramanın ucundan sağa ve sola çizgiler çekilerek imzaların bitirildiği bu itibarla imzaların başlangıcı olan (T) harfinin gövdelendirilişi, kol yapılanması, gramaların oluşturuluşu, çizgisel hareketlerin biçimlenmesi, devinim noktaları, işleklik derecesi, ebat, meyil, istikamet, seyir, sürat, istif, kalem alışkanlıkları ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlik bulunmadığı, Tetkik konusu 23.08.2005 düzenleme tarihli alacaklısı … borçlusu …, kefili … olarak görünen 18.09.2005 – 30.09.2005 ve 17.10.2005 ödeme her bir 15.000,00 TL’lik üç adet senet aslındaki kefil ve ciro … ismine atfen atılı imzalarının …’nın eli ürünü olmadığı kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya, davalının itirazları nedeniyle ve yeni celp edilen davacıya ait bir kısım islak imzalı belge asıllarının da incelenmesi için yeniden Adli Tıp Uzmanı Grafolog Bilirkişisi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 10.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “Tetkik konusu 23.08.2005 düzenleme tarihli alacaklısı … borçlusu …, kefili … olarak görünen 18.09.2005-30.09.2005 ve 17.10.2005 ödeme her biri 15.000,00 TL’lik üç adet senet aslındaki kefil ve ciro … ismine atfen atılı imzalarının …’nın eli ürünü olmadığı kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, icra takibinden sonra açılan ve takibe konu edilen senetler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ile cebri icra nedeniyle ödenmek durumunda kalınan paranın istirdatı istemine ilişkindir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, davalı cevap dilekçesi ile birlikte davacının imza itirazına yönelik olarak icra mahkemeleri nezdinde başvurma imkanı olduğu halde, menfi tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığını, bu nedenle menfi tespit davasının hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesini talep etmiş ise de; davacının borçlu olmadığını ileri sürdüğü senetlerle ilgili genel mahkemelerde menfi tespit davası açma imkanın bulunduğu, esasen davacının bu konuda icra mahkemesine dava açma mecburiyetinde olduğuna dair yasal herhangi bir engel kanun hükmü de bulunmadığı, öte yandan İİK ‘ nın 72. Madde hükmü içeriği gözetildiğinde davalının yasal ve hukuki dayanaktan yoksun savunmalarına itibar edilmemiş, davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
… 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında, davacı …’ın borçlular (dava dışı) … ve davalı … hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatmıştır. İcra takibine temel teşkil eden kambiyo evrakı; 18/09/2005 vade tarihli, 15.000,00 TL bedelli; 30/09/2005 vade tarihli, 15.000,00 TL bedelli ve 17/10/2005 vade tarihli, 15.000,00 TL bedelli senetler olup, işbu senetlerde davacı …’ nın senedin ön yüzünde ve kefil ibaresi ile imzasının bulunduğu, başka bir anlatımla avalist olduğu, davalı …’ ın lehtar olduğu belirlenmiştir. Buraya değin anlatılan hususlar uyuşmazlık konusu değildir.
Davacı işbu menfi tespit davasında yukarıda değinilen icra takibine ve takibe teşkil eden senetlerden dolayı davalı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, zira bahse konu senetlerde adına atfen atılan imzaların kendisine ait olmadığını / eli ürünü olmadığını iddia etmektedir. Genel ispat kuralları uyarınca, bir vakıadan kendi lehine bir hak çıkaran kimse, bu iddiasını ispatla yükümlü olup, somut uyuşmazlık bakımından davacının senetlerdeki imzanın kendisine ait olmadığını ispat etmesi gerekmektedir.
İmza incelemesine esas olmak üzere davacının karşılaştırmaya elverişli ıslak imzalı belge asılları bu belgelerin bulundukları kurum ve kuruluşlardan dava dosyasına kazandırılmıştır. Grafolog bilirkişisine imza incelemesi konusunda rapor tanzimi için dosya tevdi edilmiş, grafolog bilirkişi 22/04/2019 tarihli kök ve 10/02/2021 tarihli ek raporunda davaya konu senetlerdeki imzanın davacı …’ nın eli ürünü olmadığını belirlemiştir.
Kök ve ek rapordaki bilimsel açıklamalar, inceleme yaptırılan cihazların teknik özellikleri, senetlerdeki imza ile karşılaştırmaya elverişli imzalara yönelik bu imzaların neden farklı olduğuna ilişkin yapılan kapsamlı ve objektif açıklamalar bir bütün halinde değerlendirildiğinde kök ve ek raporun denetime açık ve hüküm kurmaya müsait olduğu kanısına varılmış, hükme de esas alınmıştır.
Karşılaştırmaya esas alınan ıslak imzalı belgelerin düzenlendikleri tarihin 2014-2015-2016-2017 yılları olmasına rağmen; senetlerin keşide tarihi 2005 yılıdır. Bu bağlamda, imza incelemesinin senetlerin düzenlendikleri tarihe en yakın ve mümkünse bu tarihten önceki yıllara ait belgelerin karşılaştırmaya esas belgeler olarak seçilmeleri gerektiğidir. Nitekim, aynı yöndeki davalı itirazları da nazara alınarak davacının ikamet adresindeki tüm resmi ve özel kuruluşlara bu konuda yeniden müzekkereler yazılmıştır. Başka bir anlatımla, davalının itirazına konu ettiği bu husus Mahkememizinde de bilgisi dahilinde olup itirazları karşılamak adına ve eksik tahkikat yapılmaması için araştırma konusu edilmiştir. Ne var ki, senetlerin keşide tarihlerinden önce veya bu tarihlere yakın hiçbir belge temin edilememiş, bu hususta yazılan müzekkerelere olumlu hiç bir cevap verilmemiştir.
O halde, senetlerin keşide tarihinden önce veya keşide tarihine yakın karşılaştırmaya elverişli ıslak imzalı belge asılları bulunamadığından imza incelenmesinde krolonojik sıralamaya uygun şekilde sonraki tarihli tüm ıslak imzalı belge örnekleri celp edilmiş ve bu kayıtlar uyarınca inceleme yaptırılmıştır. Açıklanan nedenlerle, bahse konu imza incelemesinde ve yönteminde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Nitekim;
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/12-2692 Esas, 2019/1003 Karar sayılı ilamında:
“…İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtayın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Nitekim bu ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.05.2001 tarihli ve 2001/12-436 E., 2001/467 K. ile 07.10.2009 tarihli ve 2009/12-382 E., 2009/415 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Özetlemek gerekir ise, imza incelemesinde öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise, borçlunun duruşmada alınan medarı tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır. Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celbedilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir….” şeklinde karar verilmiştir.
Anılan yerleşik içtihat uyarınca düzenlenen kök ve ek raporun hükme esas alınabileceği açık olduğundan aksi yöndeki davalı itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla, yapılan açıklamalar karşısında davacı avalist tarafından imzalanmayan senetlerden davacının hukuken sorumlu tutulması mümkün değildir. Davaya konu senetlerdeki sahte imzanın hukuki nitelendirmesine gelince, bilindiği üzere, Sahtelik Def’i, mutlak def’i olduğundan herkese karşı ileri sürülebilir. (Y.19.H.D 2013/18072 E, 2014/1981 K.; Y. 19. H.D. 2015/9524 E., 2016/526 K.). Öte yandan, sahtelik defi senet metninden kaynaklanan mutlak defi olduğundan senedin iktisabında iyi niyetli olunmasının sonuca etkisi yoktur. Bu nedenle söz konusu senetlerden ve icra takibinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, yargılama sırasında davacının cebri icra tehdidi altında maaşından kesinti yapılmak suretiyle ödemek zorunda kaldığı ve … 3. İcra Müdürlüğünün dava tarihi itibariyle yaptığı kapak hesabına göre belirlenen 7.392,00 TL ‘ nin davalıdan istirdadına karar vermek gerekmiştir
Davacının kötü niyet tazminatı istemi bakımından yapılan değerlendirmede; davaya konu senetlerde / bonoda lehtarın davalı, avalistin ise davacı olduğu, takibin de taraflar arasında gerçekleştiği, arada başkaca cirantaların ya da kişilerin olmadığı, bu nedenle davalı lehtarın senelerdeki imzanın davacı avaliste ait olmayacağını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu, öte yandan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/1465 E., 2019/79 K. sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, bir kambiyo evrakı olan bononun lehtar, keşideci ve aval veren arasında hazır bulunmaları esasına göre düzenleneceği, dolayısıyla davalı lehtarın senetlerdeki imzanın davacıya ait olmadığını bilen yahut bilmesi gereken kişi olduğu, bu durumu bilerek icra takibine girişen davalı alacaklının davacı borçlu aleyhine takip yapmakta haksız ve kötü niyetli olduğu, İİK’nın 72/5 maddesinde düzenlenen kötü niyet tazminatından sorumlu tutulması gerekmekle, davalı aleyhine yasal koşulları oluştuğundan kötü niyet tazminatına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KABULÜ ile,
1-… 3. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyası ve takibe dayanak senetler nedeniyle davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacının cebri icra nedeniyle ödemek zorunda kaldığı 7.392,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Davalının icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından takibe konu alacağın (152.822,31 TL) %20’si oranındaki 30.564,46 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Kabul edilen dava değeri (152.822,31 TL) üzerinden alınması gereken 10.439,29 TL harçtan başlangıçta alınan 1.264,89 TL peşin harç ve 1.471,16 TL tamamlama harcının mahsubu ile eksik kalan bakiye 7.703,24 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 1.264,89 TL peşin harç, 1.471,16 TL tamamlama harcı, posta ve tebligat masrafı 366,80 TL, bilirkişi ücreti 750,00 TL olmak üzere toplam 3.852,85 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 18.468,12TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.03/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır