Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/603 E. 2018/867 K. 12.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/603 Esas
KARAR NO : 2018/867

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/07/2017
KARAR TARİHİ : 12/09/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; Müvekkili şirketin davalı ile arasında 30.05.2011 tarihli Genel Hizmet Sözleşmesi ve 23.12.2013 tarihinde bu sözleşmeye dayalı ek protokol imzalandığını, iş bu sözleşme ve protokol gereği müvekkil şirketi tarafından davalıya 07.04.2016, 05.05.2016, 03.06.2016, 15.07.2016, 04.08.2016, 06.09.2016, 06.10.2016 ve 04.11.2016 tarihli Bakım Destek Hizmeti faturaları düzenlendiğini, bahsi geçen sözleşmenin 7.8. maddesinde ödeme süresinin üç hafta olduğunu, zamanında ödenmeyen faturalar için aylık %2 vade farkı uygulanacağı hükmü bulunduğunu, sözleşmeye göre müvekkili şirkete ödenmesi gereken aylık hizmet bedellerinin 2016 yılı Nisan ayından itibaren davalı tarafça ödenmemesi üzerine davalı- borcu şirkete … 56. Noterliği … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile davalı tarafa belirtilen sürede borcun ödenmesi aksi halde sözleşmenin feshedileceği hususu ihtar olunduğunu, ancak gönderilen ihtarnameye rağmen davalı tarafça borcun Ödenmemesi üzerine sözleşmeni feshedildiğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine … 24. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatılmışsa da davalı-borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla; itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; Müvekkili Davalı şirkete … 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nİn … tarih ve … D.İş sayılı kararı ile yeni kayyım heyeti atandığını, daha sonra Müvekkili şirketin … 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin … D. iş sayılı kararı ile daha önce atanan kayyımların görev ve yetkilerinin …’ye devredildiğini, Alacaklı görünen tarafla hukuki ilişkinin ihtilaflı olduğunu, takibe dayanak borç için alacaklı görünen şirketle mutakabat sağlanamadığını, Bu sebeple takibe dayanak borcun gerçek bir borç olup olmadığı şüphe oluşturduğunu, iddia edilen borcun şüpheli alacak durumunda olduğunu, müvekkili şirketin …ye devredildiğinden … incelemeleri dolayısıyla borcun likid olmadığını, Bununla beraber müvekkili şirket hakkında 678 sayılı KHK 33. Md gereği Ticari ve İktisadi İdari Bütünlük kararı çıkarıldığını, Mezkur karar da; “Ticari ve iktisadi bütünlük oluşturulmasına karar verilmesinden itibaren iki yıl içerisinde ticari ve iktisadi bütünlük oluşturan varlıklar ile ilgili işletmelere ait menkul gayrimenkul ve her türlü hak ve alacaklar ile üçüncü kişiler nezdindekiler ve dahi nakit varlıklarının imtiyazlı alacaklılar dahil üçüncü kişiler tarafından haczi muhafaza altına alınması ve satışı talep edilemez, mahcuzların maliklerinin iflasına karar verilemez, ilgili takyidatlar hakkında zaman aşımı ve hak düşürücü süreler işlemez” denildiğini, TTK 20/2 gereği her tacirin basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerektiğini, davacının takibe konu alacağını TTK’da belirtilen ihtarname ve iadeli taahhütlü mektup vs. şeklinde yerine getirmesi gerektiğini, davacının müvekkili şirketi temerrüde düşürmeden hareket ettiğini, iddia edilen borcun usulüne uygun talep edilmediğini, ayrıca TTK 18/3 gereği davacının temerrüde düşürmeyi – sözleşmenin feshini sözleşmeden dönmeye ilişkin ihtar ve ihbarları noter kanalıyla yapması gerektiğini, bu nedenle davanın ve takibin usulüne uygun olmadığını beyanla; davanın reddine, davacının %20 kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı alacaklıya yükletilmesine, karar verilmesinin talep etmiştir.
Dosya Mali müşavir bilirkişiye tevdi edilerek taraf defterleri üzerinde inceleme yapılarak rapor tanzim edilmesi istenmiş ,davalı tarafın defter ibrazından kaçınması sebebi ile davacı defterleri üzerinde inceleme yapılarak rapor tanzim edildiği anlaşılmıştır.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, hizmet sözleşmesi kapsamında düzenlenen fatura bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 6100 sayılı HMK’nın 219. (1086 sayılı HUMK’nın 326.) maddesine göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6100 sayılı HMK’nın 222/5. (6762 sayılı TTK’nın 83/2.) maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nın m. 220 (HUMK’nın 330.) maddesindeki genel düzenlemelere tabidir. HMK’nın 220. (HUMK’nın 332.) maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki; HMK’nın 220. (HUMK’nın 332.) maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HMK m. 220. madde (HUMK’nın 330 ve sonraki maddeleri) anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 82.) maddesindeki hüküm, “I Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir. 6762 sayılı
TTK’nın 69. vd. (6102 sayılı TTK’nın 64.) maddeleri uyarınca da defterlerini yöntemince tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır. (HMK. m. 222/4, 6762 sayılı TTK’nın 84,85)
Öte yandan, YİBBGK’nın 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır.(Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK md. 21/2., 6762 sayılı TTK md. 23/2). Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura,
Düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge, belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz.
Diğer yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan yasanın 21/2. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK. m.230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı taktirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 21/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, davalı tarafa aittir. TTK’nın 21/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını 6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85. madde hükümleri (HMK m. 222) uyarınca ispatlamış olur.
Somut olayda, taraflar arasında 30/05/2011 tarihli Genel Hizmet Sözleşmesi ve 23/12/2013 tarihli ek protokol düzenlendiği, sözleşme ile davalının ürünlerine sistem destek, donanım, bakım-onarım hizmetlerinin verilmesinin kararlaştırıldığı, davacı tarafından sunulan hizmet nedeniyle 07/04/2016, 05/05/2016, 03/06/2016, 15/07/2016, 04/08/2016, 06/09/2016, 06/10/2016 ve 04/11/2016 tarihli hizmet faturalarının düzenlendiği ve davalıya gönderildiği, dosyaya celp edilen BA formlarından davalının anılan faturaları, defterlerine kaydederek … Vergi Dairesine bu yönde bildirimde bulunduğu, bu sebeple davacının takibe dayanak fatura içeriği hizmeti sunduğunun kabulü gerektiği, davacının Nisan – Eylül dönemlerine ait hizmet bedeli olmak üzere 113.280,00 TL’nin ödenmesi için davalıya ihtarname keşide ettiği, … 56. Noterliğinin … tarih … sayılı ihtarnamesinin davalıya 10/10/2016 tarihinde tebliğ edilerek bu miktar alacak için davalının temerrüte düşürüldüğü, ihtarnamenin keşide edildiği tarihten sonra düzenen Ekim – Kasım 2016 dönemini kapsayan 2 adet toplam 37.760,00 TL tutarlı faturaların da davalı tarafındna benimsenerek … Vergi Dairesine hizmet alımı yapıldığına ilişkin BA formu düzenlendiği, davalının hizmet alımı içerikli fatura bedellerini ödediğini ispat edemediği, keşide edilen ihtarnameler ve düzenlenen faturalardan taraflar arasında, sözleşmenin vade farkı içerikli 7.8 maddesinin sözleşmenin başlangıç tarihinden itibaren uygulanmadığının anlaşıldığı, davalının, alacağın 113.280,00 TL’lik kısmı yönünden temerrüte düşürüldüğü, 37.760,00 TL’lik ana para yönünden davalının TBK 117. madde kapsamında temerrüte düşürüldüğünün ispat edilemediği kanaatine varılmakla 151.040,00 TL fatura bedelleri toplamı ile 113.280,00 TL’lik kısmın işlemiş faizi 9.964,64 TL olmak üzere 161.008,64 TL yönünden davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen KABÜLÜ ile;
Davalının … 24. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının 151.040,00 TL asıl alacak ve 9.968,64 TL yönünden iptaline ve takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan %20’si oranında 32.201,72 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre tahsili gereken 10.998,50 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 2.097,82 TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat ücreti 130,00 TL bilirkişi masrafı 630,00 TL olmak üzere toplam 730,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 676,83 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 15.610,52 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açıkolmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/09/2018

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)