Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/714 E. 2021/625 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/714
KARAR NO : 2021/625

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 28/06/2012
KARAR TARİHİ : 30/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesi gereğince işin teslim edildiğini, davalı belediyenin hesaplarının Sayıştayca denetlenmesi sonucunda fazla ödeme yapıldığının anlaşıldığını, kesin hesaba göre davacının 1.982.060,82 TL alacaklı olduğunun belirlendiğini, buna rağmen davalının 2.004.838,18 TL alacaklı olduğunu ileri sürerek uhdesindeki 1.348.924,94 TL alacağa el koyduğunu, halen 655.913,24 TL’yi de banka teminat mektuplarını paraya çevirerek tahsil ettiğini, davacının kesin hesaba göre 1.982.060,82 TL alacaklı olduğunu, ayrıca paraya çevrilen teminat mektuplarından dolayı 655.913,24 TL olmak üzere toplamda 2.637.974,06 TL alacaklı olduğunu, bu tutardan (el konan) 1.348.924,94 TL mahsup edilince davacının 633.135,98 TL alacağının kaldığını, 1.348.924,94 + 655.910,24 = 2.004.838,18 TL’nin … 38. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı kararıyla hüküm altına alındığını, halen davalı elinde (12 adet) toplam tutarı 1.108.210 TL tutarlı teminat mektubu olduğunu, hesabın kesinleşmesi üzerine 05/12/2008 ve 29/03/2010 tarihlerinde teminat mektuplarının iadesinin istendiğini, iade edilmediğini ileri sürerek (12 adet) 1.108.210 TL tutarlı teminat mektuplarının iadesine, 633.135,98 TL alacağın teminat tarihi olan 23/09/2008 tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 27/10/2014 tarihli dilekçesiyle teminat mektuplarının paraya çevrilmesi nedeniyle 1.108.210 TL ile 65.942 TL faizinin iadesine, (daha önce talep edilen) 633.135,98 TL ile birlikte 1.741.345,98 (1.108.210+633.135,98) TL’nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya fazla ödeme yapılmış olduğunu, kesin hesabın yeniden düzenlenmesi gerektiğini, yükleniciye ödenecek tutarın hesaplanmasından sonra … nin 45. maddesine göre teminat mektuplarının iade edilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili ve davalı uhdesindeki teminat mektuplarının iadesi talebine ilişkindir. (Teminat mektupları paraya çevrildiğinden buna ilişkin talep bedelin tahsiline dönüşmüştür.)
Davacı vekili … 38. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı … Esas sayılı davasında; davalıya 2.004.838,18 TL’nin borçlu olmadığının tespitine, haksız olarak el konan 1.348.924,94 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce bozma kararı öncesi verilen 22/01/2015 tarihli kararın gerekçe kısmında yapılan değerlendirmelere göre;
“Yapılan yargılamada hükme esas alınan 14/03/2011 tarihli bilirkişi raporunda “… idare tarafından usulsüz olarak kesilen ve yükleniciye ödenmesi gereken toplam bedelin 2.004.283,57.-TL + 655.913,24.-TL = 2.660.196,81.-TL olduğu…” belirlenmiş, mahkemece 2.004.838,18.-TL’nin tahsiline karar verilmiş, karar faiz tarihi yönünden kısmen düzeltilerek onanmış ve 16/12/2013 tarihine kesinleşmiştir.
Yukarıda açıklanan ve tarafları aynı olan davada kesinleşen hususlar dikkate alındığında; Davacının kesin hesaba göre; 1.982.060,82 TL (alacaklı olduğu) + 655.913,24 TL (paraya çevrilen teminat mektupları) 2.637.974,06 TL (toplam alacağının bulunduğu) – 2.004.838,18 TL (… 38. ATM’tarafından hüküm altına alındığı) 633.135,98 TL alacağının kaldığı anlaşılmıştır.
Diğer yandan davalı elinde 1.108.210,00.-TL tutarında teminat mektuplarının bulunduğu, yukarıda yazılı nedenlerle davalının başkaca alacağı bulunmadığından davacıya iadesinin gerektiği açıktır.
Yargılama sürecinde teminat mektuplarının paraya çevrildiği (01/07/2014 tarihinde işlemiş faiziyle birlikte 1.174.212,00.-TL olarak) ödendiği anlaşılmıştır.
Bu durumda; davacının, 633.135,98 TL (bakiye alacak) 1.108.210,00 TL (12 adet-paraya çevrilen teminat mektubu) + 65.942,00 TL (Teminat mektupları için ödenen faiz) 1.807.287,98 TL alacaklı olduğu kabul edilmiştir.
Alacağın bakiye kısmına temerrüt tarihi olan 23/09/2008, teminat mektuplarına ilişkin kısmına ise paraya çevrildiği 01/07/2014 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmiştir” gerekçesiyle hüküm oluşturmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda verilen kararla ilgili davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuş olup Yargıtay 15.HD 2015/3139E. 2016/2410K.sayılı ilamında;
“… Köprülü Kavşağı ve Üniversite Önü Alt Geçit İnşaatı yapım işi 03.02.2003 tarihli sözleşme ile davacı yüklenici tarafından üstlenilmiş, iş teslim edilerek geçici ve kesin kabulü yapılmıştır. Kesin hesap aşamasında Belediye hesaplarının Sayıştay’ca incelenmesi sonucu sözleşme konusu iş nedeniyle davacıya 2.004.838,18 TL fazla ödeme yapıldığı ileri sürülerek yüklenicinin 1.348.924,94 TL alacağına el konulmuş, kalan 655.913,24 TL ise banka teminat mektupları paraya çevrilmek suretiyle tahsil edilmiştir. Sayıştay raporunun düzenlenmesini müteakip yüklenici tarafından … 38. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan dava sonucu kesinti tutarı olan 2.004.838,57 TL’nin haksız olarak kesildiği sonucuna varılarak davalı iş sahibinden tahsiline karar verilmiş, karar Yargıtay incelenmesinden geçmek suretiyle kesinleşmiştir.
Geçici ve kesin kabulü müteakip taraflar arasında sözleşmenin eki niteliğinde olan Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi’ne uygun olarak çıkartılmış kesin hakediş bulunmamaktadır. Davacı yüklenici kendisi tarafından tek taraflı düzenlenen kesin hakedişe göre bu iş nedeniyle 1.982.060,82 TL kesin hesap alacağı bulunduğu iddiasıyla iş bu davayı açmıştır. Davalı cevap lahiyasında kesin hesabın yeniden düzenlenerek yükleniciye ödenecek tutarın belirlenmesi gerektiğini, Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi’nin 45. maddesindeki şartlar sağlandıktan sonra teminat mektuplarının iade edilebileceğini savunmuştur.
Davanın açılmasından sonra davalı iş sahibi tarafından yine tek taraflı düzenlenen kesin hesap sonucuna göre davacı yükleniciye bu iş nedeniyle 1.956.236,39 TL fazla ödeme yapılmıştır. Görüldüğü gibi her iki tarafın hazarladığı kesin hesap sonuçları fahiş miktarda farklılık arz etmektedir. Mahkemece davacı yüklenici tarafından tek taraflı olarak hazırlanan kesin hesap sonucu yüklenicinin 1.982.060,82 TL alacaklı olduğu kabul edilerek sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. Taraflarca ittifakla hazırlanan kesin hesap mevcut olmadığından ve uyuşmazlık kesin hesaptan kaynaklandığından kesin hesabın mahkemece tayin olunacak konusunda uzman üç kişilik teknik bilirkişi kurulundan alınacak rapor ile çıkartılması zorunludur. Mahkemce kesin hesap konusunda bilirkişiden rapor alınmadan yüklenicinin tek taraflı olarak düzenlediği kesin hesaba itibar edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, uzman bilirkişi aracılığıyla çıkartılacak kesin hesap sonucuna göre davadaki talepler değerlendirilmek suretiyle karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir” gerekçesiyle kararın bozulmasına dair hüküm oluşturulmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılamada bozma ilamı hüküm ve yasaya uygun görülmekle bozma ilamına uyulmuş, akabinde konusunda ehil üç kişilik teknik bilirkişi kurulundan rapor alınmasına dair ara karar oluşturularak tahkikat işlemlerine devam olunmuştur.
Aradan geçen süreç ve mevcut durum dikkate alındığında 1.741.345,98TL değer üzerinden ve halen nispi karar ve ilam harç eksikliği giderilmediğinden bu defa 29.737,83TL’nin müteakip duruşma gün ve saatine kadar davacı vekili tarafından mahkememiz veznesine Harçlar Kanunu m.27 m.30 m.32 hükmü uyarınca depo olunmasına; dair ara karar oluşturulmuş ve bu eksiklik yargılama aşamasında giderilmiştir.
Bilirkişi kurulu hazırlamış olduğu 07/12/2017 tarihli raporunda davacı tarafından tek yanlı olarak tanzim edilen kesin hesapta, davacı firmanın KDV dahil 1.982.060,82 TL alacaklı olarak görüldüğünü, buna göre birinci olarak … poz nolu imalat ile 14.113 poz nolu imalatlar, yine … poz nolu imalat … nolu imalat, … poz nolu imalat, … poz nolu imalat, 5.006/1 poz nolu imalat, … poz nolu imalat, … poz nolu imalat,… poz nolu imalat, … poz nolu imalat, … poz nolu imalat, … poz nolu imalat, … poz nolu imalat, … poz nolu imalat,… poz nolu imalat, … poz nolu imalat, … poz nolu imalat, 5.00/3 poz nolu imalatlar ile ilgili gerekli incelemelerin yapıldığı, yine ikinci olarak grup nakliyeler niteliğinde olan, üçüncü olarak grup Q 1600mm içme suyu hattı deplasesi imalatları, dördüncü grup Q 1600mm içme suyu hattı deplasesi nakliyeleri, beşinci olarak yağmur suyu drenaj işleri, altıncı olarak drenaj işleri nakliyeleri kalemlerinin tek tek ve ayrıntılı olarak incelendiği, bu çerçevede ödemelerdeki hesaplamalardaki uygulamaların, yine kesintilerin ve düzeltmelerin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını, her biri açısından tek tek incelendiği, buna göre imalatlar grubu ile grup nakliyeler grubunda yapılan ayrıntılı incelemeler, davalı idarenin kesin hesabında yapılan işler icmalinde sözleşme yılı ve uygulama fiyatları ve fiyat farkı olarak hesaplanan rakamlar ilave olunduğunda yapılan iş toplamının 32.977.381,68 TL olarak tespit olunduğu, ihale tenzilatı sonrası bulunan rakamdan ise ihale tenzilatına tabi olmayan ödemeler toplamının düşülmesi sonrası toplam tutarı tespit olunduğu, bir önceki hak edişin toplam tutarı ile bu hak edişin toplam tutarı, yine KDV miktarı, tahakkuk miktarı, nefaset kesintisi, kesintiler ve mahsuplar toplamının mahsubu sonucunda iade edilecek tutarın 1.949.743,91 TL olduğu, kesin hesaptaki mekanik ve elektrik tesisatı imalatların doğru olması halinde mekanik tesisatı imalatları yönünden idarenin hazırladığı kesin hesap toplamında 856.474,18 TL’lik bir azalmanın, elektrik tesisatları imalatları yönünden ise idarenin hazırladığı kesin hesap toplamında 362.553,09TL’lik bir azalmanın oluştuğu, azalan bu miktarlar toplamının ise ihale tenzilatına tabi ödemelerin toplamına eklenmesi gerektiği, buna göre ihale tenzilatına dahil tenzilatın ödemeler toplamı olan 32.977.381,68 TL ile 1.219.027,27 TL’nin toplanması sonucunda bulunan rakamın 34.196.408,95 TL olduğunu, bu duruma göre kesin hesap kapağının ihale tenzilatına dahi ödemeler toplamı, ihale tenzilatı, toplam tutar, ihale tenzilatına tabi olmayan ödemeler toplamı, toplam tutar, bir önceki hak edişin toplam tutarı, yine bu hakedişin toplam tutarı KDV, tahakkuk tutarı, nefaset kesintisi, kesintiler ve mahsup toplamı ile müteahhite ödenecek tutar olmak üzere tek tek belirlendiği, ancak mekanik ve elektrik tesisatı kesin hesapları uzmanlık alanlarına girmemesi nedeniyle mekanik ve elektrik tesisatı imalatları kesin hesabının doğru olması durumunda davacı firmanın davalı idareye olan kesin hesap borcunun KDV dahil 1.949.743,91 TL olabileceği, davacı yüklenicinin yapmış olduğu mekanik ve elektrik tesisatı imalatları kesin hesabının doğru olması durumunda ise davacı firmanın davalı idareye olan kesin hesap borcunun KDV dahil -815.094,23 TL olabileceği noktalarında açıklama yapmışlardır.
Adı geçen kök raporun taraf vekillerine tebliğ olunması sonrası rapora karşı itirazların teknik nitelikte olduğundan ve bilirkişi heyeti görüşü dikkate alınarak elektrik işleri konusunda bilirkişi heyete dahil edilmiştir ki uygulama HMK m.275 hükmüne dahi uygun nitelik taşınmaktadır.
Akabinde hak ediş konusunda ehil elektrik mühendisinin heyete dahil olunması sonrası hazırlanan 06/08/2018 tarihli ek raporda ise, tarafların hazırlanan kök rapora yönelik itirazlarının tek tek değerlendirildiği, bu değerlendirme çerçevesinde gerekli teknik açıklamaların yapıldığı, davacının itirazında haklı olduğu hususların irdelendiği, bu noktada kök rapordaki inşaat imalatı için hesaplanan 71.853,96 TL tutarlı kesintinin iade olunması gerektiği, elektrik tesisatı kesin hesabı ile ilgili tesisat imalatları, sözleşme yılı ve uygulama fiyat farklarının incelendiği, buna göre elektrik imalatları ile elektrik deplasesi imalatlarının ve yine yaya üst geçit köprüleri, asansör işleri imalatlarının yapılan iş, miktar, uygulama miktarı, sözleşme fiyatı, uygulama fiyatı, fiyat farkı, sözleşme yılı, uygulama fiyat farkı olmak üzere tek tek ve tablolar halinde incelemenin değerlendirildiği, bu değerlendirme sonucunda dava konusu olan … Köprülü Kavşağında Üniversite Önü Alt Geçit İnşaatındaki elektrik imalatları kesin hesabının işin cinsi, sözleşme fiyatı ile yapılan işler, uygulama yılı fiyat farkları olmak üzere tek tek hesaplandığı, bu suretle elektrik işleri ve elektrik deplasesi işleri ve asansör işleri ile ilgili hesaplamanın tamamlandığı, ne var ki bu defa ise hakediş konusunda ehil elektrik mühendisinin dahil olduğu heyetin mekanik tesisat kesin hesaplarının uzmanlık alanlarına girmemesi nedeniyle bu hesaplarla ilgili tespit ve değerlendirme yapılamadığı, mekanik kesin hesaplarıyla ilgili konusunda ehil bir makine mühendisi tarafından hesap yapılması gerektiği, bu çerçevede şarta bağlı olarak yani mekanik tesisat imalatlarının kesin hesabının doğru olması halinde davacının davalı idareye kesin hesap borcunun KDV dahil 1.882.863,25 TL olabileceği, buna mukabil davacı yüklenicinin yapmış olduğu mekanik tesisat imalatlarının kesin hesaplarının doğru olması halinde ise davacı firmanın davalı idareye olan kesin hesap borcunun KDV dahil 1.110.185,06 TL olabileceği açıklanmıştır.
Akabinde hak ediş konusunda ehil makine mühendisinin katılımıyla hazırlanan ve 20/02/2019 tarihi itibariyle teslim olunan ikinci ek rapor düzenlenmiştir. Buna göre beş kişilik ve fakat üç farklı teknik konuda uzman bilirkişi kurulu hak ediş konusunda ehil makine mühendisinin de yardımıyla gerekli incelemenin yapıldığını, kesin hak ediş kapsamındaki mekanik ve elektrik imalatları pozlarının onaylı projeye bağlı olarak incelendiğini, 18.hak edişe kadar tarafların teknik elemanlarınca yerinde kontrol edilerek metrajlarının yapıldığını, karşılıklı olarak onaylanarak hakedişlere dahil edilen bir kısım mekanik ve elektrik imalat pozlarının kesin hesapta hakedişten çıkarılma nedeninin teknik olarak anlaşılamadığını, bunun için gerekçe sunulmadığını, 18.hakedişte belirtilen miktarlar esas alınarak sözleşme ve uygulama yılı birim fiyatlarının kontrol edildiğini, hatalı olan birim fiyatlarının düzeltildiğini, buna göre ekli kesin hakediş düzenlemelerinin tek tek yapıldığını, bu hesaplamalarda kesin hesap icmali yapılırken imalatlar açısından poz numaraları, yapılan işin cinsi, toplam imalat miktarı, bir önceki ödenek dilim miktarı, uygulama yılı fiyat farkına esas miktar, sözleşme yılı birim fiyatı, uygulama yılı birim fiyatı, birim miktar için fiyat farkı, sözleşme fiyatı ile yapılan işin tutarı, uygulama yılı fiyat farkı kalemlerinin de tek tek irdelendiğini açıklamışlardır.
Adı geçen ek raporun taraf vekillerine tebliğ olunması sonrası bu ek rapora yönelik taraf vekillerinin beyan dilekçeleri incelenmiştir. Buna göre mahkememizce oluşturulan 18/07/2019 tarihli duruşma ara kararında “davacı vekilinin 27/10/2014 tarihli ıslah dilekçesinin son sayfasının 2.1 ve 2.2 maddeleri karşısında her bir alacak kalemi yönünden yapılacak değerlendirmede; Yapım İşleri Genel Şartnamesindeki teminat mektubu iadesi koşullarının teknik bilirkişi heyeti tarafından teknik olarak gerekçeli ve açık şekilde tek tek irdelenmesi; dayanak şartname hükümlerine göre taahhüdün sözleşme ve taahhütname hükümlerine göre teknik olarak yerine getirilip getirilmediği, davanın açıldığı tarih itibariyle kesin hesap çalışmasının sona erip ermediğinin irdelenmesi; son ek rapor ile tespit olunan kesin hesap miktarının mutlak suretle açıklanması; buna göre hesaplanan kesin hesap miktarına göre ıslah dilekçesindeki her bir kalemi ayrı ayrı karşılayacak şekilde sonuç rakamların açıklanması; davacı vekilinin 27/10/2014 tarihli ıslah dilekçesi dikkate alındığında haksız olarak tutulan olarak teminat mektubunun olup olmadığı, varsa bedelinin ne olduğu, yine buna göre talep edilebilecek faiz olup olmadığı, var ise ne olduğu, ayrıca buna göre davacının alacaklı olup olmadığı, var ise ne kadar alacaklı olduğu hususları ile ilgili mevcut bilirkişi kurulundan öncelikle ek rapor alınmasına” dair ara karar oluşturularak tahkikata yön verilmiştir.
Bunun üzerine bilirkişi kurulu hazırlamış olduğu 01/07/2020 tarihli ve 29 sayfadan ibaret üçüncü ek raporunda, kök rapor ile birinci ve ikinci ek rapordaki veriler üzerinde tek tek durmuş ve ilgili hesaplamalara yeniden yer vermiştir. Buna göre bilirkişi kurulu 01/07/2020 tarihli raporlarında 07.11.2001 tarihli sözleşmenin “kesin teminatın verilmesi” başlıklı 32.maddesine atıf yaparak davaya konu işin geçici kabul itibar tarihinin 31/01/2006 olup 30/03/2006 tarihinde onaylandığını, kesin kabul itibar tarihinin 22/03/2007 olup 30/03/2007 tarihinde ise onaylandığını, her iki kabulde de herhangi bir kusur ve eksiklik bulunmadığı hususlarının kaydolunduğunu, buna göre davacı firmanın sözleşme kapsamında üstlendiği işi şartname hükümlerine göre teknik olarak yerine getirdiğini, geçici kabulün eksiksiz bir şekilde yapılmış olmasından dolayı teminat mektubu tutarının %3 nispetinde olan kısmının müteahhite iadesi gerektiğini, buna göre adı geçen sözleşme hükmü ve çok ayrıntılı olarak düzenlenen kesin hesap çalışmaları sonucunda ise davacı müteahhit alacağının KDV dahil 48.968,95 TL olduğunu, buna mukabil 1.108.210,00 TL tutarlı 12 adet kesin teminat mektuplarının davacı şirket tarafından sözleşme kapsamında üstlenilmiş olan işin şartname hükümlerine göre ve yine sözleşme ve taahhütname hükümlerine göre teknik olarak yerine getirilmesi ve düzenlenen kesin hesaba göre ise davacının idareye borcunun bulunmaması nedeniyle adı geçen sözleşmenin “kesin teminatın verilmesi” başlıklı 32.maddesinde belirtildiği üzere S.S Kurumu ve kurumlarında da ilişizlik belgesi getirmesi halinde kesin teminat mektuplarının iade edilmesi gerektiğini, davanın açılmış olduğu tarih itibariyle kesin hesabın düzenlendiğini, ancak taraflar arasında mutabakat sağlanamadığı için kesin hesabın sona erdiğinin söylenemeyeceğini açıklanmışlardır.
Taraflar arasında 03/02/2003 tarihinde inşaat yapım işine dair sözleşmenin yazılı olarak düzenlendiği, davacının yüklenici, davalının iş sahibi olduğu, yine bu sözleşmenin ilgili hükümleriyle diğer şartnamelerin ise sözleşmenin eki olarak sayıldığı, Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin ek niteliğinde bulunduğu, Yargıtay 15. HD’nin yerleşik uygulamalarına göre ise bu şartnamenin 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 193. maddesi (1086 sayılı HUMK 287. maddesi) uyarınca delil sözleşmesi niteliğinde olduğu öncelikle Mahkememizce yapılan değerlendirmede dikkate alınmıştır.
Mahkememizce bozma ilamı çerçevesinde, konusunda ehil üç kişilik teknik bilirkişi kurulu en başta oluşturulmuş ise de bozma ilamı sonrası 07/12/2017 tarihli kök raporu sunan tüm bilirkişilerin inşaat mühendisi olduğu, bu itibarla adı geçen bilirkişi kurulunun üç kişiden oluştuğu açık ise de uzmanlık alanlarının sadece inşaat mühendisliğiyle ilgili hakedişe ilişkin bulunduğu, bu itibarla aslında üç farklı konuda uzman kişiden oluşan heyetin Yargıtay bozmasında işaret oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Mahkememizce, heyete sonradan hakediş konusunda ehil teknik bilirkişi dahil edilmesi gerektiğini bildiren bilirkişi kurulu kök raporu üzerine elektrik mühendisinin katılımıyla 06/08/2018 tarihli ek rapor alınmıştır. Ne var ki adı geçen raporda elektrik mühendisinin dahil olduğu kurul mekanik tesisatları imalatlarıyla ilgili hususların kendi uzmanlık alanına girmediğini belirterek bu konularda ehil ve hakediş konusunda hesaplama yapabilecek bir makine mühendisinin dahi heyete dahil edilmesi ile ilgili kurul olarak görüş açıklamışlar, bu suret ile bozma ilâmı gereği bilirkişi ataması yapılmıştır.
6100 sayılı HMK m.275 hükmü gereği raporun hazırlanabilmesi için başka uzmanlık alanına haiz kişinin işbirliğine ihtiyaç duyulması nedeniyle görevlendirme yapılması zorunlu olmakla mekanik tesisatı imalatları ile ilgili hakediş hesaplaması yapabilecek makine mühendisi dahi bilirkişi kurulu heyetine dahil edilmek suretiyle ve esasen üç farklı konuda uzmanlık alanından olan bilirkişilerin katılımıyla 01/07/2020 tarihli rapor alınmıştır. Akabinde uyuşmalık konularının farklı incelemeyi gerektirmesi nedeniyle bir makine mühendisi ve inşaat mühendisi yerine heyete gerekli hesaplamaları yapmak üzere iki farklı bilirkişi heyete dahil olunarak 11/01/2021 tarihli rapor alınmıştır. Esasen 01/07/2020 tarihli rapor ile 11/01/2021 tarihli rapor ile uyum içindedir.
Yargıtay bozma ilamı çerçevesinde her iki tarafın hazırlamış olduğu kesin hesap sonuçları birbirlerinden ciddi anlamda farklılık içermekte ise de inşaat mühendisliği ve elektrik mühendisliği, makine mühendisliği yönünden hakediş hesaplaması konusunda ehil kişilerin yer aldığı bilirkişi kurulunun hazırladığı 01/07/2020 tarihli raporda, her iki tarafın hazırladığı kesin hesap sonuçları arasındaki fahiş farka ilişkin ayrıntılı ve teknik çalışma yapılmıştır. Taraflar arasında kesin hesap işlerine dair mutabakat bulunmadığından ve bu suretle tarafların ittifak içinde bulunduğu kesin hesap söz konusu olmadığından kesin hesabın, Yargıtay bozma ilamı gereği mahkememiz tarafından icrası sağlanmıştır.
Mahkememizce itibar olunan 01/07/2020 tarihli ve esasen içinde bozma ilamına uygun olarak ehil kişilerin yer aldığı, bir anlamda kök rapor niteliği taşıyan raporda taraf vekillerinin itirazlarına konu imalat kalemlerinin tek tek incelendiği, yüklenicinin düzenlediği kesin hesapta idarenin yapmış olduğu düzeltmelerin yeniden ve tek tek incelendiği, buna göre inşaat imalatları grubu, imalat nakliyeleri grubu, yağmur suyu drenaj işleri imalatı, yağmur suyu drenaj işleri imalat nakliyeleri, içme suyu hattı deplasesi imalatları, içme suyu hattı deplasesi nakliyeleri ve akaryakıt fiyat farkı noktalarında bilirkişi heyetinin gerekli teknik incelemelerini tek tek yaptığı, buna göre kesin imalat hesap tablolarının tek tek ve ayrıntılı olarak incelendiği, bu incelemede tarafların somutlaştırdıkları deliller çerçevesinde elektrik işlerine ait kesin hesap imalatının yapıldığı, mekanik tesisatı imalatları noktasında da gerekli tüm değerlendirmelerin yapıldığı, bunun yanında 18.hakedişe kadar davalının çıkartılmasını istediği pozlarının hak edişte davacıya ödenmiş olduğu, idarece düzeltilen imalat kalemlerinin tek tek incelendiği, kesin hesap sonucununda davacı şirketin 48.968,95 TL tutarında alacaklı bulunduğu teknik olarak tespit edilmiştir.
Konusunda ehil olan bilirkişilerin, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasını ve mahkememizin bu çerçevede oluşturulan ara kararlarını dikkate almak suretiyle gerekli incelemeleri yaptığı, kesin hesaba yönelik gerekli incelemelerin tamamlandığı açıktır. Bu durumda davacı yüklenicinin tek taraflı olarak düzenlemiş olduğu kesin hesaba itibar edilebilmesi mümkün olmadığı gibi itibar etmeyi gerektiren teknik ve hukuki herhangi bir neden dahi bulunmamaktadır. Konusunda ehil bilirkişi kurulunun hazırlamış olduğu 01/07/2020 tarihli rapor gerekçeli, denetime açık ve uyuşmazlık konularını tek tek ele alan nitelik taşımaktadır. Bu itibarla Yargıtay bozma ilamına uygun olarak kesin hesapla ilgili adı geçen raporda belirtilen rakama mahkememizce itibar edilmiştir. Kaldı ki bu rapora, belirtilen haller nedeniyle itibar edilmesine engel olabilecek hukuki veya teknik bir hal ise söz konusu değildir.
Öte yandan mahkememizce verilmiş olan ilk hükümde dava konusu olan kesin teminat mektuplarının nakde çevrilmesi, tahsilinin yapılması ve bu yönde hüküm oluşturulması söz konusu olmuş ise de davalı idare bu yöne ilişkin 08/04/2015 tarihli temyiz dilekçesi ile temyiz talebini dile getirmiştir. Temyize ilişkin hususlar dikkate alındığında da bu konuya ilişkin Yargıtay bozma ilamında olumlu veya olumsuz bir karar oluşturulmamış, ancak bu konuya ilişkin iddia ve savunmalarına sadece yer verilmiş ve öncelikle kesin hesabın çıkartılması ve buna göre uyuşmazlığın halli yönünde ilk derece mahkeme ilamı bozulmuştur.
Mahkememizce kesin hesap, ehil bilirkişi kurulu marifetiyle çıkarılmış olmakla teminat mektuplarının iadesine ilişkin hüküm gözetilerek teminat mektuplarının iadesinin gerekip gerekmediği, buna göre nakde çevrilen teminat mektuplarının ve faizin ödenmesinin gerekip gerekmediği hususu ele alınacaktır.
Taraflar arasında varlığı tartışmasız olan 07/11/2001 tarihli yapım sözleşmesinin 32.maddesi ve bu sözleşmenin eki niteliğinde olan ve dosyaya dahi sunulan Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi’nin “kesin teminatın geri verilmesi” başlıklı 45.madde hükmü ile kesin teminatın geri verilmesinin şartları düzenlenmiştir. Adı geçen hüküm uyarınca, taahhüdün sözleşme ve şartname hükümlerine uygun şekilde yerine getirildiği kesin hesabı çıkaran, konusunda ehil, bilirkişi kurulunun hükme esas alınan 01/07/2020 tarihli raporu ile anlaşılmış, bu suretle davacı müteahhidin bu sözleşmeye konu işten dolayı İdareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edilmiştir. Özellikle Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan ilişiksizlik belgesinin getirilmesi halinde, geçici kabul tutanağının onaylanması ve geçici kabulde görülen kusurların giderilmesi bedelinin kesin teminatın yarısından fazla olmaması şartıyla teminatın yarısının, kesin kabul işlemleri tamamlandıktan sonra ise kalan yarısının yükleniciye iade edilmesi gerekir. Dosya kapsamından, sunulan kayıtlardan anlaşıldığı ve 01/07/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda da irdelendiği üzere dava tarihi öncesi geçici kabul itibar tarihinin 31/01/2006 tarihi olup 30/03/2006 tarihinde onaylandığı, kesin kabul itibar tarihini ise 22/03/2007 olup 30/03/2007 tarihinde onaylandığı, davacı vekiline verilen süre sonucunda davacı vekilinin sunmuş olduğu 23/06/2021 tarihli dilekçeye ekli Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı …. Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü … Sosyal Güvenlik Merkezinin hazırladığı 21/06/2021 tarihli resmi yazıda davacının yüklenici olarak tamamlamış olduğu “… Köprülü Kavşağı ve Üniversite Önü Alt Geçit İnşaat İşi” dolayısıyla … Büyükşehir Belediye Başkanlığına verilmiş olan teminatın 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 90 ıncı maddesi gereğince davalı belediye tarafından davacı yükleniciye iade olunmasında sakınca olmadığının bildirildiği ise açıktır. Kaldı ki mahkememizce itibar olunan ve Yargıtay bozma ilamı çerçevesinde atanan bilirkişi kurulunun hazırlamış olduğu 01/07/2020 tarihli raporunda kesin hesabın mahkememizce çıkarıldığı, çıkarılan kesin hesaba göre davacı yüklenicinin davalıya borçlu değil alacaklı olduğu, bu nedenle dahi kesin teminat mektubunun iadesi noktasında davacı lehine şartın oluştuğu sonucuna varılmıştır. (Yargıtay 15.HD 2015/812E. 2015/3941K.sayılı birebir emsal ilamından hareket edilmiştir)
Bu çerçevede dava konusu olan teminat mektupları ile ilgili yargılama aşamasında tedbir kararı kalkmış olduğundan dolayı, kesin teminat mektuplarının bedelinin davacı tarafından talep edilmesi mümkündür. Öte yandan teminat mektuplarının bedelinin nakde çevrilerek irat olarak davalı idare tarafından kaydedilmiş olması karşısında irat olarak kaydolunduğu tarihten itibaren davacının işlemiş faiz talep isteme hakkı olduğu gibi davacının, bu nedenden dolayı ödediği işlemiş faizi kalemini dahi ayrıca talep etme hakkının varlığı kabul edilmelidir. Zira teminat mektubu bedelini talep etmekte haklı olan davacının, teminat mektubunun nakde çevrilmesinden doğan zararını da davalıdan talep etme hakkının mevcut olduğu, “menfaat içtihatları yorumu ilkeleri” gereği dahi kabulü gerekmektedir. …’deki ifade ile “Vücutta bir şeye tâbi olan hükümde dahi ona tâbi olur.”
Yine bozma ilamı çerçevesinde, konusunda ehil bilirkişi kurulunun sunduğu 01/07/2020 tarihli rapor yukarıda açıklanan gerekçelerle hükme esas alınmıştır. Taraflarca ittifak ile hazırlanan kesin hesap olmamakla birlikte konusunda uzman üç kişilik teknik bilirkişi kurulu kesin hesabı ara karar içeriğine uygun şekilde hazırlamışlardır. Mahkememizce itibar edilen bu rapora göre, davacının dava dilekçesine konu ettiği 633.135,98 TL alacağın 48.968,95 TL kısmını talep edebileceği, bu miktar ile sınırlı olarak davacının davasını ispatladığı kabul edilmiştir. Dava dilekçesine ve ıslah dilekçesine konu kalemler ile ilgili, özellikle teminat mektubunun nakde çevrilmesi sonrası sunmuş olduğu ıslah dilekçesi ile teminat mektup bedelini ve bu nedenle ödediği faizi, bu miktarların tahsil olunduğu 01/07/2014 tarihinden itibaren talep etmekte haklı olup bu konu yukarıda açıklanmıştır. Buna mukabil davacının, teminat mektubu talebi dışında yer alan 633.135,98TL alacağı faiziyle birlikte kesin hesabın tahakkukundan 30 gün sonrasına tekabül eden ve temerrüdün başlangıcı olarak ileri sürülen 23/09/2008 tarihinden itibaren faiz talep ettiği, bu yöne ilişkin ilk kararda kabul olduğu açık ise de davalının bu yöne ilişkin temyiz talebinin bir bütün olarak olduğu, hiç borcun olmadığı yönünde itirazda bulunduğu, esasen bu yöne ilişkin bozmanın dahi mevcut olduğu öncelikle dikkate alınmıştır. Belirtmek gerekir ki davacının temerrüt faizi talep etmesine dayanak olan Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin 39/a ve yine 40/8 ve 40/10 hükümleri davacı yüklenicinin doğacak alacakları yönünden Yargıtay 15.HD’nin kararını kazanmış içtihatlarına göre kesin ve belli ödeme günü olmayıp sadece alacağın (muaccel) yani istenebilir hale geldiği zamanı gösterir. Sözleşmede ödeme için öngörülen süre kesin bir vadeye bağlanmadığından bu sürenin geçmiş olması davalıyı kendiliğinden temerrüde düşürmez. Temerrüd faizine hükmedilebilmesi için davalının ayrıca ve usulen temerrüde düşürülmesi zorunludur (BK. madde 101/I.) Somut olayda, dava tarihinden önce dava konusu edilen alacak miktarları ile ilgili ve aynı zamanda dava konusu edilen alacak miktarlarının tanınan belli bir süre içinde ödenmesi amacına dönük davalıya tebliğ edilmiş bir ihtarname bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı belediyenin usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediği açık olmakla bu kalem alacak yönünden temerrüt en erken ve ancak dava tarihi itibariyle oluşmuş olacaktır.
Yine davacı vekili teminat mektubunun nakde çevrilmesi sonrası haksız olarak ödemiş olduğu bedel ve faiz bedeli açısından ve aynı zamanda mahkememizce ispatlandığı kabul edilen 48.968,95TL alacak kalemi için ise ticari temerrüt faizi talep etmiştir.
Somut olayda kararlaştırılan kesin vade olmadığı gibi temerrüt ihtarı bulunmadığı, yargılama aşamasında teminat mektubu bedelinin ve ayrıca bu bedel için faizin dahi ödendiği, ödenen bu kısımların akabinde yargılama aşamasında gerekli ıslah harçları yatırılarak bedelinin talep olunduğu, bu durumda davacının dava dilekçesinde konu edilen teminat mektubunun ödenmiş olması nedeniyle gerek bu bedelin ve gerekse yargılama aşamasında bu bedelin ödenmesi nedeniyle yargılama aşamasında ortaya çıkan faize ilişkin bedelin harcın yatırıldığı 08/10/2014 tarihinden itibaren faiz ile istenebilmesi mümkündür. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2020/2618E. 2021/2642K.sayılı ilamı) Buna mukabil 48.968,95 TL alacak kalemi yönünden, yukarıda açıklanan genel kurallar gözetildiğinde dava tarihi öncesi bir temerrüt durumu bulunmadığı açıklanmakla temerrüt faizi en erken dava tarihinden itibaren işleyecektir.
Davacı dava ve ıslah dilekçesi ile davalıdan talep etmiş olduğu alacaklar için ticari temerrüt faizi talep etmiştir. Bu durum bu açıdan dahi ayrıca değerlendirilmiştir. Buna göre 04.12.1984 tarih ve 3095 sayılı Yasa’nın 2/3. maddesinde, arada sözleşme olmasa bile, ticari işlerde temerrüt faizinin, TCMB’nın kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faiz oranı olduğu belirtilmiş iken, 15.12.1999 tarih ve 4489 sayılı Yasa ile 3095 sayılı Yasa’nın ticari işler için temerrüt faizini düzenleyen 2/2. maddesinde yapılan değişiklik ile 01.01.2000 tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanacak temerrüt faiz oranı, TCMB’nın kısa vadeli avans işlemlerine uyguladığı faiz oranı olarak değiştirilmiştir. Ancak 3095 sayılı Kanun’un 1. maddesi yasal faizi düzenlemiş olup, ticari olmayan işler için temerrüt faizi 2/1, ticari işler için temerrüt faizi ise 2/2. maddede düzenlenmiş ve 1. fıkra temerrüt faizi oranını öngörürken 1. maddede yazılı yasal faiz oranına atıf yapmış, 2. fıkra ise 1. madde hükmünde öngören oranı kısmen baz alarak kendisi ayrı bir oran belirlemiştir. Diğer anlatımla, 1. madde hükmü temerrüt faizini düzenlememiş, “temerrüt faizi” başlıklı 2. maddenin oran olarak kaynağı ve dayanağını oluşturan çerçeve bir hüküm olarak ve ayrıca ticari olan ve olmayan işler için sadece kural olarak uygulanmak üzere sevkedilmiş olup, bu kuralın istisnası olarak 2. maddede temerrüt faizi bakımından farklı bir oran öngörülmüştür. Bu maddeye atıf yapan ve ticari olmayan işleri için temerrüt faizini düzenleyen 2/1. maddesinde yer alan reeskont faizi ibaresi 21.04.2005 tarih ve 5335 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Somut olayda, davacı yüklenici olan şirket ile davalı idare arasındaki uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, bu sözleşme, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 12/3 ve 21/2. madde hükümleri uyarınca davalı idare için de ticari iş niteliğinde olduğundan, ticari işlerde 3095 sayılı Yasa’nın değişik 2/2. maddesi gereğince avans faizi isteme hakkına sahip davacı, bu oranı ifade eden ticari temerrüt faizini yeniden ıslah dilekçesi ile talep etmiştir. Bu durumda mahkememizce 3095 sayılı Yasa’da 2005 yılında yapılan değişiklik ile kaldırılan ve avans faizi oranından daha düşük seviyedeki reeskont faizi oranları Merkez Bankası’nca yayınlanmaya devam edilmektedir. Bu oran üzerinden istemde bulunulmuş olsa idi, mahkemece yasal faize hükmedilmesi, ancak 01.01.2000 tarihi ile 5335 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 21.04.2005 tarihi arası bir tarihten faizin başlatılması gerekmesi halinde doğru yorum tarzı olacak, 21.04.2005 tarihinden sonraki bir tarihten faiz başlatılmasının gerekmesi halinde davacının yasal faiz oranından daha yüksek, ancak, avans faizinden daha düşük olan bir oranda faiz talep etmesinde kendini daha düşük bir oran ile bağladığı için bir usulsüzlük bulunmayacak idi. Bu durumda, 3095 sayılı Yasa’nın değişik 2/2. maddesi uyarınca avans faizi isteme hakkına sahip olan davacı yüklenici tarafından ticari faiz ile alacağın tahsili istenmesi karşısında dava ve ıslah dilekçesine konu alacağına, 01.01.2000 tarihinde 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 2/2. maddesinde yapılan değişiklik ile avans faiz oranı belirlenmiş olduğu hususu dikkate alınarak avans faizi uygulanması gerekmiştir. (Yargıtay 23 HD. 2013/4247E. 2013/6569K.sayılı ilamı, Yargıtay 15.HD 2015/3648E. 2015/5728K.sayılı ilamlarından hareket edilmiştir).
Hal böyle olunca ve sonuç; olarak kesin teminatların iadesi ile ilgili Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 45. maddesinde, kesin teminatın yüklenicinin idareye bir borcunun olmadığı tesbit edildikten ve geçici kabul tutanağının onaylanmasından sonra yarısının iade edileceği, kesin kabul tutanağının onaylanmasından sonra da kalanının yüklenicinin SGK’dan ilişiksizlik belgesi getirmesi halinde iade edileceği belirtildiği, yine kesin hesapların idarece onaylanması koşulunun ön görüldüğü, davalı iş sahibinin kesin kabulden kaçınması nedeniyle kesin hesabın mahkememizce ve bozma ilamına uygun olarak çıkartıldığı, çıkartılan tasfiye kesin hesabına göre yüklenicinin iş sahibine borcunun bulunmadığı ve dava dışı SGK … İl Müdürlüğü’nün yukarıda anılan yazısından anlaşıldığı üzere sözleşme konusu işle ilgili davacının SGK’ya borcunun olmadığının anlaşıldığı ortaya çıkmakla nakde çevrilen kesin teminat mektup bedeli ile bu nedenle ödenmiş olan faiz noktasında davacının davasının kabulüne karar verilmiştir. Ayrıca taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda ve bilirkişi raporu ile tasfiye kesin hesabı çıkartıldığı ve davacı yüklenicinin yapılan tasfiye kesin hesabına göre ödenmediği sübut bulunan 48.968,95 TL alacağının bulunduğu, tasfiye kesin hesabının mahkemece çıkartılmış olması ve mahkememizin bu işleminin kesin hesabın onaylanması niteliğinde olduğundan dolayı ise hesaplanan ve ödenmeyen hakediş alacağı olan 48.968,95 TL tutarında davacının alacaklı olduğu, bu nedenle kesinti yapılmasının da mümkün bulunmadığı sonucuna varılmıştır. (Yargıtay 15.HD 2019/1938E. 2020/675K.sayılı ilamı)
Yapılan açıklamalar karşısında 1.108.210,00 TL toplam bedelli ve dava konusu olan 12 adet teminat mektubunun toplam karşılığı olan 1.108.210,00 TL alacağın, davalı idarece tahsil edildiği 01/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının ıslah talebine konu ettiği teminat mektubu nedeniyle ödenmiş olan komisyon bedeli faizi olan 65.942,00 TL miktarın davalı idarece tahsil olunduğu 01/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının 633.135,98 TL olarak dava dilekçesinde talep etmiş olduğu alacağın 48.968,95 TL kısmının kabulüne; bu alacak kalemi yönünden fazlaya ilişkin talep sübut bulmadığından reddine, hükmedilen 48.968,95 TL alacağın dava tarihi olan 28/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-1.108.210,00 TL toplam bedelli ve dava konusu olan 12 adet teminat mektubunun toplam karşılığı olan 1.108.210,00 TL alacağın, davalı idarece tahsil edildiği 01/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Davacının ıslah talebine konu ettiği teminat mektubu nedeniyle ödenmiş olan komisyon bedeli faizi olan 65.942,00 TL miktarın davalı idarece tahsil olunduğu 01/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacının 633.135,98 TL olarak dava dilekçesinde talep etmiş olduğu alacağın 48.968,95 TL kısmının kabulüne; bu alacak kalemi yönünden fazlaya ilişkin talep sübut bulmadığından reddine,
Hükmedilen 48.968,95 TL alacağın dava tarihi olan 28/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen teminat mektuplarının, ödenen faiz ve bakiye hakediş alacakları toplamı olan 1.223.120,95 TL üzerinden alınması gerekli 83.551,39 TL harçtan 9.402,10 TL peşin harcın, 1.126,15 TL ıslah harcının, 29.738,00 TL tamamlama harcı toplamı 40.266,25‬ TL harcın mahsup edilerek 43.285,14 TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, (Mahkememizin dosyasının bozma öncesi esası olan 2012/165 E.sayılı dosyasından davalı aleyhine hükmedilen 112.927,59 TL bakiye ilam harcı davalı tarafından 30387 sıra no, 37585 özel no ile 08/04/2015 tarihinde yatırılan harcın talep halinde davalıya iadesine,)
5-9.402,10 TL peşin harcın, 1.126,15 TL ıslah harcının, 29.738,00 TL tamamlama harcı toplamı 40.266,25‬ TL harcın tamamının -tahsilde tekerrür etmemek üzere- davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından bozma öncesi yapılan 118,45‬ TL yargılama gideri ile bozma sonrası yapılan 9.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 289,7‬‬ TL posta ve tebligat gideri toplamı 9.908,15 TL yargılama giderinden davanın kabul nispetine göre (%67,67) 6.704,84 TL’sinin -tahsilde tekerrür etmemek üzere- davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 9,00 TL yargılama giderinden davanın ret nispetine göre (%32,33) 2,9 TL’sinin -tahsilde tekerrür etmemek üzere- davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davanın kısmen kabulü karşısında 1.223.120,95 TL üzerinden AAÜT gereği hesaplanan 75.609,23 TL vekalet ücretinin davalıdan -tahsilde tekerrür etmemek üzere- alınarak davacıya verilmesine,
9-Davanın kısmen reddi karşısında 584.167,03TL üzerinden AAÜT gereği hesaplanan 46.258,35 TL vekalet ücretinin davacıdan -tahsilde tekerrür etmemek üzere- alınarak davalıya verilmesine,
10-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 30/09/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip