Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/793 E. 2020/688 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/793
KARAR NO : 2020/688

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 22/07/2016
KARAR TARİHİ : 24/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan genel kurul kararının iptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, müvekkillerinden … ve …’un hazirun cetvelinde ismi olmadığı gibi bir kısım ortakların da 26.06.2016 tarihinde yapılacak genel kurul toplantısına çağrılmadığını, hazirun cetvellerine de isimlerinin yazılmadığını, genel kurula dava dışı 523 ortağın da çağrılmadığını, ayrıca 26.06.2016 tarihli genel kurula sunulan şerh dilekçesi ile imza listesinde kayıtlı 55 ortaktan 32 ortağa da çağrı mektubu yollanmadığını, bu ortakların da hazirun listesinde isimlerinin bulunmadığını, öncelikle çağrı usulsüzlüğü sebebiyle 26.06.2016 olağan genel kurulun iptaline karar verilmesi gerektiğini, davacılardan altı kooperatif üyesinin genel kurul toplantısına katıldığını, divan heyeti oluştuktan sonra gündem maddelerine geçilmeden divan başkanına ve Bakanlık görevlisine 55 ortak imzalı önergeye ve belgeler sunulduğunu, ancak önerge ve dosyanın gündeme alınmadığını, divan başkanının önergeyi tutanağa yazmadığını, 55 ortağın elinde ortaklık belgesi olmasına rağmen 32 ortağın hazirun listesinde kaydının bulunmadığını, toplantıya katılan davacı 6 ortağın tüm kararlara muhalif kaldığını, hazirun cetveline göre 242 üyeye çağrı yapıldığını, konut sayısının 1081 mesken üyeliğinin bulunduğunu, kooperatifin 948 dairesi olup 133 adedinin toprak sahibine ait bulunduğunu, 765 ortağın Maliye Müfettişliğince tespit edilerek C. Savcılığına bildirildiğini, dolayısıyla da 26.06.2016 tarihli genel kurulun yeterli çoğunlukla toplanmadığını öne sürerek, genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … ve 15 arkadaşı tarafından ikame edilen davada, davacıların taleplerinden, kooperatife ait taşınmazların devrine İlişkin talebin dışındaki tedbir taleplerinin reddedildiğini, genel kurula çağrılmama durumuna, davacılardan … ve …’un örnek gösterildiğini, bu kişilerin borçlarını ödediğini, tapularını aldığını ve ortaklıktan ayrıldığını, yine davacılardan …’in hiçbir zaman ortak olmadığını, kayıtlı 242 ortağın tamamının genel kurula çağrıldığını, 81 ortağın çağrıya uyarak genel kurula katıldığını, çağrıya, ilana ve genel kurul gündemine ilişkin herhangi bir itirazda bulunmadığından genel kurul toplantısının yapıldığını, herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını savunarak davanın reddini savunmuştur.
Dava kooperatif genel kurulunun yeterli çoğunlukla toplanmadığı iddiasına dayalı genel kurul kararının iptali davasıdır.
Bilindiği üzere genel kurul iptali davası açılması açısından talepte bulunan davacının ortak olması, Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında belirtildiği üzere zorunludur.
Bu çerçevede yargılama sırasında vefat eden davacı … hakkında, yargılamanın devamı sırasında ihraç kararının verildiği, ihraç kararının kesinleştiği, bu nedenle davacının yargılama sırasında aktif sıfatının ortadan kalktığı, davacının açmış olduğu davanın aktif sıfat yokluğundan ret olunması gerektiği kabul edilmiştir. (Yargıtay 23. HD’nin 2017/800E. 2017/3655K.sayılı ilamı)Diğer yandan dava açan …’in ise dava tarihi itibariyle ortaklık kaydının bulunmadığı kooperatifin incelenen kayıtları ile kayden ve bilirkişi raporları ile sabittir. Bu nedenle bu davacılar tarafından açılan davanın aktif sıfat yokluğundan reddi gerekmekle birlikte diğer davacıların dava tarihi itibariyle aktif sıfatlarının mevcut olduğu kabul edilmiştir.
