Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/528 E. 2018/462 K. 30.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/528
KARAR NO : 2018/462

DAVA : Maddi Tazminat (Ticari Nitelikteki Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/05/2017
KARAR TARİHİ : 30/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan Maddi Tazminat (Ticari Nitelikteki Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akaryakıt satışına yönelik bayilik ve işleticilik sözleşmesi bulunduğunu, sözleşme gereği davacıya ariyet olarak verilen malzemelerin, sözleşmenin 19.09.2015’te sona ermesinin ardından davacının maliki olduğu taşınmazdan davalı tarafından oldukça geç alındığını, bildirimlere rağmen hemen alınmadığını, taşınmazın konum itibariyle her türlü ticari faaliyetin odak noktasında olduğunu ancak aradan geçen 4 aylık dönem bakımından şimdilik 99.000 TL. kira kaybı oluştuğunu, aynı zamanda taşıtmatik sistemi ile ilgili iskonto bedellerinin sözleşme sırasında davalı şirketçe sürekli yükseltilmesi sebebiyle müvekkilinin şimdilik 1.000 TL. kazanç kaybı olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı tutulmak kaydıyla 100.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin söz konusu taşınmaz üzerinde intifa hakkının bulunduğunu, taşınmazın dava dışı …’a ait olduğunu dolayısıyla davacı şirketin kira mahrumiyeti talep edemeyeceğini, ariyet olarak verilen malzemelerin tesliminin davacıya ilişkin bir yükümlülük olduğunu, lisans sona ermeden kurumsal kimliğinin ve otomasyon sisteminin sökülemeyeceğini, lisansın 22.012016 tarihinde sonlandırıldığını, davacının taşıtmatik sistemine katılmasının kendi tercihi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan kira kaybı ve taşıtmatik sisteminden kaynaklanan kazanç kaybı alacağına ilişkindir.
Alınan 19.02.2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı yana ait 2010 ile 2015 seneleri arası ticari defterlerin noter açılış ve kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde yerine getirilmiş olduğu, davalı tarafından sunulmuş olan Taşıtmatik Bayi Faturası listesi ve bunlar içinden sunulmuş olan bir kısım faturalar üzerinden yapılan inceleme neticesinde, davacının davalıya kesmiş olduğu 15.165.270,55 TL toplam tutarlı iskonto faturası üzerinden, ortalama olarak bulunmuş olan %6,620815 oranı üzerinden, 941.483,00 TL iskonto tutarı (tahmini olarak) bulunduğu, davacı ve davalı tarafından, davacının sahibi bulunduğu gayrimenkule ait ne kadar kira bedeli olabileceğine ilişkin bir belge dosyaya sunulmadığından dolayı, buradan herhangi bir hesaplama yapılamadığı, malzemelerin sökülmesi işlemlerinin bayilik sözleşmesinin bitim süresi ile bayilik lisansının iptal edildiği süre içerisinde doğrudan gecikme nedeni olarak değerlendirilmemesinin, dolayısıyla dava konusu edilen bir kira kaybının söz konusu olamayacağının kabul edilmesi gerektiği görüş ve kanaatine bildirilmiştir. Davacı yan, işlettiği söz konusu akaryakıt istasyonunda Taşıt Tanıma Sisteminin kurulmasına ve BP’nin belirlediği müşterilerine bayilik sözleşmesinin yürürlüğü süresince iskontolu taşıtmatik satışı yapmayı sözleşmeyle kabul ettiğinden; sözleşmelerin devam ettiği süre içerisinde uygulanan indirim, iskonto tutarlarına itiraz ettiğine dair bir belgeye dosyada rastlanılmadığından ve zarar ettiğini ortaya koymak, belgelemek suretiyle taşıt tanıma sistemi üzerinden BP’nin bu müşterilerine satış yapmayı durdurma yoluna gitmeyip satış yapmaya devam ettiğinden, davacı yanın (bayiin) kazanç kaybından dolavı uğramış olduğu bu iddiasının kabul edilmemesi gerektiği görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Davalı vekili davacı şirketin taşınmazın maliki olmadığını, sadece üzerindeki akaryakıt istasyonunun işletmecisi olduğunu, bu nedenle kira kaybı talebi yönünden aktif dava ehliyeti bulunmadığı için husumet itirazı olduğunu ileri sürmüş ise de, kira akdi yönünden kiraya verenin malik olma koşulu bulunmadığından husumet itirazı yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasında akdedilen dosyada mevcut 19.09.2010 tarihli Bayilik Anlaşması’nın 3. maddesi uyarınca ariyet alınan taşınabilir nitelikteki techizat, alat ve edevatı iade yükümlülüğünün davacı bayiye yüklenmiş olduğu, davacı bayinin sözleşme sona erdikten sonra bunları iade etmek için başvurduğunda davalı yanın iade almakta temerrüt göstermesi durumunda Borçlar Kanununun alacaklının temerrüdü hükümlerine göre hareket etmesi gerektiği, EPDK.’nın 27.06.2007 tarihli 1240 sayılı Kararının 4. maddesi 1/e bendine göre kurumsal kimlik öğelerinin bayilik lisansı sona erdirilene kadar kaldırılamayacağı ve 2. Bendine göre de bayilik lisansı sahiplerinin bayilik denetim sistemi kapsamındaki yükümlülüklerinin lisans sona erene veya iptal edilene kadar devam edeceği, dolayısıyla otomasyon sisteminin de bu denetim açısından kaldırılmasının yasak olduğu anlaşılmakla; davacı yanın bayilik lisansının 22.01.2016 tarihinde sona ermesinden sonra makul süre içinde davalı şirketçe 09.02.2016 tarihinde techizatın iade alındığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı …Ş.’nin sözleşmeye aykırılık veya edimi geç ifasından sözedilemeyeceğinden, davacı şirketin kira kaybı zararından sorumlu tutulması mümkün değildir.
Taşıtmatik sistemi iskonto oranlarının tek taraflı yükseltilmesinden doğduğu iddia edilen kar kaybına gelince; davacı şirket sisteme kendi özgür iradesiyle ve imzaladığı sözleşmeyle dahil olmuş ve sözleşme süresince bayilik ilişkisini sürdürerek ihtirazi kayıtsız sistem içinde akaryakıt satmaya devam etmiş olup, sözleşme sırasında bu nedenle ihtar, fesih vb. hukuki yollara başvurmamış olan davacının sözleşme sona erdikten sonra bu sistemin kendi karını azalttığı iddiasıyla zarar talebinde bulunması dürüstlük kuralıyla bağdaşmaz. Ayrıca talep edilen kar kaybı zararı, haksız fesih kaynaklı zarar kalemlerinden de değildir.
Tüm dosya kapsamı ve denetime elverişli bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin harcın mahsubu ile başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 34,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden sonra kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
7-Davalı tarafça yatırılan delil avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde davalı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalının yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesi’ne dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 30/04/2018

Katip …
¸E-İmza

Hakim …
¸E-İmza