Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/871 E. 2018/1190 K. 21.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/871 Esas
KARAR NO : 2018/1190

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/08/2016
KARAR TARİHİ : 21/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; Davacı sigorta şirketi tarafından davadışı …’a ait … plaka sayılı araç 19.08.2013 / 19.08.2014 tarihleri arasında … numaralı kasko poliçesi ile sigortalandığını, söz konusu araç 26.12.2013 tarihinde satılması için davalı tarafa ait şirkete teslim edildiğini, davalı tarafından araç muhafaza için … Sitesi otoparkına bırakıldığını, sigortalı aracın bulunduğu yerden 26.01.2014 tarihinde çalınmış olduğu ihbarı üzerine sigortalıya davacı şirket tarafından 60.000.-TL ödendiğinden davacı tarafından davalılar hakkında … 37.İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalıların takibe itirazı nedeni ile işbu itirazın iptali davası açıldığını, aracı satmak için alan davalı tarafın, araca gerekli özeni göstermediği, vekil özeni gereği aracı güvenlikli bir yerde koruma altına almadığı için TTK m.1472 gereği rücuen sorumlu olduğu ileri sürülerek itirazın iptali ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; Öncelikle pasif husumetten davanın reddi gerektiğini, işleten ve ticari aracılık edenin davalılardan … olduğu, 1 nolu davalı …’ün pasif husumete ehil olmadığını, …’ün de vekil olmadığını, pasif husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca zamanaşımı savunması yapıldığını, 26.01.2014 tarihinde hırsızlık meydana geldiğini, davanın 17.08.2016 tarihinde açıldığını, aracın her iki anahtarının da sigortalıda iken hırsızlık meydana geldiğini, aracın hiçbir şekilde davalı yana teslim edilmediğini, aracın güvenliğinden de davalı yanın sorumlu hale gelmediğini, aracın davalı yana satılmak için tevdi edilmiş olması halinde dahi, davalının kusur ve ihmalinden söz edilemeyeceğini, kamuya açık alanlarda park edilen tüm araçlar için risk neyse, somut olayda da riskin aynı olduğunu, bu nedenle kusur izafe edilemeyeceğini, şikayet dilekçesinde de sigortalı …’ın davalılara kusur izafe etmediğini, hırsızların bulunmasını istediğini ileri sürerek davanın reddi ile davalı lehine %20’den az olmayan kötüniyet tazminatına hükmedilmesi talep etmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, kasko sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalılardan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer.Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı sigorta şirketinin, sigortalısının halefi olarak açtığı davada, dava dışı sigorta ettirenin gerçek kişi olduğu ve hasarın dava dışı sigortalının ticari işletmesi ile ilgili olmadığı , davalıdan haksız fiil hükümlerine göre talepte bulunduğu açıktır.
Dava niteliği itibarı ile haksız fiilden kaynaklanmış olup davacının halefi olduğu sigortalının, gerçek kişi olması ve TTK 4/1. Maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi dava kapsamında bulunmayan davada asliye hukuk mahkemesinin görevli bulunması karşısında mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereği davanın USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine mütakip talep halinde dosyanın görevli nöbetçi İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi gereği yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-HMK 20 maddesi gereği süre içeresinde talep edilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/11/2018

Katip
¸(e-imzalıdır)

Hakim
¸(e-imzalıdır)