Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/276 E. 2019/199 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/276
KARAR NO : 2019/199

DAVA : Kayıt Kabul
DAVA TARİHİ : 30/12/2016
KARAR TARİHİ : 07/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan kayıt kabul davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Almanya’da ikamet eden müvekkillerinin dövize yüksek faiz sloganından etkilenerek döviz bazında yatırım yapmak amacıyla … Bankası T.A.Ş. … şubesi nezdinde, üç adet ortak hesap açtırdıklarını ve birikimlerini bu hesaplara yatırdıklarını, paralarının güvende olduğuna inanan müvekkillerinin, bankaya 03.07.2003 tarihinde TMSF tarafından el konulduğunu ve bankacılık faaliyetlerinin yasaklandığını, akabinde … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/132 Esas 2005/361 Karar sayılı ilamı ile 08.06.2005 tarihinde bankanın iflasına karar verildiğini öğrendiklerini, paralarını idari yoldan tahsil etmeye çalıştıklarını ancak bu çabalarının sonuç vermediğini, müvekkillerinin paralarının banka tarafından … Ltd. Şti(… Bankacılığı) isminde … menşeili başka bir hesaba aktarıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 63.093,14 Euro bakiyeli … numaralı, 450.119,58 Euro bakiyeli … numaralı, 49.169,21 Euro bakiyeli … numaralı … hesaplarına aktarılan müvekkillerine ait toplam 562.381,93 Euro’nun iflas tarihi olan 08.06.2005 tarihindeki T.C. Merkez Bankası’nın Efektif Satış kuru üzerinden TL karşılığı olan 949.019,50 TL’nin avans faizi ile birlikte iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; … tarafından … Bankasının bankacılık izninin kaldırıldığını, bankanın yönetim ve denetiminin TMSF’ye aktarıldığını, bankanın iflasına karar verildiğini, davacının alacak kayıt başvurusunda bulunmadığını, bunun bir dava şartı olduğunu, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, talebin zamanaşımına uğradığını, … bankasıyla … bankasının farklı tüzel kişilikler olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, müflis davalının sıra cetveline davacı alacağının kayıt ve kabulü istemine ilişkindir.
Davacıların müflis davalı bankanın şubesine davaya konu alacak tutarı kadar olan mevduatı yatırdığı olgusu sabit olup; uyuşmazlık, paranın … hesabına aktarılıp aktarılmadığı, davalıdan talep edilip edilemeyeceği, husumetin davalıya yöneltilip yöneltilemeyeceği, davada zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin gerçekleşip gerçekleşmediği, davada talep hakkının bulunduğu kabul edilecek olursa faizin türü ve başlangıç tarihine ilişkindir.
Davalı Müflis … Bankası T.A.Ş’nin …’nın 03.07.2003 tarihli kararıyla bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı ve dayanağının 4389 sayılı Yasanın 14/3. maddesi olduğu, daha sonra aynı yasanın 16/1. maddesi gereğince bankanın yönetim ve denetiminin TMSF’ye intikal ettirildiği, mahkememizin 2004/132 E. sayılı dosyasında bankanın iflasının istendiği, 08.06.2005 tarihli kararla … Bankası T.A.Ş’nin iflasına karar verildiği ve bu kararın 20.04.2006 tarihinde kesinleştiği ve bankanın iflasının TMSF tarafından 2005/1 dosya üzerinden yürütüldüğü anlaşılmaktadır.
Yapılan yargılama sırasında davacıların, dava öncesi iflas idaresine kayıt ve kabul isteminde bulunmadığı anlaşılmakla; gerekli başvuruda bulunmak üzere davacılara uygun süre verilmiş, tasfiye tamamlanana kadar kayıt ve kabul isteminin değerlendirilebileceği dikkate alınmış; TMSF tarafından verilen mahkememize verilen 04/04/2018 tarihli cevap yazısında davacıların kayıt ve kabul isteminin reddine karar verildiği ve davacılar vekiline red kararlarının tebliğ edildiği bildirilmiştir.
Husumet Sorunu; Müflis … Bankası A.Ş’nin yönetim ve denetiminin önce TMSF’ye devredildiği, daha sonra iflasına karar verildiği, davacılara verilen hesap cüzdanı incelendiğinde davacılar tarafından yatırılan paranın … hesabına kaydedildiği anlaşılmaktadır.
Emsal nitelikte Yargıtay 11. HD’nin 28/06/2012 tarih, 2010/2511 Esas, 2012/11354 Karar sayılı ilamında;
“Davacı vekili, müvekkilinin Almanya’da çalışarak biriktirdiği paraları gurbetçiler için Türk gazetelerinde verdiği Dövize Yüksek Faiz başlıklı ilanına aldanarak … Bankası’na yatırdığını ve hesap cüzdanı aldığını, bankanın 03.07.2003 tarihli kararla TMSF’ye devredildiğini, ayrıca … tarafından …’ye para yatıranlara paranın ödenmeyeceğinin belirtildiğini, oysa ki müvekkilinin parayı …’ye değil bankaya yatırdığını, cüzdan üzerine … yazılmasının müvekkilinin talimatı dışında olduğunu, davalı banka yanında bu bankanın ve … Ltd’nin hakim ortağı olan K.U.’nun da doğan zarardan sorumlu olduğunu, ayrıca … çalışanı … Bankası A.Ş yönetim kurulu üyesi ve daha sonra Müflis … Bankası A.Ş Genel Müdürü olan … ve temsil ettiği …’nın da zarardan sorumlu olduğunu, TMSF’nin de el koyarak müvekkilini zarara uğrattığını ileri sürerek … Ltd adlı bankanın dava tarihinde bankacılık izninin ve hiçbir ticari faaliyetinin bulunmadığını ve bu nedenle bu bankadan paranın tahsil edilmesinin mümkün olmadığının ve paranın … Bankası A.Ş. bünyesinde bulunduğunun ve …’ye aktarılmadığının tespitine, 109.520,75 Euro karşılığı olan 210.104,61 TL’nin davalılardan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
… vekili, öncelikle kurum aleyhine açılacak davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddine talep etmiştir.
Davalı … vekili, kendisinin el konulmadan önce bankaya … tarafından yasa gereği yönetim kurulu üyesi olarak atandığını, daha sonra genel müdürlük ve yönetim kurulu üyeliğine getirildiğini, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini zira, 4389 sayılı Bankalar Yasası’nın değişik 24/6 md gereğince … tarafından atanan görevlilere dava açılamayacağını, yine 5411 sayılı yasanın 127/5 maddesi uyarınca müvekkili hakkında soruşturma izninin verilmesinin ilgili bakana ait olduğunu ve haklarında dava açılamayacağının belirtildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
TMSF vekili, müvekkilinin Bankalar Yasası’ndan kaynaklanan yetkileri gereğince … Bankası’na el koyduğunu, ayrıca idari işlem olması nedeniyle davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Müflis … Bankası T.A.Ş iflas idaresi vekili, davacının iflas masasına alacağı için başvurduğunu, İİK 235. md belirtilen 15 günlük sürenin geçtiğini, … Bankası …’nin ayrı bir tüzel kişilik olduğunu ve husumetin ona yöneltilmesi gerektiğini, davacının talimatı ile işlemlerin yapıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
K.U., davaya yanıt vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, …’nın işlemlerinin idari yargı yoluna tabi olduğu ve işlemleri denetlemenin mahkemenin görevi dışında kaldığı, davalı TMSF’nin ise bankaya el koymakla beraber ayrı bir yönetim atadığı ve daha sonra bankanın iflas ettiği anlaşılmakla TMSF’ye husumet yöneltilemeyeceği, müflis … Bankası A.Ş ile … ve …. hakkında açılan davaların da banka ortaklarının ve yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu yasada düzenlenmiş olduğu gibi TTK’da da sermaye ile sınırlı sorumluluk ilkesi olduğunu ve öncelikle şirkete husumet yöneltilmesi gerektiği bunun yanında banka aleyhine açılan davanın ise öncelikle alacağın …’den tahsili yoluna gidilmesi ve bunun için tüm yasal yolların tüketilmesinden sonra bankaya husumet yöneltilmesi gerektiği, ayrıca davacının dava dilekçesinin sonuç kısmının 1. ve 2. maddesindeki hususların tek başına tespit davası olarak ileri sürülmesinin olanaklı olmadığı, açılacak bir eda davası ile ileri sürülebilecek konular olduğu gerekçesiyle … hakkında açılan davada mahkemenin görevsizliğine, TMSF hakkında davanın husumet nedeniyle reddine, müflis … Bankası T.A.Ş., …., … hakkında açılan davanın ise erken açılmış dava olması nedeniyle reddine, … hakkında eda davası açılması gerekir iken tespit davası açıldığından … LTD hakkında açılan davanın da reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili, Müflis … Bankası A.Ş. vekili ve davalı … vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin TMSF, … davalı …’ye yönelik tüm temyiz itirazları ile, davalı Müflis … Bankası vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Ancak, davanın açılmasından sonra Dairemiz önüne gelen emsal uyuşmazlıklardan davalı Bankanın iflasına karar verildiği ve ikinci alacaklar toplantısının yapıldığı (İİK.194) ve … bankasından tahsilat yapılmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından, mahkemece davaya kayıt kabul davası olarak bakılmak gerekirken, bu hususun nazara alınmaması doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3-Dava, banka hesabındaki paranın tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin parasını gerçekte davalı … Bankası A.Ş’ye yatırdığını, bu bankanın çalışanlarının paranın başka bankaya yatırıldığını açıklamadıklarını, logolar dahil … bankasıyla aynı banka gibi davrandığını, yönetim ve faaliyetleri dikkate alındığında … bankasının paravan amaçlı kurulduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin meydana gelen zararından sorumlu olduğunu, davalı …’nun ise, bu bankanın yöneticisi bulunduğunu, TTK’nun 336. maddesi uyarınca sorumluluğunun olduğunu ileri sürmüştür. Ayrıca, aralarında davalı …’nun da bulunduğu davalı … Bankası A.Ş’nin yöneticileri hakkında davalı … Limited’e aktarılmayan paralarla ilgili olarak dolandırıcılık yaptıkları iddiasıyla … 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını ve bu davanın derdest olduğunu bildirmiştir. Davacı ve davacı durumundaki diğer mudilerin iradesinin fesada uğratıldığının veya benzer bir eylemin tespit edilerek davalı … ile diğer davalı … Bankası yöneticileri hakkında verilebilecek olası bir mahkumiyet kararının, eldeki bu davayı etkileyebileceği açıktır.
Bu durum karşısında, davalı … ile davalı Müflis … Bankası A.Ş’nin diğer yöneticileri hakkında açılan kamu davasının akıbetinin araştırılması, sonucunun beklenmesi, mahkumiyet kararı çıkması halinde bu kararın hukuki sonuçlarının BK.nun 53 ncü maddesi çerçevesinde değerlendirilmek suretiyle, aynı Yasanın 41 ve TTK.nun 321/son maddeleri uyarınca …’nun hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
4-Davalılardan …, Müflis … Bankası A.Ş.’ne … tarafından el konulmasından sonra yönetim kurulu üyesi olarak, daha sonra bankanın 03.07.2003 tarihinde TMSF’ye devri üzerine TMSF tarafından yönetim kurulu üyesi ve genel müdür olarak atanan bir kamu görevlisidir. Davalının atandığı ve görev yaptığı dönemde yürürlükte olan 4389 sayılı Bankalar Kanunun 24/6. maddesi ve halen yürürlükte olan 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 127/4-5. maddesi “… kurul veya fon tarafından atanan yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeleri aleyhine görevlerinin ifası sebebiyle açılmış bulunan davalar da atamayı yapan ilgili mercii olan kurum veya fon aleyhine açılmış sayılır ve bu davalarda da husumet ilgili kuruma yöneltilir.” hükmüne haizdir. Bu itibarla mahkemece davalı …’nin hukuki durumunun açıklanan maddeler dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı … yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin davalılar TMSF, … ve davalı …’ye yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin Müflis … Bankası A.Ş. yönünden yaptığı temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin davalı … yönünden yaptığı temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bu davalı yararına BOZULMASINA … karar verildi.”
Emsal nitelikte Yargıtay kararı da dikkate alındığında davacıların, paralarını gerçekte davalı müflis Bankaya yatırdıkları, bu bankanın çalışanlarının, paranın başka bankaya yatırıldığını açıklamadıkları, logolar dahil … bankasıyla aynı banka gibi davranıldığı, yönetim ve faaliyetleri dikkate alındığında … bankasının paravan amaçlı kurulduğunun anlaşıldığı, davacıların zararından davalı müflis bankanın sorumlu olduğu gözetilerek davacıların husumeti doğru kişiye yönelttikleri, davada pasif husumetin davalıya düştüğü anlaşılmaktadır. Kaldı ki; emsal nitelikteki yukarıda alıntılanan Yargıtay kararına konu yerel mahkeme kararında (dosyamız davalısı) Müflis … Bankası T.A.Ş hakkında açılan davanın erken açılmış olması nedeniyle reddine karar verilmiş, Yargıtay tarafından farklı bir sebep ve gerekçe ile bozma kararı verilmiş, husumetin davalıya yöneltilemeyeceği bozma kararında belirtilmemiştir.
Zamanaşımı Sorunu; Daha önce benzer davalar, offshore şirketlerinin aczi sabit olmadığından ‘zamansız açılmış davalar’ olduğu kabul edilerek reddedilmiştir. Dava açma imkanının bulunmadığı, açıldığında -zamansız kabul edildiği- dönemde zamanaşımı süresinin dolduğu kabul edilemez. Davacının yatırdığı mevduatın başka yollardan … şirketinden tahsil imkanının kalmadığını öğrendiği tarihten itibaren zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı, buna göre henüz zamanaşımı süresinin dolmadığı kabul edilmiştir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi raporunda özetle; Yapılan inceleme, değerlendirme ve hesaplamalar sonucunda davalı tarafın, davacılara ait,
… numaralı, 05/09/2003 vadeli, 49.169,21 EURO bakiyeli,
… numaralı, 14/08/2003 vadeli, 63.093,14 EURO bakiyeli ve
… numaralı, 20/12/2012 vadeli, 450.119,58 EURO bakiyeli
… mevduatların varlığına yönelik bir itirazlarının bulunmadığı, söz konusu Euro mevduatlara, davacı tarafın … Şubesinde bulunan DM mevduat hesaplarının ve … mevduat için yine … Şubesine yatırdıkları DM mevduat hesaplarının ve işleyen faizlerinin kaynak teşkil ettiği, bu nedenle DM hesaplar için yatırılan tutarlar, talimatlarda ve hesap cüzdanlarında yer alan DM/Ꞓ faiz oranları sabit kabul edilerek yapılan hesaplamalar sonucunda dava konusu Euro mevduatların varlığının teyit edildiği, ancak tarafımızca hesaplanan tutarlar ile hesap cüzdanlarında yer alan Euro mevduat tutarları arasında farklar oluştuğu, ancak davalı tarafın hesap cüzdanları mevcudu Euro mevduat tutarlarına yönelik bir itirazının bulunmadığı, davalı taraf bünyesinde uygulanan … … adı altında mevduat toplama işleminin havale görünümlü mevduat toplama olduğu, davalı tarafın bankacılık usullerine aykırı ve yasalarla dayanaksız bir şekilde yaptığı işlemlerden dolayı davacıların herhangi bir hatasının bulunmadığı,
Davalı tarafın … bankasını adeta … bankası ile hiçbir organik bağı olmayan yabancı bir muhabir banka olarak görerek … mevduat işlemlerini muhabirlik hizmeti aracılık hizmeti olarak nitelendirdiği, ancak … mevduatların … Bankası bünyesinde kaldığı, nitekim davacıların da davalı taraf bünyesinde yukarıda belirtilen vadelerde de 3 adet Euro hesabına ait toplam 562.381,93 Euro paraları kaldığı, söz konusu mevdut alacaklarının davacılara ödenmediği mevduatlarını alamayan davacıların zararından davalı tarafın sorumlu olduğu, davalı tarafın … faaliyetlerinden ötürü davacıya yatırmış olduğu paraları tanzim yükümlülüğü altında bulunduğu davacı tarafın … bankasının … Bankası dışında ayrı bir banka olduğu yönündeki itirazlarının kabul edilemeyeceği mevduatların görüntüde … hesap şeklinde işlem gördüğü, ancak paranın gerçek borçlusunun davalı taraf olduğu, bu nedenle takdiri yüce mahkemeye ait olmak üzere belirtilen mevduatların davalı banka iflas idaresine kaydı gereken mevduat alacakları olabileceği, bu çerçevede söz konusu mevduat alacakları olan;
