Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/393 E. 2020/55 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/393
KARAR NO : 2020/55

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/04/2017
KARAR TARİHİ : 30/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … vekilinin tarihli dilekçesinde özetle;Tasfiye Halinde … A. Ş. nin 1995-1996 yıllarında yapmış olduğu faktoring işlemleri dolayısıyla oluşan alacaklarının çok büyük bir bölümünün vadesinde tahsil edilemediği için ödeme zorluğuna düşen … A. Ş. nin tek alacaklısı ve %60 ortağı olan … A.Ş. ne borçlarını ödeyemediğini,söz konusu bankanın firmadan alacaklarının 31.07.2001 yılında … tarafından devir ve temlik alındığını,Fon Kurulunun 28.07.2005 tarih ve 315 sayılı kararı ile %60 hissesi Tasfiye Halinde … A. Ş.’ye ait olan Tasfiye Halinde … A. ş.ye aktifinde bulunan tüm alacakların, borcuna mahsuben şirketin tek alacaklısı olan Fon tarafından 27.01.2006 tarihinde 1,00 TL iz bedelle kesin temlik yoluyla devir ve temlik alındığını,bu kapsamda devir ve temlik alınan 16 firmadan birinin de … A.Ş. olduğunu,aynı karar ile Tasfiye Halinde … A. Ş. den devir alınan alacaklar ile ilgili olarak 2004 sayılı İcra İflas Kanunu hükümlerine göre başlatılmış takip ve alacağın tahsiline yönelik davalardan 4389 Sayılı Bankalar Kanunu 15. maddesinin 3. fıkrası gereğince haktan feragati tazammum etmeyecek şekilde sarfınazar edilmesine karar verildiğini,… A. Ş. ile … Yapımcılık A.Ş. arasındaki kredi ilişkisinin 26.01.1996 tarihinde 200.000,- USD lik faktoring işlemleri limiti tahsis edilmesi ile başladığı, daha sonra 125.000,00- USD, 150.000,00- USD, 420.000,00- USD, 600.000,00- USD, 2.500,00- USD ve 75.000,00- USD lık limit ilaveleri ile devam ettiği, limit artırımları ile ilgili toplantı zabıtlarının düzenlendiğini,kullanılan kredilerin vadelerinde tahsil edilememesi üzerine firma ve kefili …’na 11.03.1997 tarihli 1.994,675,47 USD tutarlı ihtarname keşide edildiği ve … 8. icra Müdürlüğünün … E dosyası ile 28.06.2001 tarihinde takip başlatıldığını,söz konusu takipten 5411 sayılı Bankacılık Kanununun geçici 11. Maddesi ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 15/3 maddeleri uyarınca haktan feragati tazammum etmemek üzere sarfınazar edildiğini,temlik edilen diğer … 6. İcra Dairesi …-… E. sayılı dosyaların 15.07.1998 tarihinde kaydı kapatılarak İİK 78. Madde gereğince dosyaların …’ya gönderildiğini,Fon Kurulunun 28.07.2005 tarih ve 315 sayılı kararı ile % 60 hissesi Tasfiye Halinde … A.Ş.’ye ait olan Tasfiye Halinde … A. Ş’den devir ve temlik alınan alacaklar ile ilgili olarak 2004 sayılı İİK hükümlerine göre başlatılmış bulunan takipler ile alacağın tahsiline yönelik davalardan 4389 sayılı Bankalar Kanununun 15. Maddesinin 3 numaralı fıkrasına göre haktan feragati tazammum etmeyecek şekilde sarfınazar edilerek, firma defter ve kayıt belgelerine göre temlik tarihi itibariyle fon tarafından temlik alınan anapara, her türlü faiz, komisyon ve sair giderler toplamından oluşan ve firma bazında hesaplanan birikmiş fon alacakları üzerine, temlik tarihinden itibaren yapılan tahsilat ve ilave borçlar dikkate alınarak takip tarihi İtibarı ile işleyecek faiz dâhil olmak üzere ulaşılan amme alacakları ile bu alacakların tüm teminatlarının, müflis olanlar dışındaki borçlular ve kefilleri ile müflis olan borçluların kefilleri hakkında kaldığı yerden 6183sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsilinin yapılmasına karara verildiğini,Fon Kurulunun … tarih ve … sayılı kararına istinaden, aralarında amme borçlusu … A. Ş. (… tarihi itibarı ile 13.812,615,-TL) ve kefili … hakkında … sayılı Kanunun 13/3. maddesi kapsamında … tarih ve … sayılı ihtiyati haciz oluru alınarak … sayılı … takip dosyası ile işlem başlatıldığını,borçlular hakkında yurt çapında yapılan mal varlığı araştırması sonucunda amme alacağını karşılayacak düzeyde mal varlığı tespit edilmemesi nedeniyle 1. Tahsilat Daire Başkanlığının … tarih … sayılı yazısına istinaden … yapım A. Ş, nin kanuni temsilcileri …, …, … ve … hakkında (… tarihi itibarı ile 13.751.412,98 TL asıl alacak, 22.455.172,12 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 36.206.885,10 TL Fon alacağının tahsili için) anılan kanunun mükerrer 35. maddesi kapsamında takip yapıldığını, Amme borçluları adına … Kanunun 37. ve 55. maddesine istinaden düzenlenen ödemeye çağrı mektubu/ödeme emrinden …’na ait ödeme emrinin mevcut adresinde PTT aracılığı ile işyeri çalışanı …’e …’a ait ödeme emrinin mevcut adresinde PTT aracılığı ile kendisine ve …’a ait ödeme emrinin mevcut adresinde kendisine tebliğe edildiği, … hakkında düzenlenen ödeme emrinin mevcut adresinde tebliğ edilemediğinden 231 sayılı VUK hükümlerine göre ilanen tebliğ edildiğini,… hakkında 20.12.2012 tarih ve 2012/346 sayılı Fon Kurulu kararı ile 75.000,- TL tahsilat yapılarak ibra edildiğini,… hakkında ise ödeme emrine karşı açmış olduğu dava lehine sonuçlandığından hakkında 6183 sayılı kanun kapsamında yapılan takip işlemlerinin 01.09.2016 tarih 2016/183 sayılı Fon Kurulu kararı ile sonlandırıIdığı,…’na ait … A.Ş. de bulunan 18.892,61 TL ile … ili … ilçesi … Mahallesinde bulunan 26 pafta 1 parsele kâin 85 m2 miktarlı kâgir apartmanda 4. Kat 9 bağımsız bölüm nolu mesken ile …Ticaret A.Ş. nezdindeki hissesine haciz şerhi işlendiği,… A.Ş. nezdinde haczedilen 18.982,61 TLnin tahsil edildiği, haczedilen taşınmazın 25,09.2007 tarihinde ihale sonucunda 110.000,00- TL bedelle satıldığı, 103.917,81 TL nın Fon alacağına mahsup edildiği,…’na tebliğ edilen 29.05.2012 tarih ve 3552 sayılı ödeme emrinin iptaline yönelik davanın 26.02.2013 tarihinde ret edildiğini, ancak Danıştay 13. Daire Başkanlığının 22.01,2015 tarihli kararı ile bozulduğu, karar düzeltme taleplerinin 18.05.2016 tarihinde ret edildiği ve kararın kesinleştiğini,mahkeme kararındaki iptal gerekçesinde kefil Mehmet Uğur Terzioğlu’nun borçtan dolayı Fona karşı sorumlu olmadığına dair tespit bulunmadığını, iptal kararının sadece takip usulüne ilişkin olduğu göz önüne alınarak adı geçen hakkında genel hükümler kapsamında takip ve tahsiline, gayrimenkul satışı da dâhil tüm tahsilatların borçlular hakkında 2004 sayılı kanun kapsamında başlatılacak takip /alacak davası uyarınca hesaplanacak sorumluluk tutarına eklenmesi, … 3.idare Mahkemesinin kararına karşılık kanuni yollara başvurulması kararına bağlandığını,bu nedenle İİK 257. Maddesi gereği … A.Ş. ile kefili …’nun mal varlığı ve alacaklarından borca yetecek kadarına ihtiyati haciz kararı verilmesinin talep edildiğini,… Teftiş Kurulunun 14.01.2000 tarihli raporunda banka iştiraki olan firmaya sağlanan kredilerle bankada riski bulunan sorunlu firmalara dolaylı olarak kredi tahsisi yapıldığını,…’in Türk Ticaret Bankasından kredi kullanmadığını, ancak …’nun Bankadan kullanmış olduğu kredinin 31.07.2001 tarihinde temlik ve devir alınarak Fonun alacak satışı kapsamında satış işlemine konu edildiğini,, ilgili kanunlar gereği alacakta 20 yıllık zaman aşımı süresi bulunduğunu belirtilerek,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıların borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkul ile 3. kişilerden olan hak ve alacaklarına ihtiyaten haciz talebi ile birlikte dava tarihinden itibaren işleyecek TCMB avans faizi ile Fona 27.01.2006 tarihli alacak sözleşmesi ile temlik edilen 119.658,- TL bakiye alacak, 1.757.931,-TL işlemiş temerrüt faizi ve masraf ile toplam 1.877.610,- TL’nin vekâlet ücreti ve yargılama gideri ile birlikte kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle;davalı … adına açılan davanın zaman aşımına uğradığını,davalılar ile … A.Ş. arasında 26.01.1996 tarihinde imzalanan faktoring sözleşmesinden kaynaklanan alacağın 27.01.2006 tarihinde Davacı … ye devredildiğini,söz konusu alacağın tahsilini teminen borca karşılık olarak verilen 28.03.1997 tarihti 200,000,00- USD, 28.02.1997 tarihli 570.000,00- USD, 15.06,1995 tarihli 3.297.571,70 USD bedelli keşidecisi … Tic. A.Ş.’ye ait olan bonoların … A.Ş’ye verildiğini,buna rağmen tahsil kabiliyeti olan bonolar için hiçbir işlem yapılmadığını, tahsil kabiliyeti olan bonoların zamanaşımına uğradığını, …’nin temlik edenin kusurlu davranışı nedeniyle alacağını tahsil edemediğini, temlik edene borca yeter miktarda ve tahsil imkânı bulunan evrakın ödeme olarak verildiğini, bu nedenle davacının ödenmiş bir borca ilişkin taleplerinin reddinin gerektiğini,ayrıca davalıya ait gayrimenkullerin cebri satışının yapıldığını, yıllarca maaşından kesintiler yapıldığını,davacının dava dilekçesinde belirttiği tüm tahsilatların davanın aydınlatılması için incelenmesi gerektiğini,davalı yönünden davacı tarafından yapılan 6183 sayılı kanun uyarınca yürütülen takip ile davalının gayrimenkulünün satıldığını,davacı tarafından yürütülen bu takibin iptali neticesinde davacının satıştan elde ettiği paranın iadesi gerekirken usulsüz yürütülen takibin satışından elde edilen gelirin iade edilmemesi için davanın açıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Dava dışı … A.Ş ile davalı şirket arasında akdi ilişkinin mevcut olduğu, bu akdi ilişki çerçevesinde kredi kullandırıldığı, davacı …’nin ise kredi veren şirketi fon olarak devir ve temlik aldığı tartışmasızdır.
Taraflar arasında tartışmalı olan husus ise takip konusun kredi nedeniyle davacının alacak hakkının bulunup bulunmadığı,bonolar marifetiyle ödenmiş bir borç olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Takibe konu alacağın 5411 sayılı Bankacılık Kanunu çerçevesinde fona devredilen alacaklardan olduğunun sabit olması, bu alacağın 2005 yılındaki kanun değişikliğinden önce on yıllık süreye tabi olsa dahi 2005 yılında yapılan kanun değişikliği nedeniyle zamanaşımı süresinin yirmi yıl olması, 2012 yılında yürürlüğe giren TBK’dan önce işlemiş olan zamanaşımı süresinin TBK’nın yürürlüğüne dair kanun hükümleri gözetildiğinde eski kanuna tabi bulunması, hükmün 2012 yılından sonra Anayasa Mahkemesi tarafından iptal olunmasının zamanaşımı süresi açısından somut olay açısından önem arz etmemesi karşısında zamanaşımının def’inin esas hakkında hüküm oluşturulmadan önce ve öncelikle reddine dair karar verilmiştir.Öte yandan da davalı kefil hakkında da geçerli olan,itiraz edilmeyen … 8.İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyaya istinaden aynı sözleşmeye dayalı aynı alacağın takibin 2006 yılına kadar derdest olduğu,bu nedenle 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK öncesi on yıllık sürenin de dolmadığı,böylece TBK’nun yürürlüğe girmesine dair kanunun m.5 hükmünün de kefil hakkında uygulanamayacağı,kefilin de süre yönünden sorumluluğunun devam ettiği,bu açıdan bu yönden de esasa yönelik incelemelere devam olunmasına engel hal olmadığı takdir edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın araştırılması açısından atanan ilk bilirkişinin hazırlamış olduğu 09/04/2018 tarihli raporda dava dışı … A.Ş’nin davalı şirkete 1.595.000,00 USD faktoring işlem limiti tahsis ettiği,diğer davalı gerçek kişinin müteselsil kefil olduğu,limit kefalet toplamının yapılan artışlarla 1.572.500,00 USD olduğu yurtiçi faktoring sözleşmelerine istinaden ve dokuz adet fatura toplamı bulunan 1.770.000,00 USD fatura tutarlarının temlik olunduğu,senetlerin ödenmemesi karşısında ihtarnamenin düzenlendiği, davalılar yönünden temerrüdün gerçekleştiği,bonoların verildiği savunulmuş ise de bonoların tahsili için hiçbir işlem yapılmadığı,bu yöne itirazların yerinde olmadığı,iddianame öncesinde tahakkuk eden gecikme ve faizi iddianame sonrasında hesaplamama temerrüt ve faizlerin ayrı ayrı işleme almak suretiyle hesaplanan rakamlara göre dava tarihi itibariyle davacının 16.220.046,00 TL asıl alacak,1.363.643,37 TL gecikme faizi ve 20,00 TL masraf talep edebileceği,sonuç olarak davacının 16.221.046,00 TL bakiye alacaklı bulunduğu belirtilmiştir.
Mevcut rapora yönelik davacı vekilinin itirazın karşısında hazırlanan 15/10/2018 tarihli raporda ise ilk raporda değişiklik olmadığı açıklanmıştır.Ne var ki davacı vekilinin itirazlarının yerinde olduğu varsayımına göre seçenekli rapor tanzimi için bilirkişi yeniden görevlendirilmiştir. Bu defa ise sonuç olarak dava tarihi itibariyle davacının 119.658,00 TL bakiye alacak ve 1.732.658,28 TL işlemiş temerrüt faizi ve masraf olmak üzere 1.852.316,28 TL alacaklı olduğu saptanmıştır.
İlk bilirkişinin sunmuş olduğu ek rapora yeniden itiraz edilmiştir.Bu çerçevede bilirkişinin 04/09/2019 tarihli kök raporuna, 15/10/2018 tarihli ve 24/04/2019 tarihli ek raporuna yönelik itirazın devam etmesi, itirazların mevcut özelliği karşısında ehil bankacı bilirkişinin katılımının gerekmesi, özellikle davacı vekilinin 17/04/2018 tarihli itiraz dilekçesine konu hususların dahi tek tek irdelenmesi,ayrıca bilirkişinin en son sunmuş olduğu 24/04/2019 tarihli ek rapordan farklı bir sonuca varılması halinde gerekçesinin dahi üzerinde durulması,araştırma yapılırken davacı vekilinin itirazları ve faktoring şirketlerinin çalışma yöntemi ile mevcut sözleşme hükümlerinin dahi mutlak suretle dikkate alınması,sonuç olarak davacının talep edebileceği bakiye alacak ve işlemiş faiz miktarının hesaplanması için yeni bilirkişiden yeni rapor alınmasına,bu noktada davacı vekilinin itirazı da gözetilerek faktoring şirketlerinin çalışması konusunda ehil ve sektörde çalışmış aynı zamanda emekli banka müdürü bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmasına dair ara karar oluşturulmuştur.
Bu çerçevede faktoring sektörüne hakim ve faktoring emekli genel müdürü-banka emekli müdürü bilirkişi marifetiyle yapılan inceleme sonucunda 25/11/2019 tarihli rapor içeriğine göre davacı …’nin ihtarnamenin keşide ettiği tarih itibariyle ana para borcunun 249.733,37 TL olduğu,talebin 1.877.610,00 TL olduğu,ana para alacağının 119.658,38 TL,faiz alacağının 1.757.931,35 TL olarak belirlendiği ,davacının ana paranın tespitine ilişkin itirazın haklı olduğunu,ana paranın 249.733,37 TL olduğu,bu çerçevede kat tarihinden sonra yapılan tahsilatların dikkate alındığı,tahsilatlar için ana paradan düşüm yapılmayarak tüm faizlerin takip tarihinde kat edilmiş ana para üzerinden hesaplandığı,yapılan itiraz dikkate alınarak yapılan hesaplamada ana para tutarının kat tarihinde 249.733,37 TL olarak tespit olunduğu, tahsilatların faizlerden düşüldüğü,tahsil edilmemiş faizin ise 1.737.538,96 TL olduğu,faiz hesaplamalarının ve yapılan işlemlerin mevcut kararname ve yönetmelik hükümlerine uygun şekilde yapıldığı, dava dışı temlik eden şirket kayıtları ile uyumlu olduğu,esasen ilk bilirkişinin ikinci ek raporuyla dahi bulunan rakamların uyum arz ettiği, dava dilekçesinde talep edilen miktarın ise ana para olarak 119.658,00 TL,işlemiş faiz olarak 1.757.931,00 TL olduğu saptanmıştır.
Birinci bilirkişinin hazırlamış olduğu ikinci ek rapor ile ikinci bilirkişinin hazırlamış olduğu raporun uyumlu olması,esasen ikinci bilirkişinin faktoring sektöründe ehil ve müdürlük yapmış olması,daha önce hazırlanmış olan bu raporun gerekçeli ve denetime elverişli bulunması karşısında rapora itibar olunmuştur. Kaldı ki bu rapora itibar etmeye engel olacak şekilde davalıların gerekçeli bir itirazları da bulunmamaktadır.Hatta davalılar vekilinin yeni bir bilirkişi raporu alınması talebi dahi yoktur.
Bilirkişi raporunda açıklandığı ve araştırıldığı üzere ispatlanan ödeme miktarlarının usulüne uygun olarak mahsup edildiği gibi savunmalara konu bonolar yoluyla borç ödendiği noktasında davacı aleyhine delil teşkil edebilecek ispatlanmış vakıa dahi bulunmamaktadır. Esasen davalı tarafından bonoların sadece verilmiş olması,tahsil edilmediği sürece borcun ifa olunduğunu göstermeyeceği de Yargıtay’ın yerleşmiş görüşüdür.
İspat hukuku şekli hukukun içinde yer alsa da , ispat yükü maddi hukuk tarafından belirlenir… Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıalarının, iddialarının doğru olduğu veya karşı tarafın iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlamak amacı ile çekişmeli vakıalar ile ilgili deliller sunarak gerçekleştirdikleri bir hukuki faaliyettir. Delil ikame yükü ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde hakimin aleyhte karar verme tehlikesini ortadan kaldırmak amacı ile tarafların delil ikamesi faaliyeti ile kendi vakıa iddialarının doğruluğu veya karşı taraf iddialarının yerinde olmadığı yolunda hakimde kanaat oluşturmasıdır. (Bilge Umar, İspat Yükü Kavramı ve Bununla İlgili Bazı Kavramlar, İÜHFM, 1962, Cilt: 3, Sayfa: 4, 64) Bu çerçevede ödeme savunması ile ilgili olarak davacı aleyhine delil tespit edebilecek başkaca bir ispat durumu da mevcut değildir.
Yapılan açıklamalar karşısında 119.658,00TL bakiye asıl alacak, 1.757.931,00TL işlemiş faiz olmak üzere 1.877.610,00TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,119.658,00TL bakiye asıl alacağa, dava tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı avans faizinin değişen oranlarda işletilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-119.658,00TL bakiye asıl alacak, 1.757.931,00TL işlemiş faiz olmak üzere 1.877.610,00TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-119.658,00TL bakiye asıl alacağa, dava tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı avans faizinin değişen oranlarda işletilmesine,
3-Bu dava sebebiyle 128.259,53-TL karar harcı alınması gerektiğinden davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça harcanan 247,20-TL tebligat ve posta masrafı,2.750 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 2.997,20 TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı vekille temsil edildiğinden A.A.Ü.T gereğince takdir olunan 97.621,98 TL avukatlık ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde gider avansının talep halinde iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin huzurunda davalının yokluğunda ve oy birliği ile karar verildi.30/01/2020

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır