Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/820 E. 2020/576 K. 27.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/820 Esas
KARAR NO : 2020/576

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/09/2017
KARAR TARİHİ : 27/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar arasında 18/01/2016 tarihli 1 yıl süreli Özel Güvenlik Hizmeti Sözleşmesi imzalandığını, davalılardan bakiye 131.753,08-TL cari hesap alacağının tahsili için … 23.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye ihtarnamesinin keşide edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine … 24.İcra Dairesi… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi açıldığını, davalıların yetkiye, takibe ve tüm ferilerine itirazı üzerine takibin durduğunu, davalıların icra dairesi yetkisine itirazlarının müvekkilince kabul edilerek takibin … 31. İM … Esas dosyasına taşındığını, bu daireden tebliğ edilen ödeme emrine de davalı borçluların haksız itirazları üzerine takibin durduğunu, davalıların şantiyesinin güvenliğini sağlamak için özel güvenlik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre güvenlik personelinin yemek ihtiyacının müvekkili tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin güvenlik görevlisi personelinin yemek ihtiyacını karşılamak için … kartı verdiğini, ancak davalı … Ltd. Şti.’nin sözleşmenin sürdüğü 10 ay boyunca yemek ücreti talebi olmamasına rağmen, 10 ay sonra müvekkili şirkete sormadan özel güvenlik personeline yemek verdiğini iddia edip kesintiler yapmaya başladığını, davalı … Ltd. Şti.’nin 31/01/2017 tarihinden itibaren özel güvenlik görevlilerinin şantiyeye girmelerine engel olduğunu, bu durumun tutanak ve CD kayıtları ile ispatlanabileceğini, davalı … Ltd. Şti. 31/10/2016 tarihli “sözleşmenin feshi” konulu yazıyı ve … 9. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye no.lu ihtarı keşide ederek sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, bunun üzerine taraflar arasında 01/11/2016 tarihinde bir Fesih Protokolü düzenlendiği, müvekkilinin feshin sulhane çözümlenmesi adına davalı …’nın yemek ücreti talebini 5.400,00 TL olarak kabul ettiğini, ancak anılan davalı şirketin fesih protokolünde kararlaştırılan edimlerini yerine getirmediğini, müvekkilinin Ekim/2016 hakedişini ödemediğini, ihtar çekerek Ekim hakediş belgelerinin müvekkilince verilmediğini iddia etse de bunun doğru olmadığını, 02.12.2016 tarihli teslim tutanağı ve e-mail çıktılarında istenen tüm evrakın borçlu şirkete teslim edildiğinin görüleceğini, davalının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkili şirketin 01/11/2016 tarihli fesih protokolünü 27/12/2016 tarihinde … 7.Noterliğinin … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile feshettiğini ve müvekkilinin daha önce kabul ettiği kısmi yemek faturasını iade ettiğini, aynı faturaların tekrar müvekkiline gönderildiğini, bunun üzerine … 7.Noterliği kanalıyla tekrar davalıya iade edildiğini, davalıların ayrıca sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle işten çıkarılmak zorunda kalınan güvenlik görevlilerine müvekkilince ödenen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin işçilik alacaklarını sözleşmenin 5. maddesi gereği müvekkiline ödemesi gerekirken ödemediğini, davalı …’nun üst işveren, …’nın alt işveren olduğunu, özel güvenlik sözleşmesinde her iki davalının da imzası bulunduğunu, …’nun üst işveren sıfatıyla denetim ve kontrol yetkisi kendisinde olmasına rağmen denetim görevini yapmadığını, tüm sorunları çok iyi bildiği halde olayın gidişatını muhtemelen kendi aralarındaki sözleşme hükümlerine güvenerek tamamen diğer advalı …’nın keyfine bıraktığını, takip konusu alacaktan müvekkiline karşı her iki davalının müştereken müteselsilen sorumlu olduğunu, zira her iki davalının da sözleşmeden yararlanan konumunda olduğunu, kendi aralarındaki sözleşmeye göre birbirlerine rücu haklarının olacağını, bu durumun müvekkili açısından bağlayıcı olmadığını, güvenlik hizmetinden asıl yararlananın asıl işveren olduğunu, davalıların takibe itirazlarının hukuka aykırı olduğunu, …’nın itirazının kısmi itiraz olduğunu belirterek, davalıların itirazlarının 133.307,04-TL alacak üzerinden iptaline, takibin devamına ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan …… Ltd.Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yapımını üstlendiği diğer davalı …’ya ait … projesinde davacıdan özel güvenlik hizmeti alındığını, şantiyede hırsızlık olaylarının artması üzerine sözleşmenin haklı nedenle fesih edildiğini, bu durumun tutanak ve kamera kayıtları ile sabit olduğunu, davacı Ekim/2016 hakediş faturasının aslını göndermediğinden ödenememiş olduğunu, ayrıca akdedilen fesip protokolü ile borç yenilenmiş olduğundan, takip tarihi itibariyle davacının talep ettiği alacaklar muaccel hale gelmediğinden takip konusu yapılamayacağını, takip talebinin dayanağı fatura belirtilmediğinden takibin usulsuz olduğunu, müvekkili ile davacı arasında akdedilen sözleşmenin 5/j maddesine göre özel güvenlik görevlisi personelin yemek ihtiyacının davacı tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığını, ancak kamera kayıtları incelendiğinde davacıya ait personelin yemek ihtiyacının müvekkili şirketçe karşılandığını ve davacının da buna hiçbir zaman itiraz etmediğini, müvekkilinin 24.115,03-TL yemek faturasını davacıya gönderdiğini, davacının yemek bedelini müvekkiline ödemekle yükümlü olduğunu ancak ödemediği ve faturayı iade ettiğini, davacının personeline ödediğini belirttiği kıdem ve ihbar tazminatının yasal karşılıklarına ilişkin dekontları müvekkiline ibraz etmediği için davacının Ekim 2016 ayı hakediş bedeli 59.082,74-TL’den (fesih protokolünde anlaşılan) 5.400,00-TL yemek bedeli alacağı mahsup edilerek bakiye 53.682,74-TL’nin alacaklıya ödenemediğini belirtilerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacının yasal muhatabı olmadığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin bir eser sözleşmesi niteliğinde olduğunu, bu sözleşme ile yüklenici … İnşaat firmasının anahtar teslim eser meydana getirmeyi taahhüt ettiğini, sözleşmenin 5. maddesine göre güvenlik hizmeti bedelinin yüklenici tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini belirtilerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, güvenlik hizmeti alım sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle alt yüklenici tarafından asıl yüklenici ve iş sahibi aleyhine başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
… 31.İM. …Esas takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, cari (açık) hesap bakiye alacağı, fatura ve sözleşmeleri, ihtarları dayanak göstererek 131.753,08 TL asıl alacak ile 1.553.96 TL işlemiş faiz toplamı 133.307,04 TL alacak talebiyle başlatılan ilamsız takibe davalıların süresinde (tüm takip borcuna) itirazı üzerine takibin her iki davalı yönünden ve tüm takip alacağı yönünden durdurulmuş olduğu, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı görülmüştür.
Takip dosyası içeriğine göre takip talebinde istenen asıl alacağın detayının ise, takip dayanağı faturalar ve açık hesap ekstresi incelendiğinde, davacının davalılardan … Ltd.’ye düzenlediği 30.11.2016 tarihli … no.lu 59.082,74 TL tutarlı Ekim/2016 hakediş faturası, 31.12.2016 tarihli 375610 no.lu 66.454,19 TL tutarlı işçi borcu yansıtma faturası, 27.12.2016 tarihli … no.lu 5.400,00 TL tutarlı (mahsup yoluyla davalıya önceden ödenmiş olan) yemek ücreti iade faturası ile bu faturalar öncesi açık hesap bakiye alacağı olan 816,15 TL’nin toplamından oluştuğu anlaşılmaktadır.
Takip dosyası, taraflar arasında akdedilen sözleşmeler, fesih protokolü, faturalar, işçi borçları ödeme belgeleri, işyerinde tutulan tutanaklar, yaşanan hırsızlık olayına ilişkin sunulan deliller, noter ihtarları, e-posta yazışmaları incelenmiş, tarafların ticari defter ve belgeleri ile tüm dosya kapsamı üzerinde mali/finans uzmanı bilirkişi, güvenlik sözleşmeleri (sektör) uzmanı bilirkişi ve iş sözleşmeleri uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulu vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yaptırılarak, kök ve ek raporlar alınmıştır.
Davalı iş sahibi … ile davalı yüklenici … arasında düzenlenen 19.06.2014 tarihli “İstanbul Esenler Havalimanı Kentsel Dönüşüm Alanı 2. Etap Konut İnşaatları ile Altyapı ve Çevre Düzenleme İşi”ne ilişkin eser sözleşmesi; davacı alt yüklenici ile davalı asıl yüklenici … arasında düzenlenen 14.07.2014 tarihli “Özel Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi” ile davacı (işgören) ile her iki davalı (yüklenici-şirket) arasında 18.01.2016’da akdedilen (dava konusu) 01.02.2016’dan başlamak üzere 1 yıl süreli “Özel Güvenlik Hizmeti Sözleşmesi” akdedildiği, son sözleşmenin şantiyede hırsızlıkların arttığı gerekçesiyle davalı yüklenici … tarafından 31.10.2016 tarihinde şantiyede davacının çalışanına imzalatılan fesih bildirimi ile süre bitiminden önce feshedilmiş olduğu, daha sonra davacı ile davalı yüklenici arasında 01.11.2016 tarihli bir Fesih Protokolü düzenlenerek sözleşmenin feshinin kararlaştırıldığı, ayrıca sözleşmenin feshedildiğine dair davalılardan … tarafından 02.11.2016 tarihinde davacıya fesih ihtarı gönderildiği, akdedilen fesih protokolünün ise davacı tarafından 27.12.2016 tarihinde feshedildiği, davacı alt yüklenicinin Ekim/2016 hakedişinin ödenmemiş olduğu, takip ve dava konusu alacağın 18.01.2016 tarihinde tüm taraflar arasında akdedilen sözleşmeden kaynaklanan alacaklar olduğu tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık, davacı alt yüklenicinin takip tarihi itibariyle talep edebileceği, Ekim/2016 hakediş bedeli, sözleşmenin feshi nedeniyle işten çıkarılan işçilere ödenen tazminat-yıllık izin ücretini sözleşmeye göre yansıtma faturası alacağı, davalı …’ya daha önce ödediği 5.400,00 TL yemek bedelinin (iade faturası düzenlemek suretiyle) istirdadı kaynaklı alacağı ve açık hesap bakiyesinden kaynaklanan alacağı varsa tutarı, davalı …’nın 24.115,03 TL yemek ücreti faturasının mahsup def’i olarak değerlendirilip davacının alacağından düşülmesi gerekip gerekmediği ve her iki davalının davacı alacaklarından müştereken müteselsilen sorumlu tutulması gerekip gerekmediği konularında toplanmaktadır.
İlk alınan kök bilirkişi kurulu raporu mali ve sektör bilirkişisinden alınmış, ancak alacağın bir kısmının işçi borcu yansıtma faturası alacağı olması ve kök rapora bu yönde itirazların da olması nedeniyle, aynı kurula iş sözleşmeleri/işçilik alacakları hesap uzmanı bilirkişi eklenmek suretiyle yeniden rapor alınmıştır. Görevlendirme sonrası ise iş sözleşmeleri uzmanı bilirkişi ara karara aykırı olarak tek başına rapor düzenleyip verdiğinden, bu hususta ihtar edilerek kurul halinde yeni rapor düzenlemeleri sağlanmıştır.
Davacının alacak talepleri aşağıda tek tek sözleşme hükümleri ve bilirkişi görüşleriyle birlikte açıklanacak olmakla birlikte, öncelikle davalılardan iş sahibi … vekilinin husumet itirazı yönünden hukuki değerlendirme yapılmıştır. Alınan bilirkişi kurulu raporlarında, davacı alt yüklenicinin işçi yansıtma faturası alacağından her iki davalının müştereken müteselsilen asıl işveren sıfatıyla sorumlu olduğu, diğer alacaklardan sadece davalı …’nın sorumlu olduğuna dair görüş belirtilmişse de, davalılar arasında akdedilen eser sözleşmesi incelendiğinde davalı asıl yüklenicinin anahtar teslim iş taahhüdünün bulunduğu, ayrıca incelenen dava konusu (her üç tarafın imzası bulunan) özel güvenlik hizmet alım sözleşmesi hükümlerinde davacı işgörenin tüm alacaklarından, sözleşmeden kaynaklanan her türlü mali yükümlülükten sadece asıl yüklenici …’nın sorumlu olacağı, iş sahibinin hiçbir ödeme sorumluluğunun/mali yükümlülüğünün bulunmadığının sözleşmenin 5/f ve 5/i maddesinde açıkça kararlaştırılmış olduğu, iş hukuku mevzuatına göre iş sahipleri asıl işveren sıfatıyla işçi alacaklarından müteselsilen sorumlu tutulabilir ise de bu müteselsil sorumluluğun sadece işçiye karşı ve iş sahibinin işçinin üst işvereni sayıldığı sözleşme ilişkilerinde sözkonusu olabileceği, somut olayda davacının davalı asıl yüklenici …’ya faturalandırdığı işçi borçlarının/ödemelerinin ise, taraflar arası sözleşmeye göre yansıtma/rücu alacağına ilişkin olduğu, taraflar arası sözleşmede de iş sahibinin yüklenicinin borcunu üstlendiğine dair TBK md 110 veya TBK md 128 kapsamında bir taahhüdünün bulunmadığı; davalılar arasındaki ana eser sözleşmesinin 6.1 maddesinde yer alan ve dava konusu hizmet alım sözleşmesinin de 5/f maddesinde yer verilen “yüklenici alt yüklenicinin borcunu 5 gün içinde ödemezse iş sahibinin ödeyeceği” hükmünün, yüklenicinin alt yükleniciye olan borcunu iş sahibinin üstlenme taahhüdü olarak yorumlanamayacağı, zira aynı maddenin devamında “alt yüklenicinin borcunu iş sahibi ödemek zorunda kalırsa, asıl yüklenici bu parayı iş sahibinin bildirimi üzerine iş sahibine 5 gün içinde ödemek zorundadır” hükmünün de yer aldığı, eser sözleşmesinin 6.1 maddesindeki ve davacının taraf olduğu hizmet alım sözleşmesinin 5/f maddesindeki bu hükmün, yüklenicinin alt yüklenicilere edimini ifa etmemesi durumunda işin aksamaması ve alt yüklenicinin işe devamının sağlanması amacıyla konulmuş bir hüküm olduğu, diğer davalı yüklenicinin davacı alt yükleniciye olan borcunu üstlendiği anlamına gelmeyeceği değerlendirilmekle, davacı alt yüklenicinin dava konusu alacak taleplerinden asıl iş sahibi … sorumlu tutulamayacağından, bu davalı yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Nitekim emsal Yargıtay 15. HD 2017/184 E 2018/5211 K sayılı , 2014/5910 E 2015/392 K sayılı içtihatları, İstanbul BAM 29.HD 2019/2991 E 2020/50 K sayılı kararı, İzmir BAM 3.HD 2018/2667 E 2019/1999 K sayılı kararı da aynı yöndedir.
Davacı ile davalı Özyacıcı Ltd.Şti arasında düzenlenen 01.11.2016 tarihli Fesih Protokolünde, davacı 5.400,00 TL yemek ücreti ödemeyi, ayrıca sözleşmenin 5/f bendindeki hüküm anlaşılarak değiştirilmek suretiyle işçilerin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücretlerini ödemeyi kabul etmiş, davalı da Ekim/2016 hakediş bedelini ödemeyi kabul etmiştir. Hakedişin ödenmesi ise, hakediş dosyasıyla birlikte işçi borçlarının davacı tarafından ödenmesi ve ödeme belgelerinin davalı yükleniciye sunulması koşuluna bağlanmış, davalının bu belgeler sunulduktan sonra 15 gün içinde Ekim hakedişini ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Fesih Protokolünün son (6) no.lu maddesinde ise, “taraflardan herhangi biri yukarıda belirtilen ve karşılıklı olarak anlaşılan hususların herhangi birine aykırı hareket edecek olursa işbu protokol geçersiz olacak ve her iki tarafın sözleşmeden doğan bütün hak ve alacakları saklı kalacaktır” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı tarafça dosyaya sunulan fesih protokolü, e-posta ve ihtarlardan ve taraf ticari defter kayıtlarından anlaşıldığı üzere, davalının 24.115,03 TL yemek ücreti talebinden vazgeçerek davacıya 5.400,00 TL fatura gönderdiği, davacının bunu ödediği (açık hesap kaydında Eylül hakedişinden mahsup suretiyle ödendiği görülmektedir), davacının Ekim hakediş dosyasını davalıya teslim ettiği, işçi ücretlerini de ödeyerek dekontların davalıya sunulmuş olduğu, buna rağmen davalının Ekim hakedişini ödememesi üzerine davacının fesih protokolünü 27.12.2016 tarihinde ihtarla feshettiği, bu nedenle fesih protokolünde de yer alan hüküm uyarınca somut olayda uyuşmazlığa fesih protokolünün değil, 18/01/2016 tarihli hizmet alım sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Fesih Protokolünün feshi sonrası hizmet alım sözleşmesi hükümlerine geri dönüldüğünden, davacının Ekim hakediş fatura alacağı yanında işçi ödemelerine ilişkin yansıtma faturası ve ödediği yemek ücreti faturasına ilişkin iade faturası düzenleyerek, ayrıca açık hesap bakiyesi 816,15 TL’yi de ekleyerek bu alacaklarıyla ilgili 10.02.2017 tarihinde takip başlatmış olduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında akdedilen dava konusu 18/01/2016 tarihli hizmet alım sözleşmesinin (sözleşmenin 5.madde (i) ve (k) maddeleri ikişer kere yazılıdır) 5.sayfasında yer alan 5/j maddesinde “güvenlik personelinin günlük yemek ihtiyacının (davacı alt yüklenici) işgören tarafından karşılanacağı” hükmü, 7.sayfasında yer alan 5/i maddesinde “hizmet faturasının (davalı) yüklenici adına düzenleneceği, (davalı Emlak KGYO) iş sahibinin ödeme ile ilgili hiçbir sorumluluğunun bulunmadığı” hükmü, 5/l maddesinde ise “özel güvenlik personelinin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin gibi risklerin gerçekleşmesi durumunda, bu giderlerin ayrıca iş sahibi ve asıl yüklenici nezdinde gerçekleştiği oranda (davacı işgören tarafından) fatura edileceği” hükmü yer almaktadır.
Taraflar arasındaki hizmet alımı ilk olarak 2014 tarihli sözleşme ile başlamışsa da, dava konusu alacaklar 2016’da imzalanan sözleşmeden doğmaktadır. Dosyada alınan bilirkişi raporlarında da açıklandığı üzere, işçilerin kıdem-ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti alacaklarının sorumluluğu 2014 tarihli ilk sözleşmede davacı alt yükleniciye yüklenmişse de, dava konusu 2016 tarihli sözleşmenin 5/l maddesi ile bu sorumluluk davalı asıl yükleniciye bırakılmıştır. Ancak sözleşme lafzında belirtilen “risklerin gerçekleşmesi durumunda” hükmüne göre davalının sorumluluğu, işçilerin tüm tazminat-yıllık izin ödemelerini kapsamamakta, sadece sözleşmenin ifa edildiği yer ve zamana tekabül eden ve iş sözleşmelerinin feshi sonucu doğan borç niteliğindeki ödemeleri kapsamaktadır.
Davacı ile davalı asıl yüklenicinin ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle düzenlenen (iş akdi uzmanı bilirkişinin yer almadığı) ilk bilirkişi kurulu raporunda, tarafların ticari defter ve kayıtlarının noter tasdiki, e-defter beratları süresinde alınmak suretiyle ayrı ayrı sahibi lehine delil teşkil eder mahiyette bulunduğu, takip konusu faturalar öncesinde tarafların ticari defter kayıtları arasında mutabakat bulunduğu, her iki taraf defterine göre davalının sadece 816,15 TL açık hesap bakiye borcunun göründüğü tespit edilerek bildirilmiştir. (Bu açık hesap bakiyesi de takip alacağı içinde istenmiştir.)
Bilirkişi kurulu raporunda yapılan tespitlere göre; davalının davacıya düzenlediği (iade edilmiş) 24.115,03 TL yemek ücreti faturasının her iki taraf defterinde de kayıtlı olmadığı, sadece (fesih protokolüne göre düzenlenen) 5.400,00 TL yemek ücreti faturasının her iki taraf defterinde de kayıtlı olduğu, (bilirkişi kurulu raporunda davacının açık hesap ekstresinde aktif olarak bulunmadığı yazılıysa da rapora alınan açık hesap ekstresinde bu faturanın kayıtlı olduğu görülmekte olup, bilirkişinin 31.10.2016 tarihli bu faturayı sehven davacının iade faturası olarak belirttiği, davacının 27.12.2016 tarihli takip konusu iade faturasını ise davalının ücret faturası gibi belirttiği görünmektedir), davalının bu fatura bedelini davacının Eylül hakedişini öderken kesmek suretiyle tahsil etmiş olduğu, davacının düzenlediği işçi tazminat yansıtma faturası ile Ekim hakediş faturasının ise davalı defterinde kayıtlı olmadığı, davacının ticari defter kaydına göre takip tarihi itibariyle davalı …’dan -takip talebindeki gibi- 131.753,08 TL asıl alacak alacaklı göründüğü, davalı defterine göre ise davacıya sadece 816,15 TL bakiye açık hesap borcu göründüğü tespit edilerek bildirilmiş, takip öncesi işlemiş faiz talebi yönünden takip dayanağı işçi yansıtma ve hakediş fatura tarihlerinden 30 gün sonrası (TTK md 1580’e göre) temerrüt tarihi belirlenerek işlemiş faiz hesaplandığı anlaşılmıştır.
Dosyada alınan iki bilirkişi kurulu raporunda da, sözleşmede güvenlik personelinin günlük yemek ihtiyacının davacı tarafından (yani işçileri istihdam eden davacı alt yüklenici tarafından) karşılanacağı açıkça hükme bağlandığından, davalının kendi yemekhanesinde yemek verdiği gerekçesiyle davacıdan yemek ücreti talep edemeyeceği, bu nedenle davacının ödemiş olduğu 5.400,00 TL yemek ücretini iade isteyebileceği görüşü bildirilmiştir. Taraflar arasında akdedilen sözleşmede açıkça, güvenlik personelinin yemek ihtiyacının davacı tarafından karşılanacağı hükme alınmakla, sözleşmenin fesih tarihine kadar davalı tarafından davacıdan bir onay alınmadan-anlaşma bulunmamasına rağmen sözleşme hükmüne aykırı olarak davacı personeline yemek verildiğinin ileri sürüldüğü, fesih tarihine kadar bu yemek bedeliyle ilgili davacıya bir bildirim veya yemek ücreti talebi yapılmadığı, ta ki sözleşme karşılıklı feshedildikten sonra davacıdan yemek bedeli talep edildiği, bunun 5.400,00 TL’sinin akdedilen ve sonra feshedilmiş olan fesih protokolü nedeniyle düzenlenen davalı faturası karşılığı, davacının Eylül/2016 hakedişinden mahsup suretiyle tahsil edilmiş olduğu; ancak ana sözleşmedeki açık hüküm gereği davalının davacıdan yemek ücreti talep edebilmesi için, davacının personelinin yemek ihtiyacını davalının yemekhanesinde yemek yemek suretiyle karşılayacağı ve davalıya bedelini ödeyeceği konusunda onayı olduğunu-tarafların bu hususta anlaştığını ispatlaması gerektiği, ancak mevcut delil durumu itibariyle davalı tarafından bu hususun ispatlanamadığı, sözleşme süresi boyunca davalı …’nın davacıya işçilerinin kendi yemekhanesinde yemek yediğini bildirmeyip, onayını almayıp, yemek ücreti talep etmeyip fesih sonrası sözleşme dönemine ilişkin bildirim yapıp ücret talep etmesinin açıkça sözleşmeye aykırı olduğu, bunun mali sorumluluğuna davalının katlanması gerektiği anlaşılmakla, davacının takip talebindeki 5.400,00 TL yemek ücreti istirdat (iade faturası üzerine tahsil) talebinin yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Davalı tarafın alınan ilk rapora süresinde itiraz etmesi, ayrıca işçi yansıtma faturası yönünden iş mevzuatına, sözleşmeye ve sözleşme dönemine uygun alacak tespiti yapılması gerektiğinden, heyete iş akdi hesaplamaları uzmanı bilirkişi eklenmek suretiyle ikinci bilirkişi kurulu (ek) raporu alınmasına karar verilmiş, ancak görevlendirilen iş hesaplama uzmanı bilirkişi tarafından önce kurul halinde değil tek başına rapor düzenlenmiş, düzenlenen raporda ise sözleşme süresine ve dava konusu işyerinde çalışırken fesih sonrası işten çıkarılmış olan işçilere isabet eden, yani davacının sözleşme kapsamında davalıya rücu edebileceği azami işçilik yansıtma alacağı hesaplanmışsa da, bu hesaplamanın ödeme belgelerine dayanmadığı, davacının bu işçilere ödediğini ödeme belgeleriyle ispat ettiği (dava konusu yansıtma faturasında talep edebileceği) tutarın hesaplanmadığı görülmüş, davalı tarafça süresinde bu rapora da itiraz edilmiştir.
Mahkememizce kurul halinde rapor düzenlenmesi ve inceleme detaylarına dair ara karara uygun olarak ve itirazların da değerlendirilmesi istenerek bilirkişi kurulundan ek rapor düzenlemesi istenmiş, 27.12.2019 tarihinde sunulan ikinci ve son kurul raporunda, davacının sunduğu (takip dayanağı) işçi yansıtma faturası detaylarında belirtilen (sözleşmenin feshi nedeniyle işten çıkarılan) işçilere yapılan ödeme dekontları ile sözleşme süresiyle ve dava konusu işyeriyle sınırlı çalışma sürelerine isabet eden kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve kullanılmayan yıllık izin ücretleri (rücu edilebilecek azami tutar) her işçi bazında tek tek hesaplanıp karşılaştırılmak suretiyle; sözleşme süresine isabet eden azami tutarın 43.710,91 TL olduğu (ek rapordaki tabloda genel toplam kısmı azami tutarla dekont toplamı olarak 68.039,54 TL olarak yazılmıştır, azami tutar toplamı raporda 43.710,91-TL yazılmışsa da doğru toplamın 43.710,96-TL olduğu tespit edilmiştir.), davacının dosyaya sunduğu ödeme dekontu toplamının ise 25.978,62 TL olduğu bildirilmiş (ancak bilirkişi kurulunun bu kısma ilişkin tablosunda yazılan dekontlar toplandığında toplamın 25.978,62 TL değil 31.823,00 TL olduğu, tabloda toplama hatası bulunduğu tespit edilmiştir); ayrıca raporda bilirkişi kurulu tarafından, davacının sorumlu olduğu azami tutarın tamamının (ödendiği belgelendirilmese bile) davalıya sözleşme uyarınca rücu edilebileceği yönünde görüş belirtilmiş, takip tarihi itibariyle davacı alacağının Ekim/2016 hakediş faturası tutarı ve işçi yansıtma faturasından sorumlu olunan azami tutar (43.710,91 TL) toplamı kadar olduğu görüşü bildirilmiş, takip konusu işçi yansıtma faturası nedeniyle davacının raporda hesaplanan azami tutarların tümünü rücu edebileceği görüşünde oldukları belirtilerek 1. seçenek hesaplama yapılmış; mahkemenin aksi kanaatte olması durumuna binaen ödeme dekontlarına göre rücu edilebilecek tutar ise 2. seçenek hesaplamada yer almıştır. Ancak bilirkişi kurulu bu son raporunda takip konusu 5.400,00 TL yemek ücreti iade faturası ile 816,15 TL’lik açık hesap bakiye alacağını alacak toplamında göstermemiştir.
Ayrıca 1. kök bilirkişi kurulu raporunda davacının Eylül hakedişinden ödenmemiş 6.216,15 TL alacağı bulunduğu yazılmışsa da, incelenen açık hesap dökümlerine göre davacının Eylül/2016 hakedişinin, davalının 5.400,00 TL yemek ücreti faturasının Eylül hakedişinden kesinti yapılmak suretiyle, yani bu kısım düşülerek davacıya ödendiği, bu hususun tarafların da kabulünde olduğu, Eylül hakedişinden kesilen 5.400,00 TL tutarı ise davacının, düzenlediği iade faturası ile takip dosyasında iadesini talep ettiği, Eylül hakedişinden ödenmemiş sadece 816,15 TL bakiyenin kaldığı, davacının bu bakiye alacağı da takipte talep etmiş olduğu, bunun dışında ödenmemiş sadece Ekim/2016 hakedişinin bulunduğu tespit edilmiştir.
Son bilirkişi kurulu raporuna davalı … vekilince “ödeme dekontlarının bilirkişi tarafından olduğundan fazla hesaplandığı” gerekçesiyle itiraz edilmiş, davacı vekilince de “aynı işçiye aynı tür alacak için aynı tarihte aynı tutarda fakat farklı saatlerde yapılan ödemelerin dekontlarının mükerrer zannedilip hesaba katılmadığı” şeklinde süresinde itiraz edilmiştir.
Dosyaya sunulan işçi ödeme dekontları tarafımızca tek tek incelenmiş olup, davalının itirazında bahsettiğinin aksine, bilirkişinin dekontları fazla hesaplamamış olduğu, aynı kişiye yapılan iki-üç farklı türde ödeme dekontu veya aynı tür ödemeye ilişkin farklı tarih veya saatlerde taksit ödeme dekontu bulunduğu, bilirkişinin bunları toplayıp tabloya yazarken, davalı vekilinin itirazının aksine, davacı vekili itirazındaki gibi aynı kişiye aynı tarihte aynı tutarda fakat farklı saatte yapılan bir kısım ödemelere ilişkin dekontların (mükerrer dekontmuş gibi) rapor hesap tablosunda hesaba hiç alınmadığı, sunulan bazı dekontların da hesap içinde hiç yer almadığı tespit edilmiş; davalı vekilinin rapora itiraz dilekçesine eklediği ve üzerinde fazla hesaplandığına dair hesaplama görünen dekontların ise eksik ve hatalı olduğu, davacı tarafından aynı kişiye yapılan birden fazla ödeme dekontundan bir tanesi esas alınarak davalının hesap ve rapora itirazında belirtildiği, dolayısıyla davalı itirazının yerinde olmadığı görülmüştür.
Davacı vekilince sunulan dekontlar arasında mükerrer olduğu görülen 3 dekont ile takip dayanağı fatura detayında ismi yer almayan işçilere ait 2 dekont bulunduğu tespit edilmiş, bu dekontların zaten bilirkişi tarafından da hesaba esas alınmamış olduğu tespit edilmiş, bu dekontlar ise dosyada ayrılarak ve işaretlenerek, hesaplamaya dahil edilmemiştir.
Dosyanın esasının çözülmüş olması, yargılamada geçen süre, usul ekonomisi ve davanın en az giderle ve makul sürede sonuçlandırılması ilkesi gözetildiğinde, bilirkişi kurulunun dosyanın esasına ilişkin uzman sıfatıyla görüşlerinin alınmış olduğu, taraf defter-açık hesap kayıtları ile dekontların ise dosyada mevcut ve tarafımızca incelenebilir-değerlendirilebilir nitelikte olduğu da gözetilerek bu basit nitelikteki hesap hatalarıyla ilgili yeniden ek kurul raporu alınmasına gerek görülmeyerek, dosyada mevcut dekontların dökümü tarafımızdan aşağıda tablo şeklinde (işyeri ve sözleşme süresiyle sınırlı, rücusu istenebilecek azami tutarlar da gösterilerek ve dekont toplamları ile azami tutarlar karşılaştırılarak rücu edilebilecek azami tutarı aşmamak şartıyla, denetime açık şekilde tek tek tabloya yazılarak) gösterilmek suretiyle, davacının takip konusu işçi yansıtma faturasından rücu edebileceği (ödediğini ispatladığı) işçi yansıtma alacağı hesaplanmıştır:
Mahkememizce hazırlanan yukarıdaki tablo office programında önce Word tablosu olarak hazırlanmış, ancak data çokluğu nedeniyle A4 sayfasına sığdırılamadığından, bu sefer Excel tablosu şeklinde olarak hazırlanmış, Uyap’ta gerekçeli karar içine alınması sırasında Uyap’ın Excel tablosunu resim olarak kaydetmesi, resim olarak kayıt nedeniyle çözünürlüğün düşmesi ve rakamların Uyap ortamında okunmasının zor olduğunun görülmesi nedeniyle, Excel ortamında oluşturulan ve hükme esas alınan tablonun bir çıktısı, denetime açık olabilmesi için gerekçeli karar ekine ek olarak ve mahkememizce mühürlenmek suretiyle de eklenmiştir.
Ek bilirkişi kurulu raporunda, davacının işçilere ödeme yaptığını ispatlamasa bile sözleşme süresine isabet eden azami işçi alacağını davalıya rücu edebileceği görüşü belirtilmişse de, çeşitli sebeplerle (işçinin talep etmemesi, işçinin başka yerde istihdama devam ettirilmesi, takip ve dava tarihi itibariyle henüz ödenmemiş olması vb) ödenmesi gerekmeyen veya ödenmemiş olan işçi borçlarının davalıya bu davada dava tarihi itibariyle rücu edilebilmesi hukuken kabul edilebilir olmayıp, davacının sadece işçilere takip/dava tarihinden önce ödediğini dekontla ispatladığı tutarları sözleşme kapsamında bu davada davalıya rücu edebileceği kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan ve incelenen deliller, alınan bilirkişi raporları ve incelenen sözleşme hükümleriyle taraf defterlerindeki kayıtlar ve yukarıda açıklanan tespit ve gerekçeler neticesinde, taraflar arasında akdedilen 18/01/2016 tarihli sözleşme hükümleri gereği, dava konusu alacakların sözleşmenin haklı/haksız feshine bağlı olarak talep edilen alacaklar olmadığı, bu nedenle feshin haklı fesih olup olmadığının değerlendirilmesinin gerekmediği, sözleşme dönemine ait sözleşmeye bağlı alacakların talep edildiği, dava konusu alacakların davacı tarafından davalı asıl yükleniciden talep edilebileceği hususunda bilirkişi kurulu raporlarındaki görüşlere itibar edilebilir durumda olduğu ve bu yönden raporların denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, ancak raporda belirtilen- işçi yansıtma fatura alacaklarının işçilere ödendiği ispatlanamayan kısımlarının da (azami tutara kadar) talep edilebileceği ve her iki davalıdan müştereken müteselsilen talep edilebileceği şeklindeki görüşe itibar etmenin mümkün olmadığı, bu hususta taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin hukuki çerçevede yorumlanması neticesinde mahkememizce yukarıda detaylı açıklanan gerekçelerle hukuki değerlendirme yapılmak suretiyle, sonuç itibariyle takip tarihi itibariyle davacının davalıdan talep edebileceği asıl alacak kalemleri ve tutarları; ticari defterlerde mutabık olan 816,15 TL (Eylül hakedişinden kalan) açık hesap bakiyesi alacağı, 5.400,00 TL (Eylül hakedişinden mahsup suretiyle ödenen yemek ücretine ait) iade faturası alacağı, ödenmemiş olduğu tarafların kabulünde olan 59.082,74 TL Ekim/2016 hakediş faturası alacağı, 37.171,45 TL işçi yansıtma faturası alacağı toplamı olan 102.470,34 TL olarak tespit edilmiştir.
Takip öncesi davacı tarafça davalı asıl yüklenici şirkete 27/12/2016 tarihli noter ihtarı gönderilerek takip konusu alacaklardan Ekim hakediş bedelinin ödenmesinin talep edildiği, ihtar tebliğ şerhi dosyaya sunulmamışsa da bu ihtara davalı tarafça 03/01/2017 tarihli ihtar keşide edilerek itiraz edildiği, davalının ihtar tarihi itibariyle davacının alacak talebinden haberdar olduğunun kabulü gerektiği, her ne kadar davacı ihtarında derhal ödeme talep edilmişse de, sözleşmede fatura alacaklarının 5 gün içinde ödeneceği hükmünün bulunduğu, dolayısıyla hakediş borcu yönünden davalının takip öncesi temerrüdünün 03/01/2017 ‘den 5 gün geçtikten sonra 09/01/2017’de oluştuğu, temerrüt tarihi ile takip tarihi arası 33 gün için hakediş alacağı yönünden işlemiş avans faizi talep edilebileceği, bunun da (59.082,74×33 günx9,75/36500=) 520,82 TL olduğu, diğer alacak talepleri yönünden davalının takip öncesi temerrüde düşürüldüğünün davacı tarafça ispatlanamadığı, işçi yansıtma faturası alacağının Bakırköy 40.Noterliği ihtarıyla talep edildiği belirtilmişse de dosyaya sunulan bu ihtarda tarih bulunmadığı,tebliğ şerhinin sunulmadığı, davalının da böyle bir ihtarı tebliğ aldığı ve tebliğ tarihine yönelik bir kabul beyanı olmadığı, ticari iş nedeniyle takip talebinde asıl alacak için avans faizi istenebileceği kanaatiyle, aşağıdaki şekilde bu davalı yönünden davanın kısmen kabulüne, ayrıca takip konusu fatura alacakları niteliği itibariyle likit ve davalı asıl yüklenici itirazı kısmen haksız olduğundan, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının bu davalıdan tahsiline, reddedilen kısım yönünden ise davacının takip başlatmakta kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından, bu davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davalı … A.Ş.’ye karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davalı ….. Ltd. Şti.’ye karşı açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, bu davalının İstanbul 31.İcra Müdürlüğü 2017/27464 Esas takip dosyasına itirazının KISMEN İPTALİNE, takibin bu davalı yönünden 102.470,34-TL asıl alacak ve 520,82-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 102.991,16-TL alacak yönünden takip sonrası aynı koşullarda devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Alacağın %20’si oranında 20.598,23-TL icra inkar tazminatının bu davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım yönünden bu davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Davalılardan … A.Ş. vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine,
4-Davalılardan ….. Ltd. Şti. vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.547,38-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılardan ….. Ltd. Şti.’ne verilmesine,
5-Davacı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 13.734,16-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan ….. Ltd. Şti.’den alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan ilk dava açma gideri 1.641,42-TL (1.610,02-TL peşin harç, 31,40-TL başvurma harcı), posta ve tebligat masrafı 338,00-TL, bilirkişi ücreti 2.700,00-TL olmak üzere toplam 4.679,42-TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına (%77-%33) göre 3.603,15 TL’sinin davalılardan ….. Ltd. Şti.’nden alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Alınması gerekli 7.035,33-TL karar ve ilam harcından 1.610,02-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 5.425,31-TL karar ve ilam harcının davalılardan ….. Ltd. Şti.’nden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
9-Gerekçeli karar içinde resim olarak yer alan ve mahkememizce oluşturulan Excel ortamındaki tablonun bir örneğinin mühürlenerek karara eklenmesine, kararın eki sayılmasına,
Dair, davacı vekili ve davalılardan ….. Ltd. Şti., … vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.27/11/2020

Katip

Hakim