Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/75 E. 2021/830 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/75 Esas
KARAR NO : 2021/830

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2017
KARAR TARİHİ : 01/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı … T.A.Ş. … Şubesi müşterilerinden …’ın, bu şubedeki hesabından banka personeli … tarafından para çekildiği iddiasıyla açılan alacak davasında … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas ve… Karar sayılı kararı kapsamında davanın kısmen kabul edilerek 189.426,05 TL nın 15.01.2002 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle ödenmesine karar verildiğini, temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/3234 E. Ve 2016/1190 K. Sayılı ilamı ile banka aleyhine verilen harca ilişkin hükümlerin karadan çıkarılması suretiyle düzeltilerek onanmasına takiben, karar düzeltme talep edilmekle mevcut hali ile onanması üzerine, müşteri … tarafından ilamın icrası mahiyetinde, … 26. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından gönderilen muhtıra ile 995.655,64 TL’nin ödenmesinin istenildiği ve lehe hükmedilen mürafaa vekalet ücreti mahsup edilerek 15.04.2016 tarihinde 994.305,64 TL’nın ödendiğini, takiben banka teftiş kurulan yaptırılan inceleme sonuncunda, ödendiğini, takiben banka teftiş kurulana yaptırılan inceleme sonucunda, davalılara ait 2.961.915-11 nolu müşterek hesaba 17 farklı tarihte toplam 84.046,70 TL. nın hakları olmadığı halde alacak geçilmiş olduğunun belirlendiği ve bunun karşılığının müvekkili banka tarafından ödenmiş olması nedeniyle, davalıların müvekkili bankaya karşı sorumlu olduklarını, bu dava açılmadan tüm davalılara 06.12.2016 tarihli yazılar gönderilerek, dava konusu tutarın faiziyle birlikte ödenmesinin istenilmesine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığından bu davanın açılma gereğinin doğduğu, müvekkilinin … isimli müşteri hesabından davaldarın müşterek hesabına gönderilen 84.046,70 TL’yi … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. ve … K. sayılı ilamı kapsamında …’a ödediğinden, davalıların bu bedelden sorumlu oldukları, bu sebeple fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür etmemek üzere 84.046,70 TL. müvekkili alacağının tabloda gösterilen işlem tarihlerinden ödemenin yapıldığı 15.04.2016 tarihine kadar işleyecek değişen oranlarda TCMB nın avans faiz oranları üzerinden faizi ve faizin %5 i BSMV si ile birlikte tahsilini talep ettikleri, iddiasında bulunarak, alacağın tahsilini teminen ihtiyati haciz kararı verilmesine, reddi halinde hak ve alacakların devrini engeller mahiyette ihtiyati tedbir konulmasına, davanın kabulü ile davalıların müşterek hesabına yapılan virmanlardan kaynaklı toplam 84.046,70 TL. nın her bir iştem tutarına, işlem tarihinden itibaren ödemenin yapıldığı 15.04.2016 tarihine kadar işleyecek değişen oranları ve faizi % 5 i BMV si ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap:Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın sebepsiz zenginleşme nedeniyle açılan tazminat davası olduğundan, on (10) yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığını, davanın bankacılık işlemlerinden kaynaklanan bir alacak davası olmadığını, banka çalışanı …’in müvekkillerinin de hesaplarının içinde bulunduğu bir kısım banka müşterileri mevduat hesapları üzerinde oynandığını, banka ifadelerinden anlaşıldığı ve hakkında açılan … 8. Ağır Ceza Mahkemesinin … E. ve …K., sayılı ilamı ile mahkum olduğunu, bankanın tamamen kendi kusuruna dayalı işlemler sonucunda ortaya çıkan zararının; 06.12.2016 tarihli ihtarnamelerle muttali olan müvekkillerinin sırtına yüklenmesinin yerinde olmadığını, bankanın suç teşkil eden işlemler nedeniyle hüküm giyen … hakkında … 7. İş Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası ile de mali sorumluluk davası açıldığını, bu dosyanın da incelenmesi gerektiği, BSMV sinin sadece 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunun 28. maddesiyle düzenlendiği, banka çalışanının haksız fiilinden, ya da suç teşkil eden eyleminden veya müvekkillerinin sebepsiz zenginleşmesinden dolayı istirdadı istenen bir rücu davasında BSMV si talep edilemeyeceğini, banka çalışanının usulsüz işlemlerinden kusursuz sorumlu olduğunu, güven kurumu olarak ağır kusuru da dikkate alındığında, ödemek zorunda kaldığı faiz için rücu hakkını kullanmasının mümkün olmadığını, çift hesap tutulduğundan, müvekkillerinin durumdan haberdar olmadıklarını, müvekkillerinden … tarafından davacı banka adına açılmış ve Yargıtay bozması sonucu … 15.Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyası üzerinden yargılaması devam eden derdest dosyada, müvekkili … ın hesabından üçüncü bir kişi hesabına virman edilen 60.000,- TL. lık zararla ilgili dava derdest olduğundan, bu dava sonucunun beklenmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle, davanın zamanaşımından veya esastan reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
…. Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından düzenlenen 30.06.2016 tarih, 14 sayılı inceleme raporu ve ekleri, … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas …Karar sayılı dosyası, … 26. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası, 06/12/2016 tarih, … sayılı yazılar, … T.Ş. … Şubesi … nolu müşterek hesapla ilgili Müşterek Müteselsil Alacaklı Cari Hesap Sözleşmesi ve bu sözleşmeye ait hesap sahiplerinin imzalarını içerir imza kartonu, Davacı banka defter ve kayıtları, TCMB değişen oranlarda avans faiz oranları, hesap ekstreleri, davacı banka tarafından TCMB’na bildirilen kredi akdi faiz oranları celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya Emekli Banka Müdürü Bilirkişisi … ve Banka Hukukçusu …’a tevdi edildiği, bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan 30.06.2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle ve sonuç olarak; “Uyuşmazlık konusu alacağın, Banka’nın müşterilerinden …’ın açtığı dava sonucunda … 4.ATM …-E sy dava dosyasında kabul edilen ve 15.01.2002 tarihinden itibaren değişen oranlarda uygulanacak avans faizi ile tahsiline karar verilen 189.426,05 TL’lık alacağın 84.046,70-TL’lık kısmını oluşturduğu; Davacı tarafından, …’a, 189.426,05-TL’sı karşılığı faiz, avukatlık ücreti ve takip giderleri ile birlikte … 26.İcra Müdürlüğü’nün …-E. sayılı dosyasına 15.04.2016 tarihinde 994,305,64 TL ödendiği; Ödemenin, dava dışı … hesabından davalıların … nolu müşterek hesabına Banka personelinin zimmetine konu usulsüz işlemler kapsamında aktarılan tutarlardan kaynaklandığı; Davacı tarafından İcra Dosyasına 15.04.2016 tarihinde ödeme yapılmasından sonra, ödenen tutarın rücu edilebilmesi bakımından davanın açıldığı; Davalılardan müşterek hesabına usulsüz işlemlerle aktarılan tutarlardan önce, aynı Banka personelinin usulsüz işlemleri kapsamında, davalıların müşterek hesabından rızaları hilafına para çekildiği ve bununla ilgili davalı … tarafından açılan dava da … 15.ATM’nin …-E sy dava dosyasında 39.959,74-TL alacağın dava tarihinden (03.07.2002) itibaren işleyecek değişen oranlardaki reeskont faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verildiği; Davalıların müşterek hesabından rızaları hilafına çekilen 39.959,74-TL tutardan kaynaklanan alacaklarının, hesaplarına usulsüz işlemlerle gelen tutarlardan doğan borçlarından takas edilmesi halinde, davacı bankanın alacağının (84.046,70- 39.959,74-) 44,086,96-TL olarak hesaplandığı; Tarafların alacağının takas-mahsubunda, hesaba ilk giren alacağın mevcut borçtan düşülerek mahsup edilmesi durumunda, kalan 44.086,96-TL’lık alacağın dökümünün: 31/07/2001 Alacak 9.340,26 (ÖLA alacağının mahsubu ile kalan), 07/08/2001 19.600,00 TL (Usulsüz işlem miktarı), 21.08.2001 15.146,70 TL (Usulsüz işlem miktarı), toplam: 44.086,96 TL, tarih ve tutarında olduğu; bu alacağın işlem tarihlerinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi oranı ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiği, Davalılardan … tarafından 15 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …-E sayılı dosyasına konu edilen ve Mahkeme tarafından kabul edilen 39.959,74-TL’nin, bu davaya konu alacak ile takas edilemeyeceğinin kabul edilmesi halinde, davacının alacağı, her bir işleme, işlem tarihlerinden itibaren uygulanacak değişik oranlardaki avans faizi ile birlikte olmak üzere 84.046,70-TL ve işlemlerin aşağıdaki tabloda yer alan tarih ve tutarlardan oluştuğu; ¸
Taraf alacaklarının takas-mahsubunun kabul edilmemesi haline göre belirlenen bu alacağın, işlem tarihlerinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi oranı ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiği; Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ‘ticari ilişkiden’ değil, banka personelinin usulsüz işlemlerine dayanan sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığı, taraflar arasında vadesiz mevduat hesabına ilişkin olarak imzalanmış ‘Müşterek Müteselsil Alacaklı Cari Hesap’ sözleşmesinde, BSMV’ne yönelik bir hüküm olmaması, 6802 SK’nun 30.maddesine göre BSMV’nin yükümlüsünün banka olması nedeniyle, hesaplanacak faizlerin gider vergisinin davahlara yüklenemeyeceği; Uyuşmazlığa konu alacağın, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 132/8. Maddesi uyarınca Fon tarafından devir alınan bir alacak olmayışı nedeniyle Fon alacağı olmadığı ve bu haliyle 5411 SK’nun 141. Maddesi uyarınca fon alacaklarına ilişkin zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğuna ilişkin düzenleme kapsamında bulunmadığı, sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı vekilince beyan dilekçesi sunulmuştur.
Dava, sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı banka ile devren birleştirilen … T.A.Ş. … Şubesi müşterilerinden … isimli şahsın, bu banka şubesi nezdinde bulunan hesabından banka personeli olan … tarafından usulsüz para çekme işlemlerinin yapıldığı, … tarafından ikame edilen … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin…Esas, …Karar sayılı dava dosyasında 25/11/2014 tarihinde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği, bu bağlamda 189.426,05 TL’ nin 15/01/2002 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesine hükmedildiği, davacı bankanın temyiz kanun yoluna başvurduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/3234 E., 2016/1190 K. sayılı kararı ile hükmün (harçlar yönünden) düzeltilerek onanmasına karar verildiği, karar düzeltme kanun yoluna başvurusuna ilişkin taleplerin reddedildiği, bu suretle kararın kesinleştiği, …’ ın alacağın tahsiline yönelik olarak … 26. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden davacı banka hakkında icra takibi başlattığı, yukarıda değinilen kararın kesinleşmesi üzerine davacı bankanın … isimli şahsa 15/04/2016 tarihinde toplam 994.305,64 TL ödeme yaptığı anlaşılmıştır.
Davacı banka, personelinin usulsüz işlemleri sonucunda … isimli şahsın hesabından davalıların müşterek hesabına 07/05/2001 tarihinden 21/08/2001 tarihine kadar farklı tarihlerde ve on yedi kez para aktarım işleminin yapıldığını, para aktarım işlemi sonucunda davalıların bu paraları hesaptan çekerek kullandıklarını, toplam para çekim işleminin 84.046,70 TL olduğunu, … isimli şahsa banka tarafından ödeme yapılması sebebiyle davalıların usulsüz şekilde hesaplarına aktarılan ve hesaptan çekerek kullandıkları bu paraları bankaya / kendilerine ödemekle yükümlü olduklarını belirterek eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
Davalılar esasa ilişkin savunmalar ile birlikte; özellikle davanın sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak zaman aşımına uğradığını savunmuşlardır.
Uyuşmazlık, davanın hukuksal nedeni, zaman aşımı süresi ve zaman aşımı süresinin dava tarihi itibari ile dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davalılar vekili 21/03/2017 tarihli cevap dilekçesinde; davanın bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacak davası olmadığını, davanın banka çalışanın suç teşkil eden usulsüz eylem ve işlemleri sebebiyle açılan sebepsiz zenginleşme davası olduğunu, bu bağlamda 5411 sayılı Bankacılık Kanunundaki 20 yıllık zaman aşımı sürelerinin somut olayda uygulanma imkanının bulunmadığını, sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak açılan davada zaman aşımı süresinin 10 yıl olduğunu, usulsüz para aktarım ve hesaptan para çekilmesi işlemlerinin tamamının 2001 yılında gerçekleştiğini, davanın açıldığı 2017 yılı itibariyle on yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu savunmaktadır.
Davacı banka vekili 07/04/2017 tarihli cevaba cevap dilekçesinde; davaya konu usulsüz işlemlerin 2001 yılında gerçekleşmesinin zaman aşımı bakımından bir öneminin olmadığını, … isimli şahsa banka tarafından ödemenin 15/04/2016 tarihinde yapıldığını, bu nedenle zaman aşımı süresinin ödeme tarihinden itibaren başlaması gerektiğini, usulsüz işlemlerinin tarihinin esas alınmasının hatalı olacağını, ayrıca somut olayda sebepsiz zenginleşme hukuksal nedeninin bulunmadığını, bu kapsamda banka alacağı yönünden zaman aşımının fon alacağı olması nedeni ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca 20 yıl olduğunu ve zaman aşımı süresinin dolmadığını ifade etmiştir.
Eldeki davanın, … T.A.Ş. … Şubesi banka personeli … tarafından dava dışı … isimli şahsın hesaplarında yaptığı usulsüz ve suç teşkil eden işlem ve eylemleri neticesinde açıldığı noktasında duraksama yoktur. Zira, davacı banka bu usulsüz eylem ve işlemler neticesinde hesap sahibi … isimli şahsın zararını kesinleşen mahkeme ilamı gereğince ödemek durumunda kalmıştır. Bu halde, davacı banka ile davalılar arasında bankacılık ilişkisinden kaynaklanan akdi bir ilişki yahut akdi bir sorumluluk bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, 5411 sayılı Bankacılık Kanunundan kaynaklanan alacak – borç ilişkisi yoktur. Öyleyse, davacı bankanın iddialarının aksine somut olayda 5411 sayılı Bankacılık Kanunundaki 20 yıllık zaman aşımı sürelerinin uygulanma imkanı yoktur. Esasen, 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 132/8.maddesi hükmü uyarınca davaya konu alacağın usulünce devri gerçekleştirilen fon alacağı statüsünde olmadığından fon alacağı olarak kabulü de mümkün değildir.
Tarafların yargılama aşamasında sunduğu dilekçelerden borç ilişkisinin sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayandığı anlaşılmıştır. Bilindiği üzere, borç ilişkisinin kaynağı; sözleşmeden, haksız fiilden, sebepsiz zenginleşmeden veya Kanundan doğabilir. Somut olayda, davacı banka usulsüz şekilde hesaba yatan paranın davalılar tarafından çekildiğini ve kullanıldığını iddia ettiğine göre, davalıların sebepsiz zenginleştiği vakıasına dayanmıştır. Zira, davalılar tarafından hesaptan çekilerek kullanılan paraların esasında … isimli şahsa ait olduğu ancak banka personelinin usulsüz eylem ve işlemleri neticesinde bu paranın davalılar hesabına aktarıldığı, netice olarak …’ ın zararının davacı banka tarafından ödenerek karşılanması karşısında davalıların banka aleyhine haksız olarak zenginleştiği kesinleşen mahkeme ilamı ile sabittir. Davanın hukuksal nedeni hakkında Mahkememizin bu kabulünü destekleyecek en önemli delil aynı olaya dayalı olarak davacı banka tarafından davalılar dışındaki başka kişilere karşı açılan ve sonuçlanan emsal nitelikteki davalarda yüksek mahkemenin hukuksal nitelendirmesidir. Söz gelimi, aynı olay sebebiyle, aynı banka personelinin usulsüz işlemlerine dayalı olarak davacı banka tarafından … isimli şahıs aleyhine açılan davada Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/12 Esas, 2014/7303 Karar sayılı ilamında “…davalı hesabına geçen para nedeni ile sebepsiz zenginleşmiş olduğundan sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten itibaren …” şeklinde belirtilmiştir. Davaya konu olay, değinilen Yargıtay kararındaki olay ile aynı olup sadece usulsüz şekilde hesabına aktarım yapılan kişiler farklıdır.
Bu itibarla, taraflar arasındaki borç ilişkisinin kaynağının sebepsiz zenginleşemeden kaynaklandığı, alacağın fon alacağı statüsünde olmadığı, davanın hukuksal nedeninin sebepsiz zenginleşmeye dayalı olduğu, açıklanan nedenler karşısında somut olayda 5411 sayılı Bankacılık Kanunundaki 20 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanma imkanının bulunmadığı, zaman aşımı hakkında uygulanması gereken Kanun hükümlerinin usulsüz hesaba aktarım işlemlerin tümünün 2001 yılında yapılması sebebiyle 818 sayılı Borçlar Kanunun 66. madde hükümleri (sebepsiz zenginleşme) olduğu anlaşılmıştır.
818 sayılı Borçlar Kanunun 66. maddesi hükmü uyarınca zarar gören GERİ İSTEMEYE HAKKI OLDUĞUNU ÖĞRENDİĞİ TARİHTEN İTİBAREN 1 YIL ve HER HALDE BU HAKKIN DOĞDUĞU TARİHTEN İTİBAREN 10 YIL içinde davasını ikame etmek zorundadır. Aksi halde, anılan yasa hükmünde sebepsiz zenginleşmeye dayalı istem hakkının düşeceği düzenlenmiştir.
Davacı bankanın verdiğini geri istemeye hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde sebepsiz zenginleşme davasını açabileceği, dava dışı banka çalışanı … hakkında … 8. Ağır Ceza Mahkemesinin … E., … K. sayılı ceza dava dosyası ile hakkında kamu davasının açıldığı, mezkur ceza dava dosyasında davacı bankanın katılan sıfatıyla taraf olarak yer aldığı, ağır ceza mahkemesince 01/10/2007 tarihinde sanık …’ in nitelikli (bankacılık zimmeti) zimmet suçundan mahkumiyetine karar verildiği, işbu kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, kesinleşme tarihinin 26/05/2014 olduğu, en geç bu kararın verildiği tarih itibariyle davacı bankanın çalışanının usulsüz işlemlerinden haberdar olduğunun kabul edilmesi gerektiği, ceza mahkemesince verilen kararın 26/05/2014 tarihinde kesinleştiği sabittir.
Diğer taraftan; … 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı dava dosyasında, eldeki dava dosyasında davacı konumunda bulunan ….’ nin davalı olarak yer aldığı, dava dışı banka görevlisi … tarafından … isimli şahsın hesaplarında yaptığı usulsüz işlemlere yönelik olarak yargılama yapıldığı, Mahkemece 17/02/2011 tarihinde alınan raporlar ile banka kayıtları üzerinde inceleme gerçekleştirildiği, bilirkişi raporunda davacı … hesaplarından usulsüz para aktarım işlemlerine yönelik tek tek ve kapsamlı şekilde açıklama yapıldığı, zira mahkeme gerekçesinde de yer aldığı üzere işbu dava dosyasındaki davalıların hesabına 84.046,70 TL havale işlemi yapıldığının tespit edildiği, dolayısıyla davacı bankanın ne kadar tutarda davalılardan geri istemde bulunabileceğinin bu yargılama sürecinde açıkça ortaya konulduğu, kararın 25/11/2014 tarihinde verildiği, yine en geç bu tarih itibariyle davacı bankanın kendisinin taraf (davalı) olduğu bu dava nedeniyle zararın miktarının ve zarar sorumlularını bildiği halde 2014 yılından sonra 1 yıllık zaman aşımı süresinde dava açmayarak 2017 yılında bu davayı açması nedeniyle davanın zaman aşımına uğradığı anlaşılmıştır.
Davaya konu somut olayda, banka görevlisi tarafından usulsüz havale işlemlerin 2001 yılında gerçekleştirildiği ve tamamlandığı noktasında ihtilaf yoktur. Aynı şekilde, bu usulsüz işlemlere dayalı olarak davalıların hesaptan bu paraları 2001 yılında çekerek kullandıkları da tartışmasızdır. Sebepsiz zenginleşmenin usulsüz havale işlemleri neticesinde davalıların hesabına paranın aktarılması ve bu paranın çekilmesi gerçekleşeceği, sebepsiz zenginleşme yönünden geri istemenin kanunun lafzıyla verdiğini geri isteme hakkının bu tarih itibariyle doğacağı muhakkaktır. Başka bir anlatımla, davalıların hesaplarına paranın aktarılması ve bu paranın çekilerek kullanılmasıyla sebepsiz zenginleşme meydana gelecektir. Bahsedilen işlemlerin tümünün 2001 yılında gerçekleştiği nazara alındığında, 10 yıllık zaman aşımı süresinin 2011 yılında dolduğu ve 2017 yılındaki dava tarihinden çok öncesinde davanın zaman aşımına uğradığı açıktır.
Nitekim, Mahkememizce emekli banka müdürü ve banka hukukçusunun da aralarında bulunduğu bilirkişi heyetinden alınan denetime açık ve gerekçeli 30/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda benzer şekilde; davaya konu alacağın fon alacağı olmadığı, bu bağlamda zaman aşımı bakımından 5411 sayılı Bankacılık Kanunundaki 20 yıllık zaman aşımı sürelerinin somut olaya uygulanma imkanının bulunmadığı, alacağının dayanağının sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığı ve davanın açıldığı tarih itibariyle on yıllık zaman aşımı sürelerinin dolduğu ifade edilmiştir. Bilimsel yönden kapsamlı ve isabetli tespitler içeren, kanunun emredici ve geciktirici nedenlerinin de gösterildiği, örnek yüksek mahkeme kararlarına atıf yapan işbu rapora açıklanan nedenlerle itibar edilmiştir. Aynı hususlar, davalılar tarafından sunulan 12/06/2018 tarihli … ‘ in uzman mütalaasında dile getirilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, davacı banka vekili cevap cevap dilekçesi ile ödemenin 15/04/2016 tarihinde yapıldığını, bu nedenle zaman aşımı süresinin ödeme tarihinden itibaren başlaması gerektiğini iddia etmiş ise de; sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan davalarda zaman aşımı başlangıcının ödeme tarihi olmadığı, ödemenin hangi tarihte yapıldığının da bir önemi olmadığı, yukarıda değinilen kanunun (818 s. BK 66.vd) açık lafzı dikkate alındığında davacının geri istemeye hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren zaman aşımının başlayacağı aşikardır. Davacı bankanın kendisinin de taraf olduğu yargılamalar neticesinde usulsüz işlemler yapan kimseyi, zarar miktarını ve zarar sorumlularını en geç 2014 yılında bildiği sabit olduğu halde, sebepsiz zenginleşmeye dayalı davasını ikame etmek yerine yargılama sürecini beklemesi ve ödemeyi daha sonra icra marifetiyle yapması davalılar bakımından zaman aşımı süresinin değişmesine ya da uzamasına neden olmayacaktır. Zaman aşımı süresinde dava açmayan davacı bankanın, ödemenin geç yapıldığını ileri sürerek zaman aşımı süresinin dolmadığını iddia etmesi kendi kusuruna dayanarak hak talep etmek olup, bu durum TMK ‘ nın 2. maddesi hükmü uyarınca hukuken korunması mümkün değildir.
Davacı bankanın kendisinin de taraf olduğu yargılamalar sebebiyle en geç 2014 yılında sebepsiz zenginleşme kapsamında davalılardan istemde bulunma hakkının olduğunu bildiği, ancak 1 yıllık süre içinde davasını açmadığı, eldeki davanın 2017 yılında ikame edildiği, bu süreçte davacının mahkeme kararlarının temyizde kesinleşmesini beklediği, diğer taraftan sebepsiz zenginleşmenin 2001 yılında gerçekleştiği, geri istem konusunda hakkın doğumunun sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği 2001 yılından on yıllık süre içinde 2011 yılına kadar davanın açılmadığı, davacının iddialarının aksinde ödeme yapılmasının zaman aşımının başlangıcına etkisinin bulunmadığı, yerleşik içtihatlar doğrultusunda sebepsiz senginleşmede zaman aşımının başlangıcının ödeme tarihi değil, geri istemde bulunma hakkını öğrenme tarihi olması karşısında davacının bu yöndeki iddialarına itibar edilmediği, açıklanan nedenlerle davanın 818 sayılı Borçlar Kanunun 66. Maddesinde düzenlenen 1 ve 10 yıllık zaman aşımı süreleri içerisinde açılmadığı anlaşıldığından zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan 2.000,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
5-Davalılar yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 11.726,07 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
6-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.01/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır