Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/83 E. 2018/583 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/83
KARAR NO : 2018/583

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 26/01/2016
KARAR TARİHİ:24/05/2018

DAVA:Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; …bank A.Ş ile davalılardan … Tekstil Ürünleri San ve Tic Ltd.Şti arasında imzalanan diğer davalıların da müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden firmaya krediler kullandırıldığını, ödeme yapılmadığından 14/09/1999 gün ve … numaralı, 14/03/2000 gün ve … numaralı ve 13/01/2004 gün ve … yevmiye numaralı ihtarlar ile hesabın kat edildiğini, davalıların temerrüde düştüklerini, bu süreçte kredi alacağının …bank A.Ş tarafından 28/12/2001 tarihli temlik sözleşmesi ile kurumlarına devredildiğini, alacağın tahsili amacıyla davalılar aleyhine … 36.İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe başlandığını, davalıların itirazı ile takibin durduğunu, itirazların haksız olduğunu borçluların borca yönelik itirazlarınını haksız ve mesnetsiz olduğunu, alacağın sözleşme hükümlerine uygun olarak hesaplandığını, TMSF alacaklarında zamanaşımı 20 yıl olduğundan zamanaşımı itirazının yerinde olmadığını belirterek anılan icra dosyasında yapılan takibe ve borca yönelik tüm itirazların iptaline, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalılar vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; takibe konu borç aslı ve ferilerinin zamanaşımına uğradığını, takip talebinde sözü edilen borç bulunmadığını, borcun aslına ve ferilerine faize, işlemiş faize ve faiz nispetine masrafa ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir.
…bank A.Ş ile davalılardan … Tic Ltd.Şti arasında imzalanan diğer davalıların da müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden firmaya krediler kullandırıldığı sabittir.
GERÇEK KİŞİ DAVALILAR YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
6098 sayılı TBK’nin 598/3. maddesine göre, bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak 10 yıl geçmesi ile kendiliğinden ortadan kalkar.
Dava konusu kredi sözleşmesinin 20.11.1997 tarihinde imzalanmış olduğu sabit olduğuna göre 20/11/2007 tarihi itibariyle sözleşmeden kaynaklanan kefalet yükümlülüğünün kendiliğinden ortadan kalktığı kabul edilmelidir.
6101 sayılı TBK’nin Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 1. maddesine göre kural olarak, TBK’nin yürürlüğü girdiği tarihten itibaren önceki fiil ve işlemlere bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise uygulanması gerektiği ancak temerrüt, sona erme ve tasfiye konularında TBK’nin uygulanacağı düzenlemesi getirilmiştir.
6101 sayılı kanunun 5. maddesine göre, TBK’nin yürürlüğü girmesinden önce başlamış hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri eski kanun hükümlerine göre tabi olmaya devam eder, ancak bu sürelerin henüz dolmamış kısmı TBK’de öngürülen süreden uzun ise yürürlüğünden başlayarak TBK’de öngörülen sürenin geçmesiyle hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olur.
6101 sayılı kanunun 5/2. maddesine göre, TBK ile hak düşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olupta başlangıç tarihi itibariyle bu süre dolmuşsa, hak sahipleri TBK’nin yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanırlar, ancak bu ek süre TBK’de öngörülen süreden daha uzun olamaz.
6101 sayılı kanunun 6. maddesine göre, bu kanunun 5. maddesi uygun düştüğü ölçüde TBK’de öngörülen diğer süreler hakkında da uygulanır.
6101 sayılı kanunun 6.maddesinin gerekçesinde de; “süreye bağlı hak” ile “hak düşürücü süre”lerin farklı kavramlar olduğu, süreye bağlı haktaki sürenin, kanunda bu hakkın varlığını sürdürmesi için öngörülmüş olan bir süre olduğu, “süreye bağlı hak”taki sürenin, ne zamanaşımı süresi ne de hak düşürücü süre olduğu, bu nedenle de Türk Borçlar Kanununda süreye bağlı haklar için öngörülen süreler hakkında 5 inci maddesinin kıyas yoluyla uygulanacağı ve hak sahibinin, bir yıllık ek süreden yararlanabileceği…” vurgulanmıştır.
Yukarıdaki yasal düzenlemeleri somut olay yönünden değerlendirmek için öncelikle TBK ile ilk kez getirilen 10 yıllık kefalet süre sınırlamasının hukuki niteliğinin saptanmasında zorunluluk bulunmaktadır.
Konu ile ilgili öğretide ortaya konan görüşler;
“…10 yıllık süre bir zamanaşımı süresi olmadığı için kesilme ve durma söz konusu olmaz. 10 yıllık sürenin tamamlanması ile birlikte kefilin yükümlülüğü kendiliğinden (yasa gereği ortadan kalkar).. Kefalet süresinin dolduğu yargıç tarafından görevinden ötürü göz önünde tutulur..” (Prof.Dr. C.Yavuz Borçlar Hukuku s.1472 vd)
“… 10 yılın geçmesi ile borç kendiliğinden ortadan kalkar, kefalet için getirilen yasal en yüksek (azami) süreye ilişkin düzenleme başka bir hiçbir hukuk sisteminde bulunmamaktadır. Amaç, kefili belli bir süre geçtikten sonra kefillik bağından kurtarmaktır…” (Nihat Yavuz, Kefalet Sözleşmesi s.3085 )
“… Kefilin sorumlu tutulabileceği 10 yılık süre kefalet sözleşmesinin meydana geldiği andan itibaren işlemeye başlar… 10 yıllık süre bir zamanaşımı süresi olmadığına göre kesilme ve durma da söz konusu olmaz…” (Doç. Dr. Burak Özen Kefalet Sözleşmesi s. 578 vd)
“… Yeni Borçlar Kanununda sona ermeyle ilgili emredici nitelikte hükümler varsa bunlar -sözleşmede örneğin feragat ile ilgili hüküm olsa da olmasa da – 01/07/2012 tarihinden sonraki sona ermelerde uygulanacaktır… (kefalet sözleşmesinde ) 10 yıllık süre daha önce sona ermiş ise yürürlük yasasının 5. Maddesi göz önünde tutulacaktır… Gerçek kişilerin verdiği kefaleti sona erdiren 10 yılın hak düşürücü süre olarak kabul edilip edilmemesi 5. Maddenin uygulanması bakımından farklı sonuçlar verecektir…Hak düşürücü süre olarak kabul edilirse 01/07/2012 tarihinden önce 10 yılı dolduran kefaletlerde alacaklı 5. Maddenin tanıdığı 1 yıllık ek süreden yararlanacak ve 01/07/2013 tarihine kadar kefili dava edebilecektir…(Prof. Dr. Seza Reisoğlu-TBK’nin Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun Bankacılık İşlemleri Açısından Değerlendirilmesi- İstanbul, 15/06/2012-Türkiye Bankalar Birliği Yayını)
“….6101 sayılı TBKYUŞHK’un 5/2. Maddesine göre TBK ile hak düşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olup da başlangıç tarihi itibariyle bu süre dolmuşsa, hak sahipleri TBK’nin yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanır. Aynı kanunun 6. maddesine göre bu kanunun 5. Maddesi uygun düştüğü ölçüde TBK’de öngörülen diğer süreler hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.(…) Bu iki hüküm birlikte değerlendirildiğinde 01.07.2012’den önce kurulmuş bulunan gerçek kişilerin kefil olduğu kefalet sözleşmeleri derhal 10 yıllık süreye tabi olur(…) bu tarihten önce 10 yıllık süre dolmuşsa(…) alacaklı 01.07.2013 tarihine kadar kefili takip edebilecektir.Bu tarihte ise kefalet sözleşmesi hükümden düşer….”(Y.Doç.Dr.Serkan Ayan-Kefalet Sözleşmesinde Kefilin Sorumluluğu)
Davaya konu somut olayda daha önce ifade edildiği gibi kefaletin oluştuğu tarih 1997’dir. Başka bir ifade ile TBK’nın 598. maddesindeki 10 yıllık süre, TBK’nın yürürlüğü girmesinden önce dolmuştur.
Yasanın düzenleniş şekli ve öğretideki görüşler dikkate alındığında, 10 yıllık sürenin zamanaşımı süresi olmadığı, 10 yıllık sürenin geçmesi ile kefaletin kendiliğinden ortadan kalktığı kabul edilmelidir.
Bu sürenin hak düşürücü süre mi yoksa kefaletten kaynaklanan talep hakkının, süreye bağlı bir hak mı olduğu hususu tartışmalı ise de her iki halde de sonucun değişmeyeceği, zira kefaletteki 10 yıllık sürenin, hak düşürücü süre olduğu kabul edildiğinde 6101 sayılı kanunun 5. maddesinin doğrudan, süreye bağlı hak olduğunun kabulü halinde ise aynı kanunun 6. maddesi yollamasıyla dolaylı olarak uygulanması gerektiği açıktır.
Somut uyuşmazlıkta icra takibinin 10.12.2015 tarihinde başlatıldığı, TBK’nın yürürlüğe girmesinden önce 10 yıllık sürenin geçmesi sebebiyle kefaletin TBK’nin 598/3. maddesi gereğince kendiliğinden ortadan kalktığı, 6101 sayılı kanunun 5. maddesi gereğince ek sürenin de 01/07/2013 tarihi itibariyle dolduğu, bu nedenle gerçek kişi davalılar bakımından davanın reddine karar vermek gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
DAVALI … TİC. LTD.ŞTİ YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
…bank bile davalı şirket arasında 20.11.1997 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığı, sözleşme gereğince davalı şirkete kredi kullandırıldığı, borcun ödenmemesi üzerine kredi hesabının kat edildiği, temerrüdün 22.03.2000 tarihinde oluştuğu, yapılan bilirkişi incelemesinde ayrıntıları gösterildiği üzere takip tarihi itibariyle davalı şirketin borcunun 302.269,00.-TL asıl alacak, 10.537.789,00.-TL işlemiş faiz ayrıca tazmin olunan teminat mektuplarından dolayı 33.216,00.-TL asıl alacak, 885.021,87.-TL işlemiş faiz olmak üzere 918.237,87.-TL olduğu, davalı şirketin başlatılan icra takibine haksız olarak itirazda bulunduğu anlaşıldığından yüzde yirmi oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davalılar …, …, … ve … hakkında açılan davanın REDDİNE,
2-Davalı … Tic. Ltd. Şti. Hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile,
A-… 36. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibine yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 302.269,00 TL asıl alacak, 10.537.789,00 TL işlemiş faiz,
B-Tazmin olan teminat mektuplarından dolayı 33.216,00 TL asıl alacak, 885.021,87 TL işlemiş faiz olmak üzere 918.237,87 TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takipten itibaren yıllık %220 oranında temerrüt faizi yürütülmesine, fazla talebin reddine,
C-2.351.659,17 TL icra inkar tazminatının davalı … Tic. Ltd. Şti.’den alınıp davacıya verilmesine,
3-Davacı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT gereğince takdir olunan 182.782,96.-TL avukatlık ücretinin davalı ….Tic. Ltd. Şti.’den alınıp davacıya verilmesine,
4-Davalılar vekil ile temsil edildiğinden AAÜT gereğince davalı şirket bakımından reddedilen tutar üzerinden 2.180,00.-TL, gerçek kişi davalılar bakımından 2.180,00.-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınıp belirtilen davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.000,00.-TL bilirkişi ücreti, 78,00.-TL tebligat, posta vs. gideri olmak üzere toplam 1.078,00.-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre takdir edilen 1.077,00.-TL’sinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Harçlar Kanunu gereğince tahsili gereken 803.209,19.-TL karar harcının davalı … Tic. Ltd. Şti.’den alınmasına,
7-Karar kesinleştiğinde taraflardan alınan gider ve delil avansının harcanmayan kısmının iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açıkolmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.24/05/2018

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır