Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/987 E. 2019/363 K. 26.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/987 Esas
KARAR NO : 2019/363

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/10/2016
KARAR TARİHİ : 26/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; faaliyet izni kaldırılarak TMSF’ye devrolan … tarafından dava dışı …’a kullandırılan ve davalının müteselsil kefil olduğu 3 adet genel kredi sözleşmelerine dayalı alacağın ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edildiği, ancak ödeme yapılmadığı, müteselsil kefaleti nedeniyle davalının müvekkili bankaya 09.01.2013 tarihi itibariyle 14.238,97 TL nakit ve 2.588,00 TL gayrinakdi borcunun bulunduğu, teminat mektuplarından 7.294,24 TL’lik kısmın 11.03.2004 tarihinde tazmin edildiği, temerrüt faizinin sözleşmeye uygun olarak hesaplandığı, borçların ödenmediği ileri sürülerek, başlatılan cebri takibe itirazın iptali ve takibin devamına, borçlunun icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ödeme emrinin müvekkiline 21.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği ve 24.07.2015 tarihinde itiraz edildiğini, öncelikle itirazın iptali davasının hak düşürücü bir yıllık süre içinde açılıp açılmadığının re’sen incelenmesi, süresi içinde açılmadı ise öncelikle bu nedenle reddi gerektiğini, dava konusu borcun zamanaşımına uğradığını, yetkili mahkemenin HMK’ nun 6 ve 10 ncu maddeler gereğince davalının o tarihte ve şimdi oturduğu yer ve sözleşmenin ifa yeri olan Ankara mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin dava konusu edilen genel kredi ve ek genel kredi sözleşmenin tarafı olmadığı gibi bu sözleşmelere şahsi kefaleti de söz konusu olmadığını, davalının 05.06.1996 tarihli genel kredi sözleşmesine borçlu …’ın vekaletnamesine dayalı olarak yetkili temsilci sıfatıyla imza attığını, eski ve yeni Borçlar Kanunu gereğince, yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçlarının doğrudan doğruya temsil olunanı bağlayacağını, bu borcun kefilinin ise … Ltd. Şti. olduğunu, şirket kaşesi üzerine atılan imzanın yine şirket ortağı (müdürü) sıfatıyla konulmuş bir imza olduğunu, 23.06.1997 tarihli ek kredi sözleşmesinin 42. sayfasında müşterek müteselsil kefil olarak adı soyadı ve adresi yazılı olduğunu, ancak bu sözleşmede kefil olunan muayyen miktarın yazılmamış olduğu, bu nedenle eski ve yeni Borçlar Kanununa göre bu kefalet sözleşmesinin yok hükmünde olduğuhu, 12.05.1997 tarihli ek kredi sözleşmesinde de atılan imzaların …’ı ve … Ltd. Şti.yi temsilen atıldığı, eski ve yeni TTK gereğince limited ve anonim şirketleri temsile yetkili olanların şirket adına yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı kişisel olarak sorumlu olamayacaklarını, hatta şirketin yönetimi ve temsili ile yetkilendirilen kişinin şirkete ilişkin görevlerini yerine getirmesi sırasında işlediği haksız fiilden dahi şirketin sorumlu olduğunu, ayrıca dosya içinde bulunan 09.04.2004 tarihli … 17. Noterliği ihtarnamesinde müvekkilin borcun sadece 5.000,00 TL lik bölümünden sorumlu olacağının yazdığını belirterek davanın reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklının, takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, banka genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan nakdi ve gayrinakdi alacak nedeniyle başlatılan takibe itirazın iptali davasıdır.
… 3. İcra Dairesinin … Esas takip dosyası getirtilerek incelenmesinde, davacı banka tarafından dava dışı asıl borçlu ile diğer kefil yanında müteselsil kefil sıfatıyla davalı hakkında genel kredi sözleşmesi ve kat ihtarına dayalı başlatılan cebri takibe davalının süresinde itiraz ettiği, takibin davalı hakkında durdurulmuş olduğu, ancak itiraz dilekçesinin tebliği için masraf verildiği ve davacıya tebliğ edildiğine dair dosyada delil bulunmamakla, 1 yıllık hak düşürücü süre başlamayacağından, davanın hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Dosyada toplanan delillerden, dava dışı …’a teminat mektubu kredisi şeklinde kullandırılan krediye ilişkin dosyaya sunulan 3 adet GKS kapsamındaki alacağın TMSF tarafından kurulan Bayındırbank ve ünvan değişikliği sonucu davacı … bünyesinde takip edildiği, sözleşmelerden doğan kredi alacaklarının başka bir varlık yönetim şirketine (…) temlik edilmiş olduğu, davacının takip alacağı kat ihtarı konusu alacakların kaynağının 05.06.1996 tarihli 500,00 TL limitli GKS, 23.06.1997 tarihli 5.000,00 TL limitli Ek GKS ve 12.05.1997 tarihli 11.000,00 TL limitli Ek GKS olduğu tespit edilmiştir.
Kredinin ödenmemesi üzerine hesabın … 6.Noterliğinin … tarihli ihtarnamesi ile kat edildiği, bu ihtarnamede depo edilmesi talep edilen mer’i teminat mektuplarından birinin tazmin olması nedeniyle ve mer’i teminat mektuplarının devre komisyonlarından doğan alacağın davalı kefilden ….Noterliğinin … tarihli ihtarnamesi ile ödenmesinin talep edildiği, bu ihtarnamede davalının borcun 5.000,00 TL.lik kısmı ve fer’ilerinden sorumlu olduğunun açıkça belirtildiği anlaşılmaktadır. İncelenen GKS’lerde tüm imzaların davalıya ait olduğu davalı tarafından da kabul edilmekle birlikte, 23.06.1997 tarihli 5.000,00 TL. Tutarlı GKS dışındaki GKS’lerde davalının dava dışı asıl borçluyu ve dava dışı diğer kefil şirketi temsilen attığı imzalar bulunduğu, sadece 5.000,00 TL tutarlı tek GKS’de müteselsil kefil sıfatıyla kendi adına attığı imza bulunduğu görülmektedir. Bu durum, davacı bankanın yukarıda belirtilen ihtarnamesinde de açıkça yazdığı gibi, davacı bankanın da aslında kabulündedir.
Öncelikle davalı vekilinin yetki ilk itirazı, GKS 53. maddede yer alan ve TTK madde 7 gereği ticari işlerde teselsül karinesi gereği müteselsil kefil yönünden de bağlayıcı olan yeki sözleşmesi gereği reddedilmiştir.
Davalı vekilinin, alacağın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu ve takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olduğu, Bankacılık Kanunu 141. maddede yer alan 20 yıllık zamanaşımının Anayasa Mahkemesince 2014’te iptal edilmiş olduğu şeklindeki zamanaşımı def’i ise, Anayasa Mahkemesi iptal kararları iptal tarihinden sonraki işlemlere uygulanabileceğinden, dava konusu takip iptal kararı öncesi ve TMSF’ye devredilen banka alacakları yönünden Bankacılık Kanunu 141. maddede düzenlenen 20 yıllık zamanaşımı süresi içinde başlatılmış olmakla davacı açısından kazanılmış hak doğurduğundan reddedilmiştir.
6098 sayılı TBK ile ilk kez düzenlenen 10 yıllık kefalet azami süresi hak düşürücü süre mahiyetinde olmakla, bu yönden re’sen yapılan hukuki değerlendirmede ise, takibin 6101 sayılı Kanunun 5. maddesi ile tanınan 1 yıllık geçiş süresi içinde 09.01.2013 tarihinde başlatılmış olması nedeniyle, bu sürenin de geçmediği tespit edilmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, GKS’lerin asılları dosyaya celbedilerek kasaya alınmış, 3 farklı bankacılık finans uzmanı bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Alınan tüm bilirkişi raporlarında, davalının sadece 23.06.1997 tarihli 5.000,00 TL limitli Ek GKS gereği müteselsil kefil sıfatıyla borçtan sorumlu olduğu tespiti yapılmıştır. Ancak ilk alınan rapora itirazlar üzerine alınan ikinci raporla ilk rapor arasında temerrüt faizi açısından fahiş fark olduğu anlaşılmakla, iki rapor arasındaki çelişkinin açıklanması amacıyla üçüncü bir kök bilirkişi raporu daha alınmıştır.
Alınan son (3.) bankacı bilirkişi raporunda özetle; iki rapor arasında oluşan temerrüt faizi farkının ilk raporda temerrüt (ihtar) tarihi ile takip tarihi arasında işleyen mer’i teminat mektupları devre komisyonu alacaklarına ilişkin ayrı bir ihtar olmadığından takip tarihine kadar bu komisyonlarla ilgili sözleşmede akdi faiz oranı açıkça yazmadığından akdi faiz olarak avans faizi oranından hesap yapılmasının neden olduğu, ikinci raporda ise bu alacaklarla ilgili akdi faiz olarak ihtarname ekinde uygulanan akdi faiz ve temerrüt faizi oranları hesaplansa da bir yandan 12.11.2012 itibariyle asıl alacak hesaplandığı, bir yandan da aynı alacağa 2004 temerrüt tarihinden takip tarihine kadar tekrar faiz hesaplandığı, bu hesabın hatalı olduğu açıklanmıştır.
Takip ve dava konusu tazmin edilmiş teminat mektubu 12.05.1997 tarihli Ek GKS kapsamında verilmiş olsa da, davalının müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı 23.06.1997 tarihli Ek GKS’de, 05.06.1997 tarihli ana GKS hükümlerinin uygulanacağı açıkça hüküm altına alındığından, davalı bu borçtan sorumludur. Ana GKS’de kredinin teminat mektubu yoluyla da kullandırılabileceği, mer’i teminat mektupları nedeniyle bankanın devre komisyonu ve teminat mektubu bedelinin depo edilmesini talep edebileceği ayrıca ve açıkça yazılıdır.
Alınan ve hüküm kurmaya, denetime elverişli olan, ilk iki rapor arasındaki çelişkileri de giderici mahiyette olduğu anlaşılan 3. bilirkişi raporunda özetle; … 17.Noterliğinin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin sözleşmede belirlenen adrese ulaştığı 14.04.2004 tarihine 2 günlük sürenin ilavesi ile temerrüt tarihinin 16.04.2004 olarak belirlendiği, GKS ve ek sözleşmelerde akdi faiz oranı belirtilmediği, ihtarname eki ekstrede yıllık temerrüt faiz oranları; 01.01.2001-31.12.2002 arasında % 100, 01.01.2003-31.08.2003 arasında % 90, 01.09.2003-31.12.2003 arasında % 75 ve 01.01.2004 tarihinden itibaren de % 55 olarak beyan edildiği, ancak davacı bankanın ihtarname eki ekstrelerde “09.04.2004 tarih 8387 Yevmiyeli İhtarname Sonrası Oluşan Teminat Mektubu Komisyon Borcu Detayı” tablosunda faiz oranının 01.03.2011 tarihinden itibaren yıllık % 22 olarak bildirildiği, hesaplamalarda gecikme faiz oranları olarak burada belirtilen kademeli faiz oranlarının uygulandığı ve uygulanan faiz oranlarının makul düzeyde olduğu, davalıdan talep edilenin teminat mektubu komisyonları ile komisyonların gecikme faizleri ve BSMV olduğu, 2.ihtarname tarihi olan 09.04.2004 tarihi itibariyle alacaklı yanın talep edebileceği tutarın, ilgili teminat mektubunun 09.04.2004 tarihine kadar olan komisyonları ve komisyonlar üzerinden alınan gecikme faizi ve BSMV bedellerinden ibaret olduğu, ayrıca hesap kat tarihi ile takip tarihi arasında işleyen devre komisyonlarının akdi faizinin (sözleşmede akdi faiz yazılı olmadığı için) sözleşmede yazılı olan ve kat ihtarı eki ekstrede bildirilen, dönemine göre makul olan faiz oranı esas alınarak hesaplandığı belirtilerek, 09.04.2004 ihtar tarihi ve takip tarihi itibariyle alacak ayrı ayrı hesaplanmıştır. Takip tarihi itibariyle davacının talep edebileceği toplam nakdi alacak ise asıl alacak 1.992,58 TL, gecikme faizi 11,778,04 TL ve BSMV de 637,88 TL olduğu, davacının 2.588,00 TL mer’i teminat mektubu bedelinin deposuna ilişkin gayrinakdi alacak talebinin de haklı ve doğru olduğu tespiti bildirilmiştir.
Takip talebinde nakdi alacak toplamı 14.238,97 TL olarak yazılıysa da, talep edilen kalemler toplandığında toplamda maddi hata yapıldığı, talebin 14.283,97 TL olduğu davacı vekilince verilen 08.04.2019 tarihli dilekçede maddi hata düzeltme talebi olarak bildirilmiştir.
Sonuç itibariyle takip talebinde istenen tutarların aşılması mümkün olmadığından, 3. kök bilirkişi raporuyla tespit edilen tutarlar ile takip talebi karşılaştırılarak, hangisi daha azsa o rakam esas alınmak suretiyle, aşağıdaki gibi davanın kısmen kabulüne, ayrıca alacak likit ve itiraz haksız olduğundan nakdi alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne, davacı banka harçtan muaf olduğundan dava açılışında harç ödenmemekle, alınması gereken karar ilam harcının tümden davalıdan alınmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalının … 3.İcra Müdürlüğü … Esas takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptaline, (tahsilde tekerrür oluşturmamak koşuluyla) takibin NAKDİ ALACAK YÖNÜNDEN 1.992,58-TL asıl alacak, 11.634,88-TL temerrüt faizi, 630,74-TL faizin BSMV’si olmak üzere toplam 14.258,20-TL alacak yönünden aynı koşullarda devamına,
GAYRİ NAKDİ ALACAK YÖNÜNDEN takibin 2.588,00-TL teminat mektubu bedeli deposunu teminen aynı koşullarda devamına,
Nakdi alacağın %20’si oranında 2.851,64-TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.725,00 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Davalı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 25,97-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan (posta ve tebligat masrafı 294,00-TL, bilirkişi ücreti 1.900,00 TL) 2.194,20-TL yargılama giderinden davanın red kabul oranına göre hesap olunan 2.172,25 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Alınması gerekli 1.150,75-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 26/04/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