Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/751 E. 2020/393 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/751 Esas
KARAR NO : 2020/393

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/07/2016
KARAR TARİHİ : 07/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalı şirketin, müvekkili şirket ile arasındaki 13/05/2002 tarihli protokol ile sigorta brokeri olarak çalışmaya başladığını, davalı şirkete müvekkili şirket tarafından söz konusu protokol ile prim tahsilatı yetkisi verildiğini, davalı şirketin müvekkili şirket adına ve hesabına vekaleten tahsil etmiş olduğu sigorta poliçe primlerini müvekkili şirkete aktarmadığını, davalı tarafa … 15.Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek 31/03/2015 tarihi itibariyle toplam borcu olan 32.602,12 TL’ nin ödenmesinin talep edildiğini, ihtara rağmen davalı şirket tarafından ödeme yapılmadığını, bu nedenle … 31. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğunu, bu nedenlerle davalı tarafça … 31. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, müvekkili lehine davalının %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep ettiklerini, borç iddiasına konu sigorta primlerinin neden kaynaklandığı ve hangi tarihte prim alacaklarının doğduğunun belirtilmediğini, TTK 1420 maddesi uyarınca sigorta ilişkisinden doğan her türlü talep hakkının, iki yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, prim alacaklarının kümülatif bir şekilde talep edilmiş olmasının zamanaşımı açısından etkisinin olmadığını, bu nedenle süresinde talep konusu edilmeyen prim alacaklarına zamanaşımı nedeniyle itiraz ettiklerini, taraflar arasında bir acentelik sözleşmesi yapılmadığını, taraflar arasında likit bir borç bulunmadığını, ödeme emrinde belirtilen asıl alacak tutarı ile ödeme emri ekindeki dayanak ihtarnamede belirtilen borç tutarlarının uyuşmadığını, davacının haksız talepleri ve borç yaratmaya çalışma çabasının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle esasa girilmeden davanın usule ilişkin itirazları nedeniyle reddine, müvekkili lehine davacının kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan dava dışı sigorta ettiren kişilerden tahsil edilen sigorta prim alacaklarının sigorta şirketine aktarılmamasından dolayı prim alacaklarının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; taraf şirketler arasında 25/11/1999 tarihinde Protokol başlıklı acentelik sözleşmesinin düzenlendiği, işbu sözleşme kapsamında davacı şirketin davalı şirkete kendi nam ve hesabına poliçe tanzim edilmesi ve prim tahsili husunda yetki verdiği, bunun karşılığında davalı şirketin poliçeler tanzim ettiğinde sözleşmede belirtilen şartlar dahilinde komisyon alacağının tahakkuk edeceği, davacı kendi nam ve hesabına sigorta sözleşmeleri düzenlendiği halde, davalı şirketin sigorta ettirenlerden tahsil ettiği sigorta primlerini kendisine aktarmadığını bildirerek prim alacaklarının tahsili amacıyla … 31. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatmış, davalı taraf icra takibine itiraz ederek takibi durdurmuş, davacı duran takibe devam edilmesi amacıyla işbu itirazın iptali davasını açmış olup, davalı taraf prim alacaklarının hangi tarihte doğduklarının belli olmadığını, bu yönde bir açıklama ve bilginin de olmadığını, ayrıca prim alacaklarının zaman aşımına uğradığını savunmuştur.
Davacı şirketten, davalı sigorta acentesinin sigorta ettirenlerden tahsil ettiği ancak kendisine aktarılamayan sigorta primlerine ilişkin takibe ve davaya konu ettiği sigorta poliçelerini ibraz etmesi istenilmiş, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 23/01/2019 tarihli dilekçede bahse konu poliçeler liste halinde sunulmuş, yapılan incelemede; poliçelerin 19/07/2008 – 29/12/2008 tarihleri arasında düzenlendiği görülmüştür.
Taraf şirketler arasında acentelik sözleşmesinin akdedildiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, sigorta ettirenlerden tahsil edilen sigorta prim alacaklarının zaman aşımına uğrayıp uğramadığı konusunda toplanmaktadır.
Dava konusu olaya ışık tutabilecek ve Mahkememizce verilmiş emsal bir kararda,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24/02/2020 tarih ve 2019/3126 Esas, 2020/1900 Karar sayılı ilamında “…Davacı vekili, taraflar arasında 31.01.1997 tarihinde acentelik sözleşmesi imzalandığını ve acente konumundaki davalıya poliçe üretim ve prim tahsil yetkisi verildiğini, davalının müşterilerden tahsil ettiği primleri davacıya ödememesi üzerine, acentelik sözleşmesinin 02 mart 2015 tarihinde feshedildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan 19.199,11 Euro alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, talebin zamanaşımına uğradığını, davacı yana acentelik sözleşmesinden kaynaklanan bir borçlarının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, taraflar arasında, prim tahsiline yetkili acentelik sözleşmesi akdedildiği, sözleşme ve yetki kapsamında davalı yanca 02/01/2005-11/05/2006 tarihleri arasında toplam 19.199,11 EURO tutarlı poliçelerin tanzim edildiği, davacı iddiasına konu alacağın muacceliyet tarihinin 11/05/2006 olduğu, ancak davacının talebine konu alacağın acentelik sözleşmesinden kaynaklandığı, BK 126/b.4 ve TBK 147/b.5 maddeleri kapsamında alacağın 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, davalı tarafından yapılan son poliçe tanzim tarihi 11/05/2006 nazara alındığında 5 yıllık zamanaşımının dava tarihi itibariyle dolduğu ve alacağın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davacı yanca, acentelik sözleşmesinin fesih tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin başlaması gerektiğini ileri sürülmüşse de; uyuşmazlığın kaynağı olan poliçelerin 2005 ve 2006 yıllarına ilişkin olduğu, söz konusu poliçeler yeşilkart ve CMR poliçeleri olduğundan, acentelik sözleşmesinin 21. maddesi gereği acentenin bu poliçelerin tahsilatını peşin yaptığı, zaten aksine bir kayıt ve iddiada bulunulmadığı, acentenin tahsil ettiği paraları sözleşmesinin 22. maddesine göre bir haftalık sürenin sonunda davacıya ödemesi gerektiği, o halde talep konusu alacak bakımından zamanaşımı süresinin, 818 sayılı BK’nın 128.maddesi uyarınca 2005 ve 2006 tarihlerinde işlemeye başladığı, 818 sayılı BK’nın 126/4. maddesi gereğince acentelik mukavelelerinden doğacak tüm davalar 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğu, davacı yanca, somut olayda uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği ileri sürülmüşse de, uzamış zamanaşımının uygulanması için ceza davası açılmasının zorunlu olmayıp, haksız eylemin aynı zamanda suç teşkil etmesinin yeterli olduğu, Ticaret Kanunu’na göre, bir şirketin yasal temsilcisinin yönetim kurulu olduğu, ceza soruşturmasının şahsiliği ilkesi gereğince yönetim kurulu üyelerinin şirket faaliyeti sırasında işlenen suçun olağan şüphelileri oldukları, somut uyuşmazlıkta tüzel kişiliği bulunan davalı acentenin ceza hukuku anlamında fail kabul edilmesi beklenemeyeceğinden, uzamış zamanaşımı süresinin uygulanmasının mümkün olmayacağı,Yargıtay 4.HD’nin 17/03/2009 tarih, 2008/7101 Esas ve 2009/3902 Karar sayılı ilamında da aynı sonuçlara ulaşıldığı, sonuç olarak, beş yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan ve ihtilaf konusu olayda 818 sayılı Mülga BK’nın 133. maddesinde belirtilen zamanaşımını kesen bir sebep de bulunmadığından ilk derece mahkemesi kararının isabetli olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına ve davalıya atfedilen eylemin hukuki ihtilaf mahiyetinde olması ve suç teşkil etmemesi sebebiyle somut olaya uzamış ceza zamanaşımının uygulanamayacak olmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu itibarla somut olaya bakıldığında; uyuşmazlığın kaynağı olan poliçelerin 19/07/2008 – 29/12/2008 (son poliçe tanzim tarihi) tarihleri arasında düzenlendiği, taraf şirketler arasındaki acentelik sözleşmesinin Prim Ödenmesi başlıklı 4. Maddesine göre “Primler, sigorta ettireni temsilen Broker aracılığı ile yürürlükteki mevzuata uygun olarak sigorta şirketine ödenecektir. Cari uygulamaya göre poliçenin tesliminden itibaren 15 gün içinde primin tamamı veya ilk taksiti ödenir” şeklinde ifade edildiği, dolayısıyla sözleşmeye göre davalı acentenin bu poliçelerin tahsilatını peşin yaptığı, zaten aksine bir kayıt ve iddiada bulunulmadığı, acentenin tahsil ettiği paraları sözleşmesinin 4. maddesine göre en geç 15 günlük sürenin sonunda davacıya ödemesi gerektiği, o halde talep konusu alacak bakımından zamanaşımı süresinin, 818 sayılı BK’nın 128.maddesi uyarınca 2008 yılı ve 2019 yılı Ocak ayı tarihlerinde işlemeye başladığı, 818 sayılı BK’nın 126/4. maddesi (TBK 147/5) gereğince acentelik sözleşmelerinden doğacak tüm davaların 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğu, davaya konu takibin ise zaman aşımı süresi dolduktan (2014 yılı Ocak ayı) sonra 14/01/2016 tarihinde başlatıldığı, alacakların muaccel olduğu tarihten itibaren takip tarihine kadar zaman aşımını kesen başkaca bir sebep de bulunmadığı dikkate alındığında prim alacaklarının takip ve dava tarihi itibariyle zaman aşımına uğradığının açık olduğu, yukarıda değinilen Yargıtay ilamı gereğince olayda uzamış ceza zaman aşımı sürelerinin de uygulanma imkanın bulunmaması karşısında BK 126/4 (TBK 147/5) maddeleri uyarınca acentelik sözleşmesinden kaynaklanan prim alacaklarının zaman aşımına uğramasından dolayı açılan davanın zaman aşımı nedeniyle reddine, davacı şirket icra takibinde haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğu davalı tarafından ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin yasal koşullar oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin yasal koşullar oluşmadığından REDDİNE,
3-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 558,64 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 504,24 TL harcın talep ve istek halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 4.906,75 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-HMK 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde kullanılmayan ve artan bakiye gider avansının resen davacıya veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 07/10/2020

Katip
e-imzalı

Hakim
e-imzalı