Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1101 E. 2018/984 K. 04.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1101
KARAR NO : 2018/984

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 18/12/2017
KARAR TARİHİ : 04/10/2018

DAVA: Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında peynir satışına ilişkin ticari ilişki bulunduğunu, 06/09/2017 tarihinde davalı ile 331.060,10.-TL borç konusunda mutabakata vardıklarını, ancak kabul ettiği bu borcu ödemediğini, buna ilişkin başlatılan icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı firmanın sahibinin … olduğunu, 30/12/2016 tarihinde 33.467kg peyinirin 1354 kg’ını müvekkilinin fabrika deposuna teslim edildiğini, kalan 32.113kg peynirin ise koliler halinde … Soğuk Hava Deposuna teslim edildiğini, fabrikaya teslim edilen peynirlerin işlenip piyasaya sunulduğunu, daha sonra … parti peynirlerin alındığını ve imalatta kullanıldığını, ancak 25/07/2017 tarihinde soğuk hava deposuna gidildiğinde peynirlerin bozuk ve kullanılamaz halde olduklarının belirlendiğini, yaptıkları incelemede davalı tarafça kötü malların arka tarafa iyi malların ise ön tarafa istiflenmiş olduğunun tespit edildiğini, bu durumun davalı şirket yetkilisine bildirilmesine rağmen çözüm sağlanamadığını, peynirlerin durumunun tespiti için mahkemeye başvurduklarını, ancak daha tespit yapılmadan İlçe Gıda Tarım Müdürlüğü tarafından peynirlerin 11/10/2017 tarihi itibariyle kullanıma uygun olmadıkları gerekçesi ile el konulduğunu ve yediemine tevdi edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava itirazın iptali talebine ilişkindir.
Taraflar arasında peynir alışverişi konusunda ticari ilişki bulunduğu, peynirlerin teslimi ve 30/06/2017 tarihi itibariyle satılan peynirlerden dolayı davalının davacıya 331.060,10.-TL borcunun bulunduğu sabit olup, uyuşmazlık davalıya satılıp teslim edilen ve soğuk hava deposunda bulundurulan peynirlerde ayıp bulunup bulunmadığı, dolayısıyla davalıya satılan peynirlerin bedelinde söz konusu ayıptan dolayı indirim yapılması gerekip gerekmediği konusundadır.
Taraflar arasında peynir alım satımı konusunda ilişki bulunduğu, davacı tarafından temin edilen peynirlerin davalıya gönderildiği, gönderilen ürünlerin bozulmaya uygun süt ürünleri olması sebebiyle hava dışı şirkete ait soğuk hava deposuna teslim edildiği, teslim sonrasında ihtiyaç oldukça davalı tarafından ürünlerin alınıp işlenerek piyasaya arz edildiği, başka bir ifadeyle depodaki ürünlerin davalı hakimiyetinde olduğu, 11.12.1017 tarihinde İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü yetkilileri tarafından depoda denetleme yapıldığı, yapılan incelemede peynirlerin son kullanma tarihlerinin geçtiğinin tespit edildiği ve ürünlere el konulduğu, davalı tarafça toplam 498.930,84.-TL tutarlı 26.07.2017 tarihli iade faturasının davacıya gönderildiği, davacı tarafça süresi içinde itiraz edildiği, düzenlenen faturada iade sebebinin gösterilmediği, davacı tarafça; “denetimde ele geçen kullanım süresi geçmiş, bozulmuş ürünlerin kendi gözetimleri dışında istiflenmiş olması, bu malların kasıtlı olarak arka tarafta kalacak şekilde yerleştirildiği…” ileri sürülmüş ise de ürünlerin teslim edildiği deponun davalı tarafta gösterilen teslim yeri olduğu, nitekim teslim sonrasında davalının depoya gelerek zaman zaman ürünleri alıp kullandığı, başka bir ifadeyle davacı tarafın teslim ettiği ürünleri davalının muayene etme imkanının bulunduğu, ürünlerin teslim edildiği anda kokmuş bozulmuş evsafını kaybetmiş nitelikte olduğu hususunun teslim alan tarafından ispatlanamadığı, dava öncesinde davacı tarafından yapılmış usulüne uygun bir ayıp ihbarının söz konusu olmadığı, ayıp savunmasının teslimden çok sonra davaya cevap aşamasında dile getirildiği, 17.8.2017 itibariyle mutabakat yapıldığı, davacı tarafça başlatılan icra takibine karşı verilen itiraz dilekçesinde de ayıplı ifadan söz edilmediği, TTK.nın 23/1-c maddesi gereğince; “…Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır….” Yani, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
Somut olayda davalının bu muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu, iade faturası düzenlenmesinin tek başına ayıp ihbarı niteliğinde olmadığı, kaldı ki iade faturalarını düzenlenme tarihi dikkate alındığında teslim tarihinden çok sonraki bir tarihe ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu ürünler üzerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla inceleme yapılmış, düzenlenen raporda; “….keşif mahallinde görülen ürünlerin insan tüketimine uygun olmadığı, daha önce davalı tarafça temin edilen uzman raporunda ‘…ürünlerin satış yapıldığı tarihten önce de bozuk olabileceği…’ şeklinde bir ifade var ise de olasılığa dayanan bu görüşün bilimsel açıdan kabul edilebilir bir yaklaşım olmadığı, davalının soğuk hava deposunda muhafaza edilen ürünlerin izlenebilirliğini sağlamak, hammadde kontrolü ve analizlerini yaparak tüketime uygun olup olmadığını tespit etmek, güvenilir olmayan hammaddeleri almamak, tedarikçi kontrolünü yapmak, hammaddenin kabulünden itibaren tüm gıda zinciri boyunca depolama, üretim, işleme ve sorumluluğundaki tüm aşamalarda gıda güvenliği sistemini kurmak, kayıtlarını oluşturmak zorunda olduğu…donuk olarak muhafaza edilen ürünlerin depoya girişinden itibaren gıda güvenliği açısından davalı şirket sorumluluğunda olduğu…” bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere düzenlenen uzman görünüşünde “malın satış anında bozuk ve acılaşmış olabileceği” ifade edilmiş ise de ürünlerin satış öncesinde ve satış sırasında bozulmuş olduğu konusunda dosyada hiçbir veri yoktur. Kaldı ki ürünlerin teslim anında bozuk/kullanılamaz halde olduğu kabul edilse dahi bu durumun TTK.nın 23/1-c ve TBK.nın 223/2. maddeleri gereğince sonuca etkili olmadığı yukarıda açıklanmıştır.
… Hayvancılık Müdürlüğü’nün mahkememize gönderdiği 21.06.2018 tarihli yazı eklerine göre;
1-Davalı şirketin (dilekçe içeriğine göre 23.10.2017 tarihinden sonra verildiği anlaşılmaktadır) tarihsiz dilekçesiyle; “….El konan ürünlerin üzerlerinde bulunan etiketlerin başka ürünlere ait olduğu, yurtiçi nakliyat sırasında ürünün taşınmasını sağlamak için kullanıldığı…Bu ürünlerin eritme peyniri ham maddesi olarak kullanılacağı ve işlendikten sonra başta Irak olmak üzere Arap ülkelerine ihraç edileceği, ürünlerin iç piyasada kullanılmayacağı taahhüt edilerek fiziksel kimyasal ve mikrobiyolojik açıdan tehlike içermeyen gıda güvenliğine ve insan tüketimine uygun olan bu ürünlerin kendilerine iadesinin istendiği….”,
2-Davalı şirket aynı makama verdiği 02.11.2017 tarihli bir başka dilekçeyle; “….ürünlerin hayvan yemi olarak kullanılmak üzere değerlendirileceği…” belirtilerek yeniden iadesinin istendiği,
3-Yine davalı şirketçe aynı makama 28.11.2017 tarihinde bir başka dilekçe verildiği, bu dilekçede de kendilerine ait olup zaptedilen ürünlerde herhangi bir sorun olmadığının kanıtı olarak bir kısım yeni etiketler sunduğu ve elkonan ürünlerin kendilerine iadesinin istediği görülmüştür.
Yukarıda belirtilen resmi kurumlara bizzat davalı tarafça sunulan dilekçeler (bu dilekçeler davalının icra takibine yaptığı itirazdan sonraki tarihleri taşımaktadır) cevap dilekçesindeki “…25 Temmuz 2017 tarihinde depoya mal alınmaya gidildiğinde malların bozuk ve kullanılamaz nitelikte olduğu bu durumun bozuk malların arka tarafa istiflenmiş olmasından kaynaklandığı…” savunmasının gerçeği yansıtmadığını ortaya koymakta, davalı tarafın süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı gibi ayıp savunmasının samimi de olmadığını göstermektedir.
Alacak Tutarı Bakımından:Ön inceleme duruşmasında da saptanıp tutanağa geçirildiği üzere malın teslimi, alacağın 331.060,10-TL olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Bu tutar gerçekleşen mutabakat ile de sabittir. Bu nedenle asıl alacak bakımından davanın kabulüne, takip öncesi temerrüt ispatlanmadığından işlemiş faiz talebinin redddine karar vermek gerekmiştir.
Alacak likit olduğundan haksız itiraz nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile … 19. İcra Müdürlüğünün … Sayılı takibine davalının yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 331.060,10-TL asıl alacak üzerinden devamına, fazla talebin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranda avans faizi yürütülmesine,
2-66.212,02-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Davacı vekille temsil edildiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 25.813,61.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine,
4-Davalı vekille temsil edildiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 2.180,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 4.099,85.-TL’sinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 36,00.-TL açılış gideri, 108,00.-TL tebligat, posta vs. gideri olmak üzere toplam 144,00.-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre takdir edilen 139,68.-TL’sinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 14,00.-TL tebligat ve posta gideri ile bilirkişi ücreti 3.000,00.-TL olmak üzere toplam 3.014,00.-TL’nin, kabul ve ret oranına göre takdir edilen 90,42.-TL’sinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Bu dava sebebiyle 22.614,71.-TL Karar harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 1.697,31.-TL+4.099,85-TL=5.797,16.-TL’nin mahsubu ile kalan 16.817,55.-TL’nin davalıdan alınmasına,
9-Karar kesinleştiğinde taraflardan alınan gider ve delil avansının harcanmayan kısmının iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık almak üzere oy birliği ile verilen karar açıkca okunup anlatıldı.04/10/2018

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır