Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/22 E. 2022/511 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/22 Esas
KARAR NO : 2022/511

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/12/2016
KARAR TARİHİ : 28/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 04.08.2015 tarihinde sürücü … yönetiminde bulunan … plaka sayılı traktör ve arkasına takılı römork ile … ili … ilçesi … Mahallesi içerisinde seyir halinde iken araç içerisinde bulunan müvekkili …’nün sağ ayağının çeki demiri ile asfalt arasına sıkışması sonucunda yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, bahse konu kaza ile ilgili müvekkiline atfedilebilecek bir kusur olmadığını, … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle bir sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile teminat altında olmadığından … Hesabı Yönetmeliğinin 9/1-b maddesi uyarınca … hesabının müvekkili keşidecilerin zararlarından sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 3.000 TL maddi ve 100 TL bakıcı gideri tazminatının kaza tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan teminat limiti ile sorumlu olmak üzere tahsilini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet veren aracın kaza tarihini kapsar şekilde geçerli trafik sigorta poliçesinin olup olmadığının tespiti gerektiğini, davaya konu kazanın oluşumundaki kusur oranlarının tespitinin adli tıp vasıtasıyla yapılması gerektiğini, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına adli tıp kurumu 3. İhtisas Dairesinden maluliyete ilişkin sağlık raporu alınması gerektiğini, davaya konu maluliyet tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, geçici iş göremezlik nedeni ile doğan zararlara ilişkin maddi tazminat ve rücu talepleri teminatı dışında olup müvekkili kurumun bu tatepler nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını, hatır taşımasının varlığı halinde hesaplanacak tazminatta indirime gidilmesi gerektiğini, davacının müterafik kusurunun varlığı halinde bu hususun da ayrıca indirim sebebi olduğunu, SGK tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkili kurum tazminatından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, 04/08/2015 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazası nedeniyle sürekli ve geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatı talebi istemine ilişkindir.
Mahkememizce davaya konu aracın hasar dosyası, soruşturma dosyası, ceza dava dosyası, kaza nedeniyle davacının SGK’ dan rücuya tabi ödeme alıp almadığına ilişkin araştırma yazıları, davacının sosyal ve ekonomik durum araştırması, kaza sebebiyle görmüş olduğu tıbbi tedavilere ilişkin tüm kayıtlar eksiksiz olarak dava dosyasına celp edilmiş, incelenmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 97. maddesine göre; “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Söz konusu madde ile dava açmadan önce zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketine başvuru yapılması dava şartı haline getirilmiştir.
14/05/2015 tarihli 29355 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafı ile aynı genel şartların C.7.maddesi başlığı ile birlikte 02/08/2016 gün 29789 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğü giren düzenlemeyle değiştirilmiş ve genel şartların Ek 6.maddesinde de tazminat ödemesinde istenilecek belgelerin neler olduğu açıklanmıştır. Genel şartların B.2.maddesinin 3.paragrafındaki değişiklik “Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre, yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı, hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir. ” şeklindedir.
… Hesabına yazılı şekilde başvuruda bulunulduğu ancak, başvuru sırasında bazı belgelerin ibraz edilmemiş olması halinde, başvurunun geçersiz olduğu diğer bir ifadeyle bu durumun başvuru şartının yerine getirilmemesi haline ilişkin yapılan değerlendirmede; KTK’nın 97.madde hükmü uyarınca, dava şartı haline getirilen husus dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulması gereğidir. Anılan maddede, başvurunun yazılı olması dışında herhangi bir şart belirtilmediği gibi, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartlarının C.7.maddesinde 02/08/2016 tarihinde yapılan “Zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigortacıya yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigortacının başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, hak sahibi sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinde, kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde ya da zarar görenin ikametgahının bulunduğu mahkemede dava açılabileceği gibi uyuşmazlığın çözümü için Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulabilir. ” şeklindeki değişiklikte de başvurunun geçerli sayılabilmesi için yazılı olması koşulu dışında herhangi bir ekleme yapılmadığı açıktır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafında yapılan ve 02/08/2016 tarihinden itibaren geçerli olan değişiklik ise, yani tazminat ödemelerinde istenilecek belgelerin hangi belgeler olduğuna ilişkin değişiklik ise; esasen KTK’nın 99.maddesi hükmüne bağlı olarak getirilmiş bir düzenleme niteliğinde olup, dava şartı koşulu bakımından getirilmiş bir düzenleme niteliğinde bulunmamaktadır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2018/2552 Esas, 2020/3772 Karar sayılı ilamı) Davacının dava açılmadan evvel trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar sebebiyle bu zararlarının tazminine yönelik olarak yazılı şekilde sigorta şirketine başvuruda bulunduğu, ancak sigorta şirketinin engellilik raporunun aslı ve bir kısım başka belgeler istemek suretiyle tazminat talebini yerine getirmediği ve sürüncemede bıraktığı anlaşıldığından davacının dava açılmadan evvel KTK 97. madde hükmü uyarınca yazılı başvuru şartını usulünce yerine getirdiği anlaşılmış, bu yöndeki davalı sigorta … hesabının savunmaları yerinde görülmemiştir.
