Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/545 E. 2020/348 K. 22.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/545 Esas
KARAR NO : 2020/348

DAVA : Denkleştirme Tazminatı
DAVA TARİHİ : 12/06/2017
KARAR TARİHİ : 22/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı iki şirketle 21/04/2009 tarihinden bu yana acentelik sözleşmesi gereğince … Bölgesinde acentelik faaliyetini yerine getirdiğini, müvekkili ile karşılıklı olarak imzalanmış olan 21/04/2009 tarihli acentelik sözleşmesinin davalılar tarafından … 13.Noterliğinin … tarihli … yevmiye numaralı fesih ihbarı ile tek taraflı olarak feshedildiğini ve müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, müvekkilinin davalı şirketlere müşteriler ve önemli menfaatler kazandırdığını ve işletmesine portföyün geliştirilmesi ile de davalı şirketlere değer artışı sağlayarak pozitif olay zincirini ortaya çıkardığını, sözleşme yılından bu yana davalılar ardına özen ve titizlikle sürekliliğin sağlanarak portföyü geliştirmek için gereken çabayı gösteren bir acente olarak ani ve mesnetsiz gerekçelerin sözlü olarak bildirilmesinin hemen akabinde sözleşmenin tek taraflı olarak feshedilmesinin hukuki zeminde koruma alanı bulamayacağını, davalılar tarafından yapılan haksız ve hukuka aykırı uygulamanın düzeltilmesi için müvekkili adına, davalı şirketlere keşide edilen … 17. Noterliğinin … yevmiye numaralı ve … tarihli ihtarname ile haksız feshin ve bu fesihten kaynaklı haksızlıkların giderilmesi için süre verdiğini ancak herhangi bir değişikliğin olmadığını, bu nedenlerle haksız fesih neticesinde TTK’nun 122.maddesi hükmüne göre dava tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte hesaplanacak denkleştirme tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, haksız fesih nedeniyle sona eren acentelik sözleşmesinden kaynaklı olarak davalı şirketlerce tahsil edilen feshe ilişkin her türlü fesih bildirim, azilname, ihtarname ve ticaret siciline tescil masraflarının davalılardan alınarak ödeme tarihleri itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının 2016 yılı içinde kendilerine branş bazında verilen hedeflerin tamamına yakınını yapılan yazılı uyarılara rağmen gerçekleştirememiş olması nedeniyle, 21/04/2009 tarihli acentelik sözleşmesinin … 13. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ve … tarih … yevmiye numaralı acentelik sözleşmesinin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren geçecek 3 ayın sonunda feshedileceğinin bildirildiğini ve 27/03/2017 tarihinde feshedildiğini, davacı acentenin müvekkili şirket tarafından kendisine verilen hedefleri gerçekleştirememiş olması ve acentenin gerekli çabayı gösteremediğinin tespiti halinde davalının sözleşme feshinde haklı nedenler oluşturacağı nedeniyle davacının portföy tazminatı alacağı talebinin bir dayanağının bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafın taleplerinin portföy tazminatına hükmedilebilmesi için öncelikle TTK’nun ilgili maddesinde sayılan şartların meydana gelip gelmediğinin tespit edilmesinin gerektiğini, bu nedenlerle davanın usulden reddine, aksi halde haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan 02/10/2019 tarihli bilirkişi raporu ile özetle; Davalının tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerini TTK ve HMK çerçevesinde usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerini yaptırdığı, davalı … şirketi tarafından 15/02/2017 tarihinde gerçekleştirilen feshin TTK’nun 121/1 maddesi ve Acentelik Sözleşmesinin 22.maddesi hükmüne uygun olarak yapıldığı ancak acenteye verilen hedeflerin gerçekleştirilmemesi, portföyün verimli olmaması gibi hallerin ”acentenin kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması” kapsamında değerlendirilmeyeceği ve bu noktada acentenin tazminat hakkının düşmesinin hakkaniyete uygun olamayacağı bu hallerin gerekçe gösterilmek suretiyle acentenin denkleştirme talebinin yol sayılamayacağı, ”denkleştirme talebinden önceden vazgeçilemeyeceği”, yapılan açıklamalar mevcut veriler ve sistem üzerinden elde edilen üretim sonuçları çerçevesinde; davacı acentenin, denkleştirme talebi/ portföy tazminatı istemine ilişkin TTK 122/1 maddesinin a fıkrasına göre acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra yenilenen poliçeler üzerinden davalı … şirketinin (%37,8) oranında kayda değer bir menfaat elde ettiğinin söylenebileceği ve TTK 122/1 (c) fıkrasında yer alan ”Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.” hükmü de dikkate alınarak bu kapsamda hakkaniyet gereği davacı acentenin denkleştirme talebinde bulunabileceği, davacının portföy tazminatı isteminin, uygun görülmesi halinde portföy tazminatı tutarının 162.256,00 TL olarak hesaplandığı mütalaa edilmiştir.
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 06/12/2019 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; 45.000,00 TL harca esas bedel ile açılan belirsiz alacak davasında talep edilen alacak bedellerini, bilirkişi raporu doğrultusunda 117.256,00 TL arttırarak, dava değerini toplam 162.256,00 TL olarak neticelendirmiştir….
Bilirkişi heyetinden alınan 18/02/2020 tarihli ek raporda tarafların kök rapora yönelik itirazları değerlendirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, taraf beyanları ve mevcut delilleri, yukarıda özetlenen bilirkişi raporları ile birlikte dosya içerisinde mevcut tüm belgeler değerlendirildiğinde;
Dava, sigorta acentelik sözleşmesinin haksız sebeple feshi nedenine dayalı maddi tazminatın (denkleştirme) (portföy tazminatının) davalı … şirketlerinden ayrı ayrı tahsili istemine ilişkindir.
Davalı …Ş yönünden;
6102 Sayılı TTK’nın 122/4. maddesinde denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içerisinde ileri sürülmesi gerektiği düzenlenmiş, sözleşme davalı tarafından 16.12.2016 tarihinde 3 ay içerisinde sözleşmenin feshedileceği bildirilerek feshedilmiş, dava bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde 12.06.2017 tarihinde açılmıştır.
Davacı vekilinin portföy tazminatı talebini ileri sürüş biçimine göre davanın 6100 Sayılı HMK’nın 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak nitelendirmek ve talep arttırımı 06.12.2019 tarihinde gerçekleşmiş ise de, hak düşürücü sürenin ilk dava açılış tarihine göre değerlendirilmesi gerektiği, portföy tazminatı talebinin tümünün ilk davanın açıldığı 12.06.2017 tarihine göre hak düşürücü süre içerisinde açıldığı kabul olunmuştur.
Davacı, haksız fesih nedeniyle portföy tazminatı talep etmektedir. Taraflar arasında 21.04.2009 tarihli acentelik sözleşmesinin düzenlendiği, davalı tarafından sözleşmenin karşılıklı mutabık kalınan hedeflerin gerçekleştirilememesi ve bu konudaki uyarıya rağmen iyileştirme görülmemiş olması nedeniyle tek taraflı olarak feshedildiği ve davacının azledildiği anlaşılmaktadır.
Portföy tazminatı acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayreti ile yarattığı müşteri çevresinden akidinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanması nedeni ile uğradığı kaybın karşılığıdır. 6102 Sayılı TTK’nın 122. maddesi ile 5684 Sayılı Sigorta Kanunun 23/16. maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilecektir.
TTK’nın 121(1) maddede belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesinin, taraflardan her birinin üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebileceği, ancak sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile, haklı sebeplerden dolayı her zaman fesholunabileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, sözleşme belirsiz süreli olup, davalı sözleşmeyi kararlaştırılan hedeflerin gerçekleştirilmemesi nedeniyle feshettiğini ileri sürmüş ise de, sözleşmede yıllık veya sözleşme süresince hedef belirlendiğine ilişkin bir hüküm yer almadığı, bu nedenle davalının sözleşmeyi feshinin haksız ve geçersiz nedene dayalı olduğu anlaşılmıştır.
Davacı yanın talep ettiği portföy tazminatı talebi TTK’nın 122(1) – a – c maddeleri ve (2) maddesine dayanmaktadır.
Acentenin denkleştirme bedeline hak kazanabilmesi için “sözleşmenin denkleştirme talebine İmkân verecek biçimde sona ermesi”, “acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da davalının önemli menfaatler elde etmesi”, “acentenin ücret kaybına uğraması” ve “denkleştirme bedeli ödenmesinin hakkaniyete uygun olması” şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Denkleştirme talebi için kanunun aradığı bu şartlar kümülatiftir. Bu bağlamda, öncelikle yeni müşteri çevresinin yaratıldığını, var olan müşterilerle ilişkinin pekiştirilip genişletildiğini ve bu müşteriler sebebiyle davalının önemli menfaatler elde ettiğini ispat yükü acente üzerinde İken davalı da denkleştirme talebinin hakkaniyete uygun olmadığını veya bedelin indirilmesi gerektiğini ispat yükü altındadır.öncelikle yeni müşteri çevresinin yaratıldığını, var olan müşterilerle ilişkinin pekiştirilip genişletildiğini ve bu müşteriler sebebiyle davalının önemli menfaatler elde ettiğini ispat yükü acente üzerinde İken davalı da denkleştirme talebinin hakkaniyete uygun olmadığını veya bedelin indirilmesi gerektiğini ispat yükü altındadır.
Somut olaydaki acentelik sözleşmesi TK 121/1-son cümlesine göre, fesih yoluyla sona erdirildiğine ve feshin haksız ve geçersiz sebebe dayanmış olmasına göre bu gibi bir sona erme denkleştirme bedelinin ilk şartını karşılamaktadır. Belirsiz süreli acentelik sözleşmesinin TK 121/1-c.l kapsamında sona erdirilmesi, denkleştirme talebine imkân veren bir sona erme hâlidir ve bu bakımdan denkleştirme bedeli için aranan ilk şartı sağlar.
Denkleştirme bedelinin ikinci koşulu, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da davalının önemli menfaatler elde etmesidir. [SigK 23/16; TK 122/(l)-a]
Yeni müşteri, acentenin sözleşme süresi içindeki faaliyetleri (aracılık veya sözleşme yapması) neticesinde, davalıya doğrudan veya dolayısıyla (temsilci aracılığıyla) bağlanan müşterileri ifade eder. Öte yandan acentenin eski/mevcut müşterilerle olan ilişkileri önemli ölçüde genişletmesi de “yeni müşteri” kapsamında değerlendirilmektedir.
Yeni müşterinin denkleştirme bedelinde bir unsur olarak kabulü, bu ilişkinin sürekli olmasına yani sözleşme ilişkisi sona erdikten sonra da davalı tarafından müşteriden menfaat sağlanmasına bağlıdır.
TK 122/(2)’de, “Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda; mahkememizce alınan 02.10.2019 tarihli bilirkişi raporu ile, davalı … şirketinin davacı acente tarafından bildirilen ve acentenin feshinden sonra ilgili acentenin 97 müşterisine ait toplam 339 poliçenin davalının diğer acenteleri tarafından yenilendiği, acentenin feshinden sonra yenilenen bu poliçeler nedeniyle davalı … şirketinin toplam 431.981,00 TL net prim geliri elde ettiği, bu poliçeler için düzenlenen acentelere 55.043,00 TL komisyon tahakkuk ettirildiği tespit edilmiş, buna göre davalı … şirketinin fesihten sonra önemli menfaat elde ettiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bilirkişilerin 02.10.2019 tarihli kök raporlarında davalı şirketin ticari kayıtlarının incelenmesi sonucunda, yaklaşık 8 yıl süren acentelik sözleşmesine göre son 5 yıllık net komisyonların 1 yıllık ortalamasına göre basit aritmetik ortalama hesabı yapılarak 162.472,00 TL tazminat miktarına ulaşılmış , 2012 ve 2017 yılı faaliyetleri bir yıllık faaliyet dönemleri altında kaldığından hesaplama gün hesabına göre de yapılmış ve buna göre davacının talep edebileceği portföy tazminatı 162.256,00 TL olarak belirlenmiş olup, bu hesaplama yönteminin 6102 Sayılı TTK’nın 122/2. maddesindeki düzenlemeye uygun olduğu anlaşılmıştır.
Denkleştirme bedelinin üçüncü koşulu, acentenin ücret kaybına uğramasıdır. Burada sözü edilen ücret kaybı, yeni müşterilerle acenteye ücret hakkı kazandıracak sözleşmelerin acentelik sözleşmesinin sona ermesi sebebiyle acente tarafından yapılamamasından dolayı ortaya çıkan ücret kaybıdır. Zira sözleşme İlişkisi devam etseydi, acente, yeni müşterilerle yapılan/yapılacak sözleşmeler sebebiyle ücret isteyebilecekken sona erme nedeniyle bu imkândan mahrum kalmaktadır. İşte TK 121/l-(b)’de sözü edilen “ücret isteme hakkının kaybı” ile kast edilen budur.
Denkleştirme bedeli ödenmesinin son koşulu ile “somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesinin hakkaniyete uygun düşmesi”dir [SigK 23/16; TK 122/l-(c)]. Acente, hakkaniyet gerektirdiği takdirde ve oranda denkleştirme talep edebilir.
Denkleştirme talebinin hakkaniyet ölçüsü bakımından değerlendirilmesi için diğer koşulların öncelikle bulunması gerekir. Dolayısıyla diğer koşullar var olmakla birlikte talebin hakkaniyete uygun olmaması durumunda acenteye denkleştirme bedeli ödenmez. Bizatihi içeriğinden de anlaşıldığı üzere hakkaniyet ölçütü, hâkimin doğrudan doğruya takdir yetkisi ile ilgilidir.
Denkleştirme bedelinden önceden vazgeçilmesine ilişkin anlaşmalar geçersizdir (TK 122/(4)).
Somut olayda, taraflar arasındaki süresiz acentelik sözleşmesinin davalı tarafından geçersiz sebeple feshedildiği, sözleşmenin feshinden sonra davacı acentenin 97 müşterisine ait 339 adet poliçenin davalının acenteleri tarafından yenilenmesi sonucunda davalının bilirkişilerin 02.10.2019 tarihli raporlarında tespit edildiği üzere 431.981,00 TL net prim geliri elde ettiği, davalının sözleşmenin feshi nedeniyle davacı acentesinin portföyü sayesinde elde ettiği menfaatin önemli menfaat olarak değerlendirilmesi gerektiği ve denkleştirme tazminatı talebinin hakkaniyete uygun olduğu anlaşılmıştır.
Bu doğrultuda davacı tarafından 162.256,00 TL olarak neticelendirilen davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.(Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/2068 Esas 2019/760 Kararı )
Davalı … A.Ş. Yönünden ;
02.10.2019 tarihli bilirkişi kök raporunda “Yıl Bazında Acentenin Sistemdeki Komisyonu” başlıklı tabloda acentenin düzenlemiş olduğu poliçelerin sınıflandırması yapılmış, yapılan sınıflandırmaya ve dosya kapsamındaki diğer bilgi ve belgelere göre acente tarafından herhangi bir dönemde müşterilerine herhangi bir hayat ya da emeklilik poliçesi düzenlenmediği anlaşılmıştır. Bu bağlamda, yukarıda da detaylı belirtildiği üzere, öncelikle yeni müşteri çevresinin yaratıldığını, var olan müşterilerle ilişkinin pekiştirilip genişletildiğini ve bu müşteriler sebebiyle davalının önemli menfaatler elde ettiğini ispat yükü üzerinde olan acentenin, davalı … yönünden bu hususları ispat edememesi karşısında, faaliyet alanı bireysel emeklilik ve hayat sigortası olan davalı … A.Ş hakkında davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklanan nedenlerle;
1-Davalı …Ş’ye yöneltilen Davanın kabulü ile 162.256,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …Ş’den alınarak davacıya verilmesine,
2-Davalı … A.Ş’ye yöneltilen davanın reddine,
3-Alınması gerekli 11.083,70 TL harçtan peşin alınan 768,49 TL harç ile 2.002,50 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 8.312,71 TL harcın davalı …Ş.’ den alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 768,49 TL peşin harç ve 2.002,50 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.770,99 TL harcın davalı …Ş.’ den alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan posta ve tebligat masrafı 504,50 TL, bilirkişi ücreti 3.000,00 TL olmak üzere toplam 3.504,50 TL yargılama giderinin davalı …Ş.’ den alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığı anlaşıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 19.364,32 TL vekalet ücretinin davalı …Ş.’ den alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı … A.Ş. vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi madde 13/4 uyarınca hesap ve taktir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … A.Ş.’ ye verilmesine,……
9-Fazla yatan avans var ise Adalet Bakanlığı HMK gider avansı tarifesinin 5. maddesine göre karar kesinleştikten sonra talep halinde elektronik ortamda hesap numarası var ise bu numara üzerinden yok ise PTT aracılığı ile adreste ödemeli gönderilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/09/2020

Katip …

Hakim …