Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/589 E. 2019/115 K. 13.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/589 Esas
KARAR NO : 2019/115

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/06/2017
KARAR TARİHİ : 13/02/2019

Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinin yapılan açık yargılamasında
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; müvekkili şirketin 1989 yılında …Ticaret A.Ş. ismiyle kurulan Türkiye’nin en eski ve köklü konteyner forwarding şirketlerinden olduğunu, müvekkil şirketin, 25 yılı aşan sektör deneyimiyle Türkiye ticaretinin global piyasalarda entegre olmasında rol almakta olan Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrikan bölgesindeki en tanınmış ve güvenilir firmalarından biri olduğunu, müvekkili şirketin %74 sermayesine tekabül eden hisselerinin maliki olan dava dışı hissedar … Şirketi, ilgili hisseleri 30.12.2011 \ tarihli Hisse Alım Sözleşmesi uyarınca davalı hissedarlar …, …, …, … ile birlikte dava dışı …’dan 2011 yılında devir aldığını, davalıların %24’üne tekabül eden sahibi oldukları bakiye hisseleri de satmak istediklerini … Anonim Şirketi’ne bildirdiklerini, müvekkil şirket bünyesinde hisse devir işlemlerinin gerçekleşmesi ve tamamlanması süreci devam ederken; davalılardan müvekkil şirket hissedarı …’ın kardeşi davalı …; 26.08.2016 tarihinde müvekkil şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren …’ni kurduğunu, davalıların vakıf oldukları müvekkil sirkete ait müşteri portföyü ve ticari sırlarını kullanarak faaliyetlerine devam ettiklerini, davalılar organize bir şekilde hareket ederek davalı şirket … A.Ş. üzerinden müvekkil şirketin ticari sırları ve müşteri protföyünü kullanarak haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunmakta, gerçek dışı ve yanıltıcı beyanlarla rekabette öne geçmeye çalıştıklarını, davacı Müvekkil Şirket’in uzun seneler boyunca çalıştığı müşteriler, davalılardan …, …, …, …’m Müvekkil Şirket’teki hisselerini satmayı beyan etmelerine ve davalı …Ş.’nin kurulmasına müteakip müvekkil şirketten hizmet alımlarmı durdurduklarını, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemleri sebebiyle müvekkilinin uğradığı manevi zararın tazmini gerektiğini, bu nedenlerle fazlaya dair her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, huzurdaki davanın kabulü ile; öncelikle tedbir kararı verilmek suretiyle haksız rekabetin önlenmesini, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespiti ve men-i, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemleri sebebiyle, (halihazırda belirsiz ancak yargılama aşamasında gerekli incelemeler yapıldıktan sonra tespit edilebilecek olan maddi tazminat miktarı açısından) şimdilik 100.000 TL maddi tazminatın haksız rekabet teşkil eden eylemlerin başlangıç tarihinden itibaren (davalıların kurduğu … A.Ş. şirketinin kuruluş tarihi olan 26.08.2016 tarihinden itibaren) işleyecek en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemleri sebebiyle 100.000 TL manevi tazminatın, haksız rekabet teşkil eden eylemlerin başlangıç tarihinden itibaren (davalıların kurduğu … A.Ş. şirketinin kuruluş tarihi olan 26.08.2016 tarihinden itibaren) işleyecek ticari işlerde uygulanan en yüksek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, tüm yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar …, …, … Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; davacı tarafın müvekkilleri ile hisse devir sürecinde olduklarına, bağımsız denetim raporu firmasından rapor alındığına ve hesaplama işlemlerinin yapıldığı süreçte olduklarına ilişkin beyanlarının eksik ve yanıltıcı beyanlar olduğunu, davacı firma ile müvekkilleri arasında hisse alım sözleşmesi bulunmakta olup söz konusu dava dosyasında mübrez sözleşme uyarınca davacı taraf müvekkilleri hisselerini satışa arz ettiği takdirde almayı, müvekkillerinin ise 31.12.2014 tarihinden sonra davacı firma satın almak istediğini bildirdiği takdirde satmayı karşılıklı taahhüt ettiklerini, ancak müvekkillerinin hisselerini satışa arz ettiğini üç defa noter kanalı ile bildirdiği halde davalı tarafından hiçbir suretle bir yanıt gelmemiş veya aksiyon alınamadığını, huzurda ki davanın gerçek dışı kurgudan ibaret olduğunu ve müvekkillerini belirtmiş olduğu hukuki süreçlerde yıpratma ve yıldırma amacı ile ikame edildiğini, davalı tarafın iddiaları gerçeği yansıtmadığını, davacı şirket müşteri kayıplarının ve cirodaki düşüşün müvekkilinin hisselerini satışa arz ettikten sonraki döneme isabet ettiğini, bununda haksız rekabet içeren eylemlerin kanıtı olduğunu beyan etmiş ise de, müşteri kayıpları ve cirodaki düşüş yeni gelen idareciler tarafından müşteri portföyünün korunamadığını ve şirketin iyi idare edilemediğinin kanıtı olduğunu, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; müvekkilinin halen davacı şirketin %24 ortağı ve Yönetim Kurulu üyesi olduğunu, davacı şirketin ticari faaliyetleri dışında, davacı şirketin faaliyet alanı kapsamına giren başkaca hiçbir ticari faaliyeti bulunmadığını, bu nedenle her hangi bir rakiplik durumu söz konusu olmadığından, yapılan bir rekabetten ve bu rekabetin haksız olduğundan söz etmeye olanak bulunmadığını, davacı şirketin müvekkili tarafından kurulduğunu, 23.11.2016 tarihinde haksız ve hukuka aykırı şekilde Yönetim Kurulu Başkanlığının gasp edilmesine kadar, şirketin Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü olduğunu, şirket halen şirkette %74 pay sahibi/hakim ortak … A.Ş. tarafından atanan Yönetim Kurulu üyeleri tarafından idare edildiğini, yönetim kurulu üyesi olan davalı … yönetim kurulu toplantılarına çağrılmadığı gibi şirketin iş ve işleyişi ile ilgili hiçbir bilgi de kendisine verilmediğini, açıklanan nedenlerle, davacı şirketle rekabet edecek bir faaliyeti olmayan davalı müvekkilinin davada davalı ehliyeti bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, yasal düzenlemelerle (TTK.m.55) haksız rekabet sayılabilecek eylemler sayıldığını, bu eylemlerden somut olarak müvekkilin hangisini gerçekleştirmiş olduğunun ileri sürüldüğü anlaşılamadığını, bir malın birisi için teminat olarak gösterilmesi, borcuna kefil olunması, parasal destek/kredi sağlanması haksız rekabet olarak nitelendirilemeyeceğini, açılan davanın öncelikle davalının davalı taraf ehliyeti yokluğundan, işin esasına girilmesi halinde ise esastan reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …, … Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; müvekkillerden davalı … ’ın hissedarı ve yöneticisi olduğu … faaliyeti dışında, bireysel bir ticari faaliyeti bulunmadığını, bu nedenle, davada taraf olma ehliyeti mevcut olmadığını, TTK.m.54 vd. maddelerinde yapılan düzenlemenin bir sonucu olarak, dürüst ve bozulmamış bir rekabetten söz edilebilmesi için öncelikle bir rekabetin varlığının söz konusu olması gerektiğini, rekabetin var olması için de, davalı müvekkil tarafından bireysel olarak gerçekleştirilen ticari faaliyetin varlığının şart olduğunu, bu nedenlerle yasal düzenlemenin bir sonucu olarak, davalı …’ın davada, davalı taraf ehliyeti bulunmadığını, bu nedenle davanın esasına girilmeksizin, bu davalı açısından reddine karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesinin içeriği ve genel dizaynından, davanın açılması gerekçesi olarak gösterilen nedenlerin hiç birinin doğrudan müvekkil … ve yetkilisi olduğu diğer davalı … ile bağlantılı olmadığını, davacı şirketin, davalı müvekkil …’ın iş akdini haksız feshi sonrasında, müvekkil uzun yıllar çalıştığı ve bildiği iş alanı ile ilgili faaliyette bulunmak amacıyla diğer davalı … kurduğunu, daha önce davacı şirkette çalışan ve gerek iş akdi işveren tarafından fesih edilen ve gerekse kendi isteği ile işten ayrılan kişiler tarafından kurulan benzer nitelikte çok sayıda şirket bulunduğunu, şirketin kurulumu sonrasında, dürüst rekabet ilkelerine uygun olarak ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü ve halen de sürdürmeye devam ettiğini, dava dilekçesi içeriğinde, müvekkil şirkete yönelik iddialar gerçeklerle bağdaşmadığını, piyasa koşullarında yürütülen normal ticari faaliyetlerin, haksız rekabet olarak sunulması durumu söz konusu olduğunu, dava dilekçesinde yazılı olan ve müvekkile atfedilip, müvekkil tarafından da gerçekleştirilen faaliyetlerin hiç birinin haksız rekabet/dürüst rekabet ilkelerine aykırı davranış olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, tüm bu nedenlerle, davacının müvekkillerin haksız rekabet teşkil edecek eylemlerinin bulunduğu yönündeki iddiaları haksız, yasal dayanaktan yoksun iddialar olduğunu, bu nedenlerle davalı … yönünden davada davalı taraf sıfatı yokluğundan, işin esasına girilmeksizin davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine, davanın esasına girilmesi halinde, her iki müvekkil yönünden davanın esastan reddine, müvekkile ait ticari sır niteliğindeki bilgilere davacının ulaşmasının engellenmesi ve bilirkişi raporunda yer almasının önlenmesine yönelik tedbirlerin mahkemece alınmasına, dava ve dava sürecinde aleni hale gelecek bilgi ve sırlar sebebiyle müvekkilin uğrayacağı zararların tazminini isteme hakkının saklı tutulmasına, davanın açılmasının müvekkil yönünden davacının haksız rekabeti niteliğinde olması sebebiyle, davacıya yönelik müvekkilin haksız rekabetin önlenmesi ve haksız rekabet nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemli dava açması hakkının saklı tutulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, davacı şirkette pay sahibi olan davalıların , davacı şirkete ait ticari sırları kullanarak pay sahibi olmayan gerçek kişi tarafından kurulan anonim şirket üzerinden faaliyet yürüttükleri gerekçesine dayanan haksız rekabetin tespiti, men’i ve haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Uyuşmazlığın çözümü için haksız rekabet ile ticari sır kavramlarının ve müşteri portföyünün ticari sır olup olmadığı hususlarının açıklanması gerekmektedir.
Türk Ticaret Kanununun (TTK) Dördüncü Faslında düzenlenen “Haksız rekabet”, 54.maddesinde “Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. ” şeklinde tanımlanmıştır.
Bu maddeye göre, iktisadi rekabetin varlığı ya da yokluğunda alınacak ölçü, özellikle objektif iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığıdır.
Eğer bir olayda, objektif iyiniyet kurallarına aykırılık varsa, burada hakkın kötüye kullanımı söz konusudur. Objektif iyiniyet kurallarını, her olayda geçerli kabul edilebilecek bir ölçü bulmak mümkün değildir. Dolayısıyla her somut olayda, iyiniyet kurallarına aykırılığın olup olmadığının kendi şartları içerisinde değerlendirilmesi gerekir.
Kanun koyucunun buradaki amacı, ekonomik alanda dürüstlük ilkesini hakim kılarak, bunun ihlal edilmemesini sağlamaktır.
Ekonomik ve ticari hayatta herkes, ahlak ve objektif iyiniyet kurallarına uygun bir şekilde hareket ederek, ancak kendi emek ve gayreti ölçüsünde bir kazançla yetinmelidir. Bir tacirin, kendi emek ve gayretine dayanan kazancı, gerek ahlaki gerekse kanuni yönden meşrudur. Fakat, bir kimsenin en ufak bir yorgunluğa ve zahmete girmeden bir başkasının yıllar yılı didinip alın teri ve göz nuru dökmek suretiyle ancak meydana getirdiği ve tamamen kişisel emek ve gayretinin ürünü olan çalışmasına ortak olması hali, hem ahlak kurallarına bir aykırılık oluşturur ve hem de haksız rekabeti meydana getirir. Bu şekildeki bir haksız rekabet, “parazit-tufeyli” rekabet olarak nitelendirilir. Bir başkasının yıllarca çalışmak suretiyle ancak elde edebildiği emek ve şöhretine elatmak suretiyle -deyim yerindeyse- onun sırtından para kazanmak isteyen kimsenin hareketi, kendi emeğine dayanmadığı için, ahlak kurallarına ve kanun hükümlerine göre, haksız rekabettir (Doğanay, İsmail: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, 3.Baskı, Cilt I, Ankara 1990, Sahife 314-318).
Ticari sır kavramı; bir ticari işletme veya şirketin faaliyet alanı ile ilgili yalnızca belirli sayıdaki mensupları ve diğer görevlileri tarafından bilinen, elde edilebilen, özellikle rakipleri tarafından öğrenilmesi halinde zarar görme ihtimali bulunan ve üçüncü kişiler ile kamuya açıklanmaması gereken, işletme ve şirketin ekonomik hayattaki başarı ve verimliliği için büyük önemi bulunan iç kuruluş yapısı ve organizasyonu, mali, iktisadî, kredi ve nakit durumu, araştırma ve geliştirme çalışmaları, faaliyet stratejisi, hammadde kaynakları, imalatının teknik özellikleri, fiyatlandırma politikaları, pazarlama taktikleri ve masrafları, pazar payları, toptancı ve perakendeci müşteri potansiyeli ve ağları, izne tabi veya tabi olmayan sözleşme bağlantılarına ilişkin veya bu gibi bilgi ve belgeleri ifade etmektedir.
Ticari sırrın ulaşılması mümkün olmayan nitelikte bir bilgi olması gerektiği, genel metod veya taslak gibi kolayca hatırlanabilecek bilgilerin ticari sır olarak nitelendirilemeyeceği, ayrıca kişilerin uzun iş yaşantılarında edindikleri bilgi ve tecrübelerin de bu manada sayılamayacağı, diğer taraftan davalı gerçek kişilerin şirkette önemli pozisyonlarda görev almalarının, şirket müşterilerinin bir kısmının farklı şirketlerle çalışmayı tercih etmelerinin veya bazı şirket çalışanlarının işten ayrılıp rakip şirketlerde işe başlamalarının tek başına ticari sırrın ifşası olarak değerlendirilemeyeceğinin kabulü gerekir.
Somut olayda, davacı şirketin pay sahiplerinden …’in dava dışı kızına devrettiği taşınmazın davalı … Şirketinin kullandığı kredide teminat olarak gösterilmesi, davalı … Şirketinin davacının müşterileriyle çalışmaya başlaması olgularının tek başına; davalı hisse sahiplerinin , davacı şirket çalışanı ve hisse sahibi olmayan …’ın kurucusu ve hisse sahibi olduğu …nin gerçekte işletenleri olduğu hususunu ispat için yeterli olmadığından sübut bulmayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Peşin yatırılan 3.415,50 TL harçtan tahsil edilmesi gereken 88,80 TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 3.327,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddilen maddi tazminat nedeniyle hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 10.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddilen manevi tazminat nedeniyle hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 10.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Gider avansının kalan kısımlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açıkolmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.13/02/2019

Katip …
¸E-İmza

Hakim …
¸E-İmza