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre; çalışmakta iken sakat kalan mağdurun uğradığı maddi zararın hesaplanmasında, uğradığı sakatlık oranı değil, bu sakatlık nedeniyle ortaya çıkan iş göremezlik, diğer anlatımla çalışma ve kazanma gücündeki kayıp oranı esas alınmalıdır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde … Ü. Tıp F.’den alınmış 02/01/2018 tarihli davacının maluliyetine ilişkin rapor sunduğu görülmekle, dosya 27/03/2018 tarihli duruşma ile trafik bilirkişi ve aktüerya bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde, dosya kapsamında davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan maluliyet hesabına ilişkin … Üniversitesinin Tıp Fakültesinin Çalışma gücü kaybı tespit yönetmeliğine göre hazırlanan Adli Tıp Kurumunun Özürlülük Ölçütü Yönetmeliğine göre hazırlanan 22/05/2020 tarihli raporunun bulunduğu görülmekle, bu maluliyet raporlarına istinaden hazırlanan 30/05/2018 tarihli bilirkişi raporunun PMF 1931 yaşama tablosu dikkate alınarak hazırlandığı,
Yine dosya kapsamına sunulan farklı bir heyetten alınan 2. Aktüerya kök raporunda Hacettepe Üniversitesi Maluliyet raporu esas alınarak bu kez TRH 2010 Yaşam tablosuna göre raporun bulunduğu görülmüştür.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2021/2388 E, 2021/3038 Karar sayılı ilamı) Yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3089 E, 2021/3411 Karar sayılı ilamı uyarınca “kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.” şeklindeki tespitler dikkate alındığında dosya kapsamında bulunan ve somut uyuşmazlıktaki kaza tarihi de dikkate alınarak maluliyet tespiti yapılmalıdır.
Dosya kapsamında bulunan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulunun 22/05/2020 tarihli adli tıp raporu ile özetle: “… oğlu, 1957 doğumlu …’nün 04/08/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu raporları hakkında yönetmeliğe göre;
Kas-İskelet Sistemi, Alt Ekstremiteye ait Sorunlar, Tablo 3.3’e göre %5 alt ekstremite özürlülüğü, Tablo 3.9’a göre %20 alt ekstremite özürlülüğü, Tablo 3.10’a göre; %7 alt ekstremite özürlülüğü, Tablo 3.11’e göre %5 ve %2 alt ekstremite özürlülüğü, Tablo 3.35’e göre; %42×2/5=%16.8, %5, %2 alt ekstremite özürlülüğü olduğu, Balthazard formülüne göre; %49 toplam alt ekstremite özürlüğü olduğu, Tablo 3.2’ye göre;
1. Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %25(yüzdeyirmibeş) olduğu,
2. İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 18(onsekiz) aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunmuştur.”
Dava, 10/02/2018 tarihinde meydana gelen yaralamalı trafik kazasına ilişkin olduğundan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre hazırlanan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulunun 22/05/2020 tarihli adli tıp raporu ve yine aynı yönetmelik uyarınca bakıma muhtaçlık süresinin tespitine yönelik Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulunun 04/08/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle başka birinin sürekli veya geçici olarak bakımına muhtaç durumda olmadığına yönelik 31/03/2020 tarihli adli tıp raporu hükme esas alınmıştır.
Dosya kapsamına göre, trafik bilirkişi ve aktüerya bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi heyetine tevdi ile; meydana gelen yaralamalı trafik kazasındaki tarafların kusur durumu ve (% olarak) kusur oranlarına ilişkin yapılan incelemelerde 30.05.2018 tarihli bilirkişi heyet raporu, 16.11.2020 tarihli bilirkişi heyet raporu, 23.05.2021 tarihli bilirkişi heyet ek raporunda ve 15.11.2021 tarihli bilirkişi heyet ek raporunda ayrı ayrı “A)Sürücü …; sevk ve idaresindeki … plakalı traktör ve buna bağlı arpa yüklü römork ile Develi ilçesi Yeniköy mahallesinde seyir halinde iken, yürürlükteki 2918 sayılı Karayolları Trafik kamınu Madde 65 /g de belirtilen araç dışına yolcu bindirilmesi yasak olmasına rağmmen, davacı …’nün traktör ile römorku birbirine bağlayançeki demiri üzerinde yolcu olarak seyahat etmesine izin verdiği, araç dışına yolcu bindirilmemesi gerektiği halde bu kurala riayet etmediği, dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareket ettiği anlaşılmıştır. Bu kazada 2918 sayılı K.T.K. madde 65/g ile Yönetmeliğin 130 ve 131. Maddelerini ihlal eden araç sürücüsü … kazanın meydana gelmesinde asli ve %75 (yüzde yetmişbeş) oranında kusurludur.
B)… … idaresindeki traktörde kaza esnasında araç dışında yolcu olarak bulunduğu, yolcu taşınması için müsait olmayan ve araç dışındaki traktör ve römorkunu birbirine bağlayan çeki demiri üzerinde araç dışında yolculuğuna devam ettiği anlaşılmaktadır. Davacı … traktörle yolcu olarak seyahat edecekse mutlaka araç/römork içinde ve oturarak seyahat etmesi gerekirken araç/römork dışında tehlike arz edecek tarzda çeki demiri üzerinde ayakta yolculuk yapmasından dolayı meydana gelen kaza sonucunda kendi yaralanmasında kuşurludur.
Davacı yolcu …, bu davranışı ile kendi can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü ve bu kazada KTK 47/d madde kuralını ihlal etmesi sebebiyle kazanım oluşumunda ve kendi yaralanmasında tali ve %25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu olduğuna yönelik raporlar sunulmuştur.
Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. (KILIÇOĞLU, Ahmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2012, s.418) Buna göre, müterafik kusur indirimi için zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında kusurlu olması aranmaktadır. Davacı traktör römorkunda yolcu olup, nizamlara aykırı yolculuk yapması ise sürüş kusurlarından olmayıp, hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilmelidir. K.T.K. ve yönetmeliği gereği yolculuk yapmak gibi hususlar bilirkişi tarafından kusur oranı belirlenirken dikkate alınacak hususlar değildir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2020/1029 Esas, 2020/4939 Karar sayılı ilamı) Bu nedenle davacının kusuru trafik kusuru olarak değil müterafik kusur olarak gerekçe içerisinde ayrıca değerlendirilecektir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3089 E, 2021/3411 Karar sayılı ilamı ve uygulaması gereğince aktüer hesabında TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması gerekliliği belirtilmiştir. Bu kapsamda yapılan aktüer hesabı ile dosyaya rapor sunan bilirkişiden dosya kapsamında bulunan ATK Başkanlığının maluliyet raporuna ilişkin Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı tespit işlemleri yönetmeliği ile Özürlülük Ölçütü Sınıflandırma Yönetmeliği uyarınca alternatifli olarak hesaplama yapılmasının istenilmiş, alternatifli hesaplamanın her iki yönetmelik yönünden deYargıtay 4. HD’ nin 08/06/2021 tarih 2021/3068 E, 2021/2526 K.sayılı güncel içtihat doğrultusunda TRH 2010 ve Progresit rant yöntemi kullanılarak rapor alınması gerekmektedir.
Dava konusu olaydaki kaza tarihinin 04/08/2015 olduğu gözetilerek, dosya kapsamında bulunan ve usulüne uygun olarak tanzim edilmiş ATK Maluliyet hesabı doğrultusunda ve TRH 2010 ve Prograsif rant yöntemi kullanılarak rapor tanzim edilmesinin istenilmesine, hesaplama yapılması istenen heyetin daha önceki raporunda mahkemece verilen görev doğrultusunda hükme esas alınabilecek nitelikte bulunmayan maluliyet raporu ile hesaplama yapılmasının istenmesi ve bu kapsamda rapor tanziminde görevlendirilmeleri dikkate alınarak ek rapor hazırlanmasının istenilmiştir.
Dosya Bilirkişi …ve …’a tevdi edildiği, bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan 15.11.2021 tarihli bilirkişi heyet ek raporunda özetle ve sonuç olarak; “Davacı mağdur …’ye ilişkin olarak;
a) Geçici işgöremezlik zarar tutarı olarak 17.423,16 TL
b) Sürekli işgöremezlik tazminat tutarı olarak toplam 91.830,43 TL,
olmak üzere toplam 109.253,59 TL tazminat hesaplandığı, görülmüştür.
Bilirkişilerce belirlenen tazminat miktarı hesaplanırken davacı yolcu …, bu davranışı ile kendi can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü ve bu kazada KTK 47/d madde kuralını ihlal etmesi sebebiyle kazanım oluşumunda ve kendi yaralanmasında tali ve %25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu olduğu dikkate alınarak hesaplama yapılmış; halbuki davacı traktör römorkunda yolcu olup, nizamlara aykırı yolculuk yapması ise sürüş kusurlarından olmadığından dava dışı sürücünün yüzde yüz kusurlu olarak değerlendirilmesi ile rapor içeriğinde belirlenen sürekli iş göremezlik miktarı olarak 122.440,57-TL ve geçici iş göremezlik miktarı olarak da 23.230,88-TL rapor içeriğinde belirlenen miktarlar üzerinden müterafik kusur değerlendirilmesi yapmak gerekir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 26/02/2020 tarih, 2018/3173 E. ve 2020/2190 K. sayılı kararında açıklandığı üzere “… Borçlar kanunu hükümlerine göre tazminatın saptanması için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Bu nedenle ilk olarak zararla ilgili indirim sebepleri uygulanarak gerçek zarar belirlenecek (önce kusur indirimi, sonra yapılan ödemeler), sonra da tazminattan indirim nedenleri olan 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nun 43. maddesi) düzenlenen hatır taşıması indirimi ve 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nun 44. maddesi) düzenlenen müterafik kusur indirimi uygulanacaktır.” (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 23/06/2020 tarih, 2018/3903 E. ve 2020/3867 K. sayılı kararı).
Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle bu gibi taşımalarda TBK’nin 51. m. uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de indirim yaptığı takdirde indirim oranını objektif ölçüler içinde takdir etmek zorundadır. Somut olayda, dava dışı sürücü … ile davacının Merkez Jandarma Komutanlığında vermiş oldukları ifadelerden de anlaşılacağı üzere davacının taşımasının dava dışı sürücü ile römorkda bulunan arpanın satışından dolayı davacının evine teslimi için davacının römork ile traktör arasında taşınması esnasında olduğu, doğrudan taşınır tarım ürünü satışının ifasından kaynaklanmasa da ifaya yardımcı eylem nedeniyle nihayetinde de davacının menfaati ile ilgisi bulunduğu; tazminattan hatır taşıması indirimi yapılmasını gerektirir bir halin bu nedenle somut olayda bulunmadığı; taşımanın dolaylı da olsa bir karşılık karşılığında yapılmış olduğu, dava dışı satıcının en önemli menfaatinin alıcı huzurunda edimin ifasını gerçekleştirmesi olduğu, bu haliyle taşımanın bir menfaat karşılığında olduğu kanaatine varıldığı anlaşılarak davalının hatır taşıması savunmasına itibar edilmemiştir.
Davacı traktör römorkunda yolcu olup, nizamlara aykırı yolculuk yapması ise sürüş kusurlarından olmayıp, hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilmesi gerektiğinden, yolcu taşımaya müsait olmayan traktör ile römork arasında amaç dışı yolculuk yaptığı hakim tarafından değerlendirilerek, davacı yolcunun, yolcu taşımaya müsait olmayan yerde yolculuk ederek zararın artmasına etkili olduğu değerlendirildiğinde hesaplanan tazminattan, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatları da göz önüne alınarak %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğinden; dava dışı sürücünün yüzde yüz kusurlu olarak değerlendirilmesi ile rapor içeriğinde belirlenen sürekli iş göremezlik miktarı olarak 122.440,57-TL ve geçici iş göremezlik miktarı olarak da 23.230,88-TL rapor içeriğinde belirlenen miktarlar üzerinden müterafik kusur yapılmak suretiyle sürekli iş göremezlik miktarı olarak 122.440,57-TL/%20=97.952,46- TL ve geçici iş göremezlik miktarı olarak da 23.230,88-TL/%20=18.584,71 TL tazminata hükmedilmesi gerekmiştir.
Davacı tarafından dava belirsiz alacak şekliyle ikame edilmiş; 07/05/2019 tarihli ıslah adı verilen dilekçe ile bedel arttırım talebinde bulunulmuş, 31/05/2021 tarihli dilekçe ile de ıslah talebinde bulunulmuştur.
Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişen hakları saklı tutarak, vekil edeninin uğradığı maluliyete ilişkin rapor alınması ve aktüer hesaplama yapılarak maddi zararının belirlenmesini istemiş ve belirlenecek tazminat miktarına karşılık olarak da şimdilik kaydıyla 1.500-TL sürekli, 1.500-TL geçici ve 100-TL bakıcı gideri olmak üzere maddi tazminat isteğinde bulunmuştur. Dava dilekçesinde davanın HMK.107.maddesi kapsamında açılmış belirsiz alacak davası olduğu yolunda açıkça belirtilmesi ve dava dilekçesindeki anlatım şekli ve davanın niteliği gözetildiğinde, davanın HMK 107.maddesi gereğince açılmış belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu belirgindir. Hal böyle olunca, mahkemece 07/05/2019 günlü dilekçenin HMK’nun 107/2.maddesi kapsamında bedel arttırım dilekçesi 31/05/2021 günlü dilekçe ile HMK’nun 176.maddesi kapsamında ıslah dilekçesi olarak değerlendirilmesi gerekmiştir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 2018/2932 Esas, 2020/3888 Karar sayılı ilamı)
Ayrıca davalı kurumca geçici iş göremezlik tazminatından SGK’nın sorumlu olduğu iddiası da dosya kapsamı ile uyumlu değildir. 2918 sayılı KTK 98. maddesinde SGK’nun sorumlu olduğu tedavi giderleri açıkça sayılmış olup bu giderler kapsamında geçici iş göremezlik tazminatının bulunmadığı açıktır. Yeni Genel Şartların A.5.b maddesinde açıklanan sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmesi ile aynı yönde değişiklik 2918 sayılı KTK’da yapılmadığından Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararı gereğince yeni Genel Şartların A.5.b maddesi sigorta şirketinin sorumluluğunu daraltan nitelikte olduğundan uygulanamayacaktır.
Davaya konu kazaya karışan araçlardan biri traktör olup, ZMMS’si bulunmadığından husumet davalı … Hesabı’na yöneltilmiştir. Kazaya karışan aracın traktör olduğu traktör zirai bir araç olup ve nitekim zirai faaliyet kapsamında çalışırken olayın meydana geldiği gözetildiğinde hükmedilen tutara yasal faiz uygulanması gerekmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18/10/2018 tarih, 2015/ 16222 E. ve 2018/9271 K.sayılı kararında açıklandığı üzere “… Hesabı yönünden faizin başlangıç (temerrüt) tarihi belirlenirken, ilgililerce gerekli belgeler de ibraz edilerek … Hesabı Yönetmeliği’nin 9, 14 ve 15. maddelerinde yazılı biçimde fona başvurulduğu halde ödeme yapılmamışsa başvuru tarihinden itibaren … Hesabının temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Bu nedenle davalıya müracaat tarihinden 8 gün sonraya tekabül eden 20/12/2016 tarihinden itibaren hesaplanarak yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulunun 04/08/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle başka birinin sürekli veya geçici olarak bakımına muhtaç durumda olmadığına yönelik 31/03/2020 tarihli adli tıp raporu da gözetilerek bakıcı gideri talebinin ayrıca reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davacının davasının ıslah edilmiş hali ile kısmen kabulüne, geçici iş göremezlik tazminatı olarak 18.584,71-TL, sürekli iş göremezlik tazminatı olarak 97.952,46-TL olmak üzere toplam 116.537,17-TL’nin davalıya müracaat tarihinden 8 gün sonraya tekabül eden 20/12/2016 tarihinden itibaren hesaplanarak yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiye iş göremezlik ve bakıcı gideri taleplerinin reddine,
2-Kabul edilen dava değeri (116.537,17 TL) üzerinden alınması gereken 7.960,65 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 29,20 TL peşin harç, 300,00 TL ıslah harcı ve 269,00 TL ıslah harcının mahsubu ile eksik kalan bakiye 7.362,45 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Alınması gerekli ve davacı tarafından yatırılan bakiye 29,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvurma harcı, 300,00 TL ıslah harcı ve 269,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 627,40 harca ilişkin yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 485,40 TL posta, tebligat, 1.787,35 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.272,75 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.566,76 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 maddesi uyarınca belirlenen 15.021,03 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 maddesi uyarınca belirlenen 7.626,56 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.28/06/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır