Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/532 E. 2020/675 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/532 Esas
KARAR NO : 2020/675

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/10/2014
KARAR TARİHİ : 23/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı bankanın… Şubesinden satın aldığı işyeri için kredi kullandığını, bu krediye ilişkin olarak davacı ile davalı banka arasında sözleşme imzalandığını, sözleşmenin bir örneğinin davacıya verilmediği gibi sözleşme içeriğine davacının müdahale hakkının olmadığını, 4077 sayılı Kanunun 6. maddesinde de yazılı olduğu gibi imzalanan sözleşmenin bağlayıcılığı olmadığını, davacının kullanmış olduğu işyeri kredisine ilişkin iki defa ekspertiz incelemesi yapıldığını, toplamda 41.800,50 TL ücret tahsil edildiğini, ücretin fahiş olduğunu, ekspertiz ücreti ve diğer yapılan kesintilere ilişkin davacının bilgilendirilmediği gibi harcamalara ilişkin belgelerin de davacıya verilmediğini belirterek dosya ücreti adı altında 27.925,00 TL, kredi tahsis komisyonu adı altında 34.907,25 TL, ekspertiz ücreti adı altında 41.800,50 TL olmak üzere toplam 104.632,75 TL’nin haksız işlem tarihinden ödeme gününe kadar işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davacıya iadesine karar verilmesini istemiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile davalı banka arasında Ticari İş Yeri Kredisi Sözleşmesi imzalandığını, davacının kredi kullanımı sırasında masraf tahsil edileceğini bildiğini, kredi sözleşmesinin imzalandığı tarih itibariyle alınan ücret ve masrafların yasaya ve taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine uygun olduğunu, davalı banka tarafından yapılan tahsilatın sözleşmenin 4. maddesi, Bankacılık Kanunun 144. Maddesi, T.C. Merkez Bankasının 2006/1 sayılı tebliğine uygun olduğunu belirterek taraflar arasında imzalanan ve hukuken geçerli olan sözleşmeler ve kanun hükümleri gözetilmek suretiyle emsal banka uygulamaları gereğince alınan masrafların hukuka uygun olduğunu, bu nedenle haksız ve şartları oluşmayan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
İş bu dava dosyası, … 4. Tüketici Mahkemesinin 26/11/2015 tarih, … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararının temyiz edilmesine binaen Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 22/02/2017 tarih, 2017/784 Esas 2017/2197 Karar sayılı ile ilamı neticesinde mahkememize tevzi edilmiştir.
Tüketici Mahkemesinden görevsizlikle gelen işbu dava dosyasına yönelik başlangıçta başvurma harcı ve peşin harç alınmadığından, Mahkememizce bu usuli eksiklik yargılama sürecinde giderilmiş, dava tarihi itibariyle alınması gereken maktu başvuru harcı ve dava değeri üzerinden yatırılması gereken peşin harç davacı tarafa ikmal ettirilmiştir.
Davacı ile davalı banka arasında imzalanan kredi sözleşmesi, geri ödeme planları, kredi bilgi formları, ipotek belgesi örneği, ipotek işlemi için yapılan ödemeleri gösterir dekont suretleri, masraflara ilişkin dekont suretleri, davacının masraflara ilişkin el yazılı ve imzalı talimatı, kredi hesap hareketleri celp edilmiş, incelenmiştir.
Emekli banka müdürü … tarafından mahkememize sunulan 05/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…Davalı … Bankası A.Ş …Cd Şubesi (… A.Ş … Şubesi) ile davacı … arasında ”Tüketici Kredi Sözleşmesi” imzalandığı, sözleşme kapsamında 08/05/2007 tarihinde 3.000.000-USD tutarında bireysel nitelikli 120 ay taksitli iş yeri satın alma kredisi kullandırıldığı, ayrıca kredi kullanımı nedeniyle ayrıntıları yukarıda belirtildiği şekliyle ekspertiz ücreti, kredi tahsis komisyonu ve dosya ücreti adı altında toplam 99.650,24-TL ücret ve komisyon 4.982,51-TL BSMV olmak üzer toplam 104.632,75-TL ücret ve komisyon alındığı ve yine ilgili bölümlerde ayrıntılı olarak belirtildiği üzere tahsil edilen komisyon ve ücretlerin yasa ve emsal banka uygulamalarına aykırılık teşkil etmediği, bu yönüyle iadesi talep edilen 104.632,75-TL tutarındaki ekspertiz ücret, kredi tahsis ücreti ve dosya ücretinin iade edilmesine gerek olmadığı değerlendirilmekte, ancak dosyada 2. otel ekspertizini gerektirecek herhangi bir bilgi ve belge bulunmaması ve bu anlamda her hangi bir belge sunulmaması gözetilerek, tahsil edilen 20.900,25-TL tutarındaki ikinci ekspertiz ücretinin iadesinin gerektiği kanaatine varıldığı, aynı tarihte tahsil edilen ikinci ekspertiz ücretinin davacıdan tahsil edildiği, 30/05/2007 tarihinden geri ödeneceği güne kadar Merkez Bankası değişen avans faiz oranları üzerinden basit usulde işleyecek faizi ile birlikte iadesinin istenebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde mütalaada bulunulmuştur.
Dava, taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesi uyarınca davacıdan tahsil edilen dosya ücreti, kredi tahsis komisyonu ve ekspertiz ücretine ilişkin masrafların iadesi istemine ilişkindir.
Davacı … ile davalı banka arasında 08/05/2007 tarihinde kredi sözleşmesi imzalanmıştır. Davalı banka 30/05/2007 tarihinde kredi sözleşmesi uyarınca; 27.925,80 TL dosya ücreti, 34.907,25 TL Kredi Tahsis Komisyonu, 20.900,25 TL Ekspertiz Ücreti ve 20.900,25 TL Ekspertiz Ücreti olmak üzere davacı …’ dan toplam 104.633,55 TL masraf tahsil etmiştir. Bu husus taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir.
Uyuşmazlığın temeli, yukarıda sayılan kredi masraflarının davacıdan tahsil edilmesinin haksız olup olmadığı, masrafların iadesinin gerekip gerekmediği, masraf iadesinde dikkat edilmesi gereken hususlar ve varsa iade edilmesi gereken tutar noktalarında toplanmaktadır.
Yerleşik içtihatlarda vurgulandığı üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu öncesinde düzenlenen kredi sözleşmesinden kaynaklı bir kesintinin olması halinde 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesinde düzenlenen ”Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmü uyarınca; sözleşme tarihi (08/05/2007) itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu bakımdan, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde akdedilen kredi sözleşmeleri yönünden, bu kredi sözleşmeleri ve kredi sözleşmelerinin eki olan geri ödeme planlarında komisyon alınmasına dair hüküm bulunup bulunmadığı, var ise miktar ya da oran belirtilip belirtilmediği, miktar ya da oran belirtilmiş ise belirtilmiş miktar ya da oran üzerinden alınıp alınmadığı, sözleşmede komisyon yada masraf alınabileceğine dair hüküm bulunmakla birlikte miktar ya da oran belirtilmemiş ise anılan hükmün sözleşmenin tarafı olan davacıyı kural olarak bağlayıcı nitelikte olduğu, bununla birlikte 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kâr ve Zarara Katılma Oranları İle Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında 2006/1 sayılı Tebliğ’in 4. maddesi uyarınca Bankalar reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları serbestçe belirleneceği ve aynı Tebliğ’in 6. maddesi uyarınca bankaca serbestçe belirlenen miktar ve oranların TCMB’ye bildirileceği ve kredi kullananların öğrenebileceği şekilde ilan edilmesi gerektiği, davalı bankaca dava konusu yapılan kredi türü bakımından anılan tebliğ uyarınca TCMB’ye bildirim ve kredi kullananların öğrenebileceği şekilde ilan yapılmış ise, bankanın bu oran ya da miktarlar üzerinden masraf, komisyon vb. alabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması, şayet gerekli bildirim ve ilan yapılmamış ise emsal banka uygulamalarının araştırılması, alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı, davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı hususlarında değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekmektir.
6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden sonra akdedilmiş olan sözleşmeler yönünden ise 20. madde ve devamındaki genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına dair ilkeler doğrultusunda sözleşmenin ve sözleşmenin eki niteliğinde olan geri ödeme planı genel işlem koşulu denetimine tabi tutulması ve sözleşme hükmünün bu nitelikte olduğunun tespiti ile bu hükmün yazılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde oluşan boşluğun, yukarıda belirtilen 2006/1 sayılı Tebliğ uyarınca gerekli ilan ve yayımlar yapılıp yapılmadığının değerlendirilerek, yapılmamış ise emsal bankacılık uygulamaları nazara alınarak kesinti yapılıp yapılmadığı değerlendirilmeli ve bu değerlendirme sonucuna göre varsa fazla tahsilatın davacıya iadesine karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davaya konu kredi sözleşmesinin akdedildiği tarih 6098 sayılı TBK’ nın yürürlüğe girmesinden evvel akdedildiğinden; 08/05/2007 tarihli Kredi Sözleşmesine 818 sayılı Borçlar Kanunun hükümlerinin uygulanması gerektiği açıktır. Başka bir anlatımla, genel işlem koşullarının somut uyuşmazlık bakımından uygulanma kabiliyeti söz konusu değildir.
Emsal banka uygulamalarının araştırılmasına yönelik olarak kamu ve özel tüm bankalara müzekkereler yazılmış, 2007 yılı itibariyle davaya konu masraf kalemlerine ilişkin kredi sözleşmesi örnekleri ve masraf bedellerini gösterir banka kayıtları getirtilmiştir. Akabinde bankacılık alanında uzman bilirkişilere alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı, davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı hususlarında inceleme yaptırılmıştır.
Bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 21/06/2018 tarihli raporda; emsal banka uygulamalarının yanı sıra davacının tahsil edilen masraflara uzun süre sessiz kalmasının zımni kabul anlamına geldiği mütalaa edilerek iadesi gereken masraf tutarı bulunmadığı bildirilmiş ise de; bahse konu zımni kabul görüşü hukuki bir mesele olmakla birlikte, kalem kalem alınan masraflara ilişkin emsal banka uygulamalarına göre açıklama yapılmaması karşısında raporun hukuki konuda takdir içermesi ve denetime açık olmaması sebebiyle hükme esas alınmamış, tarafların itirazları sonucunda itirazları karşılar şekilde ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi … tarafından itirazlar doğrultusunda hazırlanan 11/11/2018 tarihli ek raporda; kök rapordaki tespitleri yanı sıra davalı bankanın mükerrer şekilde tahsil ettiği ikinci ekspertiz ücreti 20.900,25 TL’ nin tahsil tarihinden itibaren ticari avans faiziyle birlikte iadesi gerektiğini bildirmiştir. Kök rapordan farklı olarak ek raporda kalem kalem masraflara ilişkin yapılan emsal banka uygulaması açıklamaları yeterli ve denetime elverişli olmakla birlikte her iki tarafın da rapora karşı ayrı ayrı itirazda bulunması ve yeniden bilirkişi incelemesi yapılması talep etmesi karşısında, Mahkememizce eksik tahkikat yapılmaması amacıyla dosya farklı bir bilirkişiye inceleme için gönderilmiştir.
Bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 04/03/2019 tarihli raporda; davalı banka uygulamasının dosya ücreti, kredi tahsis komisyonu ve ilk ekspertiz ücreti bakımından emsal banka uygulamalarına göre makul olduğu, bu masrafların diğer bankalardan daha az tutarda masraf tahsil edilerek alındığı belirtilmiş, ancak ikinci alınan ekspertiz ücretine yönelik davalı bankanın bu masrafa ilişkin delillerini sunamaması ve bu hususu ispatlayamaması karşısında ikinci alınan ekspertiz ücreti 20.900,25 TL ‘ nin tahsil tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte iadesi gerektiğini ifade etmiştir. Bu kapsamda ilk bilirkişinin ek raporu ile ikinci bilirkişinin kök raporu arasında bilimsel olarak aynı görüşler mevcut olup, bu görüşlere yukarıda anılan yerleşik içtihatlara uygun şekilde düzenlenmiş olması sebebiyle itibar edilmiş ve hükme esas alınmıştır. Tarafların ikinci bilirkişi raporuna karşı itirazları neticesinde eksik tahkikat yapılmaması için farklı bir bilirkişiden üçüncü kez inceleme yaptırılmasına karar verilmiş, bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 05/08/2019 tarihli üçüncü bilirkişi raporu dosyaya sunulmuştur. Ne var ki, üçüncü bilirkişi raporunda yukarıda değinilen yerleşik içtihada aykırı olarak emsal banka uygulamalarına göre araştırma yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, üçüncü rapor denetime açık olmadığından hükme esas kabul edilmemiştir.
Nihayetinde; taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesi uyarınca davacıya satın aldığı otel (iş yeri) için ticari kredi kullandırıldığı, ticari kredi kapsamında davalı bankanın davacı müşterisinden komisyon ve ücret talep etmeye hakkının bulunduğu, zira hem sözleşme öncesi düzenlenen bilgi formunda hem de kredi sözleşmesinde davalı bankanın komisyon ve ücret alacağının kararlaştırıldığı, basiretli bir tacir olan davacının ticari kredi kapsamında tüketici mevzuatına dayanarak haksız alınan masrafların haksız şart olduğunu iddia etmesinin TMK 2. maddesindeki dürüstlük kuralına da aykırı olduğu, basiretli bir tacirden beklenen davranışlar niteliğinde olmadığı, esasen davacının tüketici olmadığı için Tüketici Kanunundan kaynaklanan haksız şart hükümlerinin somut olaya uygulanma imkanı bulunmadığı gibi sözleşmenin akdedildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununda genel işlem koşullarının da düzenlenmediği için uyuşmazlık bakımından uygulanması imkanı bulunmadığı, bunun yanı sıra davacının kendi el yazılı yazıp imzalamış olduğu talimatname uyarınca masraf alınmasına muvafakat etmesi karşısında masrafların haksız alındığı iddiasının anılan gerekçelerle yerinde olmadığı, masrafların iadesine ilişkin yukarıda değinilen yerleşik içtihat uyarınca araştırma yapılması gerektiği, bu bağlamda Mahkememizce özel ve kamu tüm banka kuruluşlarından sözleşmenin akdedildiği 2007 yılına ait masraf kalemlerine ilişkin banka kayıtları getirtilerek yapılan inceleme sonucunda; davalı bankanın dosya ücreti, kredi tahsis komisyonu ve ekspertiz ücretine ilişkin masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olduğu ve hatta davalı bankanın daha az tutarda komisyon ve ücret aldığı, dolayısıyla emsal banka uygulamalarından daha fazla alınan ücret ve komisyon masrafı bulunmadığı hususu, diğer bankalarla karşılaştırılarak (emsal yöntem) tespit edilmiştir. Bu halde, davacının iddialarının aksine davalı bankanın daha fazla tutarda veya fahiş olarak komisyon aldığı vakıaları ispat edilememiştir.
Ne var ki, davalı bankanın aynı kredi sözleşmesinde aynı taşınmaz için iki kez ekspertiz ücreti aldığı, alınan ücretin tarihinin aynı gün olduğu, davalı bankaya ikinci ekspertiz ücretine ilişkin tüm kayıt ve belgelerini sunması ve delil olarak dosyaya ibraz etmesi için yeterli süre ve imkan tanınmasına rağmen herhangi bir delil sunulamadığı, dolayısıyla ikinci bir ekspertiz yapıldığının davalı banka tarafından ispatlanamadığı, bu halde aynı taşınmaz için ikinci kez alınan 20.900,25 TL ekspertiz ücretinin mükerrer olarak davacıdan tahsil edilmesi sebebiyle bu tutarın davacıya iadesi gerektiği kanaatine varılmakla ikinci ekspertiz ücretinin haksız olarak tahsil edildiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacıya iadesine karar verilmiş, davanın kısmen kabul kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, 20.900,25 TL’nin haksız işlem tarihi olan 30/05/2007 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Kabul edilen dava değeri üzerinden alınması gereken 1.427,70-TL harçtan peşin alınan 1.786,87-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 359,17 TL harcın talep ve istek halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan 1.786,87-TL peşin harç, 2.639,20-TL posta, tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.426,07-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 884,10 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yargılama yapılan 50,00 TL masrafın davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 40,00 TL’ sinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 11.685,23-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde Yargıtay temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/12/2020

Katip
(e-imzalıdır)

Hakim
(e-imzalıdır)