Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/595 E. 2022/817 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/595 Esas
KARAR NO : 2022/817

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 03/07/2017
KARAR TARİHİ : 14/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … Sigorta A.Ş. den … acente sayılı, .. poliçe nolu …’nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç 11.02.2012 tarihinde tek taraflı ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kazaya karışan araç davalı … Sigorta A.Ş. den Karayolları Zorunlu mali Mesuliyet sigorta poliçesi ile kaza tarihini kapsar şekilde sigortalandığı; meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin araçta yolcu olarak bulunduğundan herhangi bir kusurunun olmadığı, Müvekkilinin 05.08.1988 doğumlu ve kaza tarihinde 24 yaşında olduğu, işbu kaza sonucunda müvekkilinin ciddi şekilde yaralandığını, özürlü sağlık kurulu raporuna göre müvekkilinin %17 oranında vücut fonksiyonunu kaybettiğini belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5000 TL zararının hüküm altına alınmasına, taleplerine olay tarihinden itibaren ticari avans faizi işletilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin dava dilekçesinde 11.02.2012 tarihli kaza sebebiyle müvekkilinin işgücü kaybından doğan sürekli iş göremezlik maddi tazminat talebinde yasal isabet bulunmadığını, zira dava dilekçesinde de ikrar ettiği üzere davacının söz konusu kaza sebebiyle müvekkili sigorta şirketine başvurması sebebiyle müvekkili şirket nezdinde …numaralı hasar dosyasının açıldığı ve yapılan değerlendirme sonucunda sağlanan mutabakat üzerine 08.07.2013 tarihinde 56.955,27 TL …’nın hesabına ödendiği; daha sonra ise … 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile açılan dava üzerine sulh olunarak 10.02.2014 tarihinde 12.000,00 TL .. hesabına ödendiği, usul ve yasaya uygun olarak yapılan bu hesaplama ve ödeme sonunda müvekkili sigorta şirketinin davacılara karşı başkaca bir sorumluluğu kalmadığından davacılar vekilinin fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduklarını; bununla birlikte müvekkilinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu; heyet raporu alınarak kusur oranının belirlenmesi ve Hazine Müsteşarlığına kayıtlı bir sigorta aktüeri tarafından tazminat hesaplanmasının yapılmasının uygun olacağını, maluliyet oranlarının tespitinde meydana gelen sakatlığın kalıcı hale gelip gelmediği de tespit edilmesi gerektiği, bu sağlandıktan sonra müvekkili sigorta şirketi tarafından ödemesi yapılan toplam 68.955,27 TL güncellenerek belirlenen maddi tazminat miktarından mahsup edilmesi gerektiğini, maddi tazminat hesabı yapılırken somut olayda hatır taşımacılığı yapıldığı, dolayısıyla belirlenecek tazminattan uygun bir indirim yapılması gerektiği de göz önünde bulundurulması gerektiği davacı vekilinin avans faiz talebinin yasal isabet bulunmadığı, sigortalı aracın hususi araç olduğu ve olayın da haksız fiilden ibaret olduğu, davacı ile müvekkili sigorta şirketi arasında herhangidir ticari ilişkinin de olmadığı, bu gibi hallerde yasal faize hükmedilmesi gerektiği yerleşik Yargıtay içtihatlarından olduğu; anılan nedenle kabul anlamına gelmemek üzere müvekkili sigorta şirketinin aleyhine hüküm kurulması durumunda müvekkil şirketin ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu tutulabileceği kanaatinde olduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas sayılı dava dosyası, … 11.Ağır Ceza MAhkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı ceza dosyası, … Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi hasta dosyası, … numaralı ZMMS sigorta poliçesi, Hasar dosyası, …Uygulama ve Araştırma Hastanesi Adli Bilirkişi Kurulu Raporu, aracın trafik tescil kayıtları, sosyal ve ekonomik durum araştırma yazısı celp edilmiş incelenmiştir.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu’nun 04/08/2022 tarihli adli tıp raporunda; “…Mevcut belgelere göre; … oğlu 05/08/1988 doğumlu, …’nın 11/02/2012 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı …. Eğitim Araştırma Hastanesince 25/04/2013 tarihinde düzenlenen raporda Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin esas alındığı, … Üniversitesi Hastanesinin 21/11/2016 tarihli kurul raporunda ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin esas alındığı, bu iki yönetmeliğin ekli cetvellerinin farklı olduğu ve aralarında bağlantı bulunmadığı bu nedenle ilgili yönetmeliklere göre ayrı ayrı düzenlenmiş raporların mukayese edilemeyeceği,
Raporlar arasındaki oransal farklılığın maluliyet artışı olarak kabul edilemeyeceği, raporlarda maluliyet belirlenmesine esas teşkil eden fiziksel ve fonksiyonel arazlarda zaman içerisinde gelişen durum olmadığı, Kurulumuzun 28/06/2021 tarih 11615 karar numaralı mütalaasında kişinin bahse konu kazaya bağlı yaralanmasının iyileşme süresi bittikten sonra geçerli olan mutlak sekel durumunun belirlendiği cihetiyle, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nun 28/06/2021 tarih 11615 karar numaralı mütalaasına eklenecek veya değiştirilecek herhangi bir husus bulunmadığı oy birliği ile mütalaa olunur…” şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya, İTÜ Makine Fakültesi Öğretim Üyesi … ile Aktüerya Tazminat Uzmanı…’a tevdi edilmiş, bilirkişi kurulu tarafından dosyaya sunulan 21/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…KUSUR AÇISINDAN: 1. Sürücü … asli ve %100 oranında kusurludur. 2. Davacı … kazada müterafik kusuru olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır. 3. Kazada kullanılan araç … plakalı …, 2003 model otomobil olup, … adına kayıtlıdır. Aracın ZMS poliçesi Davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde10.01.2012-10.01.2013 vadeli olup kaza tarihini kapsamaktadır. TAZMİNAT AÇISINDAN: davacı …’nın; Sürekli İş göremezlik maddi zararının (451.277,43)TL olduğu ancak davalı sigorta şirketinin kalan bakiye sorumluluğunu aşması nedeniyle bakiye (168.044,73)TL ibaret bulunduğu…” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi ek raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi tazminat (sürekli iş göremezlik ) istemine ilişkindir.
… ili, … ilçesi, … Mahallesinde, 11/02/2012 günü saat 05:15 sıralarında davalı … Sigorta A.Ş.’nin zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu, dava dışı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı sigortalı aracın… istikametinden … istikametine doğru seyri esnasında, … Caddesi No:… sayılı kaza mevkisine geldiğinde, sigortalı araç sürücüsünün alkolün etkisiyle direksiyon hakimiyetini kaybederek önce yaya kaldırımına çaptığı, akabinde bu çarpmanın etkisiyle aracın taklalar atarak düşmesi neticesinde tek taraflı / ölümlü ve yaralanmalı trafik kazasının meydana geldiği, araç içinde yolcu olarak bulunan şahıslardan dava dışı … ve …’ nin vefat ettiği, davacı …’ nın da yaralandığı anlaşılmıştır.
Trafik kazasının ölüm ve yaralanma ile sonuçlanması nedeniyle ayrıca soruşturma ve kovuşturma da yürütülmüş, … 11. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı ceza dosyasında suça konu trafik kazasında sanığın alkollü araç kullanması ve trafik kurallarına aykırı hareket etmesi sebebiyle direksiyon hakimiyetini kaybederek sebebiyet verdiği kazada asli ve tam kusurlu olduğu tespit edildikten sonra, davacı …’ nın sanığın eniştesi olması sebebiyle ve davacının sanıktan şikayetçi olmaması, ayrıca kazada ölenlerin sanığın kardeşleri olması sebebiyle ceza mahkemesince yapılan yargılama sonucunda meydana gelen netice açısından münhasıran sanığın kişisel ve ailevi durumu bakımından artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açtığından sanık hakkında neticeten ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, davaya konu trafik kazasında sigortalı araç sürücüsünün alkollü şekilde ve tek taraflı olarak meydana gelen trafik kazasında %100 oranında ve tamamen kusurlu olduğu, araç içinde yolcu olarak bulunan davacı …’nın kazanın meydana gelmesinde / oluş şeklinde atfı kabil herhangi bir eylemi bulunmadığından kusurunun olmadığı tereddütsüzdür.
Davacı … tarafından işbu davaya konu trafik kazası nedeniyle daha öncesinde sürekli iş göremezlik / kalıcı maluliyet zararının ödenmesi amacıyla davalı … Sigorta A.Ş. aleyhine dava ikame edilmiş olup, … 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dava dosyasında davacıya maluliyet zararı için 08/07/2013 tarihinde toplam 56.955,27 TL tazminatın banka havalesi yoluyla ödendiği anlaşılmıştır. Yine, işbu davada davacı vekili olarak görev yapan …’na davalı sigorta şirketi tarafından 10/02/2014 tarihinde 12.000,00 TL vekalet ücreti banka havalesi yoluyla ödenmiştir. Yapılan ödemeler sebebiyle … 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas sayılı dava dosyasında 31/10/2014 tarihli feragatname uyarınca taraflar davayı sona erdirmişlerdir. Ayrıca, davalı sigorta şirketinin hem davacının maluliyet tazminatını hem de davacı vekilinin vekalet ücretini ödemesi sonrasında davalı … Sigorta A.Ş., davacı … ile 01/07/2013 tarihli, davacı vekili … ile 31/01/2014 tarihli ayrı ayrı ibraname düzenlemiştir.
Buraya değin anlatılan hususlar hakkında taraflar arasında esasen ihtilaf bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın temeli, dava dilekçesindeki iddianın ileri sürülüş biçimine göre … 8. Asliye Ticaret Mahkemesindeki davada 31/01/2014 tarihli feragatname sonrasında, özellikle maluliyet tazminatı ödemesi yapıldıktan sonra, davacının gelişen durum nedeniyle maluliyetinde artış olup olmadığı noktasındadır.
Davacı vekili dava dilekçesinde gelişen duruma yönelik olarak hiçbir tıbbi kayıt ya da tedaviye dayanmamakla birlikte, vakıa olarak davacının vücudunda bulunan platinin çıkarıldığını ve platin çıkarıldıktan sonra davacının ağrılarının arttığını, bu nedenle çalışamaz hale geldiğini iddia etmiştir. Ayrıca, gelişen duruma yönelik olarak davacıya maluliyet tazminatı ödemesi yapılırken … Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 20/02/2013 tarihli %17 oranında maluliyet raporunun esas alındığını, ancak … Üniversitesi Hastanesi tarafından düzenlenen 21/11/2016 tarihli raporda maluliyetin %27 olarak belirlendiğini, dolayısıyla davacının maluliyetinde oransal olarak %10 oranında artış olduğunu, maluliyet oranında oransal olarak artış olduğundan gelişen durum meydana geldiğini ileri sürerek bu zararın da karşılanması gerektiği iddia edilmiştir.
Davacı vekili 25/06/2018 tarihli cevaba cevap dilekçesinde “…ilk olarak %17 oranında maluliyetin daha sonra ise bu maluliyetin elde olmayan sebeplerle %27 ‘ye çıktığını, bu sebeple artan maluliyet sebebi ile dava açmış bulunmaktayız…” yine aynı dilekçede “…müvekkilimde meydana gelen artan maluliyet için işbu davayı açma zarureti hasıl olmuştur…” denilerek eldeki davanın sebebi gösterilmiştir.
O halde, aynı trafik kazası sebebiyle daha öncesinde kendisine maluliyet tazminatı ödemesi yapılan davacının, özellikle davalı sigorta şirketi ile akdettiği ibraname de gözetilerek … 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasındaki ibraname ve feragatname tarihi olan 31/01/2014 tarihinden sonrasında işbu davanın ikame edildiği 03/07/2017 tarihine kadar maluliyetine yönelik gelişen bir durum olup olmadığının araştırılması zorunludur.
Esasen, … 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası nedeniyle aynı trafik kazsı hakkında maluliyet tazminatı yönünden ödeme yapılması ve bu dosyadan feragat edilmesi nedeniyle; eldeki davada 31/01/2014 feragatname tarihinden sonrasında gelişen bir durum ortaya çıktığı ve bu dava öncesinde bu nedenle maluliyetin arttığının davacı tarafından ispatlanması zorunludur. İşbu davada dayanılan vakıa, gelişen duruma bağlı maluliyet artışıdır.
Hemen belirtmek gerekir ki, davacı vekili tarafından dava dilekçesinde gelişen duruma bağlı olarak maluliyetin arttığı ifade edilmesine rağmen, 31/01/2014 feragatname tarihinden sonra ancak işbu davadan önce; söz gelimi davacının tedavisinin devam ettiği, devam edilen tedavilerin hangi hastanede ve ne olduğuna ilişkin hiçbir açıklama ve iddia bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde yalnızca kaza nedeniyle takılan platinlerin çıkarıldığı ve davacının ağrısının arttığı ileri sürülmüştür. Davacının maluliyetinde gelişen durum olduğunun özellikle feragatname tarihinden sonra bu kapsamda hangi hastanelerde hangi tıbbi tedavilere devam edildiğinin açıklanması ve maluliyete yönelik zararın somut olarak ortaya konularak delillendirilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, hiçbir tıbbi tedaviye dayanmayan, hatta hastanelerde tedavinin devam edip etmediği dahi belli olmayan tümüyle tahmine ve soyut nitelikteki bu beyanlara itibar edilmesi mümkün değildir.
Davacı vekili hem dava dilekçesinde hem de özellikle cevaba cevap dilekçesinde “…ilk olarak %17 oranında maluliyetin daha sonra ise bu maluliyetin elde olmayan sebeplerle %27 ‘ye çıktığını, bu sebeple artan maluliyet sebebi ile dava açmış bulunmaktayız…” yine aynı dilekçede “…müvekkilimde meydana gelen artan maluliyet için işbu davayı açma zarureti hasıl olmuştur…” diyerek; eldeki davanın açılma sebebini göstermiş, gelişen duruma ilişkin maluliyetin oransal olarak artışının gelişen durum olduğuna dayanmıştır.
Öyleyse, maluliyet oranları arasındaki farklılığın / oransal artışın gelişen durum olarak kabul edilip edilmeyeceğinin de tartışılması ve değerlendirilmesi zorunludur.
Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi 25/04/2013 tarihli raporunda Özürlülük Ölçütü ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporu Hakkındaki Yönetmelik hükümleri uyarınca maluliyeti oranını %17 olarak belirlenmiştir. … Üniversitesi Hastanesi 21/11/2016 tarihli raporunda davacının feragatname tarihinden sonra gördüğü tıbbi tedavi olup olmadığı hiç araştırılmadan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak %27 oranında maluliyetinin bulunduğu ifade edilmiştir. Mahkememizce rapor içeriklerinden gelişen durumun olup olmadığı denetlenemediğinden bu hususta Adli Tıp Kurumundan rapor alınması yoluna gidilmiştir. Ancak, Adli Tıp Kurumu gelişen durumun varlığını hiç tartışmadan 08/07/2021 tarihli raporunda Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri uyarınca maluliyet oranı tespiti yapmıştır.
Bu itibarla mahkememizce, uyuşmazlığa konu vakıanın aydınlatılması için 10.celse 1.nolu ara karar oluşturulmuştur. Şöyle ki; aynen “… Eğitim Araştırma Hastanesinin 25/04/2013 tarihli raporunda ve bu raporun esas alındığı hasar dosyasında davacının %17 oranında maluliyeti üzerinden ödeme yapıldığı, dava dilekçesi ekinde …Üniversitesi Hastanesinin 21/11/2016 tarihli kurul raporuna göre %27 oranında maluliyetin tespit edildiğinin belirlendiği, davacının eldeki davayı maluliyet oranı arttığı için ikame ettiğinin anlaşıldığı, iki rapor arasındaki fahiş maluliyet oranları yönünden fark bulunduğu ve çelişkinin giderilmesi gerektiği, bu kapsamda oransal farklılığın maluliyet artışı olarak kabul edilip edilemeyeceği, iki raporda maluliyet belirlenmesine esas teşkil eden fiziksel ve fonksiyonel arazlardan zaman içerisinde gelişen durum olup olmadığı, ibraname ve feragatname tarihi olan 31/01/2014 tarihinden eldeki davanın açıldığı tarih olan 03/07/2017 tarihine kadarki süreçte davacıdaki arazların gelişim gösterip göstermediği hakkında kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri uyarınca ek rapor ve mütalaa düzenlenmesi için dosyanın ATK’ya gönderilmesine, bu suretle eksik tahkikat yapılmamasına,” denilmiştir. Esasen oluşturulan işbu ara karar içeriği, gelişen duruma yönelik açılan cismani zarara dayalı tazminat davaları hakkında Yargıtay tarafından en sık bozma nedeni yapılan husus olup, ara karar yerleşik içtihatlara uygun olarak dava konusu vakıanın ortaya çıkarılması için kapsamlı şekilde yazılarak mütalaa verilmesi ifade edilmiştir.
Nitekim, işbu ara karar üzerine İstanbul Adli Tıp Kurumu 04/08/2022 tarihli raporunda “… Eğitim Araştırma Hastanesince 25/04/2013 tarihinde düzenlenen raporda Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin esas alındığı, … Üniversitesi Hastanesinin 21/11/2016 tarihli kurul raporunda ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin esas alındığı, bu iki yönetmeliğin ekli cetvellerinin farklı olduğu ve aralarında bağlantı bulunmadığı bu nedenle ilgili yönetmeliklere göre ayrı ayrı düzenlenmiş raporların mukayese edilemeyeceği, raporlar arasındaki oransal farklılığın maluliyet artışı olarak kabul edilemeyeceği, raporlarda maluliyet belirlenmesine esas teşkil eden fiziksel ve fonksiyonel arazlarda zaman içerisinde gelişen durum olmadığı, kişinin bahse konu kazaya bağlı yaralanmasının iyileşme süresi bittikten sonra geçerli olan mutlak sekel durumunun belirlendiği… ” mütalaasında bulunmuştur.
Önemle vurgulanmalıdır ki, işbu Adli Tıp Kurumu raporu taraflara tebliğ edildiği halde, her iki tarafın da rapora karşı herhangi bir beyanı ve itirazı söz konusu olmamıştır.
Bu itibarla, Adli Tıp Kurumu raporunda da açıkça ifade edildiği üzere, raporlar arasındaki oransal farklılık maluliyet artışı olarak kabul edilemez. Esasen, maluliyete yönelik oransal farklılık başka bir anlatımla maluliyet oranının artması, davacının gelişen durum iddialarının aksine raporlarda farklı yönetmelik hükümlerinin ve ekli cetvellerin / tabloların esas alınmasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, farklı yönetmelik hükümlerine ve bu yönetmeliklerde yer alan ekli cetvel ve tablolara göre değişik maluliyet oranlarının ortaya çıkması maluliyetin gelişen durum iddiasına bağlı artışını değil, raporda esas alınan mevzuatın farklı olmasına bağlıdır.
Diğer taraftan, Adli Tıp Kurumu incelenen tüm raporlar sonucunda maluliyet belirlenmesine esas teşkil eden arazlarda zaman içerisinde gelişen bir durum olmadığını belirlemiştir. Davacının iddialarının aksine platinin çıkarılması ve ağrıların arttığına yönelik vakıa ve bu vakıaya dayalı olarak fonksiyonel arazda gelişen ve yeniden tıbbi tedavi gerektiren bir durum olmadığı ortaya konulmuştur. Fiziksel ve fonksiyonel arazlarda gelişen bir durum olmadığı tereddütsüz olarak tespit edilmiştir.
Kaldı ki, yukarıda ifade edildiği üzere, davacının 31/01/2014 tarihli feragatnameden sonra işbu davanın açıldığı tarihe kadar gelişen duruma yönelik tıbbi tedavisi hakkında hiçbir tedavi kaydına dayanmadığı, hatta hastanelerde bu yönde hangi tarihte, hangi bölümde, ne tür tedavisinin devam ettiği, ilerleyen süreçten bu arazların farklı ve değişik hangi sonuçlara yol açtığına ilişkin hiçbir beyanının ve dahi delilin olmadığı, gelişen durum iddiasının soyut beyandan ibaret olduğu anlaşılmıştır.
Yapılan açıklamalar karşısında; … 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında aynı trafik kazası nedeniyle açılan davada, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme sonrasında davacının davalı sigorta şirketini ibraname düzenleyerek ibra ettiği, yargılama sürecinde davalı sigorta şirketinin işbu dosyadaki vekilin vekalet ücretini de ödeyerek vekilden de ibraname aldıktan sonra dosyanın davacının 31/01/2014 tarihli feragatnamesi ile sona erdiği, eldeki işbu davanın gelişen duruma bağlı olarak maluliyetin arttığına dayanılarak açıldığı, ancak 31/01/2014 tarihinden sonra davacının gelişen duruma bağlı olarak maluliyetinde artışın söz konusu olmadığı raporlarla sübuta erdiğinden davacının gelişen durum iddiasını / vakıasını ispatlayamadığı anlaşılmakla, ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 35,90 TL’nin ve 520,00 TL ıslah harcın mahsubu ile fazladan alınan 475,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (156.044,73 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4. maddesi uyarınca maddi tazminat istemli davanın tamamen reddi sebebiyle hükmedilecek vekalet ücretinin maktu vekalet ücretini aşmamak koşulu ile belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.14/12/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır