Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/123 E. 2019/401 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/123 Esas
KARAR NO : 2019/401

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/02/2017
KARAR TARİHİ : 08/05/2019

Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinin yapılan açık yargılamasında
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; davalılar hakkında girişilen icra takibinde yetki itirazlarının yerinde olmadığını, HMK 10. maddesi hükmüne göre akdin ifa edileceği adrese göre İstanbul Mahkeme ve icralarının yetkili olduğunu, müvekkili banka alacaklarında 20 yıllık zamanaşımı süresi bulunduğundan davanın süresinde açılmış olduğunu, müvekkili bünyesinde birleştirilen … A.Ş. tarafından davalılardan …’ne diğer davalıların kefaletiyle kredi kullandırıldığını, borçlulara gönderilen … 17. Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtar ile kullandırılan Avusturya ülke kredisinden kaynaklanan komisyon borçlarının ödenmemesi nedeniyle 70.860,88 EUR borcun ödenmesini, aksi halde temerrüt faizi uygulanacağının bildirildiğini, ihtarın tebliğine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığından … 11. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, ancak davalıların itirazı ile takibin durduğunu, itirazların yerinde olmadığından iptallerinin gerektiğini, zira davalılardan …’nin 04.08.2016 tarihi itibarıyla 74.564,42 TL borcu bulunduğunu, ödeme yapılmadığından sözleşmenin 24. maddesine göre temerrüt faizi uygulanmasında bir hata bulunmadığını, bu nedenlerle davalıların haksız ve yersiz itirazlarının iptaline, davalıların icra inkâr tazminatına mahkûm edilmelerine ve mahkeme masrafları ile vekâlet ücretinin davalılara tahmil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; HMK yetki kuralları gereği Antalya Mahkeme ve icralarının yetkili olduğunu, Anayasa Mahkemesi kararına göre davanın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ve bu sürenin de geçtiğini, Yargıtay’ın fona devredilen … Bankası alacağının fon alacağı niteliğinde olmadığından 20 yıllık zamanaşımına tabi olmadığını içtihat ettiğini, davacının iddia ettiği gibi bir alacağı bulunmadığı gibi faiz hesaplamasının da hukuk ve hakkaniyetle bağdaşmadığından talebinin reddinin gerektiğini, bu nedenle davanın yetki ve zamanaşımı yönünden reddine, mesnetsiz davanın esastan reddine ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı banka ile devren birleşen … A.Ş. ile davalı asıl borçlu … arasında 03/07/1998 tarihli 200.000 DEM limitli genel kredi sözleşmesi akdedildiği, diğer davalı kefillerin anılan GKS’yi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, asıl borçlu hesabının katedilerek … 17. Noterliği’nin … tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiği, asıl borçluya ihtarnamenin 05/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı kefillere çıkarılan tebligatın bila ikmal iade edildiği anlaşılmıştır. Asıl borçluya ihtarnamenin tebliğ tarihi ve verilen mehil dikkate alındığında 08/04/2016 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü, temerrüt tarihi itibariyle davacının asıl borçludan 71.026,22 TL EURO alacaklı olduğu, GKS’nin 24. maddesi kapsamında davacının asıl alacağa %15 oranında temerrüt faizi yürütebileceği, takip tarihi olan 04/08/2016 tarihi itibariyle davacı bankanın asıl borçludan 70.943,35 EURO asıl alacak, 3.488,05 EURO işlemiş faiz, 174,40 EURO gider vergisi olmak üzere 74.605,80 EURO alacaklı olduğu ve asıl alacağa %15 temerrüt faizi yürütebileceği, ancak davacı talebi ile bağlı kalınarak asıl borçlu yönünden takibin 70.943,35 EURO asıl alacak, 3.448,64 EURO işlemiş faiz, 172,43 EURO gider vergisi olmak üzere 74.564,42 EURO alacak için – denetime elverişli bankacı bilirkişinin kök ve ek raporu doğrultusunda (faiz hariç) – itirazlarının iptaline karar vermek gerekmiştir.
Diğer davalılar müşterek borçlu müteselsil kefiller yönünden;
6098 sayılı TBK’nin 598/3. maddesine göre, bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak 10 yıl geçmesi ile kendiliğinden ortadan kalkar.
Davalı kefillerin sorumluluğuna gidilebilmesi için dava konusu nakdi ve gayrinakdi alacağın dayanağı olan kredi sözleşmesinin en geç 03/07/1998 tarihinde akdedilmiş olduğu, 03/07/2008 tarihi itibariyle bu sözleşmeden kaynaklanan kefalet yükümlülüğünün kendiliğinden sona erdiği kabul edilmelidir.
6101 sayılı TBK’nin Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 1. maddesine göre kural olarak, TBK’nin yürürlüğü girdiği tarihten itibaren önceki fiil ve işlemlere bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise uygulanması gerektiği ancak temerrüt, sona erme ve tasfiye konularında TBK’nin uygulanacağı düzenlemesi getirilmiştir.
6101 sayılı kanunun 5. maddesine göre, TBK’nin yürürlüğü girmesinden önce başlamış hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri eski kanun hükümlerine göre tabi olmaya devam eder, ancak bu sürelerin henüz dolmamış kısmı TBK’de öngürülen süreden uzun ise yürürlüğünden başlayarak TBK’de öngörülen sürenin geçmesiyle hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olur.
6101 sayılı kanunun 5/2. maddesine göre, TBK ile hak düşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olupta başlangıç tarihi itibariyle bu süre dolmuşsa, hak sahipleri TBK’nin yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanırlar, ancak bu ek süre TBK’de öngörülen süreden daha uzun olamaz.
6101 sayılı kanunun 6. maddesine göre, bu kanunun 5. maddesi uygun düştüğü ölçüde TBK’de öngörülen diğer süreler hakkında da uygulanır.
6101 sayılı kanunun 6.maddesinin gerekçesinde de; “süreye bağlı hak” ile “hak düşürücü süre”lerin farklı kavramlar olduğu, süreye bağlı haktaki sürenin, kanunda bu hakkın varlığını sürdürmesi için öngörülmüş olan bir süre olduğu, “süreye bağlı hak”taki sürenin, ne zamanaşımı süresi ne de hak düşürücü süre olduğu, bu nedenle de Türk Borçlar Kanununda süreye bağlı haklar için öngörülen süreler hakkında 5 inci maddesinin kıyas yoluyla uygulanacağı ve hak sahibinin, bir yıllık ek süreden yararlanabileceği…” vurgulanmıştır.
Yukarıdaki yasal düzenlemeleri somut olay yönünden değerlendirmek için öncelikle TBK ile ilk kez getirilen 10 yıllık kefalet süre sınırlamasının hukuki niteliğinin saptanmasında zorunluluk bulunmaktadır.
Konu ile ilgili öğretide ortaya konan görüşlere göz atacak olursak;
“…10 yıllık süre bir zamanaşımı süresi olmadığı için kesilme ve durma söz konusu olmaz. 10 yıllık sürenin tamamlanması ile birlikte kefilin yükümlülüğü kendiliğinden (yasa gereği ortadan kalkar).. Kefalet süresinin dolduğu yargıç tarafından görevinden ötürü göz önünde tutulur..” (Prof.Dr. C.Yavuz Borçlar Hukuku s.1472 vd)
“… 10 yılın geçmesi ile borç kendiliğinden ortadan kalkar, kefalet için getirilen yasal en yüksek (azami) süreye ilişkin düzenleme başka bir hiçbir hukuk sisteminde bulunmamaktadır. Amaç, kefili belli bir süre geçtikten sonra kefillik bağından kurtarmaktır…” (Nihat Yavuz, Kefalet Sözleşmesi s.3085 )
“… Kefilin sorumlu tutulabileceği 10 yılık süre kefalet sözleşmesinin meydana geldiği andan itibaren işlemeye başlar… 10 yıllık süre bir zamanaşımı süresi olmadığına göre kesilme ve durma da söz konusu olmaz…” (Doç. Dr. Burak Özen Kefalet Sözleşmesi s. 578 vd)
“… Yeni Borçlar Kanununda sona ermeyle ilgili emredici nitelikte hükümler varsa bunlar -sözleşmede örneğin feragat ile ilgili hüküm olsa da olmasa da – 01/07/2012 tarihinden sonraki sona ermelerde uygulanacaktır… (kefalet sözleşmesinde ) 10 yıllık süre daha önce sona ermiş ise yürürlük yasasının 5. Maddesi göz önünde tutulacaktır… Gerçek kişilerin verdiği kefaleti sona erdiren 10 yılın hak düşürücü süre olarak kabul edilip edilmemesi 5. Maddenin uygulanması bakımından farklı sonuçlar verecektir…Hak düşürücü süre olarak kabul edilirse 01/07/2012 tarihinden önce 10 yılı dolduran kefaletlerde alacaklı 5. Maddenin tanıdığı 1 yıllık ek süreden yararlanacak ve 01/07/2013 tarihine kadar kefili dava edebilecektir…(Prof. Dr. Seza Reisoğlu-TBK’nin Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun Bankacılık İşlemleri Açısından Değerlendirilmesi- İstanbul, 15/06/2012-Türkiye Bankalar Birliği Yayını)
“….6101 sayılı TBKYUŞHK’un 5/2. Maddesine göre TBK ile hak düşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olup da başlangıç tarihi itibariyle bu süre dolmuşsa, hak sahipleri TBK’nin yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanır. Aynı kanunun 6. maddesine göre bu kanunun 5. Maddesi uygun düştüğü ölçüde TBK’de öngörülen diğer süreler hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.(…) Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde 01.07.2012’den önce kurulmuş bulunan gerçek kişilerin kefil olduğu kefalet sözleşmeleri derhal 10 yıllık süreye tabi olur(…) bu tarihten önce 10 yıllık süre dolmuşsa(…) alacaklı 01.07.2013 tarihine kadar kefili takip edebilecektir.Bu tarihte ise kefalet sözleşmesi hükümden düşer….”(Y.Doç.Dr.Serkan Ayan-Kefalet Sözleşmesinde Kefilin Sorumluluğu)
Davaya konu somut olayda, yukarıda ifade edildiği gibi kefaletin oluştuğu tarih 03/07/1998 ‘dir. Başka bir ifade ile TBK’nın 598. maddesindeki 10 yıllık süre, TBK’nın yürürlüğü girmesinden önce dolmuştur.
Yasanın düzenleniş şekli ve öğretideki görüşler dikkate alındığında, 10 yıllık sürenin zamanaşımı süresi olmadığı, 10 yıllık sürenin geçmesi ile kefaletin kendiliğinden ortadan kalktığı kabul edilmelidir
Bu sürenin hak düşürücü süre mi yoksa kefaletten kaynaklanan talep hakkının, süreye bağlı bir hak mı olduğu hususu tartışmalı ise de her iki halde de sonucun değişmeyeceği, zira kefaletteki 10 yıllık sürenin, hak düşürücü süre olduğu kabul edildiğinde 6101 sayılı kanunun 5. maddesinin doğrudan, süreye bağlı hak olduğunun kabulü halinde ise aynı kanunun 6. maddesi yollamasıyla dolaylı olarak uygulanması gerektiği açıktır.
TBK’nın yürürlüğe girmesinden önce 10 yıllık sürenin geçmesi sebebiyle kefaletin TBK’nin 598/3. maddesi gereğince kendiliğinden ortadan kalktığı, 6101 sayılı kanunun 5. maddesi gereğince ek sürenin de 01/07/2013 tarihi itibariyle dolduğu, iş bu itirazın iptali davasına dayanak takibin 01/07/2013 tarihinden sonra başlatıldığı anlaşılmakla kefiller hakkındaki davanın hak düşürücü süre yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kısmen KABÜLÜ ile;
A) Davalılar … ve … yönünden açılan davanın hak düşürücü süre yönünden reddine,
B)Davalı …Ş.’ye yönelik davanın kabulü ile, davalının … 11. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının 70.943,35 EURO asıl alacak, 3.448,64 EURO işlemiş faiz ve 172,43 EURO gider vergisi olmak üzere toplam 74.564,42 EURO için iptaline ve takibin asıl alacağa %15 temerrüt faizi ve faizin %5’i gider vergisi yürütülmek suretiyle devamına,
2-Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan %20’si oranından 50.402,56 TL inkar tazminatının davalı …Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre tahsili gereken harç 18.956,97 TL’nin davalı …Ş.’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat ücreti 247,00 TL bilirkişi masrafı 1050,00 TL olmak üzere toplam 1.297,00 TL yargılama giderinin davalı …Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 22.600,83 TL vekalet ücretinin davalı …Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 22.600,83 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalılara verilmesine,
7-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açıkolmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 08/05/2019

Katip …
¸E-İmza

Hakim …
¸E-İmza