Ayrıca davacı …’un istifa ettiği ileri sürülmekte ise deYargıtay 23. HD’nin uygulamasında kabul edildiği üzere “istifa tek taraflı irade beyanı olup istifa nedeniyle ortaklığın sona erdiğini davalı kooperatif kanıtlamak zorundadır”. Somut olayda, davacı vekili, müvekkilinin istifasının söz konusu olmadığını ileri sürmüş, davalı kooperatif ise bu noktada davacı …’un istifasına ilişkin savunmasının dayanağını açıklayamamıştır. Bu nedenle davacı …’un ortak olduğu ve aktif sıfatının bulunduğu mahkememizce değerlendirilmiştir.
Kooperatifin sicil adresi karşısında mahkememiz yetkili ve görevli durumdadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın araştırılması için atanan birinci bilirkişi kurulunun hazırlamış olduğu 08/12/2017 tarihli kök raporunda, davalı kooperatifin, daha önce taraf olduğu değişik davalar mevcut olup, bu davaların bazılarında kooperatif genel kurul toplantıları hakkında tespit ve değerlendirmeler yapıldığı, bu meyanda … 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında yapılan tespitlere göre davalı kooperatifin genel kurula katılan ortak sayısının 549 olması gerekirken 30/06/2013 tarihli genel kurula 302 ortak yerine 549 ortağın olması gerekeceği, bu farkın davalı kooperatif tarafından sabit fiyatlı ortakların hazirunda kooperatif ortağı olarak gösterilmemesinden kaynaklandığı, böyle olunca 2013 senesinden sonra yapılan toplantılarda ortak sayısına 247 ortağın ilavesi veya 247 ortağın kooperatiften ihraç edilmiş olması gerektiğini, oysa 26/06/2016 tarihli dava konusu genel kurulda ortak sayısının 242 olarak gösterilmiş olup, sabit fiyatlı ortakların bu kere de hazirunda gösterilmemiş bulunduğunu, bu hususun … 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına verilen ayrık raporda da açıklandığını açıklamıştır.
Akabinde 1.bilirkişi kurulu 03/09/2018 tarihli ek raporda davalı vekilinin 19/02/2018 tarihti dilekçesinde 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı davada kararını açıkladığını, 10/02/2015 tarihinden sonra ödemesini tamamlayan, tapusunu alan sabit fiyatla konut satın almış olan kişilerin taahhüt ettikleri ödemeyi tamamladıklarını, kooperatif ile aralarındaki sözleşme gereği kendilerinden başka bir talepte bulunulmayacağını, kendilerini ileride doğması muhtemel ilave ödemelerden kurtarmak için kooperatiften yazılı olarak istifa ettiklerini, davalı vekilinin belirttiği üzere istifa eden 247 kişinin istifasının serbest iradeleri dahilinde veya iradelerinin dışında olup olmadığının mahkemenin takdirlerine ait bir husus olduğunu, sözü edilen iradelerin bir zorlamanın sonucu olarak iradeyi geçersiz kılacak bir nedene dayanıyorsa mevcut istifaların geçerli olarak kabul edilip edilemeyeceklerinin Mahkemenizin takdirlerinde olan bir husus olduğu yönündeki görüşlerini açıklamışlardır.
Mali müşavir sıfatına haiz olan 2.bilirkişi ise 01/02/2019 tarihli kök raporunda; dava konusu 26.06.2016 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde davalı kooperatifin 242 üyeye çağrıda bulunduğu ve 81 üyenin katılımı ile genel kurul toplantısının gerçekleştirildiğini, davalı kooperatifin 242 üye ise sayısının 290 üyenin gerek kooperatif ortaklığından istifa etmeleri ve gerekse üyelikten ihraç işleminden sonra kalan üyeler olduğunun anlaşıldığını, bu durumda, yönetim kurulunun kooperatif üye sayısını belirlediğinin anlaşıldığını, oysaki kooperatif üye sayısını kooperatif genel kurulunun belirlediğini, bu durumda davalı kooperatif yönetiminin yetki aşımında bulunduğunu, 242 üye sayısını tespiti ile dava konusu 26.06.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısını gerçekleştirdiğini, davalı kooperatifin 26.06.2016 tarihinde 2015 yılı olağan genel kurul toplantısının 1163 sayılı Kanunun 45.maddesi ile ana sözleşmenin 33.maddesi mucibince kooperatif genel kurul toplantısının yapılabilmesi için 532 üyenin 1/4 olan 133 ortağın mevcutta toplanması gerekli iken 81 ortakla genel kurulun toplandığını, bu durumda toplantı yeter sayılarının sağlanmadığı anlaşılmakla, 26.06.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısının kanuna aykırı yapıldığının tespit edildiği açıklanmıştır.
Mali müşavir sıfatına haiz olan 2.bilirkişi 17/05/2019 tarihli ek raporda ise, davalı vekilinin sunduğu istifa dilekçelerinin fotokopilerinin incelenmesinde; listede 230’dan 240 geçilmiş olup. numaralama hatası yapıldığını, bu nedenle davalının dilekçesi ekinde 247 dilekçe fotokopisi yerine 238 dilekçe fotokopisinin bulunduğu, 42 adet ortak uygun olmayan belgelerle davalı kooperatifçe ortaklıkları sonlandırıldığını, bu işlemin doğru olmadığı, bu üyelerin üyeliklerinin devam etmesi gerektiğini ve 26.06.2016 tarihli genel kurul toplantısına, davet edilmelerinin yasal zorunluluk olduğunu, 38 ortağın istifa ettiği gerekçesiyle davalı kooperatif tarafından dava konusu genel kurul toplantısına davet edilmediklerini, halbuki bu üyelerin önceki raporda etraflıca açıklandığı gibi 1163 sayılı Kanunun 12.maddesindeki amir hüküm gereği hesap senesi sonundan en az bir ay önce dilekçe vermeleri halinde o senenin genel kurul toplantısına iştirak edemeyeceklerini, bu tarihten sonra bu bir aylık süre içinde ve hem de bu süreden sonra istita dilekçesi vermiş olanların (30.11.2015-25.06.2016 tarihleri arası) davalı kooperatifin 2015 yılı hesap döneminin 26.06.2016 tarihinde yapılan olağan genel kurulu toplantısına yetkili olanlarca davet edilmelerinin yasal zorunluluk olduğunu, davalı kooperatifin davacı …’un ortaklığını ibraname ile sonlandırdığını, ortağın açık net tek taraflı dileğini içermeyen istifa dilekçesi olmadığı sürece ortaklığının sonlandırılmasının yasaya uygun olmadığını, …’un davalı kooperatifin üyesi olduğu, dava konusu genel kurula davet edilmesi gerektiğini, bu açıklamalardan sonra 38+42+1= 81 ortak genel kurul toplantısına davet edilmediğini, davalı kooperatifin bu durumda 1163 sayılı Kanunun 16 ve 45.maddelerini ihlal ettiği, ayrıca bu hususun Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 1997/9815 Esas, 1998/658 sayılı kararıyla örtüştüğü nedenleriyle bilirkişi heyetinin 20.08.2018 tarihli raporlarındaki görüşe uygunluk gösterdiğini, davacı …’ın ise … 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin…E. … başıyı mananı ile ihracı kesinleşmiş olup üyeliğinin son bulduğunu, davacı …’ın mahkemece istifa dilekçesinin aslının davalı kooperatiften istenmiş olup, dilekçenin gelmesi halinde üyelik takdirinin mahkemenin takdirinde olduğunu, davacı …’in ortaklığı ile ilgili yapılan incelemede dosyaya yeterli kanıt ibraz edilmediğinden kooperatif üyesi olmadığı kanaatine varıldığını, davalı kooperatifinin dava konusu 26/06/2016 tarihli genel kurul toplantısında 5 üyenin de kararlarda ret oyu kullandıklarını, toplantıya çağrılmayan ortakların ilavesi ile 86 ortağın gerek genel kurulun toplanmasına ve gerekse alınan kararları etkileyecek çoğunlukta olduğunun kabulü gerektiğini açıklamıştır.
Oluşan çelişki karşısında atanan 3.bilirkişi kurulu raporuna göre ise 142 üyenin istifa ettiği, gerek ikinci bilirkişi raporu gerek üçüncü bilirkişi raporuyla saptanmış olup 11 adet üyenin listedeki karşılarında bu istifaların kabul edilemeyeceği, 38 üyenin ise genel kurula çağrılması gerektiği müştereken kabul edilmiştir. Esasen ve genel kurallar çerçevesinde “genel kuruldan önce üyeliğe kaydı yapılıp istifa etmeyen ya da ihraç edilmeyen üyeler olması halinde baştan ya da sonradan üyelik koşullarını kaybetmiş bile olsalar, üyelik kendiliğinden düşmez ise de somut olayda açısından genel kuruldan önce üyelik kaydı mevcut olup istifa eden ortakların varlığı karşısında “artık istifa eden bu üyelerin sayısının en son rapora göre esas alınması gereken ortak sayısından” düşürülmesi gerekir. O halde son raporda açıklandığı gibi esas alınan 374 adet ortak sayısından istifa eden 142 adet ortak düşülüp ilavesi gereken 38 üye ile 11 üyenin toplamı durumunda genel kurula çağrılması gereken üye sayısı 281 olarak kabul edilmiştir. Buna göre çağrılan üye sayısının 242 olması karşısında yukarıda anılan hükümlerde belirtildiği üzere çoğunluk sağlanmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. ve ana sözleşmenin 28. maddesi emredici niteliktedir. Aynı Yasa’nın 53. maddesinde çağrıda usulsüzlük halinde, genel kurula bu nedenle katılamayan ortaklara bu toplantıda alınan kararların iptali davası açma hakkı verilmiş ise de çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmamaktadır.
Yargıtay 23.HD’nin yerleşik kararlarında açıklandığı üzere “diğer yandan, genel kurul toplantısına çağrılması gereken ortakların çağrılmaması ve gelmemeleri toplantı ve karar nisabını etkiliyorsa, bu durum, kararın yok sayılmasını gerektirir. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara muhalif olmak gerekmediği gibi açılacak dava da herhangi bir süreye tabi değildir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi, “Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4′ ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi ise “Kanun veya ana sözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur” hükmünü”, ana sözleşmede de “genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması şarttır. İlk ve müteakip toplantılarda aynı nisap aranır” hükmünün ve “genel kurulda kararlar, ortakların en az 1/4′ ünün hazır olması şartıyla oylama sırasındaki mevcudun yarıdan fazlasının oyu ile alınır” hükmünün varlığı açıktır. Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, yok hükmündedir ve baştan beri hüküm ifade etmezler.
Hazirun cetveli, genel kurul toplantısına iştirak eden ortaklara toplantıya katıldıklarını imzaları ile tasdik imkanı veren bir belge olup, hazirun cetvelinde imzası bulunanlara toplantıyı sonuna kadar izleme ve kararlara katılma yükümlülüğü getiren yasal veya sözleşmeye dayalı bir düzenleme mevcut değildir. Yasa ve anasözleşmede belirlenen toplantı nisabını etkilememek kaydıyla toplantıya katılan ortakların bir bölümünün genel kuruldan ayrılması mümkün bulunduğundan, karar nisabının da her gündem maddesinin oylamasına katılan kişiler üzerinden belirlenmesi gerekmektedir”.
Kooperatif ana sözleşmesinin hükümleri de dikkate alındığında, kayıtlı ortaklarının en az 1/4’ünün toplantıda hazır bulunması genel kurulun toplanabilmesi ve gündemin görüşülebilmesi için yeterlidir. Bu noktada sayısal çoğunluk sağlandığı gibi iptale konu genel kurul kararının geçerliliği açısından ise ortakların en az 1/4’nün hazır olması şartı ile oylama sırasındaki mevcudun yarıdan fazlasının oyunun gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre genel kurulun 71 kişiyle toplanması gerektiği halde 81 kişi ile toplandığı, böylece toplantı yeter sayısının mevcut olduğu açıktır. Buna göre toplantıya katılan ve katılması gereken 123 ortağın yarıdan bir fazlası 63 olup toplantıya katılan davacılardan sadece altısı ret oyu kullanmış bulunmaktadır. Buna göre oluşan nisap karşısında genel kurul kararının iptali kararı gerekmemektedir.
Somut olayda, davacılar tarafından genel kurulun gerekli çoğunlukla toplanmadığı ileri sürülmüş ise de açıklanan ve itibar edilen sayılar karşısında gerekli toplantı ve karar nisabının sağlandığı, esasen üçüncü bilirkişi kurulu raporunun bu noktada birinci bilirkişi kurulunun ek raporu ile ikinci bilirkişinin son raporu arasındaki çelişkiyi gideren nitelik taşıdığı kabul edilmiştir. Esasen Yargıtay 23 HD’nin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere” karşılıklı hak ve yükümlük doğuran ortaklık ilişkisi, kooperatif amacına ulaşıncaya kadar süreklilik gerektiren bir niteliğe sahiptir. Bu kapsamda, ortağın aidat yükümlülüğünü yerine getirmesi son derece önemlidir. Öte yandan kooperatif ortaklığının sona erme nedenleri 1163 sayılı yasa ve ana sözleşmede açıkça belirlenmiştir. Bu nedenlerden biri, ortağın istifa etmesi halidir. İstifa, tek taraflı irade beyanı olup, istifa nedeniyle ortaklığın sona erdiğini davalı kooperatif kanıtlamak zorundadır”. Bu zorunluluk çerçevesinde 3.bilirkişi kurulu kooperatif kayıtları ve sunulan dilekçelere göre tek taraflı irade beyanı niteliğindeki istifa hallerini dikkate almış, istifa nedeniyle ortaklığın sona erdiğini ortaya koyan dilekçe ve kooperatif kayıtları çerçevesinde değerlendirmesini yapmıştır. Söz konusu istifa dilekçelerinin irade beyanınındaki sakatlık sonucunda oluştuğu noktasında davalı kooperatif aleyhine sonuca varılmasını gerektirir bir somutlaştırılmış vakıa ve delil mevcut olmadığından 3.bilirkişi kurulunun mevcut kayıtlar çerçevesinde yapmış olduğu hesaplamalara itibar olunmuştur.
Esasen … 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin …E. …K.sayılı ilamını bozan Yargıtay 23. HD’nin 2016/7021E. 2019/1918K.sayılı ilamı ve bu ilama karşı karar düzeltme talebinin ret olunması sonrası ise ilk derece mahkemesince verilen ret kararı karşısında son bilirkişi kurulu raporunda da açıklandığı üzere 22/06/2014 tarih itibariyle kooperatifin 374 ortak sayısının bulunduğu, dava konusu 26/06/2016 tarihli genel kurul tarihi itibariyle istifa ettiği anlaşılan 142 üyenin istifa durumunun kayıtlardan anlaşıldığı, ayrıca istifalarına dair kayıt bulunmayan 11 üyenin mevcut sayıya ilave olunması, ayrıca 38 üyeninde genel kurula çağrılması gerektiği dikkate alındığında bu sayı 281’dir. Çağrılmayan 3 üyeninde ilave olunması durumunda sayının 284 olduğu kabul edilmelidir. Bu durumda çağrılan üye sayısı 242 olmakla 284 üyeden1/4’üne isabet edenden dahi fazla üye zaten toplanmış, toplantı yeter sayısı sağlanmış ve yine toplananların yarıdan fazlasıyla da karar alınmıştır. Mevcut açıklanan sayılara göre genel kurula çağrılması gerekli olan 42 ortağın bir an için genel kurula katılmaları ve tümünün ret oyu vermeleri halinde de ret oylarının toplamı en fazla 48 olacaktır ki bu durum yukarıda açıklanan sayılar karşısında dahi genel kurul kararı iptalini “etkililik kaidesi” gereği gerektirmeyecektir.
Yapılan açıklamalar karşısında; davacılar Muris … mirasçılarının ve davacı …’in açmış oldukları 26/06/2016 tarihli ve 2015 hesap yılına ait olağan genel kurul kararının iptali davalarının aktif sıfat yokluğundan reddine, diğer tüm davacıların açmış oldukları 26/06/2016 tarihli ve 2015 hesap yılına ait olağan genel kurul kararının iptali davasının sübut bulmadığından reddine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-a)Davacılar Muris … mirasçılarının ve davacı …’in açmış oldukları 26/06/2016 tarihli ve 2015 hesap yılına ait olağan genel kurul kararının iptali davalarının aktif sıfat yokluğundan reddine,
b)Diğer tüm davacıların açmış oldukları 26/06/2016 tarihli ve 2015 hesap yılına ait olağan genel kurul kararının iptali davasının sübut bulmadığından reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince her bir davacı için ayrı ayrı alınması gereken 54,40’ar TL harçtan davacı … adına yatırılmış olan 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile 25,20 TL ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, diğer davacılar yönünden peşin alınan harç yeterli olduğundan ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacıların yapmış oldukları yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Davalı kooperatif tarafından harcanan 150,00 TL tebligat posta gideri ile 3.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.550,00 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığının bulunması karşısında ve ayrı ayrı harç yatırmaları nedeniyle her bir davacı aleyhine AAÜT gereği ayrı ayrı takdir edilen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin ayrı ayrı davacılardan tahsili ile ayrı ayrı davalıya verilmesine,
7-Tarafların depo etmiş avansların ilamın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere vekillerin ve davacı asil huzurunda ve oy birliği ile karar verildi.24/12/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …