Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/686 E. 2022/7 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/686 Esas
KARAR NO : 2022/7

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 01/08/2017
KARAR TARİHİ : 11/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 16.12.2011 tarihinde … plakalı … otobüsünde yolcu konumunda bulunan müvekkilinin otobüsün … plakalı araçla karıştığı trafik kazasında yaralandığını ve malul kaldığını, müvekkilinin 15 gün süre ile işine gidemediğini ve maddi zararının oluştuğunu beyanla geçici iş göremezlik / sürekli maluliyet zararı olarak 10,00 TL, bakıcı giderleri olarak toplam 10,00 TL olmak üzere toplam 20,00 TL maddi tazminat ile 20.000,00 TL manevi tazminatın (manevi tazminat talebinde sigorta şirketi hariç) dava tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle: Mahkememizin raporlar doğrultusunda karar vermesi ihtimalinde eksik harç ikmal edilmesi suretiyle 10,00-TL kalıcı ve geçici iş gücü kaybı talebinin 297,49-TL artırarak 307,49-TL’nin ve 10,00-TL bakıcı giderinin kaza tarihi itibariyle uygulanacak ticari faiziyle birlikte bütün davalılardan, müvekkilinin yüzünde oluşan kalıcı iz nedeniyle 20.000,00-TL manevi tazminatın davalı … Ltd. Şti.’den ve…’den dava tarihi itibari ile uygulanacak faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: sağlık hizmet bedelleri ve geçici iş göremezlik zararı ve tedavi giderlerinin sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanacağını, sigorta şirketlerinin sorumluluğu bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile sürekli iş gücü kaybı bakımından davacının sürekli iş gücü kaybına ilişkin talebi açısından, davacı tarafın zararlarının karşılanabilmesi için belge asıllarının ve kusura ilişkin raporların müvekkili şirkete ibrazı gerektiğini, kazaya konu kusur oranı tespitinin adli tıp kurumu tarafından yapılması gerektiğini, tazminat hesabının aktüer hesaplama konusunda uzman ve hazine listesinde yer alan bir aktüer tarafından yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin temerrüde düşmediği gibi dava açılmasına da sebebiyet vermediğini beyanla öncelikle davanın başvuru şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, davacının dava konusu kaza sebebi ile uğradığı maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulundan alınacak rapor ile tespitine, tazminat hesabına ilişkin raporun Hazine Müsteşarlığı listesinde yer alan uzman aktüerden alınmasına, temerrüde düşmemiş ve davanın açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkili şirket aleyhine yargılama giderine, faize ve vekalet ücretine hükmolunmamasını, hükmolunması halinde müvekkili şirketin sorumlu olduğu azami poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı dikkate alınarak yargılama giderine, faize ve vekalet ücretine hükmolunmasına, davacının, müvekkili şirket bakımından poliçe teminatı dışında bulunan taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili hakkında maddi ve manevi tazminat talebi ile dava açılmış ise de müvekkilinin dava konusu olayda kusuru bulunmadığından dolayı iş bu davanın reddolunması gerektiğini, müvekkilinin dava konusu olayda kusursuz olduğunu, olayda davacının da kusurunun mevcut olduğunu, ayrıca davacının da kalıcı bir iş gücü kaybı ve davacının yüzünde iz kaldığı iddiası da ispata muhtaç olduğunu, taraflarınca kabul edilmesinin mümkün olmadığını, araçta bulunan yolcuların olayı hafif sıyrıklarla atlattıklarını ve hastanede de ayakta tedavi gördüklerini, bunun yanında bu güne kadar tanzim edilmiş olan kusur oranları ve raporlarını da katılmadıklarını beyanla haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmili yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle: görevsizlik ve zamanaşımı itirazında bulunarak kazaya üçüncü kişinin ağır kusurunun sebebiyet verdiğini, davaya konu kazanın, müvekkili şirketin işleteni olduğu araçtaki teknik bir aksaklıktan, ya da şoförün asli kusurundan meydana gelmediğini, Tolga Bigaç isimli polis memurunun sevk ve idaresindeki … plakalı aracın ani şerit değiştirmesi sonucu meydana gelen kazadan dolayı, sadece davacının bulunduğu aracın işleteni olduğu için müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, bilirkişi incelemesi yapıldığında da açıklığa kavuşacağı üzere, kazaya açıkça üçüncü kişinin ağır kusuru sebebiyet verdiğinden Yargıtay’ın yerleşik içtihadı gereğince somut olayda illiyet bağını kesen ağır kusur sebebi ile müvekkili şirketin zarardan sorumlu olmadığına karar verilmesi gerektiğini beyanla öncelikle davanın görevsizlik sebebiyle reddine, bunun mahkemece kabul edilmemesi halinde bu kez de davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine karar verilmesini, usule yönelik itirazlarımızın dikkate alınmaması halinde haksız ve hukuka aykırı açılmış davanın esastan reddine karar verilmesini, bunun da kabul edilmemesi halinde talep olunan tazminat miktarında hakkaniyet indirimi yapılmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle: davayı ve müvekkili şirketin sorumluluğunu kabul etmemek kaydıyla … plaka sayılı aracın, müvekkili şirket nezdinde, … poliçe numaralı, 14/09/2011-2012 vade tarihleri olmak üzere Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk ( Trafik ) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin, ancak sigortalısının kazadaki kusuru oranında ve maddi zararın varlığı ispat edildiği takdirle, (sigorta poliçesinde teminat dışı olmayan) maddi zarardan sorumluluğu poliçe azami teminat limitiyle sınırlı olarak söz konusu olabileceğini, kusurun tespitini takiben bu davadaki taleplerle ilgili sigorta konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması ve taleplerin sigorta poliçedi teminatına girip girmediğinin araştırılmasının değerlendirilmesi gerektiğini, teminat rakamı, müvekkili şirketin sorumluluğunun üst sınırı olup, ancak sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olması halinde ve zararın kusurlu hareket neticesi oluşması halinde geçerli olacağını, öncelikle kusur tespiti yapılması gerektiğini, davacı yanın müvekkili şirkete sigortalı aracın kusurunu ispat etmesi gerektiğini, davacı yanın geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talep ettiğini, ancak sürekli maluliyet var ise Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden rapor alınarak maluliyet olup olmadığı var ise oranının tespit edilmesi gerektiğini, davacı yanlar maddi vakıayı, zararı, maluliyeti ve kusuru ispat etmesi gerektiğini, çalışma gücü kaybının davacının durumu, tedavi ile giderilebilecek boyutta olup olmadığı, sosyo-ekonomik durumu, gelir durumu v.b. hususların inceleneceği aktüerya raporu alınarak tespit edilmesi gerektiğini, 6111 sayılı Kanunun 59. Maddesi ve Geçici 1.maddesi uyarınca Trafik kazası nedeniyle meydana geleri bütün sağlık hizmet bedellerinin SGK. Başkanlığı tarafından ödeneceği hükme bağlandığından, müvekkili şirketin tedavi (tedavi, ilaç, taksi-ulaşım, protez, pansuman, bakıcı vb.) harcamalarına ilişkin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, Sosyal Güvenlik Kurumundan davacıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı, maaş bağlanıp bağlanmadığı hususlarının sorulmasını talep ettiklerini, bu hususta tespit edilecek tazminat rakamında göz önünde bulundurulması gerektiğini, tespit edilen maddi vakialar hukuk dosyasını etkileyeceğinden, ceza dosyası ile kusur tespitine ilişkin rapor olması halinde celbini talep ettiklerini, davacının, kaza tarihinden itibaren faiz talebinin haksız olduğunu, zira, davanın reddine karar verilmesini talep etmekle birlikte, Mahkeme aksi kanaatte ise, Yüksek Mahkeme Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca, müvekkili şirket yönünden, ancak temerrüt tarihinden itibaren faiz sorumluluğunun söz konusu olabileceğini, davacının ticari faiz talep ettiğini, talebinde haksız olduğunu, zira davanın reddine karar verilmesini talep etmekle birlikte Mahkeme aksi kanaatte ise yasal faize hükmedilmesi gerektiğini, davanın haksız fiile dayanmakta olup , Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 1999/19-73 E. 1999/106 K.sayılı kararında “haksız fiilden doğan ilişkiler T.Ticaret Kanununda düzenlenmediklerinden ticari iş niteliği kazanamayacağı ve dolayısıyla avans/reeskont faizine hükmedilemeyeceği” ifade edildiğini, bu nedenle uygulanacak faizin yasal faiz olması gerektiğini, davacı yanın avans faizi talebinin haksız olduğunu, reddini talep ettiklerini beyanla haksız, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, mahkeme masrafı ve vekalet ücretinin davacı yanlara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul 2. İhtisas Kurulu’nun 18/06/2019 tarihli adli tıp raporu ile özetle: ” 1…. ve … oğlu, 05/07/1973 doğumlu …’ın 16/12/2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı,
2.İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 2 (iki) haftaya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunur” mütalaa edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan 06/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle:
BİLİRKİŞİ GÖRÜŞÜ VE SONUÇ : ” 16.12.2011 tarihinde meydana gelen olayda; I-Hatalı Davranış (Kusur) Durumu;
a- … resmi plaka numaralı kamyonetin dava dışı sürücüsü …’ın hatalı sevk ve idaresinin, birinci derecede ve takdiren % 75 (yüzde yetmişbeş) oranında etkili olduğu,
b- … plaka numaralı otobüsün sürücüsü, davalı …’nin hatalı sevk ve idaresinin, ikinci derecede ve takdiren % 25 (yüzde yirmibeş) oranında etkili bulunduğu,
c- Davacı yolcu …”ın, etkili herhangi bir hatalı davranışının olmadığı,
II- Tazminat Miktarı:
a) Geçici İş Göremezlik Ve Sürekli Maluliyet Oranlarının Tespiti; 24.04.2019 tarih … sayı 8150 karar numaralı T.C. Adalet Bakanlığı – Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporda;
Mevcut belgelerle yapılan inceleme sonucunda; 05.07.1973 doğumlu …’ın 16.12.2011 tarihli trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının 11.10.2008 tarih 27021 sayılı RG yayımlanan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri kapsamında davacının maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı,
– İyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 2 (iki) hafta kadar uzayabileceğine oy birliği ile karar verildiği,
b) Maddi Tazminat Davacının iyileşme döneminde % 100 oranında maluliyetinin bulunduğu ve kazanın kusurunun bulunmadığının kabulü durumunda; 16.12.2011 kaza tarihi ile 30.12.2011 tarihine kadar 2 hafta – 14 günlük geçici iş göremezlik- iyileşme dönemi zararının; 658,95 /30 x 14 = 307.49 TL olduğu,
Kazanın oluşumunda sürücüsünün % 75 kusurlu olduğunun kabulü durumunda; … plakalı aracın; ZMMS poliçesinin 28.08.2011-2012 vadeli olarak … numaralı poliçe ile davalı … Sigorta Şirketi tarafından tanzim edildiği, 307.49 TL hesaplanan zararın % 75’i 230.62 TL’sinden sorumlu olduğu,
Kazanın oluşumunda sürücüsünün % 25 kusurlu olduğunun kabulü durumunda; … plakalı aracın; ZMMS poliçesinin 19.09.2011/2012 vadeli olarak … numaralı poliçe ile davalı …A.Ş. (yeni unvan Şeker Sigorta A.Ş.) tarafından tanzim edildiği, 307.49 TL hesaplanan zararın % 25’i : 76,87 TL’sinden sorumlu olduğu,
Davalı sigorta şirketilerinin araç işleti ile birlikte müşterek ve müteselsil sorumluluklarının hukuki münakaşasının elbette Yüce Mahkemenin takdirlerinde olduğu,
c) Bakıcı Giderleri Tazminatı Talebi; Davacının kaza sonrasında … Hastanesinin 16.12.2011 tarihli ve 66919 dosya nolu raporunda; “ AİTK ile gelen hastada genel durum iyi, şuuru açık, koopere, burnunda ödem ve enine doğru derin olmayan cilt abrasyonu mevcut olduğu, genel cerrahi konsiltasyonunda; acil serviste hastanın görüldüğü, burun sırtında abrazyon, sıyrık mevcut olduğu, hayati tehlikesinin bulunmadığı, reçete verildiği ve önerilerde bulunulduğunun” belirtildiği,
Davacının 2 hafta sürede bir başkasının bakımına muhtaç olduğuna dair ATK tarafından üzenlenen raporda bir kanaat mütalaa edilmediğinin ve yaralanmasının burun da ödem ve sıyrık olduğunun tespiti ile “bakıcı giderleri” zararının hesaplanamayacağı, bakıma muhtaç olup olmadığının tespiti ve takdiri uzmanlık alanımız dışında olduğu, takdirin elbette Sayın Mahkemeye ait olduğu,
ANCAK; gerek ATK 2 İhtisas Kurulu raporunda ve gerekse ATK … Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 07.11.2012 tarih 2012/8591 sayılı raporda; “Yüz sınırları içerisinde tespit edilen, belirli bir mesafeden, belirgin bir dikkat sarf etmeden ilk bakışta fark edilen yara izinin; yüzde sabit iz niteliğinde olduğu kanaatine varıldığı,
d) Temerrüt Tarihi ve Faiz; 01.08.2017 dava tarihinin temerrüt tarihi olarak kabulünün ve yasal faiz talep edilebileceğinin takdir ve münakaşasının Sayın Mahkemeye ait olduğu (Yargıtay Genel Hukuk Kanunun 1999/19-73 E. 1999/106 K. 17.02.1999 tarihli kararı gereği)
e) Davacıya SGK tarafından sigortalı olmaması nedeni ile geçici iş göremezlik ve/veya rücuya tabi aylık/gelir bağlanmadığı,
f) Davacı için talep edilen 20.000,00 TL manevi tazminat talebinin elbette tüm hukuki münakaşası ve takdirinin Yüce Mahkemeye ait olduğu, … bendi gereği, davalı sigorta şirketinin manevi tazminat talebinden sorumluluğundan söz edilemeyeceği, Ancak, Sayın Mahkemenin savunmalarının tümüne hasren tamamen davalı müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı, kanaatlerine ulaşılmıştır.” kanaatlerine ulaşılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan 17/02/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle:
BİLİRKİŞİ GÖRÜŞÜ VE SONUÇ : ” 16.12.2011 tarihinde meydana gelen olayda;
1- Hatalı Davranış (Kusur) Durumu:
a- … resmi plaka numaralı kamyonetin dava dışı sürücüsü …’ın hatalı sevk ve idaresinin, birinci derecede ve takdiren % 75 (yüzde yetmişbeş) oranında etkili olduğu,
b- … plaka numaralı otobüsün sürücüsü, davalı …’nin hatalı sevk ve idaresinin, ikinci derecede ve takdiren % 25 (yüzde yirmibeş) oranında etkili bulunduğu,
c- Davacı yolcu …’ın, etkili herhangi bir hatalı davranışının olmadığı,
KÖK RAPORDA DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE; DOSYDA MÜBREZ RAPORLARLA ÖRTÜŞEN ŞEKİLDE GÖRÜŞ BELİRTİLMİŞTİR.
BU BAĞLAMDA, KÖK RAPORDA HERHANGİ BİR DEĞİŞİKLİK YAPILAMAYACAĞININ TAKDİRİ ELBETTE YÜCE MAHKEMEYE AİTTİR.
II- Tazminat Miktarı:
a)Geçici İş Göremezlik Ve Sürekli Maluliyet Oranlarının Tespiti; 24.04.2019 tarih … sayı 8150 karar numaralı T.C. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporda;
Mevcut belgelerle yapılan inceleme sonucunda; 05.07.1973 doğumlu …’ın 16.12.2011 tarihli trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının 11.10.2008 tarih 27021 sayılı RG yayımlanan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri kapsamında davacının maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı,
– İyileşme süresinin (iş göremezlik süresi) olay tarihinden itibaren 2 (iki) hafta kadar uzayabileceğine oy birliği ile karar verildiği,
b) Maddi Tazminat Davacının iyileşme döneminde % 100 oranında maluliyetinin bulunduğu ve kazanın kusurunun bulunmadığının kabulü durumunda; 16.12.2011 kaza tarihi ile 30.12.2011 tarihine kadar 2 hafta – 14 günlük geçici iş göremezlik- iyileşme dönemi zararının; 658,95 / 30 x 14 = 307,49 TL olduğu,
Kazanın oluşumunda sürücüsünün “% 75 kusurlu olduğunun kabulü durumunda; … plakalı aracın; ZMMS poliçesinin 28.08.2011-2012 vadeli olarak … numaralı poliçe ile davalı … Sigorta Şirketi tarafından tanzim edildiği, 307.49 TL hesaplanan zararın % 75’i 230,62 TL ‘sinden sorumlu olduğu,
Kazanın oluşumunda sürücüsünün » 25 kusurlu olduğunun kabulü durumunda; … plakalı aracın; ZMMS poliçesinin 19.09.2011/2012 vadeli olarak … numaralı poliçe ile davalı …A.Ş, (yeni unvan … Sigorta A.Ş.) tarafından tanzim edildiği, 307,49 TL hesaplanan zararın % 25’i: 76,87 TL“sinden sorumlu olduğu,
Davalı sigorta şirketilerinin araç işleti ile birlikte müşterek ve müteselsil sorumluluklarının hukuki münakaşasının elbette Yüce Mahkemenin takdirlerinde olduğu,
c) Bakıcı Giderleri Tazminatı Talebi; Davacının kaza sonrasında … Hastanesinin 16.12.2011 tarihli ve 66919 dosya nolu raporunda; “ AİTK ile gelen hastada genel durum iyi, şuuru açık, koopere, burnunda ödem ve enine doğru derin olmayan cilt abrasyonu mevcut olduğu, genel cerrahi konsiltasyonunda; acil serviste hastanın görüldüğü, burun sırtında abrazyon, sıyrık mevcut olduğu, hayati tehlikesinin bulunmadığı, reçete verildiği ve önerilerde bulunulduğunun” belirtildiği
Davacının 2 hafta sürede bir başkasının bakımına muhtaç olduğuna dair ATK tarafından düzenlenen raporda bir kanaat mütalaa edilmediğinin ve yaralarımasının burun da ödem ve sıyrık olduğunun tespiti ile “bakıcı giderleri” zararının hesaplanamayacağı, bakıma muhtaç olup olmadığının tespiti ve takdiri uzmanlık alanımız dışında olduğu, takdirin elbette Sayın Mahkemeye ait olduğu,
ANCAK; gerek ATK 2 İhtisas Kurulu raporunda ve gerekse ATK- Küçükçekmece Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 07.11.2012 tarih 2012/8591 sayılı raporda; “Yüz sınırları içerisinde tespit edilen, belirli bir mesafeden, belirgin bir dikkat sarf etmeden ilk bakışta fark edilen yara izinin; yüzde sabit iz niteliğinde olduğu kanaatine varıldığı,
d) Temerrüt Tarihi ve Faiz; 01.08.2017 dava tarihinin temerrüt tarihi olarak kabulünün ve yasal faiz talep edilebileceğinin takdir ve münakaşasının Sayın Mahkemeye ait olduğu (Yargıtay Genel Hukuk Kanunun 1999/19-73 E, 1999/106 K. 17.02.1999 tarihli kararı gereği)
e) Davacıya SGK tarafından sigortalı olmaması nedeni ile geçici iş göremezlik ve/veya rücuya tabi aylık/gelir bağlanmadığı,
f) Davacı için talep edilen 20.000,00 TL manevi tazminat talebinin elbette tüm hukuki münakaşası ve takdirinin Yüce Mahkemeye ait olduğu, ZMSSGŞ A/6-f bendi gereği, davalı sigorta şirketinin manevi tazminat talebinden sorumluluğundan söz edilemeyeceği,
Ancak, Sayın Mahkemenin savunmalarının tümüne hasren tamamen davalı müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı, kanaatlerine ulaşılmıştır. ” kanaatlerine ulaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, 16.12.2011 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası sonucu 2918 sayılı KTK kapsamında kazaya karışan … plakalı otobüsün sürücüsü, işleteni ve karayolları ZMMS poliçesi kapsamında sigortacı ile … resmi plakalı polis aracının karayolları ZMMS poliçesi kapsamında sigortacısı olan davalılardan maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkindir.
Dava, 16.12.2011 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası nedeniyle davacının yaralanması sonucu 2918 sayılı KTK kapsamında plakası2918 sayılı KTK kapsamında kazaya karışan … plakalı otobüsün sürücüsü, işleteni ve karayolları ZMMS poliçesi kapsamında sigortacı ile … resmi plakalı polis aracının karayolları ZMMS poliçesi kapsamında sigortacısı olan davalılardan 10,00-TL geçici ve sürekli maluliyet tazminatı ve 10,00-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 20,00-TL maddi zararların tazmini ve 20.000,00-TL manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dava dilekçesinin netice-i talebinde birden fazla davalıdan alacak kalemlerinin ayrı ayrı ya da müteselsil şeklinde açık ifade edilmeksizin talepte bulunulduğu anlaşılmakla, dava dilekçesinin netice-i talep kısmında tereddüt oluştuğu gözetilerek, huzurdaki davacı vekilininden HMK m.31 ve m.119/1-ğ hükümleri uyarınca davacı vekiline süre verilmiş; davacı vekiline verilen süre uyarınca davacı vekili tarafından 29/12/2021 tarihli beyan dilekçesi davanın müşterek müteselsilen açıldığı beyanında bulunulduğu görülmüştür.
Dava tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 97. maddesine göre; “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Söz konusu madde ile dava açmadan önce zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketine başvuru yapılması dava şartı haline getirilmiştir.
14/05/2015 tarihli 29355 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafı ile aynı genel şartların C.7.maddesi başlığı ile birlikte 02/08/2016 gün 29789 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğü giren düzenlemeyle değiştirilmiş ve genel şartların Ek 6.maddesinde de tazminat ödemesinde istenilecek belgelerin neler olduğu açıklanmıştır. Genel şartların B.2.maddesinin 3.paragrafındaki değişiklik “Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre, yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı, hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir. ” şeklindedir.
Davacının dava açılmadan evvel trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma zararlarının tazminine yönelik olarak yazılı şekilde sigorta şirketine başvuruda bulunduğu, dava açılmadan evvel KTK 97. madde hükmü uyarınca yazılı başvuru şartını usulünce her iki davalı sigorta şirketi yönünden yerine getirdiği anlaşılmış, bu yöndeki davalılardan Ankara Sigortanın savunmaları yerinde görülmemiştir.
Davalılardan … zamanaşımı defiinde bulunmuştur. 2918 Sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı Kanun’un 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun ceza zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi gerekmez. Eyleme uyan taksirle öldürme suçunun ceza davası zamanaşımı süresi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-e maddesine göre 8 yıl olduğundan açılan dava 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir. Olay tarihinin 16.12.2011 olduğu dikkate alındığında davalı …’in zaman aşımı defiine somut olayda itibar edilmemiştir.
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre; çalışmakta iken sakat kalan mağdurun uğradığı maddi zararın hesaplanmasında, uğradığı sakatlık oranı değil, bu sakatlık nedeniyle ortaya çıkan iş göremezlik, diğer anlatımla çalışma ve kazanma gücündeki kayıp oranı esas alınmalıdır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2021/2388 E, 2021/3038 Karar sayılı ilamı) Yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3089 E, 2021/3411 Karar sayılı ilamı uyarınca “kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.” şeklindeki tespitler dikkate alındığında dosya kapsamında bulunan ve somut uyuşmazlıktaki kaza tarihi de dikkate alınarak maluliyet tespiti yapılmalıdır.
Dosya kapsamında bulunan İstanbul 2. İhtisas Kurulu’nun 18/06/2019 tarihli adli tıp raporu ile özetle: ” 1…. ve … oğlu, 05/07/1973 doğumlu …’ın 16/12/2011 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı,
2.İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 2 (iki) haftaya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunur” mütalaa edilmiştir.
Dosya kapsamına göre, trafik bilirkişi ve aktüerya bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi heyetine tevdi ile; meydana gelen yaralamalı trafik kazasındaki tarafların kusur durumu ve (% olarak) kusur oranı, davacının müterafik (birlikte) kusuru bulunup bulunmadığı, davacının bu kaza nedeniyle uğramış olduğu bedensel zararların ve bu kapsamda talep konusu ettiği sürekli/geçici iş göremezlik zararının hesaplanması ve tespiti bakımından bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilmiş; … resmi plaka numaralı kamyonetin dava dışı sürücüsü …’ın hatalı sevk ve idaresinin, birinci derecede ve takdiren % 75 (yüzde yetmişbeş) oranında etkili olduğu, … plaka numaralı otobüsün sürücüsü, davalı …’nin hatalı sevk ve idaresinin, ikinci derecede ve takdiren % 25 (yüzde yirmibeş) oranında etkili bulunduğu, Davacı yolcu …”ın, etkili herhangi bir hatalı davranışının olmadığı,aporundaki tespitler, kazanın oluş şekli, yasal geciktirici nedenler ve bilimsel yönden yapılan detaylı açıklamalar içeren kusur raporuna gerekçeli ve denetime açık olduğundan itibar edilmiştir. Mahkememizce alınan kusur raporunda uzman bilirkişi; … 10.Asliye Ceza Mahkemesince kusura yönelik alınan 11.01.2017 tarihli rapordaki oranlara neden itibar edilemeyeceğini ayrıca açıklamıştır.
Davalı … vekilinin tahkikatın sona erdiği duruşma öncesindeki beyan dilekçesi ile … 25. ASCM … E. (… 10. ASCM … E. ) Sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep ettiği görülmüş; Davanın niteliği uyarınca davacının davaya konu trafik kazasında kazaya karışan İETT otobüsünde yolcu konumunda olduğu gözetilerek Asliye Ceza Mahkemesindeki yargılamasında kusur durumuna ilişkin tespitlerin davacının kusur durumu ile ilgisiz olduğu gözetilmekle ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasına yönelik talebin reddine ara karar verilmiştir.
Ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı hukuk hâkimi için bağlayıcı değildir (TBK 74). Ancak, Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet kararı bağlayıcı nitelikte olduğu gibi, Hukuk Mahkemesi hakimi her halde Ceza Mahkemesince belirlenen maddi olgu / vakıalarla bağlıdır. Dolayısıyla, Hukuk Mahkemesi Hakimi, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı ve maddi olgularla bağlı olduğundan belirtilen bu hususları nazara almak zorundadır. Nitekim, Mahkememizce, ceza yargılamasındaki maddi olgularla trafik kazası ve kazanın oluş şekline yönelik bağlı kalınarak kusur tayini yapılmıştır Bilirkişinin açıklamalarının gerekçeli ve sebepleri yönünden somut olaya uygun yerinde tespitler içerdiğine kanaat getirilmiş, kusur raporu hükme esas alınmıştır.
Dosya kapsamında bulunan İstanbul 2. İhtisas Kurulu’nun 18/06/2019 tarihli adli tıp raporu ile sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 2 (iki) haftaya kadar uzayabileceği kanaati ile hazırlanan kök ve ek raporda Maddi Tazminat Davacının iyileşme döneminde % 100 oranında maluliyetinin bulunduğu ve kazanın kusurunun bulunmadığının kabulü durumunda; 16.12.2011 kaza tarihi ile 30.12.2011 tarihine kadar 2 hafta – 14 günlük geçici iş göremezlik- iyileşme dönemi zararının; 658,95 / 30 x 14 = 307,49 TL olduğu, şeklindeki değerlendirme güncel içtihatlara ve hesaplama yöntemlerine uygun olup bu tutarlar zarar miktarı olarak mahkememizce kabul edilmiştir. Davacı dava dilekçesinin netice kısmında maddi tazminat talebine yönelik olay tarihinden ticari faiz talep etmiş olup; olayın bir haksız fiil olması nedeniyle kazaya karışan aracın işleteninin tüzel kişi tacir olması ve sigorta şirketleri yönünden ticari iş niteliğinde bulunmasına göre avans faizi takdiri yoluna gidilmiştir.
Dosya kapsamında cevap dilekçesi ile davalı … Sigotanın geçici iş göremezlik tazminatından SGK’nın sorumlu olduğu iddiası da dosya kapsamı ile uyumlu değildir. 2918 sayılı KTK 98. maddesinde SGK’nun sorumlu olduğu tedavi giderleri açıkça sayılmış olup bu giderler kapsamında geçici iş göremezlik tazminatının bulunmadığı açıktır. Yeni Genel Şartların A.5.b maddesinde açıklanan sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmesi ile aynı yönde değişiklik 2918 sayılı KTK’da yapılmadığından Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararı gereğince yeni Genel Şartların A.5.b maddesi sigorta şirketinin sorumluluğunu daraltan nitelikte olduğundan uygulanamayacaktır. Bu haliyle 307,49-TL geçici iş göremezlik tazminatının 16/12/2011 kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte (davalılardan … Sigorta A.Ş. ve … Sigorta A.Ş. yönünden poliçe teminat limitiyle sınırlı sorumlu tutulmak şartıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine dair hüküm kurmak gerekmiştir. 18/06/2019 tarihli adli tıp raporu ile sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığından kalıcı işgücü kaybı zararına ve bakıma muhtaçlık durumunun ispatlanamaması nedeniyle bakıcı giderine yönelik fazla istemlerin reddine karar vermek gerekmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 56. (818 sayılı BK’nun 47.) maddesi hükmüne göre, Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Manevi tazminat yönünden, davacıların murisinin geçirmiş olduğu trafik kazası sonucunda vefatından dolayı manevi olarak elem ve ızdırap duyacakları, zarar uğrayacağı muhakkaktır. Ancak, manevi tazminatın amacı, istemde bulunanın manevi zararlarını uygun bir miktarda karşılamak olduğu kadar, sebepsiz zenginleşmesine de yer vermemektir.
Davacı 20.000,00TL manevi tazminat isteminde bulunduğu belirlenmiştir. Davacının kaza tarihindeki yaşı, kazanın oluş şekli, özellikle kusursuz hali, olay tarihinde paranın alım gücü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, özellikle İstanbul 2. İhtisas Kurulu’nun 18/06/2019 tarihli adli tıp rapor içeriğinde değinilen Küçükçekmece Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nün 07/11/2012 tarihli ve 2012/8591 sayılı raporunda yüz sınırları içerisinde tespit edilen, belirli bir mesafeden, belirgin bir dikkat sarf etmeden ilk bakışta fark edilen yara izinin; yüzde sabit iz niteliğinde olduğu tespiti de gözetilerek davaya konu trafik kazası sebebiyle duyulan elem ve üzüntüyü dindirecek ve tatmin edecek düzeyde olduğu ve ayrıca tarafların zenginleşmesine – fakirleşmesine mahal vermeyeceği değerlendirilmiş, açıklanan nedenlerle davacının manevi tazminat talebinin kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan nedenlerle;
1-Maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile,
307,49-TL geçici iş göremezlik tazminatının 16/12/2011 kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte (davalılardan … Sigorta A.Ş. ve … Sigorta A.Ş. yönünden poliçe teminat limitiyle sınırlı sorumlu tutulmak şartıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, kalıcı işgücü kaybı zararına ve bakıcı giderine yönelik fazla istemin reddine,
2-Davacının manevi tazminat talebinin KABULÜ ile; 20.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 16/12/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar… ve … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen maddi tazminat davası yönünden dava değeri (307,49-TL) üzerinden alınması gereken 80,70- TL harçtan başlangıçta alınan 68,38 TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan bakiye 17,32-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Kabul edilen manevi tazminat davası yönünden dava değeri (20.000,00-TL) üzerinden alınması gereken 1.366,20- TL harçtan başlangıçta alınan 68,38 TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan bakiye 1.297,82-TL harcın davalılar … ve … Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 63,38-TL peşin harç, posta ve tebligat masrafı 657,00- TL, bilirkişi ücreti 1.300,00-TL olmak üzere toplam 2.020,38-TL yargılama giderinin (giderlerin maddi ve manevi tazminat yargılaması için birlikte yapılmış olması nedeniyle tazminat tutarlarına ve taraf sayısına göre tamamen ayrıştırmak mümkün olmadığından, davalılar … ve … Ltd. Şti. yargılama giderinin takdiren tüm dava değeri üzerinden tüm kabul/red oranı göre hesaplanan 2.019,38-TL’si ile sınırlı sorumlu tutulmak şartıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen maddi tazminat talebi bakımından dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1,2 maddesi uyarınca kabul edilen miktardan fazla olamayacağı koşulu ile belirlenen 307,49-TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalılar yargılama sırasında kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen maddi tazminat talebi bakımından dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 10,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
8- Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebi bakımından kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve … Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
9-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, e-duruşma ile katılan davacı vekili ve davalı … vekilinin ve e-duruşma ile katılan davalı …Ltd Şti vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda, maddi tazminat kalemleri yöününden HMK 341/2 maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN, manevi tazminat talepleri yönünden ise kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.11/01/2022

Katip

Hakim