05/09/2003 vadeli, 49.169,21 EURO,
14/08/2003 vadeli, 63.093,14 EURO,
20/12/2012 vadeli, 450.119,58 EURO
mevduatlara belirtilen vade tarihlerinden … Bankasının iflas tarihi olan 08/06/2005 tarihine kadar 3095.S.Kanun doğrultusunda Kamu Bankalarının Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanması, 08/06/2005 iflas tarihinden itibaren de TCMB döviz alış kuru/TL-1,6769 üzerinden TL’ye dönüştürülmesi gerektiği (davalı tarafın itirazları çerçevesinde), bu doğrultuda davacı tarafın … hesaplarına aktarılan 3 hesap toplamı 562.381,93 EURO’nun şimdilik iflas tarihi olan 08/06/2005 tarihinde TCMB Efektif Satış Kuru üzerinden TL karşılığı olan 949.019,50-TL’nin davalı iflas idaresinden tahsilini sağlamak yönünden iflas masasına kayıt ve kabulüne, bu alacağa 07/03/2003 tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine yönelik taleplerinin mahkemenin taktirinde olduğu rapor edilmiştir.
Alınan bilirkişi raporunda da belirtilmiş olduğu üzere; davacılar adına … Bankası T.A.Ş. … Şubesi aracılığıyla … Limited (…) nezdinde hesap açıldığı, açılan hesaptaki paranın … bankasının …’taki hesabına herhangi bir aktarımda bulunulmadığı, ancak … Bankasında hesap açıldığı gibi bir görünüm oluşturulduğu, mevduatın davalı banka nezdinde ve onun sorumluluğu altında bulunduğu anlaşılmıştır. Müflis bankanın bir kısım ortak ve yöneticileri hakkında ceza davası açıldığı, açılan davada bankanın söz konusu yöneticileri tarafından davacılar ve onların durumundaki diğer … hesabı açtıranların iradelerinin fesada uğratıldığı ve bu suretle … hesaplarına para yatıran kişilerin haksız ve hukuka aykırı bir fiile maruz bırakıldıkları anlaşılmıştır.
Emsal nitelikli Yargıtay 11. H.D.nin 2011/5613-2012/12195 sayılı, 10.7.2012 günlü kararında;
“…. 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen 29.11.2005 tarihli karar ile davalı bankanın külli halefi … A.Ş.’nin ve diğer davalı …’in yöneticisi olan davalı … hakkında, ‘… hesapları üzerinden banka vasıta kılınmak suretiyle dolandırıcılık’ suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş ve işbu ceza hükmü Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 19.10.2006 gün ve 1600-16357 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir. Ceza mahkemesince verilen ve kesinleşen kararın gerekçesinde, davalı … ve … A.Ş.’nin diğer bir kısım yöneticilerinin, … A.Ş. aracılığıyla … hesabı açtıran 4204 kişiyi, bankayı vasıta kılmak suretiyle dolandırdıkları ve bu suretle topladıkları paraların B… Holding bünyesindeki şirketlere ucuz kredi olarak aktarıldığı, offshore bankasının paravan bir şirket olarak davalı … tarafından yakınlarına kurdurulduğu açıklanmıştır. Bir başka söyleyişle, … A.Ş.’nin söz konusu yöneticileri tarafından davacı ve onun durumundaki diğer off-shore hesabı açtıranların iradelerinin fesada uğratıldığı ve bu suretle off-shore hesaplarına para yatıran kişilerin haksız ve hukuka aykırı bir fiile maruz bırakıldıkları…”
kabul edilmiştir.
Emsal nitelikte Yargıtay 23. HD’nin 21/04/2015 gün, 2014/4733 esas 2015/2793 Karar sayılı kararında;
“Davacı vekili, müvekkilinin müflis bankanın … Şubesine 71.000 Euro hesap açmak istediğini, ancak banka çalışanı ve yetkililerinin müvekkilinin iradesini fesada uğratarak ve paranın devlet garantisinde olduğu güvencesi verilerek yurt dışında kurulu olan … Limited adıyla hesap cüzdanı verildiğini, yönlendirmenin banka yöneticilerinin talimatıyla yapıldığını, banka yönetici ve çalışanlarının suç teşkile eden bu eylemleri nedeniyle birçok soruşturma yapıldığını, para yatırdığı bankaya ait hesap cüzdanı aldığını düşünen davacıya farklı bir kuruluşun hesap cüzdanının verildiğini, davalının iflası üzerine yapılan başvuruya rağmen paranın ifade edilmediğini ileri sürerek, 71.000,00 Euro’nun 03.09.2002 tarihinden itibaren faiziyle birlikte iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın hesap açılan ve ayrı tüzel kişiliği bulunan … bankasına yöneltmesi gerektiğini,banka çalışanlarınca yönlendirme yapılmadığını, bankaların tüzel kişiliğinin farklı olduğunu, yüksek faiz getirisi nedeniyle davacının isteği ile parasını … bankasına yatırdığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının müflis bankanın Lüleburgaz şubesine mevduatını yatırdığı, geçerli bir talimatı olmadığı halde parasının …’taki … banka hesabına aktarılmış gibi gösterildiği halde bankacılık uygulamaları gereğince gerçek anlamda paranın ilgili bankaya aktarılmayarak banka bünyesinde kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle Yargıtay 11. HD’nin 31.10.2012 tarih ve 2011/1446 E, 2012/17031 K sayılı ilamında da açıklandığı üzere, emsal dosyalardan …’ta kurulu bulunan … Limited Şirteti’nin herhangi bir malvarlığının bulunmadığının anlaşılması üzerine önce … Limited Şirketi’ne dava açılması, sonucu alınamazsa müflis … Bankası A.Ş’ne dava açılması gerektiğine ilişkin Yargıtay uygulamasından dönüldüğüne, bu son uygulamanın yerleşik uygulama haline geldiğinin anlaşılmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Dava kayıt kabul istemine ilişkindir. Dairemize intikal eden bir kısım dosyalardan, başka davacılar tarafından da iflas masasına benzer başvuruların yapıldığı ve davalı müflis … Bankası A.Ş.’nin yöneticileri hakkında müşterilerini kandırarak ve bankayı vasıta kılmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediklerinden bahisle kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır. Davacının talebi içinde kendisine ait paranın … Limited Şirketi’ne gönderilmeyip davalı bankada kaldığı, bankanın da mevduattan sorumlu olduğu iddiası da bulunduğundan, davaya bu kapsamda bakılarak davalı bankanın Bankalar Kanunu ve TTK. hükümleri gereğince, davacı zararından sorumlu olup olmadığı hususu incelenerek davacı ve davacı durumundaki diğer mudilerin iradesinin fesada uğratıldığının veya benzer bir eylemin tespit edilerek davalı … Bankası’nın dava dışı yöneticileri hakkında verilebilecek olası bir mahkumiyet kararının, davalı bankanın hukuki durumunu etkileyebileceği gözetilmelidir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “ceza hukuku ile medeni hukuk arasında münasebet” başlıklı 53. maddesi: “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” hükmünü içermektedir. Karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesinde de benzer düzenlemeye yer verilmiştir. Görülmektedir ki, ceza mahkemesinin “delil yetersizliğine dayanan beraat kararının” hukuk hakimini bağlamayacağı ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa, diğer anlatımla beraat kararı suçun sanıklar tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu kararın hukuk hakimini de bağlayacağı, ceza davasında hükme dayanak yapılan maddi olgularla ve özellikle eylemin hukuka aykırılığını ve failini belirleyen, mahkumiyet kararının bu yönlerinin hukuk hakimini bağlayacağı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hakimini bağlamayacağı hususları doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında kabul edilmektedir. Öte yandan, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (YHGK.nın 10.01.975 gün ve 1971/T-406 E., 1975/1 K. ; YHGK.nın 23.01.1985 gün ve 1983/10-372 E, 1985/21 K. sayılı ilamları). Bilindiği gibi ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgular hakkındaki kesinleşmiş saptaması, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturur. Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli bir konumda olmasıdır (HGK.nun 16.09.1981 gün ve 1979/1-131 E., 1981/587 K. sayılı ilamı, Mustafa Çemberci, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s. 22 vd; Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, s. 844; YHGK’nın 28.03.2012 gün ve 19-24 E, 243 K sayılı ilamı). Böylece, kural olarak hukuk hakimi ceza yasasındaki hükümlerle ve ceza hakiminin kararıyla bağlı tutulmamış; BK’nın 53. maddesi ile bağımsızlık ilkesi benimsenmiştir (Mustafa Reşit Karahasan, Tazminat Hukuku, 1996, s. 437 vd.) Bu itibarla mahkemece müflis bankanın eski yöneticileri hakkında açılan kamu davasının hukuki sonuçlarının BK’nın 53. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği”
şeklindedir.
Mahkememizce görülüp karara bağlanan benzer nitelikteki 2017/852 E. 208/1132 K. sayılı dosya kapsamında Yargıtay bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; müflis Banka hissedarları, yöneticileri ve çalışanları hakkında açılan kamu davalarının birleştirildiği … 8. Ağır Ceza Mahkemesinde “… Ltd. vasıta kılınmak suretiyle işlenen” suçlara ilişkin nitelikli zimmet, nitelikli dolandırıcılık, gerçeğe aykırı muhasebe işlemleri yapmak, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve üye olmak suçlarından yürütülen ceza yargılaması sonucunda verilen mahkemenin 29.03.2013 günlü 2008/10 Esas 2013/11 Karar sayılı iki ciltten oluşan kararı dosya içine getirtilerek incelenmiş, yargılama sonucunda nitelikli dolandırıcılık, gerçeğe aykırı muhasebecilik işlemleri yapmak, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve üye olmak suçları yönünden tüm sanıklar hakkında 765 sayılı TCK uyarınca ceza zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma kararları verildiği, hakim ortak ve fiili yönetici … hakkında nitelikli banka zimmeti suçundan ve 5411 sayılı Kanuna aykırılık suçundan, … Ltd. son yönetim kurulu üyeleri hakkında da zimmete iştirak ve 5411 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından mahkumiyet kararları verildiği, kararların Yargıtay temyiz incelemesi sonucu 28.01.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
… 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/10 E. 2013/11 K. sayılı dosyasında kararın gerekçe kısmında açıkça belirtildiği üzere … Ltd.’nin … ailesi tarafından …’de 26.11.1992 tarihinde … bankacılık yasasına göre faaliyetlerini … hudutları haricinde gerçekleştirecek şekilde tüzel kişiliğe haiz sınırlı sorumlu 1.000.000,00 USD ödenmiş sermaye ile kurulduğu, ilk kuruluşunda %86 hissenin … Bankası A.Ş’ye, %5 hissesinin … ve geri kalan %9 hissesinin de birer hisseden olmak üzere … grubu ailesi üyeleri ve diğer bir kısım kişilere ait olduğu, … tarafından 03.07.2003 tarihinde bankaya el konulmasından sonra 11.07.2003 tarihinde de … Ltd.’nin faaliyetlerine son verildiği, 23.02.2003 tarihinde bankacılık lisansının iptal edilerek tüzel kişiliğinin sonlandırıldığı ve … Ltd.nin yönetim kurulu üyeliği ve genel müdürlüğünü üstlenen kişilerin … Ltd.’nin ortağı olmakla birlikte aynı zamanda … grubuna dahil şirketlerde hissedar ve yönetici konumunda bulundukları, bu nedenle … A.Ş’den U. grubuna yapılan kaynak aktarımda etkin rol aldıkları, dolayısıyla … Ltd.’nin yönetim ve denetiminin … ailesinin kontrolü altında bulunduğu, … Bankası A.Ş’nin hakim hissedarı ve yönetim kurulu üyelerinin cürüm işlemek amacıyla örgüt kurmak ve örgüt adına eylemlerde bulunmak, … Ltd. yoluyla mevduat toplayıp, mevduat sahiplerinin dolandırılması ve … Ltd.’ye para yatıran mudilere ait hesapların … Bankası A.Ş’ye aktarıldığı, … U. grubuna yapılan kaynak aktarımında … hesaplarının vasıta olarak kullanıldığı, … Ltd merkezinin Kıbrıs’ta olması ve yine fiili olarak faaliyet gösteren bir banka olmayıp hiçbir şubesi ve çalışma alanı bulunmayan ve sadece 35 metrekarelik bir merkezde çalışıyor olarak gösterilen bir şirket olduğu, mudilerin iradelerinin yanıltılması suretiyle havale talimatlarının imzalattırıldığı ve esasında bu paraların … Ltd.’ye aktarılmadığı, … Bankası A.Ş. nezdinde kaldığı ve bankanın muhasebe kayıtlarının iki ayrı şekilde tutulduğu, gerçek mevduatın hiçbir zaman resmi kurumlara bildirilmediği ve gerçek mevduat ile resmi kurumlara bildirilen bilanço arasındaki farkın … grubu şirketlerine aktarıldığı, … tespitlerinin yapıldığı ve netice itibariyle … Bankası A.Ş hakim hissedarları ve bir kısım yönetim kurulu üyeleri hakkında bir kısım suçlardan mahkumiyet, bir kısmından zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma ve bir kısım sanıklar hakkındaki beraat kararlarının verildiği anlaşılmaktadır. … Bankası A.Ş yöneticileri hakkında açılan ve bir kısım sanıklar hakkında mahkumiyet kararının da verildiği bu ceza dosyasında yapılan tespitlerden, davacıların da aralarında bulunduğu 10.153 kişinin … mağduru olarak anıldığı, bankaya yatırdıkları paraların … Ltd.’ye hiçbir zaman aktarılmadığı, tamamının banka nezdinde bulunduğu ve … grubu şirketlerine kaynak aktarımında kullanıldığı açıkça anlaşıldığından davacılar tarafından … Bankası A.Ş’ye yatırılan davacı alacağından davalı … Bankası A.Ş’nin sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak; davacı ve benzeri durumdaki hesap sahiplerinin yatırdıkları paraların yurtdışına çıkarılmadığı, … şirketinin … Bankası T.A.Ş merkez şubesindeki hesabına aktarıldığı, bir takım grup şirketlerine kredi sağlanmasında kullanıldığı, … Bankası T.A.Ş hesabında kaldığı, böylece fona devredilme, birleşme ve ünvan değişikliği gibi süreç sonunda söz konusu mevduatın iadesinden müflis bankanın iflas idaresinin sorumlu olduğu anlaşılmakla; hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacıların kayıt ve kabul istemi yerinde görülerek mevduatın yabancı para cinsinden olması dolayısıyla iflas tarihindeki TCMB Efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığı olarak sıra cetveline kayıt ve kabulüne karar vermek gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile; Müflis … Bankası T.A.Ş. iflas idaresi tarafından oluşturulan iflas tasfiye masasına 562.381,93-EURO asıl alacağın iflas tarihi olan 08/06/2005 tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden TL karşılığı olan 949.019,50-TL davacı alacağının imtiyazsız alacak olarak kayıt ve kabulüne,
2-Davalı harçtan muaf olup davacı tarafça yatırılan 29.20-TL başvuru harcı ile 29,20-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacılara iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan posta ve tebligat masrafı 122,30-TL, bilirkişi ücreti 700,00-TL olmak üzere toplam 822,30- TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince taktir olunan 2.725,00-TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
7-Davalı tarafından yatırılan delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflardan geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 GÜN içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 07/03/2019

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır