Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/249 E. 2019/876 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/249
KARAR NO : 2019/876

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/03/2017
KARAR TARİHİ : 21/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle;müvekkilinin …hükümleri gereğince piyasa katılımcılarına alınan piyasa işletim ücreti karşılığı hizmet verdiğini, davacının tüm piyasa adına fatura düzenleyip tahsil ettiğini,tahsil ettiği tutarları piyasa katılımcılarına dağıttığını, … gereğince … faturanın yayınlanma tarihinin faturanın tebliğ tarihi olarak kabul edildiğini, bu hüküm gereğince davalıya, davalının piyasadaki işlemlerinden dolayı 3.608.745,92TL bedelli fatura düzenlendiğini, … yayınlanarak tebliğ edildiğini, davalının fatura borcunu ödemediğini, … gereğince amme alacaklarının tahsili usulü hakkındaki kanunun 51. Maddesine göre faiz tahakkuk etmesi gerektiğini, davalının 50.745,35TL ödeme yaptığını, kalan borcun 383.860,62TL olduğunu belirterek itirazın iptaliyle takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiş olup inkar eden konumundadır.
Dava,İİK m.67 dayalı itirazın iptaline ilişkindir.
Taraflar arasında piyasa katılım anlaşması imzalandığı, sözleşme gereğince davalının piyasa katılımcısı olduğu sözleşme gereğince piyasa katılımcısının gün öncesi piyasası ve gün içi piyasası hariç olmak üzere ikili anlaşma bildirimlerine dengeleme ve uzlaştırma mekanizmasına katılım hakkını elde ettiği, davacı tarafından düzenlenen faturanın dava öncesi ödendiği,yargılama sırasında davalı vekilinin 20/03/2018 tarihli dilekçesi ile asıl alacağın kabul edildiği,asıl alacağa yönelik itirazların geri alındığı,diğer tüm faiz ve ferilere yönelik itirazın devam ettiğine yönelik beyan sunulduğu tartışmasızdır.
Taraflar arasında tartışma konusu olan husus dava öncesi ve takip sonrası yapıldığı tartışmasız olan ödemenin varlığı olması karşısında dava tarihi itibariyle davacının takibe konu asıl alacağın ne olması gerektiği,davalı vekilince takip konusu alacağın kabul edilmiş olması karşısında bu asıl alacak yönünden hangi kararın verilmesi gerektiği,buna göre asıl alacak dışındaki itiraza konu diğer talep yönünden itirazın iptaline karar verilmesinin gerekip gerekmediği, tarafların tazminat talebinin kabulünün gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında bilirkişi tarafından hazırlanan kök rapor içeriğine göre ana para alacak tutarının 383.860,62 TL olduğu ,temerrüt tarihi,takip tarihi, uygulanacak gecikme zam oranı dikkate alındığında ise takip tarihi itibariyle toplam alacak tutarının 386.774,15 TL olduğu,bu miktarın takip talebindeki miktar ile aynı bulunduğu, tarafların kabulünde olan ödeme miktarının düşürülmesi sonucunda ise dava tarihi itibariyle asıl alacağın 321.443,64 TL olarak tespit olunduğu açıklanmıştır.
Alınan bilirkişi raporuna yönelik itiraz karşısında BK m.100 hükmü gözetilmek suretiyle hazırlanan ek raporda bu defa dava tarihi itibariyle bakiye ana para miktarının 318.366,39 TL olduğu,yine bu tarih itibariyle diğer kalemlerde dikkate alındığında ve ayrıca gerekli kısmi ödeme tutarlarının indirilmesi ve buna göre gerekli faizin yürütülmesi sonucunda dava tarihi itibariyle hesaplanan alacak miktarının 385.996,29 TL olduğu saptanmıştır.
Ne var ki,alınan bu ek rapora sadece davacı vekilinin itirazı olmakla ve ayrıca konu ile ilgili yargısal uygulama karşısında,takip sonrası ve dava öncesi olmak üzere, 10/02/2017 tarihi itibariyle yapılan 50.000,00TL tutarlı ödeme dahi gözetilerek,bu konudaki Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Yargıtay 19 HD’nin bu tip durumlar için 2004 tarihinden itibaren yerleşik olarak devam eden uygulaması dahi dikkate alınarak ve bu uygulamaya atıf yapılarak davacının dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olduğu miktarın yeniden hesaplanması, bu hesabın adı geçen Yargıtay uygulamasındaki yönteme göre yapıldığının açıklanması amacı ile bilirkişiden yeniden ek rapor alınmıştır.
Bu defa bilirkişi hazırlamış olduğu 15/10/2019 tarihli ek raporda dava tarihi itibariyle ana para miktarını,takip tarihini,dava tarihini,uygulanacak gecikme zammını tek tek tespit etmiş,akabinde takip sonrası yapılan kısmi ödeme tutarı 70.641,80 TL olmakla bu tutarı dahi TBK m.100 hükmü uyarınca öncelikle faiz ve fer’ilerinden mahsup ederek Yargıtay uygulamasında benimsenen yönteme uygun şekilde hesaplama yapmış,bu hesap sonucunda dahi dava tarihi itibariyle davacının 386.459,21 TL asıl alacağının bulunduğu saptanmıştır.
Davacı vekili takibe konu asıl alacak ile ilgili itirazından vazgeçmiştir.Bu nedenle öncelikle asıl alacak ile ilgili verilmesi gereken kararın tartışılması gerekir.
Yargıtay uygulamasında da kabul edildiği üzere itirazın iptali davasının açılması ve görülmesi için gerekli özel dava şartlarından biri de icra dosyasına süresi içinde ve usulüne uygun yapılan bir itiraz nedeni ile icra takibinin durmuş olmasıdır.Usul tekniği açısından bu dava şartının varlığının dava açılması esnasında varlığı gerektiği gibi hükmün verileceği aşamaya kadar dahi bu şartın varlığının devam ettirmesi HMK m.115 gereği,esas hakkında hüküm verilebilmesi açısından zorunludur.Ne var ki somut olayda yargılama aşamasında davalı vekili icra takibine konu olan asıl alacak ile ilgili itirazını kayıtsız ve şartsız geri almış,itirazdan vazgeçmiştir.Yargıtay uygulaması da gözetildiğinde “itirazdan vazgeçme halinde davanın hukuki yarar olmaması gerekçesiyle reddi” düşünülmelidir.(Yargıtay 19.H.D.2006/6566E.2007/907K.sayılı ilamı)
Bu suretle tarafların kabulünde olan,ihtilaf dışı kalmış bulunan,halihazırda takibe konu edilmesine engel bulunmayan asıl alacak yönünden davaya devam olunmasında hukuki yarar kalmamıştır.
Bilindiği üzere hukuki yarar HMK m.114 hükmüne göre dava şartı niteliğinde olup artık asıl alacak yönünden hüküm verilebilmesi mümkün değildir.Ancak asıl alacak yönünden davanın dava şartı yokluğundan reddi söz konusu olsa dahi davacı dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olup davanın esası hakkında karar verilmemesi tamamen davalı taraftan kaynaklandığından dolayı davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekecektir.
Öte yandan itirazın iptali davasına konu edilen 371.596,05 TL asıl alacak yönünden davacının haklı olduğu sübut bulmuştur.Bu noktada asıl borç tutarının dışında tüm fer’ilere itiraz edilmiş ve davacı sadece asıl alacak konusu olan 371.596,05 TL’yi dava konusu etmiştir. Nitekim davacı vekili 22/08/2017 tarihli açıklayıcı dilekçesiyle de sadece 371.596,05 TL miktar yönünden itirazın iptali davası açtığını ayrıca ve açıkça belirtmiştir ve sadece bu kısım yönünden de harcı yatırmıştır.Kaldı ki ön inceleme duruşmasında da uyuşmazlığın bu konuda olduğu tespit edilmiş,bu yöne ilişkin bir itiraz ise ileri sürülmemiştir.O halde takip tarihindeki diğer kalemler dava konusu değildir.
İtirazın iptali davasına konu bu miktar ile ilgili olmak üzere ve takip talebinde belirtildiği gibi ” takip tarihinden itibaren ve değişen oranlarda faiz talep edilmesi, icra gideri ve avukatlık ücreti talep olunması İİK m.58,m.59 hükümlerine uygun olduğu gibi yapılacak kısmi ödemelerin BK m.100 hükmüne göre öncelikle faiz ve masraflarında mahsubu ile tahsili talebi” de kanun hükümlerine uygundur.Bu ibareler yönünden Yargıtay uygulaması da dikkate alındığında davacının itirazın iptalini talep etmekte hukuki yararı mevcuttur.
Nihayet tartışılması gereken diğer husus ise tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasındadır.Bilindiği üzere İİK m.67/f.2 hükmü uyarınca davalı borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi halinde borçlu,takibinde haksız ve kötü niyetli olması halinde alacaklı aleyhine tarafın talebi üzerine ret veya hükmolunun meblağın %20sinden aşağı olmamak üzere uygun tazminata hükmedilir.
İtirazın iptali davalarında,Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2004 yılı öncesi ve genel olarak inkar tazminatına esas haklılık durumu takip tarihi itibariyle değerlendirilmekte iken daha sonradan takip sonrası ve dava öncesi ödemenin mevcudiyeti halinde dava tarihi itibariyle haklılık durumunun tespiti,inkar tazminatının ise buna göre takdiri yargısal olarak kabul edilmiştir.Buna göre davanın açıldığı tarih itibariyle davacı dava konusu edilen miktar yönünden dava açmakta haklıdır.Bu konu bilirkişi raporuyla saptandığı gibi daha önemlisi davalı vekili 20/03/2018 tarihli dilekçesiyle dava tarihi itibariyle dava konusu edilen asıl alacak yönünden davacının haklı olduğunu beyan etmiş ve asıl alacak yönünden itirazını ise geri alarak bu beyanı teyit etmiştir.Hal böyle olunca itirazın iptali davasına konu edilen 371.596,05 TL asıl alacağın %20sine isabet eden tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,buna mukabil dava konusu edilen asıl alacak yönünden dava tarihi itibariyle davacı haklı olduğundan davalının tazminat talebinin ise reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının, … 26.İcra Müdürlüğünün …E.sayılı icra dosyasına yönelik olarak açtığı itirazın iptali davasında, takibe ve itiraza konu asıl alacağa yönelik itirazın yargılama sırasında geri alınmış olması nedeniyle asıl alacağa yönelik itirazın iptali davasının hukuki yarar yokluğundan reddine,adı geçen takip konusu, itiraz konusu olan asıl alacak dışındaki ve takip talebinde belirtilen “…alacağın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile takip tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar asıl alacağa işleyecek aylık faiz ve değişen oranlardaki faiz, icra giderleri, avukatlık ücreti, kısmi ödemelerin BK.m.100 gereği faiz ve masraflardan mahsup olunması” amacı ile yapılan takibe yönelik diğer itirazların ise iptali ile bu talepler yönünden takibin aynen devamına,dava tarihi itibariyle davacı haklı olup dava açılmasına yol açıldığı anlaşılan 371.596,05TL asıl alacağın %20’sine isabet eden icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,dava konusu asıl alacak yönünden davanın kabul edilmesi ve yasal koşulların oluşmaması karşısında davalının yasal koşulları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının, … 26.İcra Müdürlüğünün …E.sayılı icra dosyasına yönelik olarak açtığı itirazın iptali davasında, takibe ve itiraza konu asıl alacağa yönelik itirazın geri alınmış olması nedeniyle asıl alacağa yönelik itirazın iptali davasının hukuki yarar yokluğundan reddine,
Adı geçen takip konusu, itiraz konusu olan asıl alacak dışındaki ve takip talebinde belirtilen “…alacağın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile takip tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar asıl alacağa işleyecek aylık faiz ve değişen oranlardaki faiz, icra giderleri, avukatlık ücreti, kısmi ödemelerin BK.m.100 gereği faiz ve masraflardan mahsup olunması” amacı ile yapılan takibe yönelik diğer itirazların ise iptali ile bu talepler yönünden takibin aynen devamına,
2-Dava tarihi itibariyle dava açılmasına yol açıldığı anlaşılan 371.596,05TL asıl alacağın %20’sine isabet eden icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Dava konusu asıl alacak yönünden davanın kabul edilmesi ve yasal koşulların oluşmaması karşısında davalının yasal koşulları oluşmayan tazminat talebinin reddine,
4-Dava tarihi itibariyle davacı dava açmakta haklı olmakla 1.850,00 TL bilirkişi ücreti,120,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.970,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Alınması gereken 44,40 TL harcın peşin alınan 4.412,07 TL, harçtan mahsubu ile bakiye 4.367,67 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
6-Dava tarihi itibariyle davacı dava açmakta haklı olmakla ve kararın niteliği gözetilerek davacı lehine AAÜT gereği takdir edilen 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde gider avansının talep halinde iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere vekillerin huzurunda ve oy birliği ile karar verildi.21/11/2019

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır