Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1022 E. 2022/373 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1022 Esas
KARAR NO : 2022/373

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 21/11/2017
KARAR TARİHİ : 11/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi tarafından … numaralı ZMMS sigorta poliçesi ile teminat altında olan, davalı …’ in maliki, davalı …” in sürücüsü olduğu … plakalı araçla müvekkilinin içinde yolcu konumunda bulunduğu … plakalı araca çarpışması sonucu meydana gelen çift taraflı trafik kazasında müvekkilinin ağır yaralandığını ve malul kaldığını beyanla 04.03.2017 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında yolcu konumunda bulunan davacının yaralanması ve malul kalması nedeni ile fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.500,00 TL geçici iş göremezlik, 1.500,00 TL maluliyet olmak üzere toplam 3.000,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili; ayrıca kaza nedeni ile yaralanan müvekkili için 25.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki diğer davalılar araç işleteni ve sürücüsünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Dava dilekçesi ve ekleri davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait kesin maluliyet raporu düzenlenmeden ve müvekkili sigorta şirketine başvuru yapılmadan önce işbu davanın ikame edildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitleri dahlinde olduğunu, öncelikle meydana gelen kazada kusur durumunun tespitinin gerektiğini, geliri ispatlanmaması halinde asgari ücret üzerinden aktüeryal hesap yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, SGK tarafından ödenen herhangi bir ödeme olması halinde tenzilini talep ettiklerini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalıların yasal süre içinde herhangi bir cevap dilekçesi sunmadıkları anlaşılmıştır.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı soruşturma dosyası, … Sulh Ceza Hakimliği’nin … numaralı sorgu zaptı, … 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ceza dava dosyası, kaza tespit tutanağı, ZMMS poliçesi ve hasar dosyası, Adli Tıp raporu, davacıya ait hizmet dökümü, davacının trafik kazası nedeniyle görmüş olduğu tıbbi tedavilere yönelik tüm hastane kayıtları, davacının rücuya tabi herhangi bir ödeme almadığına yönelik Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları, tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırma yazıları celp edilmiş incelenmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 25/12/2018 tarihli maluliyetin tespitine yönelik adli tıp raporunda özetle ve sonuç olarak; “… oğlu, 1994 doğumlu …’in 04.03.2017 tarihinde araç içi trafik kazasına bağlı yaralanmasının Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ince bağırsak rezeksiyonu, sindirim sistemi, Tablo 3, Sınıf 1, özür oranı %10, L3 vertebra transvers proçes kırığı, kas iskelet sistemi, Tablo 1-1, II, (3), özür oranı %8, Ek 3 Balthazard hesaplama tablosuna göre %17, kişi özürlülük oranı %17 olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 1.5 (birbuçuk) aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunur” şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya, kusur durumunun tespiti amacıyla Makine Mühendisi … ve ayrıca makine mühendisi …’ na tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ayrı ayrı dosyaya sunulan 18/02/2020 tarihli ve 08/09/2021 tarihli bilirkişi raporlarında özetle ve sonuç olarak; KUSUR; ” Dava konusu olayın Karayolları Trafik Kanunu Kapsamında maddi hasarlı, ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası olduğu, ” Meydana gelen olayda kaçınılmazlık faktörünün etkisinin olmadığı, önlenebilir bir kaza niteliğinde olduğu, Dava konusu kazada ; … plaka sayılı araç sürücüsü …” in nin % 100 kusur oranı ile asli ve tam kusurlu olduğu, Dava konusu kazanın … plaka sayılı araç …’in hatalı şerit değiştirmiş olması ve karşı şeride geçmesi şeklinde meydana gelmiş olduğundan … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın kural ihlali yapmamış olması nedeni ile kusursuz olduğu…” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dosya, maddi tazminat tutarının hesaplanması amacıyla aktüerya uzmanı…’a tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 18/01/2022 tarihli bilirkişi ikinci ek raporunda özetle ve sonuç olarak; ” 1- KUSUR; … plaka sayılı araç sürücüsü …” in % 100 kusur oranı ile ASLİ VE TAM KUSURLU olduğu, Dava konusu kazanın … plaka sayılı araç sürücüsü …’in hatalı şerit değiştirmiş olması ve karşı şeride geçmesi şeklinde meydana gelmiş olduğundan … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın kural ihlali yapmamış olması nedeni ile KUSURSUZ olduğu,2-GEÇİCİ İŞ GÖREMEZLİK VE SÜREKLİ MALULİYET ORANLARININ TESPİTİ; Rapor 1- Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 19.12.2018 tarih ve 11812 sayılı kararında; Harun oğlu, 1994 doğumlu …’in 04.03.2017 tarihinde araç içi trafik kazasına bağlı yaralanmasının 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmeliği” ne göre; Kişinin tüm vücut engellilik oranının % 17 (yüzde onyedi) olduğu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay/kaza tarihinden itibaren 1.5 (birbuçuk) aya kadar uzayabileceğine oy birliği ile mütalaa edildiği, Rapor 2- Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 15.02.2021 tarih ve 2527 sayılı kararda; Harun oğlu, 1994 doğumlu …’in 04.03.2017 tarihinde araç içi trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak: E cetveline göre: %11.0 ( yüzdeonbirnoktasıfır) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 1,5 (birbuçuk) aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunduğu, 3- MADDİ ZARAR; Davacı …’in 04.03.2017 tarihinde geçirmiş olduğu kaza sonucu; Geçici İş Göremezlik Zararı; 1,5 ay/45 gün geçici iş göremezlik zararının, davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu ve davacının araç içinde yolcu konumunda bulunduğu dikkate alındığında 2.106,09 TL olduğu, SGK tarafından davacıya herhangi bir geçici iş göremezlik ödemesinin yapılmadığı, (17. Hukuk Dairesi 2019/6271 E. , 2020/8104 K. 03.12.2020 tarihli kararı dahilinde davalı sigorta şirketinin işbu zarardan sorumlu olduğundan söz edilebileceği) Daimi / sürekli iş göremezlik efor kaybının ise; Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmeliği”ne göre; % 17 maluliyet oranı sonrası, kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığının kabulü ile 424.143,46 TL olduğu, hesaplanmış olup, elbette Yüce Mahkemeye aittir. 04.03.2017 kaza tarihi dikkate alındığında ZMMS teminat limitinin 330.000,00 TL ‘nin içinde bulunduğu, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile talep edilebileceğinin hukuki değerlendirmesinin elbette Yüce Mahkemeye ait olduğu, 4-MANEVİ TAZMİNAT: davacı vekilinin dava dilekçesinde 25.000,00 TL manevi tazminatın davalı araç işleteni … ve davalı araç sürücüsü …’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte talep ettiği, elbette tüm hukuki takdirinin sayın Mahkemeye ait olduğu…” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi ikinci ek raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açtıkları davada, davalı sigorta şirketi yönünden ZMMS Teminat limiti kapsamında, poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla 1.500,00 TL Geçici iş göremezlik tazminat alacağını, alınan aktüerya bilirkişi raporu doğrultusunda 606,00 TL artırarak toplam 2.106,00 TL, 1.500,00 TL Sürekli iş göremezlik tazminat alacağını, 326.394,00 TL artırarak toplam 327.894,00 TL olarak ıslah etiklerini beyanla ıslah talebinin de dikkate alınarak sübut bulan davanın kabulü ile, ıslah yolu ile artırılan (327.000,00 TL) alacakları dahil toplam 330,000,00 TL alacağın, işleyecek avans faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden (poliçe limiti ile sınırlı kalmak kaydı ile ) tahsiliyle müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, 14/04/2016 tarihinde 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 97. maddesi uyarınca zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği, eldeki davanın açıldığı 21/11/2017 tarihi itibariyle anılan yasa hükmü uyarınca trafik kazasından doğan tazminat talepleri hakkında sigorta şirketlerine yazılı başvuru yapılmasının dava şartı olduğu, davacı tarafından dava açılmadan önce sigorta şirketine herhangi bir yazılı başvurunun yapılmadığı, ancak Mahkememizce hemen davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmediği, zira 2918 sayılı KTK’ nın 97. maddesinde düzenlenen sigorta şirketine yazılı başvuru yapılmasına yönelik dava şartının 6100 sayılı HMK 115/2. maddesi uyarınca sonradan tamamlanabilen / noksanlığı giderilebilir bir dava şartı niteliğinde olduğu (Tamamlanabilir dava şartı olduğu noktasında aynı yönde görüş için bakınız. İstanbul BAM 9. HD. 2017/2044 E., 2019/3692 K.; İstanbul BAM 9. HD. 2017/1537 E., 2018/1735 K; İstanbul BAM 40. HD. 2019/3694 E., 2022/7 K.), bu kapsamda davacı vekiline bu usuli eksikliği gidermek üzere süre ve imkan verildiği, davacı vekilinin de sigorta şirketine yazılı olarak başvuruda bulunduğu, bu suretle sigorta şirketine yazılı başvuru şartı yerine getirilmiş olduğundan usuli eksiklik tamamlanmakla davanın esasını incelenmesine geçilmiştir.
… ili Merkez ilçesinde 04/03/2017 tarihinde gece saat 01:00 sıralarında, davalı … Sigorta A.Ş.’nin (eski … A.Ş.) ZMMS sigortacısı olduğu, davalı …’e ait, … plaka sayılı aracın davalı sürücü …’ in sevk ve idaresinde bulunduğu sırada, sigortalı aracın … il merkezi istikametinden … ilçesi istikametine doğru seyir halinde iken … yolu üzerinde +23.km mevkisine geldiğinde; önündeki aracı sollamak üzere şerit değiştirdiği esnada karşı yönden / şeritten gelen ve … il merkezi istikametine doğru seyir halinde olan dava dışı müteveffa sürücü …’ ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın ön kısmına kendi aracının sol ön kısımları ile çarpması sonucunda çift taraflı trafik kazasının meydana geldiği, bahse konu trafik kazası nedeniyle dava dışı …’ ın (… plaka sayılı araç sürücüsü) vefat ettiği, ayrıca … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan davacı …’ in de yaralandığı anlaşılmıştır.
Davaya konu trafik kazasının yaralanma ve ölümle sonuçlanması nedeniyle soruşturma ve kovuşturma da yürütülmüş, … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı ceza dava dosyasında davalı / sanık … hakkında TCK’ nın 85/2. maddesinde düzenlenen taksirle bir kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak suçundan kamu davası açıldığı, Ceza Mahkemesince trafik kazasına yönelik tüm delillerin toplandığı ve kusur raporu alındığı, buna göre suça konu trafik kazasında sanık araç sürücüsün önündeki aracı sollamaya çalıştığı, karşı şeritten gelen araçların flaşörlerini yakmasına ve sanık araç sürücüsünü uyarmasına rağmen sanığın hatalı sollama yapmak suretiyle şerit değiştirdiği bu sırada karşı yönden gelen davacı …’in içinde yolcu olarak bulunduğu …’ ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca çarpmak suretiyle sürücü …’ın ölümüne , davacı …’in yaralanmasına neden olduğunun maddi vakıa olarak kabul edildiği, ayrıca gerekçeli kararın devamında suça konu trafik kazasında kusur durumunun tespiti amacıyla Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Daire Başkanlığından alınan 25/05/2018 tarihli kusur raporu ile sanığın hatalı sollama yapmak suretiyle tamamen ve asli kusurlu olduğu, ölen …’ ın ise herhangi bir trafik kuralını ihlal etmediğinden kusurunun bulunmadığı belirtilerek davalı / sanık …’in TCK 85/2, 62. maddesi uyarınca alt sınırdan uzaklaşılarak neticeten 5 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına / mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı hukuk hâkimi için bağlayıcı değildir (TBK 74). Ancak, Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet kararı bağlayıcı nitelikte olduğu gibi, Hukuk Mahkemesi hakimi her halde Ceza Mahkemesince belirlenen maddi olgu / vakıalarla bağlıdır. Dolayısıyla, Hukuk Mahkemesi Hakimi, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı ve maddi olgularla bağlı olduğundan belirtilen bu hususları nazara almak zorundadır. Nitekim, Mahkememizce, ceza yargılamasındaki maddi olgularla trafik kazası ve kazanın oluş şekline yönelik bağlı kalınarak kusur tayini yapılmıştır.

Davaya konu trafik kazasının meydana gelmesinde, … plaka sayılı sigortalı araç sürücüsü davalı …’ in önündeki aracı geçmek amacıyla karşı yönden gelen araçların davalı sürücüyü sollama yapmaması gerektiği konusunda flaşörlerini yakıp söndürerek uyarmasına rağmen davalının tedbirsiz ve kontrolsüz şekilde şerit değiştirdiği, bu esnada karşı yönden gelen davacı … ‘ in içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı araca, bu aracın kendi şeridi üzerinde ve ön kısmından çarpmak suretiyle davalı sürücünün hatalı sollama yapması ve şerit değiştirme kurallarına riayet etmemesi sebebiyle tamamen ve asli kusurlu kusurlu olduğu, karşı yönden gelen … plaka sayılı araç sürücüsü ölen …’ ın ise herhangi bir trafik kuralını ihlal etmediğinden kusurunun bulunmadığı, ayrıca araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacı …’in de kusurunun bulunmadığı / kusura katılımının olmadığı kanaatine varılmıştır.
Tarafların trafik kazasında kusur durumlarının tespitine yönelik olarak dosya, trafik kazaları kusur uzman Makina Mühendisi ve İ.T.Ü. Makine Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. …’e tevdi edilmiştir. Mahkememizin kusur dağılımı yönündeki tespiti destekleyen ve benimseyen uzman bilirkişinin 18/02/2020 tarihli raporundaki tespitler, kazanın oluş şekli, davalı sürücünün ihlal ettiği trafik kuralları, yasal geciktirici nedenler ve bilimsel yönden yapılan detaylı açıklamalar içeren kusur raporuna gerekçeli ve denetime açık olduğundan itibar edilmiştir (Makine Mühendisi … tarafından düzenlenen 08/09/2021 tarihli kusur raporu da aynı mahiyettedir.). Açıklanan nedenlerle, mevcut raporda davalı sürücü …’ in %100 oranında asli ve tamamen kusurlu olduğu; müteveffa sürücü …’ ın ve araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacı …’in kusurunun bulunmadığı doğru bir şekilde ve somut olaya uygun olarak takdir ve tayin edilmiştir. Esasen, trafik kazası hakkında alınan kusur raporlarına karşı tarafların herhangi bir itirazlar da bulunmamaktadır.
A- MADDİ TAZMİNAT
Davacı … trafik kazasında yaralanması sebebiyle (yalnızca davalı sigorta şirketinden) maddi tazminat olarak geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik isteminde bulunmuştur.
Davacının yaralanmasına ilişkin olarak görmüş olduğu tıbbi tedavilere yönelik tüm hastane kayıtları getirtilmiş, Adli Tıp Kurumu tarafından eksik olduğu belirtilen tıbbi kayıtlar davacının muayenesi yaptırılarak ve Üniversite Hastanesine sevki sağlanarak ikmal ettirilmiştir. Ayrıca, Adli Tıp Kurumunun yazılı isteği üzerine davacı muayene edilmek üzere kuruma sevk de edilmiştir. Bu çerçevede, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu 25/12/2018 tarihli raporunda davacının trafik kazasında yaralanması nedeniyle %17 oranında maluliyetinin oluştuğunu ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren bir buçuk ay (1,5) aya kadar uzayabileceğini tespit etmiştir. Bahse konu Adli Tıp Kurumu raporu, kaza tarihi (04/03/2017) itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması, ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliğine göre tanzim edildiğinden denetime açık olup, rapordaki maluliyet oranına ve iyileşme süresi hükümde esas alınmıştır.
Kusur durumunun tespit edilmesi ve maluliyetin tayininden sonra dosya, maddi tazminat hesabı yapılması için aktüerya konusunda uzman bilirkişilere tevdi edilmiştir.
Aktüer bilirkişi Mehmet Domaç tarafından sunulan 18/02/2020 tarihli ilk raporda Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilen Genel Şartların ekinde yer alan cetveller uyarınca 1,8 teknik faize göre hesaplama yapıldığından bu hesaplama yönteminin Anayasa Mahkemesi iptal kararı sonrasında uygulanması mümkün olmadığından bu rapora itibar edilmemiş, yeniden başka bir bilirkişiden rapor alınması yoluna gidilmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından sunulan 08/09/2021 tarihli ikinci raporda (kök rapor) ise mahkeme ara kararına aykırı şekilde alternatifli hesaplama yapıldığı, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan yönetmelik hükümlerinin ve maluliyet oranının esas alınarak maddi tazminat hesabında çelişkiye neden olunduğundan işbu rapora itibar edilmemiştir. Ayırca davacı vekili rapora karşı özelikle davacının geliri noktasında itirazda bulunduğundan bu itirazların karşılanması amacıyla da ek rapor alınması yoluna gidilmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından sunulan 11/11/2021 tarihli birinci ek raporda kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Rapor Hakkındaki Yönetmeliği ve bu yönetmelik uyarınca tespit edilen maluliyet oranının esas alındığı belirtilmesine rağmen; bu sefer anılan yönetmelik uyarınca % 17 oranında maluliyet oluşmasına rağmen raporda sehven % 11 oranında maluliyet oluştuğu belirtilerek eksik ve hatalı maddi tazminatı hesabı yapıldığı anlaşılmış, bahsi geçen birinci ek rapora da itibar edilmemiş, bu duruma dikkat çekilerek ara karar oluşturulmuş yeniden ek rapor istenmiştir. Bu aşamada, dava dosyasında yeni duruşma günü 2022 yılına bırakıldığından ve aktüer bilirkişi tarafından asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığı gözetilerek bilirkişiye 2022 yılı güncel asgari ücret (yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca asgari ücret kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece resen dikkate alınması gerektmaktedir) verileri de dikkate alınarak yeniden hesaplama yapılması konusunda uyarıda bulunulmuştur.
Aktüer bilirkişi Duygu Boydaş tarafından sunulan 18/01/2022 tarihli ikinci ek raporda, davacı …’in geçici iş göremezlik tazminatı 2.106,09 TL; sürekli iş göremezlik tazminatı 424.143,46 TL olarak (poliçe üst limiti 330.000,00 TL’dir) hesaplamıştır. Aktüer ikinci ek raporun ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli olması, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerinin ve maluliyet oranının esas alınması, 2022 yılı güncel asgari ücret verilerinin de hesaplamada isabetli ve doğru olarak yer verilmesi, özellikle 04/03/2017 kaza tarihi itibariyle hesaplamada güncel içtihatların ve Yargıtay uygulamasının takip edilerek TRH 2010 yaşam tablosunun ve prograssive rant formülüne göre hesaplama yapıldığından hüküm kurmaya elverişlidir, bu nedenle hükme esas da alınmıştır.
Davalılardan … Sigorta A.Ş. maddi tazminat hesabında 1,8 teknik faiz hesabı yapılarak maddi tazminatın belirlenmesi gerektiğini ifade etmiş ise de; 1,8 teknik faiz hesabına yönelik hesaplama yönteminin Anayasa Mahkemesinin Genel Şartlar hakkında verdiği iptal kararı neticesinde somut olaya uygulanmasının mümkün olmadığı, zira 1,8 teknik faiz hesaplama yönteminin Genel Şartlardaki cetvellerle getirildiği ve genel şartların iptaliyle birlikte 1,8 teknik faiz hesabına göre maddi tazminatın belirlenmesinin artık mümkün olmadığı, bilindiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının derdest dava dosyaları hakkında uygulanmasının zorunlu olduğu, aynı yönde olmak üzere Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında bu hususun vurguladığı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin güncel içtihat ve uygulamalarında anılan gerekçeyi destekler mahiyette tazminat hesabında TRH 2010 yaşam tablosu ve prograssivve rant (devre başı rant) formülünün uygulanması gerektiğine işaret edildiğinden davalının itirazları yerinde görülmemiştir. Öte yandan, davalı sigorta şirketi maluliyet raporunun Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği yönünde itirazda bulunmuşsa da; maluliyetin tespitinde kaza tarihi itibariyle yürülükte bulunan yönetmelik hükümlerinin esas alınması gerektiği, 04/03/2017 kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmeliğin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması, ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik olduğu, dolayısıyla kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmelik uyarınca maluliyet tespit edilmesi ve maddi tazminat hesabı yapılması isabetli olduğundan davalı sigorta şirketinin bu itirazlarına da itibar edilmemiştir. Son olarak, davalı sigorta şirketi rapora karşı geçici iş göremezlik zararından sigorta şirketinin sorumlu olmadığını dile getirmiş ise de; sigorta şirketlerinin iyileşme gideri / tedavi gideri kapsamında geçici iş göremezlik zararından sorumlu olmaları nedeniyle bu itirazları da kabul edilmemiştir.
Davacı vekili asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasının doğru olmadığını, davacının kaza tarihi itibariyle celp edilen SGK kayıtları uyarınca 3 günlük sigortalılık kaydının bulunduğunu, davacının 3 günlük çalışması nazara alındığında günlük asgari ücretin 1,812 katı ücret aldığından hesaplamanın bu yönde yapılmasına ilişkin itirazda bulunmuş ise de; bu itirazlarının hem aktüer birinci ek raporda hem de ikinci ek raporda kapsamlı olarak karşılandığı, bu bağlamda aktüer bilirkişinin isabetli şekilde ifade ettiği üzere kaza tarihinden öncesinde yalnızca 9 günlük sigortalılık kaydının sürekli ve düzenli gelir olarak kabul edilemeyeceği, nitekim davacının önceki sigortalılık kayıtları ve gelir araştırması incelendiğinde davacının düzenli ve sürekli bir çalışmasının bulunmadığı, yerleşik içtihatlar uyarınca kazadan önce sürekli ve düzenli olarak asgari ücretin üzerinde gelir elde ettiğini davacının belgelerle ispatlamak zorunda olduğu, ancak dosya kapsamında buna ilişkin hiçbir delil de bulunmadığı, başka bir anlatımla davacının kaza tarihinden öncesinde asgari ücretin üzerinde sürekli ve düzenli çalışması ve gelir elde ettiğini ispatlayamadığından asgari ücret düzeyinde gelirinin bulunduğu kabul edilerek hesaplama yapılmasında isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı vekili, aktüerya bilirkişisinin 18/01/2022 tarihli ikinci ek raporu doğrultusunda ıslah dilekçesi sunmuş, artırılan dava değeri üzerinden eksik harcı ikmal etmiştir. Islah dilekçesinde geçici iş göremezlik tazminatı toplam 2.106,00 TL, sürekli iş göremezlik tazminatı toplam 327.894,00 TL olarak belirtilmiştir. Islah dilekçesinin bir sureti davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Nihayetinde; davaya konu trafik kazasında davalı …’ in kusurlu olması nedeniyle Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı olan davalı … Sigorta A.Ş.’ nin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitleri dahilinde zarardan sorumlu olduğu, davacının dava ve ıslah dilekçesinden de görüleceği üzere maddi tazminat talebini yalnızca davalı … Sigorta A.Ş.’ den talep ettiği, bu bağlamda dosyaya sunulan 18/01/2022 tarihli aktüer bilirkişi ikinci ek raporunun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, bu nedenle hükme esas da alındığı, geçici iş göremezlik zararı bakımından yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda davalı sigorta şirketinin tedavi / iyileşme giderleri kapsamında geçici iş göremezlik zararından sorumlu olduğu, sürekli iş göremezlik zararı yönünden hükme esas alınan raporda tazminatın toplam tutarı 424.143,46 TL olarak belirlenmiş ise de; az önce ifade edildiği üzere trafik sigortacısının sorumluluğunun poliçe üst limiti ile sınırlı olduğu, bu kapsamda ZMMS poliçesinde teminat limitinin 330,000,00 TL olması sebebiyle davalı sigorta şirketinin ancak bu üst limitle sınırlı olarak sorumlu olacağı, nitekim davacı vekilinin bu duruma işaret ederek ve limit tutarı dikkate alınarak davasını ıslah ettiği anlaşılmakla, davacı vekilinin ıslah beyanları doğrultusunda … için 2.106,00 TL geçici iş göremezlik ve 327.894,00 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 330.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden (dava öncesinde sigorta şirketine yazılı başvuru yapılmadığından, ki bu usuli eksiklik yargılama sırasında tamamlanmıştır, davanın açılmasıyla birlikte davalı sigorta şirketi temerrüte düşmüştür.) tarihinden işleyecek yasal faizi (ıslah dilekçesinde avans faizi talep edilmiş ise de; sigortalı araç ticari değildir, aksine hususi araçtır, bu nedenle yasal faize hükmedilmesi gerekir) ile birlikte tahsiline, bu suretle maddi davasının ıslah dilekçesi nazara alınarak tümden kabulüne karar verilmiştir.
B-MANEVİ TAZMİNAT
6098 sayılı TBK’nun 56. (818 sayılı BK’nun 47.) maddesi hükmüne göre, Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Manevi tazminat yönünden, davacının trafik kazası sonucunda yaralanması ve henüz çok genç yaşta malul kalmasından dolayı manevi olarak elem ve ızdırap duyacağı, bu zararın geleceği üzerinde manevi olarak olumsuz izler bırakacağı / zarar uğrayacağı muhakkaktır.
Davacı … trafik kazasında yaralanması sebebiyle sigorta şirketi dışında diğer davalıl sürücü … ve araç maliki / işleten davalı …’ den ayrıca 25.000,00 TL manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkememizce yukarıda açıklanan ilkeler nazara alındığında, davacının kaza tarihinde henüz 23 yaşında olması, kazanın oluş şekli (gece vakti hatalı sollama), özellikle davalı sürücünün asli düzeyde ve tamamen kusurlu olması, müteveffa araç sürücüsünün ve davacının ise hiçbir kusurunun bulunmaması, hiçbir kusuru bulunmayan davacının kaza nedeniyle genç yaşta %17,00 oranında maluliyetinin oluşması, davacının yaralanma ve sakatlanma düzeyi, kazanın ve maluliyetin davacının geleceğindeki üzerindeki ağır ve olumsuz etkileri, olay tarihinde paranın alım gücü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesi hep birlikte değerlendirildiğinde, davacı …’ in 25.000,00 TL manevi tazminat isteminin kabulüne, 25.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi dışındaki diğer davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, bu suretle Mahkememizdeki vicdani kanıya göre hükmedilen tutarın adalet duygusunu pekiştirecek, bir nebze olsun davaya konu trafik kazası sebebiyle duyulan elem ve üzüntüyü dindirecek ve tatmin edecek düzeyde olduğu ve ayrıca tarafların zenginleşmesine – fakirleşmesine mahal vermeyeceği değerlendirilmiş, açıklanan nedenlerle davacının manevi tazminat taleplerinin tümüyle kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere) ;
1-Davanın ıslah beyanları doğrultusunda ve taleple bağlı kalınarak KABULÜNE, davacı … için 2.106,00 TL geçici işgöremezlik ve 327.894,00 TL sürekli işgöremezlik olmak üzere toplam 330.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … Sigorta A.Ş’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Davacının manevi tazminat talebinin KABULÜNE, 25.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi dışındaki diğer davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Maddi tazminat talebi yönünden kabul edilen dava değeri (330.000,00-TL) üzerinden alınması gereken 22.542,30 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 95,64 TL’ nin ve 293,00 TL ıslah harcının mahsubu ile eksik kalan bakiye 22.153,66 TL harcın davalı … Sigorta A.Ş’den alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Manevi tazminat talebi yönünden kabul edilen dava değeri (25.000,00-TL) üzerinden alınması gereken 1.707,75 TL harcın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 95,64 TL’ nin ve 293,00 TL ıslah harcı, posta ve tebligat masrafı 2.095,70 TL, bilirkişi ücreti 2.700,00 TL olmak üzere toplam 5.184,34 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalılar … ve …’den yalnızca 25.000,00 TL manevi tazminat istendiğinden oranlama yapılarak bu davalıların yargılama giderinin 365,09 TL’ sinden sınırlı sorumlu olmak kaydıyla) alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat talebi bakımından kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 31.550,00 TL vekalet ücretinin davalı … Sigorta A.Ş’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat talebi bakımından kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1.4. ve 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan anacak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.11/05/2022

Katip
e-imza *

Hakim
e-imza *