Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/671 E. 2019/525 K. 18.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/671 Esas
KARAR NO : 2019/525

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/07/2017
KARAR TARİHİ: 18/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine, davalı tarafından 10/11/2016 tarihli, 106.000 TL bedelli bonodan dolayı icra takibi başlatıldığını, bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin borcunun bulunmadığını belirterek senedin iptaline, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti istemini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafın herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür. Ancak davalı taraf, ıslah dilekçesi ile davaya cevap vermek istemiştir. Öncelikle davalının ıslah işleminin usul kuralları gereği mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
“Islahın konusunu tarafların yaptıkları usul işlemleri oluşturduğundan taraflardan birinin ıslah yoluna başvurabilmesi için daha önce yapmış olduğu bir usul işleminin bulunması gerekir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’nın 83. maddesinde gerekse yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 176. maddesinde taraflardan her birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği açık bir şekilde ifade edilmiştir. Bu nedenle cevap dilekçesinin ıslahı için öncelikle yapılması gereken usul işlemi davaya cevap vermekten ibarettir. Cevap dilekçesinin hiç verilmemiş olması halinde ortada ıslah edilmesi mümkün bir usul işleminin varlığından söz edilemez. Aksi halde, suskun kalınarak hiç cevap verilmemiş olması halinin bir usul işlemi olarak kabulü gerekir. Bu çerçevede süresi geçtikten sonra yapılan ve karşı çıkılan savunmanın da hiç yapılmamış gibi olduğunu ve aynı hukuki sonucu doğuracağını belirtmek gerekir. Usul işleminin ıslahla düzeltilmesi öncelikle geçerli bir hukuki işlemin varlığını gerektirdiğinden, yapılmamış hükmünde sayılan bir usul işleminin ıslahla düzeltilmesi de düşünülemez.” (Yargıtay HGK’nun 7/6/2017 gün, 2017/17-1093 E, 2017/1090 K sayılı kararı.)
Emsal nitelikte Yargıtay kararı da dikkate alındığında davalının ıslah işleminin geçerli olarak kabulü mümkün olmayıp, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam olunmuştur.
GEREKÇE:
Dava, icra takibinden sonra açılmış kambiyo senetlerinden kaynaklı senetteki imzanın davacı borçluya ait olmadığından bahisle takip konusu senetten kaynaklı takip alacaklısı olan davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Takip konusu senet altındaki imza davacı tarafından inkar edilmekle dava ve takip konusu senet aslı getirtilerek mahkeme kasasına alınmış; davacı asil 6100 sayılı HMK m.211 çerçevesinde isticvap olunmuştur.
İsticvap olunan davacı … ‘e senet aslı gösterilmek suretiyle senetteki imzanın kendisine ait olup olmadığı sorulmuş; davacı duruşmadaki beyanında, senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını atılan her iki imzanında eşi …’e ait olduğunu beyan etmiş; ayrıca senet metni altındaki imzaların davacının samimi imza örneklerini içerir kurum ve kuruluşlardan temin edilen resmi ve özel belgeler altındaki imzalar ile kıyaslandığında tamamen farklı bir imza olduğu anlaşılmıştır.
Senetteki imzanın inkar edildiği, yapılan isticvap sonrası davacının senet metni altındaki imzanın kendisine ait olmadığını, senet metnini incelemek suretiyle beyan ettiği, davacıya atfen atılan imzaların yine davacının samimi imza örneklerinin bulunduğu, dosya içerisindeki iş yeri açılış bildirimi, imza beyannamesi, banka dekontu, noterde düzenlenmiş araç satış sözleşmesi ve araç tesciline ilişkin geçici belge altındaki imzalarla tamamen farklı atılmış bir imza olduğu, ayrıca senet borçlusu olarak davacının eşi …’in de bulunduğu anlaşılmakla senet altındaki imzaların davacıya ait olmadığı kanaatine varılarak 6100 sayılı HMK 211/a bendi kapsamında ayrıca imza incelemesi yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Davalı taraf duruşmadaki beyanında; ıslah başlıklı beyan dilekçesi olarak kabul edilen süresinden sonra sunulan dilekçemizi tekrar ederiz, yargılamanın 3.celsesinde sunduğumuz açıklayıcı her aşamada değerlendirileceğine yönelik oluşturulan ara karar hali hazırda göz ardı edilmiştir, önceki beyanlarımızı tekrar ederek davanın reddine karar verilmesini talep ederiz ayrıca huzurdaki dava icra takibine borcun bulunup bulunmadığına dair, menfi tespit davasıdır, yani davacı tarafından böyle bir borcun kabullenip kabullenilmediği araştırılmalıdır, sunduğumuz altındaki evrak altındaki imza davacıya ait olup bu menfi tespit davasının en önemli delil olduğu kanaatindeyiz takdir mahkemenindir demiştir.
Davacı vekili ise savunmanın genişletilmesi mahiyetindeki beyan ve talepleri kabul etmediklerini, muvafakat etmediklerini bildirmiştir.
Hal böyle olunca; davalının, süresinde cevap dilekçesi sunmamış olması nedeniyle dava konusu vakaaları inkar etmiş sayıldığı ve bu inkar çerçevesinde savunma imkanı bulunduğu, ıslah beyan ve dilekçesinin usule uygun olmadığı ve bu çerçevede senedin açıklayıcısı yazı doldurulduğu, huzurdaki davacıya imzalatıldığı şeklindeki ispat faaliyetinin inkara dönük savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu ve davacının açıkça muvafakatı bulunmadığı anlaşılmakla davalının bu yöndeki beyanına itibar edilmemiş, davacının isticvabı yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Toplanan deliller, davacının isticvabı ve tüm dosya kapsamından; dava ve takip konusu senet metni altındaki imzaların her ikisinin de birebir aynı olmakla birlikte davacıya ait imzaların olmadığı, senet borçlusu olan davacının eşi …’e ait imzalar olabileceği ancak davacının eşi …’in davacı veya davalı sıfatı bulunmadığı, davacıya atfen senet altındaki imzanın davacıya ait olmadığı, davalı tarafından dosyaya sunulan senedin, dava ve takip konusu senet ile ilişkilendirilerek davacıyı takip konusu senetten ötürü borç altına sokacak nitelikte irtibat bulunmadığı bu nedenle davalının inkara yönelik savunmasına itibar edilemeyeceği anlaşılmakla davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş, dava ve takip konusu 106.000 TL bedelli bono nedeniyle ve icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine hükmetmek gerekmiştir. Her ne kadar davacı taraf dava değeri olarak 130.448,27 TL bildirmek suretiyle bu tutar üzerinden harçlandırdığı dava dilekçesi ile takip konusu senetten ötürü borçlu olmadığını tespitini istemiş ise de takip konusu bononun 106.000 TL bedelli olduğu takipte ödenmesi istenen toplam borç tutarının asıl alacak 106.000 TL olmak üzere toplam 106.000 TL olduğu nazara alınarak davacının bildirmiş olduğu dava değerinin takip konusu borç tutarının üzerinde olduğu ve yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücreti bu çerçevede kabul red oranı doğrultusunda taraflara yükletilmiştir.
Davacıya atfen senet altındaki imzanın davacıya ait olmadığı, her iki imzanın aynı imzalar olduğu göz önüne alındığında senedin lehtarı konumundaki davalının senetteki imzaların aynı ve fakat iki imza olduğunu ve bu imzaların davacıya ait olup olmadığını lehtar konumunda olması nedeniyle araştırıp tespit edebilecek nitelikte olması göz önüne alınarak, davacı hakkında başlatmış olduğu icra takibinde davalının iyi niyetli olmadığı kanaatine varılarak davacının kötü niyet tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ ile; Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasına konu 10/11/2016 düzenleme tarihli, 28/11/2016 vade tarihli, 106.000,00-TL bedelli bono nedeniyle ve icra takibinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazla istemin reddine,
2-21.200-TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 11.230,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.933,79-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan ilk dava açma gideri 36,00-TL, posta ve tebligat masrafı 747,00-TL, olmak üzere toplam 1.044,15-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 606,93-TL’sinin ve 2.227,74-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan 261,15 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 261,15 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 48,96 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
8-Davalı tarafından yatırılan delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflardan geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalıya iadesine,
9-Alınması gerekli 7.240,86-TL karar ve ilam harcından 2.227,74-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 5.013,12-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin yokluğunda ve davalı … ve vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır