Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/2 E. 2021/766 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/2 Esas
KARAR NO : 2021/766

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 22/05/2008
KARAR TARİHİ : 17/11/2021

Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/250 E 2016/480 K. sayılı kararının kesinleşmesi üzerine mahkememize tevzi olan ve mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;… işletme Kooperatifinin … adresinde müvekkilinin iş yerinin mevcut olduğunu, … Sitesi işletme Kooperatifi ile diğer davalı … arasında bir güvenlik sözleşmesi mevcut olduğunu, bu sözleşme gereği davalı … şirketinin … tüm güvenliğini sağlayacağını, davalılardan …, … ve … ise olay günü davalı … şirketinde çalışan güvenlik görevlileri olduğunu, …Kooperatifinin etrafı tel örgüler ile çevrilmiş ise de sitede oluşabilecek hırsızlık, gasp gibi olayları önleme bakımından … işletme Kooperatifinin güvenliği 24 saat aralıksız … tarafından sağlandığını, Site yönetimi ile davalı … şirketi arasında aktedilen bir sözleşme olduğunu, bu sözleşmenin dördüncü maddesinde güvenliğin nasıl sağlanacağının belirtildiğini, ancak davalı … şirketinin bu sözleşmeye gereği gibi uymadığını, zira Güvenlik Şirketinin ve 18/01/2008 günü akşam vardiyasında çalıştırtırdığı davalılar …, … ve …’ın ağır ihmali ve kusuru yüzünden müvekkilinin iş yerine hırsızların girdiğini, hırsızların müvekkilinin iş yerinde mamul, yarı mamul ve ham maddeden ibaret mallarını çaldığını, büyük maddi zarar uğradıklarını, zararın meydana gelmesinde tüm davalıların sorumlu olduğunu, bu nedenle uğramış oldukları maddi zararın karşılığı olarak 85.000,00 TL, uğranılan manevi zararın karşılığı olarak da 5.000,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; açılan davada husumet itirazlarının olduğunu, muhatabın müvekkili kooperatif değil davalı … şirketi olduğunu, müvekkili kooperatifin güvenlik işlerinin görülmesini diğer davalı …’ye devrettiğini, bu nedenle müvekkili kooperatife husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili kooperatifin davacı tarafça isnat edilen site güvenlik sisteminin çalışıp çalışmadığını kontrol etmediğine dair iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili kooperatifin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirerek site içerisinde güvenliği sağlamak amaçlı güvenlik şirketi görevlendirdiğini, site içerisinde belirlenen yerlere kameralar takıldığını, bununla site yönetimince her sayfası kaşeli, imzalı ve seri numaralı olarak hazırlanan ve sürücünün adı soyadı, kimlik bilgileri arabanın cinsi, plakası, giriş ve çıkış saati, ziyaret edilen blok numaralı bilgilerini içeren ” Araç Kayıt Defteri” güvenlik elemanlarınca tutulmak suretiyle siteye giren araçların kontrolü de sağlandığını, müvekkilinin olayda kusursuz olduğunu, bu nedenle müvekkili hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; Davacı tarafça açılan davanın usul ve yasalara aykırı olduğunu, vaki olay nedeniyle meydana geldiği iddia edilen zarardan dolayı müvekkili şirketin hiçbir kusur ve ihmali bulunmadığını, müvekkili şirketin sözleşmenin üzerine yüklediği sorumlulukları eksiksiz olarak yerine getirdiğini, hiç bir ihmali de bulunmadığını, sitede mevcut kamera görüntüleri ve girişteki kontrol noktasında tutulan kayıtlardan da anlaşılacağı üzere hırsızların müvekkili şirketin işe başlama saati olan saat 19:00’dan önce kendi araçları ile site içerisine girdiklerini, saat 19:00’a kadar sitede bulunan tüm araç ve yaya girişlerinin açık ve kontrolsüz olduğunu, isteyen herkesin siteye araçla ve yaya olarak girip çıkabileceğini, mesai saatinin başladığı 19:00 dan itibaren 2 güvenlik görevlisinin giriş kulübesinde olduğunu, 1. güvenlik görevlisinin havanın erken kararması nedeniyle sote tabir edilen kısımda kalan 1. blokta devriye attığını ve 1 güvenlik görevlisinin de caddeye bakan yani her iki araç kapısının ve yaya kapılarının olduğu kısımda devriye attığını, saat 20:00 itibariyle kapıları kapattıklarını, hırsızlık tarihinin hafta içine denk geldiğini, hafta içlerinde işçilerin 19:30’da iş yerlerini kapattıklarını, hırsızlığın bu saatten 10 dakika sonra gerçekleştiğini, hırsızların hırsızlık yapılan iş yeri kapısını değil yalnızca kilidini kırmak suretiyle iş yerine girdiklerini ve iş yerine ait işçi tulumlarını giymek suretiyle hırsızlık olayını gerçekleştirdiklerini, davalı müvekkili şirketin olayda kusurunun olmadığını beyanla davanın müvekkili şirket yönünden reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, öncelikle husumet itirazları bulunduğunu, müvekkilinin kooperatif ile güvenlik şirketi arasında yapılan hizmet sözleşmesinin tarafı olmadığını, sözleşmeden sorumlu tutulamayacağını, davanın ancak kooperatif ve güvenlik şirketine karşı açılabileceğini, müvekkilinin olayda herhangi bir kusurunun da bulunmadığını, diğer güvenlik görevlileri ile birlikte kendi üzerlerine düşen görevleri yerine getirdiğini, açılan davanın reddine karar verilmesini istediklerini belirtmiştir.
Davalı … cevap dilekçesi ile, açılan davayı kabul etmediğini, kendisinin güvenlik şirketinin çalışanı olduğunu, kendisine karşı bu şekilde dava açılamayacağını, olayda herhangi bir kusurunun da bulunmadığını, açılan davanın reddine karar verilmesini istediğini belirtmiştir.
Davalı … beyanlarında, olayda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, güvenlik şirketi görevlisi olarak çalıştığını, üzerine düşen görevleri yerine getirdiğini, hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini istediğini belirtmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… Cumhuriyet Başsavcılığı Esas-Karar Bürosunun … Sr. sayılı dosyası, güvenlik sözleşmesi, dava konusu siteye ait güvenlik kamera kayıtları- site giriş çıkış defter kayıtları, … 16. Noterliği’nin … tarihli, … yevmiye sayılı ve … tarihli, … yevmiye sayılı ihtarnameler, … İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 19/01/2008 tarihli müşteki ifade tutanağı, … Ticaret Odası kayıtları, … İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 02/01/2018 tarihli …’e ait sosyal ve ekonomik durum araştırması tutanağı celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, işyerinde meydana gelen hırsızlık nedeniyle uğranılan zararların tazmini istemine ilişkindir.
Davanın esasına geçilmeden evvel, görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi zorunludur. Zira, Mahkemelerin görevi Kanunla belirlenir ve kamu düzenine ilişkindir. Bu bağlamda, görev itirazı taraflarca her zaman ileri sürülebileceği gibi Mahkemece de davanın her aşamasında resen dikkate alınması zorunludur.
Eldeki davanın 22/05/2008 tarihinde açıldığı, yargılamanın … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E, …K sayılı dava dosyası üzerinden yürütüldüğü, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 29/06/2016 tarihinde görevsizlik kararı verdiği, işbu görevsizlik kararının 29/11/2018 tarihinde kanun yoluna gidilmeksizin kesinleştiği ve dosyanın mahkememize gönderildiği sabittir.
Bilindiği üzere; görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine gönderme hallerinde davanın açıldığı tarih, dosyanın gönderilme tarihi olmayıp, görevsiz veya yetkisiz mahkemede ilk davanın açıldığı tarihtir. Esasen, dosya kendisine gönderilen mahkeme yeni bir dava olarak dosyayı incelememekte; tam aksine önceki açılan davaya kaldığı yerden devam etmektedir.
Yapılan açıklamalar karşısında; eldeki davanın 22/05/2008 tarihinde açıldığı noktasında duraksama yoktur.
Davanın açıldığı tarih itibariyle 6762 sayılı eski TTK ve 1086 sayılı HUMK yürürlükte olup, dava şartlarının davanın açıldığı tarih itibariyle bu kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. 6762 sayılı eski TTK ve 1086 sayılı HUMK döneminde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasında iş bölümü ilişkisi mevcuttur. İş bölümü hukuki niteliği itibariyle ilk itiraz mahiyetinde olup, dava şartı değildir. Bu nedenle cevap dilekçesi ile birlikte iş bölümü ilk itirazının ileri sürülmesi zorunludur. Nitekim;
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/651 Esas, 2018/1419 Karar sayılı ilamında:
“…Dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK hükümlerine göre, ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki (görev değil) işbölümüne ilişkindir. İşbölümü itirazı yalnız ilk itiraz olarak ileri sürülebilir. (6762 sayılı TTK’nın 5. m., HUMK. 187), ilk itiraz olarak ileri sürülmeyen işbölümü itirazının mahkemece kabul edilmemesi gerekir. İşbölümü itirazının uygun bulunması halinde mahkemece dava dosyasının ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilir. Gönderme kararı nihai bir karardır. Mahkeme bu karar ile davadan elini çeker. Gönderme kararı ile dava sona ermeyeceğinden temyizi kabil kararlardan değildir. Gönderme kararı usûlüne uygun şekilde verilmesi halinde (ilk itiraz olarak ileri sürülmesi ve mahkemece uygun görülmesi) gönderilen mahkemeyi bağlar ve gönderilen mahkeme bu davaya bakmak zorundadır. Ancak, gönderilen mahkemenin davaya bakma zorunluluğu iş bölümü itirazının ilk mahkemede süresinde yapılması hali ile sınırlıdır.
Her ne kadar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile birlikte asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüşmüş ise de Aynı Kanunun 9/1 maddesine göre “Bu Kanunun göreve ilişkin hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmaz. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümlerine tâbidir.”
Somut olayda; … Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanununa göre, asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemesi arasındaki ilişki görev değil, iş bölümü ilişkisidir. … 4. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılmadığı gibi, işbölümü itirazında bulunulmadan kendiliğinden görevsizlik kararı da veremeyeceğinden, davanın ilk açıldığı … 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir…”
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/1323 Esas, 2019/2861 Karar sayılı ilamında:
“İş bölümü itirazı yalnız ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği hususu TTK’nın 5 ve HUMK’nın 187. (6100 sayılı HMK’nın 116. maddesi) maddelerinde düzenlenmiştir. İlk itiraz olarak ileri sürülmeyen işbölümü itirazının mahkemece kabul edilmemesi gerekir. İşbölümü itirazının uygun bulunması halinde mahkemece dava dosyasının ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilir. Gönderme kararı nihai bir karardır. Mahkeme bu karar ile davada elini çeker, gönderme kararı ile dava sona ermez ve bu kararın temyizi kabil değildir. Yine, gönderme kararı usulüne uygun şekilde verilmesi halinde (ilk itiraz olarak ileri sürülmesi ve mahkemece uygun görülmesi) gönderilen mahkemeyi bağlar ve gönderilen mahkeme bu davaya bakmaya zorundadır. Ancak, gönderilen mahkemenin davaya bakma zorunluluğu iş bölümü itirazının ilk mahkemede süresinde yapılması hali ile sınırlıdır.
Somut olayda; davanın açıldığı 14.04.2011 tarihinde asliye hukuk ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev değil, işbölümü ilişkisi olduğu, dava dilekçesinin davalı tarafa 11.05.2011 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafın 23.05.2011 havale tarihli cevap dilekçesinde işbölümüne ilişkin bir itirazda bulunmadığı, anlaşılmış olup, süresi içinde işbölümüne yönelik itirazda bulunulmadan verilen görevsizlik kararının bu nedenle bağlayıcı olmadığı anlaşılmakla, davanın, ilk açıldığı … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.” denilmiştir.
Somut olaya ve dava dosyasına bakıldığında; davalı …Kooperatifi 26/06/2008 tarihli cevap dilekçesinde; davalı … Limited Şirketi 21/07/2008 tarihli cevap dilekçesinde; davalı … 24/07/2008 ve 22/09/2008 tarihli cevap dilekçesinde; davalı … 24/07/2008 tarihli cevap dilekçesinde; davalı … 24/07/2008 tarihli cevap dilekçesinde iş bölümü itirazında bulunmamışlardır. Başka bir anlatımla, davalılar ayrı ayrı sundukları ve farklı tarihlerdeki cevap dilekçelerinde iş bölümü itirazını hiç ileri sürmemişlerdir. Bu halde, davanın açıldığı 22/05/2008 tarihi itibariyle asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasında görev ilişkisi bulunmadığından ve davalılar tarafından iş bölümü itirazı ileri sürülmediğinden … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olup yargılamaya devam edilerek esastan karar verilmesi gerektiği açıktır.
Ne var ki, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi davanın açıldığı tarh itibariyle yürürlükte bulunmayan ve bu nedenle somut olaya uygulanması mümkün olmayan 6102 sayılı TTK’ nın 4. maddesi uyarınca davanın ticari dava olduğunu belirterek ve iki mahkeme arasında görev (iş bölümü ilişkisi olduğu halde) ilişkisi olduğunu ifade ederek görevsizlik kararı vermiştir. Ancak, 6102 sayılı TTK’nın geçici 9. maddesinde “Bu Kanunun göreve ilişkin hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmaz. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümlerine tabidir.” hükmüne yer verilmiştir. Davanın açıldığı 22/05/2008 tarihi itibariyle 6102 sayılı TTK’ nın yürürlükte bulunmadığı, bu nedenle asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasında görev ilişkisinden bahsedilemeyeceği, yukarıda değinilen 6102 sayılı TTK’ nın geçici 9.maddesi hükmü uyarınca 6762 sayılı Kanun uyarınca iş bölümü ilişkisinin bulunduğu, davalılar tarafından süresinde ve usulüne uygun iş bölümü itirazında bulunulmadığından mahkememizin görevli olmadığı ve gönderme kararıyla bu nedenle de bağlı olmadığı açıktır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2017/517 E., 2017/511 K.; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2017/426 E., 2017/412 K.)
Önemle ve tekraren vurgulamak gerekir ise; davanın açıldığı 22/05/2008 tarihi itibariyle Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasında görev ilişkisi yoktur. İş bölümü ilişkisi mevcuttur. (6762 sayılı TTK’nın 5. m., HUMK. 187), Davalılar tarafından süresinde ve usulüne uygun şekilde iş bölümü itirazı ileri sürülmediğinden Mahkememiz görevsiz olup, yukarıda değinilen Yargıtay kararları uyarınca gönderme kararı ile bağlı değildir.
Açıklanan nedenlerle, davanın 22/05/2008 tarihinde yani eski TTK’nun yürürlülük tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesine açıldığı, davanın açıldığı tarihte Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev değil, iş bölümü ilişkisi olduğu, davalılar tarafından süresinde iş bölümü itirazında bulunulmadığı ve iş bölümüne yönelik itiraz söz konusu olmadan verilen görevsizlik kararının yukarıda değinilen Yargıtay içtihatları doğrultusunda Mahkememiz için bağlayıcı olmadığı, bu durumda uyuşmazlığın davanın ilk açıldığı … 1 .Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği sonucuna varıldığından karşı görevsizlik karerı vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın 22/05/2008 tarihinde açıldığı, davanın açıldığı tarihte Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev değil, iş bölümü ilişkisi olduğu, davalılar tarafından süresinde iş bölümü itirazında bulunulmadığı anlaşılmakla davanın ilk açıldığı … 1. Asliye hukuk mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığından Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c madde yollaması HMK 115/2 maddesi uyarınca görevsizlik nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE.
2-Mahkememizin görevsizlik nedeniyle verdiği kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde görev uyuşmazlığının giderilmesi için görevli mahkemenin tespiti ve merci tayini için dosyanın İstanbul BAM ilgili daire Başkanlığına gönderilmesine,
3-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı, davalı Kooperatif, davalı … vekili ile Davalı …’ün yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.17/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır