Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/541 E. 2021/420 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/541 Esas
KARAR NO : 2021/420

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/06/2017
KARAR TARİHİ : 11/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketle 12/08/2010 tarihinden bu yana karşılıklı akdedilen acentelik sözleşmesi gereğince … Bölgesinde acentelik faaliyetlerini yerine getirdiğini, müvekkilinin bu bölgede davalı sigorta şirketinin ciddi bir portföy oluşturmasına olanak sağladığını, müvekkili ile karşılıklı olarak imzalanmış olan Acentelik Sözleşmesinin davalılar tarafından … 13. Noterliğinin … tarihli … yevmiye numaralı fesih ihbarı ile teK taraflı olarak feshedildiğini, müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, müvekkilinin davalılarla süregelen ilişkide ticari ilişkiyi sonlandırmayı gerektirecek hiç bir başarısızlık uyarı veya ihtar almadığını, tam aksine devamlı olarak defalarca tebrikler aldığını, oluşturduğu bölgesel portföyü ile davalı şirketlerLe ticari ilişkilerde devamlılık beklentisi içerisinde iken ani ve haksız, usulüne uygun olmayan bir fesih bildirimi ve akabinde azilname ile karşı karşıya kaldığını, davalılar tarafından yapılan haksız ve hukuka aykırı uygulamanın düzeltilmesi için davalı şirketlere keşide edilen … 17. Noterliğinin … yevmiye ve …tarihli ihtarnamesi ile haksız feshin ve bu fesih kaynaklı haksızlıkların giderilmesi için süre verilmiş ise dahi herhangi bir değişikliğin olmaması karşısında davalılar aleyhine işbu davanın açılması zaruretinin hasıl olduğunu, haksız fesih neticesinde TTK’nın 122 maddesine göre dava tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile hesaplanacak denkleştirme tazminatının (belirsiz alacak davası olarak) karşı taraftan alınarak kendilerine verilmesine, haksız fesih nedeniyle sona eren Acentelik Sözleşmesinden kaynaklı olarak davalı şirketlerce tahsil edilen feshe ilişkin her türlü fesih, bildirim, azilname, ihtarname ve ticaret sicil tescil masraflarının karşı taraftan alınarak ödeme tarihleri itibariyle işleyecek yasal faizleri ile kendilerine iadesine, fazlaya ilişkin tüm haklarının saklı kalması kaydıyla, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, dava değeri olarak 45.000,00 TL bildirilmiştir.
Mahkemece HMK md 31 kapsamında davacı vekilinden hangi davalıdan hangi alacak kaleminin ve ne kadar talep edildiğini açıklaması istenmiş, davacı vekilince sunulan 16/02/2018 tarihli talep açıklama dilekçesi ile, davanın belirsiz alacak davası olduğu, davadaki talebin ise … Sigorta AŞ’den 38.567,00 TL’si portföy tazminatı, 1.433,00 TL’si fesih masrafı kalemi olmak üzere şimdilik toplam 40.000,00 TL talep edildiği; …AŞ’den ise 4.546,00 TL’si portföy tazminatı, 454,00 TL’si fesih masrafı olmak üzere şimdilik 5.000,00 TL talep edildiği açıklanmıştır.
TALEP ARTIRIM ve FERAGAT BEYANI
Davacı vekilince sunulan 11/03/2021 tarihli dilekçe ile, dava dilekçesinde davalılardan … Sigorta AŞ’den talep ettikleri portföy tazminatı tutarı 258.785,00 TL’ye artırılmış, eksik peşin harç yatırılmıştır. Aynı dilekçede diğer davalıdan olan talepleri yönünden davadan feragat edildiği beyan edilmiş olup, incelenen vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından 07/12/2016 tarihli yazı ile davacı acenteye verilen hedeflerin gerçekleştirilemediği ve bu konuda yeterli çabayı göstermediğinin kendisine bildirildiğini, bunun üzerine acentelik sözleşmesinin 3 aylık ihbar süresi sonunda feshedileceğinin bildirildiğini ve buna uygun olarak 12/04/2017 tarihinde acentelik sözleşmesinin feshedildiğini, feshin sözleşmenin 24.maddesinde yer alan hükme uygun bir fesih olduğunu, feshin haklı sebeple fesih olduğunu, davacının kusurlu davranışlarıyla feshe neden olduğunu, davacı acentenin müvekkili dışında da sigorta şirketleri ile çalıştığını, acentelik sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedilmesi nedeniyle davacı acentenin komisyon kaybı ve portföy tazminatı talebinin bir dayanağının bulunmadığını, acentelik sözleşmesinin devam ettiği süre içerisinde müvekkili şirket nezdinde poliçe yaptıran müşterilerin çok büyük bir bölümünün acentelik sözleşmesinin sona ermesi ile birlikte acenteyi takip ettiklerini, bu nedenle acentenin sözleşme sonrası müşterilerini kaybettiği ya da müvekkili şirketin davacı tarafın müşterilerinden menfaat elde ettiğine dair bir durumun söz konusu olmadığını, fesih sonrası davacı acentenin portföyünün ancak binde 5’inin müvekkili sigorta şirketinde kaldığını, davacının yaklaşık 7 yıl süren akdi ilişki sırasında 9686 adet müşteri için 20.463 poliçe kestiğini, fesih sonrası ise bu müşterilerden sadece 41 adedi için müvekkilinin diğer acentelerinden yenilenen poliçe sayısının 273 adet olduğunu, bunların müvekkilini tercih sebebinin ise müvekkili şirketin güvenilirliği ve marka tanınırlığı olduğunu, bu denli düşük oranda bir müşteri kaybının davacı açısından portföy kaybı ve müvekkili açısından önemli menfaat sayılamayacağını belirterek, haksız ve mesnetsiz olarak açılmış olan davanın reddine, müvekkili şirketin dava açılmasına sebebiyet vermediği için yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, acentelik sözleşmesinin davalı tarafından feshi nedeniyle TTK md 122 kapsamında denkleştirme tazminatı tahsili ve fesih nedeniyle kesinti suretiyle davacıdan tahsil edilmiş masrafların davalılardan istirdadı talebine ilişkindir. Dava, TTK md 122/4 kapsamında 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Taraflar arasında 2010 yılında acentelik sözleşmesi akdedildiği, davacı acentenin davalılar tarafından belirlenen yıllık hedef oranını 2016’da yakalayamadığı gerekçesiyle davalı şirketler tarafından 12.04.2017 tarihinden geçerli olmak üzere tek taraflı olarak feshedildiği, feshe ilişkin masrafların davacının hakedişinden kesinti suretiyle davacıdan tahsil edildiği tarafların kabulünde olup uyuşmazlık, davalı şirketlerin sözleşmeyi feshinin haklı fesih olup olmadığı, haksız fesih sayılırsa davacı acentenin davalılardan talep edebileceği portföy tazminatı olup olmadığı, varsa tutarı, fesih masraflarının davacının uğradığı zarar kalemi olarak davalılardan istirdadına karar verilip verilemeyeceği hususlarına ilişkindir.
Tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmış, taraflar arasında akdedilen yazılı acentelik sözleşmesi, taahhütname ve cari hesap sözleşmesi, noter ihtarları, e-posta yazışmaları, davacının tüm acentelik ilişkilerine dair TOBB yazı cevabı incelenmiş; tüm dosya kapsamı ile tarafların ticari defter ve belgeleri, poliçe kayıtları, acente ilişkilerini takip ettiği otomasyon programı kayıtları üzerinde bilirkişi incelemeleri yaptırılmış, bu kapsamda önce sigorta hakemi hukukçu bilirkişi ile bankacılık ve finans uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinden ilk kök rapor alınmış, daha sonra sigorta acentelik sözleşmelerinde uzman öğretim üyesi, sigorta tahkim hakemi, mali bilirkişi ve yazılım geliştirme uzmanı teknik bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan kök ve ek raporlar alınmıştır.
İlk heyetten alınan bilirkişi kurulu raporunda, acente sözleşmesinde yer alan delil sözleşmesi gereği davalı şirketin ticari defter ve acente ilişkisi kayıtlarına göre davacının fesih öncesi son beş yılda elde ettiği komisyon gelirinin yıllık ortalamasının (… Sig.AŞ yönünden) 258.990,20 TL hesaplandığı, 2016 yılında davacıya davalı tarafından verilen hedefin tüm poliçe türleri ortalamasına göre %67 oranında ve aynı bölgedeki diğer acenteler sıralamasında 9. sırada kaldığı, bu durum ve acentelik sözleşmesinin 21. Maddesinde davalıya her zaman (üç ay önceden ihbar şartıyla) fesih hakkı verilmiş olduğu, davalının da bu maddeye göre yaptığı feshin sözleşmeye uygun olduğu, tarafların hiçbir kusur bulunmasa bile kendi iradeleriyle aralarındaki sözleşmeyi feshetmesine yasal bir engel bulunmadığı, her feshin bir kusura dayanmasının şart olmadığı, davalı şirketlerin hem dünya hem ülkemiz genelinde en çok tanınan ve marka olarak popüler şirketler olduğundan davacının müşteri ağını oluşturmasında bunun etkili olduğu, davacının başka şirketlerle de acente ilişkilerinin bulunduğu, davalıların fesih için yeterli süre vermiş oldukları, davalıların feshinde haksız bir durum bulunmadığı, bu nedenle davacının TTK md 122’ye göre talep edebileceği tazminat hakkı bulunmadığı şeklinde görüş bildirilmiştir.
Alınan ilk kurul raporunda 7 yıl süren akdi ilişkinin tamamıyla ilgili değil sadece son yıl hedef gerçekleşmelerinin poliçe türlerine ilişkin ortalama oranı üzerinden ve sözleşmede yer alan “davalının istediği zaman feshedebileceğine” ilişkin hüküm esas alınıp konuyla ilgili Yargıtay 11 HD uygulama ve içtihatlarına göre değerlendirme bulunmadığı görüldüğünden, bu husustaki davacı itirazları ve talebi de gözetilerek, yeni kuruldan bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
Sigorta acentelik sözleşmelerinde uzman öğretim üyesi, sigorta tahkim hakemi, mali bilirkişi ve yazılım geliştirme uzmanı teknik bilirkişiden oluşturulan bilirkişi heyetince davalı şirketin fesih sonrası davacı kullanımına kapatılan “…” isimli otomasyon programı da incelenmek suretiyle alınan kök ve ek raporda özetle; her iki taraf ticari defterlerinin sahibi lehine delil teşkil edecek mahiyette olduğu, davalı sigorta şirketleri tarafından tek taraflı olarak gerçekleştirilen feshin, 3 aylık fesih öneline uyularak yapıldığı, ancak acentenin verilen hedefleri gerçekleştirememesi, portföyün verimli olmaması gibi hallerin “acentenin kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması” kapsamında değerlendirilemeyeceği, acentenin tazminat hakkının olamayacağı yönündeki iddianın hakkaniyete uygun olmadığı, mevcut veriler ve davalı sigorta şirketinin sistem kayıtları üzerinden elde edilen üretim sonuçları çerçevesinde, davacıya davalılardan … Sigorta AŞ tarafından verilen hedeflerin son üç yıldaki gerçekleşme oranları poliçe türü bazında açıklanmış, davacının 2014’te hedefi ortalama %99 gerçekleştirdiği, 2015’te hedefin üstüne çıkarak %100,4 gerçekleştirdiği, 2016 yılında ise %67’de kaldığı tespit edilmiş (bu son yıl gerçekleşmesinde bazı poliçe türlerinde hedefin üstüne çıkıldığı, sadece kasko-oto sorumluluk-sağlık sigortalarında düşüş olduğu ve ortalamanın düşmesine bunların sebep olduğu görülmektedir); yaklaşık 7 yıl süren acentelik ilişkisinde davacı acentenin ürettiği primin 9.387.404,00 TL, fesih öncesi son beş yılda hak kazandığı komisyonun 1.293.925,00 TL olduğu, acentelik sözleşmesinin fesih tarihinden sonra (11.04.2017’den sonra) davalı sigorta şirketlerinden … Sigorta AŞ nezdinde (hayat ve emeklilik sigorta kolları dışında) davacı acentenin davalıya kazandırdığı portföy olan ve davacının son beş yıllık ortalama prim üretiminin %6,47’sine tekabül eden 90 müşteriye ait 109 adet poliçenin yenilendiğinin tespit edildiği (raporun 7.sayfasının üst kısmında bu tabloda süreli fesih ihbarının gönderildiği 03.01.2017 ila feshin oluştuğu 11.04.2017 arası yenilenen poliçelerle ilgili durum da tespit edilmişse de hükme sadece 12.04.2017 fesih tarihi sonrası hesaplamalar esas alınmıştır), bu nedenle davacı acentenin portföyü üzerinden davalının kayda değer/önemli bir menfaat elde ettiğinin söylenebileceği, şayet sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı davacı acentenin yenilenen bu 109 adet poliçenin toplam 111.638,00 TL’lik prim tutarı üzerinden 16.759,00 TL tutarında komisyon geliri elde edebileceği, davacının portföy tazminatı talep koşullarının oluştuğu görüşünde oldukları, TTK. 122/1-c hükmü de dikkate alındığında, hakkaniyet gereği davacı acentenin TTK 122/2 maddesine göre üst sınırı (en fazla) 258.785,00 TL olarak hesaplanan denkleştirme/portföy tazminatı talebinde bulunabileceği, fesih sonrası davalı nezdinde yenilenen poliçeler nedeniyle davacının uğradığı komisyon kaybının 16.759,00 TL olduğu yönünde tespit, hesap ve görüşleri bildirilmiştir.
Dava konusu acentelik sözleşmesinin fesih tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK md 122’de “Denkleştirme istemi” başlığı altında “(1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a)Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b)Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c)Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa,acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
(2)Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.
(3)Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz.
(4)Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.
(5)Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.” hükümlerine yer verilmiştir.
Ayrıca, fesih tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve uyuşmazlığa uygulanması gereken 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 23/16. maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilecektir.
Somut olayda hesaplama yapılırken, davacı acentenin, davalı adına ne tür poliçeler düzenlediği, bu poliçelerin süreleri, davalının acentenin portföyünden ne gibi önemli menfaatler elde edeceği, davada talep edilebilecek portföy tazminatının üst sınırı alınan bilirkişi raporlarıyla (5 yıldan uzun sürdüğünden son beş yıl ortalamalarına göre ve davalıda devam eden davacı portföyüne göre) tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, alınan bilirkişi raporlarında yapılan tespitler, konuyla ilgili emsal Yargıtay ve BAM içtihatları hep birlikte değerlendirildiğinde, her ne kadar taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmesinin 2. maddesinde “acente aracılık ettiği işlerin veya bizzat yaptığı sözleşmelerin sayısını artırmak, sürekliliğini sağlamak ve portföyünü geliştirmek için gereken çabayı göstermekle yükümlüdür” hükmü ve 23. maddesinde “acentenin Axa tarafından verilen karar, direktif ve genelgelere uymaması halinde sözleşmenin Axa tarafından her zaman feshedilebileceğine” dair hüküm bulunsa da, 7 yıl süren acentelik ilişkisi sırasında 6 yıl boyunca Axa tarafından tek taraflı belirlenen hedef oranları yakalayan veya yakalayamasa da herhangi bir uyarı-ihtar yapılmadığı açık olan davacı acentenin son yıl hedef oranı (bir kısım poliçe türünde hedefi geçse de sadece bir kısmında düşüş olmakla) tutturamamasının davacıdan kaynaklandığı veya davacının portföyünü acentesi olduğu diğer sigorta şirketlerine taşıdığına dair davalı tarafça bir ispat delili sunulamadığı, hedef oranın taraflarca müzakere edilerek birlikte belirlenmiş olmaması, hedef orana uyulamamasının davalı sigorta şirketlerinin sektör uygulama ve politikalarından veya dönemsel sektörel daralmadan da kaynaklanmış olabileceği, davalı tarafça davacıya fesih öncesi 07.12.2016 tarihli ihtarla hedef oranı tutturamadığı bildirilmiş olsa da hedefin Aralık ayı sonuna kadar tutturulmasının zorunlu olduğuna dair bildirimin verilen yaklaşık 20 günlük süre içinde gerçekleştirilebilme olasılığının düşüklüğü, davacıya yeterli zaman verilmemiş olduğu, sözleşmenin 03.01.2017’de keşide edilen ihtarla 3 ay sonra ve 12.04.2017’den geçerli olmak üzere feshedilmiş olduğu, taraflar arasında akdedilen sözleşmede hedef oranla ilgili net hükmün de bulunmadığı hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, davalıların sözleşmeyi feshinin haksız fesih niteliğinde olduğu, bu nedenle TTK md 122’de sayılan koşulların oluşması halinde davacı acentenin denkleştirme (portföy) tazminatı talep edebileceği, davacının fesih sonrası bir yıllık hak düşürücü süre içinde portföy tazminatını talep etmiş olduğu, davacının portföyünden davalılardan … Sigorta AŞ’de devam eden portföyün oransal olarak (%6,47) istikrar kazanmış Yargıtay 11.HD içtihatlarına göre önemli ölçüde menfaat elde edilmiş sayılması için yeterli olduğu, ayrıca sözleşmede tarafların risk paylaşımı durumu, sözleşmenin sürdüğü dönemin uzunluğu, davacı acentenin kazandırdığı müşteri sayısı, sözleşmeden kaynaklanan taraf menfaatlerinin oransal durumu, davacının 7 yıl içinde davalı yararına oluşturduğu portföy, prim üretimi, davalının haksız fesih sebebi ve şekli gözönüne alındığında hakkaniyet gereği de davacının portföy tazminatı talep hakkı bulunduğu, son beş yıl üretimleri üzerinden bilirkişi raporunda azami tutar hesaplanmışsa da, davacı acentenin gerçek kişi değil ticari şirket şeklinde bir acente olması, TOBB cevabına göre başka sigorta şirketleriyle de devam eden acentelik sözleşmelerinin bulunması, davalı şirketin marka tanınırlığı-marka etkisi, her ne kadar davalının feshi haksız olsa ve davalının sözleşmeye aykırı kusurlu hareketinin feshi zorunlu kıldığı davalı tarafından ispatlanamamışsa da sözleşmede verimliliği artırarak çalışma hükmü bulunması ve fesih yılında davalının portföyünde düşüş bulunduğuna dair sunulan deliller, davalıda fesih sonrası devam eden portföy-müşteri sayısının kazandırılan toplam müşteri sayısı içindeki durumu, Yargıtay 11.HD’nin emsal 2019/2876 E 2020/3326 K sayılı ilamı ile diğer istikrar kazanmış içtihatları dikkate alındığında, portföy tazminatının hakkaniyet gereği ve hakkaniyetin gerektirdiği oranda hükmolunması gereken bir tazminat türü olduğu, son alınan bilirkişi kurulu raporunun denetime açık, dosya kapsamına ve yerleşik Yargıtay içtihat ve uygulamalarına uygun, hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmekle, son bilirkişi kurulu raporunda hesaplanan azami tazminat tutarından hakkaniyet gereği indirim yapılması gerektiği, (aynı konuda başka dava dosyalarında verdiğimiz kararlar arasında da hakkaniyete uygun ve adil tazminat uygulaması yapılması açısından, örneğin 15 yıl süren ve davalıda kalan portföy oranı %9,9 olan bir acente ilişkisinde %50 oranında takdiri indirim yapılmış olduğu da gözetilerek), davacının 7 yıl süren acentelik ilişkisi ve %6,47 kalan portföy oranı olduğu da dikkate alınmak suretiyle, raporda hesaplanan azami tutardan (258.785,00 TL) %70 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak, davalılardan … Sigorta AŞ aleyhine 77.635,50-TL portföy tazminatına hükmedilmesinin mevcut dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olacağı, ayrıca davacının bakiye komisyon hakedişinden kesilerek davalı tarafından tahsil edilen haksız feshe ilişkin masrafları da, uğranılan zarar kapsamında ve taleple bağlı kalınarak bu davalıdan istirdadının talep edilebileceği kanaatiyle, aşağıdaki şekilde bu davalı yönünden davanın kısmen kabulüne ve tacirler arası akdi ilişki nedeniyle dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar vermek gerekmiştir. Ayrıca, portföy tazminatı talebi yönünden reddedilen kısım hakkaniyet indiriminden doğduğundan, istikrar kazanmış Yargıtay içtihatları gözetilerek, bu davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemiş, yargılama giderine hükmedilmemiştir.
Diğer davalı … AŞ’ye karşı açılan davadan ise feragat edildiğinden, HMK md 307-feragat nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-… Sigorta A.Ş.’ye karşı açılan davanın KISMEN KABULÜ ile,
77.635,50-TL denkleştirme tazminatı ile 1.433,00-TL fesih gideri toplamından oluşan 79.068,50-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte bu davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, fazla istemin reddine,
… A.Ş.’ye karşı açılan davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı (… Sig. hk. kabul hükmü nedeniyle 5.401,17 TL, … red hükmü nedeniyle 59,30 TL toplamı) 5.460,47 TL olup, davacıdan peşin alınan (peşin+tamamlama harcı) 4.529,26 -TL harcın mahsubu ile bakiye 8931,21 -TL karar ve ilam harcının davalılardan … Sigorta AŞ’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan (7.500,00 TL bilirkişi ücreti, 353,50-TL posta ücreti toplamı) 7.853,50- TL yargılama gideri üzerinden (…AŞ hakkında davanın reddi nedeniyle) davanın kabul/red oranına göre hesaplanan 7.851,93 TL ile; ayrıca davacının yatırdığı (31,40-TL başvuru + 768,49-TL peşin + 3.760,77-TL tamamlama harçları toplamı 4.560,66-TL peşin harçtan …Hk. red kararı nedeniyle davacıdan alınması gereken 59,30 TL karar harcının mahsubu sonrası kalan) 4.501,36 TL harcın toplamı olan 12.353,29 TL yargılama giderinin davalılardan … Sigorta AŞ’den alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılardan … Sigorta AŞ tarafından yapılan 900,00-TL bilirkişi ücretinden ibaret yargılama giderinin bu davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 11.078,91- TL nispi vekalet ücretinin davalılardan Axa Sigorta AŞ’den alınıp davacıya verilmesine,
6- Reddedilen kısım yönünden Davalı … Sigorta AŞ lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Davalı … AŞ vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 11/06/2021

Katip

Hakim