Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/872 E. 2018/663 K. 11.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/872 Esas
KARAR NO : 2018/663

DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/08/2016
KARAR TARİHİ : 11/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … Tic.Ltd.Şti ile müvekkili tarafından …’den temlik alınan alacakları bulunan … arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, davalıların müşterek ve müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladıkları, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalılar hakkında icra takibi başlatıldığını, dava konusu alacak bakımından zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğunu, icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın yersiz olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, asıl alacak tutarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu borcun zamanaşımına uğradığını, 5411 sayılı Kanundaki 20 yıllık zamanaşımı süresinin dayanağı geçici 16. maddenin Anayasa Mah. kararıyla iptal edilmiş olduğunu, uyuşmazlıkta 10 yıllık zamanaşımının geçerli olduğunu, TBK’nun 598/3.maddesi gereğince müvekkili kefillerin 10 yıllık azami sorumluluk süresinin de dolduğunu, bu sürenin zamanaşımı süresi olmadığından kesilmesinin ve durmasının söz konusu olamayacağını ve resen dikkate alınması gerektiğini, kefalet sözleşmesinin şekil şartlarını da taşımadığını, icra takibinde talep edilen faizin fahiş olduğunu ve takibin kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini ve davacılar aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
GEREKÇE
Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir.
… ile dava dışı şirket arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, davalıların kefil olarak sözleşmeyi imzaladıkları, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiği sabit olup, uyuşmazlık borcun doğduğu tarih itibarıyla zamanaşımının dolup dolmadığı, icra dairesinin takip yönünden yetkili olup olmadığı, kefaletin azami süresi ile ilgili TBK’nun 598.maddesinin olayda uygulama kabiliyetinin bulunup bulunmadığı ve var ise borcun tutarı konularındadır.
Dava … A.Ş. tarafından açılmışsa da, … ile birleşerek hukuki varlığını sona erdirmesi nedeniyle yargılamaya … Husumetiyle devam edilmiştir.
Mahkememizce tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmış, icra takip dosyası getirtilmiş, davacı ve nezdinde bulunan … sözleşme ve ödeme kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davacı tarafından başlatılan takibe davalıların yasal süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği ve itiraz davacıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık yasal süre içinde açıldığı görülmüştür.
Davalılar vekili takibe itiraz dilekçesinde icra müdürlüğü yetkisine de itiraz etmiş olsa da ön inceleme duruşmasında yetki itirazından vazgeçtiklerini imzalı beyanıyla beyan ettiğinden, yetki hususunda değerlendirme yapılmamıştır.
Ayrıca davalılar vekilince zamanaşımı def’i ve azami kefalet süresinin sona erdiği itirazı ileri sürülmüş olup, 5411 sayılı Kanunun 141. maddesi ve mülga 4389 sayılı Kanunun ek 3. maddesi gereği Fon alacaklarının 20 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, takip tarihi itibariyle zamanaşımı dolmadığı gibi, TBK. 589/3. maddedeki 10 yıllık sürenin davalı kefiller hakkında uygulanması gerekmekteyse de, bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce 10 yıl dolmuş kefaletlerle ilgili 6101 sayılı Kanunun 5. ve 6. Maddesiyle verilen ek süre gereği sorumluluğun 01.07.2013 tarihine kadar süreceği dikkate alındığında, takip 13.6.2013 tarihinde başlatılmış olmakla bu sürenin de dolmamış olduğu görülmekle bu talepler kabul edilmemiştir.
Mahkememizce resen seçilen bilirkişi …’tan alınan bilirkişi raporunda özetle; Davacı … A.Ş.’nin, .. Bankası T.A.Ş.’nin (…) dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’ne kullandırdığı nakit kredilerden doğmuş olan ve …’den temlik alınan alacağı için … 9. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayı ile başlatılan takip dosyasında takip tarihi itibariyle 5.075 TL asıl alacak, 71.608,67 TL işlemiş akdi temerrüt faizi olmak üzere toplam 76.683,67 TL alacak için takip başlattığı; bilirkişi incelemesi üzerine kayıtlardan tespit olunan alacağın ise 5.07 TL asıl alacak, 32,85 TL (temerrüt tarihi öncesine ait) akdi faizi, 68.652,69 TL temerrüt faizinden oluşan toplam 73.760,54 TL olduğu; davacının hesaplanan alacak tutarının Genel Kredi Sözleşmesine ve temlik alan davacı … A.Ş.’nin ve nezdindeki… Bankası T.A.Ş.’nin kayıtlarına uygun olduğu; dava konusu kredilere ilişkin GKS.’ni davalıları … (…) ve …’ın müteselsil kefil olarak imzaladığı; davalı müteselsil kefillerin (kefalet limitinin dahilinde olan) yukarıda yazılı tutarlardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu;
Davacının hesaplanan alacağı ile davacının icra ödeme emrinde yazılı talebi arasındaki farkın, davacının … no.lu (…) kredisi için; 2.500 TL anapara üzerinden 24.10.1996 tarihinden itibaren, … no.lu (…) kredisi için; 1.500 TL anapara üzerinden 29.11.1996 tarihinden itibaren (akdi) faiz hesaplaması gerekirken, 5.075 TL asıl alacak tutarı üzerinden 02.07.1996 tarihinden itibaren faiz hesaplamasından kaynaklandığının tespit edildiği, 32.85 TL.lik bu asıl alacak farkının da takip talebini aşmamak için işlemiş faiz olarak yazıldığı bildirilmiştir.
Tarafların özellikle davalıların takip tarihi öncesi kredi borcuna yapılan ödemelerin ödendiği tarihteki anapara (asıl alacak) borcu yerine alacağın temlik tarihindeki faiz dahil toplam miktardan düşülmesi nedeniyle hesaplamanın yanlış olduğu yönündeki itirazları üzerine alınan ek bilirkişi raporunda, takip öncesi tahsilatlar anapara borcundan düşülerek hesaplama yapılması üzerine davacının takip tarihi itibariyle 3.045 TL asıl alacak, 32,85 TL akdi faizi, 46.130,62 TL temerrüt faizinden oluşan toplam 49.208,47 TL alacağının olduğu görüşü bildirilmiştir.
Ancak bilirkişi raporlarında yapılan hesaplamaların dayanaklarının aydınlatılmaması ve hüküm kurmaya elverişli olmaması nedeniyle başka bilirkişi marifetiyle yeniden inceleme yaptırılmış, önceki raporlar arasındaki çelişkinin de giderilmesi istenmiş olup, bilirkişi … tarafından düzenlenen 23.01.2018 teslim tarihli bilirkişi raporunda davadışı şirkete kredi verilmesine ilişkin 24.11.1996 ve 29.11.1996 tarihli GKS. ve limit artırım sözleşmesinin davalılar tarafından limit kredi tutarıyla aynı (6.000,00 TL.) olmak üzere müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, ödenmeyen borç nedeniyle hesabın 28.01.1997 tarihli ihtarname ile kat edildiğini, ihtarnamenin sözleşme adreslerinde davalılara 31.01.1997’de tebliğ edildiğini, verilen 3 günlük sürede ödeme yapılmaması nedeniyle 04.02.1997 tarihinde temerrüdün oluştuğunu, TMSF tarafından davacıya temlik tarihine kadar %195 faiz işletildiği, sözleşme gereği davacının %182 temerrüt faizi talep edebileceği ancak alacağı temlik aldığı tarihten sonra (2005) TBK. 88 ve 120. maddeye göre %60 ve değişen oranlarda yasal faiz oranı uyguladığını, takip öncesi ödemelerin alacağın …’den davacıya temlik tarihi öncesi yapıldığı ve … tarafından bu ödemelerin anapara borcundan düşülerek temlik yapıldığı, buna rağmen davacının ödemeleri başa dönüp faiz dahil temlik alınan alacaktan düşülerek hesaplandığını, bu uygulamanın temlik edenin iradesine de aykırı olduğunu açıklayarak, takip tarihi itibariyle asıl alacağın 3.045,00 TL.olduğunu, işlemiş faizin 68.158,77 TL. olduğunu bildirmiştir. İtirazlar üzerine alınan ek raporda aynı görüşler tekrar edilmiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, son kök rapordaki asıl alacak tespiti yerinde ve hukuka uygun olmakla birlikte işlemiş faiz (akdi ve temerrüt) oranına ilişkin davacının takip talebindeki talebinin aşıldığı, bu nedenle faiz hesabı açısından ilk kök raporun eki olan 24.07.2017 tarihli bilirkişi raporunda 3. sayfada yapılan faiz hesabının davacının takipteki talebine uygun olduğu, sadece o rapordaki 32,85 TL.lik temerrüt öncesi akdi faiz tutarının bilirkişice 24.04.2017 tarihli ilk kök raporun 4.sayfası sonunda “bulunan fazla alacağın takipteki talebi aşmamak için temerrüt öncesi akdi faiz olarak yazıldığı” şeklindeki açıklamasının kabul edilebilir olmadığı sonucuna varılmış, takip talebindeki faiz oranı talebine bağlı kalınarak davalıların itirazının kısmen haksız olduğu tespitiyle itirazın kısmen iptaline, alacak likit olduğundan davacı yararına (asıl alacak üzerinden talep edildiğinden tespit edilen asıl alacak tutarının %20’si) icra inkar tazminatına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalıların … 9.İcra Müdürlüğü … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazlarının kısmen iptaline, takibin (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) 3.045,00TL asıl alacak, 46.130,62 TL işlemiş faiz yönünden devamına, asıl alacağa takip sonrası yıllık %27,50 oranında faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Asıl alacağın (3.045,00TL) %20’si oranında 609,00 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalıların kötü niyet tazminatı talebinin kötü niyet ispatlanamadığından reddine,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar yönünden hesap ve taktir olunan 5.759,32-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davalılar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca red edilen miktar üzerinden hesap ve taktir olunan 3.300,96-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan posta ve tebligat masrafı 420,00 TL, bilirkişi ücreti 1.300,00 TL olmak üzere toplam 1.720,00-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 1.100,80 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
8-Alınması gerekli 3.359,18-TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekili ve davalının yüzüne karşı, davacının yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.11/06/2018

Katip …
¸

Hakim …
¸